Bozkırdaki En Güçlü Kurt – EMİR TİMUR
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=kwRovcdq5ec.
Asya Bozkırları onun gibi bir Bozkurt görmedi. Sıradan bir ailenin çocuğuydu. Çin’den Akdeniz Kayılarına, Hindistan’dan Moskova’ya dev bir imparatorluk kurdu. Kendisine yıldızların kaderini tayin eden hükümdar diyordu. Yaşamış üç büyük askeri DH’dan biri olduğu kabul ediliyor.
35 yıllık macerası son bulduğunda geride 17 milyon ceset bırakacaktı. Emir Timur, Timur Leng. Bir ömür düşünün, macerasız hiçbir günü yok. İşte onun ki böyle bir hayat.
1336 yılında Barlaslar kabilesinden Turagay ile Tekinah Hatun’un çocuğu olarak bir köyde dünyaya gelen Timur, Çağatay Han’ının hakkında ölüm emri vermesi üzerine kaçmış, karısı Aliya Türkan Ağa ve en yakın arkadaşı olan Emir Hüseyin’le beraber çöllerde yol kesicilik, hırsızlık ve paralı askerlik yaparak geçinmek zorunda kalmış, hatta esir düşük böceklerle dolu bir ahırda iki ay hapsedilmişlerdi.
Aksak Timur anlamına gelen Timur Leng lakabını bu olaylar sonrasında kolundan ve bacağından yaralanması sonucu almıştır. Yaralarının iyileşmesinden sonra Timur ve Hüseyin tekrar Mavera Ünnehir’e geldi. O dönemde hem kendi şanını yürütmek hem Mavera Ünnehir’i ele geçirmek için savaş alanında kullandığı, kendi icadı olan dahiyane taktiklerle nam salmaya başladı. Bir çarpışmada askerlerine, düşmanın etrafındaki tepelerde yüzlerce kamp ateşi yaktırarak onları dört bir yandan kuşattıklarına inandırmıştı. Hasımları kaçarken kovalayan askerlerinin eğerlerine bol yapraklı ağaç dalları bağlatmış, böylece kalkan toz, düşmana dev bir ordunun gelmekte olduğu sanısını uyandırmıştı. Bu şekilde birkaç önemli şehri ele geçirdi. Ancak kendisini han ilan edemedi.
Çünkü Cengiz Han yasalarına göre ancak Cengiz’in soyundan gelen biri han olabilirdi. Bu nedenle emir ünvanını kullanmaya başladı ve Cengiz’in soyundan gelen bir kukla hanı da yanında taşıdı. Bu adet yerini bulsun diye yapılmıştı. Akıl almaz fetihleri de işte böyle başlıyor.
Emir Timur’un bu başarılarının sırrı iyi bir lider olmasının yanı sıra işlerini büyük bir kurnazlık ve siyasetle yapmasından kaynaklanmaktaydı. Çok gelişmiş bir ajant eşkilatı kurmuştu. Hem sefere gideceği ülkeleri detaylı olarak haritalandırıyor, hem de o ülkedeki iç çekişmeleri hat safhaya çıkarıyordu. Tabii ki en önemli silahlarından biri ise Korkuslu’nun bir adet yerini bulup,
iç çekişmeleri hat safhaya çıkarıyordu. Tabii ki en önemli silahlarından biri ise korku salmaktı. Birçok şehir Timur daha saldırmadan teslim oldu. Nasıl mı? Örneğin Hindistan Seferinde bir günde 100.000 sivilin kellesini kesmiştir. Timur, Hindistan’ın başkenti olan Delhi’yi aldığında Hintlilerin 125 fillerinin olduğu orduları vardı.
Fillere karşı çözüm arayan Timur ilginç ama korkunç bir çare buldu. Yüzlerce deveyi birbirine bağladı. Hepsini ateşe verdi ve fillerin üzerine sardı. Korkan filler geri dönüp Hint askerlerini ezdiler. Timur kendisine baş kaldıran ve askerlerine saldıran sivil Hinduların kellerinden kuleler yaptırmıştı. Aynı zamanda Hint seferleriyle Hindistan’da İslam’ın yayılmasını sağlamış, Hristiyan misyonerleri kovarak bu bölgede sonsuza kadar Hristiyanlığın yayılmasını engellemiştir. Kendisinin ilginç bir kelle tutkusu vardı. Örneğin İslam coğrafyasının önemli şehirlerinden olan İzfahan’da halk teslim olmuş ancak Timur’un askerleri kadınları tagiz etmeye başlayınca halk Timur’un 3000 adamını linç etmişti. Bunun üzerine Timur 100.000’lerce İzfahanlı’nın kellesini kestirmiş, binlercesini de canlı canlı harcın içine koyup binalara malzeme yapmıştı. Resmen insandan binalar inşa etmişti. Bugün Suriye sınırlarında kalan Halep’teyse yine halk kendilerine direnince Timur şehre masalar kurdurmuş ve her askerin iki kelleyle gelmesini zorunlu kılmıştır.
Hatta kendileri gibi Müslüman olan halka bunu yapamayacak olan bazı askerler diğer askerlerden parayla kelle satın alarak isimlerini kaydettirmişlerdir. Bu kelleler şehrin görülen noktalarına kule şeklinde dizilmiştir. İbn-i Taghribirdi Timur’un Bağdat’ta da her askerinin kendisine insan kafası getirmesini emrettiğini, kendisine getirilen yaklaşık 100.000 kafatasından 120 tane kule yaptırdığını ve şehirde nehir gibi kıpkırmızı kanaklığını aktarır. Hazreti Hasan ve Hüseyin’in katili kabul edilen Yezid’in mezarını yıktırmış, kazdırmış ve bin adamını çağırıp burayı çiş ağuzuna döndürmüştür. Ancak her şeye rağmen o katıksız bir barbar ve bozguncu değildi. Timur yok etmekten ziyade var etmek isteyen bir adamdı. Tüm katliamlarını Cengiz Han’ın koyduğu Bozgır yasalarına uygun olarak yaptı. Emir Timur’un amacı bir imparatorluk kurmak değil, tüm dünyaya hakim olmaktı ve bunu başarabilecek olan çok az kişide görülmüş ender yeteneklere gerçekten sahipti.
Edgar Allan Poe onu bir şiirinde insan olduğuna hayıflanan bir tanrı kral olarak gösterir. Timur ise kendini sahip kıran yani yıldızların kaderini tayin eden hükümdar olarak adlandırmıştır. Madem ki gökte bir tanrı var o halde yerde de bir hükümdar olmalı. Zaten yeryüzü bir kişinin isteklerine yanıt veremeyecek kadar küçük demiştir.
Timur’un bizi ilgilendiren en önemli seferi ise Anadolu seferidir. O yıllarda Osmanlı tahtında Yıldırım Bayezid oturmaktaydı. Osmanlı topraklarını oldukça genişleten Bayezid özgüvenli bir padişahtı. Timur ise Çin seferini yapmadan önce Batı’da kendisi için tehdit oluşturabilecek en büyük güç olan Osmanlı’yı kontrol altına almak istiyordu. Şimdi okuyacağı mektuplardan anlaşıldığı üzere Osmanlı ile bir savaş değil dostluk ve güven amacındaydı. Ancak savaşa zorlayan taraf biraz da Yıldırım Bayezid olmuştur. Vurun diyarında melek olan Yıldırım Bayezid, bil ki biz kudret ve iktidarımızla insanlık haliminin en büyük kısmını tebaamız haline getirmiş bir hükümdarız.
Bu görülmemiş işi tek başımıza yaptık. Senin gibi babamdan ülkeler miras almış değilim. Aklını başına topla. Kara Yusuf’la Ahmet Celayir’i topraklarından kov. Emirlerimize karşı gelen hükümdarların akıbetini duymuş olsan gerekir. Siz de o hükümdarların arasına girmekten sakının. Ey ihtiyar köpek! Tekfurdan daha şiddetli kafirsin. Mektubunda bizi korkutmak ve hile ile kandırmak istemişsin.
Şöyle mi zannedersin ki ben Acem padişahları gibi olam veya askerim Kıpçak Tatar’ı gibi avare ola veya Hint taifesi gibi başıboş ola bizim askerimiz perişan olmayacak kadar onurlu askerlerdir. Yine sen bizim askerleri Şam ve Halep askerlerine benzetmeyesin. Sen kendini Allah yolunda cihat eden, bizi ise haksız yere kan döken bir kafir ve beni yeni yetme bir savaşçı saymışsın. Bil ki ben 40 yıla yakın bir süredir nefsimi cihada adamışım. Siz niçin bize hizmet etmekten kaçıyor, sevgi göstermiyorsunuz? Hem yaşça senden büyük durumdayım. Mektubundaki gibi tehdit ve gurura kapılma, akıl yolundan uzak sözlere cesaret etme. Eğer samimi selamınızla beraber iyi ifadeler içeren mektubunuz gelirse her iki taraf arasında yumuşama ve sevgi peyda olur. Aksi halde kılıç ortaya çıkarsa kaleme yer kalmaz ve selam. Bayezid’in cevabı ise özetle, ey Timur köpeği savaş meydanına gelmeyeceksen karını üç talakla boşa gibi sert sözler içeriyordu ve artık dönüşü yoktu. Mektupların büyük bölümünü video açıklamasındaki kaynaklardan okuyabilirsiniz. Bu sözler aşırıya kaçmıştı çünkü karısını yeni kaybetmiş olan Timur cevabı okuyunca oturduğu yerden fırladı ve Anadolu’ya sefer başlattı. Anadolu coğrafyasını Bayezid’den daha iyi biliyordu çünkü her dereyi, her akar suyu ve her geçidi haritalatmıştı. Bayezid Timur’un peşine düşmüş ancak Timur her zaman ondan üç adım önde olmuş, tüm su kaynaklarını tutmuş ve Anadolu’yu talan etmiştir. Sivas’ta yaptıklarını ise daha sonra insanlara ibret olsun diye duyuracaktı.
Sivas kalesini savuran askerler arasında dört bin Ermeni okçu vardı. Bu okçular Timur birliklerine büyük zarar vermişti. Timur ise kan akıtmayacağına söz vermiş ve Sivas teslim olmuştu. Gerçekten de sözünü tuttu ve kan akıtmadı. O dört bin Ermeni okçuyu canlı canlı toprağa gömdürdü. Bunun bir benzerini uzun zaman önce Cengizhan’da yapmıştı.
Bayezid mektuplarda Timur’a Sivas’taki katliamlar nedeniyle çokça sitemde bulunmuştur. Timur İzmir’e gelmiş ve burayı dünyanın en güzel şehri olarak tanımlamıştı. Öyle ki İzmir yedi yıldır Hospitayler şövalyelerinden alınmaya çalışıyor ancak alınamıyordu. Timur ise on beş günde İzmir’i alarak Türk dünyasına hediye etti.
Binlerce şövalyenin kellesini kestirerek kule yaptı. Toplarla Hristiyan savaş gemilerine gülle değil kelle fırlattı. Timur sadece savaşmıyordu. Osmanlı şehzadelerini, eski beylikleri, çevredeki düşman ülkeleri de birbirine düşürmekte ustaydı. Bazı şehzadeler Timur’un himayesine girmeyi içtenlikle kabul bile etmişlerdi. Bazı şehzadeler ise öldüler.
Hatta Yıldırım Bayezid, Çal Çoban Çal Ertuğrul gibi evladın mı öldü? Sivas gibi kalen mi yıkıldı? Sözlerini bu nedenle yazmıştır. Tarih 1402. İki ordu Ankara Çumuk Obası’nda karşı karşıya geldi. Timur’un kendi yazdırdığı yazıtlara göre Osmanlı ordusunun 70 bin kadar olduğunu söylese de tarihçiler 40-50 bin arasında Osmanlı askerinin olduğunu düşünmektedir. Timur’un ordusu ise tamamen atlı olup genellikle Karatatar, Kıpçak Türkleri, Moğol okçuları, Türkmen süvarilerden oluşuyordu. Hindistan’dan gelen 15 adet tefil vardı. İki büyük Türk ordusu bilinen dünyanın en güçlü iki ismi karşı karşıya geldi. Anadolu’da Timur’un peşinde koşmaktan harap düşmüş Osmanlı ordusu Timur’un karşısında kısa sürede dağıldı. Muharebe sırasında birçok Osmanlı askeri Timur tarafına geçti. Sadece Rumeli ve Sırt müttefikleriyle yeniçeriler Beyazıt’ın yanında sonuna kadar savaştılar. Sonunda Sultan Yıldırım Beyazıt savaş meydanının 16 kilometre uzağında Timur tarafından esir edildi. Emir Timur ona bir esir gibi değil, hükümdar gibi davrandı.
Kimi kaynaklarda kafeste taşındığı yazsa da bu bir kafes değil, hükümdarların kullandığı tahtaravan olmakla beraber çevresinde yine de demir parmaklıklar vardır. Bir süre sonra ise Beyazıt öldü. Kimi kaynaklar onun zehir içerek intihar ettiğini, kimi kaynaklar başka nedenlerle öldüğünü savunmaktadır.
Timur’un ordusundaki fillerin komutanının adı İsin Pugaydı. Zaman içerisinde evrilerek Esenboğa oldu ve onun adı Ankara’daki Esenboğa Havalimanı’na verildi. Osmanlı bu savaş sonucunda iç karışıklıklar ve yönetimin olmadığı 11 yıllık bir fetret devrine girdi. Bu fetret devri Sultan Mehmed Çelebi’nin birliği sağlamasına kadar devam etti. Osmanlı’nın devletten imparatorluğa geçişi ve İstanbul’un fethi 50 yıl gecikti. Avrupa’yı ise Timur korkusu sardı. Çünkü aradaki tampon bölge olan Osmanlı yenilmiş ve Timur’un Avrupa’ya yürüyüşünün önünde hiçbir engel kalmamıştı. Ancak böyle bir niyeti yoktu. Çünkü kendisi Avrupa’yı yoksul gördüğü için Çin tarafına gitmeye niyetliydi. Timur günümüz Rusya’sının temelini atan isimdir. Cengiz Han’ın soyundan gelen Altınordahan’ı Toktamış, Timur Kafkasya seferlerindeyken fırsat bilip ülkeye girmiş ve Semerkand’a bile yaklaşmıştır. Bunun üzerine geri gelen Timur, Toktamış’ın peşine düşmüş, onu Sibirya Bovskırları’nda yakalamış, büyük meydan savaşında çoğunluğu Altınordalı olmak üzere 100.000 kişi donarak ya da kılıçtan geçirilerek ölmüştür. Bu olay sonucunda Altınorda zayıflamış ve Ruslar kontrolü yavaş yavaş ele almaya başlamıştır.
Kendi Müslüman da olsa bu inanç günümüz algısıyla önemli farklar içeriyor. Çünkü Timur Türk-Moğol geleneklerine ve Cengiz Han yasalarına koyu koyuya bağlı bir isimdi. Cengiz Han’dan bahsederken onu Hanların Hanı olarak tanımlıyor, kendisini de Hanların Hanının damadı olarak görüyordu. Çoğu önemli savaştan önce eski Şaman geleneklerine göre hayvan iç organlarından fal baktırıyordu. Asya’da Arap alfabesini kaldırmış, Uygur alfabesini kullanıma sokmuştur. Hatta kendisi kitaplarla yazdırmıştır. Bunlardan bir tanesi Tüzakâtı Timur’dur. Hayatının önemli bir kısmını oradan okuyabilirsiniz. Timur, bugünkü tüm Asya’ya son şeklini veren hükümdardır. Onu bir barbar olarak görebilirsiniz. Ancak bu tanım tam olarak onu yansıtmıyor.
Çünkü kendisi inanılmaz derecede sanata ve bilime düşkün bir liderdi. Fethettiği bütün ülkelerdeki sanakçı ve bilim insanlarını Semerkant’a davet ediyor, hatta zorla getiriyordu. Ki ünlü filozof Ulubey’in de dedesidir. Bugünkü Özbekistan’ın büyük şehirlerini baştan inşa etti. Dünyanın en büyük meydanlarını ve saraylarından birkaçını o yaptı. Hâlâ Emir Timur Meydanı dünyanın en çok turist çeken yerlerinden biridir. Günümüzde Özbekistan Türklerinin en büyük tarihi atası olarak kabul edilir. Ve bu konuda haksız da değiller. Semerkant’a gidip de hayran olmamak elde değildir. Kendisinin dahi İran’ı fethettiği zaman, Şehnamesin’le Türkleri kötüleyen Fir Devsinin mezarına gitmiş ve ayağıyla vurarak şu söz dediği rivayet edilmiştir. Ey Fir Devs’i kalk kalk da her satırında kötülediğin mağlup türkü şimdi gör. Kalk da küfrediğin, küçümseydiğin türkü gör. Kalk da bak, İzfahan mı güzel yoksa Semerkant mı? Bağdat’tan şu attığın yere kadar farz bırakmadım. Topal ayağımın bastığı yerde ot bitmez oldu. Timur Çin seferine doğru yola çıktığında hastalandı ve henüz 68 yaşındayken 1405 yılında Bozkır’da soğuk bir gecede çadırında öldü. Öldüğü zaman Mısır’dan Çin’e kadar uzanan dev bir imparatorluk kurmuştu. Kendisi askeri tarihçiler tarafından Cengiz Han ve Büyük İskender’den sonra en büyük askeri DH olarak kabul edilmektedir. Tüm dünya onu tanır. Kimileri saygı, kimileri nefretle anarlar. Ama yaptıkları insanüstü bir iradenin ürünüdür. Sıfırdan gelenin bir hikayesidir bu. Bozkır’ın en acımasız kurdunun hikayesi. Mustafa Kemal Atatürk Timur’a o kadar hayrandı ki onunla ilgili birçok sözü mevcuttur. Bütün savaş taktiklerini incelemiş ve hepsini mükemmel bulmuştur. Hatta ben Timur’un zamanında yaşasaydım onun yaptıklarını yapamazdım. Ama o bugün olsaydı çok daha fazlasını yapabilirdi demiştir. Büyük insanlar büyük insanları tanıyıp hakkını vermekle büyüktürler. Bir daha Orta Asya’dan Timur ya da Cengiz Han gibi bir ismin çıkma olasılığı çok düşüktür. Eskiden o coğrafya dünyanın en yoğun nüfuslu bölgesiydi ve en zengin hattıydı. Bu hattı kontrol etme mücadelesi bu isimleri doğuruyordu. Ancak günümüzde dünyanın merkezi olmaktan çok uzakta kalmıştır. Timur öldüğünde 35 yılı aşmış olan fetih maceralarının sonunda 17 milyon ölüyü arkasında bırakmıştı. Ancak tüm zamanların en büyük Türk hükümdarlarından biri olarak göç etti bu dünyadan. O gitti ancak hikayesi dillerden bir daha düşmeyecek.
Emir Timur, Timur Leng, yıldızların kadirini tayin eden hükümdar. Bu arada Özbekistan’ın en tanımlı sanatçılarından olan Ozo Dağı Nursay Dova’ya destekleri için Türk Dünyası adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ben Engin Deniz. Kanalıma abone olmayı ve beni Instagram hesabımdan da takip etmeyi unutmayın.
Görüşmek üzere.
İlk Yorumu Siz Yapın