Dünyayı Değiştiren Adamlar – VİKİNGLER
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=oFcMbc2oZVg.
Soğuk topraklardan gelip, sıra dışı gemileriyle dünyanın dört bir yanını talan eden macera perest savaşçılar. Onlar Vikingler. Haklarında o kadar çok film çekildi, kitap yazıldı ki, efsanelerin bile ötesine geçtiler. Fakat onlar bu efsanelerin hakkını verecek kadar çılgın ve sıra dışı bir topluluk. Dönemin Arap diplomatları dahi Vikingler hakkında yazılar yazdı.
İstanbul’da bile bıraktıkları birçok iz var. Hatta Amerika’ya Kolomb’dan 500 yıl önce, Milad’dan sonra 1000 yılında gittikleri ve koloni kurdukları biliniyor. Vikingler uzun yıllar boyunca İskandinavya’nın bazı bölgelerinde Avrupa’dan alakasız bir şekilde kabileler halinde yaşıyorlardı. Yazılı kültürleri olmadıkları için onların karanlık dönemlerine dair neredeyse hiçbir bilgimiz yok.
Ama dizilere konu olan efsanevi kral Ragnar’la birlikte Avrupa’yı yağmalamaya başlamalarından itibaren 100 yıllar boyunca neredeyse dünyanın tek konuşulan konusu oldular. Vikinglerin genellikle düzenli bir orduları yoktu. Çünkü onlar da kadın, erkek, herkes zaten askerdi ve sefere katılıp katılmamaya kendileri karar veriyordu. Orduda ve yönetimde kadınlar erkekler kadar etkili askerler ve eşit yöneticilerdi. Hatta çoğu uzmana göre günümüzde bile kadınlar Vikinglerdeki kadar söz sahibi değildi. Dünyada ülkeler, yüz binlerce kişilik ordularla savaşırken onlar birkaç yüz askerle saldırıyor ve kelimenin tam anlamıyla kimseyi sağ bırakmıyorlardı. Kral Ragnar’dan sonra oğulları Viking tarihinin o zamana kadarki en büyük ordusunu kurdular ve bu ordu 3 ya da 4 bin kişiden oluşuyordu. Vikinglerle ilgili en eski kayıtlardan birine ünlü bir Arap diplomat ve tarihçi sayesinde ulaşabiliyoruz. Ahmet bin Fadlan Yeni ticaret yolları aramak için uzun yolculuklara çıkan Ahmet bin Fadlan Rusya’da bir Viking kabilesiyle temas kurdu.
Vikinglerle ilgili yazdıkları ise şu şekilde. Allah şahidimdir ki daha mükemmel fiziğe sahip başka bir insan türü daha görmedim. Beyaz vücutlu, kaslı ve iri adamlar. Her biri hurma ağaçları kadar uzun. Ama aynı zamanda Allah’ın yarattığı en adi varlık onlar. Gece gündüz içiyorlar. Herkes balta taşıyor. Yabani eşekler gibiler.
Vikinglerin bizden çok iri yarı olmaları onların savaşlardaki en önemli avantajlarıydı. Genellikle uzun saçlı, dövmeli, sakallı ve baltalı bu adamları gören düşmanlar korkmakta haklı olsalar gerek ki sırf stoklarındaki bira bittiği için bile İngiltere’ye akın düzenledikleri biliniyor. Aynı zamanda günümüz Rusya’ya da ismini veren yine onlardır. Anavatanları İskandinavya’dan gemileriyle gelip Rusya’ya yerleşen bazı Vikingler, küreç çeken anlamına gelen RAS olarak da anıldıkları için göç edip yerleştikleri bölgeye Rusya denmiştir. Günümüzde birçok kelimenin kökeni yine onlara dayanıyor. İki ülkeyi bir arada tutmasıyla ünlü olan bir Viking kralı Harold Bluetooth ismi bugün Bluetooth teknolojisine verildi.
Kâşif, savaşçı ve maceracı yaşantılarına rağmen hiçbir yazılı eserleri yok, daha çok sözlü geleneğe dayalı bir yaşam tarzı sürdürüyorlar ve yasalar da bu geleneklere göre uygulanıyor. Örneğin bireysel tartışmalar çoğunlukla sonu ölüm olan duellolarla çözülürdü. Pagan bir dine sahip olan Vikingler, Thor, Odin gibi tanrılara, ruhlara ve büyüye inanıyorlardı. Hatta yıldırımlar onlara göre torun çekicinin kıvılcımıydı. Dini törenlerinde insan kurban etmek çok yaygın bir inançtı. Bu kurbanlar genelde gönüllü olan kişiler arasından seçilirdi. Öldüklerinde de tanrıları Odin’in onları beklediği Valhalla’ya gideceklerine inanıyorlar. Hatta Kral Ragnar yılanlı kuyuya atılıp idam edilirken şu sözleri söylemiştir. Odin’in benim için şölen masasını hazırladığını bilmek çok güzel. Yakında kıvrık boynuzlardan şarap içeceğiz. Odin’in Valhalla’sına gelen bir savaşçı şikayet etmez. Onun yanına ağzımda korku sözleriyle girmeyeceğim. Tanrılar beni karşılayacak. Ölüm yas olmadan gelecek. Ben de gitmek için sabırsızlanıyorum. Ömrümün günleri sona eriyor. Ölürken gülüyorum. Boynuz onlar için önemli bir alet. Başlıklarında kullandıkları gerçeği yansıtmasa da içki kadehi olarak ve haberleşmede boynuzu güçlü sesinden faydalanmak için kullanıyorlardı. Aynı zamanda Vikingler Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul Fethinde yaptığı gemileri karadan yürütme tekniğini de uygulamışlardır. Kral Ragnar komutasında Paris’i kuşatan Vikingler
nehre çekilen zincir nedeniyle şehre yaklaşamayınca gemileri kilometrelerce karadan taşıyarak zincirin iç tarafına girip saldırılarını bu şekilde gerçekleştirdikleri biliniyor. Bu ve benzeri taktiklerle Avrupa’nın birçok şehrini defalarca yağmaladılar. Girdikleri yerde kimseye acımadılar. Örneğin İslam halifeliğine bağlı olan Endülüs emeviye’lerine defalarca akın düzenleyerek birçok insanı katlettikleri ve yağmalar yaptıkları dönemin Müslüman komutanları ve emevi yöneticileri tarafından anlatılmaktadır. Ancak onlar genellikle yerleşmek yerine yağmalamak, yanlarında birçok köle ve değerli eşyalar götürerek evlerine dönmeyi seçtiler. Çünkü Vikinglere göre daha dünyada gidilecek o kadar çok yer vardı ki belli bir bölgede kapalı kalmak hata olurdu. Dizide sürekli et yediklerini görsek de Vikinglerin daha çok vejetaryen ağırlıklı beslendikleri biliniyor. Belki de sağlıklı ve güçlü fiziklerini buna borçluydular. Savaşlarda bazı Viking savaşçıları kurtadama dönüştüklerini düşünüyor, hatta korkusuz olduklarını göstermek için çıplak bile savaştıkları oluyordu. Bu nedenle onlar için kullanılan tanımlardan biri de gömleksiz adamlar olmuştur. Gün isimlerinin çoğu da onlardan geliyor. Thursday Torun günü, Wednesday Odin’in günü, Friday ise yine Viking tanrısı olan Freyn günü anlamındadır. İstanbul’da da onlara ait bir yazı hala Ayasofya’da sergileniyor. Yazı, Haldın buradaydı, şeklinde taşa kazılmış halde duruyor. Onların savaşçılığından etkilenen Doğu Roma İmparatoru, İstanbul’da Vikinglerden oluşan bir muhafız birliği kurmuş
ve onları yakın koruması yapmıştı. Hatta İstanbul’la olan ilişkileri sadece bununla da sınırlı değil. Vikingler Karadeniz’den gelerek İstanbul’u defalarca kuşattılar ve yağmaladılar. Bu yağma ve saldırılar 120 yıl boyunca aralıklarla devam etti. Aynı zamanda onlar inanılmaz derecede acımasız bir topluluk. Yakaladıkları düşmanları o kadar kötü işkencelerle öldürüyorlardı ki,
çoğu Avrupalı Vikinglerin eline geçmek yerine intihar etmeyi seçmiştir. Bu infazlar ise çoluk çocuk herkesin önünde günlük bir faaliyet gibi yapılıyordu. Bazı İngiltere krallarını kanlı kartal dedikleri şekilde öldürdükleri kayıtlarda geçmektedir. Kanlı kartal, insanın bütün kaburgalarının sökülmesiyle yapılan bir işkence türü. Kötü olansa ölümün kolay gelmiyor olması. Önemli sorgulamalarda ise kelimenin tam anlamıyla mahkumu kuzu çevirme yaptıkları da oluyordu. Gemileri yani onların verdiği isimle drakkar, vikingler için vazgeçilemez. Önünde ejderha başı, çevresinde ve arkasında da dini inançlarına göre yaptıkları süslemeleriyle, görüntüsü bile insanın ilgisini çekmeye yetiyor. Dev dalgaları işte bu gemilerle aşıyorlardı. Ne kadar iyi bir teknikle yaptılar ki 20 deniz mili hızı uygun rüzgarlarla geçebiliyorlardı. Bu günümüz tekneleri için bile yüksek bir hız. Vikingler suva karşı kelimenin tam anlamıyla bağışıklık sahibi insanlardı. Kuzeyin bozduğu ve fırtınalı denizlerinde dev dalgaların arasında soğuktan korunmaları için hiçbir önlem olmayan bu teknelerle ilerliyor ve ilginçtir ki hasta olmamayı başarıyorlardı.
İnanması güç ama bu gemilerle buz denizlerini aşarak kutuplara bile gittiler. Life Ericsson isimli viking prensi ise Kolomb’tan 500 yıl önce Amerika kıyılarına ulaştı. Hatta kız kardeşi birkaç sefer daha düzenledi ve yerlilerle aralarında sert çatışmalar dahi yaşandı. İskandinavlara has Ericsson ismi bu aileden gelmektedir
ve elektronik şirkete olan Ericsson markasının kökleri de ataları olan Life Ericsson’a kadar uzanmaktadır. Vikinglerin New York limanına kadar ilerlediği düşünülüyor. Hatta bu keşfin anısına günümüzde bir whisky markası bile çıkarılmıştır. Vikinglerin dünyaya yayılmasından sonra diğer ırklarla karışmaları nedeniyle bugün türlerinin orjinalliğinin çok az devam ettiğini biliyoruz.
Genellikle Danimarka ve Groenland kıyısında ve İskandinavya’da kısmen de olsa hala varlar. Bu asimilasyonun nedeni hem çok fazla ülkeye dağılmaları hem de 900’lü yılların sonlarına doğru Hıristiyanlığı geniş ölçüde kabul etmelerinden kaynaklanıyor. Özellikle binli yıllardan sonra birkaç yüz yıl boyunca Avrupa’daki birçok ülkenin kralı Viking ailelerden geliyordu. Ve Kudüs’ü Müslümanlardan alan komutanların da çoğunluğu yine Hıristiyanlığı kabul etmiş Vikinglerdi. Her ne kadar günümüzde onları sadece kitaplardan okuyor, tarihe bıraktıkları derin izlerle hatırlıyor olsak da Vikingler insanlığın kısa geçmişindeki en çılgın, en maceraperest ve korkusuz toplumlarından biri olarak yaptıkları birçok şeyi öğrenmeye devam edeceğiz. Daha fazla içeriğe ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir, beni Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz. Instagram hesabımın linki video açıklamasında ve sabit yorumda bulunmaktadır.
İyi seyirler!
İlk Yorumu Siz Yapın