"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dünyadaki En Karmaşık Ülke – PAKİSTAN Hakkında Her Şey!

Dünyadaki En Karmaşık Ülke – PAKİSTAN Hakkında Her Şey!

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=HqVsKyfRcgk.

KURULUŞUN DAN BU GÜNE HUZUR BULMAMIŞ SERT TOPRAKLAR Türkçe konuşan generaller, bilim insanları ve seri tecavüzcüler, doğrular ve yalanlar, köleler, örgütler ve gizemli tarikatlar,
gündüzleri erkek, geceleri ise kadın olarak yaşayanlar, ne ararsanız onu bulacağınız ülke Pakistan. Resmi adıyla Pakistan İslam Cumhuriyeti.
1947 yılında bir İngiliz sömürgesi olan Hindistan’daki Müslümanlar tarafından kurulan Pakistan, o günden beri neredeyse hiçbir alanda huzur bulmadı. Daha ilk başbakanları olan Liyakat Ali Han bile suikaste kurban gitmişti.
220 milyon nüfusuyla bugün dünyanın en kalabalık 5. ülkesi olmasının yanı sıra, aynı zamanda nükleer güce ve atom bombalarına sahip ilk İslam ülkesidir. Ülke o kadar karmaşık bir sosyolojiye sahip ki, 60 farklı dilin konuşulmasıyla beraber resmi diller ise İngilizce ve Urduca. Uzun yıllar İngiliz sömürgesi kalmasının sonucu olarak İngilizce toplumun ekseriyetinin konuştuğu bir dil halini almış. Pakistan 1947’de kurulduğu günden itibaren Türkiye ile sıkı ilişkiler içinde bulunmuş bir devlet. Bu ilişkinin temelinde ise iki ülkenin de İngiliz işgaline uğramış olması yatıyor. Hindistan halkının İngiliz sömürgesine karşı mücadele verdiği yıllarda İstanbul’da 5 yıllık bir İngiliz işgali yaşanıyor, Anadolu ise Rusya, Fransa, İtalya ve Yunanistan askerlerinin postalları altında varlık mücadelesi veriyordu. Süreç boyunca Hindistanlılar kendileri gibi işgal altında olan Türk halkına maddi destek sağlamışlardı. İki ülkenin ilişkileri 1960 ve 2000’li yıllarda özellikle Bülent Ecevit’in girişimleri ile zirveye çıktı. Öyle ki 2000 yılında iki ülke arasında askeri eğitim programı başlatıldı. 20 yıl içinde sadece bu program kapsamında 1500’den fazla Pakistanlı subay Türkiye’de askeri eğitim aldı. 1999’daki darbe ile yönetime gelen Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref henüz 6 yaşındayken diplomat olan babasının Türkiye’de görevlendirilmesi ile birlikte Türkiye’ye taşınmış, 7 yıl yaşadığı ülkede Türkçe’de öğrenmişti. Bugün bile 2000’lerde Türkiye’ye gelerek eğitim görmüş olan birçok Pakistanlı general Türkçe konuşabilmektedir. Fakat burası dengesizlikler ülkesi.
Öyle ki Pakistan dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olmakla beraber aynı zamanda dünyanın en eğitimsiz halkları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ülkede nüfusun sadece %58’i okuma yazma biliyor. 2017 raporuna göre Pakistan’daki çocukların yarısı okula gitmiyor. Raporda 51 milyon çocuktan 22 milyonunun okula gitmediği kaydedilmiştir.
Bunun en önemli nedeni, devletin çocuklu aileleri hiçbir desteğinin olmaması ve aşırı yoksulluğu. Bu çocuklar genellikle 7 yaşına bile gelmeden çalıştırılmaya başlanıyor. Eğitimsizliğin nedenlerinden biri de kız çocuklarının okula gönderilmesinin dindar halk kesiminde günah olarak kabul ediliyor olması. Öyle ki Taliban hala Pakistan’ın birçok bölgesinde çok etkin bir güce sahip ve hüküm sahibi olduğu şehirlerde kız çocuklarının okula gitmesini yasaklamıştı. Gidenlerse ölümle cezalandırılacaktı. 14 yaşındaki kız çocuğu Malala Yusup Say okul servisindeyken bir Taliban militanı tarafından kafasından vurulmuş, ölümden kurtulunca da Taliban saldırısını tekrarlayacağını bildirmişti. Bunun üzerine hükümet saldırganın yakalanması için 100 bin dolar ödül koymuş ve başkentte 2 milyon insan çocukların eğitim hakkı ve zorunlu eğitim için gösteriler düzenlemişti. Pakistan’da 2007 ve 2015 yılları arasında okullara yönelik gerçekleştirilen 867 saldırıda 392 kişi ölmüştü.
Günümüzde Pakistan Devleti eğitim alanında çocukların önünü açmak için büyük bir mücadele verse de çok yol kat edilebilmiş değil. Zaten ülkede eğitim birliği de tam olarak sağlanmış değil. İngiliz Cambridge eğitimi veren okullar kaliteli bir müfredata sahipken, mahalle okulu olarak da adlandırılabilecek Pakistan Devlet Okulları eğitim kalitesi açısından orta seviyeli okullar olarak bilinmektedir.
Günümüzde Pakistan ordusunun nükleer güce sahip olmasını sağlayan ve uluslararası alanda sayısız Pakistanlı bilim insanının var olmasına olanak sunan elit sınıf, batı tarzı okullarda eğitim almış kesimdir. Bunun dışında halkın önemli bir kesimi dini medreselerde eğitim görmektedir.
Tüm bu radikalliğin yanında ilginç bir şekilde Pakistan’ın büyük şehirlerinden, Multan’da bir trans devlet okulu vardır. Trans bireyler burada eğitim görüyor. Bir yanda radikal örgütler, bir yanda trans birey okulları. Ne akıl almaz bir zıtlık. Ülkedeki dini medreselerde eğitim kurumu olarak kabul edilmektedir.
Pakistan’daki dini medreseler dünyanın en büyük tehlikelerinden birinin de ortaya çıkış yeridir. Taliban, Pakistan’daki medreselerde yine Pakistan devletinin desteğiyle ortaya çıkmış ancak her silahla örgütte olduğu gibi Pakistan devletinin desteğiyle doğan bu güç silahlarını daha sonra Pakistan’a çevirmiştir. Ancak Pakistan devleti bu hatasından ders çıkarmayı başarmıştır.
Hatta Suriye Savaşı’nın başlarında Türkiye devletinin Suriye’deki silahlı gruplar arasında taraf tutarak destek olduğunu gören Pakistan Senatosu Savunma Komitesi Başkanı Müşahit Hüseyin, Pakistan’ın Afganistan’da yaptığı hataları, Türkiye’nin Suriye’de tekrarladığını, Türkiye’nin Pakistanlaşma Sendromu yaşadığını ve bu tür örgütlerle ilişki kurmanın silahların yarın Türkiye’ye dönmesine neden olacağını Türk yöneticilere söylediğini belirtmiştir.
Tabii ki bu sözü dinleyen kim? Hadi şimdi biraz Pakistan halkını tanıyalım. Eğer Pakistan’da doğmuş bir erkek olsaydınız, hayata 5 kat şanslı gelmiş olacaktınız.
Pakistan’ın en ilginç geleneklerinin başında bütün Hint yarımadasına egemen olan ilginç bir evlendirme kültürü var. Bizdeki gibi kızını evlendirmek için erkek tarafından çeyiz istemek, başlık istemek Pakistan’da ayıp sayılıyor. Bu anlamda Pakistan’da erkekseniz yaşadınız. Çünkü sevdiğiniz kızı almanın yanında çeyiziyle zengin de olabilirsiniz. Çeyiz deyince aklınıza bir sandık içindeki örtüler, yemek takımları falan gelmesin. Kız tarafının vermeyi vaat ettiği mal, mülk, altın ve parayı kastediyoruz. Gelin adayı zengin bir toprak ağasının kızıysa evlilikte geniş araziler anlamına geliyor. Kayınpeder zengin bir tüccarsa hazır bir iş ve iyi bir evde damadın oluyor.
Varsayalım evlenecek olan bir doktor, o zaman da kayınpeder kendisine iyi bir muayenehane açacak demektir. Evlilik öncesindeyse kız tarafındaki aile büyükleri damada akla gelecek en kötü hakaretleri ederler. Damadın bu sözlere dayanması sabır ölçüsü olarak kabul ediliyor.
Peki kız tarafı fakir olduğunda ne oluyor diye sorarsanız o zaman Pakistan’da da Hindistan’daki gibi kast sistemi devreye giriyor. Pakistan’da da ciddi bir kast sistemi hala geçerli. O nedenle de fakir kız ancak kendi sınıfındaki bir adamla evlenebilir. Pakistan’da evlenen çiftler gelin evinde gerdeğe girerken damadın evlenmeden önce erkek arkadaşlarının evinde toplanıp şiir okumaları da Pakistan düğünlerinin bozulmamış geleneklerinden. Kadın olmanın bir diğer zorluğu ise dünyada en çok taciz vakasının görüldüğü yerlerden birinin Pakistan olması. Büyük şehirlerde tek başına sokağa çıkan bir kadının gün içerisinde tacize uğramaması söz konusu bile değil.
Hatta bazen bu durum toplu tacizlere dönüşüyor. Örneğin 14 Ağustos 2021’de Pakistan’ın Lahore bölgesindeki bağımsızlık günü kutlamalarında bir kadın 400 erkeğin tacizine uğramış ve bu durum basında büyük yankı uyandırmıştı. Ülkedeki taciz ve tecavüzler sadece kadınlarla da sınırlı kalmıyor.
Baça Bazi adı verilen ve reşit olmayan erkeklerin yaşça daha büyük erkeklere fuhuş amaçlı kullandırıldığı ve Afganistan kökenli utanç verici bir gelenek Pakistan’ın kuzey bölgelerinde ve daha seyrek olarak da orta bölgelerinde görülmektedir. Abarttığımı ya da dost dediğimiz bir ülkeyi haksız yere yerdiğimi düşünmeyin. Pakistan’da çekilen ve eski başbakan İmran Han’ın da konu hakkında üzücü ifadelerinin olduğu Pakistan’ın Büyük Utancı isimli belgeselde ülkedeki küçük yaşlı çocukların dünyanın geri kalanından kat ve kat daha fazla nasıl sömürüldüğü detaylarıyla anlatılıyor ve belgeselde ilginç bir şekilde insanlar yaptıklarını da söylemekten çekinmiyordu. Eski başbakan İmran Han maalesef çocuklarımızı koruyamıyoruz diyerek üzüntüsünü belirtmişti. Belgeselde aynı zamanda Türkiye’ye kaçak yollarla giren ve her gün sayıları artan Pakistanlı göçmenlerin, Türk kadın ve çocukların sokaktaki videolarını çekip internette nasıl yayınladıklarından da bahsediliyordu.
Ülkede yasal elbirlik yaşının 16 olması da bu tarz sorunların nedenlerinden biri olarak görülüyor.
Baçabazi gibi gelenekler sadece örtülü kapıların ardında habersizce yaşanmıyor. Örneğin Vani adında ürkütücü bir gelenekleri daha var. Bundan 400 yıl önce Pakistan’daki kabilelerin kan davalarını bitirmek üzere ortaya çıkmış korkunç bir gelenek. Umarım dünyadaki hiçbir evladımızın başına gelmez.
Ancak kan davalarını durdurmak için henüz 15 yaşından çok daha küçük kız çocukları karşı tarafa köle gelini olarak veriliyor. Evet doğru anlamıyla köle gelin. Bu evliliklerde gelene göre hiçbir yüz gülmez. Gelin olarak alınan kıza hediyeler verilmez. O da evinden günlük kıyafetleri ve eşyalarıyla çıkar ve karanlık bir hayata daha küçücük yaşta adım atar.
Pakistan Devleti bu geleneği yasaklamış ve uygulayanların cezalandırılacağını duyurmuş olsa da önüne geçememiştir.
Pakistan 1973’te tüm yasaların Kur’an ve Sünnet hükümlerine uygunluğunu şart koşan yeni bir anayasayı kabul etti ve doğal olarak da alkol kullanımıyla alkolye eğlenceler ülkede yasaklandı. Ancak bu kurallar ülkenin yoksul kesimi için daha çok uygulanıyor.
Ivanäme ve sawori sayfasına kadar alın 235 kelimeler Actually Just bzw kürt ve H İ�ki müşteŕ ve bu closet yandan Fei Rück गべernaあの counting gey beltiيرة İki nortey By bulu bu navallasting bu
Eğer turist olarak giderseniz insanlarla aranızı iyi tutmaya çalışın. Bu sayede Pakistan’ın gizli dünyasını keşfedebilirsiniz. Zaten Türklere karşı her zaman sempati beslemiş olan Pakistan halkı size her konuda anlayış gösterecektir.
Gerçekten de her ne kadar benim dünya görüşümüne çok zıt bir ülke olsa da Türk olduğunuzu duymaları size birçok kapının açılmasına olanak sağlayacaktır. Zaten Pakistan halkının tamamını da aynı kefeye koymamak gerek. Çünkü 220 milyonluk bir ülkede her çeşit insanlar aslamak mümkün. Ancak turistseniz ve özellikle Türkseniz hiçbir güvenlik sorunu yaşamayacaksınız. Aç kalmayacaksınız ve her zaman güler yüz ve ilgiyle karşılaşacaksınız.
Buna emin olun. Ancak bu erkek ya da çift olarak gittiyseniz geçerli. Tam anlamıyla zırttıklar ülkesi değil mi? Pakistan’ın en büyük rakibi aynı zamanda sınır komşusu olan Hindistan. İki ülke sık sık savaşın eşiğine geliyor ve bu durum ilginç bir geleneği doğurmuş.
Hindistan’a sıfır noktası olan Vagga sınır kapısında en büyük rakipleri Hindistan’la yılın her günü ilginç bir seromoni yaşanıyor. İki ülkenin askerleri burada birbirlerine güç gösterisi yapıyor. Halk da kendi bölgelerinde toplanıyor ve askerler seromonilerde güç gösterisi yaparken onlar da sloganlarıyla karşı tarafı bastırmaya çalışıyor.
Aslında bu atışmalarla savaşın eşiğindeki iki ülke halklarının birbirlerine karşı olan gerginlikleri de yatıştırılmış oluyor. 1959’da Pakistan ve Hindistan arasındaki iş birliği ve kardeşliği pekiştirmek amacıyla başlatılan Bayrak Töreni milli bir gurur kaynağına ve rekabet alanına dönüşmüş.
İki ülke askerlerinden herhangi birinin tören sırasında düşmesi, tökezlemesi veya beklenilen performansı sergileyememesi durumunda rakip tribünlerce alaya alınıyor. Birbirlerine yumruklarını ve kol kaslarını gösteren askerler, rakibin performansını beğenmediğini göstermek için baş parmaklarını aşırı doğru tutuyor. Bu seromoni yılın her günü gerçekleşiyor ve dünyadaki en ilginç askeri atışma olarak kabul ediliyor.
Bir gün Pakistan’a yolunuz düşerse, katılmanız gereken ilk etkinlik bu olmalı diyebilirim. Hindistan’la sorunlar küçümsenecek boyutta değil. Örneğin Pakistan’da Hint programları yayınlamaya kalkan bir televizyon kanalı mutlak surette kapatılacaktır. Dünyanın en kirli havasına sahip şehri nerede dersiniz? Çin mi? Hayır. Pakistan’ın Lahor şehri. Dünyanın en kirli şehirlerinden biri olan Lahor’da 5 dakikada bir ceninizde toz biriktiğini görebilirsiniz. Ve ayrıca ölümlerin büyük bölümü akciğer kanserinden. Sadece 2018 yılında 135 bin insan Lahor’da hava keliliğinden ölmüştür. Arabanızı bir yere bırakın, döndüğünüzde toz tabakasıyla kaplı olduğunu göreceksiniz. Hem yoğun bir toz tabakası olması hem de fabrikaların hiçbir filtre sisteminin bulunmaması Lahor’u bir ölüm şehrine dönüştürmüş. Ki hijyen, tıpkı Hindistan’da olduğu gibi Pakistan’ın genelinde de büyük bir sorun. Başkent İslamabak gibi güzel ve bakımlı şehirlerin ya da eyaletlerin merkezerinin dışına çıktığınızda sokaklar lağım ve çöp akıntıları ile dolu. Eğer bir akarsu var ise lağım buraya akıyor ve insanlar burada hem kıyafetlerini yıkıyor, hem su içiyor, hem banyo yapıyor, hem de serinlemek için yüzüyor. Turistlerin temiz bir odada kalması, ülke genelinde gecelik 100-150 dolarlık bir harcama yapması demek.
Daha ucuz otellerde kalmak, hem hijyenik olmayan sulardan kullanarak Pakistan’ın genelinde görülen mide rahatsızlıklarını yaşamak hem de sizden önce gelenler tarafından defalarca kullanıldığı halde yıkanmayan çarşaflarda uyumak zorunluluğu demek oluyor. Ancak bu ülkede tarihin en gizemli kabilelerinden biri yaşıyor. Büyük İskender’in kayıp kabilesi Kalaşlar.
Yanlış duymadınız. Fiziksel görünüşleri, inançları ve gelenekleri ile bölgede yaşayan diğer halklardan büyük farklılıklar gösteren Kalaşların, milattan önceki yüzyıllarda Asya’yı fethetmek için Makedonya’dan yola çıkan Büyük İskender’in ordusunun soyundan geldiği düşünülen Kalaşların toplam 4-5 bin kadar nüfusları var. Dilleri ise UNESCO tarafından koruma altına alınmış.
Pakistan’da dolaşırken gölge veren her ağacın altının berber dükkanı olarak kullanıldığını görebilirsiniz. Tepsideki şişelerle dolaşan seyyar satıcılar müşterilerin saçlarını yağlıyor. Zeytinyağı bu anlamda Pakistan’da oldukça kıymetli.
En zenginlerden en fakirine kadar Pakistanlı erkeklerin çoğu her zaman yağlı ve biriantili saçlarla dolaşıyor ve berberlik sadece insanlar için değil. Deve berberliği de dünyanın en ilginç meslekleri arasında Pakistan’da varlığını devam ettiriyor. En bakımlı ve tüylerine güzel şekil verilmiş develer en çabuk satılanlar oluyor. Eski bir binek hayvanı olan develere yüklenen bu özellik günümüzde kamyon ve minibüslere de yansımış. Bir kamyon satın alanlar aldıkları kamyonu trafiğe çıkarmadan önce aylar süren süsleme aşamasına sokuyor. Hatta kamyonunuzun ahşap kapıları yoksa fakir görülebilirsiniz. Bu durum bölüm sonu canavarı gibi trafikte gezinen ilginç kamyonların ortaya çıkmasına neden olmuş. Pakistan’da birkaç farklı sosyal tabaka mevcut ve önemli bir kas sistemin de var olduğunu az önce belirtmiştik. Pakistan’da işler Hindistan’a göre biraz daha farklıdır. Pakistan yönetimi kas sistemin sınırın diğer tarafında yani Hindistan’da sorun olduğunu ve İslam dinine inandıkları için sistemin Pakistan’da bir sorun teşkil etmediğini söylese de Pakistanlı bir kişinin günlük yaşantısına bakıldığında pratikte durumun pek de öyle olmadığı görünmektedir.
2009 yılında Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Komitesine sunulan rapora göre Pakistan Bonded Labor yani bağlı işçilik biçiminde köleliğin devam ettiği az sayıda ülkeden biridir. Pakistan halkı Baradari adı verilen ve siyasi partilerin birbirleriyle ittifakında dahi rol oynayan
kardeşlik sisteminin ve QOM adı verilen kas sisteminin sosyal kimliklerinde önemli bir yeri olduğunu söylemektedir. Bu kas sisteminde ülkedeki en etkili kesim devlet yöneticilerinin çoğunluğunun içinden çıktığı toprak ağlarıdır. Ülkenin her bölümünde geniş topraklara sahip aileler bulunmakta ve neredeyse günümüze kadar Pakistan’ın başına geçmiş olan bütün yöneticiler de bu toprak ağlarının ailelerinden gelmedir. Ülkede halkla hiçbir bağı olmayan ve birçokları için devletten daha zengin olarak görülen iş adamları ve toprak ağları var. Halkla hiçbir bağı olmayan çok zengin kesimin yanı sıra bir de devletin ayakta kalmasını Pakistan’ın varlığının devam etmesini sağlayan iyi eğitim almış, uluslararası standartlarda eğitim veren okullarda okumuş,
aynı zamanda Pakistan milliyetçisi olan seküler kesim oldukça önemli bir nüfusa sahip. En alttaki geniş tabaka ile en üstteki zengin ve cahil tabaka arasında köprü görevi gören bu kesim bugün Pakistan’ın güçlü bir orduya, birçok bilim adamının yetişmesine ve devletin sürekli reform içinde olmasına olanak sağlıyor.
Eğer Pakistan’ın bu aydın kesimi olmasaydı bugün bir Afganistan gibi Talibanlaşmanın önüne geçilemezdi. Pakistan 1980’de nükleer silah gücüne ulaşmış, 1990 yılında da uzaya ilk huylusunu yerleştirmiştir. Aynı zamanda dünyanın en güçlü ordularından birine ve en iyi istihbarat servislerinden birine sahiptir. Ancak tüm bunlara rağmen şiddetli derecede yoksul bir ülke. Çünkü kuruluşundan bugüne ne siyasi bir istikrar sağlanabilmiş ne de halk arasında bütünlük kurulabilmiştir. Hiçbir başbakan görev süresi olan 5 yılı tamamlayamamıştır. Son olarak Asya’da yılın devlet adamı seçilen karizmatik bir lider olarak kabul edilen Imran Han 2022 yılında görevden alınmıştır.
Imran Han Pakistan halkının popüler sporu olan eski bir kriket oyuncusuydu ve kaptanı olduğu takım uluslararası alanda birçok kupada almıştı. Pakistanlı üniversite öğrencilerinin ve reformcularının favorismi olan Imran Han 2012 yılında Asya’da yılın adamı seçilmiş ve dünyanın en başarılı liderleri arasında 3. sırada gösterilmişti. 2018 yılında Pakistan başbakanı oldu. Imran Han klasik politikacıların Pakistan devlet yönetimini aile işine çevirmesi önünde büyük bir engel ve yenilik olarak görülüyordu. Hatta küresel ısınmanın Pakistan ekonomisi ve halkına verdiği büyük zararın önüne geçmek için 5 yılda 10 milyar ağaç dikilmesi projesini başlatmış bu noktada çok fazla adım atmıştı. Öyle ki iklim krizinden dolayı Pakistan’ın kıyı kesimlerinde deniz seviyesi 10 santim kadar yükselmişti. Himalayalardaki buzulların erimesi ve ülkede yaşanan seller ek olarak havaların aşırı ısınması sık sık ölümlere neden olmaya başlamıştı. Imran Han çevre hareketi başlatan önemli bir liderdi ve özellikle gençlerin umut bağladığı bir isimdi. Ancak zaman içerisinde bu durumun doğruluğu sorgulanmaya başlandı. Karizmatik lider birçok söz vermiş olmasına rağmen bunları yerine getirememişti.
Örneğin Başak Yelir Gelmez 120 gün içerisinde yolsuzlukların son bulacağını sayıştayın özerk olacağını söylemişti. Ancak olmadı. Offshore hesaplarla yurt dışına kaçırılan paraların ve kara para aklamaların özel ekiple peşine düşeceğini söylemiş ancak 4 yılda hiçbir adım atmamıştı.
Gıda ürünlerindeki bazı yapay fiyat artışlarının arkasında Han’ın partisindeki bazı vekillerin olduğunun ortaya çıkması, polisin yozlaşmış olduğunu söylemesine rağmen hiçbir adım atılmaması, 5 milyon kişi konut sözü projesinin 20’de 1’inin bile gerçekleştirilmemiş olması, ülkede artan enflasyon arkasındaki halk desteğinin azalmasına neden oldu. Kendisine karşı gerçekleşen ayaklanma ve iktidarı düşürme çabalarını da Amerikan destekli olduğunu söylemiş ancak buna rağmen ortaya herhangi bir delil koyamamıştı. Keza kendisi de 2014 yılındaki hükümete karşı başlayan ayaklanmaları desteklemişti. Hatta Kanada’da yaşayan Tahir-ül-Kadri isimli Pakistanlı din adamıyla birlikte darbenin etkili isimlerinden biri olmuştu. Bunu birçok Pakistanlı unutmamıştı.
Ayrıca İmran Han tüm karizmasına ve ılımlılığına rağmen, Suudi Arabistan ile büyük bir müttefikti. Zaten başbakan olduğunda ilk ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmış ve bir televizyon programında yolsuzluklara karşı ne yapmak isterdiniz sorusuna, elimde olsa Prens Selman’ın yaptığını yapardım diyerek Suudi krallarını örnek aldığını defalarca belirtmiştir. Kısacası İmran Han gençliğin umudu olarak gelmiş fakat hiçbir şey yapamadan arkasındaki desteği kaybetmiştir. İmran Han tüm bu gelişmeler sonunda mücadelesini kaybetti ve meclis tarafından yönetimden alındı. Hatta 21 Ekim 2022’de Pakistan Yüksek Seçim Komisyonu İmran Han’a yabancı ülkelerin liderlerinden ve temsilcilerinden aldığı resmi hediyeleri yasa dışı bir şekilde sattığı gerekçesiyle 5 yıl boyunca siyasi yasak getirdi. Pakistan tarihi boyunca başa geçen bütün başbakanlar ya öldürülmüş ya da indirilmişti. Ancak bunda kendi sorumlulukları da vardı. Çünkü her başa gelen devleti kendi malı gibi görmekteydi.
Bunların dışında ayrı bir kefeye koyabileceğimiz Pakistan’ın ilk kadın başbakanı olan Benazir Bhutto ise maalesef Taliban suikastıyla öldürülmüştü. Benazir Bhutto iki kez Taliban saldırısına uğramış, ilk saldırıda 138 kişi ölmüş ama kendisi kurtulmuştu fakat ikinci saldırıda hayata gözlerini yumdu ve Pakistan büyük bir umudu ellerinden kaçırmış oldu. Şimdi ise Pakistan’daki ekonominin kötü gidişatı onları yeni ve nedense dünyanın en büyük sığmacı nüfusundan birini besleyen Türkiye’ye gelmelerine neden oluyor. Aslında Türkiye onlar için Avrupa’ya transit geçiş yaptıkları bir ülkeyken Türkiye’nin Avrupa ile imzaladığı ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen Suriyeliler gibi sığmacıların Türkiye’de kalmasını zorunlu kılan geri kabul anlaşmasının etkisi ile Türkiye’den Avrupa’ya gidemedikleri için artık buraya yerleşiyorlar. Evet kulağa ilginç gelebilir belki de bilmiyor olabilirsiniz ancak 16 Aralık 2013’te imzaladığımız geri kabul anlaşması sonucunda Avrupa’ya geçmeye çalışan sığmacılar yakalandığında Türkiye’ye iade edilmek ve bizim bakımımız altında kalmak zorundalar.
Peki dostlar umarım hiç başımıza gelmez ama biz gidecek olsak bize kapısını açacak bir ülke var mı? Pakistanlılar da Avrupa sınırlarının kapalı kalmasından dolayı artık Türkiye’den Avrupa’ya geçmek yerine ülkemizin yerlisi olmaya başladılar.
Tabii tek sebep bu değil. Türkiye’nin geçmiş yıllarda vatandaşlık satışı başlatması da Pakistanlı akımının ikinci nedenini oluşturuyor. Ve bu vatandaşlık satışı o kadar utanç verici bir şekilde yapılıyor ki Türk pasaportunun kargoyla Pakistanlı ailelere teslim edilme görüntüleri pasaportumuz bu kadar mı değersiz dedirtiyor maalesef.
Pakistan’daki reklamlarda emeklilik hakkı, ücretsiz eğitim, 100 ülkeye vizesiz gidiş hakkı denilerek Türk vatandaşlığının reklamı yapılıyor. Pakistan’da herkes emekli olamıyor. Nüfusun çok az bir kısmı emekli olabilmiş ve ödenekleri de sürekli kesintiye uğruyor.
Bunun sonucunda Türkiye’de 400 bin dolar değerinde bir konut alan Pakistanlı kendisini, eşini ve 18 yaşını geçmemiş bütün çocuklarını Türkiye vatandaşı yapabiliyor. Tabii ki bu imkanlardan faydalanmak isteyen Pakistanlılar da oradaki mallarını satarak Türkiye’den konut alıyorlar. Umarım Türkiye’deki ev fiyatlarının artış nedenlerinden birini anlamışsınızdır. Aslında Malta gibi ülkelerde vatandaşlık satışı yapıyor. Ancak hem çok daha pahalı hem de her bir kişi için ayrı ayrı ödeme yapmanız gerekiyor. Ülkemizin ekonomik krizde olduğu bu yıllarda ülkeye döviz gidişi olması için böylesine hunharca yapılan vatandaşlık satışı maalesef batmakta olan bir esnafın elindeki malı ucuza satmasından başka bir şey değil.
Umarım bu hatadan hızla dönülür. Sizlere elimden geldiğince Pakistan’ı ve Pakistan halkını anlatmaya çalıştım. Artık hızla Türkiye vatandaşlığına geçen yani komşularımız olacak olan Pakistan halkını tanımanızı istedim.
Umarım videoyu beğenir ve kanalıma abone olursunuz. İyi seyirler.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir