"Enter"a basıp içeriğe geçin

BAL GİBİ SORARIM! Bölüm 2 (1.25x de izle! LOL )

BAL GİBİ SORARIM! Bölüm 2 (1.25x de izle! LOL )

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=J2tfp60O5Ho.

Yine bir soramazsın, bölüm 2’deyiz. Bao gibi sorarım. Güüüüü. Bölüm 2. Güüüüü. Sizi farklı yapan özel kılan şeyler nelerdir? Hiç yaptığınız bir aktivite gazete haberi oldu mu? Hiç güvenlik soruşturmasından geçtiniz mi? Gelen en ilginç illegal iş teklifi neydi? Karşı cinsi etkilemek için hiç hacker olduğunuzu söylediniz mi? Bilgisayar üzerinden bir kızla buluşma ayarladınız mı?
İlk soru ile başlasak mı? Buyurun efendim o zaman. Yapmayı en çok sevmediğiniz iş nedir? Şimdi genel hayatımda mı yoksa işimle alakalı mı? Hiç fark etmez. Ha hiç fark etmez. Yatak toplamak, ev işleri yapmak, hiç, hiç abi hiç hiç sevmiyorum. İşle ilgili de, bununla da cevap vereyim, toplantıya girmek. Hayatta en nefrettiğim iş. Toplantıya giremiyorum ben. Ben toplantıya girdim mi, bana afakanlar basıyor.
Bu yeni işe girdim, direkt adamlara şey diyorum. Toplantı set etmeyin bana, atmayın bana toplantı isteği. Direkt decline, direkt reddediyorum toplantı isteklerini. Nedir? Ajandayı yaz, ön hazırlığını yap, bana haber ver ne ile ilgili. Önce bir soru sorayım e-mail’dan. Hemen bunlarda da şey hastalığı var. Hemen bununla ilgili bir toplantı yapalım. 10 dakika 10 dakika toplantı yapalım. Ya abi git ne toplantısı ya? Çıldırıyorum yani o yüzden hiç sevmem. Bu sene öleceğinizi bilseydiniz neyi daha farklı yapardınız? Bu çok zor bir soru ya.
İnsanlar genel olarak öleceğini bilmedikleri için her şeyi daha rahat yaptıklarını düşünüyorlar. Ama öleceğini bildikleri andan itibaren muhtemelen hiçbir şeyi yapamayacakları için de yapmak istediklerini veya bu dakikaya kadar yapmış olduklarını kafaya takarlardı. O yüzden bugün öğrensem ve bugün öleceksem, 5 dakika sonra öleceksem neyi farklı yapmak isterdim dediğinde ya sanırım en çok bu Twitch’te yanımda yürüdüğüm, beraber yola çıktığım, kendisine güvendiğim,
yolda yanıma aldığım, takip ettiğim, sevgi besleyip kıymet verdiğim insanların sadece yayıncılar ve şeyler için konuşuyorum. Herkes için bu Twitch ve yayıncılık camiasıyla ilgili konuşuyorum. Hiçbiriyle de vakit harcamazdım yani. Başınıza gelen ve kötü olduğunu düşündüğünüz bir olayın olumlu sonuçlandığı oldu mu? Ya benim hayatta en nefret ettiğim şey her şerde bir hayır vardır lafıydı. Dostlar iyi dinleyin bunu. 2001 yılında Amerika’ya uçak saldırısı olunca Türkiye’de kaldım. Üniversiteden atıldım. Askele gitmek zorunda kaldım. Kız arkadaşım terk etti. Ve benim annemin her başıma kötü şey geldikten sonra söylediği tek laf her şerde bir hayır vardır. Yasaklamıştım ya. Kadına demiştim ki, yasak. Bana bu lafı etmeni yasaklıyorum. Mümkün değil. İzin vermiyorum. Bir daha asla böyle bir laf etmeyeceksin bana. Eğer o gün onlar başıma gelmemiş ve ben Amerika’ya gidip orada okuyor olsaydım bugün Danimarka’ya yerleşmiş olmayacaktı. Ceyda’yla tanışıp evlenmiş olmayacaktı.
Muhtemelen iki tane dünya tatlısı kuzum olmayacaktı. İki tane uyduruk kaydırık da olsa üniversite bitirmiş olmayacaktı. Muhtemelen security işinde daha da ilerlemiş olmayacaktım ve bırakmış olacaktım. Kariyerimde atmak istediğim birçok adımın hiçbirini atmamış olacaktım. Muhtemelen Twitch’te ve YouTube’da yayın yapmıyor olacaktım. Büyük ihtimalle de hiçbirinizi tanımamış olacaktım. O yüzden dostlar her şerde harbiden bir hayır varmış.
Sizi daha güçlü bir insan yapan son deneyiniz nedir? Hani bir şey veriyorsam karşılığında en ufak bir şey beklememem gerektiğini öğrendim yani. Büyük tecrübe oldu ve ben vermek istediğim için vermem lazım. Tüm insanlar aslında köpekler gibidir tamam mı? Küçük yavru köpekler gibidir. Bir şey yaparız, bir topu alır getiririz. İşte efendime söyleyeyim bir şey yaparız, bir iyilik yaparız ve her zaman bunun karşılığını bekleriz o insanların görmesi için. Ama bunu beklemememiz lazım.
Bir şeye iyilik birine iyilik yapıyorsan bunu sen istediğin için yaparsan eğer o zaman kesinlikle problem olmuyor. O zaman daha böyle rahat oluyorsun. Yani daha böyle o kıymeti alıp almamasının hiçbir önemi kalmıyor. Kafan rahat ediyor yani. Ben bunu unutmuştum, bunu bana hatırlattılar. Sizi heyecanlandıran hatırladığınız en eski anınız nedir? En eskisi bisiklete binmeyi öğrendiğin falandır yani. En heyecanlandığım böyle o o yani.
Ama daha mantıklı ve keyifli olan ortaokulda ve tüm lisede hayatım boyunca ben tiyatro kulübündeydim. Ve her sene biz bir oyun sergilerdik. İlk kez Orta 1’deyken Dünya Tiyatrolar Günü’nde 27 Mart’ta Şinasin’in Şair Evlenmesi diye bir oyununu işte sahneleyecektik. Zaten bir tane iki tane repliklik bir rolüm var tamam mı ki replikleri hala hatırlıyorum. 91-2021 30 sene 40 sene olacak neredeyse yani düşünün 30 sene olmuş. Hala hatırlıyorum yani bunu.
O heyecanı hayatta unutamam herhalde ya. Yaptığınız şeylerden en çok hangisiyle gurur duyuyorsunuz? Buna verilecek çok basit bir cevabım var. Birincisi çocuklarımla ikincisinde sizin başarılarınızı gördüğüm zaman sizlerle. Yeah. En son ne için ağladınız? Babaannemin rahmetli olunca ağladım daha işte 2 hafta 3 hafta önce. O zaman ağladım. Kendinizde hangi özelliği değiştirirdiniz? Ya ben hayatım boyunca hatalarımla sevaplarımla karşımdaki insanın bana adapte olmasını istedim ve her zaman da bunu zorladım.
Bulunduğum sosyal çevrede de bunu zorladım. Arkadaşlarım da bunu zorladım. Adapt olamayan insanları da hayatımdan çıkardım. Hep böyle bir adam oldum ben. O yüzden hani en fazla diyebileceğim hani agresifliğimi ve sinirli olmamı. Özellikle araba kullanırken sinirli olmamı ve agresif olmamı çıkartmak isterdim. Onun dışında benim kendi normal hayatımın içerisindeki hiçbir özelliğimi çıkarmak isteyeceğimi düşünmüyorum. Yaşamakla var olmak arasındaki fark ne? Üretmek dostum. Yaşamak herkes nefes alıyor. Var olmaksa üretmek. Ürettiğin zaman var olursun.
