"Enter"a basıp içeriğe geçin

Cebimde 140 Lira Para Vardı | Şimdi Yanında 6 Bin Kişi Çalışıyor…

Cebimde 140 Lira Para Vardı | Şimdi Yanında 6 Bin Kişi Çalışıyor…

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=XQvVq8tZ4Wc.

Hayatımın önünde hiç birinin yanında çalışmayı seçenek olarak bile görmedim. Birileri iz bırakmayı sever, birileri de izi takip eder. İmkânsızlıklarının içinden başarabildiysen girişimci oluyorsun. 2011’de iflas ettim. 140 lira param vardı cebimde. Her gün evden çıkıyorum, arkadaşlarımın yerine gidiyorum. Arkadaşlarımın yerine giderken işe gidiyormuş gibi gidiyorum. Ama beni yoran o değildi.
Çok zor günler yaşadım. İnsanların anlatamadığım, yalnız kaldığım… İnsanlar ön yargısını duygularına teslim edemiyorlar. Beni de görüp sevenini görmedim. Üzgünüm.
Eski dövüşçüyüz, yürüyüşüm bozuk, her yerimde yarıklar var, dikişler. Kafamda alınmış darbeler var. Saç tıraşımla kelliğimizi gizlemek amaçtı böyle. Şimdi bunların her birini topladığında maalesef çıkan sonuç çok iyi olduğunu ben de düşünmüyorum. Ama insanlar kalbe geçtiğinde bak beni görüp sevenini görmedim.
Ama sevip terk edenini de görmedim. Raş Temiz Şuhar 37 yaşında. Ordulu. Hep hayatım boyunca insanların dertlerine dertlenen, onların sevincine onlardan daha fazla sevilen bir insan oldum. Herhalde saçımın da olmamasının sebeplerinden bir tane sizde budur diye tahmin ediyorum. Hep ticaretle uğraştım. Hayatımın önce hiç birinin yanında çalışmayı seçenek olarak bile görmedim. Şimdi bir mikrosaşa ortaklığımız oluşunca bize de maaş bağlandı. Biz de artık maaşlı çalışırız. Ben bu durumu… Bana diyorlar ki maaşlı niye çalışılmaz mı? Çalışılır hayır, ben ondan bahsetmiyorum. Birileri iz bırakmayı sever, birileri de izi takip eder. Ben insanların ezildiği bir dünyayı kabul edemiyorum. Şu anda neredeyse 6000 kişilik bir ekibimiz var. Bizim çalıştığımız arkadaşlarımız duygusal çocuklar. Abim elimizde paketle kapıda bekliyoruz. Tek beklediğimiz şey teşekkürler. Biz vadeli araba satıyorduk. Birisi geldi bizden motosiklet istedi vadeli alabilir mi diye. Biz de Bentley’i satıyoruz. Paket servis motoru o zaman 5.560 lira. Gel al dedik, ne olacak? Koskoca Honda, koskoca İstanbul’da motor bırakmamış. Nasıl olabilir ya? Motor yok. Honda’nın motoru yok İstanbul’da. Orayı ara, buraya ara. Halkalı’da bir bayide motoru bulduk. Serkan’la yanımda. Yandex 2.5 saat veriyor, saatte 6-5 falan var. Yani biz 8-25 gibi orada olacağız. Çocuğu aradık dedik bak başkan sakın gitme. Biz geliyoruz motor alacağız, Honda Space alacağız. Dedi yok, kardeşim benim kapıda gördüğüm motorlar ne peki girerken? Abi onlara kapor aldık. Peki kapor aldın kaç gün oldu? Bir hafta oldu. Kaporu 3 gündür ahlaki olarak. Ya iade edersin ya yakarsın. Dedi abi o zaman dedi ben 10 motor var orada. Grup satmıştık. Çok iyi bir satışçıydı bu arada helal olsun. Ben sana bir tanesini değil 10’u birden satabilirim eğer istiyorsan dedi. Serkan beni uygulamış. Abi ne yapacağız 10 tane motoru dedi ya. Dedim söz verdik alacağız. Neyse aldık bizim de böyle loft bir galerimiz var. Üst katta bizim ofisler var. Altta da araçlar falan dizili falan.
Motorları da getirdik oraya koyduk. Her gece yatmadan 2 saat Zanaks gibi sahibinden komluyor. Şimdi bu alanda kurumsallığı bir keşfettik. Aa bir koyuyorsun 3 dakika sonra ilanda. Sahibinden komuda kurumsal ilanlardayız. Girince 5 dakika sonra yayındasın. Biz de Serkan’ın aşağıda duruyoruz. Yukarıdan İbrahim. Raş tabi raş tabi falan bir bağırdı. Efendim İbrahim ne oldu? Abi motoru sattık dedi ya.
Oğlum renk satıyorsunuz bu kadar bağırmıyorsunuz. Niye bu kadar bağırdı ya? Bir tane motor sattık. Biz sonra mahalleden muhtar çıktık çıkacağız. Her gün 5 kişiyle tanışıyoruz. Hayırlı olsun hayırlı olsun. Ben de eskiden kömür ithalatı yapıyordum. Küba’dan restorancılarla da mangal kömürü verdiğimiz için. Aramız iyi sürekli şöyle bir ses vardı arkada. Ya bu motorucuların Allah belasını vermesin falan diye. Böyle bunu duyuyoruz ama konu bizim konumuz değil. Çok da takılmıyoruz. Dedik baba biz burayı çözeriz. İsmini vermeyeyim çok büyük bir marka. Zincir restoran. Arkadaşlarım bunlara gideyim de bir konuyu anlayalım. Ne yapıyorsunuz? 465 liraya bir firmadan motor kiralıyorlar. Dedim ben size 450 liradan vadeli motoru vereyim. Sen de 24 ay çalışalan motor hediye kampanyası yap. Böylelikle turn over’ını engelle. Adamı elinde tut. Aydiyet yarat. Ona bir iyilik yap. Bana yönetim kuruluna sunulduktan sonra dedi ki yönetim kurulu senin fikrini beğenmedi dedi. Şu anda binlerce birlikte çalıştığımız, arkadaşımız, binin üzerinde çalıştığımız firmamız, 72’lideki operasyonumuz benim başarımı tipim ne? Ne olur kimse ölçeklemesin. Biz end-user tarafında olmadığımız için B2B çalışan bir yapıyız. Bir son kullanıcı yapımız yok. Bizi insanlar istediğinde kullanamıyorlar. Sadece anlaşmalı firmalarımızdan sipariş vermeleri durumunda biz kapılarına geliyoruz. Ama şimdi bir paket taksi sokak diye bir şey yaptık. Şimdi işimizin rengi biraz daha değişti. Başka bir dünyaya doğru yolculuk edebiliriz. Henüz bir şey demiyorum. O zaman kullanabilirler belki. İlk günlere biraz döneyim. Biz call center, bende.
Sattışa aktarıyorum diyorduk. Birkaç saat bekletiyordum ki ses konumu unutulsun diye. Merhaba Sattış’tan Emir ben diyordum. Sonra önemli bir rejiton oldu. Hemen konuyu yönetimi aktarıyordum. Geliyorduk çarka. Oğlum büyük firmalar, bunlara bir indirim yapacak mı? Biraz daha bekletiyordum. Merhaba, ben bu paket taksitini arıyorum. Kuruculardanım. Müsait miydiniz sonra? O da zannediyor ki kurucular falan ekipmek için. Sizi davet ederim falan. Bir de bende gidiyorduk.
Zannediyorlar ki hani konu o kadar departmanlardan buraya kadar gelmiş ki adamları davet etmezse ayıp olur diye. Sattış bir ikna kabiliyetidir tamam mı? Eğer işini yine deliği boşluğu bırakmadan biliyorsan kazanırsın. Bir kere hakkın var. Onu iyi kullanacaksın. Biz de call center ile başlayıp Sattıştan yönetime gelen hikayede aslında bir ikna kabiliyeti var.
Sosyal medyadan çok mesaj geliyor. Elimden geldiği kadarıyla yanıtlamaya çalışıyorum. Hele ki LinkedIn’da takip edenler varsa böyle birisi işsizse asla dayanamıyorum. Bizim ihtiyacımız yoksa bile onun ihtiyacı bizim ihtiyaçsızlığımızın her zaman önüne geçiyor. Daha duygusalız oralarda. Eğer insanlara fırsat var,
seni tanımalarıyla alakalı daha kolay bir dünya oluşacaktır. Ama set çekip aman bu bana kazık atar, aman bu beni yıpratır dersek o zaman olmaz. Ben on buçuktan önce uyanmıyorum. On buçuktan önce benim uyanmam için gerçekten çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok
çok önemli bir sebebe ihtiyacım var. Çünkü sabah 6’dan önce de uyuyamıyorum. Bunun sebebi şu biz bir operasyon şirketiyiz. Sorunlarımız da gün içerisinde olup geceliğin çözüme ulaşıyor. Ama ben sorumsuz bir adam değilim. Yarın işim saat 8’deyse 8’de de 7’de de 6’da da fark etmez. Hiç uyumadan devam ettiğimiz çok günümüz var. Çocuklarımla vakit geçirmeye çalışıyorum.
Çünkü ben babamın evde olmamasından çok müzdariptim. Babam da çok. O da siyasetle uğraşıyordu zamanında. Biz yeni bir soluk getirdik. Herkesin kendi şirketini kurduğu bir dünya yarattık. Burada da biz bu alandan günün birinde satıp çıkacağız. Bu iş ama her zaman burada kalacak. Herkesin kazandığı senaryoyu yaratmak lazım. Anlaşma iki taraflıdır. Buna bir ticari faaliyet olarak bakmamak lazım. Burada bir birliktelik var, buluşma var. İnanan insanlar var. Sen inananları kendinden uzaklaştırırsan inançsız bir işin inançsız sahibi olursun. Bunu bir mesele haline getirmek lazım. Eğer sen duyguyu katabilirsin işine, duygu kazanacak. Başarısız olduğumuz yer tabi oldu. Olmaz mı? Tüccar adamın başarısız olmama şansı yok.
Zaten imkanların içinden çıkan bir başarı bence doğru başarımdır. Tabii ki örnekler vardır ama imkansızlıkların içinden başarabildiysen girişimci oluyorsun. 2011’de iflas ettiğim 140 lira param vardı cebimde. Her gün evden çıkıyorum, arkadaşlarımın yerine gidiyorum. Arkadaşlarımın yerine giderken işe gidiyormuş gibi gidiyorum. Ama beni yoran o değildi.
Her gün eve işten gelmişim gibi, yorgunmuş gibi gelmek beni yoruyordu. Akşam gece yatmadan önce sahibinden komda Azimut tekne bakıyordum. Baba bir kendine gel. Hayırdır derler adam. Eğer sen hayallerinden vazgeçersen, eğer sen umudunu yitirirsen, inan bana çevren zaten senin o yok oluşunu izlemek için ölüyor bitiyor. Dost dediklerine sakın kanma.
Sana dostmuş gibi gözükenlere, haline ahvah diyenlere sakın inanma. O gün yalnızsın ve düştüğünde kalkmayı bilmek zorundasın. Seni oradan kaldıran olmayacak. Çok zor günler yaşadım.
İnsanların anlatamadığım bu kadar insanın sorumluluğu bendeyken, Serkan bile ya ortam benim verdiğim kararlardan bedel ödeyecek diye o kadar yoruldum be. Hep yanımdaydı Serkan da. Onun da sorumluluğunu taşımak, onun ailesinin sorumluluğunu da taşımak.
Kendi ailem, bize güvenen insanları. İlk kadın kuruyelere ekstra hak ediş tablosu düzenleyen yapıyız. Bu ne demek? Erkek egomanyasının olduğu bu sektörde kadınların neden olmadığını ilk düşünenleriz diyelim.
Bunun için de ekstra 600 TL kadın kuruyelerimize fark vermeye başladık. Ben kendimle alakalı hep bir savaş içerisindeyim. Ben doğru yaptığımda kendimi alkışlıyorum. Beni parayla kimse kandıramaz. Benim tek motivasyonum alkışlanmak. Yaptığım iyi şeylerin iyi olduğunu başka birilerinden duymam. Parayla insanları yönetemezsiniz.
Beni yönetemediğiniz gibi başka insanları da yönetemediğinizi bir gün anlayacaksınız.
Eğer sizin kalbiniz konuşursa paranız yerine o zaman sizi gerçek sevenleri tanıyor olursunuz.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir