Aynı anda 2 yerde olunabilir mi? Prof. Dr. Zafer Gedik yanıtladı
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=V70RTILdgW8.
Peki Zafer Hoca şey diyor, bu Nobel’in verime geliştirdiği olarak bunu makroskopik ölçekte kanıtladılar diyor. Ne demek makroskopik olacak? O da makroskopik şey mesafe açısından yani beleşsizliklerin ihlalini giderek daha uzak mesafelerden. O ne mesafe Oğuz? Yani şu an… Bir santim, bir kilometre, bir milyon kilometre? O uzak mesafede yani uzayla haberleşme mesafesinde olduğumuza göre uzaklıkları düşünebiliriz. Fakat siz makroskopik deyince o başka bir şekilde de anlaşılıyor. Demin Erkcan hocanın bahsettiği noktada bir ekleme yapmak isterim. Kuantum mekaniği nerede bir tip de klasik mekanik başlıyor sorusu bundan 50 yıl önce başka cevaplanıyordu. Bu yıllarda başka cevaplanıyor. Çünkü Zaylinger İstanbul’a geldiğinde seminerde bahsettiği şey atom değil, moleküllerin girişimiydi. Yani 60-70 tane atomdan oluşan, karbon atomundan oluşan birisi 60 olunca şey tam futbol topu oluyor aynı şekilde. Dikiş yerlerine bakarsanız bunlar bir elektron gibi bir ışık taneci, foton gibi girişim yapıyor. Dalga gibi davranıyorlardı.
Orada hatta şöyle bir soru cevap geçmişti konuşmamızda. Biz burada neye bakıyoruz? Aslında o topun tam orta noktasına, merkezine bakıyoruz. Dolayısıyla büyük cisinden aslında nesine baktığımıza bağlı olarak kuantum özelliği görebiliyoruz. Aradan bir herhalde 10 yıl ya da öyle bir süre geçmişti. MIT’den bize bir astrofizikçi geldi.
Gravitasyonel dalgaları gözlemeye çalışıyorlardı ve bir anten inşa etmişlerdi. Yanlış hatırlamıyorsam bu 40 kilo civarında bir makroskopik bir şey neredeyse bizim kadar. Ama bunu o kadar iyi yalıtmışlardı ki ve bunun kütle merkezin hareketine bakıyorlardı. Ve bu hareketin kuantum mekaniksel davranmaya başladığını söylemişti. Yani o kadar dışarıdan yalıtmışlar ki belki tek tek atomlara, moleküllere baktığınızda klasik gibi gözüküyor bize.
Ama nesine baktığınızda yani bir başka örnek vermek gerekirse büyük bir belki bir gök cisminin, kütle merkezinin bile böyle davrandığını görebiliriz ve bu konuda bazı hesaplamalar var. Bu tür sapmalar olabilir mi diye. Kuantum mekanikler de bittiğini bilmiyoruz ve gözüken o ki yıllar içerisinde gelişime baktığımızda böyle bir bittiği yer yok.
Aslında ölçme ile gördüğümüz şey ölçüm aleti ile kuantum sisteminin birbirine dolaşması, parçacık sayısının artması ile ilgili bir şey. Parçacık sayısı deyince yalnız aklıma bir şey daha geldi. Bu da üstümde bu Nobel Metin ile Atıf da bulunduğunuz için. Bell bu çalışmalarının bir kısmında CERN’deydi. Çünkü parçacık fiziğiyle diğer alanlarla ilgileniyor.
O sırada bunları yapıyor ve meşhur bir Bertelman’ın çorapları diye bir hikaye vardır. Birlikte çalıştığı Bertelman’ın her gün farklı iki çorabı var. İki ayağına iki farklı çorap giyiyor. Birisi işte yeşil, öbürü kırmızı. Hatta yıllar sonra bununla ilgili bir resmi dibiyle görebilirsiniz. Bertelman artık yaşlanmış, beyaz saçlı ve o çoraplarını gösteriyor. Bu tabii ikili sistem için doğru demin söylediğimiz yazı, tura gibi. Fakat eğer daha fazla sayıda parçacık olursa daha enteresan şeyler olmaya başlıyor. Hatta bu yaz bizim bu Foça’da Bilimler Köyü’nde bu konuda bir anekdotumuz olmuştu. Bir öğrencimiz herhalde ismi vermemde sakınca yoktur. Ekim Bilircan’ın bir kalem seti var. Gelir böyle açar hani nasıl şeflerin bıçakları olur onda böyle onlarca kalemler. Her renkten bir sürü vardır. Şöyle bir şey düşünelim. 3 tane kırmızı kalem, 3 tane de yeşil kalem alalım. Ve arkaya götürelim. Yine aynı şekilde bir süper pozisyon. Hangi elde ne olduğu belli değil. Bu da bir süper pozisyon. Buna GHZ Grimberg Horn Zeilinger durumu diyoruz. Bu da bir dolaşık durum. Ama eğer siz 3 tane aynı renk yerine, 2 tanesini aynı birisinin farklı renk yaparsanız, yani 1 tane yeşil, 2 kırmızı, aynı şekilde bunun yerini değiştiriyorsunuz. Bu sefer orta parmak yeşil, sonra yüzük parmağım yeşil. 3 tanesini toplarsanız şöyle ilginç bir durum var, gösterilmiş bir durum. Hem kuramsal hem deneydi. Belli bir anda sadece bir kaleme dokunarak bunu buna çeviremiyorsunuz. Ama diğer ikili de mesela her şey birbirine dönüşebiliyor. Bu da kullanılan bir yöntem. Yani parçacık sayısı artınca dolaşıklığın da çeşitleri artıyor. 1’den fazla çeşit. Bunlar şey gibi düşünebiliriz. 3 tane halka düşünün. Bunlar 2 çeşit birbirine dolanabilir. Hepsi aynı şekilde birbirine bağlanabilir. Birisinin kestiğimiz 3’ü birden ayrılır. Bu GHZ. Bir de bunları 2, 2, yani bu yüzükle bu yüzüğü. Sonra 3. yüzüğü yapamayacağım maalesef. 2 elim var.
Bu ikisine giren başka bir yüzük düşünün. Birisini keserseniz öbür ikisi kalır. İşte bu birisi yeşil, ikisi kırmızı olan da bu ikinci çeşit. Ekim Bircan’ın kalemleri esprisi de bundan dolayı. Nobel Metin’i de bir yerde belki görmüşsünüz o GHZ. 3 tane yukarı, 3 tane aşağı diye bir şey var. Aslında bununla ilgili.
Evet. Evet. Evet. Ya şimdi bu şey, hani dolaşıklık durumunun tuhaf tarafı şu. Belki hani bu şeyi biraz daha farklı bir yönde anlatmak istersek. Bir şey söyleyeceğim. Bu doğal bir şey mi, yapma bir şey mi? Dışarıdan müdahale mi dolaşılabilirler ne? Yoksa kendi kendine dolaşılık olabilirler mi?
Yani sonuçta hani doğanın kendi içerisinde belli süreçlerin sonucunda ortaya çıkan parçacıkların birbirine dolaşık olması son derece doğal bir şey. Atomdaki elektronlar değil mi? Evet. Yani bu hani şey hatta az önce şöyle başlamıştık. Bu 1926’da işte Heisenberg, Schrödinger falan bu adamlar da onu mesela Helium atomunda fark etmişler. O yüzden dolaşıklık, doğanın doğasını da olan bir şey. Ama tabi bizim burada söylediğimiz özel durumlar insan olarak bize en pratik, en uygulaması ilginç olan aynı zamanda doğayı en köşeye sıkıştırıp da nasıl bir ilginç özelliği varmış diye bulmaya çalıştığımız durumlar.
O yüzden de hani gene hani fizik kanunlarının içerisinde doğal olanın haricinde de biz böyle onu dürttürüp sistemi hadi bakalım sen böyle bir şey olabiliyor musun diye de baktığımız oluyor tabii ki. O sayede de işte bir sürü teknoloji çıkartmış oluyoruz. Orada şöyle bir durum var hani doğada varsa da biz onu kullanamıyoruz. Ya şu an ki benim bildiğimde öyle bir deney yok. Kullanamıyoruz yani. Ya biz haftalarca… Tabii tabii laboratörde biz haftalarca uğraşıyoruz dolanık fotonları ya da ne bileyim farklı parçalıkları dolanık hale getirebilmek için. Siz kendi ürettiğiniz dolaşıklıkları kullanıyorsunuz ama doğada da zaten dolaşık sistemler var. Aslında belki şeye dokunabiliriz yani daha çok bugünkü konumuz Nobel olduğu için ve beleşitsizlikleri mesela Kadir hocanın bahsettiği biz kendimiz kullanmamız için
bizim kendi oluşturduğumuz dolaşık mesela foton çizgilerimiz. Bu mesela beleşitsizliklerinin ihlalinde ilk başta Klauser ve arkadaşı bunu yapıyor sonra devam ediyor. Aspen’in yaptığı şey buradaki konuşulan üç tane problemden bir tanesi tam bununla ilgili. Buradan bir çift çıkardık diyorsunuz bir foton çifti bu buraya gidecek bu buraya gidecek ve bir takım ölçümler yapacaksınız.
Bir dakika burada bir dedektör var burada da bir dedektör var algılayıcı bu algılayıcı burada bir fotonun bir şeyini ölçtüğünde nereden biliyoruz ki diğeri de diğer fotonunkini ölçüyor belki başka bir çiftin bir parçacını ölçüyor veya bu buraya giderken diğeri yolda yok oldu bir şey oldu.
İşte bu bu problem doğada bunlar eğer biz kaynağını biliyorsak kullanabilir fakat başka şeyler var doğada dolaşık çiftlerin iki farklı kaynak tarafından eminmesi çok ilginç sonuçlara yol açıyor. Belki daha ileride keşfedeceğimiz şeyler de var ama bir fikir duymuş olabilirsiniz EPR işte Einstein Podolsky Rosen için kullanılan bir kısaltma.
Bir de E.R. var Einstein Rosen ikisi yine aynı isim işte R’ler bizim İstanbul’a gelen R Einstein Rosen Einstein Denklemleri Genel Görecelik Kurumlulukları Denklemleri çözdüğümüzde bugün solucan deliği dediğimiz ilk çözümleri buluyorlar birer köprü bunlar.
E.R. eşittir. Bunlar uzay zamanda yani şey gibi. Yani şöyle diyelim çok özür dilerim oraya girdim solucan deliğinin bizim fizikteki literatürdeki profesyonel ismi E.R. köprüsü Einstein Rosen köprüsü.
E.R. eşittir EPR diye bir denklema bu bir denklem değil yani E.C.Kara gibi bir denklem değil. Sembolik bir denklem. Burada iki fizikçinin adı çok geçiyor işte bu şey Maldasena ve Saskind. E.B. bunu burada şey anlatmaya çalışıyorlar ya bu iki uzak nokta arasındaki ilişki aslında bir köprü kanalıyla uzay zamandaki bir köprü kanalıyla olabilir diye onları buraya ne getirmiş demin iki hocamızın bahsetti doğadaki dolaşık çiftlerle ilgili şöyle bir sorun.
Elimizde bir dolaşık çift var doğada oluştu veya işte Kadir hocanın laboratuvarında oluştu. Bunlar gidiyor. Burada bir tane kara delik var. Burada da bir kara delik var. Bu bunu yiyor bu da bunu yiyor. Ve bunlar devam ediyorlar.
İkisi birden yemeğe devam ediyorlar şişiyorlar ama günün sonunda dediğimiz belki 100 yılın sonunda ikisi de çok miktarda dolaşık çift paylaşmaya başlıyor. Ve sonunda kara delik çok az serbestlik derecesi var bunlardan bir tanesi. Speed dediğimiz ama bizim anladığımız anlamda hani speed deyince dönme gibi düşünme biraz daha karışık bir şey bu.
Bunlar arasında bir ilinti yani kara delikler arasında bir dolaşıklık diye bir fikir var. Hatta bir grup bilim insanı evrensel çekimin kuantum teorisinde buradan gidebiliriz düşüncesindeler.
Ölçülebilir bir şeyler hesapladığınız sürece tabi ki her yol mümkün. Dolayısıyla doğadaki dolaşık çiftler önemli.
İlk Yorumu Siz Yapın