"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ukrayna’nın gördüğü en acımasız kadın: Kievli Olga

Ukrayna’nın gördüğü en acımasız kadın: Kievli Olga

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=mC7ZjJxpk98.

Ukrayna ve Rusya Savaşı sırasında tarihi eferleri korumak için kum torbaları kullanıldı. Bu şekilde etrafı sarılan eferlerden biri de büyük Kiev prensesi Olga’nın heykeliydi. Olga hiç şüphesiz Ukraynalıların en saygı duydukları tarihi figürlerden biri. Ama son derece acı ve karanlık hikayesi ne kadar biliniyor? Tarihi intikam prensesi olarak geçen Olga, Kiev topraklarının gördüğü en korkusuz ve acımasız kadınlardan biriydi. Olga’nın ne zaman doğduğu ve çocukluk dönemlerine nasıl geçtiği tam bir muamma. Bazı kaynaklar onun 890’larda doğduğunu söylese de bazıları bu tarihi 925’e kadar götürebiliyor. Soyu, vikinglerin doğuya göç eden kolu vareklere dayanıyor. Varekler İsveç kökenliydi ve batıya göç eden normanların aksine doğuya doğru yayılmışlardı. Böylece Olga, Leskov’da dünyaya gelmiş oldu. Rus tarihi uzmanı Alexey Karpova göre, heyecanlı bir evlilik ve bir
Temple紫rör felan hattı Mmöm trüküb했어 bu sitele warrantili düşüreyim heaven Belki de âşıkuz bidata elde etmeye devam ediyordu Annem mache Kitty’ye mas Pause metre l Pfwa 코로나 19 doğ muk filmmakers African to 不是 Und müssen
gelmiş oldu. Rus tarihi uzmanı Alexey Karpova göre henüz 15 yaşındayken Kiev prensi Igor ile evlendirildi. Igor, Rurik hanedanının kurucusunun oğluydu ve tahtın ilk sıradaki veliahtıydı. Babasının ölümünün ardından önce Nogorod kinezi olan ardından da bölgedeki kabileleri birleştirerek Kiev kineziğini kuran Oleg’in vesayeti altına girdi. Oleg’in kurduğu bu kinezlik günümüzde Rusya, Ukrayna ve Belarus’u kapsıyordu. Büyümekte olan Kiev kineziğine sorun çıkaran kabileler de vardı tabi.
Drevliyanlar bunlardan biriydi. Kinezlik ile karmaşık ve sorunlu ilişkileri vardı. Aslında Bizans imparatorluğuna karşı düzenlenen seferde Kiev ordusuna katılmış ve bağlılıklarını bildirmişlerdi. Ama Oleg’in ölümüyle her şey değişti. Drevliyanlar büyük prensin ölümünden sonra Kiev kineziğine vergi ödemeyeceklerini bildirdiler. Bu bir başkaldırı sayılırdı ve Kiev kineziğindeki diğer kabileler içinde de benzer isyanlara yol açabilirdi. Bu süreçte Oleg’den yönetimi devralan birinci Igor sorunu kesin olarak çözmek için bir sefer düzenlemeye karar verdi.
Ve 945 yılında harekete geçti. Igor’un ordusuyla beklenmedik mi anda karşı karşıya kalan Drevliyanlar bir savaş halinde kaybedeceklerini biliyorlardı. Bu yüzden Igor’u daha fazla kızdırmaktan imtina ettiler. Ve yeniden vergileri düzenli olarak ödemeyi kabul ettiler. Güzel bir haberdi bu. Igor istediğini elde etmişti. Ama keşke bununla yetinseydi. Kiev’e dönüş yolundayken ne olduysa verginin miktarını artırmak aklına geldi. Ve ölümüne yürümek için atını Drevliyan’a geri sürdü. Onlara ödedikleri verginin az olduğunu ve daha fazlasını istediğini söyledi. Zaten Igor’dan kurtulmak isteyen Drevliyanlar bunu bir fırsat olarak gördü. Onu yakalayıp bir ağaca bağladılar ve uzun süre işkence ettiler. Daha sonra da ortadan ikiye bölerek öldürdüler. Kara haber Kiev’e tez ulaştı. Igor’un eşi Olga duydukları karşısında keder içinde kaldı ve intikam yemin etti. Krediliğin başına henüz 3 yaşındaki oğulları Sivyatoslar geçti. Elbette önemli devlet adamları ve Olga
onun adına Knezli’yi yönetmeye başladı. Bu sırada Drevliyanlar Igor’u böyle korkunç şekilde katletmenin kibri ve gevşekliği içindeydi. Bunu yaptıysak daha fazlasını da yaparız dediler. Ve pişkinlikte sınır tanımayarak Olga’nın artık korunmaya muhtaç bir dul olduğunu ve kendi prenslerinin onunla evlenmek istedikleri haberini gönderdiler. Bu teklif için 20 Drevliyan elçisi Kiev’e gelmişti. Olga’nın kalbi öfke içinde yanıp tutuşuyordu. Bu adamlar hem çok sevdiği eşini korkunç şekilde katletmiş hem de bu katlin başındaki prensle evlenmesini istiyorlardı. İntikamı acı olacaktı. Elçilere şöyle yanıt verdi. Elbette bu güzel bir teklif. Kocam öldü ve artık mezardan dönemez. Yarın sizi kendi halkımın önünde onurlandırmak istiyorum. Şimdi geminize dönün ve orada bekleyin. Yarın sizi uğurlarken deyin ki biz ne yürüyerek ne de atımızla geri döneriz. Bizi gemimizle götürün. Ve emin olun ki geminizle götürüleceksiniz. Bunun üzerine Drevliyanlar büyük bir kibir ve mutluluk içinde ertesi günü beklediler. Sabah olduğunda tıpkı prensesin dediği gibi gemilerine geçip Kievlilere Olga’nın sözlerini tekrarladılar. Bu şekilde onurlandırıldıklarını düşünüyorlardı. Çünkü Kievliler onların gemilerini bir tahtı revam taşır gibi taşıyordu. Ama hiç beklemedikleri korkunç bir tuzağa düşmüşlerdi. Gemileri bir anda büyük çukurlara atıldı ve Kievliler onları diri diri gömmeye başladı. Bu Olga’nın intikamının yalnızca ilk ayağıydı. Drevliyanlar diri diri gömülürken Olga onları yukarıdan izleyip mutlu olup olmadıklarını soruyordu. Bu 20 heyetçinin başına gelenler duyulmadan hemen harekete geçti ve Drevliyan prensine bir haber yolladı. Halkınızın önde gelenlerini gönderin ki onlarla birlikte soylu bir şekilde gelin olabileyim. Prens bir önceki heyetinin başına gelenlerden habersizdi. Pek de zeki olmadığı aşikar. Aklına en ufak bir komplo planı dahi getirmeden Olga’nın istediğini yaptı. Drevliyanın en teçkinlerini bir araya topladı ve Kiev’e gönderdi. Olga bu ikinci heyeti de büyük bir misafirperverlikle karşıladı. Ama pek de alışkın olduğumuz cinsden bir misafirperverlik değil. Onlara yoldan geldiklerini ve kirli halde huzura çıkmalarının uygun olmadığını bu yüzden önce yıkanmaları gerektiğini söyledi. Hepsini bir hamama gönderdi ve halkına hamamı kitlemelerini emretti. Sonra da korkunç planını uyguladı ve hamamı ateşe verdi. Böylece Drevliyan soylularının hepsi hamamın içinde diri diri yanarak can verdi. Ama Olga’nın kalbi hala soğumamıştı. Eşinin intikamını hala tam olarak alamadığını düşünüyordu. Tüm bu katliamlar Drevliyan prensinin kulağına gidebilmiş değildi. Çünkü Kiev’e gelen Drevliyanlılar sağ çıkamıyordu. Olga her şeyden habersiz prense bir haber daha gönderdi. Gelen heyetin nezaketinden çok memnun kaldığını artık kendisiyle evlenebileceğini söyledi. Ama gelenekleri uygun olarak önce kocasının yasını tutması gerektiğini belirtti. Igor, Drevliyan topraklarında öldürüldüğü için Olga ve adamlarının oraya gitmesi gerekiyordu. Böylece mezarının başında yas tutacak ve kaideleri yerine getireceklerdi. Yani en azından prense anlatılan hikaye buydu. Olga’nın bunun ardında sakladığı gerçekse bambaşkaydı. Olga prense yas sonrası için bir düğün yemeği hazırlatmasını söyledi. Anlayacağınız prens oldukça saftı. Hala yaklaşmakta olan felaketi görmekten acizdi. Olga’nın tüm isteklerini kabul etti ve ziyafete hazırlattı. Olga ve adamları Igor’un mezarının başında yas tutup ritüellerini düzenlediler. Daha sonra Drevliyanlılarla birlikte ziyafete geçtiler.
Yemek boyunca Olga ve yanındakiler özellikle alkol kullanmadı. Drevliyan prensi ve adamlarının ise aşırı alkolden ayakta duracak halleri kalmamıştı. Olga’nın beklediği de buydu. Gözlerini zar zor açık tutan Drevliyanlılara bir anda saldırdı. İlk ve kayınameye göre o gece Olga ve askerleri 5000 kişiyi öldürdü. Katliamı Olga da bizzat katılmıştı. Hala kalbi soğumamış olan Olga, Drevliyanları toptan yok etmeyi kafaya koymuştu. Kiev’e döndü ve büyük bir ordu hazırladı. Kiev kineziğinin ordusu savaşta büyük bir başarı gösterdi ve Drevliyanları Korosene yani kocasının öldürüldüğü şehre sürdü. Sonra da şehri Ablukaya aldı. Kuşatma bir yıl boyunca devam etti ama sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine Olga bir haber gönderdi. Neden hala uğraşıyorsunuz? Sizin tüm şehirleriniz bana teslim oldu ve vergi vermeyi kabul ettiler. Onlar topraklarında huzur ve barış içinde ekip biçerken siz burada vergi vermeyi reddedip aşçıttan dökülüyorsunuz. Halkın Olga’ya karşı koyacak gücü kalmamıştı.
Onun hala kocasının intikamının peşinde olmasından endişeleniyorlardı ki bunda da son derece haklılardı. Tabii Olga bunu onlara belli etmemeye çalışıyordu. Daha önce yaptıklarının intikam için yeterli olduğunu ve artık rahat olabileceklerini söyledi. Savaşın bitmesi için kendisine her evden 3 güvercin ve 3 serçe gönderilmesini emretti. Drevliyan halkının buna itiraz edecek hali yoktu. Her ne kadar garip bulsalarda emri yerine getirdiler.
Kuşlar ki eve gönderildikten sonra Olga askerlerine onların ayaklarını kumaşla sarılı sülfür çubukları bağlamalarını emretti. İkinci emrini ise gece çöktüğünde verdi. Bütün çubuklar ateşe verildi ve kuşlar salındı. Elbette evlerini bilen bu güvercinler ve serçeler Drevliyan’a uçtu. Böylece bütün evler tutuşmaya başladı. Kısa sürede tüm şehir alev aldı. Kaynaklarda alevlere boğulmamış tek bir ev yoktu. Tüm şehir yanıyordu ve söndürmek olanaksızlığı yazıyordu. Yanan şehirden kaçan Drevliyanlar ya öldürüldü ya da Kiev’e köle olarak alındılar. Böylece Olga bir zamanlar dehşet verici şekilde öldürülen eşinin intikamını almıştı. Büyük Kiev prensesinin faaliyetleri sadece Drevliyan halkından acısını çıkarmakla sınırlı değildi elbette. 950’li yıllarda İmparator 7. Konstantin ile görüşmek üzere İstanbul’a seyahat etti ve burada Hristiyan oldu. Dönemin tarihçileri bu olaydan sonra Helen adını aldığını kaydetti. Bazı Rus kaynaklarına göre ise Hristiyanlığı Kiev’de kabul ettiği söylendi. Ayrıca kimi kaynaklar İmparatorun Olga’ya evlenme teklifi ettiğini söylese de prensesinin eğer gerçekse bu teklifi reddettiği aşikardı. İstanbul ziyaretinin ardından Kiev’in Hristiyanlaşması için çalışmalara başladı. Halkın çoğunluğu buna karşı olsa da Olga birçok bölgede kiliseler yaptırdı. 950-9’da kutsal Roma-Cerman İmparatorluğu ile de diplomatik ilişkiler kuruldu. İlerleyen yıllarda Kiev’de vergi düzenlemeleri yapıldı. Kanunlar yenilendi. Her yerde av bölgeleri ve Pogosli denilen ticaret merkezleri kuruldu. 968’da Olga Peçenek işgaline karşı Kiev’i büyük bir kararlılıkla korudu. Ancak bundan bir yıl sonra bir hastalıktan dolayı hayatını kaybetti. Oğlu her ne kadar annesinin Hristiyanlığını desteklemesede öldükten sonra vasiyetini yerine getirdi ve cenazesine pagan ritüellerine göre değil Hristiyan geleneklerine göre düzenlendi. Olga’nın mezarı 200 yıldan uzun süre Kiev’de kaldı. 1240 yılındaysa Batuhan Önderliğinde Moğol Tatar orduları tarafından yıkıldı.
Ölümünden 600 yıl sonra 1547’de Rus Ortodoks Kilisesi ona Azize ilan etti. Hatta Olga Roma Katolik Kilise tarafından da Azize olarak kabul edildi. Kiev’in acımasız prensesi en çok aldığı korkunç intikamlarla tanınsa da yıllar boyunca politik, dini ve kültürel anlamda yaptığı yeniliklerle de tarihe geçti.
Bu evde Olga’nın hikayesi hakkında yorumlarınızı bekliyoruz.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir