Kilise Tarihinin En Akılalmaz Olayı – Ölü Papanın Yargılanması
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=mFb6pvUEO4I.
İNTRO Papa altıncı Stefan, 897 yılı Ocak ayı civarında Aziz John Latteran kilisesinde düzenlenen bir mahkemeye başkanlık etti. Tutkulu bir baiz, dünyevi arzuları dizginlenemeyen bir din adamıydı.
Karşısında sanık makamında oturan kişiyi, kilise yasalarına aykırı davranmak ve Aziz Petrus’un adını kirletmek gibi çeşitli suçlarla itham ediyordu. Bu sırada sanık papalık makamının resmi kıyafetlerini giyiyor, tahtadan yapılmış bir tahtın üzerinde oturuyordu. Karşıdan bakıldığında her şey kitabına uygun görünüyordu. Ancak bütün bu olay başlı başına akıl almaz bir tuhaflık içeriyordu. Stefan’ın suçlamalara yanıt vermesini beklediği kişi, 9 ay önce ölmüş olan Papa Formosus’tan başkası değildi. Mezarından çıkarılmış, Aziz John Latteran kilisesine getirilmiş, üzerine papalık kıyafetleri geçirilmiş ve kendisi için hazırlanan bir tahtın üzerine oturtulmuştu. Bu tuhaf olay kilise tarihine Kadavra Sinodu olarak geçecekti. Dahası hikaye burada sona ermeyecek, Formosus’un çilesi Sinod’un sonunda dinleyecekti.
Nitekim yaşadığı zorluklar Sinod’la da başlamış değildi. 9. yüzyılın sonlarında papalık İtalya Yarımadası’ndaki şiddetli güç mücadelelerinde merkezi bir rol oynuyordu. Formosus kariyerinin başlarından beri kendisini bu karmaşık çatışmaların içinde bulmuştu.
864 yılında Porto Psikoposu olarak atanmış, bundan kısa bir süre sonra 866 yılında Papa I. Nikolas tarafından misyonerlik göreviyle Bulgaristan’a gönderilmişti. Buradaki faaliyetleri pek çok açıdan dikkat çekiciydi. Çünkü Formosus görevinde başarılı olmasının yanı sıra Bulgarlar arasında inanılmaz bir popülarite kazanmıştı.
Bulgar hükümdarı I. Boris, onun kendi krallığında Psikopos olarak görevlendirilmesini arzu ettiğini bizzat Formosus’a iletmişti. Buna ek olarak bugünlerde Romaya gelen elçilerin her biri Bulgarların Psikopos olarak yalnızca Formosus’u istediğini Papa Nikolas’ın kulağına fısıldamaya başlamıştı. En sonunda bu hadise Katolik kilisesinin lideri Nikolas ile Formosus arasındaki ilk gerçek çatışmanın fitilini ateşledi. 787 yılında toplanan 2. İznik konsili kararları Formosus’un mevcut makamından farklı olarak ayrı bir Psikoposluk görevi üzgülenmesini engelliyordu. Nikolas’ın arzusu da dünyevi hırsları tarafından törpülenen Formosus’un sınırlanmasından yanaydı. Böylece Formosus Porto Psikoposu olarak kaldı ve hızlı alınan bir kararla bir görevi icra etmesi için Papalık elçisi olarak Fransa’ya gönderildi.
Ancak kilise ile yıldızı kolay barışmayacaktı. Nikolas’ın ardından Papalık tacını devralan 8. John, Formosus’u Roma’daki manastırlardan birini soymakla suçlamıştı. Ayrıca Fransa’da bulunduğu sırada İtalya üzerinde siyasi emelleri bulunan Carinthia’la Arnulf ile işbirliği yapması belli çevrelerin hoşnutsuzluğunu uyandırmıştı.
Bu olayların ardından kısa bir süre sonra 876 yılında Santa Maria Rotuna’da toplanan bir kilise sinodunda 8. John, Formosus’u Bulgarların aklını zehirlemekle suçlamış, onu ve onunla birlikte hareket eden birkaç işbirlikçiyi aforoz ettiğini açıklamıştı. Buna rağmen bazı kaynaklar aforozun onaylanmasının 872 ile 879 yılları arasında herhangi bir tarihte gerçekleştiğini öne sürmekteydi.
Ne olursa olsun bu yıllardan itibaren 883 yılına kadar geçen süre Formosus için belirsizliklerle doluydu. Bir süre destekçileriyle birlikte Orta İtalya’da hüküm süren Spoleto Dicu 3. Guyun sarayına sığındı. 878 ya da 879 yılında rahiplik görevinden feragat etmesi şartıyla aforozluk kaldırıldı.
Ancak eski psikopos kariyerinden bu kadar kolay vazgeçme niyetinde değildi. Roma’da halen dostları vardı. Aziz Petrus Bazilikasının duvarları arasındaki fısıltılar en geç birkaç gün içinde Formosus’un keskin kulaklarına ulaşıyordu. Ve en sonunda bu fısıltılar 882 yılının sonlarına doğru ona 8. John’un ölüm haberini getirdi. Papalık makamını kendisine karşı ılımlı bir tavır takınan 1. Marinos devralmıştı. Böylece onun ihsanlarıyla Formosus’un suçları 883 yılı başlarında affedildi ve psikopos eski makamına iade edildi. Formosus’un bu andan itibaren Papa seçildiği tarihe kadar gerçekleştirdiği faaliyetleri pek belirgin değildir. Ancak Gadavra sinodunda bu dönemdeki işlerinin suç kapsamında değerlendirilmeyerek söz konusu edilmemiş olması, bu yıllarda Formosus’un kilisenin kanunlarına uygun hareket ettiği ihtimalini güçlendirmektedir. Formosus makama geldiği ilk andan itibaren tehlikeli bir siyasi durumla yüzleşmek zorundaydı. 891 ekiminde Papa olarak seçilmesinden kısa bir süre önce eski destekçisi ve koruyucusu Spoleto Dükü 3. Gui, Kutsal Roma Germen İmparatoru ilan edilmişti. Aslında 5. Stefan tarafından icra edilmesi planlanan taçgime töreni onun ölümü sebebiyle yeni Papa Formosus tarafından icra edildi.
Bunun yanı sıra Papa bu olduğu bitti esnasında Gui’un oğlu Lambert’i de onun halefi olarak kabul etmek zorunda kaldı. Ancak geçmişte kurduğu siyasi bağlar onu kışkırtıyordu. Formosus, Gui ve oğlu Lambert’e güvenmiyordu. Bu yüzden tacı gasp etmesi ve İtalya krallığını kendi adına ele geçirmesi için eski müttefiki Arnulf’u Gui ile yüzleşmesi için İtalya’ya davet etti.
Frank İmparatoru Sharman’ın soyundan gelen Karintiyalı Arnulf siyasi kariyerini İtalya üzerine odaklamıştı. Formosus tarafından kışkırtılması haklı olarak kendine ait olduğu düşündüğü şeyi alması için harekete geçmesine sebep oldu. 893’te Milano ve Pavia üzerine yaptığı ani saldırılar kesin bir sonuç vermedi.
Gui’un hakimiyetinde İtalya oldukça güçlüydü. Ancak üç yıl sonra 896 yılı başlarında Gui aniden öldü ve oğlu Lambert, kutsal Roma-German İmparatoru ilan edildi. Bu andan itibaren Roma’da işler karışmaya başladı. Lambert’in taraftarları Formosus’u yakalayarak Kastel San Angelo’ya hapsetti. Bu beklenmedik gelişmeyle Papa’nın hayatı bir anda tehlikeye girmişti. Arnulf güçlü müttefikini kaybetmemek adına hızlıca harekete geçti ve birkaç gün içerisinde birlikleriyle birlikte Roma’ya girerek Formosus’un serbest bırakılmasını sağladı. En sonunda bu eski ittifak politik başarı ile taçlanmıştı. Arnulf Aziz Petrus Bazilikası’nda kutsal Roma-German İmparatoru olarak taçlandırıldı.
Papa Formosus onun başına tacı yerleştirdiğinde, bizzat inşa ettiği yeni siyasal zeminin kendine dünyevi fırsatlar sağlayacağından emindi. Ancak hesapları tutmayacaktı. Arnulf’un taç giyme töreninin ardından birkaç ay sonra yatağında ölü olarak bulundu. Yaşı ilerlemişti. Bu nedenle ölümü doğal yollardan gerçekleşmiş gibi görünüyordu. Ancak her şeye rağmen zehirlenme şüphesi akıllarda bir soru işareti olarak kaldı. Aziz Petrus Bazilikası’nda icra edilen bir törenin ardından merhum Papalık mezarlığına defnedildi. Hikayesinin burada sona erdiği düşünülüyordu. Ancak Formosus’un hikayesindeki tuhaflıklar henüz başlamış değildi. Ölüm, onun 9. yüzyıl İtalya’sının olağan siyasal entrikalarından, öfke patlamalarından ve çıkar çatışmalarından uzak kalmasına yeterli olmayacaktı. Formosus’un ölümünü takiben Papalık makamına 6. Boniface seçildi.
Ancak görevini yalnızca 15 gün sürdürebilecekti. Bu yeni Papa’nın zamansız ölümü, Spoleto Dükü Lambert’e harekete geçecek zaman tanımıştı. Onun dürtüleri, büyük oranda Orta ve Kuzey İtalya siyasetinde etki kazanmak isteyen, annesi Spoleto Düşesi Agil Trude tarafından canlı tutulmuştu. Agil Trude güzelliği, zekası, cazibesi ve hırslarıyla tipik bir Orta Çağ Düşesi’nden farksızdı. Ancak bu özelliklerini gözünü kırpmadan çıkarları uğruna kullanabilmesi, onu tarihçilerin atlandırdığı şekliyle ölümcül düşese çevirmişti. Şimdi ise onun tarafından yönlendirilen ihtiras bulutları Aziz Petrus Basilicas’ın kubbesi üzerinde birikiyordu. Papa Boniface’in ölümünden sonra yerine geçen 6. Stephen, Agil Trude’un siyasi arzularıyla kışkırtılabilecek bir yapıya sahipti.
Yeni Papa her ne kadar başlangıçta İmparator Arnold’u tanımış olsa da onun telkinleri fikrini değiştirmesini sağlamış ve Stephen bir süre sonra koyu bir Lambert destekçisine dönüşmüştü. Ancak ne Lambert ne de Agil Trude için bu yeterli değildi. Formosus’un papalığı sırasında itibarları yerle bir edilmişti. Yalnızca kendilerine ait olanı kaybetmekle kalmamış, aynı zamanda aile olarak saygınlıklarını da yitirmişlerdi.
Formosus bunun hesabını vermeliydi ve ölü olması durumu değiştirmeyecekti. Eski Papa’nın ölümünü takiben yaklaşık 9 ay sonra Stephen, Lambert ve Agil Trude bir araya gelerek şeytani bir planı uygulamak amacıyla harekete geçti. Kısa bir süre sonra Papa Stephen geçmiş dönemdeki faaliyetleri nedeniyle Eski Papa Formosus’u yargılayacağını açıkladı. Ancak bu yargılama işlemi merhum Papa’nın yokluğunda gerçekleştirilmeyecekti. Stephen onun mahkemede hazır bulunmasını istiyordu. Böylece 897 yılı Ocak ayı dolaylarında Formosus mezarından çıkarılarak duruşmanın yapılacağı Aziz John Lateran kilisesine getirildi. Zar zor bir arada duran çürümüş bedeni resmi Papa’lık kıyafetleri giydirilmek suretiyle gizlendi ve Eski Papa duruşma salonuna getirilerek önceden hazırlanmış olan gösterişli bir tahta oturtuldu. Mahkemenin başkanlığını bizzat Stephen’ın kendisi üstlendi. Formosus savunması içinse 18 yaşındaki bir Papaz yardımcısı görevlendirilmişti. Ancak bu görevi etkili bir şekilde yerine getirdiği söylenemezdi. Dönemin kayıtlarında Latince Sinodus Horenda yani Cadavra Sinoda olarak geçen mahkeme, Stephen’ın teatral bir aşırılıkla Formosus’u suçlamasıyla başladı. Papa 8. John döneminde dillendirilen suçlamalar Stephen’ın saldırılarının özünü oluşturuyordu. Ancak mevcut Papa bu noktada işi bir adım ileriye taşımaya karar vermişti.
Düşez, Agiltrude’un da teşvikleriyle Formosus’un papalık makamına uygun olmadığını kanıtlamak için yeni suçlamalar tasarladı. Buna göre Formosus hayattayken yalancı şahitlik yapmış, kilise yasalarına aykırı davranmış ve Aziz Petrus’un adını kirletmişti. Stephen ve avukatları tarafından sorulan sorular Formosus savunan genç adam tarafından ya cevapsız bırakılmış ya da daha önceden hazırlanmış olan kağıtlardan okunmuştu.
Neticede Agiltrude’un da izlediği mahkeme kaçınılmaz olarak Formosus’u suçlu bulmuş, Papa olduğu dönemde yaptığı tüm eylem ve kararlar geçersiz kılınmıştı. Stephen’ın verdiği emirle cesedin üzerindeki kıyafetler çıkarılarak sıradan bir adam gibi giydirilmiş ve papalık kutsamalarında kullandığı üç parmağı kesilerek sıradan bir adam gibi yeniden gömülmüştü.
Bundan sonra Stephen, Formosus tarafından icra edilen tüm atamaları yeniden yapmak zorunda kalmıştı. Ancak tüm bu olanlar Agiltrude’u yatıştırmış değildi. Kaynakların işaret ettiği şekliyle onun ve Lambert’in tuttuğu birkaç adam Formosus’u yeni mezarından çıkartarak ölü bedene çeşitli işkenceler etmiş ve işleri bittiğinde ondan arta kalanı Tiber nehrine atmışlardı. Olaydan birkaç gün sonra Formosus’a saygı duyan sıradan bir keşiş birkaç balıkçıyla birlikte Tiber’e atılan cesedi çıkartarak gizlice gömülmesini sağladıysa da bu olaylar Roma’da kargaşa ve kızgınlığa yol açtı. Formosus’un vahşice yargılanmasına duyulan nefret en nihayetinde Roma halkını papalık makamına uygun olmayan kişinin aslında Stephen olduğuna ikna etmişti.
Buna ek olarak Formosus’un atadığı bazı rahiplerin görevine iade edilmemesi ona karşı duyulan hoşnutsuzluğun kilise içine dek yayılmasına neden oldu. Böylece Kadavra Sinodu’ndan yaklaşık 8 ay sonra gerçekleşen bir darbe ile Stephen görevinden alındı. Toplum önünde aşağalandı ve en sonunda gönderildiği hapishanede refakatçileri tarafından boğulmak suretiyle öldürüldü. Birkaç ay sonra Papa II. Theodor Formosus’a yöneltilen suçlamaları geri çekti ve Kadavra Sinodu’nun geçersiz olduğunu ilan etti. Agiltrude Roma’dan ayrılarak Spoleto’ya dönmek zorunda kalmıştı. Bir süre sonra sahip olduğu ünvanların birçoğunu kaybedeceği talihsiz bir dizi siyasal entrikaya maruz kalacaktı. Formosus’un intikamı alınmış gibi görünüyordu. Ancak 10. yüzyıl Roma’sı için bu fazlasıyla imser bir düşünceydi. Ölü adamın çilesi henüz bitmiş değildi. 904 yılında Papa seçilen 3. Sergius çok geçmeden Formosus’un huzurunun yeniden bozulmasına sebep olacaktı. Sergius, ünlü Kadavra Sinodu’nda eş yargıç olarak görev yapmış ve Formosus’un suçlu bulunmasında önemli bir rol oynamıştı.
Ancak 2. Theodor döneminde Sinodun geçersiz kabul edilmesi onu adeta çileden çıkarmıştı. Bu nedenle yeni Papa Formosus’un bedeninin yeniden gün ışığına çıkarılmasını ve yargılanmasını emretti. Bu kez tüm yetki kendi ellerindeydi. Formosus’tan arta kalan yığını suçlu ilan etti ve kafasını kestirdikten sonra Tiber nehrini attırdı. Olaydan kısa bir süre sonra şans eseri bir balıkçının ağına takılan Formosus nehirden çıkarıldı
ve Aziz Petrus Bazilikası’na götürülerek son kez toprağa verildi. Sergius’un Formosus için aldığı karar kendinden önce gelen Papa 9. John’un cesetlerin yargılanmasını yasaklamasından dolayı geçersiz sayılmıştı. Yine de Katolik kilisesi bir kamu bildirisi yayınlayarak Formosus’un eylemlerinin ve kararlarının geçerli olduğunu ilan etme zorunluluğu hissetmişti. Günümüzde tarihçiler Kadavra sinodunun yasal prosedürünün 6. yüzyılda popalık yapmış büyük Gregori’nin kararlarından türetilmiş olabileceğini öne sürüyor. Gregori bir kiliseye defnedilen kişilerin daha sonra ölümcül bir günah işlediği tespit edilirse mezarlarından çıkarılmalarını emretmişti.
Her ne kadar Kadavra sinodunun ardından 9. John bu uygulamayı yasaklamış olsa da orta çağ boyunca Katolik kilisesi temsilcileri ölülerin cezalandırılması konusunda oldukça takıntılı davranmışlardı. 13. yüzyıldan itibaren Engizisyon mahkemeleri yargıçları suçu tespit edilen ölülerin mezarlarından çıkarılarak yakılmasında ve ardından yeniden defnedilmesinde oldukça ısrarcıydı.
Çoğu zaman yakılmadan evvel bunlara popalık temsilcileri tarafından türlü işkenceler de ediliyordu. Formosus’un başına gelenler yaşandığı dönemde dini bir temeli oturtulmuş ve merhum papa’ya yönlendirilen suçlamalar daha çok Papa 8. John döneminde yaşanmış çekişmelerden esinlenerek oluşturulmuştu. Buna karşılık modern araştırmalar Kadavra sinodunun siyasal altyapısına odaklanmaktadır. Kadavra sinodu Papa Formosus’un atamalarını ve eylemlerini hükümsüz kılmayı hedefliyordu. Bu şekilde Arnulf’un imparatorluğu geçersiz sayıldığı gibi, Stefan için çıkarlarını gözeterek atamalar yapabileceği çeşitli pozisyonlar açılıyordu. Kısacası Formosus, hayattayken siyasal başarı kazandığı ihtiraslı bir grup tarafından ölümünden sonra acımasız bir şekilde yenilgiye uğratılmıştı. Ancak onu yargılayanların hiçbiri arzularını gerçekleştirecek kadar uzun yaşamamıştı. Bir tek Agiltruth bunların dışındaydı. Ölümcül Düşes’in her şeyini kaybettiğini görecek kadar vakti olmuştu.
923 yılında öldüğünde Düşesli’yi de dahil olmak üzere elinde hiçbir şey kalmamıştı.
İlk Yorumu Siz Yapın