"Enter"a basıp içeriğe geçin

Peygamberimiz’in (sav) Dilinden Cinler

Peygamberimiz’in (sav) Dilinden Cinler

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=DAgXC6NrF0U.

Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Peygamber efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem dilinden cinler. İbni Abbas radiyallahu anh anlatıyor. Cinler vahyi dinlemek üzere semaya doğru yükselirlerdi. Bir söz duydular mı ona dokuz söz daha katarlardı. Aktardıkları sözlerin çoğuysa batıl idi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, peygamber olarak gönderilince cinlerin semaya ulaşmaları engellendi. Bu durumu iblise aktardılar. Bundan önce yıldızlar atış taneleri olarak kullanılmıyordu. İblis onlara, bu iş ancak yeryüzünde meydana gelmiş önemli bir olay dolayısıyla olabilir dedi. Bu sebepten askerlerini saldı. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin iki dağın arasında namaz kılmakta olduğunu gördüler. İblise gidip onu durumdan haberdar ettiler. O da şöyle dedi, işte yeryüzünde meydana gelmiş olan büyük olay budur. Abdullah bin Mesud radiyallahu anh anlatıyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu. Bana cinlere Kur’an-ı Kerim okumam emrolundu.
Benimle birlikte kim gelir? Beraberindeki ashabı seslerini çıkarmadılar. İkinci defa, daha sonra üçüncü bir defa sözlerini tekrarladı. Ey Allah’ın Resulü ben seninle birlikte gelirim dedim. Nihayet yola koyulduk. Ebu Dup geçidi yakınlarında, el-Hacun’a kadar geldik.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana bir çizgi çizdi ve bu çizgiyi aşarak daha ileriye gitme dedi. Sonra el-Hacun’a gitti. Orada ayaklarını yukardan aşağıya doğru taşların üzerine bırakan deve yavruları gibi bir takım varlıklar etrafında toplandı. Kadınların deflerine vurdukları gibi deflerine vurarak yürüyorlardı.
Sonunda onu görmeme imkân kalmayacak şekilde etrafını sardılar. Ben ayağa kalktım, eliyle bana otur diye işaret etti. Kur’an okudu ve sesi gittikçe yükseldi. Onlar da yere yapıştılar. Nihayet onları göremez oldum.
Allah’ın kulu Muhammed ona ibadet etmek için kalktığında cinler neredeyse Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı. Resulullah döndüğünde bana gelmek mi istedin diye sordu. Ben evet ey Allah’ın Resulü dedim. Şöyle dedi, bunu yapmamalıydın. Bunlar Kur’an’ı dinlemek için gelmiş olan cinlerdi.
Sonra da kavimlerini uyarıp korkutucular olarak geri döndüler. Cinler kavimlerine dönüp dediler ki, şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik diye ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız. Demek bizim beyinsiz olanımız iblis Allah katında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş. İnsanoğlunun babası Hz. Adem aleyhisselam olduğu gibi, cinlerin babası da can’dır. Dünyaya evvela onlar iskan edildiler. 2000 sene kadar dünyada hüküm sürdüler. Yeryüzünde kan döktüler. Cinlerin de Yahudi, Hristiyan olanları vardır. Cinler ve şeytanlar, saf ateşten yani dumansız ateş alevinden yaratılmış ruhani varlıklardır.
Bazı cinler değişik şekil ve suretlere girebilirler. Köpek ve yılan gibi. Erkeği ve dişisi vardır. Erkek olanlarına hups denir. İnsanlar gibi evlenir aile kurarlar. Bizden daha uzun süre yaşarlar. Çok yalan konuşurlar. İnsandan daha hızlı hareket edebilirler. İnsanların bulunduğu ortamda da bulunmakla beraber,
daha çok terk edilmiş yerlerde, kimisi karanlıklarda, kimisi tuvaletlerde, kimisi ateşte, kimisi suda yaşayabilir. Onların yiyecekleri, kemikler ve tezektir. Nasıl ki insanlar topraktan yaratıldığı halde toprağa benzemezler, aynen öyle de ateşten yaratılan cinler de ateşe benzemezler. Cinler de insanlar gibi ırklara ayrılır. Sürat ve hızları, ırklarına göre farklıdır.
Kendi alemlerinden, bizim alemimize hepsi geçemez. Ancak bazı cins ve ırklar geçebilir. Kimi eşyayı bir yerden bir yere nakledebilir. Kimisi maddeyi geçici bir süre kaybedebilir. Bir eşyayı koyan, Bismillah desin koysun. Cenab-ı Allah’ın ismi mühürdür. Mühürlü gördüğünde cinler o eşyayı alamaz. Kimi cinler, yanına geldiği insanı çeşitli şekillerde hastalandırır. Kimisi rahatlatır. Kimi cinsler korku ve ürperti verir. Kimi ırklarsa, insanın şehvetini, hayvani arzularını arttırır. Bazı hikaye ve masalların temel unsurlarında kullanılan cadı, peri, hortlak, ifrit, gulyabani, dev vs türler aslında birer cin ırkıdır. Hepsinin kabiliyetleri farklıdır. İnsanlarla birlikte yaşayan cinlere ummar cinleri denir. Kötü karakterli olanlarına şeytan denir. Şeytanların en güçlü olanlarına da ifrit denir. Her bir tür, çeşitli görüntüler verir. İnsana korku ve ürperti veren cin grubu cadılardır. Şehirlerinde yaşayıp, oralarda mensup olabilirler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemi dinlemeye gelen bir kısım cinlerin, Diyarbakır civarında bulunan Nusaybin’den oldukları bildirilmiştir. Onlar da Cenab-ı Allah’a iman ve ibadetle mükelleftirler. Cinlerin Müslüman ve kafir olanları vardır. Şeytanlar da cindir. Cinlerin kafirlerinden oluşur. O, iblis, cinlerdendi. Rabbinin emrinden dışarı çıktı. İnsan nasıl yeryüzünden toplanmışsa, cinler de ateşin özünden alınmış oldukları için ateşin özelliklerini taşırlar. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır. Allah, sizden her biri için bir cinli arkadaş kılmıştır. Ashab, size de mi ya Resulallah? diye sorduklarında, Resulullah, bana da ancak Allah ona karşı bana yardım etti de, o, cin, Müslüman oldu. Artık o, bana ancak hayır emrediyor, buyurdu. Ebu Eyyubi Ensari’nin radiyallahu anh, Bodrum’a benzer bir yeri vardı. Hurmalarını orada tutardı. Cinlerin Hûl denilenlerinden biri gelir, oradan hurma ışırırdı. Ebu Eyyub radiyallahu anh, bunu Peygamber aleyhisselatü vesselama şikayet etti.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, git ve cin’i gördüğün zaman ona, Allah’ın adıyla Resulullah’ın yanına git dedi. Ebu Eyyubi radyallahu anh geldi ve cin’i yakaladı. Fakat cin’i bir daha gelmeyeceğine yemin ettiği için salıverdi. Sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanına geldi. Resulullah, yakaladığın esiri ne yaptın? diye sordu.
Ebu Eyyubi radiyallahu anh, bir daha gelmeyeceğine yemin etti dedi. Resulullah aleyhisselatü vesselam, yalan söylemiş, yine gelecektir dedi. Gerçekten ikinci defa geldi. Yine Ebu Eyyub kendisini yakaladı. Tekrar gelmeyeceğine yemin edince salıverdi. Ebu Eyyubi, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanına geldi.
Resulullah aleyhisselatü vesselam, yalan söylemiş, yine gelecektir dedi. Üçüncü defa gelince Ebu Eyyubi yakalayıp cin’e dedi ki, Seni artık Resulullah’ın yanına götürünceye kadar bırakmam. Bunun üzerine cin, sana bir şey hatırlatacağım. Evinde ayetel kürseyi oku. Ne cin, ne de şeytan sana yaklaşmaz dedi. Ebu Eyyub tek başına Resulullah’ın yanına geldi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Eyyub’a yakaladığın esiri ne yaptın? diye sordu. Ebu Eyyub hadis-i anlattı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, yalancı olduğu halde, bu sefer doğru konuşmuş buyurdular. Bedevi bir adam, Hz. Peygambere gelip beraberinde getirdiği kardeşinin ağrılar çektiğinden şikayet etti. Hz. Peygamber ağrılarının sebebini sorunca cinlerin çarpmasından olduğunu söyledi. Bunun üzerine Peygamberimiz, Bakara suresinin ilk 5 ayetini, ihlas suresi ve diğer bazı ayetleri okudu. Adam hemen iyileşti. Halid bin Velid radiyallahu anh şunları söyledi. Hz. Peygambere gelip bir cinin bana musallat olduğunu söyledim.
Peygamberimiz de ona, bana dokunan, iyi veya kötü bütün cinlerin şerrinden, yeryüzündeki bütün canlıların şerrinden, yer toprak altından çıkanların şerrinden, göğe çıkan ve oradan inenlerin şerrinden, hayırla çıkagelenlerin dışında, yanıma gelen her şeyin şerrinden, Allah’ın tas tamam kelimelerine sığınıyorum.
Ya Rahman, duasını oku dedi. Ben bunu okudum ve hastalıktan kurtuldum. Cinler insandan evvel yeryüzünün idare ve tedbirini görmekle vazifelendirilmişlerdir. Ancak yeryüzünde çok kötülük yaptıkları, fesat çıkardıkları için sonunda bu görevden azledilmişlerdir. Yerlerine insanoğlu tayin edilmiş, yeryüzünün sahipliği makamına getirilmiştir.
Süleyman aleyhisselam cinleri emrinde bir inşaat işçisi gibi çalıştırmış, denizlerin dibinden defineler çıkarttırmıştır. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı Süleyman’ın önünde çalışırlardı. Onlardan kim emrimizden sapsa, onu zelil ve perişan eden bir azap tattırırdık. O cinler ona kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanak ve leyenler, sabit kazanlar gibi istediği şeyleri yaparlardı.
Süleyman için dalgaçlık yapan ve daha başka bir takım işler yapan bazı cinleri, şeytanları da onun emrine verdik. Cinler gaybi bilmez. Cinler farklı bir zaman boyutunda yaşamaktadırlar. Orada zamanın akışı da farklıdır. Buna bağlı olarak cinler yoluyla alındığı iddia edilen haberlerin gaybi bilgiler değil, yaşa ve tecrübeye dayanan bilgiler olduğu ortadadır. Zira bize kapalı olan gayb âlemi onlara da kapalıdır. De ki Allah’tan başka göklerde olsun, yerde olsun hiç kimse gaybi bilemez. Onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar günaha, iftiraya düşkün olan herkese inerler. Onlara kötülüğü telkin ederler.
Bunlar şeytanlara kulak verirler, çoğu da yalancıdır. Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Allah’ın mesajını görmezden gelen kimseye bir şeytan tahsis ederiz, artık onun arkadaşıdır. Kendilerini doğru yolda zannederken bu şeytanlar onları yoldan saptırıp dururlar. Sonunda o kişi bize gelince şeytana hitaben, keşke seninle aramız doğuyla batı kadar uzak olsaydı der. Ne kötü arkadaş! Cinler, Allah’ın izni ve hükmü olmadan hiç kimseye ne iyilik ne de kötülük yapabilirler. Cenab-ı Allah Kur’an’ında şöyle buyuruyor, Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürtüklerse Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. Her akşam ve sabah üçer defa, Külhu vallahu ehad suresiyle nas ve felak surelerini oku. Seni her türlü tehlike ve zarardan korumaya yeterli olur. İnsan, Allah’ın izni olmadan hiçbir şeyin kendisine zarar veremeyeceğini bilmeli ve dua okuyarak Allah’a tevekkül etmelidir. Okuduğu dualar ve Allah’a olan tevekkülü onu cinlerin zararından koruyacaktır. De ki, Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Ey Rabbim!
Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir