"Enter"a basıp içeriğe geçin

Borsada KOPMAK! – Olmaz Öyle Saçma Ekonomi – Dr. Hakan Özerol – B13

Borsada KOPMAK! – Olmaz Öyle Saçma Ekonomi – Dr. Hakan Özerol – B13

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=Ehzgl6WfaVA.

Hocam merhaba. Hocam selam. Hocam hoş geldiniz. Hocam. Buyurun. Hocam. Buyurun hocam. Geçen bölüm borsayı konuşuyorduk. Bir yerde kalmıştı. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Borsa nedir? Şimdi geçen bölüm daha çok manipülasyon, spekülasyon üzerine konuşmuştuk. Ama borsayla ilgili hakikaten çok konuşacak şey var. Genelde şöyle bir eğilim vardır. Borsa 3 kaattır diyenler. Kesinlikle borsaya girmeyenler. 2. Abi kopacağız diyenler. Kumağdan hangisi yanlış ya da ikisi de mi yanlış? Aslında nereden çıktığına bakmak lazım. Bu bir ihtiyaçtan doğmuş. Birileri kumar güdüsünü gidersin diye ortaya atılan bir şey değil. Şöyle düşünelim. Mesela ben FlüTV ortak olabilir miyim? Hadi ol dediniz bana. Peki dedim. Ne kadar para? İşte 100 lira. 100 liraya parayı verdik. Ortak olduk. Ama şu var. Ben mesela 6 ay sonra ben artık çıkıyorum ortaklıktan. Diyebiliyor muyum? Evet ama sen bana o parayı verip almazsan birini mi bulacağım ben? Yerim arkadaşı buldum mu diyeceğim. O arkadaşı beğenecek misin sen? Falan. Değil mi? Böyle riskler var.
O zaman diyoruz ki bak sen buna ortak olabiliyorsun ve istediğin zaman da ortaklıktan çıkabiliyorsun. Bu aslında 2. piyasa. Yani 2. piyasayı koyduğumuz zaman birinci piyasa gündeme gelebiliyor. Geçen sefer Mustafa sormuştu ya. Halkı arızlar iyi midir? İyidir çünkü kocaman bir şirket kurmak için milyonlarca insanın sermaye getirmesini istersin. Zaman insanlar sermaye koyduklarında istedikleri anda oradan çıkabilme özgürlüğüne sahip olmak istiyorlar ki işte borsa orası. O derdi çözmek için borsaya aslında ihtiyacımız var. Sadece kumargözüyle geldiysen de tamam abi sen de hoş geldin. Sen de başka bir amaçlı oradasın ama borsa lazım bize. Peki genel olarak Türkiye’de hep şu laf vardır yani Türk borsası çok sığı dolayısıyla manipüle ediliyor. Doğru mu? Doğru. Mesela işte Amerika’dan Microsoft istesi diyor. 1 milyon kişi alım girmiş, 5 milyon kişi satış girmiş belli bir saatte. Bir saat sonra bir o kadar daha alım geliyor. Bir kurum gelip diyor ki ben 2 milyar dolarlık Microsoft istesi aldım diyor falan. Şimdi böyle bir yerde manipüle etmen çok zor. O kadar çok oyuncu var ki. Ama çok küçük bir yerden bahsedelim. Çok minik bir şeyin hacminden bahsedelim. İşte Türkiye o kadar küçük mü?
Küçük tabi. Borsalarla kıyasladığımız çok küçük. Bir diğer sorun da son dönemdeki tartışma konusu yabancılar gitti diyoruz ya. Birileri gittiyse toplam oyuncu sayısı azalmış demektir. Mahallende bir tane bakkal varsa abi gazoz bu kadar işte. İster iç ister iç mi? Ama yan tarafa 4 tane daha bakkal gelince fiyatı şişiremiyorsun. Makul bir fiyat vermek zorunda kalıyorsun. İlker bunu yerli oyuncular için mi sordu bilmiyorum ama bu aynı zamanda yabancı oyuncular için de çok savunmasız kılmıyor mu sistemi? Kılıyor. Zaten aslında yabancıları da ikiye bölmek lazım. Hani bizim piyasamızda böyle yabancılar bizi bizden daha iyi biliyor falan. Bunlar dünya alemin kırılfı. Değil abi. O da orada 30 yaşlarında Laci Vart takım elbise giren bizim İstanbul’daki arkadaşlarını yiyecek oncağını. Şimdi buradaki fark şu. Adamların bir bölümü aslında abi girip buraya oynatabilir miyiz diye geliyor. Yani senin manipülasyon dediğin şey. Bir bölümü de zaten riskli olduğunu biliyor ama şunu da biliyor. 20 gün içinde bu kadar yüksek kazanabileceğin bir Avrupa borsası yok. Burada bu yapılabilir diye geliyor. Onun için bize gelenler hele ki şu dönem risk çok seven grup oluyor. Yine bir efsane vardır. George Soros efsanesi. Nedir o? Bazı adamlar hani boşa da efsane olmuyor. Şimdi George Soros’ta İngiltere Merkez Bankasını batıran adam. Maceraslı finansal piyasalarda etkinliği olan fon yöneten ama asıl bizim bu kadar yıldır George Soros’u konuşuyor olması sebebimiz. İngiltere’nin Avrupa parasal sisteminden çıkmak zorunda kalacak kadar parasını devalü edeceğine oynuyor. Bu bir spekülasyon. Kendisi bir şeye müdahale etmiyor. Diyor ki bence İngiltere parasını deval etmek zorunda kalacak. O zaman Pound’tan çıkıp başka paraya geçmem lazım. Buna karşı bir pozisyon alıyor ve devamında bu iş gerçekleşmeyince bu sefer bunu gazetelere yazıyor. Bence bunun böyle olması lazım manipülasyon. İki hikaye bir arada ve Pound’da bir atak geliyor satış anlamında. Pound çökünce düşünsene İngiltere Merkez Bankası Pound’u sabitlerim sözünden vazgeçmek zorunda kalıyor.
Soros’un baskısıyla Soros da bundan muazzam para kazanıyor. O ünvanından sonra da artık ne işlem yapsa bu herif kesin bir şey biliyordur oğlum bu herif mutlaka bir şey yapıyordur diyoruz. Ondan sonra bu tip adamları biliyorsun zaten muhtemelen istihbarat ilişkileri madem bu kadar param var şu ülkeye gitmişken şu işe de müdahale et falan gibi. Biliyorsun işte renkli devrimleri falan yaparken de adı geçti. Flu TV sarısı da ilgisi çekebilirdi yani. Sığ piyasalarda yeterince kapital yok ve dolayısıyla spekülasyonla alakalı çok fazla girilemiyor ama yurtdışı kaynaklı çok daha büyüklü hacimli sermayeler burada spekülasyon konusunda çok daha becerikli olamaz mı? Yani fiyatları oynatabilir tarafında haklısın ama onların da derdi şu çok büyük miktarda alacak bir pazar da yok karşı taraftan. Pazar o kadar ufak ki sen gelip 300 liralık alıp 5 liralık verebiliyorsun ama 300 liralık deyince satıcı yok. Adamın da şu derdi var aslında minik minik alıyorlar topluyorlar morsamızdan para kazanıyor adam lazım olup satmaya gelse satamıyor. Yabancılar çıkamadılar muhabbeti var işte o çünkü karşı taraf yok. Yani her durumda dar bir yerde oynuyoruz abi küçük bir ağızdayız yani.
Peki meşhur bir hikaye vardır Amerika’da çok bilinen ve muteber yatırımcılara sanal bir portfey oluşturuyorlar. Bir de normal sıradan halkla oluşturuyorlar. 10 yıl sonra bakıyorlar normal halkınki daha çok kazanmış. Daha berbatı da vardır hızlı alsatlarda maymuna karşı seçtiriyorlar. Bu sonsuz bir tartışmadır yani kısa vadelimi oynayayım uzun vadelimi oynayayım. Bu konuda beni de borsaya girmem de etkili olmuştur. Bir sürü benim jenerasyonumda insanı etkilediğine eminim. Michael Douglas’ın oynadığı Wall Street filmi vardır. O iki tanedir de ilk 1985 falan yapımı olması lazım. Orada mesela borsaya ilgili söylenecek bütün sözleri hızlıca geçirir filmin içinde böyle. Bir de formatla uygun. Hani böyle adam kurt borsacı öbürü de çömez damat adayı yeni borsacı falan. Bak koçum o iş öyle yapılmaz falan yani öğreten adam moduna da uygun tamam mı film? Orada mesela sürekli şey var abi diyor hani girdin piyasaya ilk işlem yaptın ve para kazandıysan gerçekten çok şanslısın. Çünkü işi anladığını sanacaksın. Halbuki bu işi biz yüzyıldır anlamadık diyor. Yani gerçekten çok büyük bir oynaklık. Kısa uzun vadede de şunu biliyoruz o filmdeki tipler yok aslında. Böyle camdan dışarı bakıp dönüp o kağıdı alın diyor %5 harcıyor. Öyle bir adam pür yok abi. Bir kere kimseye öyle bir erk vermiyorsun yani. Ülkede bu kadar portföyeti şirketi var nasıl yapıyorsunuz? Boğaz alın. Al oradan dedi. Öyle bir erki yok kimsenin abi. 50 tane yapısı var bu işin. Şu kağıtlardan dışarı çıkmayacaksın. Endeks içinde olacak. Bilmem nesi düşük olacak. Belli parametrelere bakıyor. Tabii ki o parametre de içinde aslında foncu o kadar ufak bir oyun alanı vardır ki. Borsada 450 kağıt var bunların 400’ünü alamaz zaten portföyeni. 30 tanesini alabilir. 30 tane içinde şu kriteri uyanı alabilir filan. Onun için dikkat ederseniz zaten mesela yatırım fonlarında filan da görürüz. Neredeyse aynı isimli yatırım fonları iki ayrı kurumda aynı yeteriği sağlar. Aslında aramızda şöyle bir şey de yok. Bu kurum %300 kazandırmış. Bu herif 35 kaybettirmiş diye bir şey de yok. Aynı tür fonlarda. Hisse fonsa ikisi de mesela. İşini iyi yapanla kötü yapan arasında çok bir fark olmuyor mu? Az oluyor fark. Tekrar diyorum. O işini iyi yapanı çerçeveleyen üzerinden gidersek çok kıymetli. Ama çerçevelemeyi iyi yaptıktan sonra sana diyoruz ki Mustafa şu kağıtları alsat yapacağız. Oradan sonra biraz tecrübe biraz sezgi tabii ki fark olur. Şöyle bir örnek vereyim. Mesela hisse senedir portföy üretirken Bresel Emeklik tarafında da yatırım fonlarında da şöyle kurallar var. Diyor ki mesela BIST 30 endeksi dışına çıkma. Yani en sağlam hisseler olsun. Bunlardan alırken de abi zaten sepet yapmak lazım. Minimum 10-15 tane hisse almak lazım. Baba tamam mı 30 zaten bunu yani. 15’ini aldık mı zaten ikimizle aynı kağıtları alacağımız kesin. Tamam mı? Kuruduk mu? Kuruduk.
Ondan sonra da diyoruz ki örnek veriyorum. İşte ben %5 kağıt gördüğümü satarım diyorum. Sen %4,5 kağıt gördüğümü satarım falan diyorsun. O senin o kadarlık bir çorbada katkın olabiliyor. Aynı formatta yakın şeyleri sağlıyoruz aslında. Yapının kurulması önemli. Ürün geliştirme önemli ama bir yerden sonra kurallara uygun gidersek muazzam farklar çıkmaz. Müthiş bir film seyrettim de geçenlerde Wizard of Lies diye yalanların kralı gibi bir şey aslında. Daniro. Robert Daniro’yla ilgili. Bu olayımızı izlemişiz ya. Ya bu olay müthiş bir olaymış benim haberim yoktu. Madoff diye bir adam 20-25 yıl boyunca sahte bir yatırım şirketi yönetiyor. Ve sekte falan üst kademelere çıkmış bir adamdan bahsediyor. Baya saygı duyulan bir adam. Nasıl olabiliyor böyle bir şey? Çok güzel film ve binas piyasalarında ben bazen eğitimlerle söylüyorum. Kimse izlememiş film adını da duymamış. Dişesimiz zayıftı bilmiyorum. Olay da pek bilinmiyor bu arada. O da çok ilginç çünkü aslında olay 60 milyar doların üzerinde. Dünyanın en büyük hedge fund batışı aslında.
Orada Steven Spielberg de orada para kaybetmiş. Hayatta dolandırılmaz bu adamlar diyeceğin adamları dolandırmış. Adam şu zanneden din unsurunu kullanmış zaten. Orada sürekli biz bizeyiz falan diyor. Hikaye şöyle ilginç. Bir kere filmen de izledim. Tavsiyede etmiş olalım çünkü olay gerçek. Ve dediğim gibi müthişliği de şuradan geliyor. Bernard Madoff denen adam neredeyse üniversiteden mezun olduğu gün karısıyla ortak kuruyor. Madoff Securities. Ve çok uzun süre önce cankurtaranlık falan yapıyor. Ondan sonra bu işe geçiyor. Banker Kastel’in hikayesinde benzer biraz. Ondan sonra çok iyi yerlere geliyor. Dediğim gibi SEC yani adamların SPK’sında da görevi var. Hatta Nasdaq başkanı bir dönem. Amerikan borsasının başkanı adam. Tabi bu unvanları nasıl kullanıyorsun? Nasdaq borsası başkanı, aracı kurumu. Kim ne kadar sağlam olabilir diye para getiriyorsun. Oradaki işleyişte şöyle bir ilginçlik var. Süreç devam ederken bu adam aracı kurum, para yönetiyor, başarılı, başarılı. Sonra ara ara kazanamayabiliyor. Çünkü 20 yıl boyunca her kararın doğru olsa zaten niye millete hizmet veriyorsun ki? Kendi kendine git orada bir yerde. Trilyon liralardan dağında değil mi? İl hizmeti yani bu. Ar ara tabii ki yanlışlar. Para kazanmıyor falan.
