"Enter"a basıp içeriğe geçin

Asırlık Baklavacı | Nadir Güllü Kimdir?

Asırlık Baklavacı | Nadir Güllü Kimdir?

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=FrehAuIh7NY.

Çıraklığı Gaziantep’te babamın yanında ilkokulda fıstık yiyerek başladım. Babamdan duydum, oğlum zahmetsiz rahmet olmazdı. Eğer ben o günlerde yılsıydım, bugün de gelemezdi. Hiç yılmadım, usturarma saygı duydum. Harika lan arkadaşlar. Eyvallah. Önemselmek için önemseyeceksin.
Bizim meslek eğmek ister, güç ister, dikkat ister, ikna ister, ille de sevgisler. İşe değil yapan işçi derler, kafasını kulağı kışa olan usta derler, yüreğini, ruhunu koyma zanatkar derler. Zanatkar ustalar çok zordur. Yüreğinin ruhunu koymak çok zordur. Bizim meslekte ya bir işin aşığı olacaksın, ya muhtacılığa olacaksın. Elin açtı, kalbin açtı olacak. Mesela tüccar ruhu taşımayacaksın. Esnaf ruhu. Şimdi ben su bereket dediği para alma bak. Galata çekecek korkunç para veriyor bana, hayır diyorum. Doğal olmuyor bir şey satmam diyorum. Ustalarımın ve babamızın dedemizden gelen ruhu taşı diyorum ben. Yani üretirken yemeden iyidirmemek, yönetirken başında durmak,
pazarlarken de çok kaliteli yapıp hesaplı satmak. 1954 İstanbul doğumluyum. Her konuda da bir ustaydı babam. Büyük bir zanatkardı. Marangozluk, cam değiştirme, demir döküm her yerse biliyordu. Büyük ahçıydı. Bir gün çatıda cam değiştirmeye kalkmış. O terli terli o olay çatıda maalesef o rüzgarlava da babam zatürre olmuş.
Bir İstanbul havası rutubet olduğu için sen demiş dostluğru Urfa Antep gibi yerlere git proya. Zaten babam Antep’li. O zaman babam Antep’e gidiyor. Hatta dedem rahmetli annemi, bizleri bırakmıyor. Nasıl olsa yaşamaz demişler babam için. Sonra dedem rahmetli bakmış ki babamda bir şey yok. Biz Antep’e göç ediyoruz. Dükkanı o zaman Küstülar’a bırakıyor ve Antep’te yaşamaya başlıyoruz. İlkokul, ortaokul, lisyon, Gaziantep’te bitirdim. Çıraklığı Gaziantep’te babamın yanında ilkokulda fıstık ayırtlayarak başladım. Sonra ortaokul çıralarında babam beni sebze meyve almaya, gurmeyi orada öğrendim. Gurme demek her yerden her ürünü yemeyen, özellikle hamleliklerden ürünleri seçen, araştırmacı kişilere gurme denir. Yani baklava bir her baklava yemez. Özellikle nelerdir, içindeki olan malzemeler nelerdir,
yeme şeklini de yapan kişilerdir. Yine de yanında öğreneceksin. Görmeden olmaz, yaşayacaksın. Lisyeti bitirdim. İstanbul’a geldim. Babam dedi ki, oğlum ya adam gibi oku ya da çıraklık yapacaksın. Ben de ticareti seviyordum esnafla. Peki baba dedim, tepsi kamaya başladım. İşte bir inşaatın temeli neyse, bizim mesleğin temeli bulaşıkçılıktır. Neden? İnanmamış tepsiden tabakta bir şey çıkar mı? Önemsiz etmek için önemsiz edeceksin, bunu öğrendim. 45 sene oldu. 70’li yılların sonunda açtık. Şu an İstanbul’un birçok ünlü firmaları bizim dükkanında 40 sene, 50 sene çalışan kalpli falardır. Daha sonra ayrıldılar, yer açtılar. Babam onlara ellerinden geldiğine kadar yardımcı oldu. Üretimde de çalıştım. Sonra kasadarlık yapardığım abim çok büyük ustaydı.
Benden daha tecrübeli, daha bilgili, çok zekiydi. Nadir dedi, gel biraz daha üretimde çalış, öyle kasaya getirdi. İşte o beni çok yoruldu. Üretimde çalışıp duş aldıktan sonra yorgun argın kasada durmak beni yoruldu ama bir noktada kalkılırdım. Daha sonra üretimin çeşitli kademelerine çalıştım. Satış yerinde bulundum. Halen yaşım 66. Hem satışta hem üretimde. Az olsa mutlaka bulunuyorum.
İşimin başında olmaya çalışıyorum. Üretimde çalıştıkken sadece çıraklıkta şu zorluğu çektim. Tabii eski ustalar çok daha sertti. Kardeşim patron çocuğu isen patron çocuğu onu bil. Çıraklık yapacak. Ama yılmadım. Babamdan duydum, oğlum zahmetsiz rahmet olmaz derdi. Eğer ben o günlerde yılsıydım, bugün de gelemezdim. Hiç yılmadım. Ustalarıma saygı duydum.
Hatta bir gün ustam birinden tokatta yerim. Zil çalardı. Birinci zil fıstıklı, ikinci zil cevizli, üçüncü zil kaymaklı. Zili bir tutuklu yapmış. Zil iki sefer çalmış. Ben bir diye fıstıklı getirdim. Bir tane attı, ben cevizli istedim diye. O usta şimdi 60 yıldır bize çalışıyor. 6 yıldızı var. Onun çırağı 5 yıldız, onun çırağı 4 yıldız. Her yıldız 10 yıl. Onun çırağı 30 yıldız.
Şimdiki 2 yıldızlara 20 yıllıklara çıraklıyoruz. Kaliteli bakımın sırrı 3 ayrılır. 1. İşin başında duran patron. Patron işin ustası olacak. Bu 1. Yöresinde mevsiminde ham madde. Bir de işi bilen eğil ustalar. Patron herkes olur. Ama herkes ust olamaz. Ham maddeler yöresinde, mevsiminde olmadan olmuyor. İşi bilen eğil usta ve işin başında durmak.
Bizim meslekten ne acıdır ki bazı meslek grupları diğer işlere el atıyorlar. Bizim meslek onu affetmiyor. Kesinlikle bizim meslek eğmek ister, güç ister, dikkat ister, itina ister. İlle de sevgisler. Onun için bizim annemle yemeği ne güzel sevgiyle yaptığı için. 20 çeşit dakikada ürünü çıkarıyoruz. Hiçbirinin pişme dakikası ve derecesi, şeker derecesi aynı değildir. Bizim mesleklerde el senatlarında standart olmaz. Zaten onun için el senatları yaşamıyor. El senatları onun için zor. Şimdi bu cep telefonu, bu bilgisayar çıktığından beri gençler, yeni gençler kolay para kazanmanın yoluna bakıyorlar. Şubem yok ama dikilebiliyorum. Bizim ismimiz Karaköy Gülloğlu Nadir Gülli diye geçer. Şube niye açılır? Ürün satmak için açılır. İstanbul’un her semtine, Türkiye’nin her şehrine, dünyanın birçok ülkesine zaten yolluyoruz.
Daha yeter artık. Şimdi İstanbul’da da hepsini ben satarsam, diğer bu işi yapanlara da satmamız lazım. Can Boğaz’dan gelir. Hatırsızlığı bir hakikattir. Deniz malzeme ve ekstit sireyitina ile hazırlanmış günlük tatlılar yemek istiyorsanız, dünyayla tanınmış Garcante’nin ünlü baklavasını bir atlılık maviçli olan Gülloğlu’ndan yiyiniz. Kazan büyüdü mü lezzet küçülür. Bu çok önemli. Bakın taşı denen suyun gücü değil, damların sürekliyidir.
İşi sürekli güzel yaparsanız zaten silmişler harikuluyor. Kendi içinde şube açıyorsunuz zaten. Her sene 100 kilo 200 kilo satışını artıyorsa zaten kendi içine şube açıyorsun. Okyanustan yota bildiren yük gemileri transik geçiyorlar değil mi? Marsilya, Napoli, Kire ve Karaköy’de kumaya şirketleri var. Bunların görevi, bu geçen yük gemilerin yaşasını vermek. Hangi ülke nesi meşhursa bildiriyorlar.
Hız kesiyor gemi, motor yüklüyor. Biz kumaya şirketine veriyoruz, o gemi hız kesiyor. Dededen tonrebe’de gemi kaptan müşterilerimiz var. Bir, İstanbul’da şu anda Karaköy’deyiz. Civarımızda 50 tane 5 yıldızlı otel var. Bu otellerin aççıları davetlerde müşteriler bizim sübeviye ve baklavalarımızı sunuyorlar.
Üç, düğün, nişan, sünnet, mevlid gibi toplu alışlar var. Mesela kız istemelere baklava gider, maçlara baklava gider, düğünlere gider. Mesela Dubai’de nişan’a da gidiyor, Sivas’taki düğüne de gidiyor. Bu kargo kürtü ile şimdi internetten para yapıyor. Meksikadan Japonya’ya kadar, Sivas’tan Brezilya kadar, Beykoz’dan Silivri’ye kadar, her yere gidiyor. Enine değil, ikine büyüme böyle oldu. Amerika’ya geçenlerde bir baklava 19 saatten 20 saatten gitmiş. İşletmeden iş yaparsanız, Japon’dan herkesten farklı iş yaparsanız marka oluyorsunuz. Baktım şeker hastalığını çoğalmaya başladı. O zaman şeker hastalığını araştırmasını yaptım bundan 20-30 sene evvel. Tipi Dak’ta, tıp fakültelerinde, teknolojilerinde çok çalıştım. Yasal belgeli, ruhsallı şeker hastalığı baklava çıkarttım. Sonra çölyek hastalar için çıkarttım. Daha sonra veganlar.
Sonra kış baklavası, bu korona ya da böyle zencefil, çarçın, garamfil olan, soğuk demleme, portakal olan bir baklava. O da tutuldu. Sonra gençleri kazanmak için bu soğuk baklavayı çıkarttık. Çikolata alnıklı. Bir de gene gençleri kazanalım diye, ambülgerte bir bol fıstıklı baklava çıkarttık. O zaman ne oldu? Benim müşterim Karaköy’ün 7’den 77’yi oldu.
Her kesim oldu. Yani Orta Direkt’e geliyor, Durumu Yolanda geliyor. Her kesimden durum olan insanlara karşıladık. Böylece koronadan önce 3-5 bin kişi ulaştık günde. Bizim markanın dünyanın her yerinde bilinir oluşu, daha doğrusu bu tesisten sonra, dünyanın birçok ülkesinden gelip bizi çekmeleri, başta Discover, CNN, El Cezire, BBC, Neşir Geografi gibi kanalların bütün dünyaya yayması, Türkiye’nin her yerinden vasının çekmesi, bir anda adres marka ve şahıs markası oldu. Sorumluluk sahip olun, sadakatli olun. Kimsenin yaptığı işte gözünüz olmasın diyorum. Sürekli hile sağlayın. Sahiplenmek, savaşmak, sözlü neler olmak,
bir de simayenik gülümsemeni sevmeyesi olmaz.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir