Joe Biden’ın 1 yıllık başkanlık serüveni nasıl geçti?
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=xXCulJJh3k0.
Bugün, bir kandidat değil, ama bir sorun.
Her şey işte böyle başladı. Bundan yaklaşık bir yıl önce, 2021’in başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nin 46. başkanı Joe Biden oldu. Donald Trump’ın 4 yıl boyunca yürüttüğü başkanlık geriye kalıcı çok sayıda kare, an, söylem ve hatta yaklaşım bırakmıştı.
Dünya tarihinin en farklı politikacı figürlerinden biri gidiyor, yerine 80 yaşına yaklaşmış, siyasi hayatı boyunca çok sayıda gaf ve hatta sorumlu süreçte anılmış bir başka siyasetçi geliyordu. Bu seçim Amerika Birleşik Devletleri kadar dünyayı da derinden etkileyecek bir sürecin başlangıcı oldu.
Ama söz konusu değişikliği yalnızca isimler üzerinde değerlendirmemek lazım. Donald Trump, Joe Biden değişikliği yaşandığı sırada Amerika Birleşik Devletleri daha önce yaşamadığı sıkıntıların tam ortasındaydı. Senato baskının üzerinden sadece birkaç hafta geçmiş, pandemiyi en ağır şartlarda yaşayan bir ülkeye harika işler yapma vaadinde bulunan, çok da genç sayılmayacak bir adam henüz başlangıç sürecinden itibaren tartışılmaya başlanmıştı. Peki bu şekilde başlayan başkanlık yolculuğu bir yıl içerisinde nasıl ilerledi, nereye ulaştı? GZT’nin çok neti, dünyanın en çok tartışılan ülkesine yaklaşık bir yıllık bir yolculuk için hareket ediyor. İçeriye başlamadan küçük bir hatırlatma yapalım istiyorum. YouTube ailemiz 1 milyon hedefiyle yoluna devam ederken, size her gün en az bir özgün içerik sunacağımıza söz veriyoruz.
Abone olmanız bizim için çok önemli. Joe Biden’ın başkanlık serüveni 80 milyon gibi hiç de azımsanamayacak bir oy oranıyla başladı. Bu tarihteki tüm başkanlardan daha fazla sayıda oy alması anlamına geliyordu. Seçime katılanların %56’sı onu desteklemişti. Rear Clear Politics’in 18 Ocak’ta yayınladığı araştırma tam da bu veriyi incelemeye aldı.
Seçim sonrası %56 olan destek, yeminle hemen sonra %52’lere inmişti. 2022’nin ocağına geldiğimizde ise yani bir yılın ardından Biden’a yönelik destek %42’lere kadar geriledi. BBC Kuzey Amerika muhabiri Antony Zuhay ile göre bu, tarihte görülmemiş bir dibe çöküşün en net fotoğrafıydı. Amerika Birleşik Devletleri’nin azımsanamayacak kadar geniş bir kısmı Biden’a oy verdiği halde Biden’dan vazgeçmek için çok beklememişti diyebiliriz. Şimdi yalnızca bir yılda bu kadar büyüyen destek kaybının nedenlerini konuşalım. Düşüşün en güçlü nedenlerinin başında Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’dan çekilmesi geliyor desek yanılmayız. Kalan son askerlerin de ülkeden çekilmesi sonrası 20 yıl süren Afganistan işgali resmen sona ermişti. Pentagon’da yapılan basın toplantısıyla duyurulan gelişme sonrası özellikle sosyal medya Biden’ın yanlış karar verdiğini bas bas bağırır hale geldi. Biden ise tüm bu tepkilere tatmin edici bir cevap vermedi. Hatta bu sessizliği de en az Afganistan meselesi kadar konuşuldu. Biden’ın Afganistan hamleleri Amerika Birleşik Devletleri seçmen tabanında iyi bir karşılık bulamamıştı diyebiliriz. Bu süreci koronavirüsün delta varyantı takip etti. ABD’nin sorumlu sağlık sistemi de denklemek denince günlük birkaç yüz bin ulaşan baka ve sürekli artan ölüm sayıları seçmenin tavrını da baştan sona değiştirdi. Biden’ın Covid-19 ve aşınamaya dair tavırları sürekli olarak eleştirilmeye başlanmıştı.
Buna Trump’ın kendi sosyal medya platformu üzerinden yaptığı alternatifi bol açıklamalar da eklenince Biden için acaba yapamıyor mu soruları da sıklaşmış oldu. Afganistan’ı Covid-19’u konuştuk ancak Biden için asıl sorun ekonomide belirginleşti. ABD 1990’dan bu yana en yüksek enflasyonu yaşarken işsizlikle alakalı çözümleri de sürdürülebilirlikten uzak olarak yorumlanmaya başlamıştı.
Biden’ın ekonomi yönetimi ilk bir yılda sınıfta kaldı desek sanırım çok da abartmış olmayız. Biden’ın bir yılı vaatlerini yerine getirecek mi sorusunu sık sık diyorarak geçti. Özellikle Trump’la en net ayrılığı yaşadıkları göç reformları meselesi başkanın önüne sık sık geldi. Başkanlık seçimi kampanya sırasında Biden’ın vaatlerinden biri ülkedeki sol kesimi kızdıran Trump dönemi politikalarından, göçmen ailelerin ayrılmalarına ve sınırda çocukların gözaltına alınmalarına son vermekti.
Biden bu vaat konusunda sınıfı geçti. Sıfır tolerans politikası sona erdirildi ve gözetim merkezlerinde tutulan çocukların sayısı da hızlıca azaltıldı. Biden’ın bir yılı azalan desteklerle kötü geçmiş olsa da 1 trilyon dolarlık altyapı bütçesini kabul ettirmesi ve hızlı yargı çatamaları olumlu noktalar olarak kayda geçmeye başardı. Ancak ABD’nin Biden dışında görge bir başkanı mı var sorusu Biden’ın ilk 365 günün özetlerinden biriydi.
Başkan yardımcısı Kamala Harris’in Biden’ın net biçimde yönettiği ve ülkenin gerçek karar vericisi olduğu söylentileri hiç azalmadan devam etti. Özellikle Amerikan medyası Harris’i yalnızca bir başkan yardımcısı olarak değil, geleceğim başkanı olarak sunmakta ısrarcıydı. CNN’in Biden kenara çekilirse başkan Kamala Harris olabilir isimli makalesi bu tez için oldukça iyi bir done konumunda.
Harris’in hatta Biden’ın sık sık yaşanan diz çüşmeleriyle Harris’i ABD başkanı olarak tanınlamaları da Biden döneminin tek bir başkanı olmadığını söylüyor gibi. 46. Başkan Joe Biden’ın fırtınalı sayılabilecek bir yılını detaylıca konuştuk. Ancak asıl büyük olay bu bir yılın sonunda koptu. Tüm dünya bir sabah Rusya ve Ukrayna arasında başlayan savaşı uyandı. Tabi bir dünya savaşı söz konusu olduğunda Amerika Birleşik Devletleri’ne denklemek atmamak tek mümkün değil. Joe Biden da savaşın başından itibaren sık sık kamera karşısına geçti. Ancak Rusya’nın işgali karşısında Ukrayna’nın yanında tavır alan ABD’nin asıl amacının ne olduğu masadaki önemli sorulardan biriydi. Hala da öyle. Tarih boyunca özellikle Orta Doğu’da Rusya’nın bugün Ukrayna’da başlattığı işgalleri başlatması ile tanınan bir ülke, Rusya’ya demokrasi ve insan hakları dersi vermekten geri durmuyor. Biden’ın Rusya için kurduğu cümlelerin tamamında özelleri değiştirip Rusya yerine ABD’ye koysak herhalde kimse bu cümle saçma oldu demeyecektir. Biden’ın bu ikiyüzlü olarak değerlendirebileceğimiz tutumunu yaptırımlar meselesi takip etti. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Rus oligarhlarının tüm mallarına el konulması için en güçlü girişimleri başlatan siyasi figür olarak kayıtlara geçti. Biden’ın bu hamlesindeki asıl amacın Rus ekonomisinin Rusya dışındaki tüm hamlelerini ABD saflarına katmak olduğunu konuşmayan yok. Yani Biden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın en karlı tarafı olmak için yoğun biçimde çalışmaya devam ediyor. Önemli toplantılar esnasında sık sık uyuya kalan, uçağa binerken yaşadıklarıyla milyonlarca kez izlenen, sağlık sorunlarıyla alakalı hemen her hafta yeni analizlerle karşılaştığımız ABD’nin son başkanı Joe Biden.
Biden’a ilk bir yıllık için karnesini ABD seçmeni verecek olsa da biz de GZT haber merkezinden bir son durum bilgilendirmesi yapmak istedik. İçerimizi John Perkinson bir ekonomik tetikçinin itirafları kitabından bir alıntı ile bitirelim.
Amerikalılar dünyanın geri kalanı hakkında fazla şey bilmez. Onların demokrasi istediği her yerde para aradığını unutmamak lazım.
İlk Yorumu Siz Yapın