Sonra aslında finansın çok iyi bildiği bir modele geçiyor. Model şu. Piramid. İşte bu abi. Finansın başkanın parası yoktur. Ponzi finansı deriz buna biz abi. Ponzi. Onun parasını al öbürüne ver. Dünyanın en büyük ponzisini kurmuş. Oradaki hikaye de şu. Mesela sen piyasa 5 getirirken 6 getirmişsin müşterilerin memnun. Bir sonraki dönem 9 getirince diyorsun ki bunlar 6’dan memnun zaten. 6 getirdim 3’ü stoklara koyuyor. Bak yemiyor 3 kağıt demiyoruz. 3’ü stoğa koyuyor. Bir sonraki dönem 10 kazandırdı. 6 kazandırdım memnusunuz. 4’ü daha stoklara koydum.
Bir sonraki dönem 2 kazandırdım. 4’ü koydum. Bakın yine 6 kazandırdım. Yani aslında dar bakarsan abi kötü bir şey yok ki ya. Millete düzenli gelir. Ama bu dünyanın her yerini suçludur. Türkiye’de de bunu yapamazsın. Performansı tam yansıtman lazım. Köşeye attım diye bir şey yok. Ben Mustafa’ya çıkacağım belki. Benim para orada kaldı anlatabilen. Ve bu yöntemle devam ediyor. Sonra ne oluyor abi orası bitiyor. Yine 6 kazandıracaksın. Yeni müşteri bulduk. Mustafa Bey hoş geldiniz. Sizin parayı İlker Bey’in 6’sını tamamlamak için veriyoruz. Ve bunu yıllarca sürdürüyor. Bir noktadan sonra tamamen artık sanallaşıyor.
Evet. Para da getirmiyor. Yeni gelenin parasını aktarıyor. Peki diyoruz ki nasıl sürdürürler bir bu işmiş Mustafa’nın merak ettiği o manipülasyonu geldik. Abi 3-5 sene nasıl sürer bu iş? 20 sene ya. Abi hikaye şu çünkü. O da bir eski Türk taktiği. Kız alıp verme. Yani yeğeniyle SEC’deki yöneticiyi evlendiriyor. Denetimi engelliyor. Orada denetleyen adamı kendi şirketine görevli olarak alıyor. Tam borsa denetime gelecek diyor ki sizin borsanın dama akıyor. Damı biz yaptıralım falan gibi. Sağa sola bağışlarda bulunuyor. Muazzam bir bağışçı. Pazarlama modellerini Adnan Hoca’cılara benzettim.
Onların çok eski versiyonu vardı. Bebek kafeti zamanı vardı eskiler bilir. Sabah böyle köründe giderdim pazar sabah. Abi işte my short north işte köpeğini falan gezdirmeye gelen bir hatun falan. Bir çay içeceksin orada duracaksın. Abi sabahın 9’unda böyle artistik bir araba durur. İçinden 4 tane filinta gibi yakışıklı manken arkadaş takım elbisesi iner. Sen böyle kendine bakarsın lan burada ne yapıyoruz biz falan. Hatunlar böyle tam bakarken 4 tane cipten bir hatun ver. O hatunlar da kendi toparlar. Biz sabahın körü pijama ile geldik. Hatunlara bak falan. Ve sende şeye etkisi yaratır. Bunlara katılmak lazım.
Bunlara katılmak lazım oğlum nasıl bir ekip buraya girmek lazım. Aynı modeli kullanıyor Madoff. Malcolm Gladwell var meşhur yazar. Self-Alp ama düzgün Self-Alp’ler yazıyor. O bir söyleşe çıktı bu Madoff konusuyla ilgili. Madoff aslında batmayacakmış 2001 olmasaydı. Evet. Ve şöyle bir şeye vardı Madoff haklı olarak. Aslında yaptığı illegal ama sürdürülebildiği sürece değil. Anlatabildim mi? Azıcıklı bir şekilde aslında Madoff bir sürü insana çok para kazandırmış. Diyelim ki Mustafa girdi Madoff’a verdi parasını.
10 yıl boyunca 20 yıl boyunca çok iyi getire aldı. O ara hiçbir şey demiyor herif. Doğru abi. Sonra Madoff batınca ben dolandırıldım diyor. Yani Gladwell şuna getiriyor. Bütün borsa aslında Madoff’un bir kopyası mı? Pazarlama taktiğinde enteresan bir şey yapıyor. Küçük bir aracı kurma aslında Madoff’ınki. Dünyanın en büyüklerinden biri falan değil. Ve kapalı devre pazarlama yapıyor. Yani reklamlar ilanlar falan da yok. Zaten bir kısmı yasak da Amerika’da okutup kurunlar reklam yapması. Ve şöyle çalışıyor bir pazarlama ekibi var. Yakışıklı abiler, güzel hatunlar.
İşte bunların hepsi spor kulübüne üye. Golf kulübüne üye falan. Sonra golf kulübünde seninle tanışırken, oynarken falan. Dostum sen para nasıl değerlendiriyorsun? Sen diyorsun ki ben Steebankaya’dım. Yıllık yüzde 1’le mi? Evet diyorsun. Sen ne yapıyorsun? Neyse boş ver İlker. Ya abi sen ne yapıyorsun? Ya İlker şimdi. Ya sen Bernard Madoff’u biliyorsun. Biliyorum tabii işte borsa. Onun bir kurumu var. Evet ben de onun müşterisiyim. Ben 7 kazanıyorum. Nasıl ya diyorsun? 7 kat. Nasıl oluyor? Kapalı uçlu fon bu. Yeni müşterileri almıyorlar. Hiç mi almıyorlar? Almıyorlar.
Abi ondan sonra sen beni kovalıyorsun. Seni beni Madoff’la tanıştırmalar. Hiç mi almıyorlar falan. Sonra neyse İlker seni kırmayayım. Bay Madoff’la bir toplantı aldım. Yarın saat 3.05-3.09 arası. Sen abi 3.05 hazır oldu. İlker ben ne kadar düşmüştünüz? 5 milyon dolarım mı? O kadar yerimiz yok. 1.2 milyon ancak alabiliriz. Takdim ediyorum. Yer açılası da ben sizi arayacağım. Sen sonra panik halinde inşallah ararlardı. Bütün paranı getiriyorsun abi. Herifin modeli bu. Harika bence. Doğum için millet kapının önünde kuyruk zaten Madoff’ta. Anlattığın gibi bir yerden sonra altıda kazanıyorsun. Kim takip edecek arkada nedir diye? Spielberg örneği verdin. Onun gibi bir sürü ünlü. Herif köşedeki kendi ibadethanesini bile dolandırmış herif. Diyor ki ya Sayın Hahan paramızı ne yapıyoruz? Bankada çok düşük. Bana getirin. Ben en azından bir faydam olsun ibadethanemizde falan. Diyen bir adam abi. Çuvalla para alıyor çarpıyor götürüyor. 2001 olmasa devam edecek bir şey dolandırılıyor yok herifin. Bu arada bu adamı hep insanları dolandırmış diyoruz. Dünyanın en büyük bankaları fon yatırıyor. Ve o bankalar 2001’de sistem çöküyor.
Bunun da ki param battı nakit lazım deyip bundaki parasını çekmeye gelince bu adam batıyor. Hatta orada da şu ortaya çıkıyor. Bundan para çekmeye geliyorlar. Bu da şey diyor çekme 7 yerine 9 vereyim. Bu da diyor ki abi sen nasıl 7 yerine 9 verebiliyorsun? Bu zaten kendi kendine yönetilen bir şey değil mi? Faiz değil ki bu nasıl? Sen ver abi benim paramı. 12 vereyim. Ya ver benim paramı. Bak araştırma raporunda senin için batıyor filan. Senin için şöyle böyle yazarım filan gibi tehditlere başlıyor ama millet parayı çekince de batıyor. Suç budur. Kanun olarak kesintili suç. Yani ponzi finansmanın suç çünkü. Yok tabi. Ama ben anladım.
Bu da diyor ki iş devam ediyor herkes kazanıyor ne var ki diyor. Ama model şu aslında düşünsene bir kere yani yükümlülüğün kadar mal varlığı yok aslında abi. Gladwell şunu demek istiyordu bence o felsefi olarak o ilginç. Yani bir yalan yaratıyorsun bunu devam ettiriyorsun. Diyelim ki Madoff’un yalan olduğunu sen biliyorsun başta. Yine de girer miydin? Tosuncuk girdi millet işte. Çoğu giren kazandı kaybedenler sonunda girenler. Hani nereye geldin mi? Tamam unutuyorum. Dolayısıyla belki de diyor ki girenler de biliyor olamayacağını. Çünkü dediğin gibi %7 nasıl veriyor bu herif aslında bir sürü durumda verememesi lazım. Ama kazanırken kimse sormuyor. Oğlum sen bunu nasıl veriyorsun diye. Sadece herifi artık geri ödeyemeyeceği zaman problem oluyor ya. Ama bu suçun tanımıyla alakalı bir şey değil ki. Bu eylem suçtur. Eylemin sonuçlarından bağımsız olarak. Tabii ki suç ama borsa dediğin şey zaten bu değil mi aslında? Bu aslında olmayan bir para. Olmayan bir karın dağıtılması filan anlamında suç. Şimdi bizim borsa diye kurduğumuz şey şu. Şurada kocaman bir fabrika var.
Senin bu fabrika kurma ihtimalin yok. Benim de yok. Böyle paramız yok. Ama cebimizdeki 500 lirayla bu fabrikaya ortak olabiliriz. Şimdi burada bir problem yok. Buradaki mesele sen o 500 lirayla 2 milyon lira kazanabileceğini umuyorsun. Buradaki saçmalık orada yani. Öbüründe bir şey yok abi. Şimdi burada market var yani. Marketin onda birini alırsam belli iki ayda 1000 lira kazanırım yani. Bu kadar yani. Marketin onda birini alıp market kadar para kazanmayı ummakta problem var. Anlatabildim mi? Yoksa bunun kendi mekanizması bence çok sorunlu değil. Buradaki umutlarda biraz problemimiz var.
Bir tarafımda 5-6 tane şöyle hikaye var. Bu aralar çok fazla sıklaşmaya başladı. Örnek veriyorum. Birisi diyor ki ben X1 yatırım kuruluşunun bu tür kararlara yön veren biriminin başındayım. Normalde oradan maaşımı alıyorum. Ama özel hayatımda da kendi çevreme aynı bu anlattığınız hikaye gibi hizmet bedeli karşılığında yönlendirmeler yapıyorum. Kurallar hepsinde aynı. Diyor ki işte 100 kişiye kadar hizmet verebilirim. Ne kadar çok para yatırırsan o kadar çok seninle ilgilenirim. Sana geri dönerim. İşte bir WhatsApp grubu kuruluyor. Bilmem ne şudur budur.
Bilmiyorsun tanımıyorsun. Ertesi gün pardon desen başvuracağın bir şey yok. Fakat bu nasıl bir taleptir ki herkes full sürekli full. Bu arada dediğin gibi sadece 100 kişi alabiliyorum diyor ama hani bilmiyorsun belki de 400. müşterisini alıyor. O medof işte aslında. Ama ufak ölçekte şu anda hali hazırda günümüzde bizlerin etrafında o kadar çok bu model var ki. Çok haklısın. Bu suç. Servo ne pesisi kurulu zaten bunu takip ediyor. Ara ara bazılarını ebelediğinde yani çok böyle ayıka çıktığında yayınlanıyor hatta.
Bu WhatsApp grubu ve işte kurulcusu bilmem kim falan filan borsadan men cezası para cezası filan bu bir suç zaten. Ama ilkeci söylediğine biraz geliyor burada. Yani ortada illegal bir şey yok. Bu insanlar ufak ufak bu yatırımları değerlendiremeyecekler. Ben zaten büyük oranda oynuyorum. Kimseyi de zorlamıyorum. Onlar da bu tekneye binerlerse onlarda uygun oranda. Bakın benim aslında tıp doktoram yok ama çok güzel. Ameliyat yapalım dedim. Sen de abi olur dedin. Şimdi burada suç var mı yok mu? İsteğin ne geldi? Doktor olmadığını biliyorsun. Suç yok gibi görünüyor. Ama abi devlet bunu duyduğunda ben içerideyim. Doğru mu? Sahte doktor. Doğru. Meydan mağdurları paralarını aldılar mı mesela? Tamamını alamadılar çünkü rakam daha büyük. Yemiş paranın bir kısmı yok ki yani. Zaten yanlış mı yoksa 60 küsür milyar dolar batık oldu orada. Bu arada şöyle hikayeler de vardı. Bazılarından parayı almış bir milyon yatırmış. Onun hesabına 500 milyon dolar para yatırmış. Yani aslında ufak ufak kasalar kurmuş kendisi. Bir şey olursa benim ilkerde param var diye para aktar diyenleri buluyorlar. Devlet soru arıyor. Ben bu adama nasıl 500 verdin diye. Gidiyorlar. Diyorlar ki hanımefendi böyle böyle. Kadın diyor ki ben bilmem kocamdan kaldı. Ne soracaktınız? Böyle işlerde çıktı yani. Peki borsa Türkiye’de devlet güvencesinde mi? Ülkedeki en sistemli piyasalardan birisi kesinlikle borsa. Selamun aleyküm piyasası kanun 84 kurum 85. Borsanın açısını 86 falan. Öyle bir şey. Şunu çok iyi biliyorum. Mesela Amerikan modeli falan Avrupa modeli çok incelendi ve bir kısmı aynen alındı. Hatta biz gülerdik abi Türkçe’ye çevirmişler direkt falan diye. Amerikan borsası dediğinde 150 yıldır orada. Öyle baktığı zaman çok sistemli. Mesela şöyle düşün.
Yani bir aşedir bağımsız bir yapıdır. Orada hisse senetleri el değiştirir. Şimdi ben bir aracı kurum kullanıyorum. Sen bir aracı kurum kullanıyorsun. Ben aracı kuruma dedim ki benim için şu isteği al. Benim aracı kurum onu gidip onu borsadan aldım dediğinde aslında Mustafa’nın satış emriyle karşılaşıyor. Mustafa’nın satışını alıyor ve bana aldım diyor. Ben tamam diyorum. Sonra benimkini bir de Takas Bank diye bir kurum daha var Türkiye’de. Onu Takas Bank da saklıyor. Yani o kadar farklı bir yapı ki burada zaten saklanmıyor. Yani yarısına borsa kapansa yok olsa kaçsa zaten her şey Takas Bank’ta.
Yani Takas Bank fiziksel olarak mı onları alıyor hakikaten? Besten kağıttı artık dijital. Ama Takas Bank dediğin kurumun ortaklık yapısına bakarsan ülkedeki en büyük bankalar parça parça ortaktır. Sağlam bir yapı yani. Üç kağıt yapmak mümkün değil. Yok. Peki ona rağmen yıllardır bir takım tanıdığım insanlara gelirler. Tüyo geldi işte kopacağız uçuyoruz şunu aldık bilmem ne hissesi. Flu TV kopuyormuş falan. Sonunda hep batar bunlar. Yanlış arkadaşlar görüşüyor. Küçük yatırıncı hep batmaya mı hakkın mı bu ortada?
Şimdi bak demin ki üç kağıt kavramıyla birleştirelim. Yani bunun Takas Bank’ı sağlam. Borsası sağlam. Aracı kurumu sağlam. Mekanizması sağlam. Ama bunun en dışında buradan alsam mı satsam mı diyen arkadaş sabah akşam TikTok bakan bir arkadaş. Yani şimdi bu arkadaşın vereceği karardaki arızayı buradaki kime yıkalım abi. Oradan bir şey dedim arkadaş al dedi ben de aldım. Ne tarçası bu adamın? Ha kazıklanmak durumunda mı her zaman? Şimdi küçük yatırıncı dediğimiz arkadaş sadece parası az olduğu için küçük diyorsak kazıklanmayabilir. Bu işi takip ediyorsa, biliyorsa, kurumları takip ediyorsa.
Ama küçük yatırıncı hem parası az hem de kurumları takip etmeyip Facebook’ta grup takip ediyorsa. Bu arkadaş has para kadar kazanır yani. Hocam öyle diyorsun ama benim bir arkadaşım diyeyim ismini vermeyeyim. 2001’de ya da 2000 yılının sonunda Demir Bank istesi aldı. Tepeden aldı. O güne kadar ki Demir Bank’ın gördüğü en yüksek fiyattan almış. Sanırım 10 gün sonra da zaten Demir Bank iyi günler diledi ve battı. Arkadaşım benim param ne oldu dedi. Şimdi bu gerçekten ilginç bir soru yani yok oldu çünkü. Evet ya ama ilk ay o kadar böyle spesifik bir baba bir örnek verdin ki kitlendin. Şöyle söyleyeyim yani mesela bak sen Demir Bank örneği vermesen, desen ki abi ülkedeki bir dondurulmuş gıda firması desen şöyle oluyor. Zaten adam arada bilenç o açıklıyor. Sen her 3 ayda bir bakıp ya bu giderek kötüye gidiyor bak. Kârları düşüyor, cirosu düşüyor diyorsun. Sonra mesela o firma problemli hale gelince borsa öyle pazarları vardır. Oradan alıp gözaltı pazarı diye bir yere atar. Bakın dikkat edin bunda sıkıntı var haberiniz olsun der. Sen hala işlem yaparsın sonra bir gün bata.
Dersin ki aa battı oğlum biz artık ne diyelim sana bak. 6 bilençoya baktın görmüş olmalı. Ha bilençoya bakmayı bilmiyorsun. Bu da böyle bu da böyle. Artık abi sen risk aldın senin paran duman oldu. Ama o kadar pis bir örnek verdin ki abi bankalarda şöyle bir durum var. Bankaların mali bünyesinin kötüye gittiğini aman göstermeyelim de millet panik olmasın. Bankalara hep iyi gösterelim. Aslında kötü ve biz bilmiyoruz çünkü devlet bize o bilgiyi vermiyor. Sonra bir gün aslında bu battı diyor. Onun için bankada vatandaşların hepsi haklı ve o çok büyük bir riskti. Ve geri ödemediler onu. Ödenecek bir şey yok abi banka battı diyorsun. Geri ödeyecek bir mercim yok ki. Bankalar şu anda devlet garantisinde değil mi? Bankadaki mevduat devlet garantisindir. Şu an bankalardan birinin hissesini aldın. Banka batar senin paran gider. Bugün bunun olmamasını niye bekleriz? Bir bankacılık sektörü zor da değil filan ve biraz daha şeffaf. Ama o günkü problem aptalca bir şey. Kötü niyetle yok aslında. Bankaları iyi gösterelim de millet panik olmasın. Banka çok iyiymiş diye bir adam hisse alıyor. O kadar da iyi değildi falan. Yani çok kötü bir durum gerçekten. Ama bir laf edemiyorum. Bir de uzanların adamların malını el koyduğu falan.
O kadar özel durum haricinde zaten sen borsada kağıt alırken kötüye gittiğini bilerek alıyorsun. Dur kötü bir his firmayı alıyorsun. Çok çok şanslısanız ketempereye gelebilirsiniz. Yabancı borslular bizden daha güvenli falan gibi sonuçta çıkmasın abi. Çünkü gerçekten bizim ülkemizdeki şirketlerin bir bölümü ülke riskinden dolayı ucuz gibi görünse de dünya standartlarındadır. Petrol üretiminde bir refinerimiz var. Bütün bölgenin Akdeniz havlası en büyüdür. Ya da otomotivdeki şirketlerimizin bir bölümü dünya standartlarında. Dolayısıyla bizim borslamız orası daha sağlam gibi demeyelim. Ama şu var yani yönetim anlamında evet dar, alternatifimiz de az. Yurt dışından hizmet aldığın zaman, işlem yaptığın zaman ufkun daha açık tabi ki. Yani her sektörde bir şey bulabiliyorsun. Aslında geleceği tahmin etmek oyunu bütün ekonomi böyle anladığım kadarıyla. Doğru bir de gaza geliyorsun. Egonu okşuyor. Ben onu gördüm abi. Yok şeydir mi? Yok şeydir. Kopar mı kopar, düşer mi düşer. Demiştim. Şimdi en sevdiğim konuya geliyoruz. Teknik analiz. Allah. Hocam teknik analiz nedir? Nedir? Zor yerden girdik. Şöyle söyleyeyim. Ben iş yaparken, hissi alıp satarken teknik analiz yaptım. Eğitmen olarak teknik analiz anlattım. Ama yine de çerçevesini doğru dürüst yapmak lazım. Yani bazen şöyle oluyor. Ben anlatırken konuşurken teknik analiz. Hocam süp, teknik analize inanıyor musunuz diyor. Abiciğim bu din mi yani? Nelerin öncesi? Böyle bir şey var işte. Kullan işçiler yorusa falan. Şimdi aslında mesele şu. Örnek ülkemizin en büyük bilmem ne şirketi. İyi firma mı? Kesinlikle iyi firma. Çok iyi firma. Ortak olmak ister miyim? İsterim. Batar mı? Hayatta batmaz. Aslan. Haftaya aynı şirket, iyi mi? Aslan mı? Kaplan mı? Kaplan. Fiyatı kaç lira? 10 lira. Ama hala iyi. 14 lira. Hala iyi ama artık pahalı var ya. İşte o. Yani firma iyi mi? Bilançosu iyi mi? Karda mı? Şunda mı? Bunda mı? İyi. Biz mali tablodan anlıyoruz. Ona temel analiz diyorlar zaten. Yani mali yapısı, bulunduğu sektör, ürünü, üretimi, pazarı falan filan. Bu şimdi temel analiz. Güzel bir şey. Harika. Ama kaç para eder? Şimdi mali tablolardan bir değer buluyoruz.
Şu andaki fiyat 92 liraysa alalım abi %10 ucuz diyoruz. Fiyatı 100 olsa, Flu TV iyi ama pahalı diyoruz. Matematik olarak bulduğumuzun dışında bir şey daha var. Onun fiyatı 100 oluyor, 110 oluyor. Pahalı diyorum. Sen diyorsun ki pahalı ama herkes Flu TV konuşuyor bu ara. Almaya devam ederler. 120 oluyor. Ben dönüyorum ki bak hala pahalı. Sen diyorsun ki olsun. Herkes bunu almaya devam etti. Sonra bu 120 nereden döner? Artık buradan bulamayacağımız bir şey. Zaten biz en çok 100 demiştik. Ha yani balon oldu aslında. Balon demeyelim. Aşağıda da olabilirdi çünkü. Abi sürü alınmayalım.
Bu sürü ne zaman Flu TV almaktan vazgeçer? Bu sefer de elimizde şunlar var. Geçen seferde Flu TV 120’yi geçememiş ve 100’e düşmüştü. Bak yine 118 oldu. Bence yine 120 geçmez. Niye? Bu arkadaşların tamamı 120’ye gelince geçen seferde 120’ye gelmiş deyip satar bence. Bu fal yani? Fal değil teknik analist. Dolayısıyla orada bir çizgimiz var. Tamam mı? Ona biz şey diyoruz. Direnç daha önce geçememişti. Yine geçemez. 3-4 kere 120’yi almakta. Bu kadar. Bu kadar. Bu kadar.
Direnç daha önce geçememişti yine geçemez. 3-4 kere 120’yi geçemezse bu sefer güçlü direnç daha önce 3 kere geçemedi. Bu sefer de bence geçemez. Niye? Bunlar yine satarlar. Çünkü bir de şöyle bir kitle olmaya başlıyor abi. Yüze düşünce alıyor. O kitle şöyle düşünüyor. Abi 120’ye kadar yolu var. 110’u yedi. 120’yi görsün ben satacağım diyor. Köşedeki anlamsız kafenin önünde kuyruk olması da böyle değil mi? Mesela 3 tane kafa var. Millet kuyruk oluyor. Niye? Kesin bunda bir numara var. Herkes bunun önünde falan diyor. Herkes birini takip ediyor.
Psikoloji malzeme bununballsı olduğunu söylüyor diye booster freezing bunları bir cup� ce부터 vermiştir. İşte bu好好arah hello находится burada. Posture freezing gurido Stop, non flowig, Bernalet Unbelievable márile correct her mice, their Full-time chat gazoz Um importing
Terefsizim satacağım, bir daha da almayacağım diyor. Şimdi ikimiz de aynı oyundayız. Artık ikimiz de farklı sebeplerden dolayı 120’den satacağız. Ne kadar çok insan 120’den satacağım demeye başlarsa orası daha güçlü bir direnç oluyor. Bu sefer de biz geriye bakıp daha önce şuradan dönmüştü, buraya geçememişti deyip gelecekteki fiyatı tahmin etmeye çalışıyoruz. En temel olarak. Ama tabi burada dışsal faktörlere hesabı katmıyorsun. Zaten teknik alanı da şunu varsayıyor. Her şey fiyatlara yansımıştır varsayımıyla başlıyoruz. Yani bütün bilgiler fiyatların içinde, bu işi yapan herkes bütün bilgileri biliyor.
Ben artık bunların psikolojik olarak ne karar vereceklerini tahmin etmeye çalışıyorum. Sürünün hareketini tahmin etmeye çalışıyorum. Tamam. Ama mesela deprem oldu, bilmem ne oldu onlara hesabı katmıyor. Bilinen tüm bilgiler fiyatlar yansımıştır. Şu olmuyor mesela, abi sen alıyorsun ama aslında ben şey duydum ya, meğerse bunlar yurt dışında ihale alamamışlar. Ben diyorum ki o bilgi fiyatlarda var. İlker tutuklanmış, Flü TV almıştık ama bitti. Süper. Şimdi tutuklandığına düşecek ama tutuklanmış ve hala 120 ise, ve ben bu haberi iki gün önce tutuklanmış, ben bugün duyuyorsam bir şey yapmama gerek yok.
Fiyatlarda var diye bahsediyorum. Seni kurtarmaya gelmem abi. Ben de hisseleri satmaya giderim hocam. Ben daha bilimsel bir şey zannediyordum aslında tablo okumayı vesaireyi. Daha beşeri insani bir… Sürü psikolojisi aslında. Ekonomi zaten psikoloji değil mi bu arada? Psikoloji ama bazı kurallarımız da var düşündüğün zaman. Ardır, taleptir, şuradan bu gelir, bu böyle olursa böyle. Bu aslında acaba olmayan konular var. Daha çok üretilirse fiyatı düşer. Bugün herhangi bir X bankasındaki bütün paramızı biz çekmeye kalksak banka batıyor ya, Medof’tan ne fark var abi bunun?
Banka herkesten parayı toplamış ve onu bir yere plasa etmiş. Ortaki sıkıntı likirite problemi. Yani çekmeye geldiği an bunu tahsil edemediği için ödeyemeyebilir. Onun için de bu mekanizmayı koruyan üst mekanizmalar var. Mesela bir tanesi diyor ki bankalar aleyhine sağda solda konuşmak suçtur. Bir tanesi de diyor ki bir banka aslında çok gerekirse vadesinden önce paranızı çekemezsiniz diyerek paranızı çekmenizi engelleyebilir. 2000’lik krizinde bunu yapan bankalar oldu. Yani karşı tarafı var. Medof’ta karşı tarafı yok. 100 toplamış, şuan ki mal varlığı adamın 70. Sen Medof’u da böyle kurallarla korusan o da batmayacak onu diyorum.
Abi koru musun? Herif üçkağıt yapmış zaten. Siz Medof’u hakkında konuşamazsınız desen o da batmayacak. Güzel, güzel. Ama orada adam nasıl zararda olduğunu biliyoruz. Oradaki suçu aslında olmuyor. Senin amacın ne? Borsa olmasın mı? Bu tip şeyler olmasın mı? Yani millet ne yapsın? It doesn’t matter abi. Hepsi batabilir, hepsi çıkabilir. Bunların hepsinin içinde aslında belki de en batmayacak olan borsaya. Çünkü düşünsene bir firmen ortak olduğunda o firma batarsa iyi konuşuyoruz. Ama o artık başka bir risk yani. Burada üçkağıt yok. Anlatabiliyor musun? Borsa düşer, çıkar, o başka bir şey. Ama sen Tesla’nın 10.000’li birine sahipsin. Elin maske riskin var yani. Peki hocam bu teknik analizcilere o zaman gülelim mi biz? Ne yapalım? Falcı mı bunlar? Hocam kesin gülmeyelim. Orada şöyle bir mantık var. Eski piyasa günlerinden böyle siyah salonları vardı eskiden abi. İnternet mi? İnternet yok. Millet gider böyle sabah mesai gibi oturur. Ekrana bakar böyle. Onu al bunu sat falan da. Orada arada muhabbetler olurdu. Ben bayılırdım böyle. Abi sen temelci misin? Teknikci misin filan? Sonra yandakine. Tamam mı? O diyor ki ben teknikçiyim falan. Şimdi o ne demek o?
Oğlum bilanç öte anlamıyorum demek o. Ben bilanç öte anlamıyorum zaten. Tamam mı? Ben grafiklere bakıyorum. Süper abi. Neye yakalamaya çalışıyorsun? Senin ne yapacağını yakalamaya çalışıyorum aslında. Konumu anladabiliyor musun? Yani onun için onun bir anlamı var. Onun anlamı diğer arkadaşlar herhalde buradan satar. Bak şöyle bir soru soralım. Abi sence dolar böyle bir zıplasa kaça kadar gider? At bir rakam ya. 10. Niye? Düz rakam etkisi tamam mı? Şimdi bu adamın hepsi 10 dediği için abiciğim. Bu 927 de durmaz. Anladın mı? 927 de gel de mi gider bu. 950, 960, 970, 970.
Ona gelince de çok oldu artık abi falan diye bir satış gelirdi. Hikaye bu aslında. Yakalama çalıştığı şey bu rakamlar abi. Geçici bir şey. Tabii ondan sonra şey diyeceğiz. Bu direnci kırdı bir sonraki hedef. 12 bilicez yine. Bunu bilmek için daha önceki geldiği noktaları bilmek gerekiyor. Onun için zaten ilk cevap ne gelecek? 880 gelecek. Daha önce 880’i gördüğü için. Dolar gördüğü yeri unutmaz diyorlar. Öyle bir şey var mı? Gördüğü yeri niye unutmuyor? Çünkü ben unutmuyorum. 880’e dolar almışım yandım Allah diyen ben. Abi bir 880’ini görse satacağım dediğim için 880 anlamlı bir yer halde geliyor. Anlatabilir miyim?
İnanılmaz büyük hareketler olabilir mi gerçekten? Yani dolar bazında söylesem dolar 2’ye düşebilir mi mesela? Ya da 18’e çıkabilir mi? Abi olabilir ama yine aynı şey. En volatiller olabilir. Mesela dolar TL’de olabilir de dolar euro’da olamaz gibi. Çünkü tarafları daha stabil. Daha fazla hacim var ikisinde de mesela. Türkiye tarihinde çok sık büyük hareketler oluyor değil mi? Devlet sönmeler oldu tabii. 94’te öyle bir şey var. 2001’de öyle bir şey var. 94’taki daha büyüktür mesela. 2001’deki %100 civarında.
Ray Branson’da bile oldu. 2018’dekinde bile. Şimdi rakam hatırlamıyorum. 725’e zıplamıştı geldiğileri tam kafadan söyleyemeyeceğim. Oluyor. Cumhuriyet tarihinde bir tane daha %100’ün üzerinde falan var. Genelde tabii yine anlattığım gibi. Yani parası dünyada geçmeyen bu tip paralarda arada ekonomi tıkandığında millet dövize atakta bulunuyor. Burada gördüğümüz her şey ithal abi. Bu lensi bozulsa ithal. Alacağız onu yani ayakkabıyı alacağız. Telefonu alacağız. Dolayısıyla bu aslında milletin, affedersin, manyaklığı değil ki döviz alalım falan. Arkadaş makarna alıyorsun. Üstünde Menşe’yi Endonezya yazıyor artık.
Dolayısıyla alınacak mı bu döviz? Dolar 5 yıl önce 1.62 falandı galiba. 2001-2007 arası falan 2000 altında idi hep. Şimdi 8 lirayı geçti. Yani %400’lük bir fark var arada. Buna göre deniyor ki şimdi mesela Türk borsası bakıyorsun o kadar artmamış. Dolayısıyla dolar bazında düşük kalmış doğru mu bu? Doğru. Önemli de bir yaklaşım çünkü yine şöyle düşünelim. Yabancısın ve Türkiye’de Flu TV’yi alacaksın. Kaç para bu Flu TV’nin tamamı? Çünkü hisse dediğim şey tamamını hisseye böleceğiz yani.
Kaç para bunun tamamı? 100.000 dolar. Şimdi adam 3 sene sonra geliyor. Kaç para bu? 70.000 dolar. E çok ucuz diyor. Bunu alacaktık. 100.000’i alıyorduk abi 3 sene. Ya Flu TV dediğin şey kameralardan falan oluştuğu için aslında dolarla kurulmuş bir şey. Doğru ama o olmasaydı da yani bir işleyen teşebbüs olarak yani şu kadar cürosu var, bu kadar pazar payı var. Kaç para bu? 100.000 dolar. Şimdi bu ilerde sana 60.000 dolar denildiğinde çok ucuz diyorsun yabancı gözüyle. Onun için dolar bazında firma değerine bakmak çok yanlış değil. Ben yıllardır borsayı takip ederim. Pandemi patladıktan sonra bütün dünya borsalarında
ben kendi aklımla sıradan insan olarak finans konusunda batar bütün borsalar diye düşündüm. Oysa hem bizim borsamız hem dünya borsaları yukarı gitti. Önce çöktü haklısın. Bir çöktü ama sonra zıpladı. Kriz, panik mekanizması diye bir şey var tamam mı? Pes alaylar şöyle çalışıyor. Türkiye’de deriz ki kriz olduğum herkes dolar almaya koşuyor. Türkiye’ye boş ver Amerikalı olalım. Amerika’dayız. Evin var, hissen var, bonom var, altını var filan. Abi kriz çıktı. Abi her şeyin fiyatı düşecek. Düşmeden ben bunları bir satayım. İlk tepki bu. Her şeyimi satayım.
Evini satabilirsen sat daha ucuza alırsın. Hisselerini sat daha ucuza alırsın. Bonomu satayım daha ucuza alayım. Fakat Amerikalı’nın likete dönmesi ne demek abi? Onları satınca ne veriyorlar sana? Dolar. Aslında Amerikalı da krizde dolara koşuyor. Yani anlatabildim mi? Herkes dolara koşuyor. Biz bulduk gibi geliyor dolar almaya koşuyor. Herkes koşuyor abi. Adam satınca da dolar veriyorlar. Euro vermiyorlar ki. O zaman aşama bir. Her şeyi sat, her şeyin fiyatı düşüyor. Dolar al, doların değeri artıyor. Kriz mekanizması. Borsalar gayrimenkul düşüyor, dolar zıplıyor.
Sonra Amerika şunu fark ediyor. Bu doların çok artması iyi bir şey değil. Dolar artarsa dış ticarette Amerika zorlanacak. Bir. Dünyada dolar borcu olan Türkiye, Meksika, Arjantin, Brezilya, Rusya, Hindistan bunlar zora girecek. İyi bir şey değil ki. Bunlar batarsa benim bankama borcu var bunların. Bunların şirketleri batacak. O zaman benim dolar basmam lazım. Son 30 yıldır model bu. Ben dolar basayım ki dolar ucuzlasın, bunlar batmasın başımız ağrımasın. Basmaya başlayınca doları ikinci aşamaya geçiyoruz İlker. Abi elimizdeki dolar bollaşıyor. Sabah akşam basıyorlar. O zaman en iyisi… Teknik analizi yapalım.
Arzı bunun kadar kolay artırılamayan, matbaada basılamayan şeyler alalım. Ne onlar? Tahvil. Olmaz. Kripto. Olur. Ben sevmem ama olur. Borsa. Borsa. Altın. Model ikinci aşamaya geçiyor. O zaman Hakan Hocam şuna mı varıyoruz? Bir kriz olunca borsa yükselir diye bir algoritma kurabilir miyiz? Önce düşer sonra yükselir. Tamam ama bunu herkes biliyor. Kimsenin bilmediği bir şey bilmiyorum. Hayır hayır. Yani şimdi psikoloji dedin ya. Şimdi biz bunu biliyoruz artık. 10 yıl geçti. Tekrar bir pandemi patladı. Bunu biliyorsak aynı algoritmayla para kazanabilir miyiz?
Çöküş sırasında hisse alacağız. Çünkü orada dünyanın sonu gibi bir etki oluyor hatırlarsan. Yani nazlak geçen senenin pandemi döneminde şu anki değerinin 3’te 1’iydi. Yani o 3’te 1’e geldiğinde millet sıfır olacak diye bekliyor. Senin bir yerden artık o hisseleri alsaydın dolar bazında %300 kazanmış. Çok güzel noktaya geldin. Ama şuna geleceğim. Zaten bütün bu borsa bölümleri boyunca sormak istediğim şey buydu. Buna geldik sonunda. Mesela hava yolu şirketi. Pandemi oldu. Küt düştüler bunlar. Sonra dediğin sebeple artmaya başladılar ya.
Fakat gerçekte de bunlar batmak üzereler abi. Yani bunların gelirleri düştü. Gelirleri düşmesine rağmen ve pandemi de devam etmesine rağmen herifler yükseliyor. Bu nasıl olabilir? Teknik temeli birleştirelim. Bu çöker ve tekrar çıkar. Teknik alerjisi buradan buraya kadar gider. Bence hava yolu almayalım. Bu da temel analizi bölümü aslında bakarsan. Doğru bir şeyi seçmek. Ama öyle bir noktaya geldik şu anda. Ne bulursak alalım. Evet abi. Her şey ucuz ne bulursak alalım geldiği için. Ama ben eminim bakmadan konuşuyorum. Eminim teknoloji hisselerindeki artışın yarısı kadar bile değildir hava yolu hisselerindeki artış. Amerika’daki. Kuvvetle muhtemelen anlatabiliyorum. Hepsi artıyor doğru ama. Atıyorum Microsoft’daki artış %500 ise, Amerikan Airlines’daki %70’tir belki. Yine bir sonuç oluyor. Tüm üyle anlamsız değil yani. O zaman ben kafamda yine mantığımla şu sonucu arıyorum. Bu çıkışın da bir düşüşü olması lazım. Hocam kesinlikle timing konuşuyoruz. Yani gelecek ay mı? Önümüzdeki yılın başında mı? Tartışmasız. Yine çökecek. Tartışmasız. Amerikan piyasaları düşecek.
Hocam bir boğadır ayıdır lafı gidiyor. O nereden geliyor? Şimdi aslında biraz böyle efsaneye gelmiş bitimde olsa da mantık şu. Dünyadaki her borsanın kapısında bir hayvan heykeli var. Bir kısmının kapısında boğa ve ayı var. Bir kısmında da boğa var. Tek başına ayı yok. Tek başına boğa var ya da boğa ve ayı var. Borsacılar şöyle kabul ediyor. Bunların hareketleri böyle boğanın boynuzu atarken aşağıdan yukarı boynuzu kaldırarak atması o hızlı, soluklu, sert gidiyor. Hızlı gidiyor ve kafayı yukarı doğru kaldırıyor. Bu yükselen piyasanın anlamına geliyor.
Ayı ise böyle yukarıdan aşağı pençeyi atıp yani aşağı doğru düşüşü ve birazcık da hantallıkla beraber piyasadaki düşüşü ifade ediyor. Dolayısıyla boğalar ve ayılar dediğinde hani piyasadaki artışa oynayanlar ve düşüşe oynayanlar anlamına geliyor. Bir ev ödevi verebiliyor muyuz izleyicilerimize? Tabii verebilirsin. Tüm dünyadaki borsaların kapısının önünde heykel vardır. Heykel ayı ve boğadır ya da belki boğadır. Fakat bir tane borsanın kapısında ayı ve boğa dışında bir heykel var. Türkiye’dir herhalde. Kesin Türkiye’dir.
Türkiye değil başka bir ülkede kapısında ayı boğa dışında bir heykel var. Bunu ev ödevi olarak izleyicilerimize bırakalım. Gelecek bölümde bunun cevabını vereceğiz. Son bir soru soracağım hocam. Peki ne yapalım? Borsadan para kazanılır mı? Girelim mi? Çıkalım mı? Valla yabancıların portföy yönetiminde kullandıkları çok klasik bir yöntem vardır. O da şudur. Biresel emeklik tarafında yaşına bakar tamam mı? Yaşınla ilgili oran saldırır. Bir sürü ürünü kenara bırakıp der ki tahvil var. Sabit getiriyor ama az getiriyor. Borsa var çok getiriyor ama riskli. O zaman portföyünün bir kısmı hisse, bir kısmı bono’dur. Tartışmasızdır yani. Borsaya zaten girmelisin. Ama bu dağılımı da şöyle yapıyor. Diyor ki sizin yaşınız kaç? Efendim benim yaşım 30. O zaman portföyünüzün %30’u bono, 70’i hisse. Yaşınız kaç? 40. 40’ı bono, 60’ı hisse. Yaş ilerledikçe hisse miktarını düşürür. Çünkü borsa hep artacak ama sen emekli olmana yakın tam da bir krize falan yakalanırsan kurtaracak vaktin kalmayabilirdi. Sözünüzü uzun vadede hisse bence çok tartışmasız bir ürün.
Ama her gün alıyorum, satıyorum, takip ediyorum. Bence çok gerçekçi bir şey değil. Yıllarca bunu yaptım. Buna bu kadar emek vermeye gerek var mı emin değil mi? Adı demirbank değilse uzun vadede her zaman. Pasi fiyatırımcı deniz ona biz yani. Alacaksın, atacaksın. Portföy. Hocada her şeyde aynı cevabı veriyor. Yani zaten parası olan adamlar uzun vadede parasını borsaya da dövize de altına da bir şeye yatırıyorlar. Acil paraya ihtiyaç varsa ne yapalımı bir gün cevabını vereceksin. Hocam o giriş dersi bizle alakası yok. Yani biz parası olan kitleyle uğraşıyoruz.
Parayı bulmak mümkün mü hocam? Borsada parayı bulmak. Hocam mümkün ama bulamazsınız. Gerçekten çok büyük oranda şans ya da insider gerektiriyor. Bak yetenek demedim. Vurmak dedin ama kazanırsın. Hisseleri al, tut, kazanırsın. Peki hocam parayı vurmak ne demektir? Abi o da işte bireysel bir konu. Benim için birkaç milyon dolar mesela. Senin için bilmiyorum ha. Parayı vurmuş. Bastayım öyle falan. Ya hayat hedefi diye bir şey vardır ya. Şu kadar param olursa ben tamam garantideyim hani.
Abi sürekli bu hayat hedefi değişir mi ya? Sürekli yukarı çıkıyor. Çünkü abi sen üniversitedeyken 100.000 lira olsa yeter diyordun. Şimdi diyor ki 1 milyonu olsa valla bizim oradan ev vermiyorlar diyecekler sana. 2 milyonu olsa oğlanın ne yapacağını diyeceksin falan. Asla yetmiyor yani. Peki hocam harika idi her zamanki gibi. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Teşekkürler sevgiler görüşürüz.
Hocam kesin görüşelim.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir