YOUTUBE Selçuk Geçer kanalının
Asgari ücret 9 bin miş l ekonomist selçuk geçer
isimli videosundan fısıltılanmıştır.
Bu tür içerikleri ve daha fazlasını görmek için videoyu beğenip abone olmayı unutmayın…
Yorumlara da yazının linkini paylaşarak bize destek olabilirsiniz.
Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=vwsjAOFiIZY.
Genel itibariyle son dönemde hükümetin işveren tarafında hareket ettiğini görüyoruz. İşçi temsilcisinin de işverenden yana olduğunu görüyoruz. İşin kötü taraf. Yoksulluk sınırının 26.000 lira olduğu bir ortamda 9.000 lira gibi bir asgari ücret açıklanırsa bu insanların daha da fakirleşeceği anlamına gelir. Önümüzdeki 1-2 ay içerisinde yeniden yeni bir zamla düzeltme yapılacağı anlamına gelir. Başka bir açıklaması yok. Bir takım şeylerin altını çizelim. Bu işler psikolojiyle falan olmaz, matematikli olur.
Biz gelişmiş ülke olduğumuzu iddia ediyorsak matematiğe bakacağız. Sayın bilginin, bakan bilginin açıklamasına göre artık asgari ücret onun açıklamasına göre bakın. Diğer verilerin hepsini yok sayarak söylüyorum. Onun açıklamasına göre asgari ücret ortalama ücret haline gelmiş Türkiye’de. Yüzde 38’de. Yüzde 38’in önce bir yüzde 2’lere, yüzde 3’lere hadi hadi zorladınız. Yüzde 5, yüzde 6’lara indirilmesi gerekiyor. En önemli konulardan birisi bu. Asgari ücretin toplam çalışan içerisindeki payının azaltılması gerekiyor. Ortalama ücretin yükseltinmesi gerekiyor.
Asgari ücretin de minimum matematiğe baktığımız zaman yoksulluk sınırına göre belirlenmesi gerekiyor. Oradaki matematik de belli aslında bakarsanız. 4 kişilik bir ailede 2 kişinin çalışmadığını kabul edelim çocukların. Anne ve babanın da asgari ücreti evlerine getirmek zorunda olduklarını kabul edelim. İkisinin maaşlarının toplamı, yoksulluk sınırını ya yakalamalı en kötü ihtimalden bahsediyorum ya da geçmedi, doğru olanı geçmesi. Geçtiği an itibariyle evet doğru bir asgari ücret uygulaması yapılıyor denilebilir.
Bunun öyle psikolojik falan bir sınır da yok. Bunun matematiksel bir sınırı var. O matematiksel sınır da bize gösteriyor ki, Türk işin açıkladığı yoksulluk sınırına göre konuşuyorum. 26 bin bölü 2. Yani 13 bin lira asgari ücretin olması gereken yer orası. Disc de buna bağlı olarak 13 bin 200 liralık bir asgari ücret açıklaması yaptı. O bile yeterli değil bu arada. Çünkü önümüzdeki dönemdeki yüksek enflasyonu o da karşılamayacak.
Yoksulluk sınırı yukarıya doğru giderken maaşlarımız sabit kalmaya devam edecek. Hani 13, 13 bin 200 lira günü kurtarır ama yılı kurtarır mı, apayrı bir tartışma konusu. Tabii bu ayrıca bir sopa olarak da kullanılıyor. İşte işçiye 13 bin lira, 12 bin lira, 11 bin lira gibi bir maaş verilirse iş veren işçi çıkartır. Enflasyon patlar falan gibi böyle bir takım açıklamalar var. Bu tamamen kandırmacadır. Tamamen kandırmacadır. Altını çizerek söylüyorum.
Birincisi eğer ki iş veren işçi çıkartacaksa o 13 bin liraya göre işsizlik fonundan, işten çıkartılan insanlara fondan bakın devletin kasasından bile değil fondan para ödenir. Birincisi bunu bir tarafa koyalım. O fonu biz boşuna doldurmadık maaşlarımızda. O fon yol yapılsın, köprü yapılsın diye de yok orada. İşsizlik fonundan iş verene kaynak aktarılsın diye de yok. İşsizlere ödenmesi için var. Madem iş veren işçi çıkartıyor o zaman oradan karşılanır. İkincisi çok daha önemli bir şey söylüyorum.
İş veren işçiyi usulsüz bir şekilde çıkarttığı zaman devlet nerede? Bunu da oturup konuşalım. Yani devletin denetim mekanizmaları devreye niye girmiyor? İşçi çıkartırmış iş veren çıkartamaz kardeşim. Çıkartıyorsa yerine eleman alamaz dersiniz. Bakalım işlerini yönetebiliyorlar mı görürüz. Üçüncüsü madem iş vereni de sıkıntıya sokmak istemiyoruz ki iş veren de sıkıntıda. Yani onları da bir anda böyle çöpe atalım demiyorum. O zaman devlet olarak dersiniz ki kardeşim biz sizin asgari ücretli çalışanınız üzerindeki
vergi, SGK primlerini vesaireyi üstleniyoruz. Zaten o zaman 1-2 bin lira bir fark kalıyor. Bunu da siz üstleneceksiniz birlikte bu işin altından kalkacağız dersiniz. O zaman iş vereni de mağdur etmemiş olursunuz. Ama siz hiçbirini söylemeyeceksiniz bütün topu işçiye atmaya kalkacaksınız. Çalışanı atmaya kalkacaksınız. Sadece işçiye çalışana mı atıyorsunuz? Hayır. Memura da atmış oluyorsunuz. Emekliye de atmış oluyorsunuz. EYT diye de atmış oluyorsunuz. Yani diyorsunuz ki bu işin bedelini dar gelirli ödesin kardeşim.
Öyle bir dünya yok. Kaynak yok diyorlar. Hangi kaynak yok? Birincisi işsizlik fonu var kaynak olarak. İkincisi devlet oraya buraya bir yıl para harçıyor şu anda hükümet. Son bütçede gördük bunu. 564 milyar liralık bir faiz ödemesi var tek başını. O faiz ödemesini yapmayın o zaman işçiye verin. Ya da kardeşim garanti ödemelere bir yıl para ödüyorsunuz. En son bildiğim 20 milyar dolarlara vurmuş durumda. O ödemeleri yapmayın beyefendiler biraz beklesinler. Önce kendi yarattığınız bu fakirlik sorununu çözün. Kendi yarattığınız diyorum çünkü bu fakirlik sorununu birebir TÜİK’in açıkladığı yanlış enflasyon rakamları oluşturdu. Eğer ki enflasyon zamanında doğru bir şekilde açıklanmış olsaydı işveren de ona göre zamlarını yapmak zorunda kalırdı. İşçi de emekli de aklınıza gelebilecek herkes de satın alma gücünü bu kadar kaybetmemiş olurdu. Siz bunun üzerine örtünüz, örtünüz, örtünüz. 4-5 yıldır her mecrada uyardık yapmayın etmeyin diye. Üstünü örtünüz, örtünüz.
Şimdi bunun bedelini yine dar gelir diye, orta gelir zaten yok onları ödetmeye çalışıyor. Olmaz böyle bir şey kardeşim. Formüllerini tekrar söylüyorum. Yapacağınız şey belli. Denetim getirirsiniz öyle kafasına göre işçi çıkartamaz. Onun yanında işveren de dersiniz ki senin vergi maliyetlerini, SGK maliyetlerini bir süreliğine ben üstleniyorum. Sen de bu arada işçi falan çıkartmayacaksın kardeşim. Çıkartırsan canına ot tıkarım diyeceksin. İkinci sopayı söyleyeyim şimdi size. Enflasyon patlar. Niye enflasyon patlıyormuş efendim? Sadece maliyetleri işçi giderleri mi oluşturuyor? Ürün giderleri diğer girdi maliyetlerin hiçbir etkisi mi yok? Onlar artmaya devam etmeyecek mi? Bugün işçiye siz 5500 lira verseniz bile yarın öbür gün enflasyon artmayacağını mı düşünüyorsun? Yok. Enflasyon artmaya devam edecek. Burada başka bir kandırmaca yapıyorsunuz. Bunu yapamazsınız. İşçinin hakkını vereceksiniz. Ama bunu benim burada konuştuğum gibi savunan bir işçi temsilcisi olmadığı için 8000-8500 lira gibi rakamlar konuşuluyor.
Bir de bizim gibi gerçekleri konuşanlara tukaka demeye çalışıyorlar. Ya onlar bir şey bilmiyor. Siz bir şey bilmiyorsunuz. Siz insanların nasıl geçindiğini bilmiyorsunuz. Nasıl hayatta kaldığını nasıl hayatta kaldığını bilmiyorsunuz. Etmek 10 liraya dayanmış hala çıkmışsınız. 8000 liralık asgari ücreti konuşuyorsunuz. Ya Türkiye’de asgari ücret yok artık. Asgari ücret eşittir. Ortalama ücret olmuş diyoruz. Ona da cevabınız yok. 13000 lira, 14000 lira hatta 15000 lira yapmanız gerekiyor asgari ücreti. Normal koşullarda. Bu kadar hayat pahalığı varsa.
İstanbul’da ev kiraları 4000-5000 liradan kıy isentlerde başlıyor. Ankara’da keza öyle, İzmir’de öyle, Anadolu’nun her yerinde o ev fiyatları almış başına gitmiş. İnsanlar bağırmamıyor. Elektrik, doğal gaz su faturalarını ödeyemediği için bir yıl evin elektriği, suyu, doğal gazı kesilir. Ondan sonra çıkacaksınız diyeceksiniz ki size 8000 lira yeter. Ne münasebet? Bakın hesap yapıyorum şimdi size. Matematik ortada. 5500 bölü 100 yapın. Yani %1’ni bulalım. Çarpı 123 yapın.
Yani devletin yeniden değerlemesini koyun bunun üzerine. Kaç para çıkıyor? 6765 lira. Artı 5500 lira. Eşiptir 12265 lira çıkıyor zaten. Devletin yeniden değerlemesiyle çıkan rakam bu. Neden bahsediyorsunuz siz? Devlet yeniden değerlemeyi, yani gerçek enflasyonu %123 olarak belirleyecek. Bütün zamlarını buna göre yapacak. İş verenler de bakın göreceksiniz. Yeniden değerlemeye göre zamlarını yapacak. İşçinin maaşı artsın ya da artmasın. Aha da buraya yazıyorum. İşçinin maaşı artsın ya da artmasın. İş veren %123’lük zam mı yeni yılda yansılacak göreceksiniz. O arada işçi kesimine %50 zam vereceksiniz. Memur kesimine %50 zam vereceksiniz. Ülkenin komiseri, öğretmeni 10.000 lira, 12.000 lira maaş alacak. Diyeceksiniz ki ama bizim tasarruf yapmamız lazım. Tasarrufu başka yerden yapın kardeşim. Niye hep işçiden, emekçiden yana yapıyorsunuz tasarruf? Bana önce %50, 55, 60’lık enflasyon nerede var? Onu bir gösterin bakayım.
Türkiye’nin enflasyonu %84 çıktı. Nerede %50’lik enflasyon? Onu bana bir gösterin önce. Yok. Peki %84 üzerinden gidelim. 5500 bölü, bakın matematik yapıyorum ben başka bir şey yapmıyorum. 5500 bölü 100 çarpı 84. Eşittir. 4620. 4620 aklınızda tutun. Artı 5500 eşittir. 10.120 lira yapıyor. Devletin enflasyonu bu ya. Hadi geçtik yeniden değerlemeyi falan. Hani yeniden değerlemeyi de geçtik.
%84’e göre yapsanız 10.120 lira yapıyor. Biz %84’lık enflasyon mu yaşıyoruz? 10.000 liranın altında bir rakamı nasıl konuşursunuz sizce? Eğer ki 10.000 lira ve altında asgari ücret açıklanırsa bir ay sonra yeniden düzeltme yapacaklar. 11-12.000 lira yapacaklar. Bunun kaçanı yok. Göreceksiniz AK Parti’nin, Milletçi Hareket Partisi’nin şu anki iktidar partilerinin oyu en az %3-4 düşecek. Millete sopa mı gösteriyorlar? Milletin de sopası var. Seçim sopası var. Ne diyorlar? Enflasyon patlar sizin yüzünüzden.
Sizin yüzünüzden işsizlik patlar. Öyle mi kardeşim? Sizin yüzünüzden de siz patlarsınız. Oy vermesinler. %3-4 puanlarınız bir düşsün aşağıya görürsünüz o zaman ne olduğunu. Enflasyon zaten kaçınılmaz. 13.000 lira asgari ücret yaptığınız için enflasyon olmayacak. Diğer girdi maliyetleriniz çok yüksek olduğu için enflasyon olacak. Türkiye üretmediği için enflasyon olacak. Türkiye her şeyin üzerine 2 kat 3 kat vergi koyduğu için enflasyon olacak. Türkiye yeniden değerlemeleri %123 açıkladığı için enflasyon olacak.
İşçiye yapılan zam yüzünden enflasyon olmayacak ki. Yani işçiye zam yapmadığınız doğal gaz fiyatları sabit mi kalacak? Benzin fiyatları mazot fiyatları sabit mi kalacak? Ekmek fiyatları sabit mi kalacak? Un, buğday fiyatları sabit mi kalacak? Gıda fiyatları sabit mi kalacak? Gübre fiyatları sabit mi kalacak kardeşim? Ne yiyorlarsa içiyorlarsa bize de söylesinler vatandaş olarak da biz de onlardan yiyelim içelim. Biz de dünyayı böyle güzel görelim. Türkiye şu anda enflasyon açısından dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip. Kim ne derse desin.
Düşürülmüş faiz oranlarımız bizim eş değerimiz olan ülkelerin arttırılmış faiz oranlarından yüksek şu anda. Politika faizinden bahsediyoruz. Piyasa faizine dönersek %40’lar %50’ler civarında artık kredi faizleri konuşuluyor. Ona rağmen bankalar kredi vermekten imtina ediyor. Vermiyorlar, kredi vermiyorlar, kullandırmıyorlar. Real sektör bas bas bağırıyor, tüketçi krediye ulaşamıyor. Olağanüstü fiyat hareketleri var, olağanüstü finans hareketleri var. Alın işte borsada görünen tablo.
Şu anda dolar kuru normal koşullarda bakın bugün itibariyle dolar kurunun olması gereken yer 24 lira bu enflasyonla. 24 lira. 18 de tutuyorsunuz ve bunu bakan diliyle itiraf ediyorsunuz. Sayın Nebahat’in açıklamalarıyla itiraf ediyorsunuz. Dış dijerde açığınız almış başına gitmiş 110 milyar dolara dayanmış. Cari açığınız 70 milyar dolara doğru koşuyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek cari açıklarından birisini vermiş durumdayız. Veriyoruz. Geçen yıl da yüksekti, bu yıl da yüksek kalmaya devam ediyor.
Bütçe borçlarına bakıyorsunuz 3.8 trilyon liraya geldin. 3.8 trilyon lira diyorum. Önümüzdeki yılla ilgili bütçe yapıyorsunuz. Bütçede 600 milyar liralık bütçe açığı görünüyor ki çok daha üzerine çıkacak seçim yılı olduğu için. 564 milyar liralık bir faiz gideriniz var tek başına. Faiz giderleriniz ana para giderinizi geçmiş durumda. Merkez Bankası rezervlerinizin dolmuş hali dolmuş hali şu anda. Eksi 40 milyar liranın üzerinde svaplar haricinde. Neden bahsediyorsunuz siz ya? İşsizliğiniz %20’leri geçmiş. Genç işsizlikten bahsediyorum. 6’lı işsizlik %19. Normal işsizliğe bakıyorsunuz çifthanenin altına indiremiyorsunuz. Enflasyonunuzun inmiş hali %84. Üretici enflasyonunuz %150’lerde geziyordu. %38’e düştü diye bayram havası estiriyorsunuz. Firmalar batmak üzere. İnsanların burasına gelmiş. Girdikleri markette her gün fiyatlar değişiyor. Her gün fiyatlar değişiyor. İnsanlar satın alma güçlerini tamamen kaybettiler.
Orta gelir seviyesi yok oldu. Dar gelir seviyesi iyice dibe vurdu. Bugün ülkenin başkomiseri ya başkomiseri 18.000 lira maaş alarak yoksulluk sınırının neredeyse yarısındı. Bu ülkenin öğretmeni 12.000 lira maaşla şu anki yoksulluk sınırının neredeyse 3’te birindir. Ne yiyorsunuz içiyorsunuz siz ya? Bize de söyleyin biz de içelim onu. Biz de yiyelim onu. Biz de hayata güzel bakalım. Türkiye ekonomik verileriyle dünyanın en kötü ülkelerinden birisi şu anda. Kimse kusura bakmasın.
Biz eskiden Güney Afrika ile Arjantin ile Brezilya ile kıyaslanıyorduk. Şimdi Uganda ile Mozambik ile Zipvan Bey ile kıyaslanıyoruz. Nereden bakarsanız bakın kötü durumdayız. CDS’imiz 600’ün altına indi diye bayram havası estiriyoruz. Rusya’nın savaştaki Rusya’nın CDS’i 200’lerde. Ukrayna’nın CDS’li şu anda 150-200’ler arasında. Kredi notu olarak baktığınız zaman dünyanın en kötü, en çok kredi notlarından birisine sahibiz. Üstelik Türkiye, dünyanın artık ilk 20 ülkesinden birisi değil kimse kusura bakmasın. 20’den aşağıya düşüyor. Malezya gibi, Endonezya gibi ülkeler yanımızdan geldiler geçtiler. Son 20 yıl içerisinde Çin süper güç haline geldi. 70’lere kadar krizlerle uğraşan Çin son 20 yılda süper güç haline geldi. Türkiye son 20 yılda bütün kazanımlarını kaybetti. 1928-38 Aralığında kurduğumuz her şehirimizin avucumuzun arasından kayıp gitti. Neden bahsediyorsunuz?
Yani bu ülkenin sümer bankı yok oldu, bu ülkenin tekeli yok oldu. Bütün yerli milli bankaları yabancılaştı. Bu ülkenin sektör bankaları yok oldu. Bu ülkenin sanayi firmaları, önemli ağır sanayi firmaları yabancılaştı. Bu ülkenin enerji firmaları yabancılaştı. Bu ülkenin tank palet fabrikası bile yabancıların eline geçti. Soruyorum size, bir tane yerli sigara var mı? Bir tane yerli alkollü ürün var mı? Hadi bunları geçtik, gidelim market raflarına bakalım. %80’inden fazlası yabancıların eline geçmiş durumda.
Şirketler yabancıların. Neden bahsediyorsunuz siz ya? Ne içiyorsunuz kardeşimiz? Bugün işçiye, emekçiye, memura, emekliye bir kuruş zam yapılmasın. Bakın 5500 lira olarak tutulsun maaş. Yeni yıl itibariyle o zam furyasının hepsini göreceğiz. Kimse, kimse bu enflasyonu, bu hayat pahalığını
Emekçiye yapılan halka, vatandaşa yapılan zamma bağlaması.
İlk Yorumu Siz Yapın