"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dünya haritasını belirleyen savaş nasıl başladı?

Dünya haritasını belirleyen savaş nasıl başladı?

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=b-sDmGxcgu0.

Modern tarihteki hiçbir siyasi suikast hiç şüphesiz 1914 yılındaki Saraybosna suikasti kadar derin izler bırakmamıştır. Tarih kitaplarımızdaki o ifade eminim hala birçoğumuzun aklında. Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip’in Avusturya-Majoristan veliaht prensi Franz Ferdinand’ı Saraybosna’da öldürmesiyle 1. Dünya Savaşı’nda fitile ateşlenmiştir. Bugün size Saraybosna suikastinin enteresan detaylarını ve doğurduğu sonuçları anlatacağız.
Hazırsanız, gezetenin onunu başlıyor. Gavrilo Princip, 1894 yılında Bosna Ersek’te dünyaya geldi. 1912 yılında Belgrad’ta kaldığı sırada Karayel adındaki gizli bir terör örgütünün mensupları ile bağlantı kurup Genç Bosna isimli devrimci oluşumunun üyesi oldu.
28 Haziran 1914 günü o dönem Avusturya-Majoristan idaresi altındaki Saraybosna’ya resmi bir ziyaret gerçekleştiren veliaht prens Franz Ferdinand ile eşi Sofya’yı suikast sonucu öldüren Princip, 28 Nisan 1918’de ağır hapishane koşulları nedeniyle yakalandığı veren hastalığı sonucu bugün Çekya sınırlarında kalan Trezine’deki hapishanenin revirinde hayatını kaybetti.
1878 yılında imzalanan Berlin anlaşması ile Bosna Ersek Osmanlı idaresinden çıkıp Avusturya-Majoristan idaresine bırakılmış, akabinde ise Avusturya-Majoristan, Bosna’ya sayı ihlak etmişti. Ferdinand ve eşi büyük askeri tatbikatı izlemek üzere 27 Haziran 1914 günü Saraybosna’ya gelmişti. Ilıca semtindeki Bosno otelinde kalmışlar ve o gece üst düzey misafirleri için bir akşam yemeği tertip etmişlerdi. Kraliyet ailesine mensup çift bir gün sonra olacaklardan habersiz gecenin keyfini çıkarmıştı. Prens Ferdinand gördüğü yakın ilginin de etkisiyle ertesi gün aracını kullanan şoförü şehir merkezinde yavaş ilerlemiş talimatı vermiş, şehri iyice görmek istediğini söylemişti. Bugün de şehrin önemli sembollerinden biri olan tarihi şehir kütüphanesi ve belediye binasına nehir boyunca uzanan yoldan geçmişlerdi. İlk suikast girişimi bugünkü Saffet Bey Başakic ilkokulunun olduğu yerde gerçekleşmiş, suikast timinden biri aracın yavaş geldiğini görüp el bombası atmıştı. Ancak aracın şoförü atılan bombayı fark edip gaza basmış ve suikast başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Resmi törenin ardından Ferdinand ve eşi suikast girişiminde yarananları ziyaret etmek için hastaneye doğru yola çıkmıştı.
Geldikleri yoldan dönmeleri gerekirken şoför büyük bir hata yapmış ve bugünkü Yeşil Belirliler Sokanı’nın bulunduğu dar yola girmişti. Ana yola geri dönmek istediğinde ise Gavrilo tam iki yolun kesiştiği noktada onları bekliyordu. Fırsat ART’a ayağına gelen Gavrilo Princip yakın mesafeden iki el ateş ederek hem prensi hem de eşini öldürmüştü.
Suikast gerçekleştiren Gavrilo Princip’in yanı sıra ilk bombayı atan Nedelko Cabrinoviç, Cetko Popoviç, Danilo İliç, Trivko Grabeş ve Vaso Cibriloviç ile yakalanırken suikast ekibinden sadece Muhammed Mehmet Başic, Sırbistan’a kaçarak yakalanmaktan kurtulmuştu. O dönemin kanunlarına göre 21 yaş altındakiler reşit sayılmadığından suikastin failerine idam cezası verilemezken tamamı 20’şer yıl hapse mahkum edilmişti.
Failerin tamamı Avusturya-Majeristan’ın farklı bölgelerindeki hücrelerinde hayatlarını kaybederken kalıntıları ise 1. Dünya Savaşı’nın ardından Saray-Bosno’ya getirilip buradaki Aziz Marco mezarlığına defnedildi. Ferdinand ve Sofia’nın katilleri için burada bir de widow’dan kahramanları şapeli inşa edildi. Veliaht Prens Ferdinand, Bergat’ta eğitilmiş ve silahlandırılmış bir suikast timi tarafından öldürülmüştü.
Avusturya-Majeristan polisi 5 Haziran 1914’te Nikola Paşiş tarafından imzalanmış suikast planlarını da bulmuştu. Suikaste dair ilk incelemelerinin akabinde Avusturya-Majeristan, Sırbistan’a bir ultimatom gönderdi. Sırbistan önce bu ultimatomu kabul edecek gibi olsa da Rusya’nın desteğini arkasına alınca ultimatomu reddetti. Öte yandan tüm kanıtlara ve halkın intikam arzusuna rağmen Avusturya-Majeristan kralı 1. Fransz Josep ise savaş ilanına karşı çıkıyordu.
Hem dış işlerinden hem de ordudan gelen baskıya daha fazla dayanamayan kral 28 Temmuz 1914 tarihinde Sırbistan’a resmen savaş açtı. Hemen akabinde Rusya’da Avusturya-Majeristan’a, Almanya’ya ise Rusya ve Fransa’ya savaş açtı. Böylelikle 1. Dünya Savaşı da başlamış oldu.
Rusya, Fransa ve İngiltere’nin başını çektiği İttilaf Devletleri ile Almanya, Avusturya-Majeristan ve Osmanlıların başını çektiği ittifak devletleri arasındaki savaş tam 4 yıl sürdü. Tarihin o güne kadar gördüğü en kanlı savaş olarak kayıtlara geçen 1. Dünya Savaşı’nda 40 milyona yakın insan öldü veya yaralandı. Savaşın sonucunda Avrupa’nın siyasi haritası da tamamen değişti. Zira imparatorluklar parçalanırken birçok yeni devlet kuruldu. Savaşın ardından Almanya zayıflarken İngiltere ve Fransa ön plana çıktı. Yeni kıtadaki güç dengeleri de değişti. Avusturya-Majeristan İmparatorluğu da parçalandı. Osmanlılar ise Anadolu dışındaki topraklarını kaybetti. Sevr anlaşması ile Anadolu da parçalanmak istendi. Ancak Kurtuluş Savaşı’nda destan yazan Türk milleti yeni Türkiye Devleti’ni kurdu. Almanya savaşın sonunda çok ağır şartları kabul etmek zorunda kalırken aşırı milliyetçilik yükseldi ve bu daha sonraki yıllarda 2. Dünya Savaşı’nda çıkmasına neden oldu.
Öte yandan yine 1. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da Komünizm, Faşizm ve Nazizm gibi rejimler de ortaya çıktı. Tekrar Saraybosna suikastine dönecek olursak, suikastin düzenlendiği gün de Sırplar için anlamlı bir gün olarak ön plana çıkmaktadır. Aziz Vitüs günü olarak da adlandırılan Vidovdan’ın tarihi Osmanlılar ile Sırplar’ın karşı karşıya geldiği 1389 yılına dayanmaktadır.
Sırp Prens Lazar 1389 Kosova Savaşı’nda öldürüldükten sonra 28 Haziran Aziz Prens Lazar ve Sırp kurbanları anma günü olarak belirlenmiştir. Sırp halkının en önemli dini bayramlarından biri olarak ön plana çıkmaktadır. Kosova Savaşı ve Saraybosna Suikastinin yanı sıra birçok sembolik olayın yine 28 Haziran’a denk gelmesi de dikkat çekmektedir.
Eski Yugoslavya’nın dağılma sürecinde de etkisi olacak Büyük Sırbistan Hareketi’nin 1989 yılında Slobodan Milošević tarafından başlatılması, Milošević’in savaş suçları sebebiyle 2001’de lahyeye iade edilmesi ve Sırbistan’dan ayrılan Karadağ’ın 2006’da BM’ye kabul edilmesi bunların bazılarıdır.
Suikast’ta en önemli rolü hiç şüphesiz 10 Haziran 1910 tarihinde kurulan Sırp Terör Örgütü Sırna Ruka yani Karayel oynamıştır. Örgütün kurucuları ve üyeleri daha kuruldukları 1910 yılı öncesinde de terör eylemlerine ve siyasi cinayetlere karışmışlardı. Örgütün lideri Sırp Askeri İstihbarat Birliğinin de komutanı olan Apiskod adlı Albay Dragutin Dimitrijević’ti.
Karayel, Bosna-Ersek sınırları içinde de Genç Bosna adı altında faaliyetlerini sürdürüyordu. Karayel’in kontrolündeki Genç Bosna üyeleri daha sonra Ferdinand suikastini gerçekleştirmiştir. Apisk Ferdinand’a yönelik suikast planını daha onun Saray Bosna’yı ziyaret edeceği öğrendiğinde yapmaya başlamıştır. Silahlı 3 genci sınırdan Bosna’ya sokmuştur. Bu plandan dönemin Sırp Başbakanı Nikola Paş için de haberi olduğu bilinmektedir. Suikast Kimilerine göre tesadüf kabul edilse de suikaste dahil en ilginç detaylardan biri Ferdinand’ın Saray Bosna’yı ziyaret ettiği gün şehirdeki iki sinemada suikasti tahmin eden iki film gösterilmesi oldu. Filmlerden biri İnsansız Dünya, diğeri ise Gece Yarısında Bir Kurşun oldu. Bir diğer önemli detay ise dönemin Belgat’ta görevli Rus askeri ateşisinin suikast için Sırp Askeri İstihbarat Birliğine para vermesi oldu. Gavrilo Princip ile Nedelko Çabriloviç her ne kadar suikasttan önce siyanürlü hap içmiş olsalar da bu onları öldürmemiş sadece büyük karın ağrıları yaşamalarına sebep olmuştu. Ferdinand Habsburg hanedanlığından olup suikaste uğrayan ilk isim de değil. Daha önce İmparator Franz Josef’in eşi Elizabeth 1898 yılında İtalyan anarşistler tarafından öldürülürken Josef’in kendisi de iki suikast gelişiminden başarıyla kurtulmuştu.
1. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen o kurşunu atan Gavrilo Princip hakkında terörist mi yoksa milli kahraman mı tartışmaları 100 yıl sonra dahi devam ediyor. Princip’e dair ilk anıtın 1930 yılında yapıldığı biliniyor. Milliyetçi Sırpların bugün de övgüyle bahsettiği Princip için o dönemde yaptırılan anıt 1941 yılında şehri işgal eden Naziler tarafından Almanya’ya götürülmüş ve 52. yaş gününde Hitler’e de gösterilmiştir.
O dönem Avusturya-Majeristan İmparatorluğu’nun Bosna’yı işgal ettiği varsayılacak olursa çoğunluğu Sırp milliyetçisi bir kesim Princip’in işgalcilere başkaldıran bir kahraman olduğunu savunmaktadır. Burada hiç şüphesiz iki saldırgan tarafın yani Sırp milliyetçiliği ile Avusturya-Majeristan Emperyalizminin çatışmasını görüyoruz. Sırplar ve destekçileri o dönemde terör ya da şiddet yoluyla Avusturya-Majeristan İmparatorluğu rejimini yıkmak istemiştir.
Bölgedeki tarihçilerin bir kısmı ise bu siyikastın ne kahramanca bir eylem ne de bir terör eylemi olduğunu değerlendirmektedir. Onlara göre bu sadece siyasi bir cinayettir. İçerimizi izlediğiniz için teşekkür ederiz. Balkanlara dair yeni içeriklerde görüşmek üzere. Videomuzu beğenmeyi ve kanala abone olmayı da unutmayın. Modern tarihteki hiçbir siyasi siyikast hiç şüphesiz 1914 yılındaki Saray-Bosna suikastı kadar derin izler bırakmamıştır. Tarih kitaplarımızdaki o ifade eminim hala birçoğumuzun aklında.
Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip’in Avusturya-Majeristan veliaht prensi Frans Ferdinand’ı Saray-Bosna’da öldürmesiyle 1. Dünya Savaşı’nda fitile ateşlenmiştir.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir