"Enter"a basıp içeriğe geçin

Oytun Erbaş: “Gelecekte küçük kafalı büyük vücutlu insanlar olacak”

Oytun Erbaş: “Gelecekte küçük kafalı büyük vücutlu insanlar olacak”

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=y-IlHYd8x-Q.

Ben gelecekte şöyle bir şey düşünüyorum. Küçük kafalı, büyük vücutta insanlar. Kanserin tedavisi kematöröpi. Bunu inkar etmek, böyle bir saçmalık olmalı. Bu bir salaklık. Hep yemek üzerine kurulmuş hayatlar. Hep, hep ne var piyasada dikkat ettin mi? Yiyin. Hep yiyin. Oytunun tarzıyla minnoş bir hayat yaşaman gerekiyor. Kendi bildiğimi yapan dersen o zaman Pandora’nın kutusunu açarsın ve gül gibi tümörle karşılaşırsın. İçeri iyi geçmeden yalnızca birkaç tane rezil alacağız. Gezet olarak yaptığımız işi seviyoruz ve çok çalışıyoruz.
Amacımız da GZT YouTube kanalını 1 milyon aboneye ulaştırmak. Bu da sadece sizin katkınızla mümkün. Abone ol butonuna tıklayarak 1 milyon yolculuğumuzla bize destek olabilirsiniz. Bir kişiden ne olur demeyin. Bizim için çok önemli. Şimdiden teşekkür ediyor ve hemen içeriye dönüyoruz. Başlayalım. Alzheimer bir salgındır. Otizm salgını gibi. Gelecek birçok insan Alzheimer olacak. Kitaplarda şöyle yazardı. 75-80 yaşından sonra o Alzheimer riski %50’dir. Yani iki kişiden bir kişi. Biz şimdi burada dört kişiyiz. İkimiz Alzheimer olacak. Adını unutacaksın. Çocuğun adını unutacaksın.
Evinin yolunu unutacaksın. Yutmayı unutacaksın. Böyleceksin. Bu Alzheimer salgını başladı. Neden dersen besinler yüzünde. İnsanlar korkunç yaşlı yanlış besleniyor. O bezi de 10 insandan 3’ünde 4’ünde var. O bezlerin çoğu bunayacak. Çünkü insümin direnci bunamada en önemli etken. Bir de bu abur cubur yiyenler. İşte hamburgerdir, işte pizzalardır. O işte gazlı içecekler. Bu şekerli sodalar. Onlar bir felakettir.
Bir de gıda katkı maddeleri. Bir de gıda koruma maddeleri. Artık yoğurdun içerisinde katkı maddesi var. Peynirin içerisinde bozulmasın diye. Ben bazen bakıyorum mesela. Bir aldığım ekmek 2 ay bozulmuyor. Mümkün bu. Nasıl olur bu? Bu nasıl oluyor? Çünkü içerisinde katkı maddesi var. Peki o katkı maddeleri ne yapıyor vücudunda? Nari nüjeleri öldürüyor. En nari nüjede sinir nüjeleri. Onun için Alzheimer çok artacak. İnsanlar unutacaklar. Ben gelecekte şöyle bir şey düşünüyorum. Küçük kafalı büyük vücutta insanlar.
Büyük vücutla obez yani. Evet. Küçük kafalı ne? Beyinleri az olan insanlar geliyor. Süt %90’ın su olan bir şey. Ama içinde kalsiyon var mı? Protein var mı? Evet. Sütün içinde kazein var. İnsanlar yabancı bir protein. Kazein de alerji yapan bir şey. Süt 1 yaşından sonra bir yararı yok. 1 yaşına kadar. Çünkü bağırsaklarda böyle bir enzim var. Laktaz enzimi. Süt şekerde laktoz. O bir yarar sağlıyor. O zaman süt çocuklar içindir diyebiliriz. 1 yaşına kadar. Bir de 1.5 yaşına kadar. Ben süt içiyor muyum? Evet. Arada sonra 1 bardak içerim. Ama süt yerine yoğurt ve peynir tüketmek, yani fermentik rıdak tüketmek daha iyidir. Her zaman şunu söyleyeyim. Günde yarım litreden fazla inek sütü içmek iyi bir şey değildir. Çünkü o inek sütüdür. İnek sütü çocuklara diabet dahil, şeker hastalığı dahil, birçok hastalık riskini, emes riskini bile arttırıyor. Hatta romantizman hastalıkları bile arttırıyor. Onun için günde 1 bardak sütü varım. O da zevk için. 200 ml. Onun dışındaki fantazı olur, yanlış olur. Bugün şu anda kanserin tedavisi kemoterapi. Daha iyisi var mı? Var. İşte imminoterapi çıktı, kanser aşıları çıkıyor. Ama şu anda bildiğimiz bu. Bunu inkar etmek böyle bir şey, böyle bir saçmalık olamaz. Bu bir salaklık. Bu bir saçmalık. Böyle bir şey olamaz. Yanlış. Ama şu da şey. Son dönem çok kötü bir hastaya kemoterapi vermek de hatalı. Neden? Çünkü zaten hastanın çok az bir geleceği kalmış ve iyice vücudu bozuyorsun. O zaman bir şeyi zorlamak da yanlış. Ama burada şu ortaya çıkıyor. Tedavi olurken birkaç doktora danışmak, hastanın genel durumunu değerlendirmek. Yani bir şeye tam bağışa olmamak lazım. Körü körüne bağlamak lazım. Buradaki hata şu. Tabii ki beşer şaşar. Sonuçta doktor da bir insan. Onun da maddi kaygıları var, şunlar bunlar var. O zaman buradan neyi gözetmek istedim? Hasta yakınlarında hastanın genel durumunu değerlendirmesi. Bazen hasta yakınlarında da çok ısrarcı oluyor.
İşte mutlaka buna bir şey yapalım. Mesela mutlaka işte o sorun şu. Bir şeyi çok zorlarsan bir atasözü vardır. Çok zorlarsan her şey kötüye doğru gider. O zaman ne yapmak lazım? Tıbbi modern bilgilerin ışığında sabit kalmak. Ama üzerine neler koymak lazım? Yardımcı. Mesela bugün ottur, çöptür yardımcıdır. Hani bu herbal dediğimiz ama güvenilir ellerde. Bugün sen respirator dediğin şey, üzüm çekirdiğinde bulunan
ya da koarsetin dediğin şey ömür uzatmak kadar. Ama hangi dozda? Ne kadar? O bilimin ışığında. Yoksa kaynat iç, işte bir ara vardı zakkum. Kaynatta içtiğim millet öldü hatırlarsan. Ama zakkumun içindeki kemoterapitiktir. Bugün birçok kemoterapitik ilaç, kansi ilacı bitki kökenlidir. Ama neyin ışığında? Bilimin ışığında, deneyin ışığında. Bunu unutma. Bilim dene. Her zaman pozitif bilimle saygı duymalıyız. Ama ne yapmalıyız?
Kendi kültürel şeylerimiz de önemli. Bunun sarı kantoron. Birçok yaraya iyi gelir. Evet doğru. O zaman kullanılabilir mi? Evet. Ama nasıl? Kontrollü. Başka? Hacamat. İyi gelir mi? Evet ama kontrollü. Evde yapılan hacamat hepaticiye bulaştırılır. Çünkü sülük kan emiyor. Tıbbi değil. Onun yanında başka şey mesela sülük hacamat ondan sonra apiterapi. İşte bu arılardan. Yanarlıdır evet ama bilim ışığında. O zaman buradan ne ortaya çıkıyor?
Ev doğumu değil modern ebe ya da kadın doğumlu doğumlarıdır. Bu geçişi sağlarsak ikisinden sülük doğuyor. Ama birisini normal bir insan doğurtturuyor. Bir sürü komplikasyon. Öbürsünü ise deneyimli. O zaman deneyim her şeyin üstesinden gelir. Kanser yayılmamışsa çıkarıp alıyoruz. Yayılmamışsa. Bu evre 1-2. Yayılmamış. O zaman hiçbir sorun yok. Kalın bağırsak çıkar. Değil mi? En basit. Karaca kanseri çıkar. Mide kanseri çıkar. Bitti. Ama lampezen atlamışsa evre 3 oluyor.
İşimiz zor. O zaman lampezeni çıkarmak zorundayız. Bir de ne eklemek zorundayız? Işın. Çünkü kalan tümörü öldürmek için. Bir de evre 4 tümörler var. Bütün vücuda yayılmış. Yani metastas. Gerçekten metastaslar yapacağımız şey çok az. Çünkü bütün vücuda yayılmış. Onun için evre 4 tümörlerde durum gerçekten çok sıkıntılı. Ama imminoterapi yani bağışıklık sistemine güçlendirmiş ilaçlar çıktı. İşte bunlar immun checkpoint diyorlar. Yani bağışıklığı normalde tümörü tanımıyor. Ama sen o bağışıklık sistemine tümörü tanıtıyorsun.
Bir de yeni kanser aşırları. Yani evre 4 kanserlerin tedavisi gelecek bir kemoterapi değil. Tamamen imminoterapi ve akıllı ilaçlar yani antikor bazlı gidip tümörü bulup öldüren ilaçlar olacak. Ama şu anda evre 4 tümörlerde hala ne yazık ki başarımız çok az. Ailende kanser olmasan da kanser olabilirsin. Ama ailende bir mavi gözlü varsa senin de mavi gözlü olma ihtimali ne oluyor? Artıyor. Değil mi? Bu da böyle.
O zaman ailende kanser varsa senin risk grubu oluyorsun. O zaman şöyle diyelim herkesin 10 üzerinden 1 kanser riski olsun. Ama senin ailende varsa örneğin annen de mehmet kanseri varsa ya da teyzen de ya da baba tarafında prostat varsa ne oluyor? Senin o 10’da 1 riskin 10’da 3 oluyor. Ama zaten bir kere topluma göre riskin ne olmuş? Yükselmiş. Bir de sen kendine dikkat etmezsen o 10’da 3 risk 10’da 5’lere doğru yükselir. Onun için ailende bir sorun varsa örneğin erken ölüm var risk grubusun.
Kanserler var risk grubusun. O zaman ne yapmak lazım? Kendine dikkat etmen, günde bir öğün yemen, kilo almaman, egzersiz yapman, fazla tuzlu yememen ve sebze ağırlıklı beslenmen gerekiyor. Yani nasıl? Oytunun tarzıyla minnoş bir hayat yaşaman gerekiyor. Hayır ben bunu yaşamam. Kendi bildiğimi yapan dersen o zaman Pandora’nın kutusunu açarsın ve gül gibi tümörle karşılaşırsın. Yani 100 kişide görülen kanser miktarı artmadı.
Bu bir net ama kanserlerin yaşı gençleşti. Eskiden kanserler 60 yaş 65 yaş üzeri görülürdü. Çünkü kanserlerin en yükselimi DNA hasarı. Ama şimdi mesela pankreas kanserleri 30. Raymanzi kanserleri 30. Mide kanserleri 30 yaşına kadar gerildi. Neden? O zaman ne artmış? Barsak ve barsak ilişkili kanserler arttı. Çünkü insanların yeme alışkanlığı değişti. İnsanlar hazır gıda tüketiyor. Hazır ekmek tüketiyor.
Ve en büyük sıkıntımız da 3 öğün yemek alışkanlığı. Hep yemek üzerine kurulmuş hayatlar. Hep ne var piyasada dikkat ettin mi? Yiyin. Hep yiyin. Daha lezzetlisin yiyin. Ama daha lezzetli ve daha çok yemek risklemek kanser demek. Onun için gelecekte daha çok pankreas kanseri göreceğiz. Genç yaşta daha çok mide kanseri ve daha çok barsak kanserleri göreceğiz. Mesela beyin tümörleri de öyle. Beyin tümörleri artma göstermedi ama gençlerde daha fazla görülmeye başladı. Neden diyeceksin? Elektromayetik alanlar arttı. O zaman şunu diyebilir miyiz? Bütün kanserler miktarı değişmedi. Ama kanser olma yaşını oldu. Genciye doğru kaydı. Belki de eskiden insanlar 70 yaşında kanser olunca şöyle diyorlardı. Zaten yaşlı. Ama genç oldukları için insana dikkatini çekmeye başladı bu. Bu kanser olayı artacak. Ve genç yaşta kanser ölümleri artacaktı. Şimdi bazı hastalıklar genetik, bazı hastalıklar çevresel, bazı hastalıklar ikisidir. Mesela senin göz rengi. Ne yaparsan yap, bu göz rengi değişmez. Sen sıcaklığa da dursan, soğukluğa da dursan, başka ülkede gitsen göz rengini sarsın.
O zaman göz rengi tamamen genetiktir. Boyun genetiktir, %80. Ama çok basketbol oynarsan 5-10 santim daha uzar. Ama temel olarak ne? Annenin, babanın boyunun yarısı biraz da nedir? Genetik faktörlerdir. Bazı şeyler ise, örneğin o depresyon %50 genetik, %50 çevreseldir. Ama bazı insanlar gerçekten beyinlerinde mutlu olma genleri vardır. Mutlu olma genleri onları mutlu ederler. Hayata daha olumlu bakarlar. Çevreleri de iyi ise daha da mutlu olurlar.
Ama bazı insanlar depresif mizajlıdır. Kötümserdir, pesimistir. Çevre iyi olsa bile onlar o kadar mutlu olamazlar. O zaman şöyle bir şey düşünelim. Sen 10 üzerinden 5 mutlu doğmuşsun. Gelin, mutlu bir ortamda yaşarsan 5 artı 5 10 olur. Çok mutlu olursun. Ama sen doğuştan 3 mutlulukta doğmuşsun. Bir de kötü bir ortamda, stresli bir ortamda, kötü bir halde büyürsen mutluluğun 10 üzerinden bire düşer. Ve berbat bir hayat yaşarsın. Peki mutlu insanlarla mutlu olma insanın aslında farkı var mıdır? Mutluluk vardır. Mutlu olmayan insanlar daha yaratıcıdır. Yaratıcılık ekolülyene baktığın zaman normal insanlar yaratıcılığı düşük. Mutlaka yaratıcı olan kreatif insanların mutlaka bir mood disorder. Yani bir duygu durum bozuklu olması gerekiyor. İşte bipolar, 2 uşlu bozukluk, depresif bozukluk gibi. O zaman depresif genler neden saklanmış dünyada? Neden kaybolup gitmemiş? Normalde depresif insanların ya da depresif hayvanların yok olması lazım doğada. Ama yaratıcı özellikleri olduğu için üremeye ve bir şeyler bulmaya devam etmişler. Yani her zaman depresyon kötü bir şey değil. Depresyon genleri aynı zamanda yaratıcılık genlerinde aynı anda taşımak demektir. Herkes aynı miktarda mutlu olamaz. O zaman bu genetik bir kökeni var mutluluğun. Üzerine de çevre biniyor. Yani 5’e artı 5 diyebiliriz buna. Modeli diyebiliriz. Ama şunu unutmayalım. Herkes mutlu mesut olsaydı, herkes kelebekler gibi gezinirdi. O zaman kimse bir şey yapmazdı. Kimse mağarada oturup resim çizmezdi.
O zaman demek otizm genleri saklanmış. İşte depresyon genleri saklanmış. Neden? Çünkü işe yaramış olduğu için. Yani şöyle oldu değil mi? Eskiden hani sokaktan alma. Şimdi tozlu çöplü olsun onu yiyelim. Market gıdası da çok yanlış. Ama otun çopun üzerinden toplanmış bir şey de yanlış. Neden? Çünkü mantar enfeksiyonları var. Mesela afrotoksin dışarıda kurtulmuş, ürüyor karaciğer kanseri yapıyor. Sütü kaynatmazsan bruseller riski var. İşte peynir hastalığı. Ve hayvanlardan geçen hastalıklar. O zaman şöyle bir şey söyleyebilir miyiz? O da yanlış, bu da yanlış. Ama biz bir hata yaptık. Ya biriniz ya sıfırsız. Ortasılmamız lazım dünya olarak. Dünya bir de endüstrileşti ve her şey paketlendi. O paket bizi mahvetti. Şimdi o yanlış olduğunu görüp ne yapıyoruz? Bu sefer tam geriye döndük. Tekrar doğal hayat işte sütler, toprak. O da yanlış. Ne yapmak lazım? Tam ortasına. Türkiye’si şu. Taze sebze meyve tüketen. Sera gıdayı bırakıp sadece mevsiminde domates.
Mevsimde çilek giyen bir hale gelmeliyiz. Doğrusu da bu zaten. Çünkü ürünü arttırmak için ne yaptık? İlaçlama ve şey çok arttırdık. Ne on adı? Gübrelemeyi. O da insanlara mahvetti. Tıpın alternatifi olmaz. Tıp tıptır. Alternatif yanlış bir kelimedir. Buna tamamlayıcı, komplementerli ya da kompont medyası demek lazım. Alternatif tıp olmaz. Bir şeyin alternatifi olur mu? Olur mu? Alternatif oyutun olur mu? Tamamlayıcı tıba varım. O doğru. O zaman o kelimeyi kaldırıp alternatif olamaz bir şey. Tamamlayıcı tıp. O zaman bugün müzik terapisi tamamlar. Telkin tedavi tamamlar. Doğru mu? Senin annenden alacağın telkin depresyon ilacın etkisini arttırır. Güzel bir hayat, iyi uyku tamamlar. Kaplıcıya gitmek tamamlar. O zaman bir sürü etkan var değil mi? O zaman bunlara tıbın tamamlayıcıları diyebiliriz. Ama çok doğrudur. Mesela günde bir defa yemek, 7 saat uyumak, az kalori almak. Bunlar bile insanın sağlıklı kalmasını sağlayan etmenlerdir. Onun için bence insanlar bilmez gereken şey modern tıbba bağlı kalmak, sonuna kadar. Ama mutlaka yanına ne koymak lazım? Tamamlayıcı tıbı koymak lazım. Ama şunu da söylemek lazım. Bugün Amerika’ya baktığımız zaman en sık 3 ölüm sebebi 1. Damar sertliği. 2. Kalp krizi. 3. Kanser. 3. MyPractice. MyPractice ne? MyPractice doktor hatalarıdır. O zaman tıbba da körü körüne bağlı olmamak lazım. Yani her şey tıbbilir. Hayır. Bugün tabi ki de tıbbi hatalar çok fazladır.
O zaman ne yapmak lazım? Bilişli olmak, her tedaviye birkaç doktora, 3 doktora danışmak kendini de araştırman gerekiyor. Gluten hamurun o yapış yapış olmasını sağlayan şey. Yapışkan. Gluten bir protein. İnsanların bir kısmı glutine karşı duyarlığı var. Gluten yediği zaman besnellerse olur. Vücudunda kaşıntı başlar. İster olur. Bu vücut şunu demek. Ben glutine karşı hastasım demeye çalışıyor. Bu hafif de olabilir, ağır da olabilir. Ağır olanla çöl yak deniyor.
Onlar ishal büyüme gereliği ve bağırsaklar berbat haldedir. Onda tamamen kesiliyor. Ama bazı insanlarda hafif gluten allerisi vardır. Ama şöyle bir şey var. Bir hipotez vardır, hijyen hipotezi. Bir çocuğa hiçbir allerjem vermezsen, çok temiz ortamda büyütürsen, hiç köpekle, kediyle, toprakla temasını sağlamasın, hiç glutenle temasını sağlamasın, 10 yaşına geldiğinde hiçbir antijenle maruz kalmadığı için hep alerji olur. Ama küçükken beri toprakla, kediyle, glutenle maruz kalırsa glutine allerisi olmaz.
Onun için gluten allerisi diye bir şey var. Ama %1 ikilik çocuğu canlı sıkar. Ama diğerlerinde hiç gluten vermezseniz sorun çıkmaz ama glutine devam ederseniz, buna şey deniyor, aşıt tedavisi gibi bir süre sonra gluten allerisi sona eder. Buna da oral desensizasyon terapisi deniyor. Ama siz hep keserseniz o allerji, çünkü çocuk en küçük gluten de bile hemen döküntü olur. O zaman burada ne anlıyoruz? Gluten allerisinin üstüne gitmek, glutenle çocuğun bünyesini tanıştırmak ve artan dozlarla doktor kontrolünde gluten allerisi tedavi edilebilir. Kolejen nedir? Kolejen senin kemiğindeki, Kıkırdağındaki ana yapı taşıdır. Koyunun etini ya da koyunun kemiklerini kaynatırsan, yani kelle paşa çorbası yaparsan oradaki proteindir. O proteinsin vücuda alınmaz. İnsan şöyle zannediyor, o kollegen beni vücuduma girecek, derim daha gergin olacak.
Hayır, kollegen midene bağırsak da parçalanır. Yani kollegenin etten bir farkı yoktur. Onun için tamamen bir pazarlama ekolodur. Maymun çiçeği, pox virüsü yani çiçek hastalığının maymun da görülen halidir. Maymun da olduğu gibi çiçek hastalığı, inek çiçeği ve koyun çiçeği gibi başka çiçekler de var. Bu da onun maymun da görülen halidir. Bir pox virüstür bu. Pox normalde çiçek hastalığı yapar. Aşık ve eseli köle den virüstür. Ölümcülüdür.
Ama sadece maymun çiçeği maymunlar değil, kemirgenler de yani sıçanlar da, tarla farelerinde de görülür. Bu geçişler olacak. Pox virüsü çıkacak maymun çiçeği. Arkasından Kırım Kongo alevlenecek. Mesela Irak’ta şu anda Kırım Kongo kanamalı ateşler ön planda. Sonra birden Ebola, Marburg gibi bir etken, Nipah gibi başka bir etken.
Yani bu virüslerle geçen bir önümüzde 10 ya da 20 yıl olacak. Ben motivasyon konuşması yapmıyorum. Kendimi anlatıyorum. Ona insana motivasyon konuşması zannediyorlar. O Etin Ağbaş ödemiş işte doğmuş. 78 doğumlu bir çocuk. Babası bankacıdır.
Anneanneyle ve dedeyle büyümüş bir hayatı vardır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir