Çernobil Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=0eixJksXJOg.
Fırtınalı Hristiyanlar ilişkiHHHHHHH
Uyuyatlı radyasyonlu bir durum. Bütün evakuasyonlar, şehirin evliliği, ve Kiev bölgesinde birçok evlat var. Ukrayna’nın başkenti Kiev’in 70 km kuzeyindeki Piripiyat şehri, Çernobil nükleer reaktöründe çalışan kişilerin aileleriyle birlikte yaşamaları için inşa edilmişti. Çernobil nükleer reaktörü, Sovyetlerin en çok övündüğü mühendislik projelerinden biriydi ve yaklaşık 30 milyon kişiye yetecek kadar elektrik üretiyordu. Sovyet mühendisliğinin başardığı en büyük işlerden biriydi. Ancak 1986 yılında yapılan test sırasında arka arkaya gerçekleşen hatalar sonucunda reaktörde büyük bir patlama oldu ve reaktörün çekirdeğindeki radyoaktif madde tüm Avrupa’ya yayıldı. Kaza sonucunda milyonlarca kişi radyoaktif kalıntılardan etkilendi ve kanser dahil birçok sağlık sorunu yaşadı. Kazanın etkilerini azaltabilmek için reaktörün etrafında çalışan 10 binlerce asker ve sivil ise reaktör enkazında 3 dakikalık sürelerle çalıştılar ve yüksek doza radyasyona maruz kaldıkları için kazadan sonraki aylarda hayatlarını kaybetti. Şimdi kaza gecesine bir zaman yolculuğu yapalım. Ama videoya başlamadan önce bu videonun sponsoru Raid Shadow Legends’a teşekkür ederim. Eğer arada bir de olsa internete gidiyorsanız mutlaka Raid Shadow Legends’ı görmüşsünüz sür 2019 yılının en iddialı RPG oyunu olduğunu söyleniyor. Grafikler güzel ama bu gerçekten caniceydi. Oynadıkça size eski klasik RPG oyunları hatırlatacak bu sanal dünyada sizi yüksek çözünürlüklü 3 boyutlu detaylı grafikler ki oyunda detayları incelikle tasarlanabilen 400’ün üzerinde şampiyon var hareketli sinematik kamera açıları ve yeni bir senaryoyla güzel bir hikaye bekliyor. Kısa sürede inanılmaz bir oyuncu sayısına ulaşan bu ücretsiz oyuna bu ay yeni bir güncelleme gelecek. Grup harpleri yapabilmek gibi. Ki bu da yeni başlayan oyuncular için güzel bir deneyim olacak. Seçeceğiniz karakteri geliştirebileceğiniz bu sanal dünyada bir adım önde başlamak isterseniz açıklama kısmında verdiğim bağlantıya tıklayıp oyunu indirdiğinizde 50.000 gümüşünüz ve free epic şampiyon özelliğiniz hazır bir şekilde sizi bekliyor olacak. Şimdi videoya kaldığımız yerden devam edelim. Önce nükleer enerjinin ne olduğunu ve nükleer reaktörlerin nasıl çalıştığını anlayalım.
Hayatımızın her anında enerjiye ihtiyaç duyarız. Yürürken, koşarken, hiçbir şey yapmadan öylece dururken bile vücudumuz enerji harcar. Bu enerjileri de yediğimiz besinlerden karşılarız. Besinleri oluşturan moleküller birbirlerine kimyasal bağlarla bağlıdır ve bu bağların içinde kimyasal enerji saklıdır. Bu kimyasal bağları parçaladığımız zaman kimyasal enerji açığa çıkar ve biz de bu enerjiyle hayatımızı sürdürürüz.
Doğada çeşitli enerji türleri vardır ve bunlar birbirlerine dönüştürülebilirler. Örneğin arabanın motorunda benzini yakıp benzinin içindeki kimyasal enerjiyi hareket enerjisine dönüştürürüz. Ya da rüzgârı oluşturan havanın hareket enerjisini rüzgâr türbinleri yardımıyla elektrik enerjisine dönüştürürüz. İşte bu enerji türlerinden biri de nükleer enerji. Maddeleri oluşturan atomların merkezinde birer çekirdek vardır ve bu çekirdeklerin etrafında elektronlar döner.
Çekirdeğin içindeyse proton ve netron adında iki parçacık bulunur. Bu parçacıklar birbirlerine çok yakın halde bulunurlar ve birbirlerine muazzam bir çekim kuvvetiyle bağlıdırlar. Çekirdekteki parçacıkların arasındaki çekim kuvveti çok kuvvetli ve çok güçlü olduğu için çekirdek parçalandığında açığa çıkan enerji de muazzam boyutlarda olur. Öyle ki çekirdeği oluşturan tüm madde saf enerjiye dönüşür.
Einstein’ın meşhur formülü E eşittir mc²’de maddenin dönüştüğü enerji miktarını hesaplamak için kullanılır. Einstein istemeden de olsa atom bombasının yapılmasında katkıda bulunmuş ve ABD Japonya’ya atom bombasını attıktan sonra bunun için pişman olduğunu söylemiştir. Bazı atomların çekirdeğinde ise çok fazla netron ve proton bulunur. Örneğin, uranyum atomunun çekirdeğinde toplamda 235 tane proton ve netron vardır ve bu yüzden çekirdeği çok büyüktür.
Bu da uranyum çekirdeğini parçalanmaya çok daha müsait bir hale getirir. Çekirdeği büyük olan elementler genelde radyoaktif özellikler gösterirler. Bir miktar uranyum elementi alıp atomlarına doğru nötron parçacıkları fırlatırsak, bu netronlar uranyum çekirdeklerinin parçalanmasına ve içindeki parçacıkları dışarı fırlatmasına neden olur. Fırlamaya başlayan parçacıklar etraftaki diğer atom çekirdeklerine çarparlar ve onlar da parçacık fırlamasına yol açarlar. Bu noktadan sonra durdurmanın çok zor olduğu bir zincirleme reaksiyon başlar ve ortaya olağanüstü bir enerji çıkar. Atom bombası denilen korkunç silah, bu zincirleme reaksiyonun kontrol altında olmadan gerçekleşmesidir. Bir atom bombası yapmak için basitçe birkaç kilogram uranyum elementi alıp üzerine nötron parçacığı ateşlemek yeterlidir. Eğer bu zincirleme reaksiyon kontrol altında gerçekleşirse nükleer bir reaktör elde edilmiş olur.
Nükleer reaktörlerde gerçekleşen reaksiyon sırasında açığa çıkan müthiş sıcaklık suyu ısıtır ve buhara dönüştürür. Oluşan yüksek basınçlı buhar, tribünleri doldurur ve elektrik enerjisi üretilmiş olur. Şimdi 26 Nisan 1986 gecesinde neler yaşandığına geri dönelim. Saat gece 1 civarında Çernabül Nükleer Reaktörü’nde bir güvenlik testi yapılıyordu ve reaktörün gücü 200 MW’a kadar düşürülmüştü. Teste uygulayan mühendislerden Aleksandr Akimov, amiri Anatoliy Diyaltov’u gücün 700 MW’tan az olmaması gerektiği konusunda uyardı ancak Diyaltov onu dinlemedi. Çernabülde kullanılan reaktör tipi olan kaynar su reaktörleri düşük güçte çalıştırıldıkları zaman kararsız hale geliyorlardı ve kontrol edilmelere zorlaşıyordu. Saat 01.23’de reaktörün gücü birden normalin 120 katına fırladı ve sıcaklığı 4500 dereceye kadar çıktı.
Bu sıcaklık neredeyse güneşin yüzeyindeki sıcaklık kadardı. Ardından kontrol odasına panik içinde bir mühendis girdi ve reaktörün her biri yaklaşık 400 kg olan kontrol çubuklarını yerinden fırlattığını söyledi. Bunun üzerine Akimov, reaktörü tamamen kapatmak için acil durdurma düğmesine bastı. Ancak durdurma işlemi reaktördeki sıcaklık ve basıncın daha da artmasına yol açtı. Reaktörün tepesini kapatan 1000 ton ağırlığındaki kapak büyük bir patlamayla yerinden fırladı. Reaktörün kapağının açılması ise içeriye oksijen girmesine yol açtı. Ve reaktördeki hidrojenle reaksiyona giren oksijen gazı ikinci ve çok daha büyük bir patlamaya neden oldu. Bu patlama bir atom bombasının yarattığı patlamaya göre çok daha az şiddetli olsa da, bir atom bombasının toplamda yaydığı radyoaktif maddeyi sadece birkaç saatte yayıyordu.
Çünkü bir atom bombasının içinde yaklaşık 60 kilogram uranyum varken, Chernobyl Nükleer Reaktörü’nün içinde yaklaşık 30 ton uranyum vardı. Bu yüzden Chernobyl kazasında asıl zarar veren şey, patlamanın yarattığı şok dalgası değil, patlama yüzünden etrafa saçılmış radyoaktif maddelerdi. Bu maddeler rüzgar ve yağmurlarla ülkemizle dahil olmak üzere tüm Avrupa’ya yayılarak, içme sularına, tarım mahsullerine karıştı ve çok sayıda insanın vücuduna girerek kanser riskini arttırdı.
Patlamadan birkaç dakika sonra yangını söndürmek için itfaiye ekipleri olay yerine geldi. Bu sırada reaktörden, yangınla birlikte muazzam miktarda radyoaktif madde salınıyordu ve itfaiyeciler reaktöre çok yakınlardı. Bu yüzden maalesef yangına müdahale eden ekipteki herkes yaklaşık birkaç hafta içinde radyasyon zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. İtfaiyecilerin maruz kaldıkları radyasyon neredeyse 1 milyon röntgen filmi çektirmekle eşdeğerdi.
