"Enter"a basıp içeriğe geçin

Bu da Geçer Ya Hu – Serdar Tuncer

Bu da Geçer Ya Hu – Serdar Tuncer

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=nybkkI-9KxI.

Padişah’ın biri bir gün şöyle bir oturmuş, ahvaline bakmış. Bazen hepimiz gibi onun da bir derde, bir kedere düçar olduğu vakit, o zamanlar o kederi, o derdi nasıl başımdan savabilirim diye düşünüyor. Yine bazen hepimiz gibi Padişah’ımızın da neşesi, süruru tam keyfi yerinde ama o anların da biraz sonra geçeceğini biliyor. Fakat o anı yaşarken bunun da gelip geçeceğini nasıl idrak edecek? Bak bunu bilmiyor. Demiş ki ne yapsak da bu işe bir çare bulsak? Bunu nasıl sabitleyeceğiz diye derdetmiş. Bu bu yanda şuur haline gelsin diyor, idrak olsun. Hakkal yakin bunu hissedeyim, bunun çaresi nedir? Bir beziri, efendim demiş, sürekli bir yüzük taşıyorsunuz, serçe parmağınıza bir yüzük daim var. Taşı da büyükçe biz onun taşına bir yazı yazdıralım. Böyle zamanlarda o sizi ikaz etsin, o sizin ihtarcınız olsun, o size hatırlatsın. Padişah’ın hoşuna gitmiş olur demiş. Ama ne yazacağız? Bilenlere danışmışlar, anlayanlara sormuşlar, ben anlarım diyenlerden dinlemişler filan. Kim ne dediyse Padişah’ın hoşuna gitmemiş. O diyarda yaşayan bir derviş, Padişah’ın böyle bir derdi olduğunu duyunca bir mektup yazmış, hünkârım demiş. Yüzüğünüzün taşına, bu da geçer, yahu yazdır, kafi gelir. Padişah’a arz etmişler mektubu, hoşuna gitmiş. Demiş ki evet, bu da geçer yahu yazalım, bu aradığımız ikaz cümlesi, ihtar cümlesi, müjde cümlesi. Ama bir çağırın bakayım demiş bu derviş. Niye başka bir şey değil de bu da geçer yahu yazılmasını istiyor. Dervişi davet etmişler, Padişah sormuş. Derviş demiş ki hünkârım bunun çok uzun bir hikayesi var. Dinlemek isterim demiş Padişah. Derviş, hünkârım demiş seneler seneler evveldi, soğuk bir kış günü, hava ayaz mı ayaz, bir yerden bir başka yere gidiyorum. Gece sığınacak bir yer icap etti. Baktım uzakta tepelerde bir köyün ışıkları yanıyor. Köye vardım. Halime arz eden de, dediler ki burada bir Şakir ağa var. Misafiri çok sever, misafiri ağırlamaktan hoşlanır, zengindir. Giderseniz o sizi misafir edecektir. Evini tarif ettiler. Vardım gittim kapıyı çaldım. Selamün aleyküm Eren, aleyküm selam Erenlere gönül verenler. Beni aldı içeri, buyur etti. Üç gün misafiri oldum. Ağırladı, izzet, ikram çok cömert bir zat. Ayrılacağımız zaman dedim ki Şakir ağam, bak Allah-u Teala sana ne güzel nimetler vermiş, mal vermiş, mülk vermiş. Sen de bunları Allah rızası için kullanıyorsun. Maşallah Allah artırsın, daimesin. Elini diyor şöyle omzuma koydu dedi ki, derviş baba, bu da geçer yahu. Eyvallah dedim diyor. Ayrıldım. Üç beş sene sonra gene benzer bir seyahat, Şakir ağanın köyünün yakınından geçiyorum.
Dedim ki uğrayayım da, dosta bir merhaba diyeyim. Vefadır. Vardım konağa, kapıyı çaldım. Selamün aleyküm Şakir ağaya bakmıştım. Bir saniye dediler, evin beyiğini çağırayım. İçeriden biri geldi, buyurun kardeş. Efendim ben Şakir ağaya bakmıştım. Şakir ağa başına biraz sıkıntılı işler geldi. Mal, mülk, nesi var, nesi yok. Hepsi gitti elinden. Fakir düştü. Bu konağı ben satın aldım kardeşim. Ben de sizi ağırlarım. Ben de sizi misafir ederim.
Düşünün. Yok demiş. Ben Şakir ağayı merak ederim. Yahu kıyamadık demiş. Güzel adamdı. Haline kıyamadık. Şu aşağıda bir bahçıvan kulübesi var. Şakir ağa orada kalır. Git onu gör. Şimdi bana bir soru sorun. Deyin ki Serdar bey, şükür nimeti arttırıyordu. Şakir ağa da çok şükrediyordu. Peki mal, mülk her şeye elinden gitti. Niye artmadı? Nereden biliyorsunuz artmadığını? Bakın, ihsan birisinin birisine bir şey vermesidir. İhsan, Allah’ın kulundan bir şey almasıdır. Alarak da ihsan edebilen, sadece rezak-ı mutlak olan Cenab-ı Hak, Azze ve Celle’dir. Şimdi hayatı, doğum ve ölüm diye bakarsak, Şakir ağanın elindeki malının gitmesi, şükretmesine rağmen nimetin elinden gitmesi demek. Peki, şu ölüm tarafını açın bu tarafa doğru. Şakir ağanın o malı, mülkü,
kendisine sorgu, sual sebebi olacak, yük olacak, şu olacak, bu olacak. Allah onu elinden çekti alıverdi, ahirete güzel bir şekilde götürecek, nimet budur. Bak, nimet arttı. Burada da Cenab-ı Hakk’ın alırken de Şakir ağa’ya bir nimeti var. Kullar vererek ihsan eder. Allah alırken de ihsan eder. Cancağızım, alışı bile ihsan olan odur. Vermeyişi bile nimet olan odur. Varmış gitmiş derviş baba,
şakir ağanın kulübesinin kapsını çaldım hünkârım diyor. Açtı Şakir ağa, ooo hoş geldin dedi. Ama yüzünde gram farklılık yok. Her şey onunken nasıldıysa, her şey elinden gidince gene öyle. Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum. Bana seni gerek, seni. Mevzu bu. Şakir ağa böyle bir adam. Varken de öyle, yokken de öyle. Buyur etmiş misafirini, kucaklaşmışlar, sohbet etmişler. Hemen bir sofra hazırlanmış, çaylar içilmiş.
Derviş biraz Şakir ağam demiş. Hayırlısı hani vardı şimdi yok. Siz gördüm hamd üzresiniz. Razısınız halinize. MaşAllah, Cenab-ı Hak daimesi. Yahu derviş baba demiş, derd ettiğin şeye bak. Bu da geçer yahu. Şaşırdım diyor. Bu da geçer yahu, geçer. Vedalaştık diyor. Aradan birkaç sene geçti hünkârım. Padişah Can Kulay ile dinliyor bu arada. Aradan birkaç sene geçti hünkârım diyor. Yolum o tarafa düştü. Eski dostu bir göreyim dedim. Vardım kapıyı çaldım. Dediler ki Şakir ağa burada değil. Nerede? Şu tepedeki köşk var ya. Eee orada yaşıyor. Bir baktım devasa bir köşk. Köyün en güzel evi. Eski çiftliğinden bile daha güzel. Gittim diyor sevinerek. Selamun aleyküm, aleyküm selam. Kucaklaştık diyor, muhabbet ettik falan. Hayır olsun ne oldu? Yahu bizim çiftliği satın alan adamcağız göçtü.
Yakını, akrabası hiç kimsesi yok. Her şeyini bize miras bıraktı. Elhamdülillah şimdi de böyle rahat içerisinde duruyoruz. Rahatız. Vay dedim diyor sevindim falan. Tekrar Cenab-ı Hak vermiş. Sevinme o kadar bu da geçer yahu. Allah Allah. Bu da geçer yahu. Vedalaştık diyor. Aradan birkaç sene geçti. Ben bir daha Şakir ağa’nın köyüne yolumu düşürdüm hünkârım. Vardım dedim ki dostu bir göreyim. Dediler ki Şakir ağa sizlere ömür. Vefat etti. Kabri nerede? Falan yamaştı. Gideyim bir Fatiha okuyayım dedim. Vardım Şakir ağa’nın başına. Fatiha okuyacağım. Baktım ki kabrin üstüne de yazmış diyor mezar taşına. Bu da geçer yahu. Şaşırdım hünkârım diyor. Hayattaki her şey geçer geçer geçer geçer. Ölürsün. E ölmüş ama mezar taşına vasiyet etmiş bu da geçer yahu.
Şakir ağa ilahi sana dedim ya. Bunun neyi geçecek Allah aşkına? Artık geçmeyecek durağa gelmişsin. Fakat Şakir ağa haklı çıktı hünkârım diyor. Çünkü bir zaman sonra Şakir ağa’ya bir Fatiha daha okumaya vardığımda mezarın yerinde yerler esiyordu. Mezar da yoktu. Bir sel gelmiş almış götürmüş. Baktım ki o da geçermiş.
Onun için bendeniz sizin böyle bir derdiniz olduğunu duyunca Şakir ağanın Hakk’a yakın yaşadığı ve ifade ettiği hakkını vererek ifade ettiği sözü yüzünüzün taşına kazırsanız Şakir ağanın hakkını verişinin hatırına o söz de size hakiki bir ihtarcı olur diye düşündüm de bu da geçer yahu. Yazın dedim diyor. Padişah Hayhay demiş yazın.
Yüzünüzün taşına yazmışlar. Bu da geçer yahu. Ah be cancağız. Ah be cancağız. Geçmeyen tek bir şey söyle hayatında. Geldi ve kaldı dediğin tek bir şey söyle. Hepsi geldi hepsi geçti. Yahu dünya dediğimiz yer zaten kendisi gelip geçilecek bir yer. İçindeki nasıl gelip de geçmesin? Nasıl gelip de kalsın? E ne yapacağız Serdar Bey? Yüzüklerimizin taşına bu da geçer yahu mu yazacağız?
Asla yüzüğü çıkartırsın, yüzüğü düşürürsün, yüzüğü evde unutursun, yüzeye bakmayı unutursun. Baktıkça alışkanlık haline gelir. Söz sana tesir etmez olur. Yapacağımız şey başka. Gönlümüze bir serlevha gibi bu yazıyı asacağız. Şurada duracak. Kimse görmeyecek. Derinleşecek. Kurşun gibi, yara gibi büyüyecek içeride. Bu da geçer yahu. Başımıza bir musibet mi geldi? İsyan etmeyeceğiz. Kalbimize eğileceğiz bakacağız ki. Bu da geçer yahu. Ya Rabbi hamdolsun diyeceğiz.
Bir nimete mi gark olduk? Allah bir güzellik, bir lütuf, bir ihsandan bulundu. Aman Ya Rabbi diyeceğiz. Estağfurullah Ya Rabbi. Bakacağız ki bu da geçer yahu diye yazıyor. Bu da geçer diye diye diye diye geçmeyecek olana gönül vereceğiz. Geçmeyecek olan uğrunda ömür vereceğiz. Biz dünyadan geçip gideceğiz. Derdimiz geçmeyecek. Kalacak.
Eyvallah.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir