"Enter"a basıp içeriğe geçin

Avrupa’da Hala Krallıkla Yönetilen 10 Ülke

Avrupa’da Hala Krallıkla Yönetilen 10 Ülke

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=DnLZJUj1KsE.

Zenginliğin ve refahın dünyadaki sembolü olan Avrupa’da günümüzde hâlâ krallıkla yönetilen birçok ülke olduğunu biliyor muydunuz? Bazılarının ismini dahi hiç duymamış olabilirsiniz. Bu ülkelerin bir kısmı Avrupa’nın arka bahçesi olarak kullanılan, nüfusun çoğunluğunu milyonerlerin oluşturduğu, ışıltılı hayatların yaşandığı ilginç topraklar. Monarko Prensliği. Akdeniz kayısındaki bu küçük ülkenin nüfusu sadece 38 bin olmasına rağmen halkın yüzde 30’u milyoner. Öyle ki devlet, ülkedeki zenginlerin paralarını stoklayabilmek için denizi doldurup yeni alanları inşa etmek zorunda kaldı. Sokaklarında dolaşırken yan yana park etmiş onlarca Ferrari görebilirsiniz. Ülkede gelir vergisi yok, kurum vergileri yok, aslında bakarsanız Monarko’da şaşırtıcı olan zenginlik değil, yoksulluk. Çünkü eğer paranız yoksa orada hayatta kalmanız imkansız. Nedeni, evlerin metrekare fiyatının 60 bin dolardan başlıyor olması. Yani 100 metrekarelik bir daire satın almak için en az 600 ila 1 milyon doları gözden çıkarmanız gerek. Halkının ise şaşırtıcı derecede uzun yaşadığını söyleyebiliriz ki ortalama ömür 80 yılı geçmiş durumda. Ülkenin en büyük geliri Monte Carlo şehrindeki aşırı lüks kumarhane ve eğlence mekanlarından elde ediliyor. Avrupa’nın en elit kesimi kumar için burayı tercih ediyor. Bugün Monarko prensi Grunfell ailesinden olan ikinci Albert’tır. Ülke 1297 yılından beri aynı ailenin kontrolünde fakat prensler mutlaka yetki sahibi değil. En başta ülkenin ordusu olmadığı için güvenliği Fransa sağlıyor ve prensin Fransa vatandaşı olma zorunluluğu var. Bunun dışında halk isterse oy birliğiyle prensleri değiştirme hakkına da sahip. Kısacası Monarko küçük ama etkisi büyük bir prenslik.
Bileşik Krallık Bugün İngiliz Kraliyet Ailesi’nin merkezinde olduğu tarihin en eski monarşilerinden biri. İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda olmak üzere dört ana ülkeden ve Cebeli Tarık gibi Afrika ile Asya çevresindeki birçok adadan oluşuyor. Başkenti Londra ve bugün de Kraliyet Ailesi’nin tepesinde 1952’den beri tahtta oturan Kraliçe Elizabeth yer almaktadır.
Günümüzde sınırları çok büyük olmasa da Kraliyet 1920 yılında tam 35 milyon kilometre kare toprağa sahipti. Yani tarihin gelmiş geçmiş en büyük sınırlarına ulaşmış olan imparatorluktu. Bu genişlemenin en büyük etkisi olarak İngilizce bugün tüm dünyada insanlar arasındaki ortak değil.
Sınırları aşan dostluklar, yolculuklar ve yeni iş imkanları için İngilizce’yi bilmek artık bir zorunluluk haline geldi. Peki özellikle Türkiye’de yani çoğunluğun İngilizce’yi anlayıp da konuşamadığı bir ülkede İngilizce en kolay yoldan nasıl öğrenilebilir? Bu videonun sponsoru olan Cambly uygulaması ile ana dili İngilizce olan yüzlerce eğitmene telefonunuzdan anında ulaşabiliyor,
seviyenize göre eğitim alabiliyorsunuz. Üstelik Amerikan, Kanada, İngiliz ve Güney Afrika gibi çeşitli aksanlara sahip bu eğitmenlerle ister dil bilgisi yani kremer, isterseniz de güncel bir konuda ya da İngilizce mülakata hazırlık gibi dilediğiniz konuda konuşabiliyorsunuz. Ayrıca video açıklamasındaki linkten Cambly uygulamasını telefonunuza indirerek ya da bilgisayarınızdan Engin Deniz kodunu girerek
ücretsiz olarak kullanabilirsiniz. Dünyayı daha yakından tanımak veya şam standardınızı bir adım daha ileri taşımak istiyorsanız size Cambly’i içtenlikle tavsiye ediyorum dostlar. Çok uzun yıllardır devam eden krallık sistemi Birleşik Krallık’ta garip yasaların da çıkmasına neden olmuş. Örneğin tüm kuğular kraliçeye ait olduğundan öldürülmeleri yasak. Fakat geçtiğimiz yıllarda bir Türk parktaki iki kuyu avlayarak yemiş ve bu da ülke gündemine oturmuştu. Kraliçe Elizabeth ve ailesi her an İngiliz ve dünya basınının gündeminde. Hem sansasyonel hayatları hem de yüzlerce yıldır devam eden geleneklerinin hala uygulanıyor olması insanların ilgisini çekiyor.
Birleşik Krallık kendi başına da özel bir alan olduğu için bu konuyu bir başka videomuzda da detaylı olarak işleyeceğiz. Bu nedenle takipte kalmayı unutmayın. Andorra Prensli Avrupa’nın göbeğinde olmasına rağmen Avrupa Birliği üyesi olmayan fakat son derece zengin bir krallık daha o kadar küçük ki ülkede sadece 12 asker var. Fakat sınırlarından içeri girdiğiniz andan itibaren masalsı bir dünya çıkıyor karşınıza. Öyle ki topraklarının %30’u milli park yani koruma altına alınmış bir doğa cenneti. Ülkenin raylı sistemi yok, kendine ait para birimi yok fakat dünyanın en uzun yaşayan insanları Andorralılar.
Ortalama ömür 2019 itibariyle 85 yılı geçmiş durumda. Andorra Prensli’yi Avrupa’nın en kanlı yıllarında bile hiç savaşmamış. Tam 1000 yıldır savaşın olmadığı, kanın akmadığı bir dağ ülkesi.
İşsizlik hiç yok. Bu konuda dünya birincisi. 85 bin nüfuslu olsa da yılda 10 milyondan fazla turist ağırlıyor. Dünyanın en eski 15 devletinden biri olan Andorra iki prens tarafından yönetiliyor. Bu prenslerden birini Fransa Başkanı seçiyor diğer prens ise ülkenin aynı zamanda başbiskoposu olan kişi. Andorra’nın dünyada kişi başına en çok müze düşen ülke olduğunu da ekleyelim.
Lindenstein. Alp dağlarının bulutlarla kaplığı gizemli diyarında, haritada mercimek kadar bile yer kaplamayan küçük bir prenslik. Yayla hayatı yaşayan bu insanlar genellikle hayvancılık ve tarımlı uğraşıyor ve bugünkü krallarının ismi Hans Eddum.
Öyle bir ülke düşünün ki neredeyse herkes birbirini tanıyor. Çünkü nüfusu sadece 37 bin. 1800’lü yılların başında kurulduktan sonra Avrupalılar tarafından dağlı Almanlar diye olarak adlandırılmaya başlanmış. Günümüzde de genellikle dağ sporlarını ve doğa tatilini seven turistlerin ilgi odayı. Doğası inanılmaz güzellikte korunmuş ve açıkçası birçok turist oraya yerleşmek için mücadele veriyor.
Toplam 850 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da Lichtenstein’daki o şanslı hazırlıktan. Ülkenin kendi radyo ve televizyon kuruluşu yok, ordusu yok. Fakat dünyadaki en büyük pul üreticisi, ana gelirlerinden biri bu. Gizemli ve hala bozulmamış bir toprak parçası.
Bugün Avrupa’daki bütün krallıkların ve daha önce de yok olmuş 18 krallığın birleştiği gizemli bir adamı da unutmamalıyız. Bu adam 1600’lü yılların sonunda dünyaya gelmiş olan John William Rice ismindeki bir kral. Sadece 24 yıl yaşamış olsa da bu kısa ömründe o kadar çok çocuk yapmış ki kendisinden sonraki çocukları 30 kadar devlet kurmuş ya da bir şekilde ele geçirmeyi başarmışlar.
Bugün Birleşik Krallık’ta dahil olmak üzere İspanya, Norveç, İsveç, Lüksemberg gibi bütün Avrupa krallıklarının hepsinin orta katası genç yaşta gizemli şekilde ölen John William Rice’dir.
İngiliz kraliyeti de Avrupa’daki diğer prensler de bugün devlet üzerinde elle tutulur yetkilere sahip değiller. Örneğin seçimi iptal edemezler, yasa çıkaramazlar, önemli mercilere memura dayamazlar, daha çok kültürel bir sembol ve danışma mercil konumundalar.
Yasalara karşı gelmeleri ise bir anda sembolik makamlarının da ellerinden alınıp tutuklanmalara neden olacağı için en çok dikkat etmesi gerekenler yine kendileri. İspanya Ülkemizde kraliyet ailesi dendiğinde akla ilk olarak İngiliz kraliyet ailesi gelse de İspanya prenslerini de unutmamak gerek. Zaten devletin adı da resmen İspanya krallığıdır.
Günümüzdeki krallarının adı da Philip Jean Pablo Alfonso de Todos Los Santos de Barbín de Garcia. Ama biz ona kısaca 6. Philip diyelim. Philip 2014 yılında tahta çıktı. Yakın zamanda hanedanları son bulacak olan bir kraliyet gözüyle bakılıyor. Çünkü halkın büyük kesimi artık bir takım insanların doğuştan üstün olmasının haksızlık olduğunu ve bu sembolik ailenin gereksiz yere masraf çıkardığını düşünüyorlar.
Zaman zaman konu olan yolsuzluk haberleri ve aile içi gelin kaynana tartışmaları da itibarlarını büyük ölçüde zedeledi. İlginç olansa İspanya krallığının Afrika’da hala kendine bağlı birçok özel bölgesinin olmasıdır. Galiba eski sömürge anlayışı hala bitmedi.
Kuzeyin iki güzel ülkesi İsveç ve Norveç, ayrıca Belçika, Danimarka, Lüksemberg, Hollanda günümüzde krallıkla yönetiliyorlar. Ama şunu unutmamak gerekiyor. Bu ülkelerde krallıklar, Orta Doğu’daki ve Afrika’daki gibi yasaların üzerinde olan, idam etme ve meclis açıp kapatma hakkını ellerinde bulunduran tek adamlar değiller. Hepsi yasalara uymak zorunda. Hatta anlaşmazlık durumunda vatandaş tarafından mahkemeye verilip eşit olarak yargılanıyorlar. Kısaca bu ülkelerde krallar ülkeye değil ülke krallara sahip. Bu bağlığımı ayırmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Daha fazla içeriye ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir, beni Instagram hesabımdan da takip edebilirsiniz. İyi seyirler.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir