"Enter"a basıp içeriğe geçin

Teoman Duralı ile Felsefe Söyleşileri | Çin Medeniyeti | 23. Bölüm

Teoman Duralı ile Felsefe Söyleşileri | Çin Medeniyeti | 23. Bölüm

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=-0FaapiJ5ek.

İNTRO Türkiye’nin Tek Kültür Sanat kanalı TRT2’den, Felsefe Söyleşilerinden merhabalar efendim. Yeniden karşınızdayız. Düşünce ufkumuzu adım adım aralamaya devam ediyoruz.
Ve tabi ki kavram mühendisliğine de devam ediyoruz. Bu mühendisliği bize yapan isimse tabi ki Profesör Doktor Şaban, Teoman Duralı her zamanki gibi stüdyomuzda kendisi de. Hocam hoş geldiniz şerefler vermişiz. Hoş bulduk efendim merhabalar. Sağolun siz nasılsınız? Çok teşekkür ediyoruz canım hocam. Yine şeref bulduk sizi burada görmekle. Şeref bize ait eksik olmayın sağolunuz. İnşallah bir gün güzel bir program icra ediyoruz hocam. Yine medeniyet havzalarına değineceğiz. Ama stüdyomuzda yine Beytullah Çakır’ın da var olduğunu hatırlatalım.
Editörümüzde unutmayalım. Değerli editörümüzde burada. Sen de hoş geldin Beytullah. Hoş bulduk. İyisin inşallah. İyiyim çok şükür. Seni baya enerjik gördüm bu hafta maşallah. Vallahi iyiyiz ya şükür. Maşallah. Evet değerli hocam. Buyurun efendim. Bir önceki programımızda adım adım takip ettiğimiz yolculuğumuzda medeniyete gelmiştik. Medeniyetin sac ayaklarını inceliyorduk ve en son bilgelik dediğimiz bir kavrama değindik.
Bilgelik dediğimiz kavramı da açıklarken bilinç, özbilinç gibi, bilgi gibi kavramları ele almaya başlamıştık ki bıçak bizi zaman daha doğrusu bir bıçak gibi bizi kesmişti. Evet. Dilerseniz oradan devam edelim. Çin medeniyetini oluşturan sac ayaklarını anlatmaya devam edelim. Lakin Çin medeniyeti kimleri etkilemiştir diye bir soru ile başlamak isterim. Eğer siz de uygun görürsünüz.
Evet efendim seyircilerimize de saygılarımızı, sevgilerimizi sunuyoruz. Dedik ki medeniyetler bir kültürler topluluğudur. İçinde değişik kültürleri barındırır.
Bunların tabi ortak paydaları vardır. Her medeniyetin kendisine ait kültürlerin ortak paydaları vardır. Bu Çin medeniyeti içinde söz konusudur. Yalnız burada o medeniyete dahil ettiğimiz ama birçok yönden o medeniyetten farklı belirtiler gösteren bir yaramaz çocuk var. Kimdir hocam? Bunlarda Türklerdir bu yaramaz çocuk.
Her medeniyet gibi Çin de yerleşiktir, sabittir ve ona tabi olan kültürler, bir haritamız gelirse Asya haritamızı orada gösterelim.
Bu kültürler, medeniyetler demişim onlar da oturaklı kültürlerdir. Hareket halinde değildirler. Zaten hareket halinde olan bir kültür medeniyet çerçevesine girmez. Çin medeniyetinin merkezi burasıdır. Asya’nın en doğusu, şurası büyük okyanus, burası Güney Çin denizi, aşağı yukarı çekirdek medeniyetin çekirdeği burasıdır. Merkezi burasıdır. Bu medeniyete mensup kültürler Tibet’tir. Daha önce bahsetmiştim Güneydoğu Asya Hint medeniyetiyle bir çatışma doktasıdır. Çok önemli. Böyle bölgeler medeniyetin fay hatlarıdır ve buralarda tatsızlıklar çıkar. Özellikle siyasetle uğraşan seyircilerimiz varsa, milletler arası siyasetle onları yakından ilgilendirecek bir olay. Bir başka fay hatlı da mesela buradadır. Afganistan, Hindistan’ın batısı şu yöne. Ne vardır orada? Hint medeniyetiyle İslam öncesi Çin medeniyetinin, İran medeniyetinin buluşma doktasıdır. Ve bu noktada karışıklıklar maddi ve manevi anlamda karışıklıklar çıkar. Hocam peki bu iki büyük medeniyetin kesiştiği alanlardan bahsettiniz. Karışıklıklar çıktığından bahsettiniz. Peki bu avantajlar getirir mi beraber? Tabii zenginlik yaratıyor. Buraya işaret ettiğim şu alanda mesela Müslümanlık gelmiştir. İslam medeniyeti gelmiştir ve ağırlık kazanmıştır. Ama önceki medeniyetlerin izlerini de topyekunu ortadan kaldıramıyorsun. Hint medeniyetine geldiğimizde ben bundan bahsedeceğim. Şimdilik onu bir tarafa bırakıyorum. Güneydoğu Asya’dan büyük bir kısmında İslam yok. Şu mıntıkaya İslam gelmiştir ve bu mıntıkayı önemli ölçüde bağrına basmıştır.
İslam yine yine Hinden Çin’den çok Hinden burada damgasını görüyoruz. Ama yukarı çıktığımızda Hinden yanısına Çin’in önemli bir etkisi var. Çin medeniyetine mensup bir başka önemli kültür Moğoldur. Kore’dir Japondur.
Bunlar büyük ölçüde Çin medeniyetine bağlı kalmış kültürlerdir. Yaramaz kültür olan Türkler çok sapmışlardır. Nedir en önemli tarafı? Burada devlet var. Türkler ve ataları olarak kabul edilen,
kesin olmamakla birlikte büyük ihtimalle ataları olarak görülen Hunlar, Seyyar Devlet, bu deyimler bana aittir. O da dikkatinizi çekerim. Hatalı olabilir. O anlamda telif hakları istediğimden dolayı değil. Hatalı olabilir bunlar. Seyyar Devletler, Etamobil diyebiliriz Fransızca’da mademki deyimler ya da terimler çoğunlukla Fransızca ifade ediliyorsa, böyle bir terim Fransızca’da da görmedim ben. O da benim uydurmam. Türklerin ve Hunların devlet yapısı Seyyardır. Oturmuyorlar belli bir yerde. Her devletin merkezi vardır.
Hükümdarlık ise bunun adı payitahtır. Cumhuriyet ise baş şehirdir. Başkent yanlış bir laftır. Daha önce söylediğimiz gibi Medine’nin polisin yani devlet demek kent. Kivitas’ın polisin karşılığı. O hakkımdan baş şehir demek daha doğru. Baş şehirleri yok.
Hambalık bir ara baş şehir gibi gözükmüşse de, devletin başı olan kişi Hakan, aynı zamanda ordunun baş kumandanı. Çünkü Seyyar Devlet olma gibi bir özellik taşıdıkları gibi Türkler, asker sivil ayrımını yaşamamışlardır.
Toplum yahut da millet bir devletin hükümeran olduğu topluma ne demiştik? Millet demiştik. Burada bu millet ordudur. Böyle dillere peresenk olmuştur. Biraz böyle artık yamanlaşmış bir şey. Ordu milletiz falan falan. Ordu aslında millet anlamına geliyor.
Or kökünden geliyor. O da orta demektir. Ortada olandır. Ort kökü. Ortadan kasıt merkez mi o? Merkez. Türkçenin tek adama benzer kök bilim sözlüğü Sir Clauson’a aittir. Çok büyük bir bilim adamı Sir Clauson İngiliz.
Ve 13. yüzyıla değil Türkçe sözlerin köklerini araştırıyor. Ama son derecede zor okunabilir bir eser. Çok mesleki bir yönü olan bir sözlük. O bakımdan meslekten olmayanlara açık değildir.
Ve bizim en önemli ama en önemli eksiklerimizden biri belki de en önemli eksiğimiz tam teşekküllü bir kök bilim sözlüğünü yazılmamış olmasıdır. Var bir iki deneme filan. Ama Talat Tekin’in rahmetli böyle bir şeyi var kısa da kalsa böyle bir sözlük çalışması var. Bildiğim kadarıyla Rusça da altı ciltlik bir çalışma var. Ama bizde Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle bir sözlükten yoksunuz.
Çünkü YasinGet 아무 ”Verdotenuz” hakkında 몇이나 yогодür una her๋ yayınlanıyor. Aa şu kitabın sonu. Çünkü твор проера M. Con constraints olan magn awfully. Misn ve ede huge is truly true. Die als aa dierydragü. Cumhuriyeti’ne Musicahltide Köri’s Kuliseanei》
Kumandanı olan devletin başı da orada. Bu kişi otağını kuruyor oraya ve otağı devletin merkezlik adlediliyor. Bu olay gene benim tespitim sonucu bunu herhangi bir yerde görmedim.
İkinci Sinem’in padişahlığına deyin Osmanlı padişahı, İkinci Sinem Han’ın padişahlığına deyin, sultanlığına deyin, devam ediyor. 3 aşağı 5 yukarı devletin başı otağın bulunduğu, otağını nereye kuruyor ise devletin merkezi odur. Bunu nereden
çıkarıyorum? Dediğim gibi bunları açıkça söyleyeyim ki hatalarımız da çıkarılsın, söylensin. Efendim, 92’nin aralığında ben buraya geldim. Burası Açedir. Burası Açedir. İndonezya’nın İndonezya bir federasyonluğur. O federasyona bağlı
eyaletlerden bir tanesidir. Son derece Müslüman bir yönedir. Koyu Müslüman diyeyim bir bölgedir. Buna da bir tarihçi, bir tarih bilgini bana 15. Yanlış söyledim. 16. yüzyılda tarihleri de söylemiştim ama unuttu şimdi. Portekizlilerin Alberquerque adında bir Portekiz Kumandanı Tehdit ettiğini, burayı ele geçirmek üzere olduğunu ve bunun üzerine Açı Sultanı’nın, burası sultanlıkta daha önce Osmanlı’dan yardım edip Osmanlı’dan yardım istediğini anlattı. Buradan bir heyet kalkıyor Efendim şu Atlas Denizi’ni, aman Atlas demişim, Hint Denizi’ni aşıyor Kızıldeniz’den yukarı çıkıyor ve daha sonra da Süveyş’ten İskenderiye’ye, Karayol’dan gidip tekrar gemiyle İstanbul’a geldiklerini söylüyor. Söyledi.
