Netflix’in kurucusu Reed Hastings kimdir?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=7-oFEdr0CXM.
On Netflix’in kurucu ortağı, televizyon dünyasının son yıllarda gördüğü en büyük dönüşümlerden birine imza atarak televizyon izleme biçimimizi kökünden değiştirdi. Yayın politikası nedeniyle sürekli olarak eleştirilse de onun adına diğer girişimciler kadar bilmiyoruz. Karşınızda Reed Hastings’in profili. Reed Hastings 8 Ekim 1960’ta Amerika Birleşik Devletleri’nin Boston şehrinde dünyaya geldi.
Babası Wilmond Reed Hastings ve annesi John Amory Loomis’in büyük babası ünlü bir avukattı. Eğitimli bir çevrede büyüyen Hastings eğitim hayatına önem verdi. Cambridge’deki Buckingham Brown Nucle School ve Baldwin College’ünden mensun oldu. Üniversiteye hazırlandığı yıllarda kapı kapı dolaşıp elektrikli süpürge satıyordu. Ardından gönüllü olarak Afrika’ya Svaziland’a gitti. Tam anlamıyla bir matematik dehasıydı. Svaziland da çocuklara matematik öğreterek pek çok öğrenci yetiştirdi.
Orada geçirdiği günler Hastings’in hayatının kırılma noktalarından biriydi. Girişimciliğinin temellerini burada attı. Verdiği bir röportajda o dönemde yaşadıklarına, cebinizde 10 dolarla Afrika’da otostop çektikten sonra bir iş kurmak çok da korkutucu görünmüyor diyerek özetlemişti. 2 yıllık öğretmenlik sürecinin ardından 1988’de oldukça ileri görüşlü bir hamleyle Stanford Üniversitesi’nde yapay zeka ve bilgisayar mühendisliği alanında yüksek lisans yaptı.
Subay eğitimlerine katıldı ve Deniz Kuvvetleri’nde assubay olarak görev aldı. İlk defa iş hayatına atıldığında Adaptive Technology adlı bir şirkette yazılı mühendisliği yapıyordu. 1991’de istifa etti ve böylece Hastings’in girişimcilik öyküsü başladı. En büyük hayali girişimci olarak kendi işini kurmaktı. Yakın arkadaşları Mark Box ve Raymond Peck ile Pur Software’ı kurdu. Şirket 6 yıl sonra Rational Software tarafından 700 milyon dolara satıldı. 1997’de bu satıştan kazandığı parayla arkadaşı Mark Randolph ile birlikte eski adı Kibble olan Netflix’i kurdu. Bu hayatının ve eğlence sektörünün kırılma anlarından biriydi. İngilizce’de internet anlamına gelen net ve günlük konuşmada filmler anlamına gelen Flix gelinmelerinin birleşiminden oluşan Netflix, ilk zamanlarında sadece Amerika’da faaliyet gösteren bir film kiralama şirketiydi. O dönemde film DVD’leri müşterilere kargo yoluyla gönderiliyordu ve kiralama süresi yalnızca 7 gündü. 2 yıl sonra Netflix’in sisteminde değişiklikler yapıldı. Artık aylık ücret ödeniyor ve sınırsız film kiralanıyordu. Netflix bu şekilde popüler olmaya başladı. Hatta Netflix’in başarısının ve bu denli büyüyebilmesinin sırrı bu hamle. 2007’de bu sistemle kiralanan DVD sayısı 1 milyara ulaştı ve Netflix online bir platform oldu.
2013’te ilk orijinal dizi olan House of Cards yayınlandı. Hastings böylece hissederlerini tam 3 katına çıkararak şirketini büyütmeyi başardı. 2015’e gelindiğinde Netflix’in abone sayısı 70 milyonu aştı. Netflix’i artık duymayan kalmamıştı. Dünyanın en popüler dijital yayıncılık platformu şüphesiz ki Netflix. Üstelik bu durum sadece ülkemizde değil, tüm dünyada böyle. Hastings’in kıyısından döndüğü iki büyük hatası olduğunu söyleyebiliriz.
Birincisi de Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un Netflix’i satın almak istemesi. Hastings Bezos’un 12 milyon dolarlık teklifini yetersiz gördüğü için satıştan vazgeçerek büyük bir hatanın kıyısından dönmüştü. Eğer satış gerçekleşseydi şu an Netflix’in sahibi Jeff Bezos’tu. Bir diğer muhtemel hatada 2000 yılında rakibi olan Blockbuster’a yapmak istediği ama gerçekleşmeyen satış.
O dönemde Netflix’i alamayan ve en büyük rakibi olan bu şirket kısa bir süre sonra iflas etti. Netflix bugün 190 ülkede 180 milyondan fazla insanın evine girmeyi başaran büyük bir eğlence sektörü haline geldi. Ülkemizde 2016’da yayın hayatına başlayan platformun Türkiye’de abone sayısı 1.7 milyonu çoktan aştı.
Abonelerinin büyük bir bölümü pandemi döneminin ilk iki ayını kapsayan ve evlerimizde bulunduğumuz Mart ve Nisan ayında kazandığı yeni aboneler oluşturuyor. Ama bu abone sayısı bizi yanıltmamalı. Evet Netflix çok popüler bir platform olsa da yayınladığı dizi ve filmlerin içeriğinde verilmek istenen mesajların mavsimane olduğunu söylememiz mümkün değil. Abonelerin siyasi ve kültürel anlamda yönlendirilmek ve dönüştürülmek istendiği çok açık.
Bu durum, Netflix yayınladığı bazı film ve dizilerle eşcünselliği hatta pedofiliği normalleştirdiği için uzun süre eleştirildi. Bu durum aboneleri bıktırma seviyesine geldi. Netflix sırf bu yüzden dünya çapında pek çok abone kaybettim. Sadece 2019’un Haziran ayında ABD ve Kanada bölgesinde 132 bin civarında abone üyeliğini iptal etti. Netflix’in bu durum hakkında verdiği röportajda bir hükümet LGBT içerikli bir filmimizin kaldırılmasını isterse bunu kabul etmeyiz ve yayına devam ederiz demiş ve bu sözlerde tepki çekmişti. Netflix’in LGBT kategorisinde yüzden fazla dizi ve film içeriği var. Eşcünsellik barındırmayan bir içerik neredeyse yok. Eşcünsel karakterlerin istihdansız iyi karakterler olmaları, bu durumun olumlu lanse edilmesi, pedofiliği özendirecek sahnelerin ve çocukların bile cinsel bir nesneye dönüştürüldüğü içeriklerin bulunması platformda çocuk yaşta kullanıcıların da olduğunu düşündüğümüzde gerçekten korkuducu. Netflix 2019’da Suudi Arabistan veliaat prensi Muhammed Bin Selman’ın gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle eleştirildiği bir programı yayından kaldırmıştı.
Hastings bunun karşılığında ülke yasalarına aykırı sahneler içeren içerikleri Suudi Arabistan’da yayınlamalarına izin verildiğini CNN’e verdiği bir röportajda itiraf etmişti. Farklı alanlarda ve pek çok dilde yayınlar yapan Netflix bir video kütüphanesine dönüşmüş durumda. Film sektörünü kökünden değiştirdiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle dijital medya içeriği tüketimini yeniden şekillendirdi.
Platformun bir diğer başarısı da yapay zekayı etkili biçimde kullanması. İnsanlara sadece ne izlemeleri gerektiğini önermesinden bahsetmiyoruz. Bu platform insanların izledikleri dizi ve filmlerde sevdikleri unsurları analiz ediyor ve bu şekilde içerikler yayılıyor. Aynı zamanda derin öğrenme ve yapay zeka teknolojileriyle insan beyninin nasıl çalıştığını da çözmeye çalışıyor. Hastings’in kariyeri sadece Netflix’ten ibaret değil aynı zamanda eğitim danışmanlığı da yapıyor. California eyaleti eğitim kurulunda görev yapan Hastings, Dreambox Learning, Cube ve Phara gibi eğitim kuruluşlarının yönetim kurulunda görev alıyor. Reed Hastings Facebook’un da yönetim kurulu üyesi. 2007-2012 yılları arasında da Microsoft’un yönetim kurulunda görev almıştı. 2014’te de Henry Crown liderlik ödülünü kazandı. Reed Hastings şu anda California’da eşi Patricia Anquilin ve iki çocuğuyla birlikte yaşıyor.
Serveti ise ekim 2020 itibariyle 5 milyar doları aşmış durumda. Hastings çalışanlarıyla kurduğu iletişim bakımından da ilgi çekici. Netflix’in genel binasında odası yok. Zamanını genellikle şirket binasının çatı katındaki kafede geçiriyor. Çalışanlarının masalarını sık sık gezerek onlarla sohbet ediyor. Netflix Hastings’e sadece ün ve servet kazandıran, onun hayatını değiştiren bir platform değil.
Geldiğimiz noktada Netflix artık faaliyet gösterdiği toplumların sosyokültürel kodlarını da değiştirdi ve bunu yapmaya hala devam ediyor.
İlk Yorumu Siz Yapın