Pilipiyat şehrinde yaşayan insanların bazıları da o sırada şehirde bulunan bir köprüden yangını ve radyasyonun havada oluşturduğu parlak ışıkları izliyorlardı. Ancak o gece köprüden olayı izleyen herkes çok yüksek dozda radyasyona maruz kaldı ve birkaç sene içinde kanser olup hayatını kaybetti. Olaylardan bir süre sonra o köprüye Azrail Köprüsü adı verilecekti. Peki radyasyon nedir ve neden bu kadar zararlıdır?
Videonun başında anlatıldığı gibi radyasyon radyoaktif atomların çekirdeklerinden yüksek enerjili ışınların yayılmasıdır. Bunlardan en zararlı olan gamma ışımasıdır. Gamma ışımasını durdurabilmek için kalın beton duvarlar ve kurşun plakalar gerekir. Gamma ışıması insan vücudunu kolaylıkla delip geçer ve DNA’mızın yapısını bozar ve DNA’nın yapısının bozulması da kansere yol açar.
Reaktördeki yangının suyla sönmeyecek kadar sıcak olması yüzünden yaklaşık 2000 adet helikopter uçuşuyla reaktörün üzerine kum, bor ve kurşun atarak yangını söndürmeye çalıştılar. Bu maddeler hem yangının hava ile temas etmesini önlemeyi hem de radyoaktif parçacıkların salınımını azaltmayı sağladı. Patlamadan hemen sonra başlaması gereken insanların şehir dışına tahliyesi yaklaşık 36 saat sonra ancak başladı.
Piripiyat ve etraftaki şehirlerde yaşayan yaklaşık 350.000 kişi geçici olacağı söylenerek tahliye edildiler. Ancak tahliye geçici olmadı ve 350.000 kişi bir daha asla evlerine geri dönemediler. Etraftaki evcil hayvanlar ve vahşi tüm hayvanlar radyoaktif kirliliğin yayılmaması için itilaf edilip toprağa gömüldü. Patlamadan birkaç ay sonraysa reaktörün üstü 300.000 ton beton ve 6.000 ton çelikle kaplandı. Bu yapıya sarkafaş yani mezar adı verildi.
Sarkafaş ömrünü tamamladığı için 2 yıl önce daha güvenli ve daha büyük bir yapıyla değiştirildi. Günümüzde Piripiyat şehri bir hayalet şehre dönüşmüş durumda ve artık şehirde yaşayan kimse bulunmuyor. Çernobil’deki nükleer rüzgarlar Türkiye’ye de bulaşsa da o dönemde Türkiye’de yetkililer bu felaketi o kadar hafife aldı ki dönemli sanayi ve ticaret bakanı Cahit Aral Karadeniz’de yetişen çayların radyasyondan etkilenmediğini ispat etmek için kameraların karşısında çay içti. Bedeli sonraki yıllarda çok ağır olacak bu felakete ilişkin dönemin bakanı Karadeniz’e bir damla mürekkep düştü diye Karadeniz kirlenir mi? Radyoaktif çay daha lezzetlidir diyerek dalga geçiyordu. Oysa binlerce kilometre uzaklıktaki İngiltere bile radyasyonun yıkıcı etkilerinden korunmak için önlemler almaya çalışıyordu. Uzmanlar Türkiye’de kanser hastalığının oranında çok ciddi bir şekilde artış olduğu inancında ve Çernobil risklerinin hala devam ettiği uyarısında bulunuyor. Kanser vakaları Marmara bölgesinde 1986-87 arasında yaklaşık 2 kat, Karadeniz’de ise 1995’ten sonra yaklaşık 3 kat arttı. 2000’li yıllardan itibaren çoğu ülke nükleer programlarını sonlandırma kararı alırken biz ilk nükleer santralimizi inşa etmeye çalışıyoruz. Daha geçtiğimiz günlerde Akkuyu nükleer santralinin inşası sırasında temellerde çatlaklar oluşunca bu durum konuyu takip eden herkes de tedirginlik yarattı. Sizce Türkiye nükleer programına devam etmeli mi yoksa alternatif enerji kaynaklarına mı yönelmeli? Sağ üstteki anketten oylamayı unutmayın. Ayrıca bildiğiniz gibi ben YouTube’da size fayda sağlayabilecek kanalları gördüğümde tavsiye ediyorum. İşte şimdi de size 5 yaşındayım gibi açıkla kanalını tavsiye etmek istiyorum. Göbekli Tepe Belgeseli başlıkta videolarını çok beğendim. Ülkemizdeki böylesine büyük bir değerin internetteki bilinirliğini arttırmaları da ayrıca hoşuma gitti.
İzlemek ve kanallarına göz atmak için kırmızı okla gösterilen yere tıklayabilirsiniz. Bir sonraki videolarda görüşmek üzere.
Hoşçakalın.
İlk Yorumu Siz Yapın