Söyledi. Fakat İstanbul’da padişahı bulamıyorlar. Kanuni o sırada yanlış hatırlamıyorsam Muhac Seferinde. Yani buralarda bir yerde. Bunlar 3-4 ayda şuradan buraya kadar gelmişler buna yakın bir zaman zarfında da İstanbul’dan orta Avrupa’ya Kanuni’nin peşinden gidiyorlar. Arz edecekler işte biz tehdit altındayız Gelin bizi kurtarın. Ama Ne yazık ki O sıra Kanuni vefat ediyor. Hocam ziğet vardır o zaman. Muhac değil de ziğet vardır. Peki ziğet var olsun. Kanuni Vefat ediyor, ölüyor. Ve orduyla birlikte bunlar İstanbul’a geliyorlar dönüyorlar. Herhalde bir yıl filan doluyor artık o arada. Onların aç eden hareketlerden bu yana. Bende aç eden. Açenin baş şehri Payitahtı. Bende açı. Ve Şi’ye Huzuruna çıkıyorlar. İkinci Selim’in Arz ediyorlar durumu. İkinci Selim
Bir buyruk veriyor. Ferman çıkarıyor. Süveyiş’ten Bir donanma Açığı hareket ediyor. Fakat bu da çok kesin bir olay değil. Belgelerle tam olarak tesmin edilmiş bir olay değil. Gitmiş olması gerekiyor. Belgeler ne derse desin zaten tarihte Belgeye Dayanamıyor. Belgeye
Dayanamıyoruz. Belgeler son derece özellikle geriye gittikçe zayıflıyorlar. Gittiklerini nereden biliyoruz? Şuradan biliyoruz. Bende aç ede Osmanlı topları var. Kalıntıları. Bunların bir kısmı ne? Burası Daha sonra 1600’lerde Hollanda sömürgesi oluyor. Hollandalılar bunlar bir kısmı alıp götürmüşler. Çalmışlar. Ama kalanlar var. Ben gördüm. Bundan başka Bende açe yakınlarında 20-25 kilometre Mesafede Şehitliğimiz var. O dönemden kalma bir şey. O dönemden kalan bir Türk şehitliği var. Ben de gittim oraya. O şehitliği gördüm. Bir de mescidi var. Mescide imamıyla konuştum. İşte anlattı hikayesini filan falan. Bunlar gelmişler oraya. Türkler Açeye gelmiş olması gerekir ki mezarları kalmış orada. Topları kalmış orada. Aynıca Açenilere Top dökme sanatını göstermişler. Silah İman edilmiş. Ve Albuerkerk Ele geçiremiyor. Aman Bende açayım. Bu Sumatran’ın karşısında şurası Malaya’dır. Bugün Malezya devletinin bir parçasıdır Malaya. Burası. Ve bu Malaya’nın batısında tam Sumatran’ın karşısında Malaka şehri var.
Şeyi ele geçiremeyince Bende açeyi Osmanlı Türk’ü yüzünden ele geçiremeyince Malaka’ya Dadanıyor. Malaka’yı taciz ediyor diyelim. Ve ele geçiriyor. Malaka’da da bana bir İmam Siz dedi şeyleri kurtardınız. Açelileri kurtardınız.
Bizi kurban ettiniz dedi. Suçladı. Ne hissettiniz hocam? Öyle deyince. O kadar çok suçlamalarla karşılaşıyoruz ki Diyecek bir şey kalmıyor. Ve çok büyük de sevinç. Ve sevgi Gösterelerinde bulunuluyor. Ben mesela Bu Medan’dan Bende açeye otobüsle gidiyordum.
Bakıyorlar filan bu gavur tipli heriflerinden nereden geldi gibilerden. Çok göze Çarpıyorsun. Tipinle. Şunda munda. Yanımdaki adam dedi ki Nereden geliyorsun dedi. Dedim Türk’üm filan. Diyince bu ayağı fırladı dedi ki Bu bey dedi Türk’tür dedi Müslüman’dır dedi kalk ayağa dedi. Bende gayri ihtiyarı kalktım ve bütün otobüs başladım. Elimden çıkmış.
Gayri kalktım ve bütün otobüs başladı beni alkışlamaya. Çok bir tuhaf hissettim. Utandım mutandım böyle. Ne yapacağımı şaşırdım. Elim kolum bağlandı filan. Bayağı bir süre gitti bu tezahürat. Hocam bu bahsettiğiniz yıllar 90’lar demiştiniz değil mi? 92. Yani bayağı bir süre geçmesine rağmen belki hani ilişkimizi de bayağı
koparmış olmamıza rağmen uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen anladığım kadarıyla oradaki halkın zihninde hala çok ciddi bir yeri işgal ediyor. Olağanüstü bir yeri var. 1890’lı yıllarda rahmetli Abdülhamid Han bir gemi gönderiyor. Ertuğrul gönderiyor Japonya’ya. Ondan sonra bu sonra Japonya açıklarında dönüş yolunda şuralarda bir yerde batıyor.
Bu gemi Singapur’dan geçerken Singapur halkı olduğu gibi vimana atmış. Gemiyi ve müratematı görmeye Halife Hazretleri’nin Askerini görülecek. Öpecek, elini öpecek. Sevecek, sarılacak. Ve bunu yıllar geçtikten sonra gene
90’lı yıllarda ben Singapur’a gittiğimde bunu bana anlattılar orada. Hala yani aradan bunca zaman geçmiş 100 yıl geçmiş aradan Bu bir efsane halini almış. Ertuğrul’un Singapur’dan geçişi. Tabii dönmüyor ondan sonra batınca kalıyor orada gidişinde. Burada çok başka hikayeler var. Beni Bu Malezya’nın kuzeyinde Bir ada var. Şimdi ada aklıma gelmiyor orada. Benim üniversitesi var. Beni oraya çağırmışlardı. Evinin üzerinde bir konuşma yaptım. Ve konuşmanın bitiminde bir adam El kaldırdı. Aksaçlı. Başında da fesi olan bir zat. O şeylerde bu Güneydoğu Asya’da Müslümanlar erkekler
Lacivert fes takıyorlar. Bizimkisi kırmızı. Onlar lacivert ama füskülsüz. Dedi ki Biz dedi Biz neyde Mamalarımız dedelerimiz İstiklal Harbi’ni Kurtuluş Savaşı’nı Adım adım gün bir gün izlediler dedi. O vakit dedi haberleşmeler çok
Zayıftı. Haftada bir kere Singapur’dan bir gazete gelirdi bize dedi buraya Bunu gazeteden Türklerin Ne durumda olduklarına İstiklal Savaşı’nın Kurtuluş Savaşı’nın Gidişini Takip ederlerdi dedi. Sonra dedi gün geldi dedi
Zafer haberi geldi bize dedi. Gazetelerde zafer haberi Biz bilirsiniz Müslümanlar dedi öyle oynak adamlar değiliz ama dedi ben hatırlıyorum ben Küçük çocuktum dedi gördüm dedi hatırlıyorum dedi. Babalarımız, Büyüklerimiz Sokaklarda şıkır şıkır oynamaya başladılar dedi. Olmayacak bir şey dedi. Sanki kafayı çekmişler kendilerine geçmişler gibi Sokaklarda dedi, burada dedi şıkır şıkır oynadılar dedi. Ondan sonra Niye sonra bize dedi yüz çevirdiniz bizi terk ettiniz dedi. Hayatımda karşılaştığım en zor sorulardan biri yani Doktoramda, doçerliğimde karşılaşmadığım Zor soruydu bu böyle bir hayati bir soruyla karşılaşmadım.
Yani böyle bir şey var hala Afganistan’da da 971’de Ücra bir köşede Mamyanda Bir Türkmen imam Halife hazretlerimiz Ne yapıyorlar nasıllar Sormuştu Afiyet nedirler dedim Çok önemli bir etki Alanına sahip olduğumuzu Tabi biz hep ama hep Burayı gördüğümüzden Dünyanın başka yöreleri hakkında bir fikrimiz yok. Kör değineğini beller Bir sürü Düşünürlük
Kör değineğini beller misali hep Buradayız Fransa İngiltere ve İngiltere’nin şeyleri Kolları bacakları ABD Bunlara da pek gelmiyoruz Avustralya pek filan İngiltere Parçası olmakla birlikte Kısacası dünyanın öbür kısımları hakkında bir fikrimiz yok. Şimdi dönelim biz Tekrar bir tarihimizin Çıkışına Gözlerimizi yönlendirelim Bu çok derece önemli bir olay Çünkü tarihimiz hakkında da bir fikrimiz yok Şöyle diyeyim size
Milli mi milince sahipliğiniz Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimisi meşrebine göre işte biz Batı Anadolu çıkışlıyız. İonyadan çıkmışız diyor. Kimisi dönüyor dolaşıyor Mekke’ye dayanıyor Köklerimiz. Kimisi oraya kimisi buraya. Hayır Hatta işte Bir kültür bütünlüğü
Ne sahibiz ama soyumuz filan filan yok diyenler var Gayet tabii karıştık Karışmadık değil ama Aslımız var Bir aslımız var ve bu aslımızın bir devamı burada yaşıyor Burada düpedüz tipik bir Türk Var Tip olarak Kültür yapısı olarak da
Ve bunun Bunun aslı bunun esası Buralara gidiyor Şuralara gidiyor Burası da değil Buraya gidiyor. Buradan böyle Buraya inmiş Buraya inmiş Böyle gelmiş Buradan Şöyle gelmiş Buralara gelmiş Fransız Türk tarih uzmanı
Ve Jean Paul Roun’un diyişini tekrarlayacağım ondan apar diyorum Türkler kadar seyahat etmiş kimse yok Kavim olarak seyahat etmişler Çok ilgisi gibi bir şey Kavim olarak seyahat etmişler Ha Başkaları da gitmişler Moğollar da kalkmışlar Dünyanın en büyük İmparatorluğunu kurmuşlar
Kalmamışlar Dönmüşlerdir Biz gittiğimiz yerde kalmışız İşin ilgi çekici tarafı o Gittiğimiz yerde kalmışız Ve geçmişimizi unutmuşuz geldiğimiz yeri unutmuşuz Şimdi tekrar Buraya dönersek Burada Çinlilerin Xionglu dedikleri
Bir kavim Ve son derece korkup Örttükleri Nefret ettikleri Bir kavim var Xionglu Ngu diye Terafuz edilir Şii olarak okunması lazım
Bunlar Biraz önce belirttiğim gibi Şurası Ohotsk denizi Burası da burası Ohotsk denizi yanlış söyledim Buradan Hareketle Batıya Hep batıya doğru yürüyorlar Büyük ihtimalle
Avlandıkları hayvanların peşinden gidiyorlar Tek geçim kaynakları o çünkü değil mi ilk çıkış noktaları Bunların içinde Bir kon Hep bunlar eski Çin kaynaklarında göre Söylenen şeyler Kendi kaynaklarımız yok Bunlar
Aşağı yukarı Burası bakın Michael gönülür Son derece ilgi çekici bir göl Dünyanın en derin Gönül Bin küsür metre derinlikleri var Bunun Kuzey Doğu Kıyılarında Kıyılarında 2.minin Sonlarında Batıdan gelen Çin Avrupalılarla Büyük ihtimalle Yunanlıların iskit dedikleri Kavimle Saka Türkleri
Buluşuyorlar Bu buluşmalar buluşmadan yeni bir ırkın doğduğu Tematür edilir Dediğim gibi bunların açık seçik Şeyleri yok Arkeolojik kazılar var Kurgan dedikleri Mezarlar var o mezarlardan çıkarılan kafa tasları Eşyalar şunlar bunlar
Değerlendirilir onları yorumlanır Ve bunun sonucunda Bir takım fikirlere varılır Yazılı bir şey yok Buradan Yeni bir ırkın türediği tematür edilir Bu Irkın adı Turan’dır Bu Turan ırkına Mensup Kavim
Türkler Bugün hala Bu mantıkaya gittiğinizde Moğol ırkıyla Moğoli ırk O da benim İcatımdır Mongoloid Fransızca da antropolojik karşılığı
Mongoloid Buna ben Moğoli Karşılığını veriyorum Moğoli Mongoloid Biz öyle karşılık verme geleni olmadığından Varsa bizde böyle kitaplar ben Çünkü bütün bu anlattıklarımı Ejdebi kaynaklardan değerleyerek Sunuyorum Varsa bile Eminim bu şekilde yazılıyordur Mongoloid diye geçiyordur Mongoloid ya Moğoli Irktan olanlar ile Turaniler arasındaki Farkı Bilirgin bir biçimde Görebilirsiniz Mesela Moğolistan’da Kazak azınlık vardır Batı Moğolistan’da bayan ölgide Kazaklar ile Has Moğollar yani o Ülkenin halkı Moğol halkı arasındaki farkı
Bilirgin bir biçimde görebilirsin karşıda Adam geliyorsa bu kazaktır dersiniz yavrum Moğol’dur dersiniz o kadar Açık bir Ayrım vardır Çin kaynakları Bu ayrılığı daha da bilirgin bir biçimde ortaya koyarlar Neden Çünkü gel zaman git zaman Turaniler’den gelenler
Moğoliler ile yeniden evlenmişlerdir karışmışlardır Büyük ölçüde Moğoliy Hatlar kazanmışlardır Çoğunlukla mesela Kırgızlar da bu görünür Ne diyor Çin kaynakları Bu eski Türkler diyor Orta uzun boylu
İnce yapılı Yüzleri ince Elmacık kemikleri çıkıttı diyor Halbuki Moli ırkın yüzü yuvarlaktır Kafatası yüz yuvarlaktır Yuvarlak kafatası
Bırakki sefal Yuvarlak kafatası Kerimler müthişik yazılırlar efendim Ben bu
Ben bu deliliği de anlamlandıramadım niye Türkçe’de Sürekli olarak Kelimeler Ayrı yazılmalıdırlar Buna bir türlü aklım ermiyor Bu bir terimdir Bunu bir çeşik yazmak mecburiyetindesi Zor oluyor mu olsun efendim bir şey de zor olsun bir kere ya Her şey kolay olamaz ya Hayatta
Ondan sonra Ne diyordum ben Yuvarlak yüzlü oluyor Moli ırkın insanları Halbuki bu Turani’ler de yüz daha uzundur Elmacık kemiği çıkıttır En önemlisi Gözler Bademdir Badem gözlüdür Turani’ler
Moli’ler çekiktir böyle Hele bir de gülüldü mü göz kalmıyor Göz kalkıyor ortadan Badem gözlüdür Turani’ler Bir de çok önemli bir şey söylüyor bu Çin kaynakları bunlar diyor Kumral hatta sarışın bile var aralarında Türkler için Gözleri de renkli olabiliyor diyor Mami gözlü sarışın olabiliyorlar Kuzey çıkışlı olmamızla alakalı Evet Evet Evet Bu şiyon Nuh dediğimiz Aslında karakteri de anlatmıyor mu birazcık hocam Onların işte bu karışmış olanların Bunların karışmış olanları Da Ve daha sonra göktürklerde görülen Tipoloji bu
Çinli kaynağa göre Hatta Cengiz hanım bile Uzun boylu Mami gözlü ve sarışın olduğu Dedi kodusu vardır Şeylerde Tabi O zamanlar renkli resip çekme falan olmadığına Yahut da belki de Yalın
Boya resim falan olmadığına göre bilmiyoruz Kara kalem çizilmişse çizilmiş resimleri Çin kaynaklarında Şeyin Cengiz hanım Sarışın olduğunda Neden Annesi Türk asıllıymış da onunla Cengiz hanım Gerçi Cengiz hanım Annesini yanlış hatırlamıyorsam Görmemiş Çok küçük yaşta Kaçırıyor onu
Kayboluyor kadın bilmiyorum tam olarak ne olduğunu Babasını da öldürüyorlar filan Yani Türklerle karışmış moğollarda bile Bu hususlarla karşılaşılıyor bu tip hususlarıyla Karşılaşılıyor Bu hususlarla karşılaşılıyor Bu hususlarla karşılaşılıyor
Bir Kırgızlarda da gördüm ben Sarıya yakın kumral Bunlar daha sonra Ruslarla karışmışlar mı O günlerden bir kalıntı mı Bu konuda kesin bir şey söyleyemem ama Halis kırgız tipleri oğlum Dediğim gibi kumrala
Şey aman sarıya kayan Kumral Şeylerle Kırgızlarla karşılaşmışlığım var Gördüm onu Şimdi bunlar Bir defa adamı oldu hayır Daha sonra geleceğimiz Bu terimi daha sonra çok Göreceğiz Ağrı ırkla Turani’lerin Sık sık karşılaştıklarına tanık Bu dediğim olaydan sonra da Bu arada Kültür Ve dil Alış verişleri de oluyor Bunlardan en önemlisi Yazı
Ortak bir yazısı var Eski germenler ile eski Türklerin Run yazısı denilen bir şey Run Run Bizim gök Türkçe Orkun Abi denilir yeni Sey abi denilen yazısı bu Anıtların yazısı Run yazısı
Değerleri farklı ama şekil aynı Kim kimden almış bilmiyoruz Açık değil Kökü nereye gidiyor Samilere gidiyor Sümerlere geldiğimizde bunu göreceğiz Hece yazısı gibi mi biraz Hece yazısı gibi mi Kısmen hece kısmen harf Kısmen harf Ve bu Bu
Ve bu Bizim bütün Taş Yazılarımız Litograf dedikleri işte taş yazılarımız bu harflerle Şey yapılmıştır Yazılmıştır Bütün o anlattıkları Çin medeniyetinden bir sapmadır
Söylediklerim Bir de tekrar ediyorum bu seyyar devlet O Çinliler Sivil bir toplumdur hemen onu belirtiyim Sivili var Askeri var Asker demek hemen onu da belirteyim burada Savaşçıyla karıştırılmamalıdır Bunlar savaşçı
Bunlar savaşçı hayır Asker Aynı bir şey Ne farkı var Çok önemli fark var İkisi de savaşan adamlar Savaşçı Gelişi güzel savaşan bir adamdır Savaşma Ustalığı mahareti
Ustalığı mahareti Hüdainabid Yani Ne söyleyeyim sana Bir öğretime tabi tutulmaya gerek yoktur Evet öğretime tabi tutulmayan bir olaydır Türklerin en önemli tam o şeylerden gelen Hunlardan gelen
Bir olay Savaşma Bilimine Malikler Nedir bu O da çok sonra geleceğimiz bir olay ve çok çok ender rastlanan Bu konu çok ender açılan bir Konudur Bu konu Aristoteles Felsefe bilimin kurucusu olduğu gibi Savaş sanatının Askerliğin de kurucusudur İskender’in babası Filip Filipos Aristoteles’i çocukluk arkadaşı Babası
Filipos’un babası makedonya kralı Aristoteles’in babasıyla arkadaştı Aristoteles’in babası saray hekimiydi Onların saray hekimiydi Ve Filipos Oğlu dünyaya gelir İskender İskender ergenlik çağına geldiğinde Filipos Aristoteles’e mektup yazar
O sırada Aristoteles midillidedir Gel çabuk bu tarafa Yeğenin Yani kendi oğlunu kast ediyor yeğenin Artık öğrenim çağına girmiştir sen bunu yetiştir Aristoteles bunun üzerinde Makedonya’ya döner Makedonya’nın payitahtına gider Ve payitahtın yakınlarında Meyze adlı bir şehirde Küçük bir şehirde kasabada Tarihin ilk Askeri akademisini kurar Ve burada Makedon ordusunun Kurmaylarını yetiştirir sadece İskender’i değil İskender’in bütün Etrafını da Yetiştirir Ve burada
Gördüğümüz Tarihi savaş sanatı Tedris edilir Daha önce yok muydu yoktu daha önce bizim çocukluğumuzda Mahalle kavgasına benzer Çatışmalar vardı Toplumlar Topluluklar arasında Bizde birbirimize işte taş sopa Domates Ne varsa o mevsimin
Domates ne varsa o mevsimin şeysi sebzeler onları atardık mahalle kavgaları Bu kadar basit olmasa bile belli bir Plan proje çerçevesinde cereyan etmezdi Savaşlar Yoksa öncesinde işte akatlarda asurlarda falan görüyoruz karşılığınızda O anda akla gelen Usullerle Savaşı yani stratejisi yoktu onların diyebilir miyim Savaşın 2 Ana Nirenge noktası vardır Tıpkı bilimde olduğu gibi zaten o kafayla kuruyor bunu Savaşın teorisi Stratejidir Strategeya Savaş Sanatı bilimi Gibi Tercüme de biliriz Bir de Bilimlerin uygulama alanı vardır Teorik fizik vardır Denel fizik vardır Burada da Savaşın Deney alanı Takviktir Teorisi stratejidir Kurmay oturur o Savaşın Savaş Birbütündür Onun parçaları kitabın nasıl parçaları vardır Kısımları vardır Savaşın da kısımları Arapça’da söylersek Muharebe Türkçe’ye tercüme edersek bunu Vuruşma Burda bir şey soracağım şimdi strateji teorik dedik işte taktik Daha pratik Sahi yansıması dedik
Ve işte Aristo’nun işte savaşı ilk defa sistemleştirdiğinden bahsetti aklıma şey geldi şimdi konumuzda Türkler olduğu için Meşhur bu hani Turan taktiği Kurtkapanı dediğimiz şey vardır bu Aristo’dan önce kullanıla gelen bir şey değil mi Türklerde vardır mutlaka vardır ama burada artık kurumlaşıyor Aristo Teliste Aristo Telis’in koyduğu belli taktikler yok Aristo Telis asker değil
Sadece fikri veriyor Strateji ve taktiği her kumandan kendisi Belirler Zaten yani Latincede bunu yapan adamlar general demişler genelleyen kişi Genel genelleyen Bizde de başbuğu deniliyordu buna Yani o Değişik ordular var onların en başındaki adam başbuğudur Ve ordular bizde Yine Aristo Telisten mülhem Matematik Şeylere göre bölünmüştür Onlu gidiyor Onlu gidiyor En büyük Birlik tümen 10 bin kişiden oluşuyor
Tümen demek 10 bin demektir Ondan sonra Bunun başında bulunan adam Başbuğudur aynı zamanda Hakan’dır Yani devletin Siyasi Başı ile ordunun başı aynı kişide Ecelini ediyor Bu Cumhuriyete değil böyle gelmiştir
Özel işte biraz önce bahsettim 2. Selim Den itibaren Artık padişahlar Yahu da devletin başı Sefere çıkmıyor İstisnalar var birkaç tane İstisnalar var 4. Cumhuriyeti falan var En çok Osman var Çok yani Hemen hemen Kimse çıkmıyor Yerinde oturuyor bu tembelleşliğinden değil
Bu bir siyasettir. Büyük ihtimalle Sokollunun Fikriydi Selim’e Gitme artık diyor işte bak gittiğin vakit Yani devlet başsız kalıyor Büyük ihtiyaçlar Ortaya çıkıyor Devletin başını bulamıyorlar Onun için otur oturduğu yerde Bir de Bir de
Bulamıyorlar. Onun için otur oturduğu yerde Öyle sanıyorum Bunu bir yerde görmedim bu kayıtlar yok böyle bir şeyi görmedik yani hemen onu da belirttim de burada İşte sonra böyle kayıtlar yok filan falan denmesin Her neyse Biz nerede kaldık E Aristoteles’in Bu belirlediği yeni durum Yani artık savaş dediğimiz olay ortaya çıkıyor ve bunun İlk uygulayıcısı İlk uygulayıcısı İskender’in babası Filipos ile İskender’in kendisi Tatbikkisi Sadece taktik ve stratejiden ibaret değil Ordu hareket halindeyken Onu besleyecek İşte besinler hayvanlar Yedek askerler Beraber götürülüyorlar Daha önceleri zaten çok uzak misafeleri gidilmiyordu Gidildiği vakitte Yani bir yerlere gidilecekse O gittiği yeri sömürüyorsun Halkın elinden topluyorsun Malları mülkü bu böyle değil Bu yanında götürüyor bunu
Yanlış hatırlamıyorsam İskender Şeyi Çanakkale boğazına 18 bin kişiyle geçiyor Askerle Bir o kadar da artçı kuvvet var Hayvanların samanlarını işte Suyu efendim iya şeyi Vesaireyi taşıyan Birlikler var arkadan geliyorlar
Koskoca çölleri geçiyor mesela Sina çölünü geçiyor Burada Kuzey batıda Mısır’ın kuzey batısındaki çölü geçiyor Hep elinde Şey var Kumanya var Özellikle su meselesi Bunların hepsi bu savaş sanatının İçinde yer alan Yavut da savaş sanatının içinde yer alan Yavut da savaş sanatından da fazla askerlik bilimi Polimeoloji Dedikleri Polimeoloji Dedikleri Askerlik biliminin içinde yer alan olaylardır Bu Çarpıcı derecede Çarpıcı derecede Bizimkilere etkilemiştir Metahan’da vardır bu Metahan’da düpe düz
Metahan’da düpe düz Şeyin 2. Hakanı Bunların 2. Hakanı Kurucusu adaşım Teoman Han Tuman Tümen veya Teoman Diye geçiyor Tuman Dumandan geliyor yani Duman’ın Doğu Türkçesi Tuman Çünkü kutsal kabul ediliyor ruh olarak görülüyor Yukarı çıkıyor göğe çıkıyor Tengreye çıkıyor Tuman ve Ağmak Kutsal kelimelerdir Ağmak Ağaç oradan geliyor Göğe Yükselen Bir varlık Ağç kutsal kabul ediliyor Bunun örneklerini ben Türkiye’de gördüm Daçya yarım adasında bir Türkmen kocası Ağaca sarılıp öper beni de çağırır gel Sen de öp Ömründen ömür al de Ben de o gün bugündür nerede yaşlı bir ağaç görüyorsam Böyle Sota’dan yaklaşır
Sapık yeni bir sapıklık mı çıktı demesinler diye gizli gizli gider sarılır öperim Ağacı Harika bir yaratıktır bu ağaç dediği Ağaç oradan geliyor Ağmaktan geliyor Şapşalılar Farsça asıllı sanırlar Farsça’yı bizden geçmiştir Ağabey Ağabey Ağabey değil o Ağabey’dir Ağmaktan geliyor İşte tuman ya bu teomanın tumanı ya bu dumandan çıkıyor ya da tümen 10.000 Ne manası var diyeceksiniz niye 10.000 nasıl böyle bir ad olur mu olur Çoklu anlamına geliyor Çoğa hükmeden
Kişi Anlamına geliyor Hunlardan yazılı bir şey yok Türkçe olduğuna eminiz nerden Adlardan hareketli Çeşitli ad Örneklerinden hareketli Ön Türkçe Diyenler var buna Proto Türk Ön Türkçe Hunca için değil mi hocam Efendim bu öntakı almaz alsın Mars’ın alsın öntakı da alsın Kalkıp da Bunu ayırırsan
Bu terim haline gelmez bir kavramı anlamamızı Sağlayacaksa alsın Niye olmasın olur Macarca’da da mesela Tanım harfi yoktur Orta Asya’dan gelen bir değildir Koymuşlar adamlar Daha belirgin kılmak için Dilde bir takım oynamalar olur Bir takım tamirler şunlar bunlar olur
Her neyse şimdi onları bir tarafa bırakalım Özellikle Otto Menchen Helfen adındaki Otto Yohan Menchen yanlış yazdın
Tuhaf bir at Moğol şeyler üzerinde Sönü’nün adını Bunlar üzerine Çok değerli Eseri vardır Hocam bu yaramaz çocukları işlemeye devam edelim Bitti galiba gene sonra geldik bu yaramaz çocukların hikayesi çok uzun Maşallah bir sonraki
Bölümde onların hikayesini anlatmaya devam edeceğiz ve iyi akşamlar dileyerek ayrılıyoruz huzurlarda Çok teşekkür ediyoruz Sevgili hocam ağzınıza dilinize kalbinizde yüreğinize sağlık Değerli izleyenler felsefe söyleşilerinden bugündür bu kadar Bir sonraki programda tekrar bir arada olmak dileğiyle
Hoşça kalın

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir