Japonlar neden uzun yaşıyor?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=Ozj3ht_zrI0.
Nabi Tajima 4 Ağustos 1900’e doğdu, 21 Ağustos 2018’e hayatını kaybederken yaklaşık 118 yaşındaydı. Chiyo Miyako 2 Mayıs 1908’de doğdu, 22 Temmuz 2018’e hayatını kaybederken yaklaşık 118 yaşındaydı. Misa Okawa 5 Mart 1898’de doğdu, 1 Nisan 2015’de hayatını kaybederken yaklaşık 118 yaşındaydı.
3 isim saydık. Hepsinin ilk ortak noktası dünya ortalamasının çok çok üzerinde uzun yaşamış olmaları. Ancak tek ortak noktaları bu olsa içeriğimizde yer almaları zor olabilirdi. Evet ikinci ortak noktayı bildiniz. Saydığım isimlerin tamamı Japon. Sizin videoyu sıkılıp kapatmayacağınızı bilsem isimleri rahatlıkla hatırabilirdim. Bugün dünya üzerinde 110 yaşını aşmış 33 kişinin tam 17’si Japonya’da yaşıyor. Sadece en yaşlıları konuşmak da yeterli olmayabilir.
O yüzden gayet güçlü bir bilgi eklemesi daha yapacağım. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 verilerine göre Japonya’da yaşam ortalaması 84.3 yıl. Erçekler de 81.5, kadınlar da ise 86.9. Evet bu veriler Japonya’nın dünyanın en uzun yaşayan ülkesi olmasını sağlıyor. İsviçre, Güney Kore ve Singapur’un listenin devamını oluşturduğunu da hatırlatalım. Japonya en uzun yaşayan ülkeler listesinde tam 67 yıldır zirvede.
67 yıldır değişen nüfus parametrelerine rağmen bu istatistik hiç ama hiç değişmedi. Verileri konuştuk. Gelelim içeriğin başlığında yahut video kapağında gördüğünüz asıl soruya. Japonya nasıl bu kadar uzun yaşayabiliyor? Bu soru yalnızca editörün aklına gelmiş olamaz diye düşünerek araştırmaya başladım ve bir çok farklı kaynaktan bir çok farklı gerekçeye ulaştım. Aldığım cevaplar beni tatmin etti şimdi sıra sizde. Yavaş yavaş başlayalım. Japonya üzerinde yaklaşık 7 yıllık uzun bir araştırma süreci geçilen İngiliz beslenme uzmanı Cassandra Barnes, Japonya neden uzun yaşıyor sorusuna en çok kafa veren isimlerin başında geliyor. Barnes’ın 2019 tarihli araştırması ve araştırmanın sonuna iliştirdiği notlar uzun yaşamın birinci şartının beslenme olduğunu söylüyor. Barnes toplamda 23 bin Japonya vatandaşının beslenme alışkanlıklarını inceleyerek oluşturduğu listeyi öncelikle 4 farklı ve yaygın tüketilen ürün üzerinden oluşturmuş. İngiliz bilim insanına göre bu beslenme Japonya’lı çok daha sağlıklı kılıyor. Listenin ilk sırasında miso çorbası var. Burada uzun uzun miso çorbası tarifi veremeyecek olsam da siz soya fasulyesinin arpa pirinç gibi tahıllarla birleştirildiği bir çorba olarak düşünebilirsiniz.
İçeriği oluşturma kararından sonra bir şeyler danıştığım 3 yıl Japonya’da yaşayan üniversite arkadaşım da miso çorbasının içildiği an boğazdan geçtiğini hissettiren bir kıvama sahip olduğunu söylüyor. Gerçekten de hasta olur olmaz bunu içmeye koşuyorlarmış. Biz Barnes’ın listesine geri dönelim. Miso’nun dışında yeşil çay, bolca balık ve sebze turuşusu da Japonların vazgeçilmez sütketim ürünleri arasında.
Barnes, Japonya’da oluşturulan yemek-yeme kültürünün bol yağdan ve işlenmiş şekerin uzak olmasının da sağlık açısından fazlasıyla önemli olduğunu söylüyor. Japonların beslenme kültürünü yalnızca Barnes’ın araştırmasıyla sınırlı tutmayalım. Beslenmeye verdikleri önem ülkede ata sözüne dönüşmüş bir tabirden dahil net biçimde anlaşılabiliyor. Harajaji Bammı Bu tabir midenin %80’li dolana kadar yiyin anlamı taşıyor.
Japonların büyük bölümü sofradan tam olarak doymadan kalkmak konusunda oldukça kararlı bir tutuma sahip. Japonya vatandaşları yemeklerini diğer toplumlara göre daha küçük porsiyonlarla yerken aynı zamanda daha yavaş yeme konusunda da oldukça başarılı. Porsiyonlar daha küçük tabaklarda servis ediliyor. Aileler birlikte ve özel bir yemek düzeninde beslenmeyi tercih ediyor. Yemek masaları genelde televizyondan uzak bir konuma yerleştiriliyor. Birçok Japon ailesinde yemek masasına cep telefonuyla oturmak yasak. Evet Japonlar yemek süresini kısaltmak için elinden geleni yapıyor diyebiliriz. Japonya’nın beslenme alışkanlıklarını detaylıca konuştuktan hemen sonra egzersiz meselesine gelelim. Japonların büyük bölümü hareketsiz yaşamdan nefret ediyor. Toplumda yürümeyi sevmeyen birilerine rastlamak fazlasıyla zor. Egzersiz yalnızca harekette sınırlı bir şey de değil tabi. Japonlar yerde oturmayı da çok seviyor. Diz çökerek seyza oturuşu yapan Japonlar vücutlarını daha esnek bir hale getirmeyi başarıyor. Japonya’nın daha uzun yaşamasını sağlayan önemli faktörlerden biri de yaşlılara gösterilen tutumda saklı. Genel olarak Asya ülkelerinde yaygın olan gelenek Japonya’da da oldukça belirgin diyebiliriz. Yaşlılar sosyal hayatın her noktasında aktif olmaya devam ediyor. Japonlar ailelerini bakım evlerine en az gönderen toplum konumunda. Aileler geniş ve genellikle birlikte yaşamayı tercih ediyorlar.
Yaşlıların daha sağlıklı bir hayat yaşaması için uygun koşullar da bu biçimde daha kolay sağlanmış oluyor. İçeriği yavaş yavaş sonlandırıyoruz. Sırada çok da şaşırmayacağınız üzere sağlık ve temizlik ilişkisi var. Japonya’yı ilk kez ziyaret edenlerin çoğu ülkenin temiz olmasından etkilenir. Sokaklarında çok az çöp kutusu bulunan bir ülke olmasına karşın tertemiz çevre herkes için gayet ilgi çekici bir detay. Japonya’da 12 yıllık eğitim boyunca temizlik her gün üstünden geçilen en önemli derslerden biri konumunda. Sosyal temizlik bilincinin oturması da sağlıklı bir yaşam için gayet faydalı olmuş diyebiliriz. Evet, Japonya’nın neden en uzun ömürlü ülke olduğunu detaylıca anlattık. Üniversite arkadaşımın da aralarında bulunduğu çok sayıda kaynak kullandığımız bu çok net, Türkiye’den yaklaşık 8500 km uzaklıklardaki bir ülkeyi ziyaret etti.
GZT’ye abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmayın lütfen.
İlk Yorumu Siz Yapın