Bir İskandinav Cenneti ” İSVEÇ ” Kendine Has Bir Dünya
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=SfoBWQAgiIA.
Buzların ve ormanların arasında akıl almaz bir krallık. Kurtuların ve vikinglerin, sarışınların ve hayallerini gerçekleştirmek isteyenlerin ülkesi. Orası tabii ki İsveç. Şimdi İskandinavya’nın orta dünyasına gidiyoruz. Ve hazır olun. Bu gidiş hayata bakışınızı değiştirecek. Ve Osmanlı’nın şaşırtıcı etkisini göreceksiniz. Kuzeyde yeşil mi yeşil bir ülke. Kraliyetle yönetiliyor. Ama meraklanmayın. Bildiğiniz krallıklardan değil bu. Mesela bir kafedesiniz ve hiç yer kalmamış. Gelen kişi kral bile olsa yerimiz yok denerek geri döndürülecektir. Ülke nüfusu 10 milyon ve başkent Stockholm. Durun, yukarı değil aşağı. Burada görülmeye değer bir şeyler var.
Bir ülkenin metro istasyonları birer sanat eserine dönüşebilir mi? Söz konusu İsveçse cevap evet. Stockholm’daki metrolar turistlerin urak yerlerinden biri. Her biri özel olarak tasarlanmış birer sanat eseri. Şehir kayalar üzerine inşa edildiği için metro yapılırken tam anlamıyla dağ taş delinmiştir. Her istasyon kendine has bir tasarıma sahiptir.
Stockholm’da gezerken gözünüze herkes birbirinin kopyası gibi gelebilir. Çünkü nüfusun %80’i sarışın. Kıyaslamanız için söylüyorum. Türkiye’de bu oran yaklaşık %5. Henüz ilkokuldayken donmuş gölde ders çalışan çocuklar görebilirsiniz. Bu doğayı sevmeleri ve zor şartlara alışabilmeleri içindir.
Ders çalışmak demişken devlet lise öğrencilerine her ay yaklaşık 200 dolar harçlık veriyor. Örneğin İsveçli bir lise öğrencisi sadece bu paranın bir bölümünü biriktirerek yaz tatilinde birçok ülke gezebilir. Tabii ki şartlar var. Okulu uzatır ya da gereksiz devamsızlık yaparsa bu harçlık kesiliyor. Videoya henüz yeni başladık ama bol bol şaşıracaksınız demiştim. İşte onlardan biri daha. Eğer evcil hayvanınız doğum yaptıysa 6 ay doğum izni kullanabiliyorsunuz. Konu evcil hayvanken 6 ay. Bir de kendi çocuğunuz olduğunu düşünün. Ve o zaman tam 480 günlük izniniz var. Neredeyse 1,5 yıl. Ve babaların bu izinden 90 günü kullanarak yeni doğan çocukla vakit geçirmesi zorunlu. Bu yasayla sabit. Ayrıca bebek arabasıyla bindiğiniz herhangi bir toplu taşıma size ücretsiz.
Yeter ki doğurun. Hadi biraz daha şaşıralım. Örneğin başkent Stockholm’de 3 gün üst üste trafik kurallarını çiğnediniz. Sizden alınan ceza 3 gün kural çiğnemeyen rastgele birine ödeniyor. Yasalara uyumak için güzel bir yöntem değil mi? Sadece İsveç’te yaşanabilecek bir olay daha. Ülkede 2 kişi özel şoför kullanır. Bunun birini kral kullanır, diğerini yalnızca özel günlerde başbakan.
Bunun için kullanılan slogan ise, Taksi durağı işletmiyoruzdur. Siz Stockholm’de kahvenizi içerken yan masanızda İçişleri Bakanı oturabilir. Otobüste yanınızda Sağlık Bakanı’nı görebilirsiniz. Çünkü orada siyasiler yetkilerini tanrıdan almış gibi davranma lüksüne sahip değiller. Milletvekiliği yaptıktan sonra ömür boyu emekli maaş almıyorlar. Ve milletvekili maaşları da dünyanın geri kalanından çok ama çok düşük.
Meclis lokantısı falan da yok. Ve milletvekillerine tahsis edilen evler sadece 42 metrekare. Şimdi isterseniz biraz İsveçlileri tanıyalım. İsveç halkının hem giyim kuşamı hem de yaşam tarzı sadelikten öteye pek geçmez. Lüks tutkusunu kolay kolay bulamazsınız. Mesela insanlar aracından iner, 2. elmağazasına girer alışveriş yapar. Kimse kimseye tepeden bakmaz. Hatta İsveç’te kimse size bakmaz. Gerçekten bakmaz. Nasıl yani mi dediniz? Bunu şöyle anlatırlar. Eğer bir İsveçli size 3 saniyeden fazla bakmışsa, ya fermuarınız açıktır, ya üstünüze ketçap dökülmüştür ya da sizden cidden çok hoşlanmıştır. Ortalıkta hayalet gibi dolanırsınız o derece. Diyelim ki bir İsveçli ile buluşacaksınız.
Zamanında orada olmalısınız. Aksi halde iki dakika geç gitseniz arkadaşınız orada olmayacaktır. Ayrıca evlerine pek davet etmezler. Siz ettiniz diyelim. Garipserler. Fakat asla asosyal değillerdir. Mesela İsveç’te Fika zamanı denen bir olay var. Nedir bu fika? Beş çay gibi bir şey düşünün. Tatlı çörek eşliğinde kahve içmeye denir. Hadi fika yapalım derlerse, kekinizi alın hemen eşlik edin. Buna hayır demez, garipsemezler. Ülkede kimse kimse ünvanla seslenmez. Ya da kendini avukat olarak tanıtmaz. Kartvizitlerde ünvan yazmaz. Profesör, avukat, doçent, öğretmen gibi hiçbir ünvan sosyal hayatta kullanılmaz. Gelir bakımından meslekler arasında uçurum olmaması ve mesleğin bireyden daha az önemli olmasından dolayı böyle alışmışlar.
Şimdi enteresan bir konuya giriyoruz. Konya ilimizin Kula ilçesi İsveçler için büyük önem taşıyor. Nedeni ise çok ilginç. 1960’lı yıllarda İsveç’e ilk göçen Türklerden olan Abdullah Yücel’in memleketine mektup yazarak burada iş var, ekmek var demesinden dolayı Kululu göçü başlamış. Şu an 50 binden fazla Kulu kökenli Türk İsveç’te yaşıyor.
Hatta hikayeleri Kulufornia isimli bir belgesele bile çevrilmiş. Konya’nın Kulu ilçesi İsveç seçimlerinin en önemli propaganda merkezlerindendir. İsveç, Avrupa’nın en çok patent alan ülkesidir. Orada yeter ki bir fikriniz olsun, devlet hemen destek oluyor ve size gerekli imkanları sunuyor. Aklınıza gelebilecek birçok icat İsveçlilere ait. Tabii ki buna oranlı olarak Avrupa’nın en çok kitap okuyan halklarından biri de İsveçliler. Ortalama olarak haftada 7 saatlik kitap okumaları var. Belki de bu okuma eğiliminden dolayı dünyanın en uzun eğitim alan halkıdır. Eğitim 25 yıl sürüyor. Kitap demişken size bu pandemi döneminde güzel bir etkinlik önermek istiyorum. BKM tarafından düzenlenen online kitap fuarına bir tıkla ulaşabilirsiniz.
Hem de Türkiye’nin en büyük kitap fuarı ve içinde 100 binlerce kitap, Kırtasiye ürünleri ve çok daha fazlası %80’e varan indirimle sunuluyor. Arkadaşlar bu indirimi ve ürün çeşidi fırsatını kaçırmayın derim. BKM tarafından düzenlenen bu online fuar birkaç gün daha devam edecek. Fuara video açıklamasına bıraktığım linkten ulaşabilirsiniz. Dostlar %80 indirim var. Herkese tavsiye ediyorum.
Ülke refah seviyesi olarak dünyada 6. sırada ve bildiğimiz birçok önemli marka onlara ait. Dünyaya yayılan beyaz eşyaların %25’i İsveç’ten çıkma. Ikea, Volvo, Skype, Ericsson hatta Candy Crush saga bile İsveç ürünü. Şimdi de İsveç’in büyüleyici doğasına bir bakalım ne dersiniz?
Ülke tam anlamıyla yeşil ve beyazın ülkesi. Dünyanın en yeşil dördüncü ülkesidir ki toprakların %65’i ormanlarla kaplı ve her yıl 340 milyon ağaç dikilmektedir. Ayrıca tam 97 bin göl var. Özellikle aileler sosyal etkinliklerinin büyük bölümünü göl kenarlarında gerçekleştiriyor. Kış aylarında kar turizmine yönelik eğlenceler söz konusu. Kayak, kızak genellikle yapılan etkinlikler arasında. İnsan ruhunu bile üşüten soğuk hava hayatı öylesine şekillendirmiş ki ülkede dünyanın ilk ve en büyük buzdan oteli var. Otel her sene baştan inşa edilmek zorunda. Zorlu kış aylarından sonra yaz mevsiminde bazı bölgelerde denize bile girilebiliyor.
Dünyada doğaya en çok önem veren ülkelerden biridir İsveç. Bu nedenle 2050’ye kadar petrol ve kömür gibi fosil yakıt kullanımını tamamen bırakma kararı alan ilk ülkede İsveç’tir. Biyo yakıt kullanımı yapılıyor. Bununla beraber çöpler de burada yakıt olarak kullanılır. Çöp sistemi kadar atık dönüştürme sistemi de vardır. Ayrıca ülkede evinizin musluğundan akan tüm suları rahatlıkla içebilirsiniz.
Hepsi kaynak suyu ve bedava. Ülkede herkesin doğal kaynaklara erişebilmesi gerektiğini söyleyen bir yasa var. Yasaya göre insanlar her suda yüzebilir, ağaçlardan meyve toplayabilir ve özel mülklerde bile bisiklet sürebilir. Peki Türkçe kalabalık sözcüğünün İsveççe’ye kalabalık olarak geçtiğini biliyor muydunuz?
İsveç kralı Demirbaşşar Osmanlı’ya esir düşer ve İstanbul’da birkaç ay kaldıktan sonra ülkesine döner. Ülkesine döndüğünde İstanbul nasıldı sorularına kalabalık olarak yanıt vermiştir. Bugün hala aynı anlamdadır. İsveç’in Nobel ödülleriyle ünlü olduğunu biliyor muydunuz?
Ünlü muciz ve kimyager Alfred Nobel, 355’ten farklı patende sahipken biz onu en çok da dinamitin icadı ile tanıyoruz. Kardeşi öldüğünde bir gazetenin yanlışlıkla onun adına ölüm inanı yayınlaması ve ölüm taciri öldü diyerek manşet atmasına üzülen Alfred Nobel, arkasında daha iyi bir miras bırakmak için vasiyetiyle tüm mirasını Nobel Vakfı’nın kurulmasına devretti.
Ülke nüfusunun %90’ı kendini ateist ya da agnostik olarak tanımlıyor ve tüm dinlere büyük bir saygı var. Ezanın okunmasına bile izin veriliyor. Beş vakit ezan sesini birçok yerde duyabilirsiniz. Ayrıca İsveç, dünyada yoksul ülkelere en çok yardım eden ülkeler arasında ilk sırada. O kadar anlattın. Bu ülkenin hiç mi kötü yanı yok yahu dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki var. Hem de çok. Hadi İsveç’in kötü yanlarına bir bakalım ve biraz rahatlayalım. Öncelikle bugün İsveçlerin en büyük yarısı güneşin eksikliği. Bir İsveçli kafanızı mı bozdu? Ama sizin de güneşiniz yok cevabını verdiğinizde hemen susacaktır. Ülkenin önemli bir bölümünde güneş ışığı aylarca bulutların arkasında kalıyor. Garip bir aydınlık karanlık dengesi var. Bu nedenle Yüzüklerin Efendisi’ndeki orta dünyaya benzetiliyor. Mesela bir bakıyorsunuz saat öğlen iki de güneş batmış her yer zifiri karanlık. Buna paralel olarak da iş saatleri erken başlayıp erken bitiyor.
Yazın ise bunun tam tersi söz konusu. Beyaz geceler dedikleri olay görülüyor ve beyaz gecelerde günler uzuyor ve ülkenin kuzey bölümlerinde gün 24 saate kadar çıkabiliyor. Bir de yanlış bir bilgiyi düzeltmemiz gerekli. İsveç’in dünyada intihar oranında en yüksek ülkelerden olduğu gerçeği yansıtan bir bilgi değildir. Yapılan araştırmaya göre intihar oranında 42. sırada bulunuyor. İsveç hakkında anlatacak o kadar çok şey var ki emin olun saatlerimizi alır. Son olarak görebileceğiniz en güzel manzaralardan olan kuzey ışıklarının dünyada en iyi seyredildiği yerlerden birinin de İsveç olduğunu ekleyerek videoyu sonlandırıyorum. Yaşamak için bizim gibi Akdeniz halklarına göre zor bir ülke olsa da herkesin ömründe bir kere görmesi gereken bir yer. Umarım yolunuz oraya düşer.
Görüşmek üzere.
İlk Yorumu Siz Yapın