Tayvan’da üretim durursa ne olur?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=2Schwt5uKaw.
Benim Amerika Birleşik Devletleri olduğumu hayal ettim. Bir sabah uyandım ve baktım ki, bunu Çin’de üretmişler, bunu Tayvan’da üretmişler, bunu yine Çin’de üretmişler, bunu da bir şeyleri kırmadan devam edeyim, Çin’de üretmişler. Sonra dedim ki, artık bu üretimin merkezi değişmeli, çünkü Çin ve Tayvan beni sevmiyor. Bunun için de yeni çalışmalara, yeni arayışlara başlamam lazım. Bugün size çok nette bu arayışı ve bu farkına varış hikayesini anlatacağız.
Başlıyoruz.
Bir kadın kıyafetini arıyor.
Bir kadın kıyafetini arıyor.
Bu sorunun cevabı, farklı ülkeler için farklı farklı olsa da, tüm ülkelerin sıkıntısı bir konuda ortaklaştı. Tek-no-lo-ji. Çip krizi olarak uzun süre boyunca dünya gündemini meşgul eden mesele, Tayvan özelinde yeniden aktif hale geldi. Bunun en büyük nedeni, Tayvan’ın dünyanın en büyük bilgisayar chip üreticisi, Tayvan yarı iletken üretim şirketine ev sahipliği yapmasıydı.
Şirketin ürettiği çipler hemen her alanda kullanılıyor ve inanın oldukça değerli. iPhone 13’ünün aralarında yer aldığı akıllı telefonlardan, Renault marka SUV otomobillere, Nintendo Switch’ten PlayStation 5’e kadar çok sayıda ürün bu çiplere muhtaç durumda. Dananın kuyruğu tam da bu noktada kopuyor. Çünkü olası bir savaş bu tesisleri çalışamaz hale getirebilir. Şirket başkanı Mark Liu’nun yaptığı açıklama tam da buna odaklanıyor.
Liu diyor ki, askeri güç veya işgal durumunda fabrikamız asla çalışamaz. Burası oldukça sofistike bir üretim tesisi. Malzemelerden kimyasallara, edek parçalara ve yazılımlara kadar dış dünyayla, Avrupa, Japonya ve ABD ile gerçek zamanlı bağlantıya sahip. Buraya dokunmanız sadece bizi değil sizi de yakar. Liu’nun çizdiği tablo fazla karamsal görünse de maalesef dedikleri A’dan Z’ye doğru. Konuya dair detaylı analizler yayınlayan çok sayıda uzmana göre şirket, şu anda sahip olduğu çip üretme hızını biraz olsun kaybettiğinde, birçok popüler cihazın üretimi 2023’e varmadan aksaya bilir. Aksaklığın ciddi bir fiyat artışına dönüşme ihtimali ise tabii ki çok yüksek. Daily Mail’e görüş veren teknoloji analisti Ben Berringer, Tayvan dünya ekonomisi için tahmin edilenden çok daha büyük bir figür. Onların başına gelebilecek herhangi bir sorun, telafisi mümkün olmayan krizler doğurabilir dedi. Peki Tayvan bu kadar kritik bir öneme nasıl sahip oldu?
Aslında bu konuda da Trump’ın parmağı var desek sanırım yanılmış olmayız. Eski ABD başkanının Şangay merkezli çip üreticisi SMIC’ye ve diğer Çinli filmalara uyguladığı yaptırımlar, Tayvan çiplerine olan talebi hızlıca artırdı. Yani burada teknoloji söz konusu olduğunda Çin’in rakipsiz olmadığı gerçeği daha da belirginleşti. Yani Tayvan elektronik cihazlar dünyasının net biçimde yıldızı haline geldi. Biraz da ülkelerin bu duruma dair tedbiri çabalarını konuşalım.
Öncelikle felaket senaryosu üzerinden plan değişikliği yapan ülkelerin başında ABD, Japonya ve çok sayıda Avrupa ülkesi geliyor. Çin’de faaliyet gösteren çok uluslu büyük şirketler, Çin piyasasından çıkma konusunda giderek artan bir itibar kaybı riski ve gerek Washington’ın, gerekse müttefiklerinin baskısıyla karşı karşıya kaldı. Bu şirketlerin merkez ülkeleri ise bu durumda ciddi bir belirsizlikle kol kola girmiş oldu. Yani hem Çin hem de olası bir savaş sonrası Tayvan seçenekler arasından silinebilecek bir noktaya geldi. İş dünyasının önde gelen isimlerinin tüm bu baskılara rağmen halen Çin’de kalmaya devam etmesi, kimsenin kesin riskler almak konusunda çok da cesur olmadığını net biçimde gösteriyor. 1985’ten bu yana Çin’de yaşayan yatırım uzmanı David Mahon’un Financial Times için yaptığı analizlerde konuyu daha net anlamamız için iyi bir kılavuz konumunda. Mahon’a göre yeni dönemin en kritik ve cevaplaması zor sorusu şirketlerin nereye gideceği üzerinden karşımıza çıkıyor. Şirketler Çin ve Tayvan pazarlarını terk ettiğinde yahut buradan elde ettikleri katma değerleri yitirdiğinde en az 5 yıllık bir gerileme dönemine girecek. Hatta bazıları gerilemenin yok olmaya dönüştüğünü dahi görebilecek. Bu arada dünya politika yahut ekonomi gündemini yakından takip eden herkesin hemen anlayabileceği farklı bir gerçeklik daha var. Bu da ABD ve Çin’in sürekli savaşa yakın bir gerginlik yaşasalar dahi birbirinden kopamayan iki ülke oldukları gerçeği. Yani yatırımlar asla tam olarak sonlanmıyor. ABD’nin 50 insanının neredeyse tamamının Çin yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Ancak bu sefer sorunlar hiç olmadığı kadar derin ve ipler kopmaya oldukça müsait durumda. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in artık ardı arkası gelmeyen ve tutarsızlıkla özdeşleştirebileceğimiz adımları saymakla bitmiyor.
Pekin Rusya ilişkisinden Hong Kong tavrına ve hatta Pelosi’nin Tayvan ziyaretine karşı takındığı aşırı saldırgan tutuma kadar her şey buraya alternatif şart düşüncesini hemen aktifleştirmeye yetiyor. Tabii ki Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş hemen her konuda olduğu gibi Tayvan meselesinde de dengeleri değiştirdi. Wall Street’teki bir yatırım bankasının Asya faaliyetleri yöneticisi Rusya’nın Ukrayna işgalinden bu yana yatırımcıların Tayvan riskinden korunmak için gerekli stratejiler hakkında sorular sorduğunu söylüyor.
Hatta yönetici durumu şöyle detaylandırıyor. İnsanlar gerilimi neyin tırmandığını henüz anlamadı. Bu anlamama hali zaten sorunun en güçlü noktalarından biri diyebiliriz. Bu arada yatırımcıları en çok endişelendiren iki konu ise şu. Olası bir çatışma durumunda döviz hareketlerine ve ABD’nin Çin’e yönelik yaptırımlarının netkisine karşı korunmak. Analistlere göre hem Pekin hem de Washington karşı tarafın saldırganlığına ve statükoyu değiştirme tehditine yanıt verdiğini düşünüyor. Ve ortaya gerilimi tırmandıran bir dinamik çıkıyor. Counter Risk Danışmanlık firmasından Çin analisti Andrew Gilholm’a göre Tayvan konusundaki eski krizler hep Taipei’deki olaylardan lel geliyordu. Ve ABD geçmişte askeri açıdan çok da büyük avantaja sahip olduğu için çatışmayı tetikleme riski daha azdı. Gilholm Çin ABD’nin Pekin’e meydan okuyan politikalarına bakıyor ve bunları reaktif, caydırıcı hamleler olarak değil, statükoyu tehdit eden provokatif hamleler olarak görüyor. Ve karşısındakine kendi caydırıcı eylemleriyle yanıt verme ihtiyacı hissediyor diyor. Financial Times’ın yakın talihli dosyasından yansıyanlar birçok farklı açıdan dev bir belirsizliğin tam ortasına işaret ediyor. Tayvan’ın teknoloji dünyasındaki önemine dair çok sevdiğinde detaydan bahsettik ancak biraz daha detaylandırmanın iyi olacağı kanaatindeyim. Intel’in Temmuz ayı sonunda açıkladığı istatistiklere göre şirket gelirleri son çeyrekte beklentinin yaklaşık 2.6 milyar dolar. Yani %15 altında kaldı.
Grafik işleme bilim üreticisi Nvidia’nın açıkladığı gelir kaybı daha da fazla. Oyun çipi satışları önceki çeyreğe göre %44 geriledi. Bellek çipi üreticisi Micron da gelecek çeyrekte serbest nakit akışının negatifseyle dönmesini bekliyor. Bu gerilimin tabii ki Asya’ya yansımaması beklenemezdi. İçerinin başında değindiğimiz Tayvanlı çip şirketi TSMC dünyadaki mikro çiplerin %53’ünü üretiyor. Tayvan’a bağımlılıktan kurtulmak isteyen Çin ise
son yıllarda kendi mikro çip şirketlerinin kapasitesini artırma derdinde. Ancak ülkedeki en önemli üretici, akıllı telefon ve diğer elektronik cihaz üreticilerinden gelen çip talebinin yavaşladığını hatta bazı siparişlerin tamamen durduğunu açıkladı. Sektörün bir diğer devi, Güney Koreli Samsung’un pazar payı ise %13. Pelosi ziyaretiyle herkesin bir durup düşünmesine neden olan bu değişim bir düşüşe dönüşmek için çok da zorlu bir uğraşa ihtiyaç duymuyor. Sonuç itibariyle Tayvan ve Çin’in hükümdarlığındaki çip üretim merkezleri yeni alternatif arayışlarında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sevdiği ülke ismi masaya gelebilir. Burada ABD ve Avrupa ülkelerinin kendi yönergelerini ve alabileceği riskleri hangi noktaya taşıyabilecekleri konusu büyük önem arz ediyor. Tabii ki iki pazarın kaybıyla ülkelerin neler kaybedeceğini bize zaman gösterecek. Biz yine bir ata sözüyle Batı ülkelerine seslenerek bitirelim.
Ne karanlıkta yat ne de kabus gör. Sektörün bir diyardeli, Güney Koreli Samsung’un pazar payı ise %13.
İlk Yorumu Siz Yapın