ABD Yunanistan’a neden silah yığıyor?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=PX5ewm_KJig.
Size inanmakta zorlanacağınızı düşündüğüm birkaç tarihi gerçeklikten bahsetmek istiyorum. Birinci Dünya Savaşı sırasında dönemin Alman İmparatoru, İngiltere Kralı ve Rus Çar’ının birbirleriyle akraba olduğunu duymuş muydunuz? Evet evet, üçü birbirinin kuzeni. Mona Lisa eserinin sahibi Picasso’nun Mona Lisa’yı çalma ihtimali nedir? Tutuklandığı bilgisi de bence gayet şaşırtıcı. Mesela Cesar Veni Vidivici yani geldim gördüm yendim sözlerini nerede söylemiş olsa beğenirsiniz. Bu sözler şu an Tokat’a denk gelen topraklarda söylenmiş. Ünlü Alman futbolcu Mihail Balak kariyeri boyunca tam 29 final oynamış ve hepsini kaybetmiş. Albert Einstein’ın ciddi bir hafıza problemi varmış, Mozart piyano çalmaya 3 yaşında başlamış. Bahsettiğim bilgilerin hemen hemen tamamı öğrendiğim anda beni fazlasıyla şaşırttı. GZT takipçilerini de şaşırtacağını umuyorum ancak konumuz bu değil. İçeriye geçmeden yalnızca birkaç saniyemizi alacağız.
GZT olarak yaptığımız işi önemsiyoruz ve çok çalışıyoruz. Amacımız da GZT YouTube kanalını 1 milyon aboneye ulaştırmak. Bu da sadece sizin katkılarınızla mümkün. Abone ol butonuna tıklayarak 1 milyon yolculuğumuzla bize destek olabilirsiniz. Bir kişiden ne olur demeyin. Bizim için çok önemli. Şimdiden teşekkür ediyorum. Ve hemen içeriye dönüyoruz. Başlayalım. Şu anda yanı başımızda oldukça farklı ve hatta garip bir şeyler oluyor.
Yıllar sonra belki GZT’nin başka bir içerinin girişinde şu anda gerçekleşenleri anlatıyor olacağız. Evet, Türkiye’ye yalnızca 45 kilometre uzaklıkta olan, dibimizdeki Dede Ağaç’ta Amerika Birleşik Devletleri resmen askeri bir yığınak kurmuş durumda. Bu çok net de sınırımızdaki en sıcak Yunan tehlikesinden bahsedeceğiz. Hazırsanız başlıyoruz.
Bundan yaklaşık 32 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri ve Yunanistan arasında bir savunma işbirliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşma iki ülkenin askeri anlamda belli şartlar üzerinden ortaklaşması anlamına geliyordu. 5 Ekim 2019’da ise yeni bir protokol imzalandı. Protokol Amerika Birleşik Devletleri’ne Yunanistan tarafından sağlanan bir dizi askeri kolaylık anlamına geliyordu. Hatta bu sanırım biraz hafif oldu.
Protokol Amerika Birleşik Devletleri’ne resmen bir açık çek vermiş oldu. Anlaşma meddinde neler yok ki. ABD’nin Larissa ve Stefanovi Kiyo’daki hava üstlerini kullanma yetkisinden, Girit’teki hava üstündeki faaliyetlerin genişlemesine kadar ABD ne istiyorsa bizzat bu protokole yerleştirildi. Ancak imzalanan kağıttaki Dede Ağaç bölümü diğer detayların tamamından daha kritik ve daha girif bir konumda.
Çünkü Dede Ağaç artık ABD’nin silah merkezi oldu bile diyebiliriz. Bundan çok değil, birkaç yıl öncesine kadar neredeyse hiç kullanılmayan liman ABD’nin Doğu Avrupa’daki en önemli noktasına dönüştü. Peki ABD yetkilileri buraya yığılan silahlar için ne diyor? Öncelikle yetkililerin hemen hemen tamamı bu yerleşmenin sebebi olarak Rusya’yı işaret ediyor.
Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı sonrası oluşan ortamda ABD’nin bu tezini yüksek sesle dillendirmesini kolaylaştırmış oluyor. Buna rağmen Türkiye ABD’nin bölgedeki karakollarından rahatsız olduğunu her fırsatta dile getirmeye devam ediyor. Bu konuya dair New York Times’da da oldukça detaylı bir makale yayınlandı. Gazete Türkiye korkusu ve Ukrayna’yla dayanışma Atina’yı Washington’a yaklaştırdı. Ve ABD’ye çeşitli yerlerde genişletilmiş askeri erişim izni verildiği ifadelerini kullandı. Yani ABD basını da bu meselenin yalnızca Rusya’ya dair bir önlem olmadığı noktasında hemfikir olmuş durumda. Üstelik Amerika Birleşik Devletleri’nin DEDA avuç üzerinden taşıdığı askeri teçhisat miktarı da 2020’ye oranla yüzde 14 arttı. Yani şöyle söyleyeyim ABD 3100 parça askeri teçhisatı Türkiye’nin yalnızca 45 km uzağına konuşlandırmış durumda. Burada bu 3100 parçanın içinde tankların da bulunduğunu söyleyebiliriz. ABD’li yetkililer biz bu teçhisatları Doğu ve Kuzey Avrupa’da konuşulan Amerikan askerleri için kullanacağız dese de bu açıklamanın onlar dışında herhangi biri için inandırıcı olma ihtimali de epey düşük. Biz ABD’nin ne yapmaya çalıştığına bakarken bunu bazı ABD yetkililerin açıklamaları üzerinden yapmaya çalışalım. Önce ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın 14 Ekim 2021 tarihinde güncellenmiş ÜST anlaşmasını imzaladıktan sonra yaptığı açıklamaya bakalım. Bakan bu açıklamasında anlaşmanın ikili açısından önemini belirtmekle birlikte mutabakatın ABD ve Yunanistan’ın güvenlik ve istikrarı Doğu Akdeniz ve ötesinde ileri götürmelerini mümkün kılacağını söylüyor. Burada ABD açısından Doğu Akdeniz’in de ötesine geçen bir stratejik perspektif vurgusu da net olarak var.
Hemen buradan da ABD’nin bir önceki Atina Büyükelçisi Joe Free Piet’in bundan yaklaşık 10 ay önce yaptığı açıklamaya gitmeliyiz. Piet, bu limanın geliştirilmesi ittifakımız açısından Batı Balkanlar Doğu Avrupa ve Karadeniz’e doğru kilit bir giriş kapısı sağlamaktadır. Bunu yaparken NATO’nun caydırma ve savunma yönündeki çabalarını da güçlendiriyor demişti.
Özetle Dede Ağaç için ABD’nin askeri planlarında Doğu Avrupa, Balkanlar ve Karadeniz’e çıkışı sağlayan ana terminal olduğunu söyleyebiliriz. Gördüğünüz gibi ABD’li hiçbir yetkili Dede Ağaç’tan bahsederken Türkiye kelimesini ağzına almıyor. Bunun bir tesadüf olmadığını söylemek için sanırım bir şeyleri fazlaca bilmeye gerek yok. Dede Ağaç’tan bahsederken limanı ABD için iştah açıcı hale getiren özellikleri yine sayalım. Öncelikle az önce de söylediğimiz gibi Doğu Avrupa ülkelerine herhangi bir sevkiyat yapmak isteyen ABD, Dede Ağaç’tan daha iyi bir konum bulmak da epeyce zorlanabilir. Ayrıca EGE’ye ve Boğazlara yakınlığıyla denetim ve kontrolü güçlendiren bir hali olduğunu da mutlaka söylemeliyiz. Ek olarak limana yapılan son yatırımlar ağır tonaç savaş gemilerinin burada uzun süre konuşulabilmesini sağlamış oldu. Yani Dede Ağaç hali hazırda ABD’nin en güçlü aparatlarından biri diyebiliriz.
Peki Yunanistan Dede Ağaç’taki ABD varlığını nasıl değerlendiriyor? Yunanistan’ın bu konudaki öncelikli avantajı tabi silah konusunda karşımızda. Ülke ABD’den küçük bir pürüz dahi yaşamadan ilk partide 20 kadar F-35 uçağını hızlıca aldı. Yunan Hava Kuvvetleri’nin en manterindeki 83 F-16 uçağının modernizasyon süreçlerinin başlamış olması da gayet önemli. ABD, Yunanistan’a silah hibesini ortalamanın gayet üzerine çıkardı. Hibe edilen askeri malzemeler arasında 70 adet küçük boyutlu Kiyoba Warrior tipi askeri helikopter ile 1200 adet M1117 zırhlı personel taşıyıcı ile sayabiliriz. Bu zırhlı araçların bir bölümünün uluslararası anlaşmalara aykırı olarak silahlandırılan bazı Yunan adalarına konuşlandırılmakta olduğu yakın zamanda sosyal medyada yansımıştı.
Bizim birkaç cümleyle özetlemeye çalıştığımız tüm bu adımlar ABD ile Yunanistan arasındaki askeri işbirliğinin geldiği noktayı anlatmak açısından fazlasıyla önemli. Yunanistan, ABD ve Türkiye arasındaki birçok konuda gerçekleşen itilafları kendi leğine çevirmekten geri durmuyor. Adaların silahlanması konusunda Yunanistan’ın kural tanımaz tavrından daha önceki GZT içeriklerinde de detaylıca bahsetmiştik.
Bunları bu içerikte de konuşalım istiyorum çünkü bu kural tanımazlık Dedehaca’da sirayet edebilecek seviyede farklı adalarda da gerçekleşiyor. Ülke onlarca farklı maddeyle koruma altına alınan anlaşmalara rağmen turist feribotlarıyla asker çıkarmaları gerçekleştirmeye devam ediyor. Belli sayıda ve belli periyotlarla hareket eden feribotlar çeşitli nöbet değişimlerinde göz önünde bulundurarak adalara asker yığma işlemini bizzat yönetiyor. Bu feribotlardaki askerlerin çoğunun özel eğitimlerden geçirilen Yunan ordusu mensupları olduğunu da söyleyelim. Yani Yunanistan’dan kalkan feribotlar adalarda asker nüfusu oluşturmanın ilk adımı olarak özetlenebilir. Yine Yunanistan silah sevkiyatını da sivil gemilerle gerçekleştiriyor. Askeri gemilerin uluslararası antlaşmaların devreye girmesi ihtimalinde elini güçsüzleştireceği düşüncesi Yunanistan’ın sivil gemi hatta yat ve tekneleri tercih etmeye yönlendiriyor diyebiliriz.
Burada sanki antlaşmalara çok mu uyuyorlar dediğinizi duyar gibiyim. Bu soruyu size bir önceki Adalar Gezete içerisinde de sormuştum. Bence de gayet haklısınız. Neyse biz yine devam edelim. Türkiye Dede Ağaç meselesinin neresinde ve hukuki durum tam olarak ne? Onu konuşalım istiyorum. Bu noktada ilk olarak şunu söylemek lazım. Dede Ağaç’ta Lozan resmen ihlal ediliyor.
Lozan görüşmeleri sırasında Dede Ağaç bölgesinin özellikle Türkiye’nin güvenliğinin artırılması amacıyla askerden arındırılması ve gayri askeri bir hale büründürülmesi önerisi uzun uzun tartışılmıştı. Lozan’a ek olarak Trakya sınırına ilişkin sözleşmede imzalandı.
Bu sözleşmenin birinci maddesine göre Adalar Denizi’nden Karadeniz’e kadar Türkiye’yi Bulgaristan ve Yunanistan’dan ayıran sınırların her iki yanındaki topraklar yaklaşık olarak 30 km genişliğinde olmak üzere askerden arındırılacaktı. Madde üçe göre ise jandarma, polis, gümrük memurları, sınır bekçileri gibi iç düzeni sağlamak ve sınırları gözaltında tutmak için gerekli özel unsurlar dışında silahlı hiçbir kuvvet ne konaklayabilecek ne de dolaşabilecekti.
Ayrıca kara deniz ve hava kuvvetlerine ilişkin olarak saldırı ya da savunma bacına yönelmiş başka hiçbir tesis de kurulmayacaktı. Yani bölge tamamen askerden arındırılacak ve silahsızlandırılacaktı. Bugün ise bu maddenin apaçık biçimde atlandığını rahatlıkla görebiliyoruz. Günün sonunda Yunanistan Türkiye ile gerginliği artırmak için her türlü yolu denemeye devam ediyor. Dede ağaçta kurulan bu üs ve sevk edilenlerle de ABD ve Yunanistan ekseninde bambaşka ajandaların devreye girdiği net biçimde karşımızda. Burada gerçekleşen askeri hareketliliğin hangi noktaya varacağını ve ihlal edilen maddelerle ilgili hukuki süreci bize zaman gösterecek.
İzlediğiniz için teşekkürler.
İlk Yorumu Siz Yapın