Afrika’da Bir Güç Doğuyor: Ruanda Nasıl Zenginleşiyor?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=xQ64MKoQEdQ.
Herkese merhaba ben Ruhi Çenet. Afrika kıtası dünya arenasında oldukça zayıf gözükse de. Afrika gezegenimizdeki toplam kara alanının %20’sini kapsayan dev bir coğrafya. Kıtada bugün birbirinden tamamen farklı siyasi yapıya sahip olan toplamda 54 ülke var. Ama bu ülkelerden son zamanlarda adından en çok söz ettiren, ortada denize kıyısı bulunmayan küçük bir ülke, Ruanda. Yüz ölçümü olarak küçük de olsa hızlı artan yaklaşık 12 milyonluk nüfusu sayesinde burada kilometre kareye 440 kişi düşüyor. Afrika kıtasında nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bu ülkenin başkenti Kigali’de ise yaklaşık 1 milyon 300 bin kişi yaşıyor. Ruanda’daki 3 kabileden en kalabalı olan Hutuların 1994’te Tutsilere karşı başlattığı ve sadece 100 günde yaklaşık 1 milyon kişinin yaşamını yitirdiği soykırımın ardından ülke yaralarını sardı ve son yıllardaki başarılı yönetimi sayesinde huzuruyla ve büyüyen ekonomisiyle dünyanın ilgisini çekiyor. Bugün halkın %85’i Hutu, %14’ü Tutsi ve %1’i Tıvalardan yani pigmelerden oluşmakta. Bu pigmeler aslında bu ülkenin en eski yerlileri. Ortalama boyları 1.5 metreyi geçmiyor.
Bu videoda Ruanda’nın geçmişte yaşadığı acıklı hikayesini anlatmayacağım. Zaten o hikayeyi daha önce yüklediğim bir videoda anlatmıştım. Şimdi bu güne Ruanda’nın başarılı hikayesine gidelim. Devlet Başkanı Paul Kagame’nin 2000 yılında göreve başlamasıyla yoğun kalkınma çabasına giren Ruanda’da son 10 yıldır yıllık ortalama %7 oranında ekonomik büyüme kaydedilmekte. Ülke geçtiğimiz yıl %8 civarında büyürken,
Çin %6, ABD %2, Japonya ve Avrup ortalaması %1 civarında büyüme kat etti. G20 ülkelerinin büyüme listesinde ise son sırada büyümek yerine küçülen fakirleşen İtalya, Meksika, Türkiye ve Arjantin yer aldı. Ülkeleri karşılaştırmanın en kolay yollarından biri o ülkelerdeki suç oranlarına bakmaktır. Etkileyici bir şekilde Ruanda’da her yıl 100.000 sakin için sadece 2.5 cinayet işleniyor. Karşılaştırma yapacak olursak bu oran Hindistan’da 3.2, ABD’de 5.4, Ruanda’nın sınır komşularından Uganda’da 11.5, Tanzanya’da 7, Burundi’de 6 ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde 13.6’dır. Türkiye’de bu oran 2017 yılında yıllık 2.8 kişiydi. Ayrıca Ruanda, dünyada yolsuzluğun en az olduğu ülkeler sıralamasında 48.dir. Mükemmel olmasa da aslında bu bir başarı.
