Dünyanın En Güçlü Adamı “PUTİN“ Hakkında 27 KORKUNÇ GERÇEK
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=2Lpc4GSJ9_M.
Her yılın sonunda Forbes dergisi Dünya’nın en güçlü insanları listesini yayınlıyor. Bu liste liderlerin popüleritesi, kaynakları ve küresel olaylar üzerindeki etkileri dikkate alınarak oluşturuluyor. Tüm bu faktörlere bakıldığında mevcut listede 3. sırada Angela Merkel, 2. sırada Donald Trump, 1. sırada ise Vladimir Putin var. Hem de 2013 yılından beri. Ülkesi Rusya’nın Amerika Birleşik Devletleri’ne veya Hindistan, Çin gibi diğer büyük nüfuslu ülkelere kıyasla 145 milyonluk bir nüfusu olduğu düşünüldüğünde bu şaşırtıcı bir durum. Rusya ekonomik olarak güçlü olabilir fakat gayri safi yurtiçi hasılığa bazında Dünya’nın en güçlü 12. ülkesi olmaktan ileri gidemiyor. Peki Putin neden bu kadar güçlü? Basit bir hayattan yükselerek Dünya’nın en güçlü adamı nasıl olunur ve bu güçlü adam bizim hayatımızı da nasıl etkiliyor? Gelin bakalım.
Putin 1952’de bugünkü St. Petersburg’ta Dünya’ya geldi. Babası fabrika işçisiydi ve biri Alman ordusunun işgali sırasında olmak üzere 2 erkek kardeşi de genç yaşta öldü. Memleketinde ise açlıktan dolayı 1 milyondan fazla insan ölmüştü. Genç yaşlarından itibaren Sovyet casus filmlerinden esinlenerek Sovyet İstihbarat Ajansı KGB için casus olmak istiyordu. St. Petersburg devlet üniversitesinde hukuk eğitim aldı ve sonra KGB adına Almanya’da gizli casus olarak çalışıp sosyalist Doğu Almanya’nın çöküşüne yol açan isyanlarda faaliyet gösterdi. 9 Kasım 1989’da Berlin duvarı yıkılırken gizli KGB dosyalarını Almanların eline geçmesini önlemek için yakıyordu. Bu sırada Sovyet Rusya 15 yeni ülkeye dağıldı. Putin’in gözünde Ruslar 2 milyon kare toprak kaybetmişti.
Daha sonra o bunu 100 yılın en büyük jeopolitik felaketi olarak adlandıracaktı. Yeni hükümet eskiden komünist rejimin sahip olduğu enerji, madencilik ve iletişim şirketleri gibi yaklaşık 45 bin kamu işletmesinin hepsini özelleştirmek yani satmak zorunda kaldı. Rus ekonomisi tam anlamıyla bir düşüş içindeydi ve tüm bu şirketler bugün Rusya’nın oligarşi yöneticileri olarak bilinen birkaç aşırı zengin kişinin eline geçmişti. Yeni Rusya devleti devlet oluşumu hususunda da zor zamanlar geçiriyordu. İlk başkan Boris Yeltsin Batı ile iş birliği içinde olduğu için popüleritesi iç açıcı sayılmazdı ve bu yetmezmiş gibi bir de alkolikti. Ruslar onun Batı’nın kuklası ve palyaço olduğu düşüncesi içindeyken o iktidarda kalmak için oligarşi yöneticilerine siyasal iktidarı teslim ederek onların daha da büyümesine yol açtı. Tüm bunlar olurken Putin ülkesine geri döndü. Siyasete atılıp birçok terfi aldı, Boris Yeltsin’in güvenini kazandı ve 1999’da Boris Yeltsin’in başkanlıktan istifa etmesi ve Putin’i başkan olarak önermesiyle bir anda Rusya Federasyonu’nun resmi başkanı oldu. Putin döneminden önce Sovyetler Birliği yeni çökmüştü ve Rusya’da birçok ayrılıkça hareket vardı. Rusya’nın 89 federal bölgesini daha rahat kontrol edebilmek için 7 idari bölgede yer alacak şekilde yeniden düzenledi. Sistemi değiştirdi böylelikle bu bölgelerin yerel yönetimleri artık doğrudan halk tarafından seçilmiyor kendisi tarafından atanıyordu. Tüm bu şahsi kararları demokrasiye aykırı olarak nitelendirilmiş olsa da aslında bu tür davranışları onun Rusya’da daha da popüler olmasını sağlamıştı. Putin birçok Rus’un Rusya’yı eski gücüne geri getirecek güçlü birini istediğini analiz etti. Halkın gururunu ve kimliğini geri almak istediğini biliyordu.
2000 yılında biraz farklı sözlerle olsa da eski Sovyet marşını elit kesim tarafından eleştirilse de geri getirdi. Bu grafik Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından eşitsizliğin nasıl daha çok kötüleştiğini ve ekonominin çöktüğünü gösteriyor. Bu da Putin’in siyasete girdiği yerdir.
Putin oligarşi yöneticilerinin ve mafyaların başına bir demir yumruk gibi düştü. Oligarşi yöneticilerini kendi kuralları altında kısa zamanda baskı altına aldı.
Putin’i destekleyenler ödülendirilir, desteklemeyenler ise saf dış edilirdi.
Mutlak gücü elde edince oligarşi yöneticilerini kendine ve zorla Rusya’ya bağlayacaktı. Öyle ki en büyük 10 Rus firmasından 5’i tamamen devlete aittir. Ya da devlet bu şirketlerin en büyük hissedarıdır. Ayrıca 2000’de görevi teslim alır almaz Rus televizyonunun dizginlerini de elinde tutmuştu. Tüm haber merkezleri devlete ait propaganda makineleri haline gelmiş
ve bu rejim her zaman onun güçlü bir lider olduğu hakkında hikayeler anlatmaya başlamıştı. Güçlü, sevilen ve krizmetik gösterilmeye çalışılan imajı için hayvanlarla ve çocuklarla ilgileniyor, poz verirken çok dikkatli davranıyor ve sık sık sanki bir başkasının mesleğine adım atıp inanılmaz başarılar elde etmiş gibi davranıyordu. Siyah kemerli Judo-Jupit’in antrenman yaparken, Olga körfezinde bir balinadan deri örneği alınmasına yardım ederken,
Finlandiya köfesinde bulunan bir batık gemi incelemesinde yaralırken, bir bilimsel çalışma sırasında kutup ayısının boy ölçümünde yaralırken, nadir görünen bir turna cinsinin koruma altına alınması için bilimsel çalışmalara katılıp planörle uçarken, motor çetesiyle motor sürerken, atış talimi yaparken, formula 1 yarışındayken,
at sürerken, okey oynarken, balık tutarken, avlanırken, yüzerken, şefkat gösterirken ve şarkı söylerken. Hiç kimse bu ülkede Putin kadar tanıdık popüler değil. Onun bu ünlü fotoğrafı inanılmaz arkeolojik buluntular olan iki antik Yunan Amfarası’nın bulunduğu Karadeniz’de çekildi.
Ve anlatılan hikaye sadece yüzmesi ve onları bulmasıydı. Ancak kısa süre içinde Putin’in bulması için o Amfora’ların oraya bilerek yerleştirildiği ortaya çıktı. Tüm bunlardan Rusların anladığı mesaj, Putin’in inanılmaz derecede kuvvetli, maço ve etkileyici gerçek ve ideal bir Rus erkeği olmasıydı. Ülkenin edit tabakasına gönderilen mesaj ise, Buraların sahibiyim. Ülkenin ellerimden kayıp gideceğine dair endişe etmenize gerek yok. Sağlıklıyım, güçlüyüm ve her şey iyi olacak.
Putin rejimi 2005 yılında şu anda Rusça, Arapça, İngilizce ve Almanca ağlara sahip olan Russia Today devlet televizyon alanı da kurdu. Amaç ise Rus izleyiciler değil, uluslararası ilgi. Pöpıtayıca, ben bunu açıklayacağım, pöpıtayıca, monopoly’yi kırmak istedim. Sadece RT YouTube kanalı bile 5 milyarın üzerinde video izlenmesi yakalamıştır. Profesyonelce kurgulanmış kahramanlık hikayeleriyle dolu.
Tüm bunlar Rus kaynaklı ve bu videolar sayesinde Putin, Türkiye dahil tüm dünyada en çok sempati duyulan yabancı lider haline gelmekte. Sovyet sonrası karmaşa sırasında Rusya’dan gayri resmi olarak ayrılmış bir bölge olan Çeçenistan’da artan bir şiddet ve isyan vardı. Çeçen savaş beyleri Rusya topraklarına doğru ilerliyor ve sınırları bombalıyordu. Bir dizi ölümcül bombalama, Moskova’da dahil olmak üzere birçok Rus şehrinde 300’den fazla insanı öldürdü. Putin KGB geçmişinin kattığı sert tavır ve acımasızlıkla Çeçenliler’e karşı, ”Bedeli kendi insanımı hatta çocuklarımı öldürmek bile olsa hepinizi imha ederim.” diyerek Çeçenistan’ın başkenti Grozny’i hedef aldığı yıkıcı bir savaşı başlattı. Yaklaşık 80.000 sivilin de hayatını kaybetmesiyle bir yıldan az bir sürede Rusya Çeçenistan’ı kontrolü altına aldı. Bu olayla Putin’in onay oranı bombalamadan önce %2 iken, bombalamalardan sonra %45’e sırtladı ve hakimiyetini tescillemiş oldu. Gazeteciler daha sonra Rus güvenlik servislerinin Moskova’daki bombalama olaylarında suç ortağı olabileceğini gösteren kanıtlar ortaya çıkaracak olsa da, kapalı bir devlet soruşturmasıyla tüm aksi fikirler kısa zamanda ortadan kaldırılacaktı. Artık Putin önce oligarşi yöneticilerinin, sonra elitlerin ve sonra da halkın terbiye edilmesiyle vizyonunu Rusya’nın sınırları dışına taşımakta özgürdü. O zamanlara kadar ABD ile ilişkileri oldukça iyiydi. Fakat Putin George Bush’un yazdığında tatil bile yapsa da,
”Bak, gözünün bir adamı gördüm. Çok hızlı ve güvenli oldum.” İşler değişmek üzereydi. Ağustos 2008’de Rusya güç gösterisi sergilemek için eski bir Sovyet Cumhuriyeti toprağı olan Gürcistan’ı, ülkenin tüm internet bağlantısını keserek işgal etti ve dünyanın her yerinden gelen kınamalar eşliğinde Gürcistan’ın iki bölümünü topraklarına kattı. Rusya inanılmaz derecede büyük olsa da okyanuslara erişimi sınırlıdır.
Arktik Okyanusu her yıl yaklaşık 6 ay boyunca donar. Rusya’nın Karadeniz’e erişimi olmasına rağmen hala Akdeniz’e doğru açılan boğazı kontrol eden Türkiye’ye bağımlıdır. Bu nedenle Ukrayna’dan 2014’de Sivas Topol Limanı ve Kırım Yarımadasını alarak Karadeniz’de önemli bir askeri üste sahip oldu. Ukrayna Avrupalılaşmaya çalışmakta ve Putin Ukrayna’nın NATO’ya katılacağından çekinmektedir. Bu nedenle Rus hackerlar Ukrayna’nın Doğu Kesiminde protestolara yol açan propaganda kampanyaları yapmakta.
Ve Putin Ukrayna’daki savaşı desteklemeye devam etmektedir. Orta Doğu’da ise ABD’nin varlığı ve Türkiye gibi rakip bölge ülkelerini zayıflatmak için, Diktatör Beşar Esad’ın Suriye’deki kanlı iç savaşına destek olarak silah ve savaş uçakları göndermektedir. Putin rejimi Avrupa ülkelerindeki ekstremist adayları destekleyen propaganda kampanyaları da yapmaktadır. Macaristan’daki Jobbik Partisi, Avusturya’daki Özgürlük Partisi ya da İtalya’daki Forza İtalya Partisi gibi yurtdışındaki birkaç Rus yanlısı partiyi desteklemekte, Fransız seçimlerinde Cumhurbaşkanlığına aday olan Marine Le Pen’i milyonlarca euro ile fonlamaktadır. Putin kısaca Batı Demokrasilerindeki siyasi bölümeyi ve derinleşmeyi, Rusya’nın çıkarı uğrunda kullanmayı ummakta, Batı dünya düzenini ve Türkiye’nin bölge hakimiyetini zayıflatmayı amaçlamaktadır ve Rusya’yı militerist bir topluma dönüştürmektedir. Orta Doğu’da Rusya’nın varlığı kadar ABD’nin varlığı da Türkiye için sorun teşkil etmektedir. Bakalım gelecekte Türkiye’yi ne bekleyecek? Videomu izlediğiniz için teşekkür ederim.
Bunun gibi videoları yapmaya devam etmemi istiyorsanız videoyu beğenerek bunu bana gösterebilirsiniz. Ayrıca YouTube kanalıma yeni videolar yüklemeye devam edeceğim. Kaçırmamak için abone olun. Bir sonraki videoda görüşmek üzere.
Ben Ruhi Çenet.
İlk Yorumu Siz Yapın