"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dünyanın En TUHAF Ülkesi İSRAİL Hakkında 27 İNANILMAZ GERÇEK

Dünyanın En TUHAF Ülkesi İSRAİL Hakkında 27 İNANILMAZ GERÇEK

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=krE4LViM9Xc.

Herkese merhaba ben Sümeyra Çenet. İsrail. Resmi adıyla İsrail Devleti. Ortadoğunun en güçlü ülkelerinden biri. Arap ülkeleriyle çevrili olan bu ülke dünyanın tek Yahudi devleti. 22.145 km² ölçümüyle dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan İsrail, Türkiye’nin yaklaşık 35’te biri. Öyle ki burası Ankara’dan bile daha küçük. Akdeniz’e kıyısı olan ülkenin kuzeyinde Lübnan, kuzey doğusunda Suriye, doğusunda Ürdün,
güneybatısında Mısır, son olarak hem batısında hem de doğusunda Filistin topraklarına ait Gazya Şeridi ve Batı Şeriyi bulunmakta. Ayrıca ülkenin Kızıldeniz’de de kıyısı bulunuyor. İstanbul’dan Televive yolculuk sadece iki saat sürmekte. İki ülke arasında zaman farkı ise bulunmamakta. Videoya devam etmeden önce bu videoda anlatacaklarımın hiçbir ideolojik fikir taşımadığını ve sizde ülkeye ve insanlarını tamamen objektif bir şekilde anlatacağımı belirtmek istiyorum. İsrail 73 yıl önce bağımsızlığını ilan etse de ülke sınırları için hala net bir uzlaşmaya varılabilmiş değil. Ülke kurulduğu tarihten bu yana Arap komşuları ve Filistin halkıyla sürekli bir çatışma halinde ve Kudüs gibi bazı sınır bölgelerinde hala anlaşmazlıklar sürmekte. İsrail bugüne kadar topraklarını kimi zaman savaşlarla, kimi zaman anlaşmalarla, kimi zamansa işgallerle geliştirdi. Hatta zamanda Filistinlilerin topraklarını İsrail’e sattığına dair iddialar da var.
İsrail’in bağımsızlığından bugüne kadar olan sınır değişimlerine bakarsanız ülke topraklarının sürekli genişlediğini Filistin’in ise haritadan silindiğini görebilirsiniz. Bugün İsrail 28.000 km² tarihi Filistin topraklarının %80’ini ele geçirmiş durumda. Yani Filistinliler eski topraklarının sadece %20’sini kullanabiliyorlar. İsrail’deki hayatı ve Yahudilerin yaşam tarzlarını anlatmadan önce şunu belirtmeliyim.
Öncelikle Yahudiler sürgün edildiklerinden beri hep dünyanın dört bir yanına yayılmış bir şekilde yaşadılar. Bu yüzden de bugün sadece İsrail’de değil, ABD’de, Fransa’da, Kanada’da, İngiltere’de, Rusya’da, Arjantin’de, Brezilya’da hatta Avustralya’da bile hala büyük bir Yahudi nüfusu yaşamaktı. İsrail’in kuruluş amacı ise dünyanın dört bir yanında vatansız olarak yaşayan Yahudileri Yahudi bir devlet çatısı altında bir araya getirmekti.
İsrail’in nasıl kurulduğuna videonun ilerleyen kısımlarında geri döneceğim. İlk olarak ülkenin demografik yapısına bakalım. Toplam nüfusu yaklaşık 9.3 milyon. Dünyadaki toplam Yahudi nüfusunun %45.4’ü yani neredeyse yarısı burada yaşamakta. 15.2 milyon Yahudinin 6.9 milyonu. Nüfusun %73.9’u etnik olarak Yahudi, %21.1’ı Arap yani Filistin asıllı insanlar, geri kalanı ise diğer milletlerden oluşmakta.
Dinin yapıya bakmadan önce tüm İsraillerin Yahudi ya da tüm Filistinlerin veya Arapların Müslüman olmadığını belirtmem gerekiyor. Nüfusun %74.2’si Yahudi, %17.8’si Müslüman, %2 Sıhıristiyan, %1.6’sı Dürzi, geri kalanı ise diğer dinlere mensup ya da hiçbir dine mensup değil. 2018 yılında kabul edilen yasayla ülke, Yahudilerin Ulus Devleti olarak tanımlanmaya başlandı.
Yasada Yahudi Devleti olan İsrail’in dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi anavatana olduğu, ülkede kendi kaderini tayin etme hakkının sadece Yahudilere ait olduğu ve hukukta bir boşluk olduğunda Yahudi şeriatının referans alınacağı, İsrail’in başkentinin Kudüs olduğu yazmakta. İsrail’in nüfusu az olmasına rağmen son yıllarda nüfusu en hızlı artan ülkelerden biri. Bunun en büyük nedenlerinden biri çok çocuklu bir yapıya sahip olmaları.
Öyle ki Tevrat’taki ilk emir bile üreyip çoğalmak üzerine. Zaten evliliğin temel amacı da Yahudi toplumunun çoğalmasını sağlamak. Ülkede kadın başına düşen çocuk sayısı üçken, Yahudilerin en dinler topluluğu olan Haridilerde bu sayı 7.1. Devlet bebeği olmayanlar için ücretsiz olarak tüp bebek tedavisi sağlamakta. 45 yaşına kadar olan her kadın bu şekilde iki bebek doğurma hakkına sahip. Hızlı nüfus artışının ikinci nedeni ise Aliya adı verilen geri dönüş yasasının uygulanması.
Bu yasa sayesinde Yahudi soyundan gelen kişiler hiçbir şart aranmadan doğrudan İsrail vatandaşı olma hakkına sahip. Aliya yapmaya karar verenlerin uçak biletleri ve hava alanından kalacakları yere ulaşımı devlet tarafından karşılanmakta. Ayrıca ev eşyaları dahil taşıyacakları bütün eşyalar gümrükte vergiden tamamen muaf ve sorunsuz bir şekilde geçiyor. Ülkeye Yahudi göçünü arttırmak için devlet vergi indirimlerinden sosyal yardımlara kadar bir çok ayrıcalık sunmakta.
İsrail’e yerleşen Yahudi evli çiftlere 11.400 dolar para yardımı yaparken bekarlara ise 6.000 dolar yardım yapıyor. Eğer ilk 6 ayda iş bulamadıysanız yılın geri kalan 6 ayında 1524 ile 4.400 şekil arasına değişen aylık ödeme alma hakkınız bulunuyor. Göçmenlerin yeni ülkelerine hızlı ve kolay bir şekilde entegre olabilmeleri için İbraniyca kursları ücretsiz olarak veriliyor. Aliya’nın 8. ayından itibaren ise 5 yıl boyunca süren kira yardımı başlıyor. Ev ya da araba alacaklara ya da araba ithal edeceklere yine vergide indirim yapılıyor. Yaşadıkları ilk 1 yıl boyunca sağlık ücretsizken eğitimde ise sağlam indirimler yapılmakta. Bu insanlar daha çok işgal altındaki Filistin toprakları olan Doğu Kudüs ve Batı Şeriat’aki Yahudi nüfusunun artması için o bölgelere yerleştirilmekte. Bugün ülkede yaşayan Yahudilerin %27’si ülkeye sonradan göç eden Yahudilerden oluşmakta. Bu yasanın uygulanmasının nedeni ise İsrail’in kuruluş amacı. Yani dünyadaki tüm Yahudileri tek çatı altını toplamak. Mesela bu amaç doğrultusunda ülkede bulunan Birdtrite adındaki Yahudi örgütü 18-32 yaş aralığındaki Yahudilere, İsraile’de 10 günlük bir miras gezisitürü finanse etmekte. Dünyanın dört bir yanından Yahudi gençleri İsraile ücretsiz bir gezi yoluyla getirerek devletle olan bağlarını güçlendirmeye ve bu sayede de Yahudi halkının geleceğini garanti altına almaya çalışıyorlar.
Yahudi nüfusunun artması için devlet aileleri teşvik eder ve aileler çocukları 18 yaşını doldurana kadar her ay devletten maddeyi destek alırlar. Bu destek çocuk başına ödenir ve çocuk sayısı arttıkça ödenen miktar kaplanarak artar. Mesela tek çocuklu bir aile devletten her ay 152 şeker alırken çocuk sayısı arttıkça yaşa da bağlı olarak alınan para 359 şekere kadar çıkar. Ayrıca 2020 yılında dört çocuğu olan ailelere ek yardımda yapılmaya başlandı.
Ebeveynler için 750 şeker ve dört çocuğun her biri için 500 şeker ek yardım yapılıyor. Yani dört çocuğu olan bir aile 3500 şeker ek yardım alıyor. Beş çocuk ve sonrası içinse 300 şeker alınmaya başlanıyor. İsrail dünyadaki 37 gelişmiş ülkeden biri. Kıbrıs adasını saymazsak Orta Doğu’da bulunan tek gelişmiş ülke. Gayrisafi yurti çağsası sıralamasına göre dünyanın en büyük 30. ekonomisi. Sahip olduğu askeri hakimiyet, uluslararası destek ve ekonomik güç sayesinde bugün dünyanın en güçlü ülkelerinden biri konumunda. ABD, Orta Doğu’da kendini güçlü bir ortak yaratırken aynı zamanda İsrail’i Filistin’e devam eden anlaşmazlıkları başta olmak üzere birleşmiş milletlere karşı desteklemekte ve korumakta. ABD’den her yıl 3 milyar dolardan fazla yardım alan ülke nükleer güce ve gelişmiş silahlara sahip. İsrail, dünyadaki tüm askeri teçhizatın %10’unu ve insansız hava araçlarının %60.7’sini tek başına sağlamakta. Gayrisafi yurti çağ sılasının yaklaşık %6’sı savunma için harcanıyor. Dünyada bu konuda Suudi Arabistan’dan sonra birinciler. Burası yaşamak için en güvenli ülkelerden biri olmasa da güvenliğin üst düzeyde tutulduğu, dünyanın en iyi kurulan ülkelerinden biri. Toplu bir alana girerken daima bir kontrol ve iksrei var. Ülkenin her yeri askerle dolu. Burası Kuzey Kore ile birlikte kadınların askerlik yapmak zorunda olduğu nadir ülkelerden. 2021 verilerine göre kadınlar askerlerin yaklaşık %40’ını, subayların ise %25’ini oluşturmakta. Zorunlu askerlik erkeklerde 2.5 yıl iken kadınlarda 2 yıl. Üniversiteye başlamadan önce herkes zorunlu askerlik eğitimini tamamlamak zorunda. Bu yüzden de ülke OECD’nin yaptığı bir araştırmaya göre dünyanın en yaşlı öğrencilerine sahip. Üniversiteye başlama yaşı ortalama olarak 21-24 yaş aralığındayken lisans derecesi alma yaşı ise 27. Zorunlu askerlik bitse de vatandaşların çoğu 42 yaşına kadar yılda bir ay hizmet vermeye devam ediyor. Bu arada devlet askerlik yapanlara ayda 1235 şeker ile 3048 şeker arasında ödeme yapmakta. Ülkede yaşayan arap asılı vatandaşlar için askerlik zorunlu değil.
Kadınlarsa dini vicdan, evlilik, hamilelik veya annelik gibi nedenlerle askerlikten muaf olma hakkına sahipler. Askerlikten sonra 1 yıl dinlendikleri 1 yıl yaşıyorlar. Devlet gençleri bu süreçte maddeyiz destekle bulunarak onları Güney Amerika, Afrika veya Kuzey Avrupa’daki ülkelere gezmek için gönderiyor. Bunun amacı ise milli ibenliklerini kazanan gençlerin ufkunu genişletip onları hayata hazırlamak ve kendilerini keşfetmelerini sağlamak.
Döndüklerinde ise kendilerine en uygun meseye ya da üniversite bölümüne karar vermelerini sağlayıp bu insanları çok daha verimli birer birey olarak ülkeye kazandırmak. İsrail bu konuda oldukça başarılı. Bugün dünyada startup ulusu lakabıyla biliniyorlar. Ülkeye yeni silikon vadisli denmekte. Dünyada kişi başına düşen en fazla startup sayısı pandemi döneminden öncesine kadar İsrail’deydi. Dünyanın en yenilikçi ülkeleri listesinde 7. sıradalar. İsrail’in girişimcilikte bu kadar ön planda olmasının en büyük nedenlerinden biri çocukların henüz 6-7 yaşındayken bile aileleri tarafından sürekli ülkeleri için bir şeyler öğretmeleri gerektiğinin aşılanması. Küçük nüfusuna rağmen burası en fazla Nobel üdülü kazanan 12. ülke. Aynı zamanda kişi başına düşen en fazla müzedep burada bulunmakta. İsrail eğitim sistemi en iyi 5. ülke iken OECD tarafından 2017 yılında hazırlanan bir rapora göre en eğitimli 3. ülke. 25-64 yaş aralığındaki nüfusun %50.9’u üniversite mezunu. Üniversite öğrencilerinin %60’ı ise kadın. Ülke yüksek profilli bir iş gücüne sahip. İsraillerin gelecek kaygısı yok. Üniversiteden mezun olanlar kolaylıkla iş bulabilirken okumayanlarsa zorunu olarak yaptıkları askerlik eğitiminde zaten bir meslek sahibi oluyor. İsrail bugün dünyanın en mutlu 12. ülkesi. Ortadoğu ve Orta Asya’ya bakarsak ise en mutlu ülke.
Bu iki bölgede de en uzun yaşam beklentisi olan ülke yine İsrail. 83.19 yılla burası ortalama yaşam süresi en uzun 9. ülke. Ülkede kişi başına düşen yıllık gelir Fransa’dan İngiltere’den daha yüksek 44.000 dolar civarında. Türkiye’nin ise yaklaşık 5 katı. Ülkenin başarılı olmasının en büyük nedeni ise çalışma hayatında yer aşçının neredeyse hiç olmaması.
Herkes eşit. Herhangi bir şirkette ortalama bir işçinin fikrini özgürce dile getirip patronlarla tartışması oldukça normal. İnsanlar arasındaki eşitlik derecesine odaklanarak hazırlanan 66 ülkenin değerlendirildiği Huffstead güç mesafesi endeks sıralamasına bakarsak İsrail’in en düşük güç mesafesine sahip ikinci ülke olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Yapılan araştırmada Alman disipliniyle yetiştirilmiş bir kadın İsrail’deki çalışanların yöneticilerine karşı olan davranışlarını saygısızlık olarak nitelendirmiş. İsrail ordusu dünyanın en büyük ordusu olmasa da sahip olduğu eğitim ve askeri teçhizatla dünyanın en tehlikeli ordularından biri olarak görülmekte.
Öyle ki burası Mısır, Ürdün, Suriye olmak üzere toplam 3 ülkeye karşı gerçekleştirdiği 6. gün savaşlarında tek başına 130 milyonluk bir koalisyona karşı gelerek topraklarını 4 katına çıkaran bir ülke. Aslında bakarsanız İsrail çok küçük bir nüfusa sahip. Dolayısıyla orada nüfusları daha az yani bir mücadele durumunda az kayıplı zafere hedefliyorlar. Bu yüzden gerçek mermiler ve daha iyi ekipmanların kullanıldığı çok yoğun bir eğitim alıyorlar. Zorunlu askerliğin üniversite eğitiminden önce verilmesi ve bu kadar uzun olması aynı zamanda kadınlarına dahil edilmesinin en büyük nedeni küçük ve az nüfusu bir ülkeden en yüksek askerliği gücü elde etmek. Komşularının hiçbiriyle dost değil ve ayakta kalabilmek için güçlü olması gerek. Ülkedeki günlük hayata bakacak olursak 2018 yılında ülke ulus devleti olduğundan beri ülkenin tek resmi dili var.
İbranice. En çok konuşulan ikinci dil olan Arapça önceden her ne kadar resmi dil olarak kabul edilse de uygulamada İbranice ile hiçbir zaman eşit değildi. Bu arada İsrail ölü bir dili tekrardan dirilten ve o dili ulusal bir dil olarak kullanmayı başaran tek ülke. İbranice 500. yüzyılda ölen ve 19. yüzyılda tekrardan canlanan bir dil. Genel olarak ülkede yaşayanlar iyi derecede İngilizce bilmekte.
Sokak tabelaları çoğunlukla İbranice, Arapça ve bazen de İngilizce olmak üzere 3 dilde yazılmakta. Ülkede Yahudilerin bir cemaati olan Avrupa’dan göç eden Hasidikler arasındaysa içinde Almanca kelimeleri içeren 7 adı verilen bir dil yaygın olarak konuşulmakta. Ülkenin para birimi yeni İsrail şekeli. Bugünkü kurlara göre bir yeni İsrail şekeli yaklaşık 4.45 Türk Lirasına karşılık gelmekte. Asgari ücret 5.300 şeker yani yaklaşık 24.000 TL. Ortalama maaş ise 11.600 şeker. O da yaklaşık 52.000 TL’ye karşılık gelmekte. Mesleklerin ortalama maaşlarına bakarsak öğretmenler 14.000, avukatlar 22.000, mühendisler 25.000, dişçiler 35.000, doktorlarsa 42.000 şeker kazanmakta. Fakat bu maaşlar üzerinden gelir vergisi gibi pek çok kesinti yapılmakta. Gelir vergisi kazancınıza göre %10’dan başlayarak %50’ye kadar çıkar. Ülkede ne sağlık sistemi ne de eğitim ücretsiz. Her ay %5 oranında sağlık vergisi ödenmekte. Ayrıca yine her ay %7 oranında ulusal sigorta kesintisi yapılmakta. Mesela ayda 30.000 şeker kazanan bir yazılım mühendisiyseniz %35 gelir vergisi, %5 sağlık vergisi, %7 ulusal sigorta ödemesi yaparsınız. Yani maaşınızın %47’si kesilir. Size 15.900 şeker kalır.
Ayrıca ister kiracı olun, isterseniz ev sahibi olun. Oturduğunuz ev için her yıl Arnona adı verilen bir belediye vergisi ödemeniz gerekir. Bu vergi mahalleden mahalleye değişir ve metre karı başına 40 ile 113 şeker arasında hesaplanır. Mesela eviniz 130 metre karayse en iyi bölge için 14.700 şeker vergi ödersiniz. Eğer 100 metre karayse ödeyeceğiniz vergi en az 4.000 şeker olur. Ülkedeki en büyük gider kalemlerinden biri ise kiralar. Tel Aviv şehir merkezindeki ortalama kiralara bakarsak, 1 odalı stüdyo daireler 3-4.000, 2 odalı daireler 5-6.000, 3 odalı ve daha büyük dairelerse ortalama 10.000 ile 15.000 şeker arasında değişmekte. Ülkede yaşan birçok batı ülkesinden yaklaşık olarak %25 daha pahalı. İsrail’in en gelişmiş şehri olan Tel Aviv The Economist’in raporlarına göre 2021 yılında dünyanın en pahalı şehri seçildi.
Ülkede genel olarak bahşiş bırakmak zorunlu. Birçok insan gelir inip bahşişler üzerinden hesaplamakta. Restoran ve kafelerde en az %10 bahşiş bırakılıyor. Yemekler, kiralar, arabalar, kıyafetler neredeyse her şey normalinden çok daha pahalı. Market fiyatlarına bakarsak en ucuz şey sebze. Bunun nedeni ise İsrail’in gıda ihtiyacının %70’ini kendisinin karşılayabilmesi. Topraklerinden 3’te 2’si çöl olan İsrail için bu büyük bir başarı.
Sadece %20’si tarıma elverişli olan ülkeden dünya basınında çöldeki mucize olarak bahsedilmekte. 1948’den bu yana ülke nüfusu 10 kat ekonomisi ise 70 kat büyüdü. Geliştirdikleri tarım teknolojileri sayesinde son 25 yılda üretimlerini 7 katına çıkardılar. Su yok, varsa bile tuzlu. Sıcaklık 40 derece. Görge yok, toprak yok ama Suudi Arabistan’a İsrail’den hurma gidiyor.
Yetiştirilen meyve ve sebzelerin %90’ı ihraç edilirken %10’u ise iç pazarda tüketiliyor. Ülkede yaşamın pahalı olmasının en büyük nedenlerinden biri askeri maliyetlerin yüksek olması. Örneğin kadınların ve erkeklerin yaklaşık 2,5 yıl zorunlu askerlik yapması demek. Bu süreç içinde devletin onlara bakması, onlara maaş bağlaması ve bu kişilerin bu süreçte bir işte çalışmayıp devlete vergi vermemesi demek. Ülkenin pahalı olmasındaki ikinci neden ise tıpkı bir ada ülkesi gibi olması.
Komşuların ilişkisi iyi olmadığından aralarında da neredeyse herhangi bir ticaret bulunmuyor. Üretemedikleri birçok şey dışarıdan uzaktan ithal edilmekte. Yahudilik Yahudilere özel etmik bir din olduğundan din ve millet kavramları içine geçmiştir. Bu yüzden de günlük hayat buna göre şekillenmiştir. Kısacası İsraililerin bir kültürü haline gelmiştir. Mesela Şabak günü olarak atlandırdıkları Cumarkesi günleri Yahudilerin çalışması dini olarak yasaktır.
Bu yüzden de İsrail’de hafta sonu cuma ve cumartesi günüdür. Yani hafta pazar günü başlar. Devlet kurumları ve bankalar cuma cumartesi kapalıdır. Dindar olan Yahudiler kutsal günleri olan bu Şabak gününde dizi iki güç harcanan hiçbir iş yapmazlar. Bugün onlar için Tanrı’ya yaklaşma, ibadet etme günüdür. Şabak günü cuma akşamı gün batımından cumartesi gün batımına kadar sürer. AVM’ler, marketler, dükkanlar ise cuma günü öğleden sonra erken saatlerde kapanır. Cumartesi günleri ise ya gün boyu kapalı kalır ya da akşam 8-9 gibi genellikle Şabak bittikten sonra açılır ve geç saatlere kadar da açık kalır. Şabak süresince sadece Yahudilere ait olmayan bazı marketler ve restoranlar açıktır. Günlük hayatı en çok etkileyen hatta durduran ikinci şey ise Yom Kippur. Yılda bir kez olan Yahudilerin bina çıkarma günü. 25 saat boyunca oruç tutarlar ve dua ederler. Bugün ülkede resmi tatildir. Sadece sinagoglar açık kalır. Şehir merkezerindeki küçük yolların yanı sıra ülkedeki tüm otoyollar sınır kapıları bile kapanır. Öyle ki havalimanları bile uçuşları kısmen durdurur. Dindar olmayan Yahudiler için otoyollar hatta tüm şehir bisiklet parkuruna dönüşür. Bugün de bisiklet sürmek onlar için gelenek haline gelmiştir. Bu arada İsraililer CSD’ye benzeyen bir uygulamaya sahipler. Büyük işletmeler dışında birçok yer 1 ile 4 arasında uyumak ya da yemek yemek için, kısacası dinlenmek için kapanırlar. Mesela bankalarda bu saatler arasında genellikle çalışmaz. Sözde sessizlik yasasına göre insanlar öğlen 2’den 4’de kadar gürültü yapmamaya çok dikkat ediyorlar. Ülkede siren ya da benzeri ses çalmak son derece paniğe neden olmaktadır. Bunun nedeni ise sirenlerin saldırı anlarında çalması ve halkın sürekli tetikte olması. Yılda iki kez ülkenin her yerinde 1 dakikalık siren sesi duyulur. Biri holokostun anısına, diğeri ise kaybettikleri askerlerin ve insanların anısına.
Ülkede eğitime bakarsak okullar genel olarak ikiye ayrılır. Dini eğitim veren okullar ve standart okullar. İsrail, gelişmiş dünyada öğrencilerin haftada 6 gün okula gittiği tek ülke. Sadece cumartesi günleri tatil. Zorunlu eğitim anaokulundan itibaren başlar ve 16 yaşına kadar ücretsiz bir şekilde devam eder. Üniversite ise devlet özel fark etmek sizin ücretlidir. Devlet üniversiteleri için her yıl 3000 dolar civarında harç ödenir.
Özel üniversitelerse bundan 3-4 kat daha pahalıdır. Kimi İsrail’i çocuklar farklı bir ideoloji ile yetiştirilirler. Bazı okullarda müfredat gereği farklı ideolojik düşünceler çocuklara aktarılır.
Bugüne kadar bu düşüncelerin ortaya atılmasında büyük bir etkin olan pek çok video internet’e sızdırılmıştır.
İsrail her yıl ülke nüfusunun yaklaşık yarısı kadar yani 4,5 milyon turiste ev sahipliği yapmakta. Bu turistlerin gelmesindeki en büyük nedense tabi ki 3 semavi din tarafından kutsal kabul edilen Kudüs. Anlatılanlara göre Kudüs o kadar etkileyici bir şehir ki mistik atmosferi psikolojiye Kudüs sendromu olarak giren mental bir rahatsızlığa neden olmaktı.
Kudüs sendromuna yakalanan kişiler önceden ruhsal olarak her ne kadar sağlıklı olsalar da şehirde geçirdiği süreç içinde saplantılı düşünceler, dini insanlılar ve halüsinasyonlar yaşamakta. Kimisi kendini Mesih sanarken kimisi Meryem Ana kimisi ise İsa olduğunu iddia ediyor. Sendroma yakalanan kişiler eski yaşamlarına döndükten yaklaşık bir hafta sonra eski hallerine geri dönmekte. Her yıl 50-200 arasında turist bu sendroma yakalanmakta.
İsrail posta servise her yıl alıcı kısmında Tanrı, adret kısmında İsrail ya da Kudüs ya da Ağlama Duvarı yazan binlerce mektup almaktan. Tanrı’ya ulaşması için gönderilen bu mektuplar özel bir bölümde saklanıyor. Daha sonra ise Kudüs Batı Duvarı Hahamı tarafından Ağlama Duvarı’nın çatlakları arasına sıkıştırılıyor. Ayrıca Ağlama Duvarı Miras Vakfı gibi kuruluşlar bu sürecin tamamını sizin için gerçekleştirebiliyor. Sitelerine notunuzu yani doğanızı yazıp iletişim bilgilerinizi ekliyorsunuz. Geri kalanını onlar hallediyor ve daha sonra notunuz duvara yerleştirildi diye siz de haber veriyor. Yılda iki kez bu notlar duvardan temizleniyor. Ağlama Duvarı dışında İsrail’in en çok turist çeken yerlerinden bir diğeri ise dünyanın en alçak noktası olan Ölüdeniz. Tuz oranı sayesinde suda batmanın imkansız olduğu bu deniz aynı zamanda içinde tedavi edici birçok mineray barındırmakta.
Ürkenin en büyük şehri olan Tel Aviv tıpkı New York gibi hiç uymayan şehir olarak anılmakta. Şehir canlı gece hayatı ve parkileriyle ünlü. Orta Doğu’nun kalbinde bulunan bu şehir dünyanın en eşcinsel dostu şehirlerinden biri olarak kabul edilmekte. Ülkede eşcinsel evlilikler yapılamazken başka ülkelerde yapılan evlilikler kabul ediliyor. Hatta eşcinsellerin evlet edilmesi 2008 yılından beri yasal.
Tel Aviv.govres mi sitesinde de belirtildiği üzere Tel Aviv sakinlerinin tahmini %25’i kendini eşcinsel olarak tanımlıyor ve şehir küresel bir eşcinsel başkent olarak kabul ediliyor. Ülkede son yıllarda dünyanın en büyük eşcinsel turizm etkinlikleri düzenlenirken 2019 yılındaki onur yürüyüşüne yaklaşık 250.000 kişi katıldı. Son olarak ülkenin nasıl kurulduğuna bakalım. İsrail çok uzun ve karmaşık bir tarihe sahip. Elinden gel deyince kısa ve anlaşılır bir şekilde aktarmaya çalışacağım.
Yahudilik günümüzde hala varlığını sürdüren tek Tanrı’nın dinlerin en eskisi ve Yahudilere göre Yahudilik bir ahit yani sözleşme dini. İnanışa göre Tanrı ona iman edilmesi karşılığında Yahudilere bugün kutsal toprakları olarak kabul edilen toprakları yani Filistin’i vaad etti. Filistin’le sürekli bir çatışma halinde olmaları da bu nedenle dolayı. Amaçları kendilerine bu topraklarda tam anlamıyla bir Yahudi devleti kurmak. Yahudiler Tanrı’nın sadece onlarla sözleşme yaptığına inandığı için kendilerini seçilmiş bir ırk olarak görür. Öyle ki Yahudiler arasında sadece Yahudi olanların yaşamaya hakkı olduğunu düşünen bir kesim de var. Hatta bir kesim dünya üzerindeki bütün malların Yahudilerin hakkı olduğuna ve başkasının elindeki bir malın o kişi tarafından gasp edildiğine inanmakta. Dünya üzerinde birçok insan Kudüs’ü yeryüzünde bulunan cennete en yakın nokta olarak kabul etmekte.
Kudüs Yahudiler için bugün Süleyman Tapınağı’ndan geriye tek bir duvarı kalan ve adına ağlama duvarı verdikleri yapının bulunduğu şehirken, Hristiyanlar için Hz. İsa’nın doğduğu çarmıha gerildiği, gömüldüğü ve tekrar diriltileceği şehir, Müslümanlar içinse Hz. Muhammed’in miraca yükseldiği kutsal şehirdir. Kudüs 3 semavi din içinde kutsal toprakları olduğundan, yüzyıllardır ele geçirilmek istenen ve uğruna birçok savaşın yapıldığı bir şehir. Tarihte iki kez haritadan silindi, 23 kez işgal girişimine uğradı ve 44 kez el değiştirdi. Bugün Kudüs, Batı Kudüs ve Doğu Kudüs olarak Filistin ve İsrail arasında bölünmüş ve her iki tarafında başkent olarak kabul ettiği bir şehir. Fakat filia olarak yönetim tamamen İsrail’in kontrolünde. Batı Kudüs zaten onların yönetimindeydi fakat 1967 yılında Doğu Kudüs’te ele geçirdiler. Peki İsrail nasıl kuruldu?
İsrail 1948 yılında kurulan genç bir ülke fakat Yahudilerin bu topraklardaki geçmişi çok daha eskileri uzanmakta. Ama iddia ettikleri gibi bu toprakların ilk sahipleri değiller. Yapılan araştırmalar sonucu bulunan kalıntılar bu toprakların ilk sahiplerinin Kenanlılar adı verilen bir topluluk olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yahudiler Hristiyanlıktan önce Kudüs topraklarında Roma imparatorluğunun himayesi altında yaşam sürüyorlardı. Hristiyanlık geldiğinde Yahudiler Hz. İhsan’ın peygamberliğini inkar etti ve Hristiyan inancına göre Hz. İhsan’ın Romalılar tarafından çarmıha gerilmesine Yahudiler neden oldu. Romalılar Hristiyanlığı kabul ettikten sonra Yahudileri bu topraklardan ağırlıklı olarak Avrupa’ya sürgün etti. İsrail Devleti Yahudilerin uzun tarihinde belirleyici bir olay olan Nazi Almanya’sı tarafından 6 milyon Yahudinin sistematik olarak katledildiği Holocaust’tan doğdu.
Yahudiler Avrupa’da yüzyıllar boyunca dışlanarak yaşadılar ve Holocaust’tan sonra yaşayabilmek için kendilerine ait bir devlete sahip olmaları onlar için şart hale geldi. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı hakimiyetinde olan Filistin toprakları savaşın sonunda İngilizlerin yönetimine geçti ve İngiltere bu bölgeyi bir devlet kurmaları için Yahudilere bıraktı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin de yardımıyla buraya göç eden Yahudi nüfusu arttıkça bölgede yaşayan Araplarla Yahudiler arasında anlaşmazlıklar yaşandı. İngiltere aradan çekilince Birleşmiş Milletler iki toplum arasındaki anlaşmazlığı çözmek için bölgeyi Yahudi ve Arap olmak üzere ikiye ayırdı. Fakat Filistinliler zaten kendilerine ait olduğunu savundukları topraklarını paylaşmak istemedi. Yapılabilecek diğer bir seçenekse Arapların ve Yahudilerin Filistin çatısı altında bir arada yaşamalarıydı.
Her iki taraf ortak bir anlaşmaya varamadığından aralarında bir savaş başladı. İsrail galip gelerek 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. İlandan sadece 11 dakika sonra ABD İsrail’i hemen tanıdı. Sovyetler Birliği ve birçok ülkede onu takip etti. Türkiye ise Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında İsrail’i tanıyan ilk ülke oldu. 1949 yılında tanıdı. Batı Şeria ve Gazze’de duvarlar ve ablukalarla sıkıştırılmış milyonlarca Filistinli, açık hava hapishanesi gibi tanınlanabilecek bir hayat sürmekte. Gazzeşeride 2006’dan beri bir tarafı kalın duvarlarla çevrilirken, kıyı şeride ise İsrail’e ait savaş gemileriyle kuşatılmış durumda. Mısır’la sınır kapıları bulunsa da giriş çıkışlar İsrail’in denetiminde. Batı Şeria’da da durum pek farklı sayılmaz. 1967 yılından itibaren İsrailliler yavaş yavaş Filistin bölgesine göç etti.
Bugün yarım milyondan fazla İsrail’li, Filistin’deki yerleşim yerlerinde yaşıyor. 260’dan fazla yerleşim bölgeleri var. Şu an Batı Şeria sınırı boyunca bir bariyer duvarı bulunmakta. İsrail tarafından inşa edilen, yüksekliği 8’de 12 metre arasında değişen, uzunluğu ise 700 kilometreyi aşan güvenlik bariyeri olarak adlandırılan bu duvar boyunca, her 200 metrede bir İsrail’in güvenlik kuleleri bulunmakta. Duvarın uzunluğu normal sınır hattının uzunluğunun iki katından daha fazla.
Bunun nedeni ise duvarın %85’inin bazı bölgelerde Batı Şeria’nın yaklaşık 18 kilometre içine girecek şekilde inşa edilmesi. Batı Şeria bölgesinin %9’unu içine alan bu duvar, bu bölgelerde yaşayan 25 binden fazla Filistinliği izole hale getirmekte. İsrail duvar inşa edildiğinden beri daha az olayın yaşandığını, güvenlikleri için duvarın gerekli olduğunu savunurken, Filistin’in ekonomisini, geçim kaynaklarını, hatta tıbbi bakıma erişimini engellemekte. 2012 yılında Birleşmiş Milletler tarafından bir devlet olarak tanınan Filistin, 140 aşkın ülke tarafından da tanınsa da, İsrail, ABD, Kanada, Birleşik Krallık, Avustralya, İtalya, Fransa, İspanya, Almanya, Japonya, Meksika gibi ülkeler Filistin’i hala tanımadığı için bölge tam olarak bir devlet statusuna sahip değil. Bu arada Filistin arabalarının plakaları beyaz üstüne yeşille yazılmışken, İsrail arabalarının plakaları sarı üstüne siyahla yazılır.
Günümüzde İsrail vatandaşlarının, Orta Doğu’nun çoğu ülkesine dolaşması neredeyse imkansız. Bugün yaklaşık 30 ülke İsrail’i tanımamakta ve bunlardan 24’ü İsrail vatandaşlarının ülkesine girmesine izin vermemekte. İsrail yasalarına göre ise pasaportuna Suudi Arabistan, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’e giriş çıkışı olan kişilerin İsrail’e girmesi yasak. İran, Irak, Kuveyt, Lübnan, Libya, Pakistan, Sudan, Suriye ise pasaportuna İsrail damgası olan herhangi bir ülke vatandaşının bile ülkesine girmesine izin vermiyor. Pakistan, Malezya gibi bazı ülkelerin pasaportlarında ise İsrail hariç bütün ülkelerde geçerlidir yazısı bulunmakta. Peki Yahudiler kimlerdir? Nasıl insanlardır? Televizyonda ve YouTube’da onlar hakkında yeterli bilgi yok. Bu videoyu izlerken Yahudilerin dışa kapalı, gizemli yaşamlarını merak etmiş olabilirsiniz.
İki gün sonraki sıradaki videoda dünyanın en uç tarikatlarını içinde bulunduran Yahudi dünyasını anlatacağım. Kaçırmamak için kanalıma buradan abone olabilirsiniz.
Pazar günü yeni videoda görüşmek üzere. Ben Simeyra Tenet.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir