Hz. Hızır Aramızda Yaşıyor! – Hz. Hızır’ın İnanılmaz Hayat Hikayesi
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=AMm5etaLjsg.
Dinler tarihinin en gizemli kişisi, Ledün ilmine sahip olan nadir bir insan. Kur’an-ı Kerim’de kendisine işaret edilen zat, geçmiş ve geleceği kapsayan bir ilme sahiptir. Allah’ın ona verdiği izinle her zamanda, her mekanda birçok farklı yerde aynı anda bulunup insanlara yardım eder ve insanlar çoğu zaman bunun farkına barmaz. İstediği insanın kılığına girebilen insan, Hz. Hızır aleyhisselam. Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor. Rasulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki, Hızır’ın Hızır diye isimlenmesi şuradan gelir.
O, kupkuru beyazlamış ot destesinin üstüne oturmuştu. Deste altında derhal yeşerdi. Hz. Hızır aleyhisselam hayattadır. Ama bizim bildiğimiz bir hayat mertebesinde değildir. İnsanların yaşaması için gerekli olan şeylere muhtaç değildir. Hz. Hızır ve İlyas aleyhisselamın hayatları bir derece serbesttir. İkinci hayat mertebesinde yaşanlar. Yani bir vakitte pek çok yerde bulunabilirler. Zaman ve mekana bağlı değillerdir. Bazen istedikleri vakit bizim gibi yerler içerler. Fakat bizim gibi mecbur değillerdir. Hatta bazı velilik makamlarında bir makam vardır ki, makamı Hızır diye tabir edilir.
O makama gelen bir veli Hz. Hızır aleyhisselamdan ders alır ve Hz. Hızır aleyhisselamla görüşür. Fakat bazen o makam sahibi yanlış olarak Hz. Hızır aleyhisselamın kendisi zannedilir. Şehitlerin hayatta olduğu gibi. Hz. İsa aleyhisselamın semada hayatta olduğu gibi Hz. Hızır aleyhisselam da hayattadır.
Allah farklı bir hayat mertebesindedir. İnsanlara zor durumlarda yardım eder. Onların sıkıntılarını giderir. Allah’ın ona verdiği izinle her zaman, her mekanda bir çok farklı yerde aynı anda bulunup insanlara yardım eder. Allah’a itaat eden ve onun yolunda olan kişilere ummadıkları ve bilmedikleri yerden yardım eder
ve kişi çoğu zaman bunun farkına varmaz. İstediği insanın kılığına girebilir. Hz. Hızır aleyhisselam ilmi-ledün, ilmi-batın, ilmi-l-gayb gibi değişik isimlerle ifade edilen, geçmiş ve geleceğe şamil bir ilme sahiptir. Bu ilim kazanımla evde edilemez. Cenab-ı Hakk’ın ihsan ve hediyesidir. Hz. Hızır aleyhisselam bu ilme sahiptir. Cafer-i Sıddık’ın radiyallahu anh babasından yaptığı bir rivayete göre, Hz. Zülkarneyn aleyhisselamın meleklerden bir arkadaşı vardı. Ondan ömrünü uzun kılacak bir çare göstermesini talep etti. Melek ona hayat kaynağına varıp, ab-ı hayatı yani ölümsüzlük suyunun yerini gösterdi.
Melek, kanlık içindeydi. Hz. Hızır aleyhisselam önünde olduğu halde oraya gitti. Suyu Hz. Hızır aleyhisselam bulup içti. Hz. Zülkarneyn aleyhisselam bulamadı.
Kabul ahbarın bir rivayetine göre insanlardan dört peygamber diridir ve arz ahalisi için emandı. İkisi yeryüzündedir. Hz. Hızır aleyhisselam ve Hz. İlyas aleyhisselam. İkisi de semadadır. Hz. İsa aleyhisselam ve Hz. İdris aleyhisselam.
Ehli ilim genellikle Hz. Hızır aleyhisselamın nebi olduğunu söylemiş ancak resul mü değil mi ihtilaf etmiştir. Bu gibi büyük şahsiyetlerin ölümleriyle hayatları birdir. Onlar sonsuz ve yüksek bir hayata kavuşmuşlardır.
Hz. Hızır aleyhisselam ve Hz. İlyas aleyhisselam her gece Hz. Zülkarneyn aleyhisselamın yaptığı seddin orada buluşurlar ve her sene hac ve umre yaparlar. Zemzemden bir yudum içerler ve bir sene o suyla idare ederler.
İbn Asakir, İbn İsa’ktan şöyle rivayet ediyor. Bizim arkadaşlarımızın naklettiklerine göre Hz. Adem aleyhisselam vefat edeceği zaman çocuklarını bir araya topladı ve onlara şöyle dedi. Ey evlatlarım! Cenab-ı Hak kesinlikle yeryüzüne azap indirecektir. Benim cesedim sizinle beraber mağarada kalsın. Ne zaman indiniz beni gönderin ve Şam arazisinde defnedin.
Hz. Adem aleyhisselamın cesedi çocuklarıyla beraberdi. Cenab-ı Hak, Hz. Nuh aleyhisselamı peygamber olarak gönderdiği zaman o cesedi yanına aldı. Cenab-ı Hak tufanı yeryüzüne gönderdiği zaman yeryüzü sulara garp oldu. Hz. Nuh aleyhisselam üç çocuğuna cesedi emredilen mağaraya götürüp defnetmelerini söyledi.
Çocuklar yeryüzü vahşet içindedir. Ünsiyet verilecek hiç kimse yok ve biz bu yolu da bulamayız. Fırsat ver ki insanlar emin olup çoğalıncaya kadar bekletelim dediler. Hz. Nuh aleyhisselam onlara Hz. Adem aleyhisselam Allah’ın katında kendisini defneden kişinin kıyamete kadar diri kalması için niyazda bulunmuştur dedi.
Buna rağmen Hz. Adem aleyhisselamın cesedi Hz. Hızır aleyhisselam gelinceye kadar durdu. Hz. Adem aleyhisselamı defneden Hz. Hızır aleyhisselamdır ve bundan dolayı da Cenab-ı Hak onu dilediği kadar yaşatacaktır.
Hz. Hızır aleyhisselam Hz. Musa aleyhisselama ledunni ilmini yani gayb ilmini öğretmiştir. Said ibnu cübeyr radiyallahu anh anlatıyor.
İbnu Abbas radiyallahu anhuma dedim ki Nev elbekkali İsrailoğullarının peygamberi olan Hz. Musa aleyhisselam Hz. Hızır aleyhisselamın arkadaşı olan Hz. Musa aleyhisselam olmadığını zannediyor. Bana şu cevabı verdim Allah’ın düşmanı yalan söylüyor. Ben ubey ibnu kaab radiyallahu anhı dinledim. Demişti ki ben Rasulullah aleyhisselatu vesselamdan işittim şunu anlattım. Hz. Musa aleyhisselam beni İsraile hutbe irat etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine insanların en bilgini kimdir diye soruldu. O benim diye cevap verdi.
Cenabı Hak Allahu alem yani en iyi bilen Allah’tır demediği için Hz. Musa aleyhisselamı azarladı ve iki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir diye ona vahyettim.
Hz. Musa aleyhisselam ey Rabbim ben onu nasıl bulabilirim diye sordu kendisine bir zembile bir balık koy onu sırtına al balığı nerede yitirirsen o zat oradadır dendi. Dendiği gibi yaparak yola çıktı kendisiyle beraber hizmetçisi olan yuşa ibmun yun da yola çıktı beraberce yürüyerek bir kayanın yanına geldiler. Hz. Musa aleyhisselam ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar. Balık kımıldayarak zembilden çıkıp denize kaydı. Allah ondan suyun akıntısını tuttu. Öyle ki su kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Hz. Musa aleyhisselam ve hizmetçisi balık için olduğunu bilmeksizin bu manzaraya şaşırdılar.
Günlerinin geri kalan kısmıyla o gece boyu da yürüdüler. Hz. Musa aleyhisselamın arkadaşı ona balığın gitmesini haber vermeyi unutmuştu. Sabah olunca Hz. Musa aleyhisselam hizmetçisine hele sabah kahvaltımızı getir biz bu yolculukta yorulduk dedi ama emrolunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı.
Hizmetçi hani bir kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya ben balığı orada unuttum balık denize şaşılacak şekilde sıvılaşıp gitmişti dedi. Hz. Musa aleyhisselam bizim aradığımız orasıydı dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler. İzlerini takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler. Hz. Musa aleyhisselam orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü ve ona selam verdi.
Hz. Hızır aleyhisselam ona senin bu yerinde selam ne gezer ben Musa’yım beni İsrail’in Musa’sım evet. Sen Allah’ın sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem ben de Allah’ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki onu da sen bilmezsin.
Allah’ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin? Sen benimle beraber olma sabrını gösteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin ki? İnşallah sen beni çok sabırlı bulacaksın hem ben senin hiçbir emrine karşı gelmeyeceğim.
Öyleyse gel ancak madem bana tabi olacaksın ben sana haber vermedikçe bana hiçbir şey sormayacaksın dedi. Hz. Musa aleyhisselam tamam dedi. Hz. Musa aleyhisselam ve Hz. Hızır aleyhisselam beraberce gittiler. Deniz kıyısında yürüyorlardı bir gemiye rastladılar.
Kendilerini gemiye almalarını söylediler. Gemi sahipleri Hz. Hızır aleyhisselamı tanıdı ve ücret istemeksizin onları gemiye aldı. Hz. Hızır aleyhisselam gidip geminin tahtalarından birini deldi. Hz. Musa aleyhisselam ona bak bunlar bizi bedava gemilerini aldılar. Sen gidip gemilerini deldi adamları boğacaksın. Hiç de yakışık olmayan bir iş yaptın dedi.
Hz. Hızır aleyhisselam ben sana benimle bulunmaya sabredemezsin demedim mi dedi. Hz. Musa aleyhisselam unuttuğum şey sebebiyle beni sigaya çekme bu iş sebebiyle bana zorluk çıkar mı rızasında bulundum. Sonra onlar gemiden indiler. Sahil boyu yürürken çocuklarla oynayan bir yavruca gördüler.
Hz. Hızır aleyhisselam yavrucağı yakaladığı gibi eliyle başını kopararak çocuğu öldürdü. Hz. Musa aleyhisselam masum bir çocuğu kısas hakkın olmaksızın niye öldürdün bu çok yadırganacak bir iş dedi. Ben sana demedim mi sen benim beraberliğime sabredemezsin diye Hz. Hızır aleyhisselam Hz. Musa aleyhisselama çıkıştı.
Hz. Musa aleyhisselam ama bu birinciden de şiddetliydi dedi ve ilave etti. Bundan sonra sana bir şey sorarsan beni arkadaş etme nazarımda bu hususta haklı sayılacaksın dedi. Yola devam ettiler bir köye geldiler halktan yiyecek bir şeyler istediler ama kimse onları ağırlamadı. Köyde yıkılmak üzere olan bir duvara rastladılar Hz. Hızır aleyhisselam eliyle şöyle göstererek eğilmiş diyordu. Onu doğrulttu Hz. Musa aleyhisselam ona bir cemaat ki kendilerine geliyoruz bize ilgi gösterip ağırlamıyorlar yiyecek vermiyorlar. Sen onlara bedava iş yapıyorsun dile sen ücret alabilirdin dedi.
Hz. Hızır aleyhisselam Hz. Musa aleyhisselama artık birbirimizden ayrılma zamanı geldi. Şimdi sana sabretmediğin şeylerin tevilini haber vereceğim dedi. Kur’an-ı Kerim kısayı biraz daha devam ettirerek Hz. Musa aleyhisselamın sormaktan kendini alamadığı hadiselerin sebeplerini Hızır’ın ağzından açıklar.
Gemi denizde çalışan birkaç yoksula aitti. Onu kusurlamak istedim ki arkalarında her sağlam gemiyi zorla almaktan olan bir hükümdar vardı. Oğlana gelince onun anası da babası da iman etmiş kimselerdi. Çocuğun onları azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korkmuştu.
Böylece istedik ki Rableri onun yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin. Duvara gelince o şehirde iki yetim çocuğundu. Altında da onlara ait bir define vardı. Babaları ise iyi bir adamdı. Rabbin istedi ki o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar.
Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte hakkında sabretmediğin şeylerin iç yüzü budur. Resulullah aleyhisselatü vesselam bu ara ilave etti. Allah Musa’ya rahmet buyursun. Keşke Hazreti Hızır’la beraberliğe sabretseydi ve maceralarını bize nakletseydi. Bunu ne kadar isterdim?
Ravî devam ediyor. Resulullah aleyhisselatü vesselam uyudular ki. Birinci sorusu Hazreti Musa aleyhisselamın bir unutmasıydı. Bir serçe gelerek geminin kenarına kondu. Sonra denizden gagasıyla su aldı. Hazreti Hızır aleyhisselam bunu göstererek Hazreti Musa aleyhisselama bak dedi. Benim ve senin ilmin ve diğer mahlukatın ilmi Allah’ın ilminden şu kuşun denizden eksilttiği kadar eksiltir. Hazreti Hızır aleyhisselam kıyamete yakın kıyametin kafirlerin başında kopması için bütün Müslümanların öleceği zamana kadar hayatta kalıp Müslümanlarla birlikte ölecektir.
Çünkü kendisini olağanüstü bir konuma yerleştiren ilahi hikmet hangi gerekçelerle bu geçici ölümsüzlüğü kendisine vahşetmişse, bunun dünya ömrünün sonuna kadar, özellikle hep yardımlarına koştuğu müminlerin hayatta kalacakları kıyametin eşiğine kadar devam etmesine izin vermesi o hikmetin bir gereği olarak görülmektedir. En iyisini Allah bilir.
Unutma, her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır aleyhisselam bilirsen Kadir gecesine de kavuşursun, Hızır aleyhisselam’a da.
Altyazı M.K.
İlk Yorumu Siz Yapın