ABORJİNLER – Düş Zamanının Gizemli İnsanları
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=LQAUTxH9BcM.
Aborjinler… Şu yaşlı dünyamızda hiçbir halk onlar kadar gizemli olmadı. Peki gerçekten kimdir bu aborjinler? Çok şaşıracağınız gizemlerle dolu,
tüylerinizi diken diken edecek yeni bir yolculuğa başlıyoruz. 1770 yılında ünlü kerşif James Cook, Avustralya’ya ayak bastığında aborjinlerle karşılaşmış
ve raporlarında onları, evleri olmayan, dağınık halde yaşayan vahşi kabileler olarak tanımlamıştı. Ancak gerçek bundan çok daha başkaydı. Çünkü yapılan genetik ve tarihsel çalışmalar sonucunda bugün biliyoruz ki aborjinler 50.000 yıldır Avustralya topraklarında yaşıyor ve akıl almaz derecede gizemli, derin bir kültür geliştirmişler.
Adaya gelen İngilizler aborjinlerin vahşi olduğunu düşündükleri için onları köleleştirip 100 yıllar boyunca soykırıma maruz tutmuşlardı. Boyunlarına zincirler takılarak, hayvanlar gibi sergilendikleri bu fotoğraf insanlık tarihinin en acı karelerinden biri değil mi sizce de? Fakat İngilizler aborjinleri gerçekten tanıdıklarında tüm dünya ile beraber derin bir şok yaşadılar. İşte heyecan verici noktada burada başlıyor. Aborjinler asla tarım yapmıyor. Sadece ihtiyaçları kadar bitki toplayıp avlanarak yaşamlarını devam ettiriyorlar. Bunun nedeni kendilerini doğanın bir parçası olarak görmeleri ve insanoğlunun dünyada bir misafir olduğuna buradan geçip sonsuz bir hayata gideceğimize inanmalarındandır. Öyle ki misafir olduğumuz dünyayı en iyi şekilde korumamız gerekirdi. Bu nedenle yaşadıkları ekosisteme tek bir noktada bile zarar vermemeye çok özen göstermişlerdir. Aborjinler yaşadığı kabilenin sınırları içindeki en küçük tümsekten sıradan bir çiçeğe kadar her detayı ezbere bilirdi. Daha da ilginci bu detaylar binlerce yıllık şifreli şarkılara öyle bir şekilde yerleştirilmişti ki ilk bakışta anlamsız görünen sözler belli bir çukurda ya da tümseğin yanında anlam buluyor
derin bilgiler veriyordu. Bunlar dünyanın en eski şifreli şarkıları olarak aborjinler arasında on binlerce yıldır nesilden nesile aktarılmaktadır. Bazı aborjin şarkıları ancak yılın belli bir günü belli bir saatte söylenince anlaşılabilir. Bu şifreleme yöntemi dile kolay, elli bin yıllık bir kültürün birikimi. Ne kadar derin olabileceğini siz düşünün.
Aborjinler kıyafetle dahil olmak üzere hiçbir maddi eşyayı bulundurmazlardı. Avlanmak için bir mızrak, balta, bumerang, yaşamak için çavılardan yapılmış bir ev onlar için yeterli. Şimdi daha ilginç bir konuya giriyoruz. Aborjinler için konuşarak iletişim kurmak tek iletişim yöntemi değildir. Renkler, desenler, dövmeler, şifrelenmiş yaşam tarzı en az konuşmak kadar önemli bir iletişim türüdür. Hatta daha da ötesi vardır. Telepati Telepati, beş duyu organının yardımı olmadan beyin aracılığıyla yapılan iletişime verilen isimdir. Bu size ilginç gelebilir. Ancak aborjinler üzerinde yapılan geçmişteki birçok testte bunun ispatlandığı öne sürülmektedir. Telepati yeteneğinin gelişmesinin en önemli nedenlerinin, inlerce yıldır konuşma dışında çeşitli iletişim teknikleri geliştirmiş olmaları ve yalan söylememeleri olduğu düşünülüyor. Öyle ki aborjin dillerinde yalan kelimesinin karşılığı bulunmamaktadır. Marlon Morgan’ın yazdığı ve gerçek hikayelere dayandığını iddia ettiği bir çift yürek isimli kitapta aborjinlerin nasıl telepatik iletişim kurdukları örneklerle anlatılıyor. Örneğin avlamak için çeşitli noktaya pusuya yatmış kalabalık aborjin grubu ilginç bir şekilde yaklaşan sürüdeki aynı hayvanı aynı anda hedef almış ve bunu birbirleriyle konuşma mesafesinin çok uzağında gerçekleştirmişlerdir. Bir başka örnekte ise Avustralya’nın yırtıcı timsahlarının olduğu bir nehirden geçmek için timsahlarla telepatik bir iletişim kurarak kendilerine yol açtıkları anlatılmaktadır.
Eğer dünya üzerinde telepatik iletişim kurabilecek olan tek bir toplum var ise bunlar ancak aborjinler olabilir. Maddiyattan kopuk, yalandan uzak, kendilerini doğanın bir parçası olarak gören ve yazıları olmamasından kaynaklı çeşitli iletişim yöntemleri geliştirmiş bunu on binlerce yıllık geçmişlerinden beri içselleştirmiş olan aborjinler gerçekten de bunu başarıyor olabilirler. Gizemleri bu kadarla da bitmiyor.
Aborjinler nesillerdir çöllerde ve ormanlarda çıplak ayakları üzerinde yaşayan bir halk. Doğayla bütün neşik yaşamları bedenlerimizi yorumlamak için onlara bir çok farklı teknik öğretmiş. Örneğin bir insanın bıraktığı ayak izine bakarak onun yaşını, cinsiyetini, sağlık durumunu rahatlıkla söyleyebilirler. Ayrıca su onlar için en değerli doğal kaynak. Çölde hayatta kalabilme kabiliyetinin zirvesine çıktıkları için günlerce susuz yaşayabilirler. Çok az su kullanmak zorunda olduklarını iyi biliyorlar. Aborjinler bilgilerini nesilden nesile şifreli şarkılar, danslar ve bu şifrelerin yerleştirildiği mekan bütünlüğü ile aktarıyor demiştik. O kadar ilginçtir ki 20.000 yıllık doğa olayları, kuyruklu yıldız kayıtları kesintisiz olarak aynı şekilde bugüne kadar gelmiş ve yapılan bilimsel çalışmalarla bilgilerin doğruluğu da kanıtlanmıştır. Hatta nesli yaklaşık 16.000 yıl önce tükenmiş olduğu bilinen bazı hayvan çeşitleri bile hala Aborjin şarkılarında günümüze kadar anlatılmıştır.
Bakın bu gördüğünüz yer 4700 yıl önce Haburi meteorunun düşmesi ile oluşan bir krater. Sözde anlatımları o kadar derindir ki buraya meteorun düşmesi bile hikayelerinde geçmektedir. Aborjin erkekler bugün bile bu kraterin olduğu yere gitmeyi reddediyor. Çünkü insanların kutsal yasaları çiğnemesinden dolayı ateş şeytanının insanı sığır eden bir sesle güneşten gelip buraya düşerek birçok insanı öldürdüğüne inanıyorlar.
Bu olay farklı hikayelerinde anlatılmaktadır. Aborjinler düş zamanı adı verilen bir inanca sahipler. Düş zamanı varlıkları dünyayı yaratmış, insana ihtiyacı olan bilgiyi öğretmiş, insan ve hayvan karışımı varlıklar olarak tasvir ediliyor. Aborjinler için kutsal kabul edilen birçok yerde binlerce yıllık düş zamanı varlıkları çizimlerini hala görüyoruz.
Ölümden sonraki yaşama inanıyorlar. Aborjin kabileleri korrobori adı verilen ve önceden belirlenmiş bir düzenle dans ederek, müzik çalarak ve şarkı söyleyerek düş zamanı varlıklarıyla bağlantıya geçiyorlar. Bu törende sahnelenen oyunlar, müzikler, danslar her kabile de farklı oluyor ve kutsal sayılıyor. Bu yüzden korroboriye başkalarının katılması ya da izlemesi yasak. Bu ayinlerde düş zamanı sahneleri canlandırılıyor. Aynı zamanda aborjinler gök cisimlerini ve uzayı kutsal kabul ederler. Her gök cisminin onlar için farklı anlamları vardır. Efsanelerinde tasvir ettikleri bazı varlıkların göklerden indi anlatılmaktadır. 50.000 yıllık dünyadan kopuk yaşantılarında ne gördüler, ne yaşadılar hepsini tam olarak bilmiyoruz. Ama bizim gibi dünyanın geri kalan halklarının hiç şahit olmadığı kadar ilginç olduğu aşikar. Gördüğünüz yer ise Ayers Kayası olarak bilinen ve benzerleri gibi aborjinler için kutsal olan yerlerden biri. Her bölümünün nasıl oluştuğu aborji nefsanelerinde anlatılmaktadır. Dağcıların yoğun ilgisinin olması aborjinler arasında büyük rahatsızlığa neden olduğu için 2019 itibariyle artık burada tırmanış yapmak hükümet tarafından yasaklandı. İyi ki de yasaklandı. Dünya üzerinde yaşayan en ilginç kabilelerden birisi olan aborjinleri görmek ise hiç kolay değil. Bir aborjin kampı ancak özel izinle ziyaret edilebilir. Eğer ziyaret için özel bir sebep belirtebiliyorsanız toprak konseyine yazıp 4 ile 6 hafta arasında cevap beklemelisiniz. Rezerve kampları dışında az sayıda aborjin misyon evlerinde yaşamaktadır. Bir kısmı da çöllerdedir. Küçük bir uyarı daha. Trenle yolculuk ederken geçilen küçük kasabaların istasyonlarında rayların dipine oturmuş cansız gözlerle kameralara, trenlere ve kalkan tozlara bakan aborjinler görebilirsiniz. Bazı yerlerde turistleri durmamaları ya da bakmamaları için uyaran levhalar vardır.
Bu uyarılara aldırmayan birçok kişi araçlarına gelen taşlara katlanmak zorunda kalmıştır. Nüfusları bugün 300-400 bin civarında olan aborjinlerin 1967’ye kadar dışlanması ve büyük eziyet çekmeleri nedeniyle şehirleşmiş aborjinler arasında suça yatkınlık çok fazladır. Dışlanmanın getirdiği bu sonuç telafi edilmeye çalışılıyor. Aborjinler gerçek anlamda 1999 yılında tam haklarına kavuşmuşlardır. Hala tam olarak anlaşılamamış olan aborjinlerden insanlık her geçen gün daha yeni şeyler öğreniyor. Bu arada bir duyurumuz var. Yeni açılan Ufak Tefek isimli YouTube kanalı başarılı bir ekip tarafından bu hafta yayın hayatına başlayacak ve sürprizlerle karşımızda olacak. Size de tavsiye etmekten mutluluk duyarız.
Eğer Ufak Tefek kanalına abone olmak isterseniz buraya tıklayarak kanala gidebilir, isterseniz sabit yorumdaki ya da video açıklamasındaki linke tıklayarak yeni açılan bu kanala ulaşabilirsiniz.
İyi seyirler!
İlk Yorumu Siz Yapın