"Enter"a basıp içeriğe geçin

Türkiye gerçekten büyüyor mu? Prof. Dr. İbrahim Turhan yanıtladı

Türkiye gerçekten büyüyor mu? Prof. Dr. İbrahim Turhan yanıtladı

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=YQULR9CgcpA.

Ben bir grafik daha rica etsem. Tabii ki. Tam yeri geldi çünkü bu dört numaralı grafiği. Dört arkadaşlar, grafik dört. Bunun bir şeyi var da, hatırası var Fatih Bey. 18 Ocak’ta bu stüdyoda, yine yayındaydık hatta Ali Hocam da vardı. Evet, aynen. Ben o zaman bu grafiyi gösterdim. Evet.
Bu grafik 2002’den beri yıllık tüketici enflasyonu, aylar itibariyle yüzde kaç olmuş. Onu gösteriyor. 2002 Ocak’tan başlayan bir grafik. O zaman tabii 2022 Ocak’ta bitiyordu. O kırmızıyla koyu kalın olan şey. Ocak’ta bitiyor. Ocak’taki enflasyon oyudu. Ondan sonra da o sarıyla gördüğünüz kısmı benim tahminimdi. Evet.
Ve dedim o tahmin işte temmuz’a kadar gidiyor. Yüzde 70 çıkar bu enflasyon bu şekilde. O zaman tabii bu çok inandırıcı gelmemişti. Stüdyodaki başka bazı konuklar da, ya hocam o kadar da değil dediler. Şu anda ne kadar aslında muhafazakar bir tahmin yaptığım anlaşılıyor. Bir de bir şey sormuştunuz siz demin.
O sorunuza da yanıt olsun diye 5 numaralı grafiyi rica edersen. Çünkü demin bir şey sordunuz ona yanıt vermek imkanı olmadı. Yani bu eskiden böyle değildi bu durum diye. Bakın şimdi bu çekirdek enflasyonu. Demin yayının başında bahsetti ki içinde gıda yok, içinde enerji yok. Yani doğrudan Merkez Bankası’nın para politikasının kontrolü altındaki enflasyonu gösteriyor bu.
Şimdi bu grafik yine 2003 yılından başlıyor. 2003 yılından 2011 yılına kadar çekirdek enflasyonunun ana eğilimi, bakın Yeşil Okla da onu daha belirgin hale getiriyor. Aşağıya doğru inmiş. Demek ki biz bir şeyler yapmışız. O dönemde Türkiye’nin en hızlı büyüdüğü dönem. Aslına bakacak olursanız. Kişi başına milli gelirimizin sürekli arttığı, netonun arttığı falan. Sonra 2012’den itibaren bir başka dönem gelmiş. Böyle o çekirdek enflasyon 8’lerde yatay hale gelmiş. Yani biraz yükselmiş önce ama yatay hale gelmiş. O da işte 2012 ile 2016 arasındaki dönemdir. Sonra tam yükselişin başladığı kırmızı okla görülen yer 2016 Ekim’dir. Hatırlar mısınız 2016 Ekim’de Türkiye’nin CDS primleri ilk kez yükseldi. Türk parası değer kaybetmeye başladı. Ve o zaman Murat Çetinkaya Merkez Bankası başkanıydı. Onunla böyle bir şey başladı. Hafif bir itişme başladı. Ondan sonra işte ne olduysa olmuş. Fakat ondan sonra çekirdek enflasyon kopup gitmiş. Ama orada bir düşüş var, tedirci bir düşüş var. O niye? Tedirci düşüş dediğiniz şey gösteriyor. 2018-2019 yılında biliyorsunuz bir enflasyon önce çok yükseldi. Ondan sonra bir dönem gerilemişti. Bir takım fiyat kontrolleri başladı. Market baskınları falan filan.
Kura müdahale başladı. O zamanlar biz bu ilk konu tartışılmaya başladığı zaman Uğur Gürses, Haluk Brümcekçi, Kerim Rota ben böyle bir hesaplama yapmıştık. Merkez Bankası’ndaki rezerv rakamı ile piyasadaki Türk lirası rakamı birbirine tutmuyor. Yani Merkez Bankası’ndan bir şey satılıyor olması gerektiği bir hesaplama yapmıştık. Nitekim daha sonra… 138 milyar dolar.
Başkanı kendisi de kabul etti. Diğer yetkililer de kabul etti. O dönemde evet bir kura müdahale edilmiş ve Merkez Bankası’ndan belirli bir miktar döviz satışı olmuş. O odur ama tabii o süreklilik arz etmiyor işte. Fatih Bey, rezerv satarak kuru düşürebilmiş Merkez Bankası dünyada yoktur. Amerika’da yapamaz mı? Amerika tabii böyle bir şey yapmak istemez ama o da istese yapamaz.
Bakın üç tane örnek vereyim size. Amerika’nın dolar basma etkisi var ya o özen ya. Bassa bassa satar bir… Ama işte o zaman ne oluyor? Mesela bakın 2008’de çok dolar bastı. Dolar düşmedi. Tam tersine dolara bir talep oluştu. Bunu mesela Rusya, Kırım’ı işgal ettiği zaman 2015’te yine benzer bir problem olmuştu. Ve Rusya yönelik yaptırımlar gündeme geldi. Rus rublesi değer kaybetmene başladı. Rusya’da döviz rezervlerine güveniyor. Ya ben dövize müdahale ederim, satarım ve bu şeyi durdururum. Yanlış hatırlamıyorsam o dönem 200 milyar dolara yakın bir rezerv sattılar. Ama bir şey olmadı. Sonunda Merkez Bankası faiz arttırmak zorunda kaldı. Ertesi yıl Çin’de aynı şey oldu.
Çin Merkez Bankası, tabi o dünyada en fazla dolar rezervi tutan şeydir Merkez Bankası 400 milyar dolar sattı. Yani 400 milyar dolar Türkiye’nin 1 yıllık gayrisafi yurtiç hastasının yarısından fazla. Bunu satmasına rağmen durduramadı ve yeniden onlar da faiz arttırmak zorunda kaldı. Yani bu rezerv satarak döviz artışını durdurabilmiş Merkez Bankası yok.
Son olarak bir de şu 7 ve 8. grafikleri sizinle paylaşmak istiyorum. 7 ve 8 arkadaşlarım. Bu 7 numaralı grafik de sizin sorduğunuz soruya cevap veriyor. Şimdi Merkez Bankası niye düşürüyor faizi? Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki biz yatırım istiyoruz, üretim istiyoruz, istihdam istiyoruz. Faiz de bunları önlüyor. Biz faizi düşüreceğiz, yatırımlar artacak.
Bakın bu yine Adalet ve Kalkıma Partisi’nin iktidarda bulunduğu 2003 ile 2017 arasında o hani şimdi yanlış bir model uygulandı o zaman, bizi kandırdılar diye bir şey var, söylem var bazı kesimler tarafından basında bazen görüyorum. O tırnak içinde yüksek faiz döneminde reel yatırımlar ne olmuş?
Bunlar yine Türkiye Statistik Kurumu’nun verilerine dayanarak Merkez Bankası’nın elektronik veri dalıtım sisteminden herkesin bakabileceği, ulaşabileceği veriler bunlar. Yıllık, bu önce yıllık veri de bakın 2004 ile o faizin yüksek olduğu iddia edilen 2017 arasında reel yatırımlar 3,5 kata yakın artmış. Ondan sonra da düşük faiz döneminde %1,8 artmış. Yani 2017’deki düzeyi ile bu yılki yıl sonu gerçekleşecek olan düzey arasında sadece %1,8 fark var. Bir sonraki grafik bunu biraz daha 8 numaralı grafik çeyrekler bazında yani 3’er aylık dönemler itibariyle gösteriyor. Bakın ama aynı şey yani, bu Türkiye ekonomi modelinin yani o faizi düşürelim, böylece yatırımlar artsın, istihdam artsın, büyüme artsın denildiği dönemde ne olduğunu gösteriyor. Yani anlaşıldığı kadarıyla amaçlanan sonuç alınmıyor. Yani hani bu faizi düşürmenin bir sürü olumsuz etkisi oluyor. İşte enflasyon artıyor, işte konut fiyatları artıyor. Yani mesela bakın 2010 ile 2021 arasındaki 11 yılda konut fiyatlarının yıllık artış oranı %15 ortalama. 11 yıllık dönemde. Son 1 yılda 2,5 katına çıktı konut fiyatları. Bu da yine Merkez Bankası’nın Ali hocam çok sık da kullanır bunu katıldığımız yayınlarda. Şimdi o varken benim söylemem belki şey gibi olmasın ama.
Demek ki bak bir işe de yaramıyor. Bir şey daha var, o da 9 numaralı grafik. Bir düşünce daha vardı biliyorsunuz, cari açığı kapatacaktı değil mi? Cari açık kapanacaktı. Biz faizi düşürünce bu şekilde yani bir taraftan yatırımlar artacaktı, yatırımların artmadığını görüyoruz. Peki cari açık ne olmuş? Şimdi cari açıkta bu 12 aylık cari açık. Yine bu da Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamlar, yine Merkez Bankası elektronik veri dağıtım sistemine giren her dostumuz, her arkadaşımız bunu görebilir. Türkiye ekonomi modelinin uygulandığı dönemde bakın başta hakikaten cari açıkta bir şey var. Azalmalar. Azalmalar. Neden var biliyor musunuz? İtalyat düşüyor. Kur arttığı için oradaki ekonomi daraldı ve ithalat çöktü yani kelimenin tam anlamıyla.
Fakat arkasından bu Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı demin Ceyhun Hoca’nın söylediği, amacından falan vazgeçtiği, yani demin benim söylediğim örnekte gibi kaleyi boş bıraktığını fark edince şut çekmeye başlamışlar. O çekilen şutlar da şunu gösteriyor bize. Cari açık, bakın o kırmızı çizgi ne biliyor musunuz? Kırmızı çizgi daha önceki dönemin ortalaması. Yani o daha önceki dönemin ortalamasından hiçbir farkı yok. Yani o zaman tabii şu soruyu sormak lazım. Biz bu faizi yatırımlar artsın diye indirdiysek yatırımların artmadığını görüyoruz. Cari açık kapansın diye indirdiysek cari açığın kapanmadığını görüyoruz. Ali hocam demin çok güzel ayrıntılı açıkladı. Krediye erişim kalmamış. Yani firmalar bu düşük faizle kredi de alamıyor, onu da kullanamıyor. Kala kala elimizde yüksek enflasyon, itibarını kaybetmiş bir para. Ama büyüme var. Büyüme de enteresan. Bakın mesela yine en son biliyorsunuz yılın 2. çeyreğinin büyüme rakamları açıklandı. Ben orada baktığımda da hakikaten hayret ettim. En fazla büyüyen sektör hangisi biliyor musunuz Fatih Bey? En fazla büyüyen finansal hizmetler sektörü olmuş. Yani sanayide yok, tarımda yok, bu ölçüde bir büyüme. Hatta ticarette bile yok. Ama finansal hizmetler sektöründe muazzam bir büyüme var.
Burada da bir tuhaflık var. Bankalar kötü işler yapıyorsa bu faizcilikle falan onların işine yaramış bu iş. En fazla gibi görülüyor, bu büyüme de. Yani faizin düşmesi bankaların işine yaramış. Evet, mutlak iş tam yaratıcı. KKM’nin de bunda etkisi var Birlikler Herhalde. Çünkü şu anda baktığınız zaman Merkez Bankası politika faizi şimdi 10 ile düştü değil mi? 10.50.
10.50 pardon doğru 1.5 düşürdüler ama gerçek faizler %30’larda. Aradaki o farkı da KKM’den dolayı hazine ödediği için bankalara… Bir kısmının Merkez Bankası. Merkez Bankası bir kısmını hazine ödediği için bankalar o aradaki makasından büyük para kazanıyorlar. Ancak galiba şimdi KKM’ye para yatıranlar da artık o da geçmiş aylardaki… Kur farkı almayacaklar. Kur farkını alamayacaklar çünkü son 3 ay dönemde kurda bir hareket yok. Bir şey daha var Fatih Bey. Biliyorsunuz bankaların elindeki tahvillerin önemli bir kısmı enflasyona endeksli tahviller. Yani enflasyon artı ya da enflasyon eksi bir şey. Biz alamıyoruz ama bankalar alabilir. Evet yani şimdi düşünün enflasyon 80 ise banka 80’e yakın bir getir elde ediyor bu tahvilden. Bu tahvili fonladığı maliyet ise çünkü Merkez Bankası demin Ceyhun Hoca ile konuşurken… Vatandaşı ilgilendirmiyor Merkez Bankası’nın politika faizi ama…
Bankalar o faizden istedikleri kadar borçlanabiliyorlar. Dolayısıyla %10,5 faizle borçlanıp %80 getirir sağlayan enflasyona endeksli bono’ya yatırım yapmışsanız… Merkez Bankası’nın aldığı parayı tekrar DVD sattıysan büyük para kazanırsın. Yani hazine bankacılığı yaptıysan 90’lı yıllarda oldu gibi. Bu 1990’lı yıllarda çok yaygındı. Ama sona en çok yapan banka bat da sorabiliyorsunuz. Demir Banka evet. Demir Banka. Söteci Atay’dı. Ama ben hiçbir şey ekleyeyim özellikle. Öyle diyorlar. Hocamın cümlesine ben de Ticaret Bakanı İstasıkları’na baktım da Dış Ticaret İstasıkları Eylül ayında. Gerçekten bu ithalat tarafıdaki artış yani… İthalat ihracatın 3 katı artıyor. İhracattaki değişim Ocak-Eylül, Ocak-Eylül 2021-22 %17 artmış. 9 aylıklar değişimlerde. İthalat %48. 40.8 dolayısıyla zaten böyle de gidecek bu iş. Öyle gözüküyor. 3 katı ama 3 katı artıyor. Bahsettiğimiz o nakit akış problemi daha da görünür halde özellikle üretici firmaları daha da soruyor. Tabii ilacat artışı herkes bağırıyor işte ilacatımız artıyor ama ithalatımızın onun 3 katı arttığını. İthalatın %80’inde ara mamul olduğunu unutmamak gerekiyor. Orada öyle bir sıkıntı var. Reklam mı var Ertuğrul Eylacığım? Bir reklam verelim sonra şimdi bir yandan da çok… Affedersiniz. Reklama gitmeden önce şeyi açtım şu anda da. Finans ve sigorta faaliyetleri yılın ikinci çeyreğinde reel olarak… Yani yarattıkları katma değer o büyüme hesabından. Bunu Türkiye Estetistik Kurumu’nun web sitesinden okuyorum şu anda. %26.6. Büyümenin aslampayı oradan geliyor yani. Tarım eksi 2.9 mesela. Yani bu yine Türkiye Estetistik Kurumu’nun… Yani aslında gerçek bir reel sektör büyümesi yok gibi diyebiliriz yani. Yani mutlak istihdanda yapabilmek tarafı yok yani.
Hep bizim birliğe katıldığımız her oturumda Ali Hocam altını çize çize, ya yüksek katma değerli bilim ve teknoloji ağırlıklı üretim der. Bilim ve teknolojinin mesela o C kategorisi %5.3 mesela. Yani tekrar edeyim bankacılık sektörünün %26.6. Hani kimsenin kazandığında gözümüz yok tabii ki.
Bankalarda onu şöyle yorumlıyorlar, der ki önümüzdeki dönemde o kadar sıkıntı çekiyoruz ki bu bize şu anda geleceği ilişkin bir imkan sağlıyor. Onların da bir hayrına olmadığını ben biliyorum Fatih Bey. Yani şimdi enflasyon, bir de ticari işletmeden bahsediyorsanız, üretici fiyatlarındaki artışa bakmak gerekir. Yıllık üretici fiyat artışı %150. Sizin karınız, hani deflatörü de ekleseniz, bunun üzerine bu 26’nın üstüne bir de deflatörü ekleseniz %100. Yani yine enflasyonun altındasınız, yine sermaye kaybetmişsiniz, yine öz kaynak kaybetmişsiniz. Ama sadece hani bunu şeye bir ışık tutmak için. Büyümenin büyüme, reel bir büyüme değil, daha çok finansal sektörden gelen bir büyüme. İstihdeden beri üretim aracısı hazırlayan bir gerçek bir büyüme değil bu.
Bir kısa reklam devam edeceğiz.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir