Rus oligarklar nasıl zengin oldu?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=HXn8JZ3PSmE.
Bir taksici, bir cam temizleyici, bir matematikçi, bir üniversite memuru, bir sabıkalı, bir sokak sanatçısı. Az önce saydıklarımın tamamı çok da uzun sayılmayacak bir sürede Rusya’nın en zengin birkaç ismine dönüştüm. Peki bunlara genel bir isim versek ne deriz? Rus oligarklar, hadi hikayeyi başa sarıp her şeyi en baştan konuşalım. Size bugün Rusya’nın en çok tartışılan, gücü en çok merak edilen ve ülke yönetimindeki yeri tartışmasıyla olan bir güruhu anlatacağız. GZT’nin çok neti Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın tam ortasında Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin hedef tahtasında yer alan oligarkları anlatmak için onlarca farklı kaynağa başvurdu. Ve bu yolculuk bizi yaklaşık 30 yıl önceye götürdü.
1991’in sonlarındayız. Sovyetler Birliği resmen lağ vedilmişti. Tarihin en çok konuşulan devletlerinden biri 70 yılın ardından yalnızca birkaç imza ile tarih sahnesinden silindi. Kremlinde uzun süredir dalgalanan Kızılbayrak yerini Rus bayrağını bıraktı. Bugünden sonra söz konusu coğrafyada hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası oluşan atmosferi birçok farklı parametre üzerinden uzun uzun anlatabiliriz. Ancak en net sonuçlardan biri içeriğimizin de konusu olan oligarkların ortaya çıkış seriveni desek yanılmış olmayız. Sovyetler sonrası Yeltsin döneminde reformlar büyük bir hızda başlamıştı. Serbest piyasa ekonomisine yakınlaşan Rusya, özelleştirmelere de büyük önem atfetmeyi adeta görev bildi. Ama bir şeyler eksikti. Rusya kendi zenginlerini doğurup Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerindeki etkinliğini para üzerinden kurgulamak zorundaydı. Tam da bu noktada KGB ve Politburo’nun uzun yıllar boyunca büyük bir dikkatle takip edip yetiştirdiği isimleri sahneye sürmesi gerekli. Başlangıçta saydığımız tüm isimler tam da burada ortaya çıktı. Rusya kendi oligarklarını tarih sahnesine bir bir yerleştiriyordu. Bugünlerde Rusya Devleti ve özellikle devlet başkanı Vladimir Putin ile olan yakınlıkları üzerinden tanımlayabileceğimiz oligarklar, ülkedeki birçok şeyi yönlendirip birçok kritik kararının altına imza atar duruma geldi.
Hemen hemen tüm dünyanın tepkisine yol açan Ukrayna saldırıları, Rusya’ya uygulanan yaptırımları oligarklar üzerinde de hissedilir hale getirdi. Biden’ın Rus oligarkların suçlarının peşine düşecek özel bir görev timi kurduktan sonra yaptığı açıklama, fotoğrafı netleştirmek konusunda gayet iyi bir örgüt.
Bugün, Rusya oligarkları ve korup liderleri için, bu hükümetin bu hükümetin altında milyarlarca dolar yapmak için, bu hükümetin daha fazla yok. Biden sahip olduğunuz yansları, rüks dairelerinizi, özel jetlerinizi bulmak ve ele geçinmek için Avrupalı müttefiklerimizle birleşiyoruz dedi. Bu açıklamayla Amerika Birleşik Devletleri’nin hedefi belli olmuş, Avrupa’da bu denklemin bir parçası haline gelmişti. Avrupa durur mu? Tabi ki hayır.
Bir kere de Almanya’ya kadar çok sayıda ülke, Rus oligarkların kendi ülkelerindeki tüm mal varlıklarına tek tek el koymaya başladı. Dünyanın belki de en çok tanınan oligarklarından Chelsea klübü sahip Roman Abromovic, klüp üzerindeki tüm haklarını bir çırpıda elden çıkardı. Servetinin 15 milyar dolar civarında olduğu düşünülen Abromovic’in futbol dünyasında Putin’in emriyle girdiği uzun süredir konuşulan konulardan biriydi. Yani evet, göz önünde olsun ya da olmasın Rus oligarklar için kabus senaryosu resmen başladı. Oligarkları yakından tanımak için birkaç ismin mercek altına almamız şart. Sovyet döneminin en önemli petrol şirketlerinden biri olan Yukos’un yöneticisi Mikhail Khodorkovsky ile başlayalım. Bir süre hapistaya atan ancak gücünden neredeyse hiçbir şey kaybetmeyen oligark, 15 milyar dolarlık servetiyle Forbes listesinin en önemli isimlerinden biri konumlu. Bir mühendis olarak iş hayatına giriş yapan Leonid Mihalson da Rusya’nın en büyük doğal gaz şirketlerinden birinin sahibine dönüştü. 73 milyar doları var ve Putin’in tüm enerji hamlelerine onun danışmanlık yaptığı söyleniyor. Vladimir Lisini de atlamamız lazım. Bir kömür madeninde teknisyen olan, metaloloji eğitimi alan bir gençten, Rusya’nın en büyük çelik üreticisi olan Holden’in sahibi olmaya giden ihtişamlı bir kariyer yolculuğu. Putin’in her adımında destek verdiği bu yolculuğun sonu yaklaşık 26 milyar dolarlık bir servete tekabül ediyor. Gazprom’un metal madenler bölümünde orta düzey bir yöneticiyken, bu günlerde 16 milyar doları olan Alişar Osmanov’dan, üniversiteyi 9 yılda bitirip 30 milyar dolarlık servete edişebilen Vladimir Potani ne kadar çok sayıda isimle listeyi genişletebiliriz ancak burada duralım. İsim isim konuştuktan sonra bu isimlerin ve sayamadığımız çok sayıda ismin ortak özelliklerine odaklanalım. Öncelikle neredeyse her ismin ortak özelliği KGB’ye başlı olmak üzere tüm Rus istihbarat bilimleriyle birlikte hareket etmeli. Rus oligarklar tehlikeli gördükleri, sorumlu buldukları her süreçte KGB’ye mutlaka danışıyor, KGB’de onların önünü açmaktan hiçbir şekilde geri durmuyor. Hemen hemen tüm oligarklar gerçekte bildiğimiz iş insanlarına pek benzemiyor. Bu isimlerin tamamı zengin ancak zengin olma biçimleri dünyadaki örneklerin birçoğundan farklı. Onlar şirketlerini kendileri oluşturmayıp Rus devletinden bir şekilde ele geçirmiş durumda. Yavaş yavaş Putin’e doğru geldiğimizi anlamış olmalısınız. Evet, Rus oligarkların tamamının en güçlü ortak özelliğinden şimdi bahsedeceğiz. Tabi ki Vladimir Putin.
Günümüz Rus oligarkları Vladimir Putin’in en güçlü projelerinden biri olarak değerlendirildi. Putin’in yönelgelerine göre hareket ediyor, onun emirliğinin dışına asla çıkmıyorlar. Bu sınırsız sadakatin en güçlü nedeni ise Putin’in daha önce başka oligarklara yaşattığı deneyimlerle özetlenebilir. İyi bir örnek için 9 yıl önce gidip 2013’e bir göz atalım.
Yeltsin döneminin en büyük zenginlerinden olup Putin’le ters düşerek Rusya’dan kaçmak zorunda bırakılan Boris Belazovski, Londra’da süper lüks ve onlarca güvenliğe sahip evinde ölü bulunmuştur. Dünya kamuoyunun Rus istihbaratıyla ilişkilendirdiği bu ölüm oligarklar ve Putin arasındaki ilişkinin işleyişine dair net bir argüman sunuyor diyebiliriz. Yani tüm mesele oldukça basit bir ikileme dayanıyor. Putin’e yakın olanlar ve olmayanlar. Bugünlerde Rus ekonomisinin yaklaşık %50’sine hükmeden Rus oligarkların büyük kısmı varlıklarını körfez ülkelerine kaçırmaya başladı. Körfezde hali hazırda 40 bin civarında olan Rus sayısının birkaç ay içerisinde neredeyse iki katına çıkacağını söyleyebiliriz. Özellikle Dubai’de ticaretlerine devam etmek isteyen oligarklar Putin’in yönlendirmeleriyle yeni iş planlarına hatta yeni kimliklerine dahi kavuşmak üzere.
Yalnızca 23 oligarkın 1 trilyon dolara yakın servete sahip olması ve küçük oligarkların ve kayıt dışı servetlerin bu hesaplamaya dahil edilmemesi gelinen noktayı gayet açık biçimde anlatıyor. Putin’in oligarkları için belirleyeceği yola retasını bu günden kestirmek çok kolay olmasa da Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin aynı anda üzerine plan kurduğu bir güruhun dünya için ne kadar kritik bir öneme sahip olduğu tartışmaya çok da açık bir mesele değil.
Oligarkların yeni çalışma sistemi ve bilinen bilinmeyen tüm servetlerinin akıbetini zaman gösterecek.
Biz içeriğimizi bir Rus atasözüyle bitirelim. Bir Rus çok hızlı zenginleşirse zekaya ihtiyacı kalmaz ve bu onun için sonun başlangıcıdır.
İlk Yorumu Siz Yapın