Hz. Cebrail’in (a.s) İçinizi Titretecek Hayatı
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=5R52xEdOUDE.
Allah’ın yarattığı en büyük ve karşı konulamayacak müthiş güce sahip bir melek. Meleklerin kendisine itaat ettiği şerefli bir elçi. Meleklerin Peygamberi Cebrail aleyhisselam Allah Teâlâ bir hikmete binaen Melek adı verilen bir varlık yaratarak hem insanlarla iletişim kurmada hem de kainatın düzeninde onları vazifelendirmiştir.
Melekler tek cins değildir. Farklı türleri bulunur. Bir damla yağmurdan görevli melek ile güneşten görevli melek farklıdır. Boyutları farklı farklı olduğu gibi şekilleri de farklıdır. Nurdan yaratılmışlardır. Cebrail Allah’ın gücü demektir. Kur’an-ı Kerim’de Cibril, Ruhul Kudüs, Ruhul Emin, Ruh ve Resul şeklinde 5 değişik isimle ifade edilir.
Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında adı Gabriel şeklinde geçer. Cebrail aleyhisselam arşı taşıyan meleklerdendir. Dört büyük meleğin efendisidir. Allah’a en yakın olan ve vahyi getirmekle görevli melektir. Makamı yedinci kat gökteki Sidret-ül Münthihâ’dır. Emrinde arşın çevresinde bulunan meleklerden bir ordu vardır.
Depremler, rüzgarlar, fırtınalar, kasırgalar, hortumlar ve kavimleri helak etme görevi Cebrail aleyhisselamın elindedir. Dünya üzerinde gerçekleşmiş ve gerçekleşecek bütün savaşlar Cebrail aleyhisselamın yönetiminde gerçekleşir. Allah, bir savaşta galip olmasını istediği tarafa Cebrail aleyhisselamı destekçi olarak gönderir.
Melekler savaşlara katılır, feyiz, bereket ve manevi kuvvet sağlarlar ama savaşmazlar. Fakat Bedir Savaşı’nda sarıkları ve kılıçlarıyla birebir savaşmışlardır. Hatta öyle ki sahabe-i kiramın öldürdükleri kafirlerle meleklerin öldürdükleri arasındakilerin farkı belli olmuştur. Meleklerin vurduğu yerler simsiyah olmuş ve yanık izleri oluşmuştur.
İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu, ”Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin, kafirlerin yüreğine korku salacağım. Hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun.” İbn-i Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor. Resulullah aleyhisselatu vesselam Bedir günü buyurdular ki,
”İşte Cebrail aleyhisselam, atının başından tutmuş, üzerinde de savaş teçhizatı var. Yardımımıza gelmiş durumda.” Cebrail aleyhisselam bütün varlıklara ilham vermekle görevli meleklerin başıdır. Milyonlarca yıldızla görevli meleklere ilham ulaştırdığı gibi aynı anda arşta bulunur, emirlere tebliğ alır ve aynı anda huzuru ilahide secdededir.
Cebrail aleyhisselam dünyada ve ahirette Allah’la kullar arasında elçidir. Hem meleklere hem peygamberlere ilahi emirleri tebliğ eder. Bu sebeple de Allah’la vasıtasız konuşur. Görünüşü son derece güzel, yüzü beyaz, saçı mercan gibidir. Renki berrak, dişleri kar gibi pırıl pırıldır.
Ayakları kırmızı, dizleri sapsarı, kanatlarında safran renginde tüyler ve tüyleri üzerinde parlayan yıldızlar ve gezegenler vardır. Üzerinde inciden iki tane kaftan ve yakutlarla bezeli beyaz elbiseler vardır. İnci ve yakutlarla süslenmiş olan yeşil renkli altı yüz kanadı vardır. İki kanadı arasında beş yüz senelik mesafe var.
Son derece süratli hareket eder. Güneş onun iki göze arasında kalıyor. Cennetteki arşın sağındaki nurdan yapılmış ırmakta yıkanıp silkelendiğinde her tüyden 70.000 damla, her damladan 70.000 melek yaratılır. Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselam dışında hiçbir peygamber onu asli şekliyle görmemiştir. Cebrail aleyhisselam Hz. Adem’e harfleri ve ziraatçılığı öğretip onu Mekke’ye götürmüş, Hz. Nuh’a gemi yapımında yardımcı olmuş, Hz. Lütun kavmiyle diğer isyankâr ümmetleri çeşitli felaketlere uğratmış, Hz. İbrahim’i ateşten korumuş, Hz. Musa’ya Mısırlı sihirbazlar karşısında yardım etmiştir. İbn-i Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor. Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam buyurdular ki, Cenab-ı Hak, Firavunu suda boğduğu zaman, beni İsrail’in inandığından başka ilah olmadığına inandım dedi. Cebrail aleyhisselam buyurdu ki, Ey Muhammed! Sen beni denizin çamurundan alıp, Allah’ın rahmeti ona ulaşıverir korkusuyla ağzını tıkarken görseydin. Resulullah aleyhisselatü vesselam, Hz. Cebrail’i Mekke-i mükerremenin ecyat mevkilerinde görür. Cebrail aleyhisselam, Ey Muhammed! diye seslenir. Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselam, Sağa, sola, öne, arkaya bakar fakat kimseyi göremez. Derken başını semaya kaldırır. Onu, semayı gözün alabildiğine kaplamış olarak bir kürsü üzerinde oturmuş görür. Ey Muhammed! Ben cibrilim, cibrilim der. Aleyhisselatü vesselam, bu manzaradan tedirgin olur ve hemen kalabalığa karışır ve bir şey görmez. Kalabalıktan çıkınca aynı ses onu yine çağırır. O da tekrar olduğu yerden uzaklaşır.
Cebrail aleyhisselam, bütün usku kaplamış ve bir taht üzerinde oturmuş halde, Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselama gelip asli suretinde görülmüş, onu kuvvetle sıkarak okumasını istemiştir. Cebrail aleyhisselam vahyi sadece iletmemiş, öğretmiştir. Vahyin anlaşılması ve hayata taşınmasında efendimize rehberlik yapmıştır. Hadislerde Cebrail’in zaman zaman güzel bir insan şeklinde birkaç defa da Dihya adlı sahabinin suretinde Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselama gelerek ona abdest, namaz, kurban, hac gibi ibadetlerin uygulama şekillerini öğretmiştir. Ashabdan bazıları da bunların bir kısmına şahit olmuştur. Resulullah aleyhisselatü vesselam şöyle buyurur.
Cebrail gelip beni ayağıyla dürttü. Uyandım, sonra tekrar uyudum. Bir daha uyandırdı ve bu eylemi üç kez tekrarladı. Sonuncusunda oturdum. O da beni kolumdan tuttu ve birlikte ayağa kalktık. Mescidin kapısına doğru yürüdük.
Sonrasında Cebrail aleyhisselam, Resulullahı aleyhisselatü vesselamı mescide harama götürüp göğsünü boğazının altından göbeğinin alt kısmına kadar açtı. Zemzemle yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurup kapattı. Ardından Cebrail uzunca beyaz renkli, merkepten daha yüksek ve daha büyük, katırdan daha küçük Burak ismiyle bir hayvan getirdi. Resulullah aleyhisselatü vesselam Burak hakkında şunları buyurmuştur. Binmek üzere ona yaklaştığımda birden azgınlaşıp hareketlendi. Cebrail elini hayvancı ağzın yüzüne sürüp ona, ”Utanmıyor musun? Yemin ederim ki Muhammed’den daha üstün bir beşer sana binmedi. Ne oluyor sana?” deyince sakinleşti ve sonra ona binmemi istedi. Cebrail’in terkisinde bindim. O kadar süratliydi ki ön ayaklarını gözümün en uzak gördüğü yere ufağa atarak, her bir hareketi gözün gördüğü en son noktaya ulaşarak ilerliyordu. Efendimiz aleyhisselatü vesselam anlatıyor. Cibril beni dünya semasına kadar götürdü. Kapının açılmasını istedi. ”Gelen kim?” denildi. Cibril dedi. ”Beraberindeki kim?” denildi. ”Muhammed” dedi. ”Ona miraç daveti gönderildi mi?” denildi. ”Evet” dedi. ”Hoş gelmişler. Bu geliş ne iyi geliştir.” denildi ve kapı açıldı. Kapıdan geçtik. Sidret-ül Münthahada Cebrail aleyhisselam, ”Ey Allah’ın Resulü! Buradan öteye yalnız gideceksin.” dedi. Resulullah, ”Niçin ey Cibril?” o da cevaben, ”Cenab-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer bundan ileriye bir adım daha atarsam, yanar kül olurum.” dedi. Artık bundan sonraki yolculuğa Allah Resulü yalnız devam etti.
Cebrail aleyhisselam aleyhisselatu vesselamı cennette gördü. Cennetin eni göklerle yer kadardı. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam orada, İnci’den, Yakut’tan, Zeberced’den, köşkler, cennetin toprağını da mis kokar bir halde buldu. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam, Cennette iki yanında içleri boş, İnci’den yapılmış kubbele evler dizili,
Bir ırmak da gördü ki İnci, Yakut çakılları ve misk üzerinde akıp gidiyordu. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam, ”Ey Cebrail nedir bu?” diye sordum. Cebrail aleyhisselam, ”Bu sana Yüce Allah’ın vermiş olduğu Kevser ırmadır.” dedi. Kevser ırmanın suyu da baldan daha tatlı ve sütten daha ak idi. Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kolunu Muhammed’i. Gecenin bir kısmında Mescid-i Haram’dan, Çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.
Hiç şüphesiz O, Hakkıyla işitendir, Hakkıyla görendir.
İlk Yorumu Siz Yapın