Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=VLJq1ROZ37s” target=”_blank” rel=”noopener”>Tarihin en büyük 3 komutanı kimdir? (Celal Şengör) videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için tıklayınız.
Gazi Osmanlılar Gazi İslam’ın savunucusu üzerine gelmek istemiyor. Bir de Çin’e gidecek adam varmış. Dibyomatik olarak da zaafı var. Yani, diplomatik yazışmalarda falan çok zaafı var. Yani şeyde o…
Zaten akur denir mi yani? Kudurmuş, tövbeli. Ve diyor ki karıların telaki selaseyle boş olsun diyor ki… Timur’un hanımı yeni ölmüş. Adam oturduğu yerden fırlatıyor. Ya Cüneyt Ağacım o Müşahat’ta Feridun Bey’de o mektupla mojdalleri var. Timur’unki efendi yazdıkları. Tabii tabii. Bu Yıldırım’ın yazdıkları uf. Şeyde öyle. Yavuz’un Şah İsmail’e yazdığı. Onlarda öyle aynen. Ama şey diyor, Selim Bahadur diye başlıyor. İslam’ın şunu yaptım, bunu yaptım. Ben senin bilmem ne, bilmem ne. Ama Şah İsmail Timur değildi. Değildi evet. Ama Yıldırım’ın karıların şeyi, karısı yeni ölmüştü orada. Ya korkunç bir şey ya. Timur öyle bir gelenetten geliyor ki. Harold Lamb ne diyor? Dünya tarihinde askerlik biliminin üç tane büyük hocası vardır. Bir, İskender. İki, Cengiz Han. Üç, Timur. Bitti. Büyük adamdır. Timur çok büyük bir adam. Ve unutmayın, Orta Asya’da Arap yazısını kaldırıyor. Uygur alfabesini koyuyor. Şimdi hemen onunla ilgili çok soru var. Orhun yazıtları. Aaa. Onunla Murat ayrı bir program yapılması için ısrarlı. Mahdumu beyefendiyle oraya getirdiler. Dükkan Oğuman’la. Mahdum ne okuyor hocam? Mahdum biyoloji okuyor. Fakat benim mahtum… Senin mesleğin neydi asıl?
Ben jeoloğum. Benim mahtum sizler yüzünden ve büyük ölçüde İlber yüzünden tamamen zehirlenmiş bir vaziyette. Tarihe çok meraklı. Benim yüzümden zehirlenmiş bir vaziyette askerliğe meraklı. Yani hava askeri olacaktı eğer kulağında. En son gördüğün havacı olacaktı. Kulağında bir sıkıntı çıktı da giremedi harbiyeye. Yoksa harbakonda gidiyordu. Ciddi ciddi. Asım biz Moğolistan’a gidiyoruz. Tabii oraya giderken Tomurtogay’a dedim ki ya dedim ona. Sevgili dostum biz biraz erken gelelim. Ne olur şu Orhun’un yazıtlarını görelim. Tabii dedim. Bir araba kiralandı. Bizim Cevdet arabayı kullanacak. Boris Natalim sevgili dostumuz Tomurtogay. Asım ben. Cengizhan çatına çıkıyor. Ulanbator’da. Efendim biz Ulanbator havaalanına indik. Havaalanın adı Cengizhan uluslararası havaalanı. Zaten Asım onu gördü bitti. Oradan işte şeye gittik. Karakoluma gittik ve bu arada duyduk ki Türk hükümeti buraya bir yol yapılmasını finanse ediyor. Çok memnun oldum. O yola düştük. O yolda işçileri gördük. Türk işçileri. Münir dayı da başlarında. Münir dayı bir assobay emeklisi. Eski assobay emeklisi. Asım’ı görünce gel bakayım aslanım dedi. Asım’ı görür Moğol atının üzerine oturttu iki defa. Ondan sonra biz Orhun yazıtlarına gittik. Ve sevgili seyircilerim yüreğim yanarak bir şey gördüm. Kültigin ve Bilge Kağan anıtlarından Kültigin anıtı yerinden kaldırılmış. Göya korumaya alınmış.
