"Enter"a basıp içeriğe geçin

Günümüz Dünyasındaki Tek İmparator: JAPONYA İMPARATORU ve Hanedanı

Günümüz Dünyasındaki Tek İmparator: JAPONYA İMPARATORU ve Hanedanı

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=g7kGK8LQaS4.

İNTRO Japonya, kültürü ve yaşam tarzıyla bizi her zaman meraklandırmıştır. Peki Japonya’nın parlamenter, anayasal monarşiyle yönetildiğini biliyor muydunuz? Hem de dünyada tek imparator ünvanına sahip ismin Japonya İmparatoru olduğunu, bu saltanat 2500 yıldır aynı ailede devam ediyor. Yani dünyanın en eski hanedanı da onlar. İMPARATOR NARUHITO 2019 yılında babası Akito’nun tahttan feragat etmesiyle saltanat koltuğuna o oturdu. Efsaneye göre güneş tarıçasının soyundan geldiklerine inanılıyor ve aile geçmişi milattan önce 600’lü yıllara kadar uzanıyor.
Fakat 2. Dünya Savaşı’nın Japonlar tarafından kaybedilmesi ve ülkeye atılan iki atom bombasıyla savaştan ağır kayıp vererek çıkmalarının sonucunda 1947 yılında hazırlanan anayasayla birlikte imparatorun hakları büyük oranda kısıtlandı ve zamanla anayasaya yapılan eklerle sembolik bir makama dönüştü.
Aslında Japon imparatorlarının kaderinde binlerce yıldır benzer bir durum söz konusu. Kimi zaman tek hakim, kimi zamansa sembolik olmak arasında gidip geliyorlar. Bunun nedeni Japonya tarihindeki Shogunluk sisteminde yatıyor. Shogun, babadan oğula geçen ordu komutanlarına deniyordu ve kimi zaman ülkenin tek hakimi onlar görülüyordu. Ancak 1868’de imparator Meji tarafından Shogunlar ortadan kaldırıldı ve modern Japonya’nın temelleri atıldı. Peki imparatorun yetkileri nelerdir? Japon imparatorlarının ülke yönetimi üzerinde kaide değer bir yetkileri yok. Örneğin bakanlar kurulu başbakanı seçer ve imparator bunu onaylar. Veto etme hakkına sahip değil. Aynı şekilde çıkarılan yasaları onaylamak ve halka duyurmak imparatorun işi. Bunların dışında yapacağı tüm eylem ve faaliyetler bakanlar kurulunun tavsiyesi ve kararı ile gerçekleştirilir. Her ne kadar sembolik olsalar da halkın %80’i imparatorluk ailesinin varlığından memnun. Çünkü geleneksel törenler, bayramlar ve hatta onur ödülleri bile imparator tarafından yönetildiği için
Japonya’nın birleştirici yüzü olarak görülüyorlar. Bunların da ötesinde aile, Japonya’nın iyi niyet temsili olarak diğer ülkelere ziyaretlerde bulunabiliyorlar. Örneğin imparator geçtiğimiz yıllarda Türkiye’ye de geldi. Ancak bu ziyaretler güzel bir diyalog yaratma amacının dışında herhangi bir resmiyete sahip değil.
Japonya kraliyet ailesinin tek erkek verdiği dahi olsanız imparator olmak için çok iyi bir eğitim almış olmanız gerekli. Sizi kimse babanız kral diye kral yapmayacak. Örneğin günümüz imparatoru Naruhito Japonya’nın en prestijli üniversitelerinde tarih okumuş, sonrasında da Oxford Üniversitesinde eğitimine devam etmiştir. Özellikle dünyadaki su kaynaklarının verimli kullanılması üzerine akademik çalışmalar yürütmektedir. Her yılın ocak ayında Yeni Yıl Dersleri isimli bir tören yapılır. Japoncası Koisho Hajime. İmparator, imparatorice ve diğer hanedan üyeleri bu törende hazır bulunurlar. Akademisyenler, hanedan üyelerinin uzman alanlarına göre bu yılki bilimsel gelişmeleri törensel bir seromaniyle hanedana sunarlar. 1869’dan beri devam eden bir törendir.
En büyük özelliği ise imparator da olsanız öğrenci olmaya devam etmenizin gerekliliğidir. Japon imparatoru yıl boyunca 300’den fazla toplumsal etkinliğe katılır. Bu etkinlikler toplumdaki başarılı insanları tanımak ve öne çıkarmak, insanların kendilerini anlatmasına fırsat sunabilmek amacıyla gerçekleştiriliyor.
Halkla birebir iletişim halinde kalan imparatorun bu sayede saray hayatının içinde sıkışıp toplumdan kopması engellenmiş oluyor. Hanedan üyelerinin hepsinin sosyal hayatı katı kurallarla çizili olarak belirlidir. Eğlence merkezlerine gitmek bile genç prens ve prenseslere yasaklanmıştır. Alacağı eğitimler bellidir ve topluma örnek olmak zorundadır. İmparator bile kafasına göre hareket edemez. Gün içerisindeki planları ve katılacağı etkinlikler, hatta mali işleri dahi hükümetin kurduğu İmparatorluk Ajansı tarafından yönetilmektedir. Ve bunların dışına çıkmak ünvanlarınızın alınmasıyla sonuçlanabilir. İmparatorun yeğeni Prenses Mako’nun başına geldiği gibi. Üniversite yıllarında tanıştığı bir gençle nişanlanma kararı verince Japon medyası tam anlamına çıldırmıştı.
Çifte karşı her yerde bir linç kampanyası başladı. Key Kamuro isimli gencin para için prenseste ilişki kurduğu gibi iddialar gündemde yankılanıyordu. Sorun şu ki, hanedan üyelerinin sıradan halk ile evlenmesi kanunen yasak. Ve eğer Prenses Mako, nişanlısı Key Kamuro ile evlenirse, kraliyet statüsünü ve ünvanlarını kaybedecek. Key Kamuro Amerika’ya hukuk eğitimini tamamlamak için gittiğinde 3 yıl boyunca Prenses ile hiç görüşmediler. Fakat damat, genç bir avukat olarak döndüğünde artık çift evlenmeye hazırdı. Ve tüm baskılara rağmen Mako ile Key Kamuro 2021 yılında çok sade bir nikah töreni ile hayatlarını birleştirdi. İmparator çocuğu Prenses Mako artık hanedan ailesinin bir üyesi değil. Sıradan insanların yaşamına ne kadar ayak uydurabilecek, bunu bize zaman gösterecek. Hanedan üyeleri, özellikle imparatorlar, Shinto dinine göre kutsal kabul ediliyor. Hatta 1926-1989 yılları arasında hüküm süren İmparator Hirohito, yaşayan tanrı olarak kabul ediliyordu. 2. Dünya Savaşı’nı kaybetmiş olmasına rağmen halkın ona olan sevgisini dünyaya kanıtlamak için yanında güvenlik olmadan Japonya’yı gezdi ve halk onu bir tanrı gibi karşıladı. İspanya’da il birçok kralliğit ailesinin fertlerinin yolsuzluklara karıştığı sıklıkla gün yüzüne çıksa da bu durum Japonya hanedanlığı için geçerli değil. Haklarında çok fazla araştırma yapmış olmama rağmen herhangi bir yasa dışı söyleme hiç ulaşamadım. Zaten ülkede genel olarak suç oranı çok düşük. Ama bundan dolayı Heyva Buket denilen bir saflık durumu yaşanıyor. Bunu şöyle düşünün, kötü olay o kadar az yaşanıyor ki bu nedenle çok küçük şeylere çok büyük tepkiler veriliyor ve çok abartılıyor.
Mesela Kapadokya’da geçtiğimiz yıllarda bir Japon turistin öldürülmesi vakası Japon medyasında pişire pişire o kadar çok anlatıldı ki şu anda Japon turistlerin Kapadokya’ya gelme oranı yarı yarıya düştü. Buna normal diyorsanız bir de şu örneğe bakın, ülkede silah kullandığınızda haberlere bile çıkabiliyorsunuz. Yani suç o kadar az. Kraliyet ailesinin dikkat çektiği ve devletin en çok ilgilendiği konulardan biri ise Japonya’nın gerçekten de yalnız insanların ülkesi olduğu gerçeği. Günde 12-15 saatlere bazen daha fazlasına uzayan çalışma saatleri, toplumsal düzenin sürü psikolojisiyle işlemesi, büyük şehirlerdeki küçük evler artık toplumu özellikle de gençleri yalnızlaştırıp ümitsizleştirerek yüksek oranda intiharların gerçekleşmesine neden oluyor.
Ülkenin aşırı nüfusu bu nedenle bireyin sosyal hayatında değersizleşmesi nedeniyle yılda 20.000 civarında intihar vakası yaşanıyor. Korkunç bir rakam. Fuji dağının eteklerinde bir intihar ormanının bulunması da durumun vehametini gözler önüne seriyor.
Orijinal ismi Aoki Gahara olan orman, Japon halkının intihar etmek için seçtiği yerlerden biri konumunda. Ormana girdiğinizde ateş yakmayın, çöpakmayın gibi klasik uyarılar yerine, lütfen intihar etmeyin, ailenizi ve arkadaşlarınızı düşünün gibi ifadeler yazıldı.
Japon halkı ne kadar kibar ve naif bir halk olsa da ülkedeki en büyük sorunlardan biri toplu taşımı araçlarında yaşanan taciz vakaları. Özellikle metroların yoğun olduğu saatlerde gerçekleşen taciz durumu çok yüksek boyutlarda ve oldukça rahatsız edici. Tabii metroya binecek yer bulabilirseniz. Türkiye’nin yarısı kadar yüz ölçümüne sahip olmasına rağmen ülkenin %70’i dağlarla çevrili ve adalardan oluşuyor.
Ayrıca 129 milyon nüfusu taşımaya çalışan Japonya’da büyük şehirlerin metrolarına binmek için görevlilerin sizi ittirerek kapıları kapatması gerekiyor. Bu kalabalıkta bırakın tacize uğramayı, hamile kalırsınız haberiniz bile olmaz. Küçük arazi ve nüfus hem evleri hem de otel odalarını küçülttükçe küçültmüş.
Evler geniş aileleri barındıracak kadar büyük olmadığı için insanlar genellikle yalnız ve kimsesiz ölüyor. Bu durum mutsuz nesillerin yetişmesinde büyük bir etken. Şunu net olarak söyleyebilirim ki ülkesi için pek de heyecan duymayan bir kuşak yetişiyor. Ve Japonya’nın dünya üzerinde çok nüfuslu bir ülke olduğunu düşünürsek yeni neslin bu kırılgan yapısı tüm dünyayı olumsuz etkileyebilir.
Tabi hükümet ve kraliyet hızlı bir çözüm yolu bulamazsa…

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir