Seyyar Arabadan Börek Devine | Levent Börek’in Kurucusu Levent Tamtürk Anlattı
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=SuBx8xdVcPY.
Seyyar arabamda satıyordum ben. Her sabah saat 4’de kurulurdum. Çok düşündüm, çok yoruldum. Bunu daha güzel yapacağım diyordum. Baklavayı, künefeyi ve su böreni yumuşaklığını üçünü bir araya getiren bir sentes halen satmakta olduğum Levent Böreği’nin eşyetesine ulaştım. Adana’nın mesela şalgamı meşhur, kebabı meşhur, bicibicisi meşhur. Biz de böreğimizi katmış olduk.
Yılmadı, üşenmedi. Bu benim işim dedim. Yaptığım işi seviyordu. Mecbur kendi işine kendim koşturuyordu. Hiç zoruna gitmiyordu. Severek yapacaksın. Para hırsını olmayacak. Para hırsını olursa senin, o zaman işin içine ile burada gider. O gün kar edersin ama diğer günler için zarar edersin. İnsan gençlikte ya dert ya serbest sahibi olur. Yaşlanınca bir şey sahibi olamaz.
Eline geçen üç kuruşun hesabını, kitabını iyi yapması lazım. Tutup bugün havada buldum, bugün tavada yiyeyim. Bu olmaması lazım. Doğru yatırımlarla işle, hedeflerini iyi seçeceksin. O yolda yürümesini de bileceksin. Adana’da doğdum. Lise mezunuyum. Babamın pastanesi vardı. İmalatını kendi yapıyordum.
Okuldan çıktığımda pastaneye giderdim. Okul eğitimi yanı sıra küçük yaşlarda hem esnaflık hem ustalık eğitimi de başlamış oldum. Her şeyi ondan öğrendim. Bunu yapan yapmış. Bunu ben daha nasıl güzel yapabilirim hastalığı vardı. Değişik börek şekilleri yapardım. Askerden geldikten sonra babamın yanında yine çalışmaya başlamıştım. Babamın öğrettiği bana klasik su böreğiydi. Gençliğim bir heyecanı vardı. Kendisinden ben bir motosiklet istedim. Bir tane seyah tezgah aldı bana. Motorunu da al buradan dedi. Kendi geçimini de sağla dedi.
O zaman anlamamıştım kendisini. Kırs yaptım biraz. Klasik su böreğinle başladım. Böreği babamın imalathanesinde yapıyordum. İzinimi almıştım. Değiştirmeye çalışıyordum. Baklavayı, künefeyi, su börenin yumuşaklığını, üçünü bir araya getiren bir sentes. Satmakta olduğum Levent Böreği’nin reçetesine ulaştım. Abi hoş geldiniz. Börek sevilmeye başladı. İlgi görmeye başladı.
Seyir arabamda tek bir noktada satıyordum ben. Her sabah saat 4’de kurulurdum. Bu sabah yenirdi. Dolmuşçular oluyordu. Hepsini yakalayabilme amaçlı. Saat 4’de açtım tezgahımı. O zaman Levent börek değildi. Klasik börek. Levent böreğe biraz zaman aldı. Bir iki senemi aldı diyebilirim. Aynı yerdeydim. Sürekli argeler yapıyordum. Ondan sonra da beğenilmeye başladı. Levent börekten önceki, o reçeteye ulaşmadan önceki klasik su börende sattım söyleyemezdi. Kaldığı günler olurdu. Çok yoruldum. Bir şekilde bunu halletmem lazım diyordum. Bunu daha güzel yapacağım diyordum. En son o reçeteyi yakaladım. Ben tek kalemi seçtim su böreğini. Dedim baklava gibi çıtır olsun. Sonra dedim su böreği gibi yumuşak olsun. İlk defa adana da zaten kaşar peynirli börek yapan adam vereyim. Lezzetli olsun istedim. Reçete meydana geldi. Levent börek reçetesini yakaladıktan sonra artık müşteriler birbirlerine anlatıyorlar. Talepler çoğaldı. Sosyal medyadan bir ağabeyimiz duymuş gelmiş.
Bu ün bayağı yayılınca dışarıdan talepler gelmeye başladı. Baskı olmaya başladı üstünde. İstanbul’a şube açmama sebep oldu. Bayrampaşa’da ilk şubemi açtım. 2017 yılında yoğunluğu kaldıramadığı o dükkan arkaya açtık. Daha fazla kitlelere ulaşmaya başladım. Şu böreği yaptım, göğsümü gere gere satayım. Bal mutlu ediyordum. Paha biçilmez bir şey zaten bu.
Adana’nın mesela şalgamı meşhur, kebabı meşhur, bicibicisi meşhur. Biz de böreğimizi katmış olduk. Adana’nın kültüründe böyle bir börek yok. Birçok ortaklık teklifi gelmeye başladı. Şunu yapalım, böyle edelim. Bu dedim Adana’ya özgü bir şey dedim. Adana’nın dedim havası, suyu, şart bana. Bunlar dedim böreğimi etkiliyor benim. Burada imalat benim elimin altında olursa ben görürüm, ne yaptığımı bilirim. Ben kendini Türkiye’de ispatlamış bir grupla ortaklık yaptım. Beni çok değiştirdi yani çok yerlere getirdi. Ben börek yapmaktan anlıyorum. Bırakın dedim ben böreğimi yapayım. Siz de mağazacılıktan anlıyorsunuz dedim. Mağazacılık ayağına bakın. Daha istikrarlık gitmeye başladı. İlk kırılma noktam babamdan ayrılmam oldu. Klasik su böreğini değişik Levent börekle çıkarttım. İkincisi İstanbul’a şube açmam oldu. Üçüncüsü de 2018 yılında yaptığım ortaklık. O da bende büyük değişiklikler çıkarttı.
Ortakların da mağazacılık ayağını biliyor olması seni bir yerlere getiriyor. Adan adan soğuk gönderiyoruz. Buradan çiğ yaptırıyoruz biz. Pişirip tezgahına koyuyor. Bütün her şeyi biz burada ayarlıyoruz. Buradan Kıbrıs, tüm Türkiye’ye şu an buradan gidiyor. Yurtdışı sözleşme yaptığımız onlara da işte buradan gidecek gene. Günlük 2000 tepse börek üretiyoruz. Kazanlarda börekleri karşılıyoruz. Ondan sonra buraya getirip dizliyoruz. El yapıyoruz. Yani anam babam usulü tencere usulüyle devam ediyor. Makineleşmedim. Börek talepleri fazlalattıkça adam almak zorundayım. Fabrikasyon yok kardeş bende tencere. On daha kaynatıyorum. İlk kendi bulduğum şekilde devam ettiriyorum.
Makine benim bu istediğim hamuru veremez. Fabrikada sürekli çalışmalarımız var. Ben mesela 12-13 çeşit böreğe çıktım. Şimdi peynirli kavurmalı yapıyorum. Çikolatalı yapıyorum. Belçika’dan getiriyorum o çikolatayı. Peynirli ıspanaklı yapıyorum. Sucuklu yapıyorum. Sosisli yapıyorum. Patatesli yapıyorum. Ben hayal etmişim desem doğru olmaz. Kaliteli güzel bir börek yapayım millete yedireyim derdindeydi. Bu noktaya geleceğim hiç hayalimde bile yoktu. Bir tane haber izlemiştim ben.
Bu bir fesu böreğiyle başlamış. Şu an 5000 tepsi üretiyor. Fabrika kurmuş. Nasıl yapmış adam helal olsun ya dedim. Sen ismini almış bir börek dünyada alılıyor. Fahı biçilemez. Böyle bir duygu. Tüm dünyaya yayılmak. Bu lezzeti tüm dünyaya götürebilmek. Şehir dışlarına fazla talep gelmeye başladı. Ürün geliştiriyorsun. Binlerce insanın beğenisini kazanıyorsun. Ya bunun hazır müthiş bir şey. Franchise şartları her geleni de almıyoruz. Adamın maddi durumu çok iyi. Börek verelim bu dükkan açısının peşinde değiliz. Bu böreğe sahiplenecek kişileri arıyoruz, buluyoruz. Gerçekten işin başında duracak, bizim böreğimize sahip çıkacak, esnaflı iyi olacak. O kriterde yavaş ilerliyoruz ama sağlam basıyoruz. Su da beni mutlu ediyor. Sahiplenme duygusu çok önemli.
Ortaşıya gelip, bu kadar da çok da güzel bir şey. Ortalama günlük 10 ton börek üretiyoruz. Şu an 140 şube oldu. 1000 çalışan var. Yabancılar geliyor, Arap kitlelerinde geldi. Amerika’dan gelen var diye. Kimi böyle börek yemek için uçağa biniyorlar, geliyorlar. Benim böreğimi yiyip geri gidiyorlar. Şehir dışlarından gelenler oldu.
İlk yurtdışı mağazası Kıbrıs’ta açıldı. Almanya, Belçika, Macaristan, Bulgaristan, Polonya. Sözleşmeler yapıldı, şantiye halinde. Daha açılmadı. Buradan gideceğiz. Yurtdışı görüşmelerimiz halen sürüyor. Benim şey burada başladı abi. Millet beni tanıdı. Burada kalabalıklar oluşmaya başlamıştı. Kimin önce geldiğini göremiyordum. Birbirlerine girecekler neredeyse. Ben zor ayırıyordum. Sonra sıra fişini çıkarttım. İlk yurtdışı mağazası Kıbrıs’ta açıldı.
İlk sosyal medyada yayınlandıktan sonra bir otobüs geliyor. Trafik polisine diyorlar ki, burada Levent Örek varmış biliyor musun diye. Trafik polisi de demiş ki, benim de canım çekti. Gelin ben sizi götüreyim. Trafik polisiyle beraber gelmişler bizim oraya. Bir otobüs birden beni oraya saldırdı. Şaşırdım yani nasıl yapacağım, nasıl vereceğim. O şekilde sıra numarası bu işin her şeyini çözmüş oldu yani. Gece 4’te açıyorduk ilk dükkanımızı. Hale devam ediyor. Oranın maneviyatı benim için büyük.
Onlarca şubeye ulaşmama rağmen ben hala orada devam ediyorum. Kapatmak niyetim yok ilk müşterim. Gece 4’te geldim tablayı kurdum. Saat 4-5 veya 10 geçiyordu. Kamyoncu bir abi karşıda durdu. Evladım param tüm dedi, bozulun var mı dedi. Var abi olmaz mı dedim, hoş geldiniz dedim. Hemen bir tabirem vardı benim orada oturttu. Hemen böreğini ikram ettim. Ondan sonra böreğini falan yedi. Kalktı parayı uzattı. Abi dedim bozulun yok dedim. Bu benim sana ikramım olsun dedim. Ya benim babam der ki işte kimsenin nefsini bırakma diye. Yeter ki diyorum benim malım düzgün çıksın ben yapayım. Beğenmeyecek adam yok diyordum yani. Ben bu kalitelerde yapayım. Ben bu sistemimi bozmayayım. Hiç korkum yoktu yani. Eskiden böreği kendim yapardım. Kendim dağıtırdım. Kendim satardım. Tezgah çıkardım. Günde 4 saat, 3 saat uyku uyuduğumu bilirim. Şimdi ben rahatım. Kendim pişiriyordum. Dağıtımını yapıyordum. Oradan geliyordum tablamı hazırlıyordum.
Çıkıyordum tablamda satışımı yapıyordum. Alarım çalıyordu var ya böyle. Sürüne sürüne kalkıyordum. Yılmadım. Ufacık bir şeyden kaçmasınlar. Biraz azim istiyor. Biraz sabır istiyor. Taşı deliyorsun. Yeter ki inan. İste yeter ki. Para yönetimin de çok iyi olması lazım. Hız olmaması lazım.
İlle bunu hazanem, ille bunu yapayım, ille bunu edin dersen de işin içine hile girer. Burada girer. Sen kazandığını zannedersin ama ileriki uzun şeylere vurduğun zaman, ileriki dönemlere vurduğun zaman diklemesini inersin. İşin sırrı dürüst çalışmak, kaliteden ödün vermemek, para hırsı olmasın. Ben bu işimi güzel yapacağım de güzel çalışayım. Rahmetli babam yetiştirirken müşteri Veli Nimet oğlum derdi. Müşteri sana işinle ilgili her şeyi söyleme hakkına sahip derdi. Tamam abi düzeltiriz derdim yani bunu. Adam senden kıcık alır.
İşinle ilgili her şeyi söyleme hakkına sahip müşteridir.
Parasıyla yer de yemez de, beğenir de beğenmez de.
İlk Yorumu Siz Yapın