Kuzey Kutbu’ndaki kaynaklar kimin olacak?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=VU-jFRGmJRs.
Bugün dikkatinizi kuzeyi yönetmek istiyorum. Burası Arktik bölgesi. İklim değişikliğinin yolaştığı küresel ısınma sonucu bölgedeki buzullar erimeye başladı. Bölge yeni deniz yollarının ve yeni enerji kaynaklarının bulunmasıyla önemli güçler arasında yeni bir rekabet alanına dönüştü. Bu rekabet Kuzey Kutbu’nu daha önce hiç olmadığı kadar kuşatma altına aldı. Ruslar Kuzey Kutbu’nun derinliklerine deniz haltlar gönderiyor. Amerikalılar ise Kuzey’deki yeni tehditleri izlemek için gözetleme uçakları gönderiyor.
Kanada’da uzun süredir görmezden geldiği bölgeleri savunmak için çabalıyor. Peki, Yelkürenin en yaşanmaz yerlerinden biri Kuzey Kutbu’nda neden bu kadar çekişme var? Çünkü tarihin büyük kısmı boyunca insanlar tarafından yok sayılan bu bölge 20. yüzyılda enerji kaynağı olarak değerlendirildi. 21. yüzyıl ise bu kaynakların sahiplerinin ve satıcılarının kimler olduğunu verileyecek. Tüm dünya Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Uzak Doğu’daki devam eden mücadelelere odaklanmışken, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan önemli gelişmeler hep gözden kaçıyor.
Tam da bu sebepten dolayı Onon’un yeni bölümünde dikkatinizi büyük güçlerin yeni mücadele sahasına çekmek istiyorum. Arktik bölgesi Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarını birleştiren bir bölge. Üç kıtanın en kuzey kesimleri, Arktik Okyanusu ve Atlantik ve Pasifik Okyanuslarının bazı kısımlara da dahil olmak üzere,
yaklaşık 21 milyon metrekarelik bir alanı kapsıyor. Kuzey Kutbu 24 zaman dilimi ile dünyanın kara kütlesinin altıda biri üzerinde bulunuyor. 30 milyon kilometre kararık çok geniş bir alan. Kuzey Kutbu bölgesinin büyük bir bölümü 4 kilometre deliline kadar ulaşan okyanusla örtülü. Ancak burada karasal alan da bulunuyor. Bölgede 30’dan fazla yerli halkı içine alan yaklaşık 4 milyon insan yaşıyor. Arktik Okyanusu’na kıyıdaş olan Rusya, ABD, Kanada, Norveç ve Danimarka, Arktik ülkeleri olmaz statüsüne sahip. İzlanda, İsveç ve Finlendi ise Arktik Okyanusu’na doğrudan sınırlar olmamalarına rağmen bu statüyü kazanmak için mücadele ediyorlar. Çoğu buzullarla kaplı olan bölge 20. yüzyılın başlarından itibaren yavaş yavaş Kuzey Kutbu’na sınır olan ülkeler arasında egemenlik mücadelesinin konusu olmaya başladı. Bölgenin dikkat çekme sebeplerinden bir diğeri ise deniz ulaşımı.
Buzulların erimesiyle hem yeni enerji kaynaklarının ortaya çıkacak olması hem de deniz ulaşımı yönünden elde edilecek üstünlükler ülkelerin bölgeye ilişkin iştahını kabartıyor. Son yıllarda en çok duyduğumuz şey ABD ve Rusya’nın bölgedeki askeri varlıklarını arttırdıklarına dair iddialar. Bu suçlamaların iki ülkenin en üst düzey yöneticileri tarafından dile getirilmesi ise meselenin önemini gözler önüne seriyor. Örneğin Beyaz Sarayı Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Kuzey Kutbu’nda artan Rus askeri yetkisine meydan okuma veya Çin’in bölgedeki yasa dışı hak iddialarını engelleme çağrısında bulunmuştu. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklama ise ABD’nin Moskova’ya yönelikli suçlamalar boş ve temelsiz. Washington uzun süredir ihmal edilen Kuzey Kutbu bölgesindeki Amerikan askeri varlığına birkaç yeni gemi ile arttırmayı planlıyor. Ancak ABD’nin buz kuran filosunu geliştirip Rus filosu ile rekabet edebilecek hale gelmesi uzun yular alacak. ABD’nin inşa etmeyi planladığı 6 buz kuran gemisinin suya inmesi tahminin 2030’da mümkün görünüyor. ABD Buz Kuran Filosu ABD buz kuran filosunun sorunlarının uzun bir geçmişi var. ABD hükümeti 10 yıllar boyunca bu sektöre gerekli fonu ayırmadığı için Amerikan buz kuran filosu geçmişte SSCB filosu ile rekabet edemediği gibi günümüzde de Rusya filosu ile rekabette oldukça zorlanıyor. ABD’nin Envanterine bir bakalım.
ABD’nin elinde sadece 3 adet ağır buz kuran gemisi bulunuyor. Bunlardan ikisi hizmete gireli 40 yıl geçti. Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump görevdeyken önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ülke envanterine yeni bir buz kuran gemisinin gireceğini duyurmuştu. Şimdi gelelim Rusya’nın envanterine. Rusya’nın elinde bulunan mevcut buz kuran gemilerinin sayısı ise 42 geçti. Bu gemilerin yanı sıra inşaatı devam eden dünyanın en büyük 3 adet nükleer buz kuran gemisinin de hizmete girmesi planlanıyor.
Rusya ayrıca söz konusu 3 geminin inşasının bitimine paralel olarak 2 adet yeni nesil nükleer buz kuran gemisinin de inşasına başlatacağını duyurdu. Kuzey Kutup bölgesi diğer Arktik devletlerinden farklı olarak Rusya için hayati önem taşıyor. Arktik okyanusu kıyılarının yarısından fazlası Rusya’ya ait. Ayrı zamanda bu bölgede bulunan enerji kaynaklarının büyük bir kısmı da Rusya’nın sahip olduğu bölümde yer alıyor. Bölgede Rusya tarafından çıkarılan enerji kaynaklarından elde edilen gelir ülke gayrı sahip yurt içi hasılasının %30’unu oluşturuyor. Kürse isimli sonucunda buzullar eriyor ve Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan bölgedeki deniz yolları da kullanılır hale getiriliyor. Bu ne anlama geliyor? Batı Avrupa’dan Doğu Asya’ya ulaşmak için kullanılan Süveyş Kanal üzerinden geçen yol 23.000 km iken Arktik bölgesinden geçen kuzey deniz yolu yaklaşık 14.000 km. Kuzey kutuptan elde edilecek olan bu yol Avrupa’ya gönderilen mallarda kullanılan Akdeniz veya Atlantik rotasının kısa ve az maliyetli alternatifine dönüşebilir. Bu durum bu bölgenin önemini fazlasıyla ortaya seriyor. Görüldüğü gibi Arktik bölgesindeki enerji kaynakları ve deniz ticaret yolları etrafında devam eden rekabette Rusya avantajlı bir pozisyonda ve günümüzde hiçbir ülke Rusya’nın bu bölgedeki lider konumunu elinden alabilecek gücü sahip görünmüyor.
Örneğin ABD’nin üst düzen yöneticilerinin Arktik bölgesinde giriştiği rekabetten dolayı sürekli endişelerini dile getirdiği Çin’in elinde yalnızca bir adet buz kuran gemisi var. Dolayısıyla Amerikalı yetkililerin bölgedeki Rus varlığının yarattığı tehlikede bahsederken aynı zamanda dillendirdikleri tehlikeli bir şekilde artan Çin varlığının ise gerçek bir dayanağı görünmüyor. Kuzey kutbu ulusarası alan olarak kabul edilir ve ulusarası deniz yatağı kurumu tarafından yönetilir.
Günümüzde buradaki bazı bölgelerin hangi ülkeye ait olduğuna ilişkin gerginlikler de yaşanıyor. Kanada, Rusya, Grönlund, Kuzey Kutbu’ndan geçen ve Lomonosov sırsa olarak bilinen 1721 km’lik denizaltı dağları üzerinde hak iddia ediyor. Kazanan ülke Kuzey Kutbu etrafındaki denizlerin 55.000 m² üzerinde de hak iddia edebilecek. Eğer herhangi bir ülke bunu yapabilirse aya ayak basmak kadar önemli bir iş yapmış olacak. Kanada’da askeri ve stratejik araştırmalar merkezinde çalışan araştırma görevlisi Rob Hubert son yıllarda Amerikan uçak gemilerinin sık sık daha da kuzeye gittiğini görüldüğünü ifade ediyor. Hubert, soğuk savaşının sona ermesinden bu yana ilk kez denizaltılara karşı en büyük savaş tatbikatının Amerikan ve İngiliz donanması unsurlar arasında ortaklaşı yürütüldüğünü görerek bölgenin ısındığını anlatıyor. 11 Eylül’den bu yana askeri odağı Ortadoğu ve Afganistan üzerinde olan ABD diğer yandan hala önemli olan kulesel noktalarında da askeri varlığını koruyor. Kuzey Kutbu da bundan nasibini aldı ve ABD askeri planlamalarının kayda değer bir kısmını tam da bu bölgede yaptı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da 2019’da Kuzey Kutup Konseyi toplantısında yaptığı konuşmasında bunu açıkça ifade etti.
Bölgeye olan bu belirgin artan ilgiye rağmen birçok gözlemci ABD’nin Kuzey Kutbu’ndaki nüfus ve kaynak ayarışında Rusya’nın gerisinde kaldığını düşünüyor. ABD’de yönetimdeki bazı kişiler önceki yönetimlerin bu bölge için bütçelerini harcamak istemediklerini söylüyor. Peki bu bir eksik mi? ABD’nin Kutup’da faaliyetlerini odaklanmaya ve bunları planlamaya başlaması gerekiyor mu? Rusya’nın arktikteki askeri duruşu belli. ABD Rusya’nın Kuzey Pasifik ve Kuzey Atlantik’teki hava savunma sistemlerini inceledikleri ve test ettikleri için ne ile karşılaşacaklarını çok iyi biliyorlar. Kutuplardaki varlığını arttırmak ABD güvenliği için bir zorunluk haline dönüştü. Bu yüzden ABD askeri duruşunu iyileştirmek için daha fazla adım atmayı planlıyor. Şimdi sahada yakın zamana kadar arka planda gizlenmekten mutlu olan yeni bir oyuncu var. Çin ile Kuzey Kutup dairesi arasındaki en kısa mesafe yaklaşık 1500 km. Ancak buna rağmen Çin kendisini Kuzey Kutup’una yakın bir devlet olarak ilan etti. Ve şimdi Kuzey Kutup’una ve bölgedeki rekabete giderek daha fazla dahil oluyor. Çin’in bölgeye dahil olmak istemesi sebebi sırf kendisini 21. yüzyılın baskın gücü olarak görmesinden kaynaklanıyor.
Rusya ile gaz ve petrol kaynaklarına yatırım yapmak için uzun vadeli sözleşmeleri yapan Çin sadece 2025 ve 2030 arasında değil 30-40 hatta 50 yıllık planlarla hareket ediyor. Çin 2018’de ilk resmi Kuzey Kutup’u bildirisini yayımladı. Raporda işletmeleri, altyapı teşvikleri yapılacağı ifade edilirken Kutup’ta bir tür ihpek yolunu oluşturacak bir deniz yolu da öngörüldü. Kısaca gelecekte Kuzey Kutup’unun uygun bir ulaşım rotası olma durumunda Çin oyunda erkenden yer almak ve gerekli altyapıları inşa etmek istiyor. ABD Jeolojik Kurumu’na göre 160 milyar varil petrol ve dünyanın henüz keşfetmediği doğal gazın %30’u Kuzey Kutup bölgesinde bulunuyor. Bölgede kara ve deniz sahası olan ülkeler Norveç, Rusya, İsveç, Finlande, İzlanda, ABD, Kanada ve Grönlende bağlı olan Danimarka.
Büyük bölümü deniz olduğu için aynı Antarktide’de olduğu gibi burada da çevreyi koruyacak ulusarası anlaşmalar yok. Öte yandan küresel ısınma bölgenin büyük bölümünde buzların erimesine neden olduğu için son daş kolaylaşıyor. Örneğin Avrupa’nın en büyük petrol yürütücüsü Norveç 2016’dan beri Kuzey Kutup dairesindeki Barents denizinde petrol ve gaz aramak için çeşitli lisanslar aldı. Rus petrol şirketleri 10 yıldan fazladır bölgede çalışmalar yürütüyor. 2 yıl önce bölgede büyük bir petrol sızıntısı meydana gelmişti.
ABD’de petrol şirketlerini Alaska’nın kuzeyinde sondaş izni vermeyi planlıyor. Alaska’da 1989’da Exxon Valdez’in sondaş çalışmaları sırasında büyük bir petrol sızıntısı olmuştu. Sızıntı elde etmemiş doğayı da tehlikeye atmıştı. Son olarak birçoğumuz için Kuzey Kutup’u hem coğrafi hem de bağlanan açısından oldukça uzak görünen bir yer. Ancak NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ise örgütün Kuzey Kutup’una her zaman odaklandığını söyleyerek soğuk savaştan kalma tehditler ve zorluklar gördük diyor. Halitaya bakıldığında Kuzey noktasının Rusya ile Kuzey Amerika arasında en yakın yol olduğunu görebiliyoruz. Deniz Alpleri’nin orada özellikle soğuk savaşlarasında onlarca yıldır faaliyet gösterdiğini bilirsiniz. Ancak şimdi daha modern deniz alpleri’nin çoğu geri döndü ve soğuk savaşlarında gördüğümüz ile çok benzer şekilde faaliyet yürüyorlar.
Ben Nazgül Kencecetay, dikkatiniz için teşekkür ediyorum.
İlk Yorumu Siz Yapın