"Enter"a basıp içeriğe geçin

UZAY YARIŞINI KİM KAZANDI? Sovyetler Birliği mi Amerika mı?

UZAY YARIŞINI KİM KAZANDI? Sovyetler Birliği mi Amerika mı?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=SlRCpFUHUjw.

Akşamları kafamızı kaldırıp yukarı baktığımızda yeryüzünden sadece bir yüzünü görebildiğimiz ay ve insanoğlunun o parlak küreye ulaşabilmesi için feda ettikleri insanlık şu anda uzay yarışının doruk noktasında. Peki bundan yarı masır önce nasıldı? Gelin bir soğuk savaş hesaplaşmasına. İki süper güç Sovyetler Birliği ve Amerika arasında yaşanan uzay yarışına yolculuk edelim. Bu sadece teknolojik bir savaş değil aynı zamanda siyasi bir tiyatro. Bakın iki ülke ay yarışında birbirini geçmek ve ilkleri başarmak için neleri feda etmiş. Her şey Amerika ile Sovyetler Birliği’nin soğuk savaş döneminde çekişmesiyle başlar. İkinci dünya savaşı bitmiş ve savaşın ardından iki süper güç yükselmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği her alanda yarışırlar. Tek amaç diğerinden daha üstün olmaktır. İşte bu iki devletin güç gösteriş alanlarından biri de uzay olacaktır. Ama biz önce biraz daha eskiye. İkinci dünya savaşı yıllarına dönelim. İnsanoğlunun uzay macerasındaki kilit isim Alman mühendis Werner Von Braun. Hitler’in bilim insanlarından biri. İkinci dünya savaşı yıllarında Hitler için roketler üzerine çalışmalar yürütür ve tüm modern füzelerin atası olan B-2 füzesini tasarlar.
Sıvı yakıtlı Alman B-2 füzesi 1942’de fırlatılan ve uzaya ulaşma amacı taşıyan ilk roket olur. Fakat 1945 yılında savaş Almanya’nın aleyhine döner. Birçok bilim insanı gibi Werner Von Braun da canını kurtarmak istemektedir. Aslında onun en büyük hayali insanlığı yıldızlara götürmektir. Akıllı bir tercih yaparak Amerika’ya sığınır. Yapılan sorgulamalarda Amerika’nın uzay yolculuğunu başlatmak istediğini söyler.
Hatta onlara Aya ulaşmayı vaat eder. Fırsat Amerika’nın ayağına kadar gelmiştir. Bu Amerika için resmen bir ödül gibidir. Zaten Amerika ve Sovyetler bu roket teknolojisini ele geçirmek için birbiriyle yarışmaktadır. Sovyetler belki roket fabrikasını ele geçirmiştir. İki ülkenin elinde de roket örnekleri vardır. Ancak Ballı Amerika, direkt roketi üreten adamı tüm planları ve tüm tasarım notlarını kapmıştır.
Brown 1955’te Amerikan vatandaşları alır ve çalışmalarını hızlandırır. Amerikan hükümeti uzaya kendi yapay uydusunu fırlatmayı planlamaktadır. Bir bakıma, artık ben uzaya bile hükmedeceğim. Ayağını denk al Sovyetler Birliği. Senden güçlü olduğumu kabul edeceksin der. Amerika Rus roketçiliğini o kadar hafife alır ki karşısında bir rakip bile görmemektedir. Ne de olsa has adam ellerindedir. Sovyetlerin yenileceğine kesin gözüyle bakarlar. Bu yüzden çalışmaları da ağırdan alırlar.
Ama işler Amerika’nın sandığı gibi gitmeyecektir. Sovyetlerin elinde de kilis bir adam vardır. Bu gizemli adamın ismini o ölünceye kadar güvenlik sebebiyle açıklamayacaklardır. Ben şimdiden açıklayayım. Sorgi Pavlovich Karalov Karalov, B-2’nin gülüm sistemi ve motorundaki mühendisliği hemen çözer. Yeni bir füze tasarlamak için gecesini gündüzüne katarak çalışır. 21 Ağustos 1957 tarihinde, dünyanın ilk kıtalar arası baristik düzesi R-7’yi ateşler.
O artık Sovyet Uzay Programı’nın bir numaralı adamıdır. 4 Ekim 1957 R-7’nin başarısı yeni bir dönemin başlangıcı olur. Sovyetler iki aydan daha kısa bir sürede, ilk yapay uydu olan Sputnik’i R-7 ile uzaya fırlatır. Bu, çağın en büyük bilimsel başarılarından biridir. Amerikan halkı resmen şok olmuştur. Dünyada teknolojik açıdan en gelişmiş topluluk onlardır. Sovyetler Birliği bunu onlardan önce nasıl başarır? Büyük bir hüsrana uğramışlardır. Amerika, sahip olduğu büyük avantaja rağmen Sovyetlerin baş mühendisi Karolyov’un zekâsıyla mücadele edemeyecektir. Sovyetlerin havasından geçilmez. Artık gazı almıştır. Yeni zaferlere koşmalıdır. Aradan bir ay geçer. Sovyetler Birliği bu defa uzaya ilk canlı yollamak istemektedir. Sputnik iki uzay aracının yolcusu Laika adlı uysal bir köpek olur. Bu Laika için geri dönemeyeceği bir yolculuk olsa da Sovyetler Birliği uzaya ilk defa bir canlı çıkarma şerefine erişmiş olur. 31 Ocak 1958. Arkadan yetişmeye çalışan Amerika, başarısız denemelerin ardından Explorer bir adındaki uydusunu uzaya göndererek uzay yarışında yerini alır. Amerika Sovyetler Birliği’ne boyun eğmek istemiyorsa mühendislik, teknoloji ve savunma harcamalarını artırmak zorundadır. Amerika Başkanı Dwight Davis Eisenhower aynı yıl NASA’yı, yani Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesini kurar. Amerika’nın uzay programı çalışmalarından NASA sorumlu olacaktır. Bernard Von Braun da NASA’nın başına geçer. Ancak Sovyetlerin baş mühendisi Karaliov gözünü daha büyük bir hedefe dikmiştir. AYA. Luna adlı yeni bir program başlatır. Rusça bir kelime olan Luna’nın anlamı AY’dır. Sovyetler Luna programlarıyla AYA robotik uzay araçları gönderecektir. Görevlerin ana amacı AY yörüngesine girerek uydunun yüzeyinden örnek getirmektir.
Luna 2, A yüzeyine çarparak AYA ulaşan ilk insan yapımı uzay aracı olur. Karaliov’un başarıları arttıkça hayalleri daha da büyür. En büyük hayallerinden biri insanoğlunu AYA, ardından da Mars gibi gezegenlere götürmektir. Fakat insanda bir görev oldukça risklidir. Bu yüzden önce Sovyet köpekleri Belka ve Strelka uzaya fırlatılır. Belka ve Strelka uzaya giden ve güvenli bir şekilde dünyaya dönen ilk canlılar olur. Karaliov’un içi şimdi rahatlamıştır.
Bir insanı yörüngeye göndermek için gereken güveni bulur. Tasarladığı Vostok uzay aracı tüm testlerden başarıyla geçer. Her şey tamamdır. Karaliov bu defa uzaya bir insan gönderecektir. 12 Nisan 1961 Rus kozmonot Yurga Garin geliştirilmiş bir R-7’in üzerine tırmanır ve Vostok uzay aracıyla Sörünge’ye sürülür. Yurga Garin uzaya çıkan ve dünyanın yörüngesini dolaşan ilk insan olur. Dünyaya döndükten sonra Garin uluslararası bir kahraman ilan edilir. Sovyetler büyük bir zafer elde etmiştir. Ancak bu hikayenin asıl kahramanı Karaliov güvenlik endişesiyle adı açıklanamadığı için kutlamaları arka sıralardan seyretmek zorundadır. Sovyet mühendisliğinin Amerika’dan çok daha gelişmiş olduğu kanıtlanmıştır. Kasım 1960’da Kennedy uzaya araştırmaları ve füze savunması alanlarında Sovyetler Birliği’ne karşı üstünlük vaat eden bir kampanyanın ardından başkan olmuştur.
Kennedy Kennedy Kennedy Kennedy Kennedy Kennedy Kennedy Ancak başkanlığı döneminde Sovyetler uzaya ilk insanı yollamıştır bile. Bu durum başkan Kennedy’nin hiç hoşuna gitmez. Amerika Sovyetler Birliği’nin gerisindedir. Olacak iş mi? Bu onun itibarı için büyük bir başarısızlıktır. Ne yapıp edip Sovyetleri yenmelidir. Kennedy karşı atak olarak büyük bir vaatte bulunacaktır. Şimdi daha uzun bir savaşma zamanı var.
Bu ülkeye başlamak için, bu yıllıkın sonunda bir insan ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Ve bu yıllıkın evriye gelmesine devam etmeliyiz. Kennedy’nin bu kararı kamuoyuyla açıklamasıyla artık NASA’nın Aya gitmesi bir zorunluluk haline gelir. Peki sizce Amerika gerçekten uzaya insan göndermiş midir? Devam edelim. Amerika Ay’ı incelemek ve ardından insanlı ay yolculuğunu gerçekleştirmek için başlattığı programa Apollo adını verir.
Adını Yunan Tanrısı Apollo’ndan almıştır. Apollo hedefini asla şaşırmayan bir okçudur. Ayrıca geleceği haber veren bir bilicidir. Şimdi Amerika Rusya’dan ipleri almalıdır. Sovyetlerden önce Ay’a gitmeli ve Ay’da ilk adımları atmalıdır. Amerika iki kez maymunlu uzay görevinden sonra bir insanı uzaya yollamayı başarır. Ancak bu zaten Sovyetler tarafından başarılmıştır. Amerika hep birkaç adım geriden gelmektedir. Bu yüzden daha ilerçisi de planlamalıdır.
90. dakikada gol atmak istemektedir. Hedef Sovyetlerden önce Ay’a çıkmaktır. Amerika çalışmalara devam ederken Sovyetler 1963 yılında ilk kadın kozman unutu da uzaya gönderir.
Valentina Tereshkova Tereshkova üç güne yakın bir sürede dünya yörüngesinde 48 tur atar.
Bu uçuşuyla o güne kadarki tüm Amerikan astronotların toplamından daha uzun süre uzayda kalmıştır. 36 saat Sovyetler Birliği cinsiyet eşitliği konusunda da Amerika’ya gol atmış olur. Karolow tek kişilik uzay aracı Vostok’un yeni bir versiyonu olan Vostkodu üretir. Bu araç üç kişiliktir. Sırada çok kişili görevler vardır. Bu sırada Amerika’da Yeminiay adlı iki kişilik uzay aracı geliştirmektedir. Sovyetler Birliği liderliği kaybetmemelidir.
12 Ekim 1964’te Vostokod bir uzay aracıyla üç kişilik ekip uzaya fırlatılır. Sovyetler bir ilki daha başarmıştır. Vostokod 2 ile kozmanot Aleksiy Lyonov 12 dakika boyunca uzayda ilk yürüyüşü gerçekleştirir. Karolow Aya İnsanlı Yolculuk için Soyuz yani birlik adı verilen uzay aracını geliştirir. Soyuz Vostkod uzay aracının başarılı bir ağırdılığıdır. Küçük bir not
Soyuz günümüzde dahi insanları uzaya taşıma konusunda önemli bir itibarı sahip. Hatta NASA’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görevli astronotları bile halen soyuzla gönderilmektedir. Karolow artık hazırdır. Soyuzun testleri tamamlanınca Aya İnsan gönderecektir. Sona doğru yaklaşılmaktadır. Tüm dünya Aya ilk insanı Sovyetler Birliği mi gönderecek yoksa Amerika mı gönderecek diye düşünmektedir. Bana sorarsanız Sovyetler Birliği bu maçı alır derim.
Yetersiz fon yüzünden aksayan çalışmalara rağmen bu kadar başarıyı ve iltleri kazanmaları takdire şayan. Üstelik ellerinde Karolow gibi bir dahi var. Fakat kaderin üstünde bir kader vardır. Kader Karolow’un hayallerini gerçekleştirmesine izin vermeyecektir. Yıl 1966 Sovyet Uzay Programının babası Karolow kalp rahatsızlığı nedeniyle soyuz aracının test suçluyuşlarını gerçekleştiremeden hayatını kaybeder. Sovyetler Birliği baş mühendisini kaybetmiştir. Peki Sovyetler Birliği o olmadan Ay hedefini gerçekleştirebilecek mi dersiniz? Sovyetler Birliği yine de Amerika’yı Ay’da yenebileceklerini düşünmektedir. Zaten Amerika Ay’ı inceleme kamaşlı başlattığı programın ilk ayağında başarısız olmuştur. 27 Ocak 1967’de Apollo 1 daha fırlatılmadan test aşamasındayken kapsülde yangın çıkar.
3 astronot, Gasgrissim, Edward White ve Roger Chaffee hayatını kaybeder. NASA ağır bir ders almıştır. Bir daha emin olmadan hiçbir insanla Ay görevi yapmayacaktır. Sovyetler Birliği Amerika’dan önce Ay’a ulaşacağından neredeyse emindir. Zaten baş mühendis Karolow’un ölmeden önce elinde hazır olan bir Ay’a iniş programı vardır. Karolow’un ölümünden 17 gün sonra onun planladığı gibi insansız Zuna 9 uzay aracı başarıyla fırlatılır.
Hedef Ay yüzeyinde ilk yumuşak inişi gerçekleştirmektir. Fırlatmak zaten yeterince zordur ama iniş bambaşka bir şeydir. Bu zamana kadar Sovyetler Birliği ve Amerika Ay’ın yüzeyine kasıtlı olarak çarparak iniş yapabilmiştir. Bazı uzmanlar Ay’a inen bir uzay aracının bir toz yanına gömüleceğini ve tekrar yüzeye çıkmakta zorlanacağını bile düşünmektedir. Sovyetlerin Zuna 9 uzay aracı tarihte ilk kez Ay’ın yüzeyine yumuşak iniş yapar
ve Ay’ın görüntülerini çeken ilk uzay aracı olur. Amerika ise yine geriden takip etmektedir. Sovyetler Birliği’nden 4 ay sonra 2 Haziran 1966’da NASA’nın Surveyor 1 aracı da Ay yüzeyine yumuşak iniş yapar. Sovyetler Birliği Amerika’ya karşı elde ettiği bu üstünlüğü kaptırmamalıdır. Fakat Karolow olmadan işler sanıldığı kadar kolay gitmez. Soyuz uzay aracıyla arda arda başarısız test uçuşları gerçekleşir. Soyuz uçmak için yeterince güvenli hale getirilmeden insanlı bir görev planlanır. Ruslar sabırsızdır. Çünkü Amerika Jemin-i Ay programıyla uzay yolculuğu tekniklerini oldukça geliştirmektedir. Ancak bu sabırsızlıklarının bedelini ağır ödeyeceklerdir. 23 Nisan 1967 Proje mühendisleri tarafından bildirilen 203 hataya rağmen Kozmanat Vladimir Komarov’un bulunduğu Soyuz 1 aracı ateşlenir.
Alo Üstad, taraf! Dünyanın yörüngesine ulaşır ulaşmaz arızalar başlar. Soyuz 1’in önce güneş panellerinden biri açılması daha da kötüsü. Soyuzun konumlanmasını sağlayan alıcılar da sorun olduğu anlaşılır. Yakıtı bitmekte olan, paraşütleri devre dışı kalan ve alıcıları çalışmayan Soyuz 1
saatte 640 km hızla düşmektedir. Kozmanat Vladimir Komarov, bir uzay görevi sırasında hayatını kaybeden ilk insan olur. Bu çok büyük bir başarısızlıktır. Sovyetler yokuş aşağı yuvarlanırken Amerika Apollo 8 ile ay yörüngesine ilk insanla uçuşu gerçekleştirir. Ayın çevresinde 10 kez dolandıktan sonra dünyaya geri dönerler. Şimdi şov sırası onlardadır. Amerika’nın artık bundan sonraki hedefi, ay’a iniş yapmaktır. 13 Temmuz 1969, Amerika 3 gün sonra ay yüzeyine insanı uçuş için Apollo 11’i fırlatacaktır. Sovyetler birliğe tutuşur tabi, acilen bir şey yapmalıdır. Gizli bir görev başlatırlar. Luna 15 Tamam, ay’a insan yollama konusunda Amerika’yı yenemeyeceğiz. Fakat insansız uzay aracıyla, ay’dan örnek alarak Amerika’dan önce dünyaya getirebiliriz derler. Bu, kaybetmenin acısını şekerle kaplamak gibidir.
Sovyetlerin Luna 15 adlı robotik uzay aracı, Apollo 11’den 3 gün önce fırlatılır. Amerika’nın bundan haberi dahi yoktur. Luna 15’in gerçek görevinden, ay’a inme hedefinden resmi olarak söz edilmez. Sovyetlerin hesaplamalarına göre, Luna 15 3 gün sonra fırlatılacak olan Apollo 11’den yaklaşık 2 saat önce ay’a inecektir. Aradan 3 gün geçer. 16 Temmuz 1969 Apollo uzay aracının içinde, astronot Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins vardır. İşte şimdi, ay’a yolculuk başlamak üzeredir. Bu gördüğünüz Saturn 5 roketi, en üst kısımda ise Apollo uzay aracı yer alıyor. Ay’a yolculuk sırasında, bu gördüğünüz roket ve Apollo uzay aracı birbirinden ayrılmaktadır. Astronotlar 3 gün boyunca, hodullerin içinde, aya doğru yavaş yavaş sürüklenecektir. Tarihi Apollo 11 aracı, ay yörüngesine yaklaştığında, Sovyetlerin minik sürprizi ile karşılaşırlar. Luna 15 nasıl korkuya kapılmıştır? Luna 15’in tam olarak nereye gittiğini veya aynı yere doğru giden 3-10 arikalı astronota nasıl müdahale edebileceğini kestiremez. Sovyetler Birliği bu aracı casusluk için mi, Apollo 11 görevini töküzlemesi için mi yollamıştır? Planları neydi? Apollo 11 ile Luna 15’in yörüngeleri de birbirine çok yakındır. Bu yakınlıktan dolayı iki ülke arasında gerilim iyice artar. En ufak bir hata, Apollo 11 için dönülmez sonuçlara sebep olabilir. Tek bir çözüm vardır. Luna 15’in uçuş detaylarını Sovyetlerin kendisinden almak. Soğuk savaş sırasında, ay yarışının ortasında. Bu riskli olsa da Amerika şansını deneyecektir. Apollo 8’in astronotu Frank Borman Sovyetler Birliği’ni arar. Endişelerini anlatarak, Luna 15 hakkında veri alıp alamayacağını sorar. Sovyetler derhal bir telgraf gönderir. Birini beyaz saraya, birini de Frank Borman’ın evine. Luna 15’in görev ayrıntılarını hiçbir zaman açıklamazlar. Ancak yörüngesinin ayrıntılarını paylaşarak, Amerikan astronotları için güvenli bir geçiş olacağının garantisini verirler. Amerika Birleşik Devletleri’nde hiç kimse, Luna 15’in ne yaptığını bilmemektedir. Yine de bir çarpışma olmayacağı için rahat bir nefes alırlar.
Aslında Luna 15, Apollo 11’den iki gün önce 17 Temmuz’da ay yörüngesine varmıştır. Ama beklenmedik bir şey olur. Ay arazisinin engebeliliği yüzünden Sovyetler Birliği planladığı gibi bir türlü iniş yapamaz. Ve Apollo 11’de ay yörüngesine varmıştır. Sovyetler Birliği acı bir karar almak zorunda kalır. Hesaplamalara göre inişi 18 saat ertelemek zorundadır. Luna 15 uzay aracı, ay yörüngesinde sıkışmış halde dönüp dururken,
Apollo 11, aya doğru inişe geçer. Astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, ay yüzeyini iniş yapan ilk insanlar olur. Neil Armstrong, aya ayak basan ilk insan olarak tarihe geçecek sözünü söyler. Bu adam için bir küçük bir ay, bir ayak basan bir şey. Amerikalılar aya indikten sonra bile Sovyetler hala hesaplamalarla boğuşmaktadır. Amerika, aya ilk bayrağı diker. Luna 15 ise nihayet inmeye karar verir ama iniş sırasında aya yüzeyine çakılır ve bir daha geri dönemez.
Apollo 11, görevi başarılı bir şekilde tamamlayarak topladıkları 22 kiloya yakın ay numunesiyle dünyaya geri döner. Sovyetler birliği yarışı kaybetmiştir. Eğer Luna 15 görevleri başarılı olsaydı, ay yarışında hiç olmazsa bir teselli bulabileceklerdi. Hatta yenilgiyi kabul etmeyip bunu bir propaganda’ya dönüştüreceklerdi. Tamam Amerika, aya insan yolladı. Ama biz insansız aracımızla aydan numuneyi Amerika’dan önce dünyaya getirdik. Üstelik çok yüksek maliyette olan Apollo 11’den daha fazla mesafe kat ettik, daha fazla fotoğraf çektik, daha fazla deney yaptık diyeceklerdi. Aya bayrak diken Apollo 11’i pahalı ve anlamsız bir aptallık olarak göstermeye çalışacaklardı. Ama Luna 15’in çakılmasıyla artık hiç şansları kalmamıştır. İşte bir soğuk savaş hesaplaşması insanlığın aya ulaşmasıyla kapanır. Her ne amaçlı olursa olsun Sovyetler Birliği ve Amerika’nın o zamanki teknolojiyle başardıkları şey tüm insanlık adına büyük bir takdir hak ediyor. Amerika 1972’ye kadar ay yüzeyine 5 Amerikan bayrağı daha diker. 1972 yılında Apollo 17 ile son kez aya gidilir. Bu tarihten isten insanoğlu aya bir daha hiç gitmemiştir. E gidip ne yapacak? Kaynak yok ki. Burada yaşam sürdürülemeyecektir. Bu düşünce yarım asıra yakın devam eder. Ta ki ayda su bulunana kadar. Ayın güneş gören yüzünde su molekülleri tespit edilir. Su demek hayat demektir. Amerika gözünü yine aya diker. Şimdi NASA Artemis adlı program çerçevesinde 2024’te aya iki astronot göndermeyi planlıyor. Yunan mitolojisindeki Artemis ay ve ışık tarliçasıdır. Artemis Apollo’nun ikiz kız kardeşidir. Amerika Artemis programıyla 2024’te aya ilk kadın astronotu gönderecektir. Bu göreve ulaşmak için 28 milyar dolarlık bütçe ihtiyaçları var. İnsanlık yarım asır sonra aya geri dönecek. NASA daha önce ayak basılmayan ayın güney kutbunda keşifler yapacak. Daha sonraki hedefse ayda sürdürülebilir bir koloni inşa etmek. Avrupa Uzay Ajansı ayda inşa edilecek olan evlerin nasıl görünceğini gösteren yeni görseller paylaştı. Evlerin inşasına 10 yıl içinde başlanabileceğini söylediler. Dünya bugün iki süper gücün hakimiyeti için yarıştığı soğuk savaş döneminden çok daha karmaşık. Geçmişte devletler yarışırken şimdi özel sektörler yarışıyor. Elon Musk’ın SpaceX’i ve Jeff Bezos’un Blue Origin gibi şirketler uzay uçuşu yeteneklerini göstermek için yeni bir oyunun içinde ay turizmini başlatmak istiyorlar. İşte tepemizdeki ayda vaziyetler böyle. Bir yandan da Türkiye’mizin planları var. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin milli uzay programını açıkladı.
Onun detaylarını da sonraki videolarda ele alalım.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir