"Enter"a basıp içeriğe geçin

Savaş Barkçin: Müslümanların 2 asırlık açıklığı güç değil ahlak açıklığıdır

Savaş Barkçin: Müslümanların 2 asırlık açıklığı güç değil ahlak açıklığıdır

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=k_Uo4dP0Sdo.

Beyaz yalan diye bir şey var. Piyasada dolanıyor bu laf. Hatta geçen bir arkadaş anlattı. Metroda gidiyorum diyor. Bir tane kadın diyor telefonda, yolculardan birisi, birisiyle uzun uzun konuştu diyor. Telefon konuşması bitti ama diyor, bağırarak konuşuyor, herkes duyuyor yani. Sonra diyor, telefonu kapattı ve hepimize bakarak, tanımadı yolculara. Demiş ki, ne harika yalanlar uydurdum değil mi demiş.
Gururla söyledi diyor, şoka girdim diyor. Şimdi bir insanın yalancılığından utanmayı bırakın. Övünmesi ne kadar feci bir şey. Şimdi Allah-u Teala samimi insanları sever. Hatta günahın bile samimisi olmalı derler tasavvuf ehli. Neden? Çünkü ikilik insanı Allah’tan uzaklaştıran bir makas gibidir. Bu ikiliğe bir girdin mi yani sen ayrısın, gerçek ayrı ama senin söylediğin ayrı. Zıttı, yalan odur yani. Gerçeğin zıttı olan, gerçeğin dışında olan şeye yalan denir. Dolayısıyla bu makası açtıkça insan önce münafıklığa daha sonra firavunluğa kadar gider. O iş ayrı, bu iş ayrı der. Şimdi mesela o hanımefendinin yalanıyla, yalancılığıyla övünç duyması, onu da kendini tanımayan insanlara bile söyleyebilmesi, yani yüzü kızarmadan, gururla aslında bizim toplumumuzdaki temel eksiğin ahlak eksiği olduğunu gösteriyor. Yani güç eksiği değil. Müslümanların da iki asırlık açıkları güç açığı değil. Ahlak açığıdır. Ahlak burnunu karıştırma, oraya gitme, bunu yapma, bunlar edeptir. Asıl ahlak, kişinin her yaptığı işte Allah-u Teala ile bir olmasıdır, beraber olmasıdır. O zaman yanlış, yamuk, yalan işler yapamaz. Yani istesen de yapamaz. Çünkü kul ahiri düşünür, acili değil.
Yalan acil bir şey için söylenir. Yani ben şuradan paçamı sıyırayım, aman şurada sıkıştım, doğruyu söylemeyeyim, buradan hemen kaçayım. Arkasını düşünmediğin şeyleri acil diyoruz. Arkasını düşündüğün şeyleri ahir diyoruz. Ahiret kelimesi oradan geliyor. Bir kul şu anda acili, yani hemen istedi, hemen yapması, hemen kendini kurtarması gereken şey, bir yalanla savuşturulabilse bile der ki hayır, ben Allah’ı tercih ediyorum.
Allah’ın hesabını unutmuyorum, mahşeri hatırlıyorum, o hesaba göre. Ben şu anda bana zarar vereceğini düşünsem bile, yüzümün sıkılacağını, mahcup olacağımı, belki zarar göreceğimi bilsen bile ben doğruyu söylerim. Zaten müminler hak ehlidir. Hak, hakikat demektir. Aynı kökten gelir. Bakın Allah’ın da bir ismi. Cenab-ı Hak diyoruz. Demek ki gerçek kimmiş? Allah’mış. O zaman filozoflar neyi arıyorlar?
Hani gerçeği arıyorlar ya güya tabii güya. Ben bu arada felsefe doktoruyum yani bilmeden konuşmuyorum, bilerek konuşuyorum. Yani onlar neyi arıyor? Gerçeği arıyor. E gerçek kim? Allah. Allah’ın dışında bir gerçek yok ki. Müminlerin bu felsefede bir şey olduğu zanlı aslında bir modayla ilgili bir şeydir. Aynı moda İbn-i Sinalar zamanında da vardı. İşte batıdan gelen parlak kelimeleri. Aa bunlar ne kadar ilginç şeyler düşünmüşler, yapmışlar. Biz buna da bakalım. Bu bir hikmettir. Tabii o insanlar hikmetinin olduğunu biliyorlardı. Ama bugüne geldiğimizde hikmeti bırakın, fikretmeyi, düşünmeyi bilmeyen insanlar bir batılı ismi zikrederek hayattan geçiriyorlar. Yani Allah zikrinden çok Haydegâr zikri yapıyor. Efendimiz, Rasûlullah Efendimiz’e örnek göstermekten ziyade Kant’tan örnek gösteriyor. Kardeşim Kant ve Haydegâr gerçeği bulmuşlar mı? Bulsalardı mümin olurlardı. Gerçek Allah’tır. Hatta bazı nefeslerde de geçer Bektaş’ı nefeslerinde. Gerçek demine Hü derler. Gerçek Allah’ın ismidir. El Hak. Demek ki insan hak ehli olması demek. Allah’a uyması demektir. Allah neyi istiyor? Samimi olmayı, doğru olmayı. Yalan, Allah’ın en nefret ettiği şeylerden birisi. Dolayısıyla mümin iki olamaz, ikili olamaz. O ikili hep birlemeye çalışır. Beceremediği zaman da üzülür, yeniden birlemeye çalışır. Bunu da tevbe ile yapar.
O yüzden artık yalanı yol edinme huyundan bir vazgeçmek lazım. Köpüğü geçene kadar ayıya dayı diyelim. Bizim dilimizde maalesef çok uzun ve çirkin ifadeleri var. Hayatımızda da çok yanlış siyasetten ticarete kadar. Yani bu iş böyle yapılıyor abi ne yapalım. Yalan söylemesek olmaz gibi. Ondan sonra aynı adamla konuşuyorsun. Aynı adam toplumda ahlaksızlığın niye çok yaygın olduğundan bahsediyor. Aynı şans. Mesela ben bir taksiye bindim. Adam dedi ki abi ben dün bir tane Arab turist aldım dedi. Taksimetre’de 100 lira yazıyordu. 100 avro çıkardı verdi abi dedi. Dedim ki sen Müslüman mısın? Müslümanım tabii elhamdülillah dedi. Bu yaptığına ne deniliyor? Abi diyor adam istediğin parayı veriyor diyor. Yani bunda ne var ki diyor. Dedim yalan söyledin. Hırsızlık yaptın, sahtekarlık yaptın. O adamın güvenini boşa çıkardın. Emanete ihanet ettin.
Bak kaç tane rezillik yaptın. Bunu dedim övünçle anlatıyorsun. Sana bu yapılsa dedim hoşuna gider mi? Sana böyle aldatan birisi çıksa hoşuna gitmiyor. Ama dedim bak deminden beri neyi konuşuyorsun? Toplumda işler çok kötü burada yaşanmaz. İnsanlar çok kötü olmuş abi. Başımıza taş yağacak abi. Sen en büyük taş sensin. Dolayısıyla abi yani ele bir laf söylüyorsan kendine beş laf söyle. Ahlak böyle düzelir yani toplum da böyle düzelir.
O yüzden inşallah Allah hakikat ehli, hak ehli olanlardan eylesin. Yalancılardan ve yolu yalan olanlardan uzak eylesin. Beyaz yalan diye bir şey var. Piyasada dolanıyor bu laf.
Hatta geçen bir arkadaş anlattı metroda gidiyorum diyor. Bir tane kadın diyor telefonda yolculardan birisi. Birisiyle uzun uzun konuştu diyor. Telefon konuşması bitti ama diyor.
Bağıra bağıra konuşuyor herkes duyuyor yani.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir