"Enter"a basıp içeriğe geçin

Babası emekli olunca çelik devi oldular

Babası emekli olunca çelik devi oldular

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=WGHJ1adUrNw.

Ben testereyi de kullanabilirim, miçte kullanabilirim. Tamam biz satıyoruz, para kazanıyoruz ama ne kazanıyoruz? Aslında benim için zor değil, onlar için zor bir durum bu. Güven kaybedeceğimize para kaybederiz. Çünkü her şey şirket, her şey çalışmak, her şey para demek değil. Elifte İstanbul doğumlu memur bir babanın kızı. Babamız emekli polis memuru. Aslında bizim başarı hikayemiz orada başlıyor.
Babamız emekli olduktan sonra arabasını satıyor, emeklik rahmetini de alıyor ve bir demirci açmaya karar veriyor. Büyük bir cesaretle tabii ki, belki mesleki olarak aslında bomboz manlığını getirdiği bir cesaretle şirketi kuruyor ve başarılı oluyor. İlginç bir şekilde, hiç bilmediği bir işte çok başarılı oluyor. Şirketi belli bir yere getiriyor. Üç kardeşiz, iki erkek kardeşim var. Onlar biraz daha önce başladılar, sektöre on yıl önce başladılar. Ben biraz daha geç dahil oldum eğitimim gereği.
Aslında ben tibir laboratım. Tamamen farklı bir sektörden mezunum, farklı bir iş yaptım, kısa bir çile. Daha sonra, onlardan on yıl sonra ben de sektöre dahil oldum. Ve ondan sonra aslında Eko Demirçeli’nin hikayesi farklı bir yere evrildi diyebilirim. Çünkü bir kadın gözüyle artık şirketin yönetimine başlandı. Benim dahil olmamdan sonra biraz daha düzenli, biraz daha komünistallaşma sürecimiz başladı. Aslında hikayemiz de buradan sonra başlamış oldu.
Aslında orada biraz daha annemin yönlendirmesi vardı bizde. Benim annem çok cesurlu insandır. 12 yaşından beri iş hayatında. Uzun süreler çalışmış bizim doğumumuza kadar. Ticareti de yapmış eski dönemlerde. Onun da cesaretiyle aslında 47 yaşında kuruyor bir şirket. Aslında büyük başarı hikayesi orada bizim. Kuruyor ama o dönemde de ülkede bir ekonomik kriz başlıyor. 2002’den bahsediyoruz. Bir yıl sadece uçakları saydın der. Hep söyler bunu.
Hiçbir şey kazanamamış. Sadece şirketi de öndürebilmiş. Ama ondan sonra ilginç bir şekilde başarılı olmuş. Çünkü hep söylüyorum insanlara güven duyuluyorsa o insanlar başarılı olabiliyorlar. İnsanların güveniyle aslında bir yerlere gelmiş. Tedarikçilerimizin ona güvenmesiyle bir yerlere gelmiş. Sürekli desteklenerek bir yerlere gelmiş. Ki ben de öyleyim. Babamdan aldığım aslında soyadının itibarıyla insanlar bana güvendi ilk başta. Tabii ki ben kendi güvenimi sağladım sektörde ama ilk başta tabii ki babamızın soyadının güveniyle başladık biz.
O itibarla başladık. Böyle de devam ettik. Yani iyi ki babamız yapmış diyoruz aslında. O zaman çok korkmuştuk. Ben 20 yaşındaydım o zaman. Üniversiteye yeni bitirmiştim. İşte bir tane arabam var, bir emekli maaşım var. Ne yapacağız? Batarsam köyüme giderim demiştim. Hepinizin bir mesleği var. Bu arada hepimiz ayrı ayrı okullardan mezunumuz. Bir kardeşim işletme mezunum, bir tanesi radyo televizyon mezunum. Ben tübbi laborantım. En kötü hepimizin bir altın bileziği vardı.
Bunları da tabii ki düşünerek zamanında belki o memur kültürüyle garanti işlerimiz olsun diye hepimizi ayrı ayrı okuttu. Meslek dışı da okuttu. Bir ticaretsi de öğretti bize sağ olsun. Ondan sonra bu günlere geldik. Eğitim hayatımız çok iyi geçmedi. Niye geçmedi? Memur, babamız, polis sürekli farklı şehirler dedik. Her yıl farklı bir okulda okurduk. O yüzden okula çok adapte olamadım. Aslında çok başarılı bir çocuk değilim. Böyle orta sınıf giden bir çocuktu. Çünkü her yıl okul değiştiriyorduk. Biz okula alışınca timers çıkardı. Başka yerlere giderdik. Yine en son İstanbul’daydık ama orayı kazandığım için okudum açıkçası. Çok istediğim bir meslek değildi ama mesleğim olsun diye okudum o dönem için. Kısa bir sürede yaptım. İyi de bir hastanede yaptım. Başarılı da oldum. Orada da başarılıydım ama daha sonra tabii sektöre dahil olunca bıraktık. Çünkü işler iyi gitmeye başladı. Bize de ihtiyaç olmaya başladı.
Farklı personeller alacağına. Çocukların çalıştırmaya başladı. Tabii aile şirketleri böyledir biliyorsunuz. Ben orada sekreteryadan başladım. İlk süreç öyle. Nasıl başladınız derseniz. Asla patlımın kız olarak koltuğa oturmadım. Ben kabul etmedim bunu. Oturabilirdim. İşi tamamen öğrenmek istedim. En hattan başladım. Ben mavi yakadan da çok şey öğrendim. Beyaz yakadan da çok şey öğrendim. Öğrendiğim her şeyi yanımıza çalışan personellerimizden öğrendim. Asla bu konuyla ilgili bir eğitimim yok. Bir işletme eğitimim yok. Meteorojim endisisi eğitimim yok. Doğal ben alaylıyım bu konuda. Sekreteryadan sonra muhasebe öğrendim. Birazcık muhasebe yaptım. Çünkü şirketin muhasebesini vermek şirket sahipleri için çok önemli. Ondan sonra satış yapmaya başladım. Çok hoşuma gitti satış. Satış çok keyifli adam benim için. Satıştan sonra satın almaya döndük. Satın alma bitti. Finans başladı. O da 2018’de başladı. Zor bir durumdan geçiyorduk o dönem ülke olarak. Biraz finans eğitimi almaya başladım o zaman. Finans eğitimi almaya başlayınca şirkette bazı şeylerin aslında yalnız gitmeye başladığını gördüm.
Çünkü dediğim gibi babam memur ama işletmeyi bilmiyor. Finans bilmiyor, muhasebe bilmiyor. Tamam bir şeye atılmış ama bu kadar büyüceğini de tahmin edememiş. Şirketler büyük ihtiyacı sorunları da büyümeye başlıyor ve gerçekten profesyonel olarak yönetilmesi gerekiyor. Ya biz bunu dışarıdan bir profesyonel olarak yapacaktık ya da biz eğitilecektik biz yapacaktık. Ben kendim eğitmeyi tercih ettim. Ve şirketi kurumuşalaştırma sürecine soktum o dönem 2018’de. Çok iyi eğitimler aldım. 2 yıl danışmanlık aldım. Farklı insanlardan, iş iyi bilenlerden. Ondan sonra zaten şirketimizin tamamen büyüme süreci başladı. Ondan sonra farklı bir yere evlendik. O zaman iki şubemiz varken şimdi 6 şubemiz var. Biraz zorunluktan gelmiştim. Babamın istediği için geldim aslında. Çünkü dışarıdan baktığınız erkeke giyen bir sektör. Çok temiz bir sektör değil. Hani bir kadının topukla yakalanızı giyip gezemiyorsunuz ofislerde, plazalarda değilsiniz. Postallarınızı giyiyorsunuz, kasketinizi takıyorsunuz, aşağıya iniyorsunuz, yukarı çıkıyorsunuz ama çok sevdim gerçekten.
Bu bir biraz erkek giymen bir sektör. Burada da başarılı olmak aslında benim hoşuma gitti. Ben 30 yaşında tamamen hayatımı değiştirdim. 30 yaşında bir gün kalktım, geri dönüp baktım. Dedim bu ben değilim, bu benim hayatım değil. Ben işte yemek yapacağım. İşte çocuğumu okula göndereceğim. Akşam çocuğum eve gelecek. Ödev yapacağız, gideceğiz. Bu benim hayatım değil, bu ben değilim dedim. Ama o bir gün de oldu ve tamamen değiştim ve sabah kalkıp farklı bir yerde buldum kendimi.
Tamamen 90 derece hayatım o gün değişti benim. Bir gün de değişti, iki de değişmiş. Birçok şeyden vazgeçtim 30 yaşımda. İyi ki vazgeçmişim. O zamana kadar biraz daha pasif, hayır demeye bilmeyen, insanlar ne derse peki. Hani kırılmasın insanlar, üzülmesin insanlar diyen bir kadındı. Ama dedim bir gün de değiştirdim kendimi. Sadece bir günde. Sürekli bir huzursuz yaşıyorsunuz. Yani mutlu değilsiniz, huzsuzluk aslında. Yani ait olmadığınız bir yerde, ait olmadığınız bir hayatı yaşıyorsunuz hissi var. Onu anladığınız anda biraz da tabii cesaret lazım bunun için. Herkesin yapabileceği bir şey değil. Çoğu insan, çoğu kadın maalesef bunu cesaret edemiyor. Tamam 30 yaşında hayatımı değiştirdim dedim ama 32 yaşında başladım sektörü. Bu da benim biraz daha hızlı hareket etmemi, biraz daha fazla yorumluluğumu sağladı. Çünkü zamanım yok diye düşündüm. 20 yaşında başlayan birine göre 10 yıl geriden başlamış oldum.
Biraz hızlı gittim. Belki biraz daha erken başlayabilirdim hiç zaman kaybetmeden. Ama belki de o zaman başlasaydım bu Elif olmazdım. Bu başarıyı elde edemedim. Çünkü zorluklardan geçmem gerekiyormuş demek ki hayatımda. Doğru zamanda oldu ama isterdim. Belki biraz daha erken başlamayı isterdim hayata. Babımızdan kaynaklı bize bir güven vardı sektörde. Bizim çok sadık müşterilerimiz zaten vardı. 25 yıllık, 20 yıllık müşterilerimiz hala bizim müşterilerimizdir. Ama şirket önünü göremeden hareket eder bir durumdaydı. Kurum sallaşma sürecinde kadar. Tamam biz satıyoruz, para kazanıyoruz ama ne kazanıyoruz? Ne kadar kazanıyoruz? Bunu hiç kimse hiç bir zaman bilmiyordu şirkette. Dolayısıyla yatırım yapmak için bir cesaretimiz yoktu. Bir şube daha açalım ama yapabilir miyiz yapamaz mıyız? Tamamen fiziklerimizle hareket ediyorduk. Şimdi tamamen rakamlarla tamamen fizibilite çalışmalarıyla hareket ediyoruz.
Bu da dolayısıyla daha hızlı büyümeyi, uykum sallaşmayı sağladı tabii ki. Ben bunu sağladım şirkette. Bir adım atıyorsam biz bunu hazır mıyız? Bunu biliyoruz. Hazır değilsek yapmıyoruz zaten. Aslında benim için zor değil onlar için zor bir durum bu. Çünkü ben zaten sağlıklı, mentolarak çok güçlü bir kadınım. Ben aslında onları zorluyorum birazcık ama kadının olmasından onları biraz daha ölçülü kılabiliyor.
Karşılarına bir kadının olması, ne kadar güçlü bir kadında olsa, ne kadar başarılı görseler bir kadınla konuşurken daha farklı davranabiliyorlar. Onlara biraz daha zor oluyor. Onların hareketlerini kısıtlayan bir durum aslında. Yapacaklarını kısıtlayan bir durum bu. Hiç zorlanmıyorum ben sektörümle alakalı. Çünkü dediğim gibi ben en alt kademeden başladım. Ben testereyi de kullanabilirim, miç de kullanabilirim, kamyonet de kullanılabilirim, kamyon da kullanılabilirim. Herkesin yaptığı, mavi yakınında, beyaz yakınında yaptığı her işi yapabilirim. Her alanda çalıştım çünkü ben. O yüzden benim için çok zor bir şey yok. Biz kendi markamızda satış yapıyoruz. Bizi ayıran en önemli özellik bu. Biz Çeli’yi hamayla üretmiyoruz. Evet ama fason üretimi yaptırıyoruz. Özellikle yurt dışında kendi istediğimiz kimyalara göre, kendi istediğimiz normlara göre üretimi yaptırıyoruz. Çeli’ye de ekol markasını koyuyoruz. Aslında bir makine biter, makine bittikten sonra çelikteki sorunu anlayabilirsiniz. Müşterimiz geldiği zaman işte bu çelikte bir sorun var denildiğinde bir dakika işte biz fabrikaya soralım. Burada bir sorun var mı demiyoruz. Buyurun yeni malzemenizi veriyoruz diyoruz. Ondan sonraki bizim sorunumuz oluyor. Bizim farkımız bu ama farklı bir yere gittikleri zaman bu ürünü ben üretmedim. Ben böyle fabrika ile görüşeceğim. Bu sorunu onlar çözmeye çalışacağım. Sonrasında sizin sorunu çözeceğim gibi bir şeyle karşılaşıyorlar. O yüzden ben biraz daha tercih ediliyorum. Güven kaybedeceğimize para kaybederiz.
En büyük şeyim bu. Hani hiç önemli değil miyim için para kaybetmek edebilirim ama insanların güvenini kaybetmek için çok önemli. Beni görüp aslında işte işi anlamıyor. Kandırabildiniz gibi düşünenler oluyor tabii ki. Şimdi olmuyor. Şimdi biraz daha tanınırım tabii ama sektörün ilk başlarında tabii ki böyle şeyler oluyor. Ama işte bu biraz kadının farkı orada. Aslında biz daha ince düşünüyoruz, daha detaycıyız. Aslında hakim olmadığımız bir şeyi de el atmıyoruz. Şimdi ben dediğim gibi en alt kademeden niye başladım? Tamamen sektöre hakim olmak için başladım. Sektöre hakim olduğunuz için kandırılamıyorsunuz dolayısıyla. Tabii ki bu şaşkınlık veriyor hani konuşmalarımdan. Çok şaşıran insanlar olduğunuzu hissediyorum sektörde de böyle. Ya da işte bir ortama çağırıyorum benim kim olduğumu bilmeden. Çağırıldığında beni gördüklerine şaşıranlar olabiliyor.
Sistemi kurabiliyorsanız iyi bir sisteminiz varsa çok zorlanmıyorsunuz. Çünkü biz burada belli kurallar çerçevesinde çalışıyoruz. Herkesin bir görev tanımı var ve herkes o görev tanımı içerisinde çalışıyor. Dolayısıyla bir kargaşa ya da bir gerginlik yaşamıyoruz. Hiçbir zaman yaşamıyoruz. Aksine çok büyümek istiyoruz. Çok fazla esnistam sağlamak istiyoruz. Belki büyüdükçe işler daha da kolaylaşır bizim için. Çünkü her şube için farklı bir profesyonel atıyoruz. Onlar da zaten işi biliyorlar. Dolayısıyla biz zorluk yaşarız. Önemli olan burada sistem. Sistemi çok iyi kurabilmelisiz. Çok önemli. Başarımız güven. Ben hep söylüyorum. Benim için başarı hep güven demek. Yani her sektörde böyle. Size güveniliyorsa başarılısınız demektir. Her zaman işiniz olacak demektir. Fiyatlar çok değişken ama insanlar güvenmedikleri bir insandan çok daha ucuz bir şey almak yerine güvendikleri insandan çok daha pahalı bir şey almayı tercih ediyorlar.
İlk faydası aslında network. Nisetli çevreniz olabiliyor. Tabii ki doğru sivri toplum örgütün içinde olabilmeniz gerekiyor. Network çok önemli. Etrafa tanıdığın olmak çok önemli. Bu aslında güveni de burada sağlıyorsunuz. Herkesten bir şey öğreniyorsunuz. Ben hiçbir zaman en iyisini bilirim demiyorum sektörde. Çok daha iyi bilenler var. Benden çok daha büyük firmalar var. Evet ama dinlemek önemli burada. Çünkü her şey şirket, her şey çalışmak, her şey para demek değil. Biraz da aslında belli bir yere geldikten sonra toplum yaranı çalışmak da çok önemli. Bunları da sağlıyorsun bu toplum örgütleri. O yüzden ben içinde bulunmaktan çok mutluyum. Çok daha fazla bulunmayı düşünüyorum. Önümüzdeki süreçlerde de.
Network dedik. Aslında öğrencilerimin yapabileceği en iyi şey öğrenci klüpleri. Klüpleri açmak, klüplere iyi olmak. Burada farklı iş insanları ile projeler geliştirmek çok önemli. Öğrenciyken tanıştığımız insanlar sizin sonra hayatınıza dokunabiliyorlar çünkü. Benim birçok projelerimde tanıştığım ve benim çalışanım olan personellerim var bu arada. Bu çok önemli. Network burada önemli.
Ondan sonrasında işe başladıkları zaman birazcık bizde şey var. Mezun olduk. Herkes bizi işe almak için bekliyor. Herkes iyi olmak istiyor. Herkes yönetici olmak istiyor. Ama sadece mezun olan %20’si iyi olabiliyor. Bunu bilerek başlamalara lazım. Biraz sabırlı olmak lazım. Ama benim gibi en alttan başlamak her zaman çok kıymetlidir. Birisi de gelin tamam siz Boğaziçi mezunu, üçüncüsü gelin, seküncüsü bize yönetici olun deseydik bile olmayın derim. Onun için başarısız olursunuz.
Mutlaka başarısız olursunuz. En alt kademeden başlamak her zaman iyidir. İşin tozunu yıkmak derler. İşin tozunu yıkmak çok önemli. Ben testereyi de kullanabilirim. Meç de kullanabilirim. Tamam biz satıyoruz. Para kazanıyoruz. Ama ne kazanıyoruz?
Aslında benim için zor değil onlar için zor değil bu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir