"Enter"a basıp içeriğe geçin

Çandarlı Halil fethi neden durdurmak istedi? (İstanbul’un fethi)

Çandarlı Halil fethi neden durdurmak istedi? (İstanbul’un fethi)

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=U2V0phRe-XA.

3 Şubat 1451 günü Edirne Sarayı’nda büyük bir gerilim vardı. Şandar ile Halit Mişa o gizli mektubu yazdı ve Manisa’daki Şehzade Mehmet’i derhal saraya çağırdı. Sultan 2. Murat vefat etmişti ve her an bir kaos yaşanabilirdi. Paşalar sultanın vefatını Yenişerilerden saklamaya çalışıyor, gözleri yolda genç padişahı bekliyorlardı.
Bu sırada 2. Mehmet’in hakkında neler olduğunuysa hiçbiri tahmin edemezdi.
Sultan 2. Murat’ın sadık paşası Şandar ile Halit korkulu bir bekleyiş içindeydi. Genç padişah yola çıkmış geliyordu. Edirne’ye vardığında Şandar ile nasıl bir ceza verecekti? Biraz zamanında 2. Mehmet çocuk yaşta tahta çıkmış, Şandar ile’nin desteğini alamamıştı. Bu süreçte paşa 2. Mehmet’in tahtı bırakması için elinden geleni ardına koymamıştı. Şandar ile düşündü durdu. Harekete geçmeli ve genç padişahın cezasından kurtulmalıydı. Hemen bir Yenişer’e isyanı tertip etti.
2. Mehmet Gelibolu’dan Edirne’ye geçmek üzereyken bu asilerle karşılaştı. Tamamen asker üzerindeki gücünü göstermek için böyle bir girişinde bulunan Şandar ile yine kendine bağlı başka birliklerle isyanı bastırdı. Daha doğrusu bastırmış gibi yaptı. Tursun Bey’in yazdığına göre, ırksem veziroğlu vezirdi. Bu yüzden Yenişer’iler Şandar ile’ye büyük bir sadakatle bağlılardı. Bu isyanla birlikte 2. Mehmet’e kendince gözdağı veriyordu. Genç padişah ise her şeyin farkındaydı. İlk tahta çıkışının ardından yaşadıkları ve sonrasında Manisa’da geçirdiği yıllar boyunca padişah olunca atacağı adımları hesaplamıştı. Artık oyunu kurallarına göre oynayacaktı. Edirne’ye vardıktan sonra şahane bir cülus töreni ile tahta çıktı. Bizanslı tarihçi Dukas, böylesi muhteşem bir merasimin nadir görüleceğini kaydetti. Peki ya ikiye bölünmüş saray hâlüsüne ne olacaktı? Paşalar kendilerinin neyin beklediğinden habersizdi. Bu tedirgin ortamda 2. Mehmet ilk divanını topladı.
Zamanında 2. Mehmet’i desteklemeyenler korku içindeydi. En başta da Çandarlı Halit. Ama beklediği başına gelmedi. Azledilmek bir yana 2. Mehmet onu vezire avlamı yaptı. Elbette tüm yaptıklarına rağmen sadrazam olması onu çok rahatlatmıştı. Ama bu mutluluk uzun sürmeyecekti. 2. Mehmet divanın ardından askeri ve ekonomik dizennemelerle ilgilenmeye başladı. Bu sırada Bizans imparatoru hem 2. Murat’ın taziyesi hem de 2. Mehmet’in cülusunun tebriyi için elçiler gönderdi.
Bu elçiler Edirne’den son derece memnun ayrıldılar çünkü padişah ilk cülusunun aksine oldukça hoşgörülü bir imaç yazmıştı. 2. Mehmet’in niyeti barışçıl bir algı oluşturarak en büyük hayali olan tetiği için hazırlıklarını tamamlamaktı. Yani bu kısa süreli barış imajı tamamen siyasi bir manevraydı. Anadolu’daki beyliklere gelince durum burada biraz farklıydı çünkü genç padişahın tecrübesiz olduğunu düşünen Karamanoğulları harekete geçmişti. Bunu duyan 2. Mehmet yenişerilerle birlikte Anadolu’ya geçti. Karşı hamle beklemediği için hazırlıklı yakalanan Karamanoğlu İbrahim Bey pişman olup özür dileyerek geri çekilmek zorunda kaldı. Kızını da 2. Mehmet’le evlendirdi. Ama sorumlar bitmek bilmiyordu. Padişah saraya dönmek için yola çıktığında Bursa’da hiç beklemediği bir vakayla karşılaştı. Yenişeriler silahlarını göstererek yolun üzerinde iki saf halinde durdular. Ne yapacaklarını kimse kestiremiyordu. Padişah ve paşaları bu gerilim içinde yenişerilerin arasından geçmeye başladı.
O esnada yenişeriler alkış ve dualarla kullara ihsan gerekliğe bağırmaya başladı. 2. Mehmet yenişerileri fışkırtmamak adına 10 veya 30 kese arasında bir ihsanda bulundu. Ama bu cüretsizlik ona askeri anlamda reformlar yapması gerektiğini kesin olarak göstermişti. Bu tip hadsizlikler devam ederken en büyük hayalini yani tevhifi gerçekleştiremezdi. Edirne’ye döner dönmez herkesi şaşırtan hamlesini yaptı. O tarihe kadar yenişerilerden ayrı bir ocak olan Sekbanlar yenişer ocağına katıldı.
Sekbanlar kuruluş yıllarında padişahın sürek avlarını organize eder, doğan ve tazı yetiştirirlerdi. 2. Mehmet onları yenişere ocağına alarak saray insanlarının çoğunu silah kullanabilecek bir askere güç haline getirdi. Yenişeriler artık kendi içlerinde denetlenir oldu ve bir güç dengesi sağlandı. Daha sonra Edirne’ye doğru yola çıktı. Çandarlı Halili yanına çağırarak Rumeli bölgesi için Lala buraya bir hiser gerektirdi. Ardından Bizans’a ödenen 300 bin akçelik haracı kesti ve bir daha ödemeyeceklerini söyledi. Rumeli ve Anadolu’ya emirler yağdırarak yaklaşık 1000 inşaat ustası ve işçi getirilmesini söyledi. Hisar’ın inşaası başlayınca İstanbul’un peti planı ciddi anlamda Bizans’a gösterilmiş oldu. Bunu gören Bizans imparatoru derhal elçiler ve hediyeler göndererek 2. Mehmet’i planından vazgeçirmek istedi. Hatta haraç vermeyi bile teklif etti ancak padişah şehri almayı kafasına koymuştu. Hisar’ın inşaatı sırasında Rumlar ve Osmanlılar arasında çıkan kavgalara da bilinçli olarak müdahale edilmedi. Zira savaşı başlatması için ufak da olsa bir bahane gerekiyordu. Öyle de oldu. Bölgede altı ayet sorunu olduğunu söyleyerek Bizans’a savaşı ilan etti. İmparator barış anlaşması yapmaya çalışsa da 2. Mehmet’in cevabı sert oldu. Özrün kabul olmaz. Ya kaleyi veresin ya da başının çaresine bakasın. Tüm kararlılığına rağmen 2. Mehmet aslında psikolojik bir savaşta veriyordu. İlk tahta çıkışından beri yanında olan Zaanos ve Şehabettin Paşalar dini çevreden de Akşemsettin, Molla Gürem gibi isimler onu fete teşvik ediyordu. Ama karşı çıkanı da çoktu. Çandarlı Halil fete karşı çıkanların başında geliyordu. Nihayetinde yıllarca Rumlarla iyi bir ilişki kurmuştu ve bunun bozulmasını da hiç istemiyordu. Akıncı beyleri de fete sıcak bakmıyordu. Çünkü 2. Mehmet şehre aldıktan sonra imar edeceğinin sözünü vermişti. Akıncı beyleri için bu kötü bir haberdi. Onlara göre İstanbul alınıp mamur edilirse padişah rahata alışıp gaza etmekten vazgeçebilirdi. Bunu biraz da bahane olarak kullanıyorlardı tabi. En büyük korkuları İstanbul alınınca Merkezi Oturtenin aşırı derecede kuvvetlenmesi ve kendi nüfuzlarının azalacak olmasıydı. Ayrıca İstanbul halkının asırlarda tekrarladıkları tıstımlı hikayeler, şehrin lanetli olduğuna dair söylemler, belirli aralıklarla meydana gelen İstanbul depremleri ve türlü felaketler bu fetsin aynı zamanda kıyamete getireceği yönünde Osmanlı tebaasında da korkulara neden oluyordu. 2. Mehmet bu ortamda fetih hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor. Topladığı harp meclislerinde mutlaka gaza vungutu yapıyor ve şehir alınsa dahi savaş meydanlarından uzak kalmayacağının sözünü veriyordu. Bizantlı tarihçi Dukas, padişahın fetih ne kadar istediğini yazmıştı. Anlattığına göre 2. Mehmet geceleri uyumuyor, her an şehri nasıl alacağını düşünüyordu. Geceleri önünde sürekli haritalarla kuşatma planı hazırlıyordu. 2. Mehmet’in bu süreçte en büyük endişesi Çandarlı Halil gibi belli nüfuzlu olan isimlerdi. Onun kendisine her koşulda karşı olduğunu biliyordu. Ancak şimdilik en azından şehir alınana dek Çandarlı’nın asker üzerindeki nüfuzundan istifade edecekti. Dukas’ın anlattığına göre bir gece Antolun Çandarlıyı yanına çağırdı. Geleneğe göre bu pek hayra alamet değildi. Ailesiyle helalleşen Çandarlı, elinde altın dolu bir tepsiyle Susan’ın huzuruna çıktı ve şöyle söyledi. Hünkarım, gelenek odur ki beklenmedik bir vakitte çağırılınca huzura eli boş çıkılmaz. Sana zaten senin olanları getirdim. Padişah ise ona şöyle yanıts verdi. Benim senden gelecek armağana ihtiyacım yok. Bunlardan çok daha fazlasını zaten ben sana verebilirim. Tek isteğim kentin bana verilmesidir. Bunun üzerine biraz olsun rahatlayan Çandarlı, Padişah’ın fetih planını desteklediğini söyleyerek huzurdan ayrıldı. Padişah ilkbaharda başlayacağı kuşatma için tüm hazırlıklarını tamamladı. Macar toplu ustası Urban’a meşhur şahit toplarını döktürdü. Rum el-i hisrarının inşası tamamlandı. Hangi paşanın nerede duracağı, nereden hangi atışların yapılacağı en ince ayrıntısına dek hesaplandı. Karadan yürüsünecek gemiler dahi çok önceden hazırlandı. Beyleri ve paşaları tam manasıyla fethi ikna etmek son derece zor oldu. Tüm bu psikolojik savaşa rağmen Fatih umudunu ve azmini bir an olsun kaybetmedi. Elinde haritasıyla uykusuz geceleri devam etti. Kuşatmanın en zor günü 20 Nisan’dı. Baltoğlu Süleyman Paşa’nın komuta ettiği gemiler, Zeytinburnu açıklarında büyük kayıplar verdi. Bu kayıplardan istifade eden Batılı yardım gemileri ise Haliç’e girdi. Bu büyük gemiden sonra Çandarlı ve taraftarlı da kuşatmanın derhal kaldırılması önünde padişaha baskı yapmaya başladılar. Tüm bunlara rağmen zaun olsa Şahabettin Paşalar, Turhan Beyler padişahı desteklemeye devam ediyordu. Ama 2. Mehmet büyük bir çıkmazlığı hissediyordu. İlk kez motivasyonunu kaybetmek üzereydi. Kuşatmaya devam etmek konusunda artık kararsındı. İlk kez karamsarlaşmış, Fethi’nin gerçekleştiğine dair inancını yitirmeye başlamıştı. Onu içine düştüğü bu muhrandan kurtaran kişi ise kocası Akşemsettin oldu. Padişaha gönderdiği mektupta, hadisle müjdelenen komutanın kendisi olduğunu, elbette sonunda muzaffer olacaklarını ve kuşatmayı kaldırmaması gerektiğini uzun uzun anlattı. Bu mektubu okuyan 2. Mehmet kendini toparlayarak Çandarlı ve taraftarlarına kulaklarını tıkadı. Çatışmalar Türk şiddetiyle devam etti. 28 Mayıs’a gelindiğinde yeni bir harp divanı topladı. Akşamına mum şenliklerine başlandı. Osmanlı askerleri tekbirler ve haykırıçlarla şehri almaya hala kararlı olduklarını gösteriyor, karşı tarafı korkutmak ve psikolojik anlamda yıldırmak istiyordu. Bu sırada son karar alındı. Top atışlarının o gün aralıksız devam etmesine ve açılan gediklerden şehre girilmesine karar verildi. Öyle de oldu. İstanbul, 53 günlü kuşatmanın ardından 29 Mayıs 1453’te fethedildi. Önce askere gelenek olarak yağmaya izin verildi. Ama Fatih, Ayasofya’nın kubbesine çıkıp da şehrin harap edildiğini görünce hüzünlenerek yağmanın durması emrini verdi. O günden sonra Ebul Fethi ürmanını aldı. Vakit kaybetmeden şehri imar etmeye başladı ve hazırladığı kanunname, yaptığı reformlar, sanata ve bilime getirdiği yeniliklerle Osmanlı’yı bir imparatorluk haline getirdi. Fethi sürecinin en merak edilen isimlerinden Çandarlı ise bu büyük zaferin ardından idam edildi. Tarihçilere göre bu idama yol açan belli bahşi üç sebep vardı. Birincisi Çandarlı’nın Fatih’in ilk saltanatından itibaren ona karşı olmasıydı. İkincisi Binas’la kurduğu dosttu ve neticesinde gelişen hainlik iddialarıydı. Son olarak da Fethi karşı çıkmasıydı tabi. Romanyalı tarihçi Nikolae Giorga ise bu konuda çok daha farklı bir yorum getirdi. Bu idamla birlikte Fatih Sadazamlık’ta ırsi gelen aristokratiyi ortadan kaldırmış, merkezi otoriteyi güçlendirmişti. Yani Çandarlı’nın ölümü bir anlamda Osmanlı’da bir devrin kapanışıydı. Fatih aşırı geleneksel düşünen ve davranan, kan bağıyla göreve gelen aristokrat aileleri ortadan kaldırmış, daha yenilikçi, vizyoner, cesur ve gözü pek, yani kendine daha çok benzeyen genç paşalarla etrafını çevrelemişti.
Peki ya Fethi’den sonra padişahın rahatlayacağı ve gaza etmekten geri duracağını düşünenler? Onlarsa son derece yanılmıştı. Fatih’i savaş meydanını terk etmek şöyle dursun, Osmanlı’nın en çok sefer düzenleyen padişahlarından biri oldu. En iyi savunma, taarruzlu prensibini benimseyerek kendisine karşı çıkanların hepsini yanılttı. Öyle ki bir süre sonra halk, padişahın sürekli sefere çıkmasını bile eleştirir hale gelmişti. Yani zamanında ya sefere çıkmazsa diyenler, şimdiden iyi sefere çıkıyor diyordu. Fatih’in kızıl elma politikası,
tüm dünyada korkulan bir lider olmasını sağladı. Batı, ona Grand Turco adını verdi. Sonuç olarak İstanbul’un Fethi asırlardır anlatıldığı gibi kıyametin kapısını aralamamış, aksine şehir farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığı, dört başı mamur bir hale getirilmiş ve ilerleyen yıllarda ilmin, kültürüm ve sanatın başkenti olmuştu. Böylece Fatih en büyük idealini gerçekleştirmiş, durmak bilmeden Fethi’lerine devam etmişti. Bu içeriği hazırlarken yararlandığım kaynakları açıklamada belirttim.
Fatih’in bilim ve sanat alanında yaptığı yenilikleri, herkesi şaşırtan kültürel hamlelerini ise bir başka içerikte anlatacağım.
Padişah’ın kişiliği ve hayatı hakkında merak ettiklerinizi yorumlara yazmayı unutmayın.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir