"Enter"a basıp içeriğe geçin

Çoban Kazandı Çoban! – Serdar Tuncer

Çoban Kazandı Çoban! – Serdar Tuncer

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=HivGdg-Eg6Q.

Bu zat Konya’nın Khadim ilçesinde çok güzel bir medresede talebelerine ders verirmiş. Ders verirken zaman zaman müderris efendi durur ve dermiş ki çoban kazandı çoban. Öyle deyince talebeler şaşırırlar tabi ne demek ki çoban kazandı. Bir iki durur arada bir kendi kendine bir cezbe gibi.
Dermiş ki çoban kazandı çoban arkasını da getirmez bu kadar çoban kazandı çoban der uzaklara dalarmış. Bir gün böyle bir hatırgönül sahibi yanından azı geçenlerden birisi demiş ki efendim siz senelerdir talebeye ders verirken arada dost meclisinde durursunuz ve dersiniz ki çoban kazandı çoban. Ve biz merak ederiz bu çoban kimdir neyi kazanmıştır sizdeki onun bu kadar etkili olmasının sebebi nedir
merak ederiz. Hazretim o zamana kadar anlatmadığı şeyi demek ki vakti gelmiş anlatmış diyor ki ben çocukluğumda bir arkadaşımla beraber yola çıkmıştık namaz vakti oldu diyor biz bir pınarın başında durduk güzel abdestimizi aldık arkadaşımla serdik secdadelerimizi namazımızı kılacağız. O sıra diyor bir çoban geldi pınara selamun aleyküm demiş aleyküm selam ve rahmetullah. Namaz kılacaksınız galiba evet demiş namaz kılacağız. Müsaade ederseniz ben de bir abdest alayım da cemaat olalım bekler misiniz beni hay hay kardeşim bekleriz tabi ki. Çoban abdestini almış beraberce namazlarını kılmışlar namaz bitmiş tespihatlar yapılmış dua edilecek o sıra diyor böyle bir feyz bir sekinet bir rahmet içimizde bir hoşluk sadrımızda bir genişlik hissettik. Bazen olur bazen istediğini verir bazen vereceğini hissettirir ve istetir.
Böyle bir Allah yapacak bir şey yok hissettik hissettik diyor ne yapalım demişler ki her birimiz bir dua etsin diğer ikisi de onun duasına amin desin. 10’lu yaşlardaydım diyor Muhammed Khadim hazretleri ilme merakım var elimi açtım dedim ki ya Rabbi bana çokça ilim ver alim bir zat olayım böyle yüksekçe bir yerde bir medrese mi olsun o medresede fakihler olsun senin rızan için talebe yetiştireyim ya Rabbi. Çoban ve arkadaşım benim duama amin dediler diyor. Peşinden arkadaşım elini açtı dedi ki ya Rabbi bana çok mal mülk ver zengin olayım fakiri fukarayı doyurayım
senin yolunda tasadduk edeyim intfak edeyim zekatımı vereyim ümmeti Muhammed’e malımla hizmet edeyim. O öyle dua etti çobanla ben elimizi açtık arkadaşımın duasına amin dedik diyor. Sıra çobana geldi elini açtı çoban dedi ki ya Rabbi beni senden razı et sen de benden razı ol amin dedi diyor.
Şimdi çobanın duası enteresan bir dua şimdi ilim öğrendin öğrettin filan bu Allah rızası için değilse boşa gitti mal kazandın dağıttın filan. Allah rızası için değilse boşa gitti ama çoban direkt nokta atışı yapıyor diyor ki beni senden razı et. Radiyallahu anhüm ve raduhan diyor ya ayet-i jel’le de onlar Allah’tan razıdır Allah da onlardan razıdır bitti beni senden razı et diyor.
Sen de benden razı ol aradaki sebepleri kaldırıyor direkt hedefe atış yapıyor. Biz amin dedik diyor Muhammed Khadim hazretleri. Allah’u Teala benim duamı kabul etti diyor. Bakın şimdi böyle bir medresem var talebelerim var onları yetiştiriyorum gayret ediyorum. Allah arkadaşımın duasını da kabul etti diyor o da işte Konya işrafından filanca tüccar falan efendidir. Çok mal mülk verdi Cenab-ı Hak ona elhamdülillah o da çok cömert bir müslümandır.
Ümmet-i Muhammed’in fakirin fukaranın hukukunu gözetir dağıtır tasadduk eder saçar zengin cömert müslüman. Şimdi Allah-u Teala benim duamı ve arkadaşımın duasını kabul edişinden biliyorum ki Mevla o çobanın duasını da kabul etti. Onu kendinden razı etti kendisi de ondan razı oldu. Benim ilmim öğrettiğim ne olur bilmem buradan bir rıza doğacak mı belli değil.
Arkadaşımın yaptığı inşallah doğar ama belli değil. Fakat çoban işi çözdü hem razı oldu hem razı olunmasını istedi razı olundu. Onun için diyorum çoban kazandı çoban diye buyurmuş. İşte Allah rızası bu kadar kıymetli bu kadar mühim bir Allah rızasına bakar Allah’ın bir defa razı oluşuna bakar.
Bin defa milyon defa namaz kılarsınız hepsi bir tek secdeyi yapabilmek içindir. Gece gündüz dervişan Allah der. Hepsi bir defa Allah diyebilmek içindir. Feriduddin Attar hazretleri Attar dükkanında otururmuş bir derviş girmiş kapıdan içeriye omzunda keşkül bir şey istemiş Allah rızası için bana bir şeyler verin diye. Feriduddin Attar hazretleri de bakmış şöyle gençlik yılları ne var demiş bak ben nasılsam sen de öylesin.
Sapa sağlam adamsın çalışsana niye dileniyorsun demiş benim yaptığımı sen de yapabilirsin. Derviş gönüllenmiş bazen dokunur gayretullaha dokunur söylenen sözler. Sen de benim yaptığımı yapabilir misin demiş Feriduddin Attar hazretleri bakıyor yaparım diyor hadi demiş o zaman yaklaşmış yanına Allah demiş ölmüş ruhunu teslim etmiş. Derler ki Feriduddin Attar kudüsü bu hadiseden sonra bu işlerin ardına düştü baktı ki hayati hayat değil. Benim yaptığımı yapabilir misin? Yaparım Allah Allah deyip ölüyor ruhunu teslim ediyor. Bu nasıl bir sırdır bu nasıl bir ilimdir bu nasıl bir haldir merak edip Feriduddin Attar hazretleri ondan sonra bu yolların yolcusu oldu diye rivayet ederler. Muhammed Khadimi hazretlerinin mühründe bir Farsi dörtlük yazarmış onu not ettim sizinle paylaşayım diyor. Diyor ki lan paylaşayım deyince defteri göstermeyeydim havalı olurdu ezberden okuyormuş gibi olsaydı.
Ey bari hüda ve hakkı esti şeşkiz mera medet firisti iman ve eman tenduristi ilmuamel ferahı desti. Türkçe suymuş ey Allah’ım varlığın hakkı için varlığın hakkı için şu altı şeyi bana ihsan eyle Mevladan altı şey istiyor.
Bana iman ve sağlık ver diyor. Kötülüklerden koru ilim ver. Emrini tuttur bana bir de el bolluğu ver. Cömertlerden olayım böyle bir saat. Vefatına yakın tam vefat edeceği gece evlatlarına diyor ki benim diyor gaslimi hemen yapmayın beni yıkamak için bir birisi gelir o gelene kadar bekletin demiş. Ruhunu teslim etmiş gece evlatları da bekliyorlar sözü tutmuşlar. Nur yüzlü pirani güzel bir zat-ı şerif çıkmış gelmiş. Trabzoni Ahmet Dede meşhur Mevlevi Şeyh’i Ahmet Dede Trabzon’dan kalkmış gelmiş girmiş meclisten selamünaleyküm. Hiç kimseye bir şey sormadan geçmiş kasilhaneye. Hazretimi yıkamış güzelce gasletmiş cenazesini kıldım ondan sonra çıkmış gitmiş. Bunlar enteresan işler. Biz görünmeyen Allah’a iman etmeyi itikadının serlevhası yapmış bir dinin mensuplarıyız ama yaşadığımız çağ maalesef bizi görünene itimat eder hale getirmiş. Görünmeyenlerden uzak düşmüşüz. Hakikat gördüklerimizde değil de görmediklerimizde saklıdır. Gördüklerimiz ötekileri görmeyelim diye bir perdedir. Göz kendine perdedir.
Halbuki perdeleri bir aralayabilsek bakacağız ki görülecek neler vardır. Bir kaldırabilsek perdeleri duyacağız ki duyulacak neler var. Bir susturabilsek dili ayara bakacağız ki konuşulacak neler var. Ayaktan bir vazgeçsek ayaksız yürüyeceğiz. Elden bir vazgeçsek elsiz tutacağız.
Dudaktan bir vazgeçsek dudaksız söyleyeceğiz. Demiyor mu azreti Mevlana? Ey sevgili sana dilsiz dudaksız sözler söyleyeceğim. Hem de herkesin içinde söyleyeceğim. Fakat senden başka hiç kimse duymayacak sana dilsiz dudaksız neler söylediğim. Aziz dostlar, erenler, erenlere gönül verenler. Mevla bize rızasını dert ettirsin. Rızasını fark ettirsin. Rızasını tahsil ettirsin. O razı olduktan sonra dünyada gam ne var ki? O razı olmadıktan sonra bu dünya gamını insan niye çeksin?
Niye var olsun ki? Eyvallah.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir