Doğada ZİHİN KONTROLÜ’nün EN UÇ 10 ÖRNEĞİ (Videolu)
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=QPnmq0ZF2s8.
Herkese merhaba ben Rui Çenet. Şu an sizin itinizde davranışlarınızı kontrol eden bir canlı dolaşıyor olsaydı, ne yapacağınızı, ne yiyeceğinizi, neyi sevip neyi sevmeyeceğinizi söylüyor olsaydı, bunu fark edebilir miydiniz? Bu videoyu tıklamayı siz tercih ettiniz. Akasya Ağacı Akasya Ağacı ve Gardiyan Karıncalarının simbiyotik, yani çift taraflı çıkar ilişkisi insanlığı uzun yıllar boyunca kendisine hayran bıraktı.
Akasya Ağacı karıncalara besin değeri yüksek olan yapraklarını sunarken karıncalarda yırtıcılara ve zararlı bitkilere karşı Akasya Ağacını koruyor. Ancak son 10 yıl içinde yapılmış bir araştırmaya göre bu ilişki sanalığı kadar masum değil. Görülmüştür ki Akasya Ağacı’nın salgıladığı bir kimyasal, karıncalardaki koruma içgüdüsünü tetikleyecek hormonu salgılıyor. Yani bizim karşılıklı çıkar olarak adlandırdığımız ilişki, aslında Akasya Ağacı tarafından yapılan hormonal bir manipülasyon. 4-FORİT SİNEKLERİ Forit sinekleri 1-2 mm arasındaki boylarıyla standart ama minik bir sinek görümüne sahipler. Bu sinekleri diğerlerinden farklı kalan özellikleri ise çoğalma şekilleri. Dişin forit sineği lavralarını taşıyıcıya aktarır ve bu lavralar gelişimlerini bu taşıyıcıların içinde birer parazit olarak tamamlar. Bu lavraların en büyük taşıyıcısı karıncalar olduğu için bu sineklerin bir diğer adı da karınca kafası patlatan sineklerdir.
Karıncalara hamile olan sinek, karınca kolonisi üzerinde gezerek kendisi için en uygun hedefi bulur. Aradığı hedefi bulduktan sonraysa yaptığı şey, kesesindeki bir yumurtayı bir karıncanın vücuduna sinsice yerleştirmesi. Karıncanın içindeki larva bu taşıyıcısının iç organlarını yiyerek beslenir ve kısa süre içinde karıncanın beynine ulaşır. Larva yavaşça beyni yer ve gün be gün karıncanın kendi vücudu üzerindeki kontrolü daha da azalır.
Bu sıcaklığına göre 2 ile 5 hafta içerisinde karınca vücudunun kontrolünü tamamen kaybeder ve artık bir zombi karıncaya dönüşmüş olur. Larva ise taşıyıcısını kolonisinden ayırır ve susuzluktan ölene kadar etrafta dolaşmasını sağlar. Karınca öldükten sonra lavra kimyasal bir sıvı salgılayarak karıncanın kafasının vücudundan kopmasını sağlar. Ortalama 3 hafta sonucunda olgunlaşmasını tamamlayan larva, karıncanın kafatasını iç taraftan patlatarak dışarı çıkar.
Böylelikle bu larva artık bir sineğe dönüşmüştür ve neslini devam ettirmek için yeni kurbanlarını arar. Yani yeni karıncaları. Alkon Mavi Kelebeği, diğer adıyla Küçük Korubeni Çoğu tırtıl kelebek olabilmek için kozaya sarılırken, yırtıcılardan uzak yerleri, özellikle ağaçların yüksek dallarını seçer. Ancak Alkon Mavi Kelebeği diğer ismiyle Küçük Korubeni henüz tırtılken başka bir strateji uygular.
Diğerlerinin aksine kendini ağaçlardan aşağıya bırakıp böceklerin onu yemek için sıraya girdiği bir bilinmeyene atlar. Normal şartlar altında karıncalar için tam bir ziyafet büyüklüğünde olan bu tırtıl, etrafına salgıladığı koku sayesinde karıncaları kontrol eder. Kokunun tıpkı bir karınca larvasının salgıladığı koku gibi olması ve boyutlarının da sağlıklı bir larvayı andırması, karıncaların bu tırtılı kendi larvaları zannedip kolonilerinin içine almasıyla sonuçlanır.
Koloniye sinsice girdikten sonra sadece koku değil, aynı zamanda karınca larvalarının yemek isterken çıkardıkları sesi taklit etmeleri üzerine karıncalar tarafından iyi beslenirler. Öylesine iyi ki hatta normal bir labradan daha çok beslenirler. Çünkü boyutları karıncaların onların sağlıklı ve güçlü bir karınca olacağını düşündürür. İridirler. Her ne kadar koloni içinde sağlıklı bir şekilde büyüyüp beslense de, tırtılın yine de korkması gereken bir tehdit mevcut. Yaban arısı. Bu kanatlı avcı hangi kolonilerde alkomavi kelebeği yani küçük koru beni tırtılının olduğunu anlayabilir. Hedefinin yerini tespit eden yaban arısı koloniye girdiği gibi koloninin gardiyanlarının saldırısına uğrar. Ancak tıpkı tırtıl gibi ortama salgıladığı bir hormon sayesinde bu küçük koruyucuları atlatır. Hormon karıncaları kontrolü altına alır ve daha da iyisini yaparak karıncaların birbirlerine saldırmalarına yol açar. Larvaların bulunduğu bölgeye gelip kısa süre içinde tırtılları ayırt ederek kendi yumurtalarını bu tırtılların içine yerleştirir. Yaban arısı yumurtlama işlemini bitirdikten sonraysa hemen koloniyi terk eder. Tırtılılar gelişimlerini tamamlamak için kendilerini kozaya sardıklarında bile karıncalar onları temizleyip korurlar. Salgıladığı hormonun etkisinden çıkamayan karıncalarsa, kelebeğin geride bıraktığı kozaları hala kendi larvalarından biriymiş gibi koruyup temizlemeye devam ederler.
Ancak yaban arısının yumurtladığı tırtılları başka bir kader bekliyordur. Tırtılın içindeki yaban arısının larvası içten içe tırtılı yer ve koza döneminde tırtılın tamamından beslenerek kozadan bir yaban arısı olarak ayrılır. Kelebek olarak değil. Yani tırtılın yarattığı manipülasyondan faydalanan başka bir parazit. Çekirge ve at kılı solucanı Bir at kılı solucananın yaşam döngüsü yetişkin bir solucanın nehir kenarına yumurtlamasıyla başlar.
Yumurtalar kısa süre içerisinde büyüyüp hala gözle gözükmeyecek kadar küçük olan larvalara dönüşür. Bu nehre su içmek için yaklaşan özgüvenli çekirgenin birazdan içeceği suyun hayatına mal olacağından haberi olmaz. Çekirgenin vücuduna giren mikroskopik boyuttaki larva çekirgeyi içten istila ederek büyür ve çekirgenin boyunu neredeyse dörde katlar. Çekirgenin bütün kaslarını ve midesini ele geçiren solucan onun derin sulara ölesiye atlamasını sağlar.
Burada çekirgenin vücudundan çıkıp yaşam döngüsünü tamamlayan at kılı solucanı, hayatının büyük bir kısmını geçirdiği evi yani çekirgeyi arkasında ya boğularak ölmeye ya da balıklara yem olmaya bırakır. Sakulina Bu tuzlu su paraziti yaşamanın neredeyse tamamını bir yengecin vücudunun içinde geçirir. Yengecin savunmasız eklemlerinden vücuduna sızarak kendisini taşıyıcısının damarlarına kenetler ve burada gelişmeye başlar.
Sakulina büyüdükçe yengecin kendi vücudu üzerindeki kontrolü daha da azalır. Bir süre sonra Sakulina kontrolü tamamen ele geçirir ve bu evrede yengeç artık kendisi için değil vücudundaki Sakulina için yaşıyor hale gelir. Artık büyüyemez, çiftleşemez ve yediği yemekleri bile sindiremez. Parazit ise çoğalana kadar yengecin vücudunu bir kabuk gibi kullanır ve en korkutucu kısmı ise vücudunun tamamı ele geçirilmiş olan bu yengecin maalesef ki parazitin varlığından haberi bile olmaz.
Gine kurdu Gine kurdu, hayvanların zihnini kontrol eden tüm parazitler arasında belki de en ürperticisi. Çünkü taşıyıcısı hayvanlar aliminin en vahşisi. Yani insanlar. Bu parazitin size bulaşabileceği en yaygın yer durgun su ya da diğer bir adıyla ölü su. Bilinmeyen dalgasız göl ve göletler bu sulara en büyük örnek. Eğer olur da böyle bir suyu içerseniz suyun içindeki pireleri de midenize davet etmiş oluyorsunuz.
Mide asitleri bu pirelere çok kolay bir şekilde eritir ancak içlerindeki larvalara karşı savunma sistemimizin yapabileceği bir şey yoktur. Midenize geçen bu larvalar büyüyüp kurçuklara dönüşürler. Erkek kurçuklar vücudunuzda ölürler ve sindirilirler. Ama dişik kurçuklar bağırsaklarınızın duvarlarından karın kaslarınıza geçip orada büyümeye devam ederler. Büyümeleri yaklaşık 1 metreye kadar geldiği zaman durur ve artık bir sonraki evreye geçmeye hazır olurlar.
Dişik kurtlar ayaklarınız ve elleriniz gibi bölgelere doğru yol alırlar ve burada sizin haberiniz dahi olmadan 1 seneye kadar yaşarlar, büyük sayılarda doğurarak larva biriktirirler. Zamanı geldiğinde ise yine kurdu bir asit salgılar ve derinizi içten içe yakmaya başlar. Bu solucan sizin iç güdünüzü dahi kontrol eder. Elinizi suya sokma isteğinize karşı koyamayışınız solucan için bir zaferdir. Bu anda tüm larvalar vücudunuzdan çıkıp döngüyü yeniden oluşturmak için sulara karışırlar. Bu süreç acı verici ve uzun bir süreçtir. Yanma hissiyatı ve ağrılardan yürüyemezsiniz ve işin en kötü kısmı ise artık derinizin hemen altında 1 metre uzunluğundaki bir solucanın varlığından haberdersinizdir. Solucanı o bölgeden elle çıkarmak dışında yapabileceğiniz hiçbir şey yok ki bu işlem uğraş verici ve bir o kadar da can yakıcı.
Leocochloridium paradoxum Salyangozları zombileştirilmesiyle de ünlü olan paradoxum paraziti yine taşıyıcısını içten fededip beynini kontrol eden bir parazit. Ağız yoluyla larvaları vücuduna alan salyangoz kısa süre içinde vücudunun kontrolünü kaybeder. Salyangozların başlarındaki duyargalarına hükmeden paradoxum bu bölgeleri iyice şişirerek salyangozun bir solucan görüntüsüne sahip olmasını sağlar. Normal koşullar altında nemli ve karanlık yerleri seven bu salyangoz birden bire ağaçlara tırmanmaya ve kendisinin çok kolay bir av olacağı açıklara çıkmaya başlar. Salyangozun vücudunun kontrolü artık kendisinde değil duyargalarındaki yeni sahibindedir. Güneşin altındaki hipnotik hareketleriyle civardaki kuşların ilgisini çekmeyi başaran paradoxum salyangozu bir kuşa yem ederek yeni bir ev sahibine kavuşur.
Kuşun midesinde de çoğalan parazit dış kılama yoluyla kuşun midesinden atılır ve başka bir salyangoz için lezzetli bir akşam yemeğine dönüşür. Oradan da yeni kurbanlarına. Zümrüt hamam böceği arısı Göz alıcı renklere sahip bu yaban arısının doğal avı hamam böcekleridir. Bu böcekleri ele geçiren ve kendi çocukları için yem yapan zümrüt arısı işlem sırasında hamam böceğini etkisi altına alıp adeta kölesi haline getirir.
Kendi boyutlarının neredeyse iki kata olan avına saldıran zümrüt arısı ilk ısırığını hamam böceğinin ön ayaklarını etkisiz hale getirmek için kullanır. Daha sonra kuyruğundaki iğneyi hamam böceğinin tam beynine saplayarak beynini kontrol edecek bir zehir salgılar. Saldırısını başarılı bir şekilde tamamlayan zümrüt arısı geri çekilip zehrinin etki etmesini bekler. Bu sırada hamam böceği ön ayaklarını tekrardan kullanabilse de kısa süreliğine yaşamana devam eder.
Ancak bu sefer tek fark önünde duran avcısından korkup kaçmak için hiçbir hamlede bulunmaması. Kısa bir süre sonra zümrüt arısı hamam böceğinin antenlerinden birini koparıp tadını kontrol eder. Bilim insanlarına göre bu hareket hamam böceğinin vücudunda dolaşan zehir miktarını saplamak için. Zehrin az olması, hamam böceğinin kontrolünün sağlanamamasına, çok olması da zamanı gelmeden böceğin hayatını yitirmesine yol açar.
Kontrolü başarıyla tamamladıktan sonra zümrüt arısı aptallaşmış kölesini yakında bulunan inine götürür. Burada avına vücudundaki doğru bir noktaya tek bir yumurta koyduktan sonra bu oyuktan dışarı çıkar. Artık yapması gereken tek şey güvenliği sağlamak. Oyunun girişini mühürleyip hamam böceğinin çıkamayacağından emin olduktan sonra başka bir av bulmak için buradan artık ayrılabilir. Bir ayın büyük bir miktarı boyunca hayatta kalan hamam böceği her gün vücudundaki küçük zümrüt arısı yavrusu tarafından yenilip hayatını yitirmeyecek şekilde parçalanır. Hamam böceğinin hayatını yitirmesiyle sonuçlanan 30 günün sonunda oyuktan başka bir zümrüt arısı çıkar ve o da yeni kurbanlarını arar. Kordiseps Mantarı Yüzlerce çeşidi olan bu mantarı vücuduna almış olan karıncalar garip semptomlar göstermeye başlar. Histerik ve koloni dışı hareketler yapan bu karınca, karınca yuvasının içinde veya dışında yüksek bir yere çıkıp ayaklarını dal gibi sarabileceği bir yüzey bulduktan sonra burada ölene kadar bekler. 3 hafta içinde karıncanın kafasından çıkan mantar sporlarını patlatarak etrafa saçar ve kendisi için başka kurbanlar bulur.
Çoğunlukla koloni tarafından davranışları tespit edilen bu hastalıklı karınca hemen uzaklaştırılsa da koloninin başarısız olduğu nadir anlarda yuvadaki tüm karıncaların sonu gelebilir. Mantarın en ürpertici yanı ise bugün doğada bulunan her kordiseps mantarının başka canlıları hedeflemesi. Hala yeni türleri keşfedilen bu mantar daha çok böcekleri ve haşerileri hedef belirlesede mantarın mutasyona uğramayacağı ve yeni ve daha büyük hedefler belirlemeyeceğini asla bilemeyiz.
Zombie geyik hastalığı Daha önce anlattığım beyin kontrolü durumlarının aksine bu seferki durumu bir bakteri, virüs veya parazit yaratmıyor. Pryon denilen bu partiküler yaşamın en önemli yapı taşı olan proteinin bir türü. Pryonlar neredeyse yok edilemez patojenik proteinlerdir ve kendisini beyin ile omur iliğine bağlayıp burada çoğalıp kümileşirler. Uzun zamandır ortalıkta görülmeyen hastalık yakın zamanda tekrardan geyiklerde ortaya çıktı. Halüsinasyonlar, bunaklık, yürümede ve yemek yemede zorlanma gibi semptomları ağır bir şekilde yaşayan hayvanlar aşırı küre kaybı yaşarlar. Normal şartlar altında geyiklerin diken üstünde yaşayıp her zaman tetikte olmalarına karşın bu hastalığın etkisindeki geyikler bu endişelerden tamamen arınmış duruma geliyor. Pryonlar geyikler arasında idrar, tükürük veya dolaşım yoluyla aktarılıyor. İsminin zombi geyik hastalığı olmasının sebebi ise hastalığın aktarım şekli olmasının yanı sıra geyiklerin acıya karşı tepkisizliği ve bu videolarda da gördüğünüz gibi genel ürkütücü tavırları. Gördükleri halüsinasyonlar sebebiyle çok garip hareketleri olan geyik videoları internetin her yerinde. Amerika’nın Ayov Eyaletindeki bir okulda çekilen görüntüleri görüyorsunuz.
Zombileşen geyin saldırgan bir şekilde cama doğru koşması ve sert bir şekilde kafasına vurmasına rağmen sanki hiç acı çekmiyor olması gerçekten de ürkütücü. Anlaşıldığı kadarıyla ormandan insanların arasına inen bu geyik yüzünde ve gövdesindeki yaralar ile en ürperticisi. Belli ki aç olan geyik birinin verdiği yiyeceği temkinli bir şekilde alıyor. Ancak bu geyin bir insana bu kadar yaklaşması bile yaşanması zor biri olay.
Video hoşunuza gittiyse beğenme tuşuna basmayı ve YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.
Çok yakında yeni videoda görüşmek üzere.
İlk Yorumu Siz Yapın