Tabii Orhun yazıtlarının coğrafi de bir önemi var. Ne yöne baktıkları önemli. Çünkü üzerinde diyor ki şuraya ileriye bak. Şunu göreceksin. Şimdi orada uzun uzun Bilge Kağan ötükeni anlatıyor. Asım Orhun yazıtlarını öğrendiydi. Onu okuyor bize. Birden bire durdun baba dedi. Karşıya bak dedi. Karşıya bak dediği yer Orhun nehrinin kenarında bir dağlık. Üzeri ormanlık. Yanında da harhari yani karakuru. Karşıya bak dedi. Ne var dedi ötüken. Karşısı ötüken dedi. Bilge Kağan dedi bunu anlatıyor dedi. Hakikaten okuduk dediği de çok mantıklı Asım. Karşısı ötüken. İşte o zaman dedik ya Cengiz Han niye burayı seçti? Çünkü Cengiz Han kendini Türk geleneğinin devamı adledi. Oraya kuruyor ve bugün Moğol anıt yaptığı zaman Yunlu ulusu, Türk ulusu, Moğol ulusu bir araya koyuyor. Şamanist bir anıt dikiyor. Şimdi Orhun yazıtlarını okuduğunuz zaman orada bir vurgu var. Yalnız Orhun yazıtlarında bir Çinlinin tavsiyesi üzerine dikildiğinde söylüyor. Bakın bu Türk kültüründe böyle kalıcı anıtlar dikmek yok. Çin imparatoru dostu bunların o zaman diyor ki Kül Tegin vefat etti. Madem bu kadar çok seviyordun kardeşini bir anıt dikelim. Onun için büyük bir avantaj bir kısmı bir yüzü Çince bir yüzü Türkçedir. Ve o yüzden Wilhelm Thomson okuyabilmiştir. Yani bir çift dilli bir anıttır. Zaten metin bilingual olmazsa okunmaz. Rosetta taşı. Aynen öyle bir Rosetta taşı gibidir.
Orhun ibadet. İbadeleri okuduğunuz zaman ey Türk budunu diyor. Yani Türk’ü bir topluluk olarak ayırıyor. Ondan sonra daha önce benim aklıma başıma gelen bir şey geldi. Dabi şanda çalışıyoruz Çinin ortası. Aral Okay sevgili arkadaşım babası taşkentli yanımda. Akşam yapacak bir şey yok televizyon seyrediyoruz. Araziden geldik. Çince hiçbir şey anlamıyorsun. Çince seyrediyoruz. Bir kızcağız belli ki orta çağların başı Çinli. Yanında bölkü bölkü adamlar bizimkilere benziyorlar. Bu nedir bu falan derken. Profesör şey geldi bizim. Şiu geldi. Ne yapıyorsunuz? Televizyon seyrediyoruz dedik. Şu şu tam. Aaa dedi. Bu dedi Wanzhaojin. Aman dedik ya çok aydınlandık. Çok teşekkür ederiz. Wanzhaojin kim abi? Wanzhaojin meğerse Çinlilerin bir Hun hakanına gönderdikleri bir kız saraydan çıkma. Hunlularla iyi ilişkiler kurmak için. Bu kızcağız oraya gidiyor ve Türk kültürünü tanıtıyor televizyon o an o zamanki. Biz bunu seyrederken kocası Wanzhaojin’i tuttu bir çadıra geldiler. Çadırda gümüşten kafalar var. Adam başladı saymaya. Tuman Han. Botu Han. Aaa dedi Glataioman. Mete. Adam sayıyor. Döndük profesör şu şu tanga. Dedik ya biz bunu tarihte okuduk. Evet dedi. İşte bu Hunluların hanlarını sayıyorduk. Böyle bir gelenek var. Elif göçebe ama tarihine sahip çıkıyor. Geleneğini koruyor. Cengiz Han göçebe okuma yazma bilmiyor. Ama Moğolların gizli tarihi yazılıyor. Dolayısıyla Türk kültürü. Bir ara vereyim mi? Bir ara vereyim sonra Hunlularla devam edelim. O da çok soruluyor. Özel bir asla mağcarlık Türk mü demesi üzerinden de yola çıkarak Hunlular ne kadar Türk? Mağcarlıklar ne kadar Türk?
Hungari Hunya mı Hunistan mı? Onu konuşalım. Bizden sonraki programda iptal edildi. Konuşmaya devam edebileceğiz. Normalde bitmemiz lazım. Asaba da buradayız. Yani sizin alıştığınız saatlerine kadar buradayız. Burada işkembeciye gidiyoruz. Üçümüz burada olduğumuz süre şu sabaha kadar süre. Evet bir ara sonra devam. Gidiyoruz. Döndük. İçerileme yedi. Yedi. Hunlar’dan bahsedecektik. Orhun’dan bahsettik. Çok fazla uzatmak da istemiyorum. Hunlar Türk mü değil mi? Atilla ne kadar Türk ne kadar değil. Mağcarlıklar Türk mü değil mi? Hunlar Türk. Yani bu rahmetli Bahattin Öge’nin. Atilla için de Alahmet Bey bizim programımıza birkaç kere geldi. Bahattin Öge hakkında hemen bir saplama yapayım. Bonifoy yönetiminde çok güzel mitoloji diye bir kitap çıktı. Amerikalılar bunu çok da güzel iki cilt olarak tercüme ettiler. Fransızlar alfabetik yapmışlar. Amerikalılar onu konularına göre tasdif ettiler. Orada Bahattin Öge’nin Türk mitolojisi kitabı için güvenilmezdi. Onu bir sapla. Yok ben Hunlar’la örneklerim. Az önce Cüneyt’in programında o kitaba atıftab olunur ama. Bahattin Öge’nin şeyi var. İki cilt Hunlar tarihi var. Ahmet Taş Ağıl’dan bekliyoruz mesela yeni bir Çin kaynaklarında. Babacım onu boş ver. Hunlar hakkında bütün bilgiler burada. Şeyi söyleyelim, Macal’ları söyleyelim Ezeykan. Erhan, bak yayınlanma tarihi kaçtır bunun? Bu şeydir ama.
Bu Batı Türkleridir. Ama işte konuları da anlatıyor. Tüheci. Yani bu tarafı anlatıyor. İki cilt kitabımız daha var. Hunlar hakkında da bilgiler var. Macal’ları… Fatih, abicim bak şu en üstteki mavi, yeşil kitabı. O değil de onun altında bir yeşil kitap daha var. Ciltli bir tane yeşil kitap olacak. Belki öteki tarafta. Bu Türkistan tarihi. Aha aldın elinden altında duruyor Fatih. Elinden aldın. Bak kardeşim, Türkleri öğrenmek isteyen. Bu, bu, bu, bu. Şimdi şunu, onu okumazlar. Ama bak. Peter Golden’ın Anlattık Türklerin tarihinden bahsedilmiş bir ilgisi. En güzel, şu anda en güzel kitap bu. Peter Golden’ın. Bunu herkese tavsiye ederim. Ama çevirmedi o. Bilmiyorum ama. Yani ama işte yani. Şeyi söyleyelim. Macal’larda tartışma konusuydu. Macal’lar Türk değil. İşlerinde Türk unsurlar var. Türk kabileleri var ama Macal’lar Türk değil. Yani bu, Bulgarlar Türk. Bulgarlar Türk. Ama Bulgarlar’da da ilginç. Biz Bulgaristan’a gittik. Bulgarlar suallajmış. Bulgar tarihçilerle de konuştuk. Yani orada… Kendilerini o şeyden koparmışlar. Omurtakan filan vesaireden. Sıral kökene bağlamışlar. Yani o şey kalkmış. Macal’larda tabii şu var. Macal’ların işlerinde Türk kabileleri var. Hocam nerede biliyor musunuz? Geçenlerde Romanya’da şey oldu. Hatırlarsanız bir gösteri yaptı Macal’lar. Onlar şeker. Onlar Türk. Romanya’daki Macal’lar Türk kökenli kabilelere dayanıyor. Hungaraya da Hunlardan gelmiyor. Yani Hungaraya’ya biz hep Hun’dan geliyor diyoruz. Şimdi çok akademik. Macal’lar Türk mü değil mi? Macal’lar Türk değil. İşlerinde Türk var ama Türk değil. Şimdi şöyle bir saplama daha yapalım. Dillerinde de sorun var. Ogur kelimesinden geliyor. Ogurlar var. Bulgarları da kuran Türk kabileleri var. Yani Hungaraya oradan geliyor. Ogur’dan geliyor. Bir de dilde de sorun var.
Mesela Finlerle Macarlar için Ugaritik şeyi kullanılır. Bunlar Altay dillerinde beraber midirler ayrı mıdırlar hala konuşulan bir konu. Tartışmalı bir konu. Ama belli bir yakınlık olduğu kesin. Çünkü mesela Samoyetler var. Veya Hantimansiler var. Bunlar Batı Sibirya’da yaşıyorlar bugün. Onlar çok yakınlar Türklere. Dolayısıyla bunların daha incelenmesi lazım. Ve bunun adam gibi incelenmenin bir yolu var. DNA bulacaksın. Başka çare yok. Yani kültürle bu iş olmuyor. Çünkü biraz önce Erhan da söyledi. Türkleşiyor, İranlılaşıyor, bilmem ne oluyor. Kültürü adopte ediyor. Bir kültür diğerine geçiyor. Ve Bulgarlara mesela öyle bir geçiyor ki, adam kendini Slav diyor. Eski dilini bile konuşmuyor. Dolayısıyla kültür çok faydalı. Ama kesin cevap istiyorsanız biyoloji. Doğa bilimlerinden yola çıkmak mümkün değil. Peki Türk geni nerede şu anda? Dediğimiz Türk ırkının özelliklerini taşıyor. Altaylarda. Hala Altaylarda. Anadolu’da böyle bir DNA araştırması yapıldı. Biz çok büyük ölçüde Hint Avrupalı çıktık.
Türk geni yüzde yedilere düşmüş galiba. Biz, unutmayın Bizans’ın varisiyiz. Dolayısıyla müthiş evlenmeler olduğunu Osmanlılardan da biliyoruz. Kendimiz çok karışmışız. Dolayısıyla biz Müslüman Romalılarız bir yerde. Yok hocam o kadar değil. Büyük ölçüde öyleyiz. Ben şundan biliyorum. Ben önemli bir araştırmada görev aldım. 16. yüzyılda Anadolu’da yaşayan insanlara tek tek tek baktık. 1 milyon göçebe Türk var 16. yüzyılda. 1 milyon civarında. Nüfus bizim zannettiğimiz gibi. 8’de biri nüfusu. Göçebe olanlar şehirli Türklerle. 8’de biri ediyor nüfusu. Mesela şöyle şeyler var yanımda da götürdüğüm. Anadolu’nun nüfusu 8 milyon. Bunlar mesela şey diye veriyor böyle göçebe. Mesela burada da hatta Türk kelimesi de geçiyor. Mesela bu Etrakı Yörükhanı Büzük diyor. Yani Ulu Yörük Türkleri. Yörükhanı Büzük. Fazla söylüyor. Evet. Başka şeylerde Ulu Yörük diye yazıyor. Burada Yörükhanı Büzük demiş Etrak diyor. Şey gibi işte Balomezzo var ya İtalyan topçu. Ne ayıp de Balimezzo olmuş. Daha demişler Kabatükça konuşuyor. Balı imizi Aselnemi Horek topu olmuş. Çok hoş ya. Çok hoş ya. O hesap. Balomezzo oluyor. İtalyan Balomezzo Aselnemi Horek topu. Bir milyon civarında da yerleşmiş Türk’ü tespit edebiliyoruz. Bunu nereden tespit ediyorsun? Adam yerleşmiş ama köyünün ismi Kayı. Yerleşmiş köyünün ismi diyelim Halilli. Şimdi Lillu Eki varsa bir şeyde. Aşiret olduğunu gösteriyor. Mesela bu Ulu Yörük 150 bin nüfusa sahip. Sivas’ın nüfusu o dönemde 3.4 milyon. Yalnız bir şey burada bir saplama yapayım. Biraz önce dedim ya. Kültürel şeylere dikkatli yaklaşma. Biyoloji çok mühim. Şimdi Fatih yüzde yedilere düşmüş dedi. Senin dediğin rakam aşağı yoldan 8’i tutuyor. Hayır bu sadece köy çobanlar. Yani sırf emin olabileceğimiz. Ve burada şunu unutma.
Evlenme var onları görüyoruz. Müslümanlaşma da var. Ama bunun sınırını kimse tespit edemez. Bunu tespit etmenin imkanı yok. Çünkü zaman içerisinde bir kısmını yakalayabiliyorsunuz. Anadolu’da tespit edebilir. Belli bölgelerde tespit edebiliyor. Ama zaman içerisinde bir kısmı da şunu unutmamak lazım. Anadolu’da biz geldiğimiz zaman yaşayanların önemli bir kısmı 1923 ile mübadele ile gitti. 1 milyon 300 bin Rum gitti. Ama Türk onarası mı? Hayır. Bunlar bizans kalıntı. Yunanlı kalıntı. 20 milyon 300 bin’den fazla bunlar mübadele ile gittiler. Yalnız bugün yapılması gereken şudur. Bunu merak ediyorsak biz. Bir DNA araştırması yapmak lazım. DNA yalan söylemez. Yani DNA’yı kültürle bilmem neyle çürütmek mümkün değil. Adamın alacaksınız. DNA’sını inceleyeceksiniz. Tabii burada mesela şu. Evlilikler var. Özellikle Türkler de. Mesela bir Rum kızıyla evleniyor. Veya gidiyor bir Arap kızıyla evleniyor. Farklı milletlerden evleniyor. Bunu biyolojik olarak nereye koyacaksınız? Evet. Buradan bakacaksınız mı? Yok şimdi hocam baktığınızda. Mesela şimdi diyelim. Türk geldi geldi geldi geldi. Bir yerde bir Rum kızıyla evlendir. Ama işte biyolojik olarak hangi genden daha çok aldı. Pat diye çıkar. Bu mühim dediği. Hocam şey diyorlar. Celal’cim yani mitokondriyel DNA’dır önemli olan anneden geçer diyorlar. Anne Rum’sa bitti. Bakmak lazım. Fakat burada bir saplama yapmak istiyorum. Şimdi biz burdan teminden beri ırktan, milletten falan filan bahsediyoruz. Ama ben sizin dediğiniz bir şeyin altını çizmek istiyorum. Richard Dawkins diyor ki biz tabiatta şunu biliyoruz. Acımasız bir üstünün galip gelmesi var. Ama biz insanız diyor. Bu zayıfı bizim de ezmemiz lazım geldiği adamına gelmiyor diyor. Çünkü diyor bir de ahlaki sorumluluğumuz var.
Dolayısıyla ırk biyoloji ne derse desin. Atatürk’ün dediği gibi. Bu sınırlar içerisinde biz bir milletiz. Birbirimize takip ediyoruz. Birbirimize takip ediyoruz. Birbirimize takip ediyoruz. Birbirimize takip ediyoruz. Birbirimize takip ediyoruz. Birbirimize dayanmak meclis hürriyetindeyiz. Bakın bu yanımdaki arkadaşlardan farklı olarak. Ben hayatımın bir döneminde Türk Silahlı Kuvvetlerinin epey bir mensupluğunu yaptım. Orada ben yemin ederken, Türk milletini koruyacağım yeminini ederken. Bunun içinde ben Kürt kardeşimi de koruyacağımı biliyordum. Las kardeşimi de koruyacağını biliyordum. Gürcü kardeşimi de koruyacağımı biliyordum. Çünkü ben biliyorum ki hava kuvvetlerimle birbirimize takip ediyoruz. Çünkü hava kuvvetleri komutanlarına baktığım zaman aralarında Kürt var. Aralarında bir sürü Gürcü var. Aralarında bir sürü Çerkez var. Ama bunlar hepsi Türk askeri. Çünkü burada bir tanım peşine gitmiş Atatürk. Demiş ki Anadolu’nun içerisindeki bulunan insanlara ne diyelim? O zaman ekseriyet ne konuşuyor? Türkçe konuşuyor. İmparatorluk yıkılmış. Erhan biraz önce çok güzel anlattı. Bulgar diyor ki ben Osmanlı değilim. Sırp diyor ki ben Osmanlı değilim.
Yunanlı diyor ki ben Osmanlı değilim. Arap, ben Osmanlı değilim diyor. Bize en çok düşmanlık eden de Arap’tır. Ben Libya’ya gittim. Libya’da bir Türk Bengazi’de bir Türk kışlası var. O Türk kışlasını yıkmak istemişler Osmanlı’nın izini silmek için. Birleşmiş Milletler mani olmuş. Bu tarihi kalıntıdır diye. Yıkamazsınız diye. Birleşmiş Milletle bir kışkatan kimdi? Onu bilmiyorum. Aynısı şeyde oldu. Mekke’deki ne kışlasıydı? Kale. Eccat yıkıldı. Daha önce istiyorlardı. Ziyaülhak yapmayın dedi o zaman. Bizim dış işlerimizin bir açıklaması vardı. Üçüncü Mahmut zamanında yapılmış. Üçüncü Mahmut mu? Ne zaman yaşamış üçüncü Mahmut abicim? Var mı Ölüp Padişah’ımız? Dışişleri Bakanı’mış. Şimdi hayatta değil varmış. Türk avcısının açıklaması üçüncü Mahmut zamanında kalma bir kale. Yani Pakistanlı yapmayın diyor. Arap onun hatırına duruyor Suudi. Bizim Dışişleri Bakanı Osmanlı tarihi bilmiyor. Padişahlarını bilmiyor. 90’larda. Hariciye böyle olursa kıştaki mi sabit ediyoruz? Bu felaket. Burada sevgili seyirciler mühim olan. Bu işi Cemil Çiçek Bey’in dediği çok doğru. Bakın bilim ayrıdır. Politika ayrıdır. Politikayı, bilimi siz alet etmeye kalkarsanız çuvallarsınız. Teminden beri bizim burada tenkit ettiğimiz. Neydi bu zatın adı? Aktay Yasin Akdak. Yasin Bey’i burada tenkit etmemizin sebebi. Bilimsel terminolojiyi kullanarak ve yanlış kullanarak politika yapmak. Güzel şeyler söylemek istiyorsun. Diyor ki ırkçılığa karşıyız. Hep birlikte karşıyız. Ama ırkçılık derken ırkçılığın ne demek olduğunu bil. Acaba sen milliyetçiliğe mi karşı ol diyorsun? Etnik milliyetçiliğe mi karşı ol diyorsun? Bunların hepsi ayrı ayrı şeyler. Orada çok kavram merkezi var. Vatanseverlikle ırkçılık karışıyor. Irkçılıkla milliyetçilik karışıyor. Hepsinin birbirine girmiş. Bir kavramlarla ilgili bir problem var orada.
Üniversite olmamasından. Çok genel bir soru. Hocam sadece üniversiteyle alakalı değil. O Türkiye’nin yüzdeki üniversiteye giden bir soru. Hocam Türklerle Türkler arasında bir akrabalık bağ var mı? Bu kadar birbirine benzeyen isimler. Türk, Kürt çok birbirine benziyor. Benzer coğrafyada paylaşıyor olmaları. Bir akrabalık var mı? Onlar da orta Asya ırkı mı? Onlar Hint Avrupalı kesin. Bakın tekrar burada bir kavram karışımıza düşmeyelim. Yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz. Benim bazı meslektaşlarımın annesi Kürt, babası Türk. Dolayısıyla bugün birbirinden ayrılamaz akrabalıklarımız var. Kültürlerimizde birbirlerinden sökülmesi mümkün olmayan birbirliktelikler olmuş. Bu son bin yıllık tarihin yarattığı bir şeydir. Ama ondan önceye gittiğiniz zaman Türkler Orta Asya’da yaşıyorlar. Kürtler ise bu Kürtler İran’ı dağlarında yaşıyorlar. Kürtler İran’ı kavim denilen kavimlerdendir. Dilleri de onun için Farsya’ya çok benzer. Dolayısıyla, Kürt yoktur demek ne kadar saçma sapan bir şeyse, Kürt ve Türkler birbirine benziyor. Kürtler birbirine benziyor.
Kürtler birbirine benziyor. Kürtler birbirine benziyor. Kürtler birbirlerine benziyor. Saçma sapan bir şeyse, Kürt ve Türk’ün de bugün Türkiye’de hiçbir alakası yoktur demek o kadar abestir. Çünkü bunlar birbirlerine kardeş olmuş iki topluluktur. Bunlar bir arada yaşamaları hoşumuza gider dememek lazım. Bunların bir arada yaşamaları kaçınılmazdır, mecburdurlar. Kendi menfaatleri açsınlar. Çünkü bütün yapılacak ayrımlar bu tarihtan sonra sunuyor. Dil önemli bir ayar harcıdır. Kabul. Kimsenin dilini konuşmasına da mani olunamaz. Ama bir memleketin içerisinde millet birbirini anlamaz. Atatürk’ün amacı buydu. Atatürk, ben Türk dilini hakim kılayım diye Türkçeye bu kadar önem vermedi. Osmanlıca da millet birbirini anlamıyor. Yani Murat Osmanlıca’yı benden çok daha iyi bilen birisi. Hiçbir zaman bir Osmanlıca diye sabit bir lisan olamadı. Ben bilim tarihinden biliyorum. Biz bir bilimsel terminoloji oluşturamadık Osmanlıca’dan. Herkes aklına eseni yapıyordu. Bakın benim üniversitemin hocalarından 1830’ta bizim rektörümüz olan Hoca İshak Efendi’nin Mecmai Ulumi Riyaziyesi meşhur. Dördüncü cildi son kısmı jeolojidir. Ben de bir gün bunu rahmetli İhsan Keti’ne verdim.
Güçlü bir Osmanlıca bilgisi vardı. Hocam dedim şunu bir tercüme etseniz de bize anlatırsan. Peki ver bakayım dedi. Bir hafta sonra hoca geldi. Celal dedi Arapça legat var mı sende? Var hocam hayrola dedim. Mavrid var dedim. Ya şunu getirsene dedim. Dedim sorması ayıptır neden icap etti dedim. Ya bu adam yeni terim üretmiş. Fakat Arapça üretiyor Türkçe üretmiyor. Terim mi kavramlı? Terim terim. Yani Fransızca görüyor. Tercüme edecek. Ders kitabına koyacak. Arapça koyuyor Türkçesini koymuyor. Şimdi Atatürk bunu milletin anlamayacağını biliyor. Ama istiyor ki ders kitabını millette okusa anlasın. Türk dil devriminin tevellinde. Efendim yeni bir dil yaratalım. Öztürkçe yapalım falan bu propaganda yapılmıştır. Ama amaç bu değildir. Amaç milletin birbirini anlayacağı bir dil üretmek. Ama başta vardır. Başta hayır o laflarda var. Bir şey diyebilir sin Celal’cim İsveç ve Liyahd’ı geldiği vakitte Atatürk’ün bir konuşması vardır. Altesi Vayel diye başlar. Altesi Vayel’i anlıyorsun bir tek Fransızca. Anlamıyorsun. Bu Öztürkçeyle Atatürk de fark etmiş ki ondan sonra. Öztürkçe kullandıkları Öztürkçe Orta Asya’da da kullanıyor. Garip bir şey çıkıyor ortaya. Yani ben Orta Asya’da çalışıyorum Yakup şoförümüz otobüse maşin diyor.
Rusça’dan öğrenmiş. Türkçede otobüs kelimesi yok ki. Maşin diyor adam. Ama biz bir grubuz Amerikalılar var bilmem ne var. Herkes işte bir fotoğraf çekmek istedi. Yakup’a bağırıyor stop, stop. Yakup anlıyor durmuyor. Yakup dur diyorum zınk diye duruyor. En sonunda bana dediler ki ya Yakup’la sen konuş dediler. Yakup ne tek seni dinliyor dediler. Bu kültürel sempatidir bu kadar. Yakup bana bakıp bu benim adamım diyordu. Çünkü aynı dili konuşuyoruz. 2000 yıl önce öğrenmişiz. 2000 yıl önce öğrenmişiz dediği gibi. Yapılması istenen milletin birbirini anlamasıdır. Kürtçeyi ezmek, Kürtçeyi ortadan kaldırmak. Böyle bir şey abesle iştigal. Yapılamaz. Yapılması da istenmez. Yani MÖ2. yüzyılda Batlam yus kor deo noros. Kürt dağları yazıyorsa. E yani bu kültürü de korumak lazım kardeşim. Niye kaldıralım? Bu konumuzdur bu. Bunu korumak mecburiyetindeyiz. Bakın şunu söyleyeyim. Türkiye’de bir tane Kürt yaşamazsa bile. Kürt kültürü buralarda bir zamanlar bulunmuş deyip. O zaman da korumak mecburiyetinde olacaktık. Hasbelkader bu insanlar bugün burada yaşıyorlar. Ne kadar şanslıyız. Hep birlikte koruyacağız bunu. Ama sen Kürtsün ben Türk’üm. Ben işte onu isterim. Bizde öyle bir hava oldu ki sanki ikisi birden olamaz. Ya biri olacak ya öbürü olacak gibi bir hava oluştu. Şimdi İsmet Özel kafaları bayağı karıştırmış gibi. Görünüyor. Son zamanlarda nedense bir kendisine karşı bir. Ne diyeyim pozitif yaklaşım var. Bazı sözleri. Bana göre abesle işçilgale olsa da. Dinle ırkın bir alakası var mıdır? Şimdi İsmet Özel ne dedi? Yani Yasin Bey şair. Şair. Şair. Şeyin Yasin Bey’in söylediği. İsmet Özel’e bakın dedi. Neyi katlettiğini bilmiyorum. Yalnız bir kere ben bir. Bir kere şey çıkmıştım. Türk sadece Müslüman oluyordu. Müslüman oluyordu. Türk değildi falan diyordu. Bu Budistleri ne yapacağız? Türk adam. Budist var. Ortodoks var. Manikeist var. Kazarlar ya bütün kazarlar. Efendim. Hayır şöyle söyleyeyim. Irkla dinin alakasının olmadığını. En güzel gösteren şeylerden bir tanesi. Arab. Biri Musevi biri Müslüman. Aynı ırk. Hiç bir fark yok aralarında. Düşünün. Arabın ilk harfi Elif. Alev. Teşekkür ederim. İsrailininki Alev. Mesela sessizler. Arabda da yok İsrail’de de yok. En güzel örnek şey de. Evet. Yani. Şimdi Elohim’de. İzlediğiniz için teşekkür ederim.
İlk Yorumu Siz Yapın