Avrupa haritasını değiştirecek savaş: Rusya sahaya iniyor
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=vjxHS4_wAMI.
Elimdeki bu iki fotoğrafta Bosna Ersek’teki Sırp lider Milorad Dodik’in sadece fiziksel olarak değil aynı zamanda siyasi görüşleri olarak da kısa sürede çok büyük bir değişim yaşadığını görüyoruz. 1990’ların sonunda Batı’nın da desteğini alan yapıcı, ılınlı bir Sırp siyasetçi olan Dodik bugün ise Rusya’nın bölgedeki en büyük piyonu haline geldi.
Dünya uzunca bir süreden boyana Rusya’nın Ukrayna eşkı halini konuşuyor. Balkan halkları ise bu süreci en büyük dikkatle takip eden insanlar konumunda. Rusya’nın elde edecekleri veya edemeyecekleri başta Bosna Ersek ve Kosova olmak üzere tüm Balkanları yakından etkileyecek. Biz bugün Rusya’nın geldiği noktanın Balkanları nasıl etkileyeceğini ve tarihin tekerrül etme ihtimalini konuşacağız.
Youtube kanalımıza abone olmanızı ve bildirimleri açmanızı rica ediyoruz. Hazırsanız GZT’nin 10. ünlü başlıyor. Öncelikle Bosna’nın Sırp lider Dodik’in söz konusu olduğunda bir neydi ve ne oldu örneğiyle karşı karşıya olduğumuzu söylemeliyim. 1990’lı yıllarda Bosna-Hersek’te yaşanan savaşın hemen ardından ılınlı tavrı ve yapıcı politikalarıyla bilinen Dodik vardı. Bu sayede ulusal toplumun da desteğini almış
Sırp enttesinde iktidarı ele geçirmişti. Son 10 yıldır ise Dodik’i tanımak neredeyse mümkün değil. Halen Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Sırp üyesi ve sürekli olarak Bosna-Hersek’in işlemeyen bir yapısı olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Bununla da kalmıyor Sırp enttesinin ülkenin kalanından ayrılması gerektiğini de vurguluyor. Son dönemde Putin ve Lavrov başta olmak üzere Rus yetkililerle sık sık görüşen Dodik batılı ülkenin yaptırım uyarılarına rağmen mevcut söylemlerinden asla vazgeçmiyor. Ayrılıkça söylemlerin adamı Dodik, Ukrayna’daki savaş devam ederken Rusya Devlet Başkanı Putin’le tepki çeken bir görüşme gerçekleştirdi. Ülkedeki boşnak kesim Dodik’in batılı ülkenin dikkatinin Ukrayna’da olmasından faydalanmak istediğini öne sürerken batının bu noktada Dodik’e karşı daha ciddi bir tavır alması gerektiğini ve hem Bosna-Hersek’te hem de bölgede daha aktif ve güçlü bir şekilde varlık göstermesi gerektiğini vurguluyor. Dodik geçen yılın Aralık ayında da Putin’le Moskova’da bir araya gelirken kısa bir süre önce ise Lavrov ile yaptığı telefon görüşmesi ve akabinde yapılan resmi açıklamada dikkat çekti. Şubat sonundaki görüşmenin ardından Rusya’nın Saray-Bosna büyükelçiliğinden yapılan açıklamada görüşülen konulardan birinin Aralık’taki Dodik-Putin görüşmesinde alınan kararların uygulanması olduğu ifade edildi. Bosna-Hersek’te gerginliğin artması sonrası ülkede görev yapan Avrupa Birliği Barış Gücü yani EUFOR’da bünyesindeki asker sayısını arttırdı. Ülkede olası bir çatışma ihtimaline karşı yüksek hazırlık seviyesine yükselten EUFOR 600 civarında olan asker sayısını 1000 yüze çıkardı. EUFOR’dan yapılan açıklamada takviye kuvvetlerin uluslararası düzeyde güvenlik durumunun kötüleşmesi nedeniyle Bosna-Hersek’te istikrarı güçlendirmek ve ülkedeki güvenli ve istikrarlı ortamın korunmasında yerel kurumları desteklemek için alınan bir tedbir olduğu belirtildi. AB’nin Bosna-Hersek misyon temsilcisi Yohan Sartler’de Bosna-Hersek’e gönderilen ilave EUFOR güçlerinin Sırp enttesinde kalan riskli bölgelere konuşlandırılacağı açıklamıştı. Takviye kuvvetlerin gelmesinin akabinde EUFOR’un devriye sayısını arttırması
ve Sırplar’ın tepki göstermesi neden oldu. Öncelikle Kosova’nın da oldukça gergin bir süreçten geçtiğini söyleyelim. Sırbistan ile aralarındaki gerginlik özellikle Sırbistan seçimleri sürecinde bir kez daha yükseldi. Kosova makamları ülkedeki Sırplar’ın, yerel kurumların ya da AGİT yetkililerinin gözeteminde oy kullanmasına izin verirken Sırbistan ise hala kendi toprağı olarak görmeye devam ettiği Kosova’da böyle bir şeye izin vermeyeceğini bildirdi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic Kosova makamlarının açıklamalarına tepki göstererek Kosova Başbakanı Albin Kurti’yi Sırtlara saldırmakla suçladı. Sırbistan Başbakanı Ana Brnavić de Kurti’yi bölgede barışı sekteye uğratmakla itham etti. Nihayetinde Kosova’lı Sırtlar Sırbistan’da kurulan sandıklarda oy kullanırken Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani bu kez de Sırbistan’daki bazı Arnavutların
oy kullanamadıklarını belirterek tepki gösterdi. Sırbistan ile Kosova arasındaki gerginliğin kökeni 1990’ların sonunda yaşanan savaşa dayanıyor. Bu dönemde Sırp asker, polis ve paramiliter gruplar bağımsızlık yanlısı Kosova Kurtuluş Ordusu’na yani UÇK yönlük bir hareket başlatmıştı. 1999’da NATO’nun Yugoslava’yı bombalaması ile sona eren savaşta 10.000’den fazla Arnavut hayatını kaybetmiş,
800.000’den fazla insan evini terk etmişti. Savaşın ardından önce Birleşmiş Milletler İdaresi’ne geçen Kosova, 2008 yılında ise tek taraflı bağımsızlığını ilan etmişti. Sırbistan, Kosova’yı hala kendi toprağı olarak görmeye devam etse de bugüne kadar yüzden fazla ülke Kosova’yı bağımsız bir devlet olarak tanıdı. İki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek amacıyla 2011’de AB ara buluculuğunda başlatılan diyalog süreci ise sık sık yaşanan krizler nedeniyle kesintiye uğruyor. Rusya, bölgedeki Sırplar ve özellikle de en yoğun Sırp nüfusunun yaşadığı Sırbistan için oldukça kilit bir öleme sahip. Mesela Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto etmesi nedeniyle Kosova hala BME’ye üye olmuş değil. Dolayısıyla güçlü bir Rusya’nın varlığı bölgedeki ortolog Sırp nüfus için de önemli olarak görülüyor. Son olarak Sırbistan Meclis Başkanı Ivica Dacic’in yapmış olduğu açıklamada bunu bir kez daha gördük. Dacic kısa bir süre önce ülkesinin haber ajansı Tanyo’ya yaptığı açıklamada Rusya olmadan Kosova’yı korumamı zor ifadelerini kullanmıştı. Bu durumun farkında olan Rusya’da bölgedeki Sırplar’ın özellikle NATO karşılıklığı noktasında oldukça iyi kullanıyor. Mesela Bosna-Herzegdeki Sırplar’ın karşı çıkması nedeniyle ülkenin büyük çoğunluğu NATO üyeliğini istese de bu ittifaka üye olunamıyor. Balkanlardaki herhangi bir ülkede silahlı çatışmaların yeniden başlaması zaten barut fıçısı olan bu bölgenin tamamını etkileyecektir. Gerek Avrupa’ya yakınlığı, gerekse söz konusu bölgede 20 milyon insanın yaşaması olası bir göç dalgası nedeniyle burada yeni çatışmaların engellenmesi için yeterli bir neden olarak görülüyor. Ancak Ukrayna’daki mevcut durum Rusya’nın aylardır Balkanlardaki sinir uçlarını harekete geçirme planının gerçekleşmesi olasının zor olacağını gösteriyor. Balkanlar, Rusya ile NATO arasında jeolojik öneme sahip bir bölge olmasının yanı sıra Batı’nın gözünde Rusya’nın ciddi bir nüfusa sahip olduğu coğrafvalarından itiraf ediliyor. Bölge liderleri özellikle AB üyelik sürecinde mutabıkken NATO üyeliği noktasında aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Ukrayna’daki çatışmaların Balkanlarda sıçramasından endişe duyan Arnavut ve Boşnak siyasiler AB ve NATO’nun bölge ülkelerini üyeliğe hızlandırılmış formülle kabul etmesi gerektiğini savunuyor. Söz konusu hızlandırılmış formül daha önce NATO yetkilileri tarafından da gündeme getirilmiş olsa da başarıya ulaşamamıştı. Bosna Ersek bir an önce AB’ye katılım müzakereyle başlamayı ve NATO üyeliğine kabul edilmeyi beklerken Kosova, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’da da benzer öğrenirler mevcut. AB ise her ne kadar bu bölgede bir çatışma çıkmasını istemese de Bulgaristan ve Romanya örneklerinde yaptığı hataları tekrarlama taraftarda değil. Özellikle Müslümanların yoğun olduğu Bosna Ersek ve Kosova’nın kısa vaade AB’ye üye olması beklenmezken
mevcut yasal prosedür oldukça Bosna’nın Sırplarda sonuna kadar NATO üyeliğini engelleyecektir. Hızlandırılmış üyelik süreçleri hiç şüphesiz bölge ülkeninde yaşayan halklara büyük bir umut olacaktır. Rusya’nın Suriye ve Ukrayna’daki durumlarını ve silahlı çatışmaların siyasi ve ekonomik maliyetlerini göz önüne alacak olursak mevcut durumda çatışmaların Balkanlara da taşınması ihtimali çok da kolay değil.
Ukrayna’daki savaş Rusya’nın Balkan ülkeni yönelik politikasında sekti uğratacaktır. Eğer Rusya, Putin’in dediği gibi 48 saat içerisinde Kiev’i almayı başarsaydı bu hamle bölgede yayılmacı politikaları olan Sırtlar içinde şüphesiz cesaret verici olacaktı. Zira Rusya uzun zamandır bölgedeki piyonları üzerinden siyasi ve ekonomik operasyonlar yapıyordu. Ayrıca Bosna Ersek ve Kosova’daki savaşların acılarının hala çok taze olması insanların savaştan değil barışçıl bir çözümden yana olmasını da yeni bir çatışma olasılığını düşürüyor. Yine de bölgenin çok milletli ve çok dinli yapısı ile bugün birlikte yaşayan insanların kısa bir süre önce karşılıklı savaşmış oldukları gerçeği bölgede her zaman gelginlikler yaşanabileceğinin de temelini oluşturuyor. Rusya’nın Ukrayna’ya işgali nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Avrupa’nın güvenlik politikaları hiç şüphesiz değişecek ve bu durum en çok Balkanlarda kendini hissettirecektir. Bosna-Ersek’in birçok alanda elini kolunu bağlayan Deyten Barış Anlaşmasına ve aynı zamanda Sırbistan-Kosova krizine çözüm bulunmaması artık tahammülü zor bir durum haline gelmiştir. Sırpların uzun yıllardan beri Balkanlarda Ruslar için çalışıyor olması da bölge istikrarının önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Dolayısıyla Ukrayna’daki savaş Kosova-Sırbistan diyalog sürecinde açık Balkan gibi bölgesel girişimleri de etkileyecektir. Sırbistan’ın açıktan olmasa da Rusya’nın Ukrayna’ya işgali desteklemesi ve Rusya’nın yaptırım uygulamaktan kaçınması bölgesel ilişkileri daha doğru haline getirmektedir. Bölgedeki akademik çevreler, Balkanlardaki sorunların Rusya’nın Sırbistan ile ittifakından kaynakkanlığını yoğun biçimde dile getiriyor. GZT’nin 10.10 serisinde Rusya-Ukrayna savaşının Balkanlara sıçrama ihtimalini ve son durumu konuştu. GZT’ye abone olmayı unutmayın lütfen. Elimdeki bu iki fotoğrafta Bosna-Ersek’teki Sırp lider Milorad Dodin
sadece fiziksel olarak değil aynı zamanda siyasi görüşleri olarak da kısa sürede çok büyük bir değişim yaşadığını görüyoruz. 1990’ların sonunda Batı’nın da desteğini alan yapıcı, ılınlı bir Sırp siyasetçi olan Dodik bugün ise
Rusya’nın bölgedeki en büyük piyonu haline geldi.
İlk Yorumu Siz Yapın