Öyle ki sıralamada Güney Kore, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin arasında bulunur. Türkiye ise bu sıralamada 78.dir. Öte yandan dünyada, özellikle Afrika’da fakirlikten ve altyapı eksikliğinden dolayı 2 milyardan fazla insanın aşı veya kan gibi temel sağlık imkanlarına ulaşımı yoktur. Eğer bir anne doğum esnasında bir kanama yaşarsa kan nakli için 3 saat bekleyemez. Bu basit imkanların yokluğu hayat kaybıyla sonuçlanabilir. Ruanda, kırsal alanlarında yaşayan insanlarının hayat riskini göz önünde bulundurarak insansız uçak üretimine başladı. Her uçak 1.6 kilogram ağırlığına kadar temel sağlık imkanlarını taşıyabilir. Örneğin 1.5 litrelik kan torbaları gibi. Kusursuz bir mühendislikle bu uçakların havalanma süresi, siparişin ilk iletilmesinden itibaren sadece 5 dakika sürmektedir. GPS ağını takip edip yolunu bulan ve önüne çıkan engelleri aşan insansız uçak,
bir fırlatma mekanizmasıyla saatte 100 km hıza sadece 0.3 saniyede ulaşabiliyor. Teslimatın yapılacağı noktaya geldiğinde ise paketi bir paraşütle yere bırakıp merkeze geri dönüyor. Günümüzde Ruanda’da ortalama insan ömrü 67 yıl. Bu sayı dünya ortalamasının biraz altında gibi gözükse de inanılmaz olan şey, bundan sadece 25 yıl önce yani 90’larda bu ortalama 28 yıldı.
Bugün dünyanın en hızlı gelişen ülkelerinden biri haline gelen Ruanda’nın hükümeti gayet açık ve kulağa makul gelecek planlarıyla bir yol haritası çiziyor. Afrika’nın Singapuru olmak istiyorlar. Bunun ne anlama geldiğini anlamak için öncelikle Singapur’un nasıl başardığını bilmek lazım. Ülkeler arasındaki dünyaya hükmetme maratonunda 1800’lü yıllar İngilizlerin, 1900’lü yıllar Amerikalıların, 2000’li yıllarsa Asyalıların yüzyılı olarak tanımlanmaktadır.
Yani şu anda Asya’nın egemen olacağı yüzyılda yaşıyoruz ve günümüzde Singapur Doğu Asya’nın parlayan yıldızı durumundadır. Şu an dünyanın en zengin 3. en güvenli 8. ülkesidir. Bundan çok değil 60 yıl önce Singapur’un ekonomisi yaklaşık 700 milyon dolarlık bir büyüklüğe sahipti. Bugünse bu değer 320 milyar dolardır. Sadece son 10 yılımızda gayrisafi yurt içi hasılası 2 katına çıktı.
Yani aslında Singapur bir insan ömründen daha kısa bir sürede 3. Dünya ülkesi statüsünden 1. Dünya ülkesi statüsüne geçiş yaptı. Dünyanın en büyük 20 şirketinden 15’i şu an Asya’nın iş merkezi olarak kabul edilen Singapur’da faaliyet göstermektedir. Elde ettikleri bu ekonomik başarı temelde 3 faktöre bağlanmakta. Coğrafi merkeziyetçilik, politik istikrar, iş yapma kolaylığı… İşte Ruanda’nın devlet başkanı Kagame de görevinin bir parçası olarak kendi ülkesinde bu 3 faktörü gerçekleştirmek için mücadele ettiğini duyurdu. İlk faktör coğrafi merkeziyetçilik. Singapur hava yolları günümüzde dünyanın en iyi ikinci hava yolu şirketidir. Dünya çapında rekabetçi bir hava yoluna sahip olmanın önemi hafife alınabilir belki. Bu hava yolu sayesinde Singapur’dan 8 saatten kısa bir uçak yolculuğuyla
Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Katara, Çin’e, Hindistan’a, Doğu Asya’daki ana iş merkezlerinin hepsine ve tüm Avustralya kıtasına dolayısıyla bu bölgelerdeki ana iş merkezlerinin tamamına oluşulabilmekte ve bu çok önemli avantajlar sağlamakta. Ruanda, Singapur’un Asya’da olduğu gibi Afrika’nın bölgesel ticaret merkezi olmayı hedefliyor. Ve bu açıdan Ruanda’ya bakarsak, Ruanda, Singapur gibi içinde bulunduğu kıtanın coğrafi açıdan merkezi noktasında yer alarak,
çevresindeki iş merkezlerine en yakın destansiyon olarak bulunuyor. Bir ülkenin dünya çapında hizmet sunan, rekabetçi bir hava yolu şirketine sahip olması, o ülkenin en büyük şehrini kıtasında bir ticaret merkezi haline getirmesinde büyük rol oynar. Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehri ve Katar’ın Doğa şehirleri hava yolları olmasaydı bugün bölgede bu kadar etkili olamazdı. Ruanda’nın kendine ait olan ulusal hava yolları Ruanda Air, Ruanda Hava Yolları yaptığı küçük operasyonlardan sonra büyüdü, kıtalar arası hava yollarının kullandığı yepyeni uçakları satın aldı, şimdi başkentleri Kigali’den Afrika’nın çoğu yerine Dubai’ye, Bülüksel’e ve Londra’ya uçuşlar gerçekleştirmekte. Ve hatta Çin’in en büyük fuarı Çin İhraç ve İtal mallar fuarı olan Çin Guanzuo’ya ve New York şehrine hizmet vereceğini açıkladı. Henüz Güney Afrika hava yolları gibi kıtadaki bazı daha büyük oyuncuların seviyesinde olmasa da, bağlantılarını etkin bir şekilde yerine getirerek adım adım büyümekte. Singapur’un ekonomik başarısının altındaki ikinci faktör politik istikrar. Dünya Bankası’nın ülkeleri siyasi istikrar ve terör yokluğu bazında değerlendirdiği listede, Singapur şaşırtıcı bir şekilde yüzde yüzlük bir başarıyla dünyadaki hemen hemen her ülkeden daha iyi çıktı. Bu durum Türkiye’den ya da Amerika’dan gelecek yabancı bir yatırımcı için iş merkezini, Asya’daki diğer ülkeler yerine Singapur’da kurmayı düşünmesinde büyük bir rol oynuyor. Çünkü yabancı yatırımcılar yatırımlarını siyasi olarak hıza değişmeyeceğini bildikleri bir ülkeye yapmak isterler. Yatırım yapacakları ülkedeki kanunların her yıl değişmesini istemezler. Değişen bir çerçevede maliyetler daha yüksek olduğundan siyasi istikrar göstergesi çok önemlidir. Rwanda, yüzde 48 ile siyasi istikrar sağlamasının ortasında. Bu olağanüstü bir başarı değil ama Afrika ortalamasının yüzde 31 olduğu düşünüldüğünde Rwanda’nın çok iyi bir yerde olduğunu söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıllarda bu listeyi dikkate alan Alman Araba Devi Volkswagen, 20 milyon dolarlık bir yatırımla Rwanda’da bir fabrika kurdu. Bunun yanında başkent Kigali şu anda Afrika’nın en temiz şehirlerinden biri. Sebebi ise hükümetin plastik torba kullanımını ağır cezalarla yasaklaması.
Bunun yanında şehirde yaşayan halktan herhangi bir rahatsızlığı olmayanlar hariç herkes, her ayın son cumartesi günü tüm şehri temizlemekte yükümlü kılınmıştır. Singapur’un iş başarısına yol açan üçüncü ve son faktör iş yapma kolaylığı. Ve bu zaten Rwanda’nın en başarılı olduğu alan. Bu faktörün alt kırılımları şunlardır. İş kurma kolaylığı, inşaat ruhsatları ile uğraşmak, elektrik bağlatmak, mülk tesciletmek,
bankadan kredi almak, vergi ödemek, gümrük deşe ticaret yapmak ve sözleşmeleri yani kanunları uygulamak. Rwanda’nın dünyada iş yapma kolaylığı indeksinde 29. sırada olması onu diğer Afrika ülkeler arasında en üst süreye sokmaktadır. Rwanda’yı en yakın takip eden Afrika ülkesi 60. sıradaki fastır. Ve Hollanda, İsviçre ve Japonya gibi ülkeler bu listede Rwanda’nın altında yer almaktadır.
Öyle ki başkent Kigali bugün bir start-up şehri olarak kabul edilmeye başlandı bile. Bunu başarabilmek için Rwanda birçok ekonomik ve yasal reform yaparak iş dostu bir ortam oluşturdu. Hükümet özel yatırımcılarla iş birliği yaparak Kigali’de 300 milyon dolarlık muazzam bir kongre merkezi inşa etti ve bununla yurt dışındaki pazarı çekmeye başladı. Yurt dışından gelecek yabancı yatırımcıları ağırlamak içinse kongre merkezinin hemen yanına
5 yıldızlı Radisson Blu oteliyle birlikte yollar ve havalimanları inşa ettiler. Ayrıca Rwanda yurt dışından turistik amaç için gelecek yabancıları da tertemiz hale getirilen başkentiyle, safarileriyle, eşsiz kahvesi ve düşük suç oranlarıyla rengarenk motifleri ve binlerce yıllık Afrika kültürüyle çekmeye ve Hilton, Marriott ve Radisson Blu’nun da içinde bulunduğu yüzden fazla oteliyle ağırlamaya başladı.
2005 yılında Rwanda’ya yurt dışından sadece 10.5 milyon dolar yatırım yapılmıştı. 2017 yılında bu değer 293 milyon dolar oldu. Türkiye ile Rwanda arasındaki ticaretin son 5 yıllık gelişimine bakıldığında 2014 yılında 10.1 milyon dolar olan diş ticaret hacminin son yıllarda 30 milyon dolar civarına çıktığı görülmüştür. Daha önce bahsettiğim ve yurt dışından yatırımcıları çekecek olan
başkent Kigali’deki kongre merkezi ve Kigali’deki en büyük otel kompleksi, Türk inşaat firması Sumo Grup tarafından 1 yıl gibi kısa bir sürede yapılmıştır. Rwanda doğru ilişkilerle büyük devletlerin bile saygısına kazanarak onlarla masaya oturabilmiştir. Ülke olarak Afrika Büyüme ve Fırsat Kanunları hükmüyle Avrupa ve Amerika pazarına imtiyazlı erişim hakkına sahiptir. Bu tabi kendilerini sömürüye açtıkları anlamına da gelmiyor. Rwanda başbakanı birçok kez başta Fransa olmak üzere Avrupalıların kendilerini nasıl sömürdüklerini dile getirmekten geri durmuyor ve tarihi unutmuyor. Rwanda hala dünyanın en fakir halklarından birine sahip. Kişi başı gelir yılda sadece 750 dolar. Ülkenin hava yoluna, altyapısına çok fazla para harcamasının gerekip gerekmediği konusu sorgulanmakta. Çünkü ülkedeki hala birçok kişinin çok fakir olduğunu hatırlatarak, ülke sadece orta ve üst sınıfları için mi biliyor diyenlerin sayısı az değil.
Ancak gerçek olan şu ki, Rwanda muazzam bir şekilde kalkınmakta ve büyümektedir. Ekonomik büyüme için tek bir model yok. Amerika Birleşik Devletleri’nin 20. yüzyılın süper gücü olması, Çin’in 21. yüzyılın süper gücü olma yolundaki yükselişi arasında yönetim modelleri farklıdır. Amerika demokratik bir rejimken, Çin otoriter bir rejim üzerine kuruludur. İşte tüm bu örnekler birden fazla büyüme modellerinin de olabileceğini göstermekte.
Günümüzde Rwanda hala bir polis devleti olarak görülmekte ve hala ülkenin dört bir yanında rastgele kontrol noktaları bulunmakta. Özellikle başkent Kigali’nin merkezindeki çoğu binada sıkı güvenlik önlemleri var. Ülkeleri tanıdıkça yeni perspektifler elde ederiz. Bugün bir video daha yükledim. Ancak ikinci YouTube kanalına. O videoyu da izlemek için buraya tıklayın. Kanada hakkında öğreneceğiniz şeyler dünyaya bakış açınızı değiştirecektir. O videoda görüşmek üzere.
Hoşça kalın.
İlk Yorumu Siz Yapın