"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hasan – Bilginin Rüzgarına Açılan Yelken

  • Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/@SunayAkin62″>Linki kullanabilirsiniz https://youtu.be/RP5_5BY5i-o?list=PLDmSMt7ihrpzL-0fS-oVOl9A2vVHA8kiI” data-type=”URL” data-id=”https://youtu.be/RP5_5BY5i-o?list=PLDmSMt7ihrpzL-0fS-oVOl9A2vVHA8kiI” target=”_blank” rel=”noreferrer noopener”>Sunay Akın Kanalının Hasan – Bilginin Rüzgarına Açılan Yelken videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için tıklayınız.


Neyire Hanım evinin penceresinden bahçede bir köşede tek başına oynayan oğlu Hasan’a bakarken hüzünlüdür. Anne yüzen, çocuğunun hiç konuşmaması, ağzını açıp tek kelime dahi söylememesidir. Bir komşusu Neyire Hanım’a çocuğunun padişahın yemeklerinden kalan artıkları yerse dilinin çözüleceğini, bübül gibi şakayacağını söyler.

 Oğlunun suskunluğuna bir çare bulamayan zavallı kadın bir de bu yolu denemeye karar verir ama saraya nasıl ulaşacaktır? Anne yüreğinin karşısında aşılmadık daha olmaz, olamaz. Neyire Hanım sonunda bir tanıdığı sayesinde saraya ulaşmayı başarır. Sofraya oturmuş, akşam yemeğini yemekte olan padişah İkinci Abdülhamit’in yanına gelen bir görevli, eğilerek Neyire Hanım’ın isteğini fısıldar kulağına. Olmaz böyle şey diye çıkışır Abdülhamit. Ama efendim der görevli, yemeğinizden artak alanı bekleyen çocuk Ertuğrul Fırkatiye’nin kaptanı Ali Bey’in torunu. İmparator Meji’nin İstanbul’a gönderdiği armağanlara karşılık olarak Japonya’ya bir deniz seferi düzenlenmesine karar verilir. Bu amaçla görevlendirilen Ertuğrul, Haliç’te 11 yıl bir Dubai’ye bağlı olan gibi Midye bağlamış kurda bir gemidir. O yıllarda donamamızın elinde onca yolun kömürü alacak bir kum hem küçük bir kazanı bulunan hem de yelken donanımı olan Ertuğrul tercih edilir.

 Ertuğrul Fırkateyni Haliç tersanesinde yapılmış olup okyanusa yelken açacak ilk gemimiz olacaktır. Sarayın armağanlarını Japonya’ya götürmek üzere yola çıkan Kaptan Ali Bey ve denizcilerimiz bir yaz günü Kız Kulesi’nden top atışlarıyla uğurlanır, geride el sallayan İstanbulluları bırakarak. Ertuğrul o dönemde bir geminin 3 ayda alması gereken yolu neredeyse 1 yılda tamamlar ve Japonya’nın Yokohama Limanı’na ulaşmayı başarır.

2. Abdülhamit’in armağanlarının Japon İmparatoru Mejje sunulmasının ardından geri dönüş yolculuğunun hazırlıklarına başlanır ancak Japonlardan kötü bir haber alınır. Önlerindeki 2 ay fırtına mevsimidir. Bu 2 ay içinde bir balıkçı sandalını bile bırakmazlar okyanusa. Kaptan Ali Bey, elindeki bir miktar parayla geri dönüş yolculuğunda uğradığı limanlardan alacağı yiyeceklerin İstanbul’a ucu ucuna yeteceğini çok iyi bilmektedir. 2 ay Japonya’da tayfun mevsiminin durmasını beklemek demek, açık denizde seferde 2 ay aç kalmak anlamına gelir. İlk kez açıldığımız okyanus ülkelerinde dilencilik konumuna düşmeyi onuruna yediremeyen Kaptan Ali Bey, yarından tezi yok geri dönüş yolculuğunun hazırlıklarına başlanmasını emreder.

16 Eylül 1890 gününün gecesinde Oshima adasındaki Kajinozaki Feneri’nin bencileri, kayalıkları döven dev dalgaların ve rüzgarın sesinden dolayı kapının çalınışını uzun süre duyamazlar. Karşılarında kolları bacakları kesik içinde bitkin, kendilerine korku dolu gözlerle bakan bir avuç insan gören Japonlar, az ötede bir geminin battığını anlarlar ama yaralı denizcilerin hangi dinde konuştuklarını çözemezler. Yere bayraklarla kurulan tümcelerden anlaşılır ki vatan bir Türk gemisidir. 69 denizcimiz kıyıya yüzerek kurtulmayı başarır. 500’ü aşkın denizcimiz ne yazık ki hayatını kaybeder.

 Ertuğrul’un battığı ve ölenlerin arasında kocası Kaptan Ali Bey’inde olduğunu öğrenen Ayşe Hanım, başucunda kızı Neyire, kucağında ikizleriyle Lausya yatağındadır. Kaptan Ali Bey’in karısı Ayşe Hanım’ın tüm umudu kızı Neyire oğlu Hasan’dadır. Hasan’ın okuyacağı ve yüzünü güldüreceği inancını hiçbir zaman kaybetmez. Bir de Ali Kaptan’ın Japonya seferi sırasında Ertuğrul’un uğradığı 32 limandan aksatmadan gönderdiği aşk mektuplarına gözünün içi gibi bakar. Geceleri el ayak çekildiğinde açar ve epe koklaya okur mektupları. Ne var ki Hasan’ın konuşmaması anneannesi Ayşe Hanım’ın ve annesi Neyire’nin yüreğini dağlamaktadır. Abdülhamid, deseninde çiçek açmış kiraz ağacı ve okyanus dalgaları olan porselen tabağı elinin tersiyle iterken kendi kendine söylenmektedir. Demek yemeğimin artığını yerse konuşacağına inanma çocuk Kaptan Ali Bey’in torunu. İnanmam böyle safsatalara. Ama pekala alın götürün. Neyire Hanım, padişahın yemeğinden arta kalanları bir umutla yedirir oğluna ama Hasan yine konuşmaz. Sonra bir gün aniden dili çözülür Hasan’ın. Sözcükler bir şelalenin suyu gibi dökülmeye başlar ağzından. Ne var ki bu kez bambaşka bir sorun çıkar ortaya. Hasan her gün evdeki terlikleri toplayıp odasına kapanmaktadır. Kapı deliğinden odayı gözetleyen Nehirah Hanım, oğlunun yere dizdiği terliklerin karşısına geçip onlarla konuştuğunu görür. Eyvah der, oğlum bu kez de aklını kaçırdı. Ama kulağını kapıya iyice dayayıp çocuğun konuştuklarını dinlediğinde sözlerinin son derece bilgi dolu olduğunu duyar. Hasan, dayısı Rauf’a ders vermek için eve gelen öğretmeni dinlemekte ve onun sözlerini evde duyar. Ve onun sözlerini ezberleyerek terlikleri tekrar etmektedir.

Çocuğunun öğretmencilik oynadığını anlayan Neyire Hanım’ın yüzündeki gülümseme yıllar sonra tüm ülke çocuklarına yayılacaktır. Hasan, büyüdüğünde halkını bilgisizliğin karanlığından kurtaracak nice öğretmenin yetiştiği köy enstitülerini kurar. Bununla da kalmaz, bilgiye ulaşmak isteyen öğrencilere köprü olacak ilk Türkçe ansiklopediyi hazırlatır. Dünya edebiyatının ünlü klasiklerini Türkçeye çevirterek kitabın ışığını halkına taşır. Ülkesinde Ankara Devlet Konservatuvarı gibi nice eğitim kurumunu açarken dünyada da UNESCO’nun kuruluşuna imza atacaktır. Ertuğrul Fırkateyni’nin kaptanı Ali Bey’in torunu Hasan, Cumhuriyet döneminin unutulmaz milletin bakanı öğretmen Hasan Ali Yücel’dir. Hasan Ali Yücel, büyük bir cesaretle, yılmada zorlukların üstüne giden dedesinden miras aldığı yelkenleri yıllar sonra bilginin rüzgarını açacaktır. Aydınlanmanın yolunda bilginin ışığını karanlığa taşıyan tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir