Güney Afrika’da göçmen kavgası nasıl çıktı? #Zenofobi
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=rdjW_dGKGK0.
Beyaz adam, beyaz adam. Ben bu telefonu satıyorum. Sana 5 dolar olur. Çok pahalı. Öyle mi? Evet, çok pahalı. Ne kadar var sende? 5 dolar çok pahalı. Öyle mi? Evet. Tamam. Teşekkür ederim. İşte gördüğünüz bu olay, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde an ve an yaşanıyor.
Şimdi GZT’nin 10.10 serisinde anlatacağım. Dünya oldukça garip bir yer. Yıllarca irtişlikle savaşmış, irtişlik yüzünden canı yanmış bir kıtada irtişlaşabiliyor. Evet, Afrika’dan bahsediyorum. Afrika’da yaşayan ya da bir dönem vakit geçiren herkes bilir.
Beyaz bitiminiz varsa Afrikalıların gözünde zengin biri olarak adlandırılırsınız. Ve sizin tek bir lakabınız vardır, yürüyen para. Bu nedenle yaptığınız aliş verişler bile farklı olur. Yerli birinin 1 dolara aldığı herhangi bir şey sizin için 4 hatta 5 dolar olabilir. Bu durumun bir adı da var, yabancı düşmanlığı. Yani, xenofobia.
Afrika’da daha çok güne Afrika’da gördüğümüz bu durumu muhatabı farklı olan herkes olabilir. Daha çok da Asyalılar. Bugün size Afrika’daki xenofobyanın tarihini ve tüm detaylarını anlatmaya çalışacağım. Hazırsanız 10.10 başlıyor. İçeriye geçmeden yalnızca birkaç saniyenizi alacağız. GZT olarak yaptığımız işi önemsiyoruz ve çok çalışıyoruz. Amacımız da GZT YouTube kanalını 1 milyon aboneye ulaştırmak. Bu da sadece sizin katkılarınızla mümkün. Yol butonuna tıklayarak 1 milyon yol tuttuğumuzda bize destek olabilirsiniz. Bir kişiden ne olur demeyin. Bizim için çok önemli. Şimdiden teşekkür ediyor ve hemen içeriye dönüyoruz. Başlayalım. Daha önce apartheid diye bir şey duymuş muydunuz? Bu kavram kelime anlamı olarak ayrı olmak olarak özetlenebilir. Apartheid resmen irtisal ayrımcılığı savunan bir sistem olarak karşınızda.
1948’den 1994’de kadar Güney Afrika Cumhuriyeti ile buraya bağlı Güneybatı Afrika yani Namibiyada resmi devlet polişkası buydu. Bu gayet uzun seylebilecek süreç ise yakından tanıdığınız bir isim tarafından bitirildi. Nelson Mandela. Ülkenin ilk siyahi devlet başkanı olan Mandela, irti ayrımcı uygulamaların tamamını durdurdu. Apartheid yönetimi ortadan kaldı ve bu hareket de son buldu.
Mandela’nın bir zamanlar siyaların eşit vatandaş olarak görülebilmesi için sarf ettiği çaba bugün onun ülkesinde sifirlenmiş oluyor. Yani Mandela’nın ülkesinde irtilik olması herkes için gerçek anlamda tüyler ürpertici. Girişte kelime anlamından bahsetmiştik. Yabancı korkusu ve nefreti anlamına geldiğini artık biliyoruz. Ancak bu bir fobinin ötesinde psikolojik bir hale evrilmiş durumda. Bunun yaşayan biri kendisine benzemeyen ve farklı kültürlerde yetişmiş yabancıların tamamından korkuyor ve hatta nefret ediyor. Bu başlı başına korkunç bir şey. Hatta irtilikle xenofobik tam olarak bu yüzden dirsek dirseğe yaşamaya devam ediyor. Xenofobik tutumlar içinde olan bir kişi ya da bir grup kendinden olanlar için normal olarak değerlendirdiği bazı durumları bir yabancı için düşmanlıyı meşrulaştırıcı nedenler olarak görebiliyor. Basit bir örnek vereyim. Xenofobik biri tanıdığı bir insanın yere çöp atmasına tepki vermezken başka biri bunu yaptığında şiddetle cezalandırma yoluna gidebiliyor ve bu davranışa hatta çok daha ileri boyutlarına güney Afrika’da an be an şahit olmak oldukça olası. Xenofobi insanlık tarihi boyunca var olan bir gerçeklik. Yabancıların vatandaşlardan farklı olduğu ve dolayısıyla vatandaşlardan daha düşük bir statüye sahip olması gerektiği duygusu olan dişleme politikasına değiniyor.
Yabancı düşmanlığı, vahşeti ve etmik temizlik 1990’larda sosyalist federal Yugoslavia Cumhuriyeti’nin çöküşüne de yol açmıştı. 1641 ve 1853 arasında Japonya’nın ulusal kapatma yani Sakoku polikası yabancılara karşı yabancı düşmanlığı duygularını desteklemiştir. Amerika’da da yabancı düşmanlığı sik sik görülen bir olgu.
Medzere göre Amerikalılar ucuz iş gücü için göçmenlere hikaye duysalar bile aslında aynı göçmenlere şüphe, korku ve nefretle bakıyor. Amerikalılar ikinci dünya savaşı sırasında Japonlardan ve bazı Almanlardan da nefret ederlerdi. Ve bu durum şu an içinde büyük ölçüde değişmiş değil. İtalyanlar ve Doğu Avrupalılar da kendilerine yöneltilen ön yargılardan haklılık payını çıkarmış haldeler. Amerikalıların mevcut korku ve nefret iklimi düşman göçmenlere yönelik sik sik ve açık bir şekilde dünyaya gösterilmeye devam ediyor. Alexandra, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en fakir bölgelerinden biri olarak öne çıkıyor. Ancak yerel halk birkaç kilometre ötedeki ülkenin en zengin ticaret bölgelerinden biri olan Santo’nun gökdelenlerini barakalarından kolayca izleyebiliyor. Neticede Güney Afrika bölgesinin ve komşu ülkelerden insanlar geçimini sağlamak için Santo’nun bölgesine akın ediyor. Ancak fakir halk da bunu bir tehdit unsuru olarak görüp ülkedeki yabancılara karşı eylem veya kampanya yürütmeye başlıyor. Son zamanlarda bölgedeki fakir halk kaçak yollarla ülkeye akın eden düzensiz göçmenlere karşı manifestolar yürütmeye başladı.
Sonuç olarak da yabancı karşı iki grup Alexandra Dudulu hareketi ve Dudula operasyonu grubu ortaya çıkmış oldu. Böylece kendi kaderine bırakılmış yoksul halk bu iki grubu da desteklemeye başladı. Bazı analislere göre bu iki grup tarafından yürütülen erçi kampanyalıların ülkede yeni bir yabancı düşmanlığı akımı ortaya çıkarması gayet olası görünüyor.
2008, bu tip saldırıların zirve yaptığı bir yıl olarak tarihe geçmiş durumda. Bu saldırıların zirve yapmasında çok sayıda farkı neden den bahsedebiliyoruz. Öncelikle Güney Afrika hükümetinin başarısız politikaları birçok süreci olması gereken den daha hizli hale getirdi. Burada Güney Afrika’nın Afrika kıtası için oldukça gelişmiş olduğunu da unutmamamız lazım.
Hatta Güney Afrika, Afrika’nın Avrupası konumunda. Tüm bu gelişmişliğe rağmen ülkedeki siyahiler yani yerel halk ile beyazlar yani yerleşimciler arasında yüksek seviyede bir ilk eşitsizliğinden bahsedebiliyoruz. Yerel halkın %72’sinden fazlası sömürgecilik ve apartheidin bir sonucu olarak yoksulluk sinirinin altında yaşıyor. 2008’de yaşanan xenofobi temelli saldırılar Güney Afrika’yı hem politik hem de ekonomik açıdan ciddi anlamda etkiledi. 2010’da gerçekleşen Dünya Kupası öncesinde bu kriz hali ülkeyi ciddi anlamda imaj kaybına uğratmıştı. Güney Afrikalı halk ülkede yaşadıkları çoğu zorlukların nedeni yabancılardan kaynaklandığını inanmaya devam ediyor.
Bu inançta onları yabancı herkes için düşmanlaştırmaya yetiyor. Burada aktif durumdaki iki grup olan Alexandra Dudulu ve Dudula operasyonu grubu ne kadar farklı olsa da aynı amaçla hareket ettiklerini söyleyebiliyoruz. İkisi de kayıtsız Afrikalı Asyalı göçmenleri ülkeden kovmayı amaçlıyor. Bunu yaparak eş fırsatlarının Güney Afrikalılara geri akmasını sağlayabileceklerine inanıyorlar. Bu inancın ne kadar gerçekçi olduğunu tartışmaya bile gerek yok sanırım. İlk olarak şunu söylemek gerekir. Adında da anlaşılacağı üzere Alexandra Dudulu grubu geçmiş senelerde Alexandra bölgesinde yaşayan fakir halk tarafından kuruldu. Amaçları baştan belli. Bölgedeki düzensiz göçmenlere karşı eylem yapmak ve gerekirse ülkeden ya da bölgeden kovmak olarak özetlenebilir.
Ve bunu yaparken çok şiddetli yollara başvurarak amaçlarını yerine getirmeye çalışıyorlar. Böylece ülkede tansiyon her yükseldiğinde en az 5-10 kişi de şiddetin kurbanı olmuş oluyor. Bu grup sadece ülkedeki yabancıları öldürmekle kalmayıp aynı zamanda iş yerlerini de hiçbir hukuki dayanak olmadan kapatıyor.
Ve verdikleri gerekçe de güne afrikalı olarak yabancılar ülkedeki bütün işleri elimizden çalıyor, açız, geçinemiyoruz şeklinde oluyor. Grubun gücüne dek gerçekleştirdiği tüm eylemlerin yasadişi olduğunu da söylememiz şart. Güne afrikalı yetkililer sessiz kalsa da bu eylem her geçen gün şiddetli bir şekilde giderek artıyor.
Bu grup, 33 yaşındaki Nahla Lax tarafından kurulduğu merkezi Johannesburg’un Soweto ilçesinde bulunuyor. Grubun asil amacı uyuşturucu, kaçakçılarını ve devlet mallarını yasadişi olarak işgal eden yabancıları hedef almak olarak özetlense de grup tıpkı Aleksandra’da olduğu gibi ilgi alanını giderek genişletiyor.
Böylece 2021 Haziran’ında ”Kayetsiz Göçmeleri Bölgeden Temizlemek” adlı bir kampanyayla faaliyetlerine başladı. İlçedeki bütün mahalleleri dolaşarak yabancı kim varsa onu şiddetli bir şekilde dövüyor, sinir dişi ediyor ve hatta öldürüyor. Gördüğümüz gibi iki grup da tırnak içinde aynı davanın peşinde.
Grup üyeleri artık Güney Afrika’da yaşanan yabancılar ülkeyi terk etmeleri, iş yerlerinin isek kapatmalarını istiyorlar. Yabancı düşmani hareketi Güney Afrika’da yeni karşılaştığımız bir olay değil. Bu durum aslında apartheid dönemine dayanan bir irtilik ideolojisi. 2008’de ülkede mültecilere ve göçmenlere yönelik bir saldırı dalgası yaşandı ve bunun sonucu olarak da 60’dan fazla kişi hayatını kaybetti ve binlerce kişinin yerinden edildiğine dair haberler mevcut. Sorunun son zamanlarda tekrar gündeme gelmesinin nedeni tam olarak bilinmiyor. Ancak Güney Afrika’nın ekonomisinin daha da kötüye gitmesi, insanların işsiz kalması ve yaşam pahalılığı nedeniyle yabancı düşmani protestoların arttığını söyleyebiliriz. Sosyal medya ve siyasi elikler Güney Afrika’daki yabancı düşmanlığına katkıda bulunuyor dersek abartmış olmayız.
Mevcut başkan Cyril Ramaphosa gibi önde gelen polis kacılar yabancı düşmanlığının varlığını kabul etmeyip inkar etmeye devam ediyor. Fakat siyasi destek almak ve oy toplamak için yabancılara karşı olumsuz tutumlar sergilemekten de geri durmuyorlar. 2019’nun başlarında Ramaphosa, güzensiz göçmenlere baskı yapma sözü vererek siyasi bir mütinde yabancı karşı ki öfkeyi teşvik etmişti.
Ülkedeki birçok aydın yabancı düşmanlığının siyasi bir silah olarak kullanılmasına karşı defalarca uyarıda bulundu.
Ancak ne yazık ki kulaklar bu çağrıları duymaktan oldukça uzak.
İlk Yorumu Siz Yapın