Hindistan’daki Zengin ve Fakirlerin İnanılmaz Farklı Dünyaları
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=lKDhC5NCN48.
Kimi 1 milyar dolarlık evde oturuyor, kiminin onlarca kölesi var, kimi ise hayal edilemeyecek büyüklükteki mirasını maymununa bırakıyor. Onlar Hindistan’ın en zengin ve güçlü insanları. 1 milyar 300 milyonluk nüfusu ile Hindistan, Çin’den sonra dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi ve üreme hızına göre 20 yıl içerisinde Çin’in nüfusunu geçeceği düşünülüyor. Böylesine karmaşık bir ülkede, zengin ve yoksul halkında yaşam standartları birbirinden çok ama çok farklı.
Bir yanda rüya gibi hayatlar yaşayan insanlar varken diğer yanda tuvaletini sokaklara yapmak zorunda kalan milyonlarcası. Ülkenin nüfusunun yarısının evinde tuvalet olmadığına şaşırabilirsiniz. Ancak bunlar dünyamızın gerçekleri. Öncelikle Hind zenginlerin rüya yaşantılarına bakalım isterseniz. Son olarak dünyanın en zengin iş adamlarından olan Mukesh Ambani kızının düğünü için 100 milyon dolar harcadı. Düğüne Amir Kaan gibi ünlü Bollywood yıldızlarının yanı sıra dünyanın her yerinden devlet yöneticileri katıldı. Bu büyük maliyete rağmen en pahalı düğün ünvanı başka bir Hintli ailede. Kulağa ilginç gelebilir ancak ülkede tüm düğünler değerlendirmeye alınarak Oscar törenine benzeyen Grand Indian Weddings Awards, büyük Hint düğünleri ödülleri isimli ödül töreni ile derecelendiriliyor.
Yani halkın gözündeki en büyük etkinlikler düğünler ve masrafların tamamına yakınını gelenek olarak kız tarafı karşılıyor. Kadınların miras hakkı düşük tutulduğu için gelenek bu şekilde süregelmiş. Mukesh Ambani’nin evi ise 1 milyar dolar değerinde. Hintli zenginin ailesiyle yaşamak için Mumbai’de inşa ettirdiği 3500 metrekarelik devasa yapıda 9 asansör,
sağlık kulübü, jimnastik salonu, dans stüdyosu, bale salonu, konuk odaları, çok sayıda dinlenme odası, 50 kişilik sinema salonu, katılarda bahçeler, 2 adet helikopter pisti ve 160 araçlı kapalı otopark bulunuyor. Bu sadece evlerinden bir tanesi. Hintli zenginler ülkenin en büyük şehirlerinde hem de turistik merkezlerde devasa evlere sahip
ve bu tür aileler halkla karşılaşmamak ve zaman tasarrufu için helikopter kullanıyorlar. Diğer tarafta ise örneğin Mumbai şehrinde metro ve tren hatlarında günde ortalama 10 kişi ölüyor. Daha da kötüsü aksamı olmaması için bu ölümler görmezden geliniyor. Yani insanın hiçbir değeri yok. Özellikle de fakirse. Şehrin zenginleri tabi ki de bu insanlarla böyle ortamlarda karşılaşmamak için kendilerine hası yerleşim yeri kurmuşlar. Zengin mahalleleri temiz ve bakımlı, sokaklar çiçeklerle süslenmiş. Yoksul mahallelerde ise hılahımların sokak ortasından aktığını gördüğünüzde şaşırmayın. Hindistan’da zıtlık her alanda mevcut. Örneğin fizik laboratöründe bilimsel deneyler ve uzay çalışmaları yapılırken
aynı şehirde milyonlarca insan okuma yazma dahi bilmiyor. Bu dengesizliğin en önemli sebebi tabi ki de gelir adaletsizliği. Ve maalesef ülkemizin gelir adaletsizliği konusunda Hindistan’la baş başa olduğunu biliyor muydunuz? Gelir adaletsizliği nüfusun çok küçük bir keseminin ülkedeki kazancın büyük oranına sahip olması demektir. Bu konuda Türkiye, Çin, Hindistan gibi ülkelerle beraber ilk beşte yer alıyor.
Ayrıca on yıl öncesine kadar Hindistan’a giden bir Türk turist orayı nispeten ucuz buluyordu. Günümüzde ise Türk lirasının değer kaybetmesinden dolayı fiyatlar birbirine çok yakın. Bu şu demek oluyor. Maalesef orta halli bir Hintli ile orta halli bir Türk birbirine yakın alım gücüne sahip. Hindistan’ın zengin aileleri kendi zamanlarının önemli bir bölümünü yurt dışında geçiriyor. Bir çoğu büyük mülklere sahip ve gözlerden Irak, rüya gibi hayatlar yaşıyorlar. Amerika, İtalya ve Avrupa’nın çeşitli ülkeleri en çok tercih ettikleri yerler. Gittikleri ülkelere kendi kültürlerini ve hizmetçilerini de götürüyorlar. Bu hizmetçilerin hakları ise uluslararası standartların çok altında. Kast sistemi 1975 yılında resmi olarak kalkmış olsa da kültürel olarak etkisini devam ettiriyor. Ve devletin gözünde de zenginlerin değeri daha yüksek olduğu için işverenin hizmetçiye kötü muamele yapması göz ardı edilebiliyor. Bu kötü muamele arasında şiddet ve cinsel istismar da mevcut. Tabii ki herkes için geçerli değil ancak işverenin vicdanına bırakılmış bir durum. Paryalar ise kast sistemine dahil edilmeyecek kadar dışlanmış bir grup. Toplumun en alt kesimi olarak görülüyor. Paryalık kaldırılmış olsa da nüfusun çoğunluğunu oluşturan kırsal kesim de hala devam ediyor. Paryalar köy ve kasabalarda oturamaz. Eşek ve köpekten başka hayvana sahip olamaz. Yeni elbise alamazlar. Ancak ölülerden kalanları giyebilirler. Kendi sınıfları dışında kimseyle münasebet kuramazlar. Kimseye dokunamazlar.
Onlara dokunan lanetlenmiş kabul edilir ve temizlenmesi gerekir. İş için köy ve kasabalara geldiğinde geceleri dolaşamazlar. Paryo olduğunu gösteren bir işaret taşırlar. Kimsesiz ölüleri onlar kaldırır. 1975 yılına kadar bir parya ile evlenmek Hint yasalarınca suç kabul ediliyordu ve affı da yoktu. Hindistan nüfusunun %15’ten fazlası Müslüman ve küçük bir de Hristiyan nüfus bulunmaktadır. Ancak kast sistemi bu gruplara da girmiştir. Hint Müslümanlarda dört ana kast şu şekilde oluşmaktadır. Şeyhler, hükümdarlar, Begiler, halifeler… Kuzey Kore, Bali, Kamerun, Nijerya ve Yemen’de de kendi kast sistemleri günümüzde hala devam etmektedir.
Hindistan’da 600 milyona yakın insanın evinde tuvalet yok. Bu yoksulluktan değil kültürel bir alışkanlıktan kaynaklanıyor. Bu nedenle yoksul mahallelerde adım başı ulu orta tuvaletlere denk gelebilirsiniz. Ya da bir köşede tuvaletini yapanlara şaşırmayın. Bu yüzden inanılmaz bir koku da sokaklara hakim. Tüm bunların karşısında Hindistanlı bir milyarder iş adamı ise bütün mirasını maymununa bırakmıştı. Zıtlıklar ülkesi demiştik. Bu zıtlıklardan bir tanesi de ülkedeki bilim insanlarının sayısı. Hindistan’da her yıl 200.000 mühendis üniversitelerden mezun oluyor ve her birinin iş olanığı var. Bilim alanında dahi yine en ileri seviyedeki ülkelerden biri. NASA çalışanlarının %30’undan fazlası Hintli bilim insanlarından oluşuyor. Tüm bunlara rağmen dünyanın en çok okuma yazımı bilmeyen nüfusu da Hindistan’da. Peki tüm bu zıtlıkların en önemli nedeni ne? Birkaç nedeni var ama en önemlisi tabi ki de nüfus ve hala durdurulamayan üreme hızı. Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olduğu yıllarda İngilizler bu nüfus artışını engellemek için ailelerin geceleri vakit geçirmelerini sağlayacak dikkat dağıtıcı bir ürün dağıtmışlardı. Radyo. Fakat etki etmedi. Çünkü sorunun temelinde bu yatmıyordu.
Üreme’deki asıl neden şuydu. Hindistan’da emeklilik yoktu ve insanlar yaşlanınca kendilerine bakması için çok çocuk yapmak zorunda kalıyordu. Bu problem yeni yeni aşılmaya başlandı. Ancak binlerce yıllık bir alışkanlık, üreme alışkanlığı yine de kolay kolay atlatılabilecek mi merak konusu.
Hint Kultuvası Peki Hindistan’da yoksul bir insan ihtiyaçlarını nasıl karşılar? Hint kültüründe tapınaklar aynı zamanda yardım kuruluşları olarak faaliyet gösteriyor ve yılın neredeyse her gününde Hindu ve Sikh tapınaklarında yemek dağıtımı yapılıyor. Önemli bir yoksul kesim günlük ihtiyaçlarının bir kısmını tapınaklar aracılığıyla karşılıyor. Sağlık kuruluşlarına verecek parası olmayanlarsa sokak tıpçılarına gitmek zorunda. En meşhurları sokak dişçileri. Yoksul mahallelerde tezgah açmış dişçilerin kaldırımda her türlü muayeneyi yaptığını görebilirsiniz. Kast sistemi yasal olarak kalkana kadar her sınıfın gideceği hastaneler dahi farklıydı. Üst sınıftakiler ile alt sınıftakiler hiçbir kamu kurumunda birbirleriyle karşılaşmıyordu. Her sınıfın giriş çıkış yaptığı kapılar da farklıydı. 1975 yılında yasal olarak bu uygulama ortadan kalktı. Kast sisteminin özelliği ise ekonomik bir sınıfsal yapılama değil daha çok niteliksel sınıflar olmasıydı. Ülkedeki en zengin kişi bile kast sisteminde alt sınıfta kalabilirdi. Günümüzde ise sınıfsal ayrıl ekonomik temelli olarak yeniden şekilleniyor. Geçişen Hindistan ekonomisi yeni zengin kesimi doğururken yoksul nüfus ile bağlarını da koparıyor. Eski kast sisteminin günümüzdeki ekonomik sınıfsal ayrımdan daha iyi olduğunu söyleyen Hintliler bile var. Günümüzde Hindistan’da İngiltere’dekinden daha fazla milyarder ve milyoner yaşamaktadır. Ayrıca dikkatli olmalısınız. Çünkü Hindistan, Brezilya’dan sonra en çok cinayet işlenen ikinci ülke ve dünyada en çok hırsızlık vakasının yaşandığı ülkeler arasında üst sırada. Bilyonlarca insanın ise evi dahi yok. Kimi inancı gereği hiç mülk sahibi olmuyor, kimi ise yoksulluktan dolayı sokaklarda uyumak zorunda. Biz umuyoruz ki tüm bunlar geride kalır ve bir gün tüm insanlık insani standartlarda yaşam hakkına sahip olur.
Hem bizim ülkemizde hem dünyadaki bütün ülkelerde.
Number Guinea çalay caneyo Daha fazla içeriğe ulaşabilmek için kanalıma abone olabilirsiniz.
Beni instagram hesabımdan da takip edebilirsiniz.
İyi seyirler.
İlk Yorumu Siz Yapın