Düşünüyorsan varsın demiş ya Şekspir. Aynen öyle. Bir şey ortaya koyduğun zaman var olursun. Eğer hiçbir iz bırakmadan çekip gidersen bu hayatta arkandan yaşadı p**** derler. Ama eğer 3-5 tane insanın hayatına dokunabilirsen, eğer 3-5 şeyi yaratabilirsen, bir fayda dokunabilirsen, bir katma değer üretebilirsen o zaman işte var olursun. Sonsuz olursun yani. Hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan korkuyoruz? Ben korkmuyorum kendi adıma. Hatayı hep yapıyorum. Daha anlattım ya işte daha yeni.
Bu sene içerisinde bir sürü sosyal anlamda hata yaptım yani. Gereksiz insanlara kıymet verdim. Yine hatayı ben yaptım. Bu benim hayatımda ilk kez yaptığım bir hata değil. Bundan daha yıflanmadım. Dersimi aldım, devam ettim. Yoğurdu, üfleyerek yiyorum şimdi. Ama insanlar neden hata yapmaktan korkuyorlar? Şundan dolayı her hatanın düzeltilmesi gereken emek miktarı farklı. Bir hatayı yaptığında çok basit bir şekilde düzeltebilirken bazı hataları yaptığında ne yazık ki çok kolay bir şekilde düzeltemiyorsun. Öyle olduğu zaman da insan bunun üzerine biraz uğraşması gerekiyor. Uğraşması gerektiği zaman da başka şeyler kırılıp dökülebiliyor. Bir takım problemler olabiliyor. İnsanlar bunu istemiyorlar her şeyden önce. Onun için önemli. Onun dışında pek bir insanların hatadan korktukluğunu falan düşünmüyorum yani. Hedefiniz gerçekten erişilemez mi? Yoksa siz ona ulaşmak için yeterince çaba sarf etmiyor musunuz? Koyduğunuz hedefler eğer erişilemezse veya yeterince çaba sarf ettiğiniz halde veya sarf etmiyorsanız uğraştırıyorsa sizi haddinden fazla. Hedefinizde yanlışlık vardır Eda Hanım. Tamam mı? Hedefinizi küçük hedefçiklere bölüp kolaylıkla elde etmeye başlayacaksınız. Böl ve fethet. Böl ve fethet yapacaksınız. Aynen öyle. Onun için de yapmanız gereken hikaye şu. Mesela çok zor, ulaşılması çok güç ve emek isteyen bir hedefe sahipsiniz. O zaman gideceksiniz. Başarıyı ölçtüğünüz anda diğer hedefe geçeceksiniz. Sonra diğer hedefe geçeceksiniz. Sonra diğer hedefe geçeceksiniz. İşte o şekilde oluyor yani.
Eğer hayat çok kısaysa neden sevmediğimiz bir sürü şeyi yapıyoruz ve neden yapmadığımız bir sürü şeyi seviyoruz. Şöyle insanlar bizim hep konuştuğumuz bir şey var ya mutluluk bir başarı ölçtüğüyle sınırlandırıyorlar. Bir şeyin sonucu mutluluk getirip getirmeyeceğini görüyorlar. O yüzden de sürece odaklanmak yerine hedefe ulaşmaya odaklanıyorlar. Hedefe ulaştıkları zaman da başarı elde ettiklerini ondan sonra da mutlu olduklarını zannediyorlar. Onun için de böyle bir sıkıntı oluyor. Oysaki sürece odaklansalar zaten mutlu olacaklar ve sevmedikleri şeyi yapmakla vakit harcamayacaklar. Çünkü yapıyor oldukları an zaten mutsuz olduklarını fark edip sonucu ne olursa olsun vazgeçecekler. Biz hep şey yapıyoruz. Sonuç şu olursa bu kadar çektiğim eziyeti kompansı ederim. Hayır abi sen bu çektiğin şeyden mutlu olmayı bileceksin ki sonuç onun hediyesi olsun. Bırakmak ya da devam etmek için doğru zaman olduğunu nasıl anlıyorsunuz? Ben böyle zurnanın zırt dediği yere kadar bekliyorum.
Artık böyle o toksiklik bana zarar veriyor. Yufka yürekliyim baya ben. O yüzden de o artık böyle içime kadar işliyor. Artık böyle kangren hale geliyor. Ondan sonra ya ben bunu bıraksam iyi olacak galiba. Bunu huyumdan vazgeçsem falan diye böyle. Ya da işte bu insandan vazgeçsem falan artık sanki biraz daha iyi olacak falan diye. Ondan sonra bırakıyorum ama gitti kol gidiyor falan böyle yani. Böyle bir durum oluyor genelde. Kendinizle gurur duymadığınız ne yaptınız? Gurur duymadım işte. İnsanlara verdiğim kıymetten gurur duymuyorum.
Hani daha iyi bir esasment metodum olsa da doğru şey yapsam insanları. Hani o olsa daha iyi olacak. Onun dışında bağırarak konuşmam. Ay hiç sevmediğim bir özelliğin bir sakin olmayı kendimi kaybediyorum. Heyecanlandığım zaman sesim yükseliyor abi. Bu böyle şeyden dolayı yuvada çocukluk geçirmenin dezavantajı işte. Bağıra bağıra konuşuyorum. Hayatınızda ilk bir yıl içinde değiştirmek istediklerinizin başında ne geliyor? Araban. Çok netim ya. Arabam yani. Direkt değiştirmek istiyorum. Ya insanlardan neyi farklı yapıyorsunuz?
Sizi farklı yapan, özel kılan şeyler nelerdir? Diğer insanlardan neyi farklı yaptığımı bilmem ama hani onu ben bilemem. Ama konuşmayı, anlatmayı iyi yaptığımı düşünürken en önemli özelliğimin ve diğer insanlardan farklı olarak şunu olduğunu tahmin ediyorum arkadaşlar. Ben dinlemeyi iyi yapıyorum ya. İyi dinlerim yani. İnsanlar karşı karşıya geldikleri zaman genelde dinlemezler. Siz bir şey anlattığınız zaman dinlemezler arkadaşlar. Kendi sıralarının gelmesini beklerler sadece. Hemen sıra gelince konuşurlar yani. Hikaye bu.
Dinledikleri sırada, duydukları sırada sıralarını bekliyorlar. Anlatabildim mi? O yüzden insanlar gözünün içine bakarak karşısındakinin şöyle doya doya dinleme işini yapmıyorlar yani. Ben iyi dinlediğimi düşünürüm. Konuşmayı bilmem neyi, akıl vermeyi, ıvırı zıvırı, esprileri, pratik zekalı olmayı falan fısık bunları geçin. Bunları herkes yapıyor. Farklı olarak dinlediğimi düşünürüm dostlar. Günün birinde eşinizi, sevgilinizi aldattınız ve şundan eminsiniz asla öğrenemeyeceksiniz söylemezseniz. Bunu günün birinde anlatır mısınız veya anlatırsanız nasıl anlatırsınız? Vallahi çıkarım karşısına. Önce bir büyük rakıyı gömerim ondan sonra derim ki… Vallahi yaptım oldu kusura bakma. Ayı! Vallahi bunu yaptım. Yarın sabah da eşyalarımı toplayıp giderim. Sen sıkma canını. Deyip böyle. Direkt yanlışlık manlıçlık olmaz oğlum. Direkt böyle. Hiç yaptığınız bir aktivite gazete haberi oldu mu? Ya aktivite olarak olmadı da ben kendim çıktım çok gazeteye. 3-4 defa çıktım. Ama çok önceden de yani… Şimdi 97’de okulda çıkardığım dergi için çıktım. Haber olarak çıktı. Ondan sonra artı diye bir dergi mi ne vardı hatırlamıyorum. Haber artı mı öyle bir şeydi. Oraya bir haberle bir röportaj yapıldı işte hackerlarla ilgili yapıldı. Milliyet business ilavesi 2003 yılında yine hackerlarla ilgili bir röportajın içinde yer aldım. Hiç güvenlik soruşturmasından geçtiniz mi? Çok. Şeyden bahsediyorsun değil mi? Screening yani işte böyle istihbarat servisleri, polis falan kontrolü çok geçtim. Daha Danimarka’da iki tane geçtim zaten. Danimarka gizli servisi ve polis screening’den geçiriyor seni. Çünkü ülkenin ulusal iletişim anın yönetildiği bir sistemde, şirkette yönetici pozisyonda olduğun için ve buraya erişimin olduğu için seni kontrol etmeleri gerekiyor. Nasıl diyeyim size? Normal savcılık kaydı alıyorsunuz tamam mı? Normalde burada da var aynı mantık savcılık kaydı alıyorsunuz. Ondan sonra size PET deniyor Danimarka’nın gizli servisi. Ya bizdeki MİT gibi düşünün. Böyle bir tane kontrol formu var tamam mı? Sana yazdırıyorlar işte. Neredeydin?
Hangi okuldan mezun oldun? Hangi şehirlerde yaşadın? Hangi ülkelere gittin? Evli misin? İşte eşinin adı, boşandın mı? Eski karının adı, çocuğunun adı, çocuğunun adı, nerede okudular, nerede oturduğun? Hepsini böyle böyle hayvan gibi bir form var tamam mı? Öküz gibi bir şey. Ondan sonra onu doldurtuyorlar. Sen onu gönderiyorsun. Ondan sonrasını bilmiyorum arkadaşlar. Yani ondan sonra gidip onlar araştırıyorlar. Nasıl araştırıyorlar, ne yapıyorlar bilmiyorum yani. Gelen en ilginç illegal iş teklifi neydi? Ya bir iki tane vardı da.
Ciddi ciddi de düşündüm yani. Düşünmedim değil. Bir tane arkadaşım vardı fi tarihinde 30 sene önce. Adam Ruslarla çalışıyordu. Baya güzel para kaldırıyordu yani. Yaptığı birtakım işler vardı. Adam geldi bu operasyonu büyütmek için ilgilenir misin falan dedi. Böyle bir iş karşılığında hani ayda yaklaşık olarak 3-4 bin dolar para kaldırmam söz konusuydu. Öyle söyleyeyim ben size. Ve taş atmadan, kolum yorulmadan iki tane bankacılık işlemi yaparak. Ama şöyle düşündüm yani.
Abi o para ne bana helal olacak, ne ondan sonra o parayı yiyebileceğim. Vazgeçtim, kaldı öyle. Son arkadaşım şimdi Malta’dan bana kart atıyor, yadından. Meğer yeniyormuş o para birader ve bizim haberimiz yoktu. Karşı cins etkilemek için hiç hacker olduğunuzu söylediniz mi? Ben mesleğimi söylüyorum ama buna düşenini görmedim yani. Plakanızda bilgisayarı çağırıştıran bir şey var mı? Plakamda bilgisayarı çağırıştıran… Arabamda hiçbir yerde yok ya. Plakamda da yok. Bilgisayar üzerinden bir kızla buluşma ayarladınız mı?
Oho çok. Bir kız az olmuş ya. En az 100 tane falan. 8630.com, yonja, tamam mı? Siz böyle Instagram mı var zannediyorsunuz oğlum? Biz internetin, yaratılırken internetten ya, IRC var ya IRC. ICQ IRC, ben size öyle söyleyeyim. MIRC vardı, süper online.com. O serverlerin, o datacenterin adı olsa da konuşsa yani. Ooo! Tarihteki en büyük hacki yapacak olsanız ve buna isim vermeniz gereksin ismi ne olurdu? Bir de tek başınıza mı yapardınız yoksa böyle ekip mi kurardınız?
Ekip de kimler olurdu? İllegal mi yapıyoruz? Böyle vurgun falan milletler arası bir şey değil mi? Operasyona isim vereceğim değil mi? Büyük ihtimalle milliyetçi bir şey olurdu ve ondan sonra da işte… Operasyon 19 Mayıs, Operasyon 29 Ekim falan diye bir isim verirdim. Ondan sonra da tek başıma yapardım ki benden başka kimsenin canı yanmasın diye. Ondan sonra da içinden geçerdim yani. Direk böyle Kurtuluş Savaşı falan diye bir isim verirdim. Gider o ülke ne varsa işte artık gıcık olduğumuz içinden geçerdim yani. Büyük ihtimalle öyle olurdu.
Abone olun oğlum.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir