Irak Türkmenleri’ni bekleyen büyük tehlike
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=ai_CVN6tk_Q.
Haritada ismini göremediğimiz bazı bölgeler var. Türkmenin eli gibi. Bir kısmı Suriye, diğer kısmı ise Kuzai Irak’ta kalan Türk bölgesi. Neden bu bölgeden bahsediyoruz? Çünkü burası sadece konumu ve isminden dolayı yıllardır katliama uğradı. İnanması zor gelebilir ama 1924, 1939, 1946, 1954, 1959, 1970, 1950, 1950,
1970, 1980 ve sonraki yıllar, 1991, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Türkmen topluma büyük baskı, tehdit, hapis, sürgün, katliam, ölüm, idam ve bomba zamanı maruz kaldı. Neden katliamlar ve zulmler bunca yıldır devam etti biliyor musunuz? Çünkü bu bölgenin sesi yeterince duyurulmadı.
Tam da bu sebepten dolayı onu yeni bölümünde Türkmen elindeki katliamların ana sebeplerini anlatacağım.
Türkmenler için çok ödeyemli. Şimdiden teşekkür ediyor ve hemen içeriye dönüyoruz. Başlayalım. Türkmeneli bölgesi Irak ve Suriye’nin kuzeyinde nüfusun çoğunluğunu Türkmenlerin oluşturduğu bir bölge. Bölge başkenti olarak genellikle Kerkük kabul edilir ancak Kerkük’ten sonra Halep ve Musul’da bölgenin çok önemli şehirleri. Türkmenlerin en önemli özelliklerinden biri de petrol zengini bölgesi olması. Ancak petrol zengini olsa da bu kaynaklardan Türkmeneli halkı yararlanamıyor.
Şundan dolayı bölge misaki milli içerisinde kalsa da petrolü ve stratejik konumu nedeniyle İngilizlerin sert diretmesiyle 1924’te Ankara Antlaşması sonrası İngiliz işgalini bırakılması gerekti. İngiliz işgalinin başlamasıyla birlikte bölge halkının sorunları da başlamış oldu. Bugüne kadar bölgede ana unsur olan Türkler hep işkencelere, katliamlara ve soykırımlara maruz kaldı. 14 Temmuz 1959 Kerkük Soykuru mu buna en büyük örneklerden biri.
Kerkük Katliamı Türkmenlerin maruz kaldığı vahşet çeşitler açısından en korkuncu. Bu facianın daha iyi anlaşılması için katliama öncesi bazı meydana gelen gelişmeleri bilmemiz şart. 14 Temmuz 1958’de yapılan askeri darbe sonucu Irak’ta kralliğe devrilmiş ve Cumhuriyet rejimi ilan edilmişti. Eski dönemin bütün siyasileri tutuklanmıştı.
Darbe ile birlikte ilan edilen Cumhuriyet rejiminde halka her türlü serbestliğin verileceği, bütün halkların milli ve kültürel haklara kavuşacağı duyurulmuştu. Herkes gibi buna çok sevinen Irak Türkmenleri de artık yıllardır özlem duydukları milli haklarına kavuşma heyecanı yaşamışlar. Giderek ülkede kurulan meslek birlikleri ve sendikaların önceleri sol ve sosyalist söylemlerle ortaya çıkan eğilimleri daha sonra tamamen komünist sloganlarla ortaya atıldığı görüldü.
Kısa süre içinde faaliyetlerine izin verilen Irak Komünist Partisi artık Alenen, Sovyet Rusya lehine propaganda yapmaya başlamıştı. Krallık döneminde yurt dışına kaçan bütün siyasi suçcular yeni rejim tarafından affedilmiş ve yurda dönmeleri için çağrıda bulunmuştu. Bundan yararlanan Molla Mustafa Barzani 11 yıl sürgün kaldığı Moskova’dan Irak’a döndü ve Bağdat’ta tantanalı bir şekilde karşılandı. Barzani’nin Irak’a dönüşü, Kürtlülere büyük ölçüde cesaretlendirdi.
Kürtler petrol yataklarıyla zengin Kerkük’ü kendi bölgeler arasında katmaya planlamaya başladığında asıl olaylar da başlamış oldu. 22 Ekim 1958’de Süleymaniye’ye gitmek üzere Kerkük askeri havalanına inen Mustafa Barzani, Kerkük’e organize biçimde gelen Kürt milislerinin tezahüratıyla karşılandı. 24 Ekim’de peşine taktığı yüzlerce komünistle birlikte Kerkük’e döndü. Silahlı militantların Kerkük’e gelmesi şehirde tansiyonu yükseltti. Türkmenlere karşı çeşitli soğanlar atan bu gruplar taşkınlığı giderek arttırdılar. 1959’un başlarında Musul’da artan komünist faaliyetlerine karşı halk arasında direnişler başladı. Sendika, meslek birlikleri gibi komünist örgütlerinin elde ettikleri subaylarla planladıkları hareket, Musul’da çok feci kanlı olaylara yol açtı.
Bütün Irak’ta geniş yankı uyandıran Musul’daki kandı çatışmalardan sonra Kerkük’te bulunan ve gerçek bir Türkmen dostu olan 2. Tümen komutanı Tuğ General, Nazim Tabakçalı görevinden alındı. Bunun yerine komünist yalnızı Tuğ General Davut El Cenabi’ye tayin edildi. Cenabi’nin Kerkük’e gelişiyle komünist gruplar daha fazla cesaret kazandı. Kerkük’te Türkçe yayın yapan Beşir, Afak ve Kerkük adlı gazeteleri kapatan Cenabi bu gazetelerin yazışları müdürleriyle baş yazarlarını tutuklayarak Irak’ın güney vialetlerine sürgüne gönderdi. Artından avukat, öğretmen, doktor, mühendis, iş adamı gibi Türkmenlerin ileri giden aydınları hapse atıldı ve sürgüne gönderildi.
Bununla da yetinmeyen yönetim ileri giden Türkmenlere ait iş yerlerine ve evlere baskınlar düzenleyerek güya silah veya bazı suç belgeleri arama operasyonları yaptırdı. Savunma amaçlı veya avcılık ile ilgili basit silahlar yanında mutfaklarda bulunan iri bıçak bile suç aleti sayılarak tutuklandı. Bu arada Kerkük dışından kente akın eden Kürt militanları da kamyonlarla dolaşarak Türkmenler aleyhine sloganlar attılar. Kentin Türkmen halkını tahrik etmek için ve türlü çatışmalara yol açmak için her türlü provokasyonları deniyordu. Nitekim tahrip ve sataşma sonucu sabrı taşan Türkmen gruplarla fanatik Kürt militanlar arasında yer yer çatışma meydana geliyordu. 1959’un Haziran ayına girilirken komünist militanlarının faaliyetlerinde azalma veya geri çekilme görüldü veya öyle bir havaya atıldı.
14 Temmuz 1959’a kadar Kerkük’e gizlice sokulan militanlar silahlandırıldı. Cumhuriyetin ilanının 1. yıl dönüme yaklaşırken silah sesi duyuldu. Ardının otomatik silah arda arda ateşlendi ve Türkmenler yer yer saldırıya uğradı. Silahsız veya sadece Cumhuriyetin ilanının 1. yıl dönümünü kutlamaya çıkmış bulunan Türkmenler otomatik silahların taraması ile dağılmaya başladı. Kadınlar, çocuklar panik içinde koşuşmaya ve şaşkınlık içinde sığınacak yer aramaya koyuldu.
Böylece 3 gün ve 3 gece süren ve tarihi Kerkük katliamı olarak geçen soykırım başlamış oldu. Türkmenler nasıl katledildi biliyor musunuz? Halkın panik içinde köşe bucak saklamaya çalışması üzerine 2. Tümen Komutanlığı’nın emriyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ancak çok geçmeden bu yasağın sadece Türkmenler için ilan edilmiş olduğu anlaşıldı.
Daha sonra Türkmen toplumundan ileri gelenleri 2. Tümen Komutanlığı’nca istedikleri gerekçesi ile evlerinden alınarak Kerkük küslasına götürüldü. Burada kurulan sözlü halk mahkemelerinde 5-10 dakika içinde yargılanarak kurşuna dizildiler. Ordu, polis ve sivil teşkilatlarla Komünist Parti’nin üyeleri el ele vererek evlere baskınlar yaptılar ve yüzlerce Türkmeni tutukladılar. Bir kısmını barakalara doldurarak süngü ve dipçiklerle katlettiler.
Evlerinden alınan bazı Türkmen liderleri ailelerinin gözleri önünde makineli tüfeklerle şehit eğlendiler. Daha sonra ayaklarına ipler takılarak motorlu araçlarla cinsetlere sokak sokak sürklenilirler. Irak Türkmenlerinin değerli evlatları olan Atah Hayrullah ve kardeşi Doktor Yarbay İhsan Hayrullah’a da bu şekilde kıydılar. Kimilerine diri diri toprağı gömdüler, kimilerine elektrik direklerini astılar ve kızgın güneş altında bıraktılar. Kimilerinin gözlerini oydular.
Ölenlerin yanı sıra binlerce Türkmen çeşitli biçimde yer alanmıştı. Bu vahşeti gören bazı kişiler aklını kaybederek çıldırıyordu. Korku ve dehşet yüzünden bazı hamile kadınlar da çocuklarını düşürdü. Günümüzde bile Irak’ta bir numaralı hedef Türkler. Peki neden? Bu yılın Temmuz ayında Irak’ın Doğuk eline bağlı Zaho bölgesinde terör örgütü PKK ya da yerel milistilerce düzenlenen saldırı sonucu birçok sivil hayatını kaybetmiş ve yer alanmıştı. Yaşadıkları siyasi başarısızlıkların üzerini kapatmak için Irak’taki mevcut siyasetçiler bunu Türkiye yaptığı şeklinde bir kara propagandaya çevirdi. Zaho’da meydana gelen saldırıdan önce Türkmenlerinin başkanı Kerkük’te Kürt Siyasi Partiler Birleşerek düzenledikleri basın toplantısında 14 Temmuz 1959 Kerkük katliamı şehitleri ve Kerkük milletvekili Erşad Salihi’ye saldırdılar.
Saldırı sonrasında Irak’ta başlatılan Türk ve Türkiye düşmanlığı sonucu Türkiye 2. İsrail, Türkler ise yeni Yahudiler konumuna getirilmişti. Bunun sonucunda ise hedef tahtasında tek suçu Türk olmak olan Irak Türkleri konuldu ve sosyal medyada Irak Türklerine ve temsilcilerine çok sert bir şekilde saldırı kampanyası başlatıldı. Irak Türk gazeteciler çeşitli kaynaklardan doğrudan tehditler aldı ve Türkiye casusluğuyla suçlandılar. Tüm bunlar devam ederken sosyal medyada ortaya atılan bir yazı aslında tüm durumu özetledi.
Türkmenler yok edilmeli, hepsi Türkiye’nin artığı. Türkmenlerin suçu neydi? Aslında yanıt çok basit. 1959’da dönülen Kerkük katliamında Irak Türkleri Turancılık ve Türkiye ile birleşmek isteyenler suçlamalarıyla katledildi. 1980’e gelindiğinde ise yine Irak Türk’ün liderleri Türkçülük ve Türkiye casusluğu suçlamalarıyla idam edildi. 1991’de ise Türkler sadece Türk oldukları için katledildi. Bugün ise bu saldırıların bariz bir şekilde Türklerden Türkiye artığı şeklinde bahsedilmesi asıl tehlikenin habercisi. Tüm bu nefret söylemleri Türkmenlere yani Irak Türklerine başlatılmış sistemli saldırının yeni hali. Türkiye artığı suçlamasıyla yeni bir katliam riski doğdu.
Kandil, Zap, Zaho ve nice bölge dahil Türkiye-Irak sınırının büyük bir bölümü terör örgütü PKK yönetilmeye gitmişti. Buradan da teröristler Türkiye’ye doğru saldırılar düzenlemiş ve saldırıların hazırlıkları yapılmıştı. Pençe operasyonları ile birlikte Türkiye bölgede mevcut terör örgütü PKK varlığına çok ciddi zararlar verdi. Bugün Türkiye sınırının büyük bir kısmı Türk askerinci güvenli hale getirilmiş ve getirilmeye devletli oldu.
Türkiye’nin Irak’tan çekilmesi ise PKK ve İran destekli milislere yeni bir alan açacak.
Bu durum Türkiye karşıtlığının büyük çoğunluğunun kaynağı.
Aynı zamanda Türkiye’nin Suriye’de yapılması planının barış hareketi ise bu olayların nedenlerinin de bir diğeri. Tüm bunların yanında Barzani ve diğer Kürt ailelerin çıkarlarına Kerkük ve çevresinde çomak sokan Türkmenleri bu vesile ile saf dışı bırakmak isteyenler de harekete geçmiş durumda. Bundan tam 47 yıl önce tasarlanan Kerkük katliamında Türkmenler büyük acılar yaşadılar.
İşin en tüyler ürpertijiyanı bütün dünyanın gözleri önünde yalnız, desteksiz ve sahipsiz kalmalarıydı. Bu nedenle Irak Türklerinin anavatanı olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Dünyası, Irak Türklerinin durumları hakkında doğrudan ilgilenmeli ve güvenlik kaygılarını doğrudan değerlendirmeli.
Çünkü Iraklıların gözünde Irak Türkleri her zaman Türkiye ve Osmanlı artığı olarak anılacak. Ben Nazgül Kenceday dikkatiniz için teşekkür ediyorum. Türkmenlerin suçu neydi? Aslında yanıt çok basit. 1959’da dönülen Kerkük katliamında Irak Türkleri Turancılık ve Türkiye ile birleşmek isteyenler suçlamalarıyla katledildi.
1980’e gelindiğinde ise yine Irak Türk’ün liderleri Türkçülük ve Türkiye casusluğu suçlamalarıyla…
İlk Yorumu Siz Yapın