İlk ateist devleti kuran diktatör: Enver Halil Hoca @Mecra
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=iMONGP1gX4Y.
Arnavutluğun başkenti Tirhan’daki İskenderbey meydanında 20 Şubat 1991 günü toplanan binlerce genç öğrenci, 6 yıl önce ölen Enver Hoca’nın heykelini yerle bir ederken, heykelle beraber, Hoca’nın komünizm çıkışlı olarak kurduğu Arnavutluğu idare sistemi de yerle bir oluyordu. 41 yıl boyunca Arnavutluğu diktatör olarak yöneten Enver Hoca,
1985 yılında bir kalp krizi neticesinde öldüğünde geriye sosyal, kültürel ve ekonomik bir enkaz bırakmıştı. Ölümünden sonra onun yolunu takip eden halefleri iktidarda ancak 6 sene tutunabilmişlerdi. Enver Hoca 16 Ekim 1908’de o zaman Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Arnavutluk’ta, Bektaşi Arnavut bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Bektaşiliğe sıkı bağlı olan babası Halil Efendi tarafından kendi adıyla beraber ona, o zaman Balkanlarda namı bir efsaneye dönüşen iddiaat ve terakki partisinin parlayan ismi Enver Paşa’nla da verildi. İlk eğitimini doğduğu bugünkü ismi Gjirokaster olan Ergiri şehrindeki Asım Baba tekkesini de Bektaşilik üzerine aldı. Korça Fransız Lisesi’nde eğitimine devam ederken 16 yaşında katıldığı bir miting nedeniyle hapse atıldı. Arnavutluk o günlerde İtalya destekli özgün bir kral olan Galatasaray Lisesi mezunu Ahmet Zogo tarafından yönetiliyordu. Enver Hoca kısa bir süre hapiste kaldıktan sonra 1930 yılında yüksek eğitim için Fransa’ya gitti. Lisede altyapısına edindiği komünizmi Fransa’da iyice benimsedi. Paris’te çeşitli komünist yayın organlarında ülkesi hakkında ve Ahmet Zogo’nun idaresi aleyhinde yazılar yayınladı.
Fransa’da Arnavutluk Devleti tarafından burslu olarak okutulan Enver Hoca’nın bursu yazdığı yazılar sebebiyle kesildi. Geçim sıkıntısı nedeniyle bir sürede Belçika’da eğitimine devam eden ve Arnavutluk Konsolosluğu’nda çalışan hoca, Zogo’nun ajanlarının baskısıyla Arnavutlu’ya dönmek zorunda kaldı. Enver Halil 1936 yılında Arnavutluk’ta Fransızca öğretmenliğine başladı. O bu görevdeyken 1939 yılında Mussolini yönetimindeki İtalya Arnavutluk İdaresi’nin askeri ve ekonomik borçlarını bahane ederek 100 bin kişilik bir orduyla Arnavutluğu fiilen işgal etti ve Kral Ahmet Zogo’yu sürgüne gönderdi. İşgalden sonra hoca öğrencileri arasında komünizmi yaydığı gerekçesiyle öğretmenlikten uzaklaştırıldı. İşsiz kalan Enver Halil, Tiranda bir tütün dükkanı açtı. Bu dükkan bir süre sonra İtalya işgaline tepki gösteren komünist militanların toplantı yerine dönüştü. Nazi Almanyası’nın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne savaş açması ile harekete geçen 130 kişi, 8 Kasım 1941’de Arnavutluk’taki komünist unsurların büyük bir kısmını birleştirerek Arnavutluk Emek Partisi’ni kurdu. Parti Genel Sekreterliği’ne bu görevi ölene dek yürütecek olan Enver Hoca seçildi.
Partinin kurulmasıyla beraber faşizmi benimseyen İtalya işgaline karşı ciddi bir direniş başladı. Enver Hoca yönetimindeki Partizan denilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde ve Yugoslavya’da da benzerleri olan halk destekli, düzensiz birlikler bu direnişin ana unsuruydu. Emek Partisi’nin ve ona bağlı olarak hareket eden Partizanların ülke içinde de işgal yanlısı gruplar, sabık kral Ahmet Rogo’yu geri getirmek isteyen meşrutiyetçiler ve muhalif komünistlerle başı dertliydi. 1943 yılında II. Dünya Savaşı çerçevesinde müttefikler grubu İtalya’yı işgal etti ve İtalya’da faşizm idaresi çöktü. Partizan birlikleri bunu fırsat bilerek İtalya’yı Arnavutluk’tan çıkardı. Müttefik devletlerin Balkanlardan çıkarma yapmasından çekinen Almanya, Partizan birliklerini dağlara çekilmeye zorlayarak Arnavutluğu işgal etti. Yerel işbirlikçilerle beraber hareket eden Almanlar, Arnavutluk’ta geçici bir hükümet kurdular. 1944 yılında Arnavutluk Emek Partisi imayesinde bir kongre toplandı ve kongrede 13 kişilik bir Ulusal Kurtuluş Komitesi kuruldu. Komite işgalden kurtarılan şehirleri idare edecekti. Komite başkanlığına ve bir süre sonra düzenli orduya dönüşecek Partizanların komutanlığına Enver Hoca seçildi. Kısa sürede toparlanan Partizanlar ciddi bir karşı saldırıya geçerek 17 Kasım 1944’te başkan Tirana girdi. Almanlara ve onların yerli işbirlikçilerine karşı savaşan Partizan birlikleri 29 Kasım 1944’te Arnavutluğun tamamını işgal eden kurtardı ve muhalifleri sindirdi. Enver Hoca 1946 yılında kurulan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti’nin başına seçildi. Katı bir komünizm yanlısı olan Enver Hoca, merkeziyetçi bir yönetim kurdu. İlerleyen yıllarda Arnavutluk Emek Partisi’nin Arnavutluk yönetiminde söz sahibi olan tek parti olduğunu anayasaya ekleyecekti. Devlet idaresinde sıkı sıkıya bağlı olduğu Stalin’in öğretilerini örnek alan Hoca, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin gizli istihbarat örgütü olan KGB’ye benzer Arnavut Sigurimi Teşkilatını kurdu. Ve bu teşkilat Arnavutluğun her tarafına yayıldı. Çok sayıda muhalif siyasi, entelektüel ve din adamını bu örgütle takip ettiren Enver Halil, diğer komünist idaresi olduğu gibi takip ettirdiği muhaliflerini ortadan kaldıracaktı. Enver Hoca, idaresinin ilk yıllarında yine bir komünist olan Tito Başkanlığındaki Yugoslavia ile iyi ilişkiler içindeydi. İtalyan ve Alman işgaline karşı Arnavutluğa birçok yardımda bulunan Yugoslavia ile ilişkiler, Tito’nun Stalin’i eleştirmesi ve onun öğretilerinden kopmasıyla bozuldu. Bundan sonra Enver Hoca, Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde Stalin’den sonra idareyi ele alan Kuruşçev yönetimine kadar Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile sıkı bir dostluk gülecek ve kısmen de olsa ülkeyi dışa açık olarak yönetecekti. Enver Hoca, Hoca soyadını alacak kadar mütedeyim bir aileden gelmesine rağmen, inandığı komünizmin yapısı gereği Hüm dinlere karşı bir tavır aldı.
Bu tavır alış ilerleyen yıllarda insan haklarına ve dine karşı tedricen bir savaşa dönüşecekti. Stalin’in ölümü ile Stalin’i eleştiren ve Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde farklı bir idare tarzı güden Kuruşçev’i suçlayan Enver Hoca, diplomatik olarak Mao yönetimindeki Çin’e yakınlaştı. Çin’deki kültür devriminin bir benzerini Arnavutluk’ta uygulamak isteyen Enver Halil, 1967 yılında çıkan anayasayla Arnavutluğun ateizmi benimse dini ilan etti.
Birçok ortodoks ve katolik rahip ve Müslüman din adamı çeşitli nedenlerle öldürüldü, hapsedildi ve taş ocaklarında çalıştırıldı. Dini kurumların hepsi yasaklanarak mal varlıklarına el konuldu. Dini simge ve sembolleri çağrıştıran her türlü kişi ve kurum ismi yasaklandı. Arnavutça’dan Osmanlı Türkçesi’ne ve Arapça’ya ait kelimeler çıkartıldı. Cami ve kiliseler yakılarak ve yıkılarak ortadan kaldırıldı. Geride kalanları depo, spor salonu, kültür merkezi ve ahır olarak kullanıldı. Özellikle Tiranda bulunan Etenbey Camii Dinsizlik Müzesi yapıldı. Ramazan orucu, cemaatle namaz ve dini bayram kutlamaları engellendi. Hatta Müslümanların sünnet olmalarına dahi müdahale edildi. Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı ve Albanizm denilen Arnavut milliyetçiliği temelli fikir akımı aşılanmaya çalışıldı.
Mao’nun ölümüyle Çin komünizmini de komünizme ihanet etmekle itham eden Enver Hoca, ülkesini tamamen dışa kapattı. Zaten Arnavut vatandaşların yurt dışına çıkışları yasaktı. Komünizm haricinde tüm fikirleri ülkesinde yasaklayan Enver Hoca, muhaliflerini Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği etkisindeki dönemde Yugoslavi ajanı, Çin etkisindeki dönemde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ajanı, dışa kapalı son dönemde de Batı ajanı olmakla itham etti.
Muhaliflerin bir kısmı öldürüldü, bir kısmı taş ocaklarında çalıştırıldı, bir kısmı uzun süre hapsedildi. Enver Hoca ömrünün son zamanlarında düşman saldırısı paranoyasıyla Arnavutluğun her tarafına beton ve çimento’dan yapılan Bunker ismindeki sığınaklardan 750.000 tane inşa ettirdi. Arnavutluk idaresinde uzun yıllar demir yumrukla halkına kan kusturan Enver Halil Hoca, 1985’in 11 Nisan’ında öldü.
Önce Tiranda şehitliğe gömülen Enver Hoca, 1991 yılında şehir mezarlığına taşındı. Geride Hocaizm adı verilen, Türkiye’de de takipçileri bulunan görüşlerini anlattığı çok sayıda kitap bıraktı. Arnavutluk belleğinde derin yaralar açan Enver Halil Hoca’nın yaptırdığı piramit şeklindeki anıt mezar, ölümünden sonra konferans ve sergi salonuna çevrildi. Ülkenin dört bir yanına inşa ettirdiği Bunkerler ise Arnavutlar tarafından
hısmen hala çok çeşitli şekillerde kullanılmakta. Sevenleri tarafından sağlığında Berat şehri civarındaki bir dağın yamacına yazılan ismi ise ölümünden sonra bir harp değişikliğiyle İngilizce Never yapıldı. Yani Asla. 41 yıl boyunca Arnavutluğu diktatör olarak yöneten Enver Hoca,
1985 yılında bir kalp krizi neticesinde öldüğünde geriye sosyal, kültürel ve ekonomik
bir enkaz bırakmıştı.
İlk Yorumu Siz Yapın