Çırpınırdı Karadeniz’in başına ne geldi? Azerin anlatıyor
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=DRZ8LIKX_vM.
Dünyada eşi beraberi olmayan, tek millet ama iki ayrı devletin kardeşliğidir bu. Bizim ülkelerimizi, bizim halklarımızı birleştiren, çırpınırdın Karadeniz gibi kardeşliği pekiştiren bir delil sübutumuz var bizim. Türkiye-Azerbaycan Kardeşliği üzerine ilk akıla gelen Bahtiyar Babzade’nin şiiri.
Her defasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her Azerbaycan’a gelişinde onu ezbere söylüyor ve bizim dilimizde de ezber olan, her iki ülkenin vatandaşlarının dilinde ezber olan şehirdir. Kardeşlik üzerinden yazılan en güzel şehrlerden biridir. Allah gani gani rahmet eylesin Bahtiyar Babzade’ye. Ve Cavanşir Guliyev’in bestesiyle bir vahdet taşıyan dillerde ezber olan bir şarkı oldu.
Bir ananın iki oğlu, bir ağacın iki kolu, o da ulu bu da ulu Azerbaycan Türkiye. Ayrıca Azerbaycan Türkiye kardeşliğinden tanıştığımızda elbette ki dili, dini, adeti, enenesi, kökü, soy kökü bir yerden gelen bir millet olan ama ayrıca da derin tarihi bağlar olan bir kardeşliği var Azerbaycan’la Türkiye’nin ki çok çok uzun iller bundan öncesine bağlıdır.
1918’de olan Kafgaz İslam Ordusu’nu Azerbaycan’a gelişir. Azerbaycan Türklerini Ermeni taşınaklarından, Rus boy şiddetlerinden, İngiliz güvbelerinden kurtarması veya Çanakkale Savaşı’nda Azerbaycan Türklerinin gelip öz kardeşlerinin yanında omuz omuza dövüşmesi. Yani bununla yanaşıp biz birçok tarihi dälirleri, sübutları veya Nerman Nermanov’un Atatürk’e yazdığı mektupta biliyorsunuz ki o dönemlerde bir yardımlaşma oluyor ve Nerman Nermanov Atatürk’e mektubunda, müracaetinde der ki kardeş kardeşe borç vermez. Yani bununla yanaşıp biz bir sıra çok yakışık, yakışık mânada çok dâli sübut diyebiliriz kardeşliğimiz üzerine ve nihayetinde dünyada eşi beraberi olmayan tek millet ama iki ayrı devletin kardeşliğidir bu.
Ve Ahmet Cevat gibi nehenk bir Türk dünyası şairinin her iki ülkemiz için, bütün Türk dünyası için yazdığı ve bizim ülkelerimizi, bizim halklarımızı birleştiren Çırpınırdın Karadeniz gibi böyle diyeyim ki kardeşliği pekiştiren bir dâli sübutumuz var bizim. Çırpınırdım Karadeniz, bakıp Türk’ün bağrınıma
ben yıllar yıllar bundan çok çok yıllar önce Çırpınırdın Karadeniz söylemeye başladım. Ama şöyle diyelim yıllar önce söylediğimde Çırpınırdın Karadeniz’i maalesef ki birçok yerlerde bu eserin anonim yazılması, Ahmet Cevat’ın birçok yerlerde isminin geçmemesi, destekarımız Uzeyir Bey’in birçok yerlerde isminin geçmemesi,
bizim halk mahnumuz Sarıgelin gibi Çırpınırdım Karadeniz’in de Ermeniler tarafından kendi adlarına çıkardıkları sanki onların bestesi ve ayrıca da Çırpınırdım Karadeniz’i alıp da sözlerini değiştirip Kemança ile ilgili yapmaları hem beste onların, hem söz onların, hem Kemança Azerbaycanlılara has olan, Azerbaycan Türklerinin enstrümanı olan Kemança’nın da kendi Kemança’ları gibi, kendi enstrümanları gibi göstermeleri de yani hepsi beraber üst üste geldi ve sadece bir senet insanı olarak değil de, bir vatandaş olarak, bir insan olarak bende bunun bir mücadelesini vermek lazım.
Bunun insanlar da, yani bunun ne kadar derin bir tarifi, kökleri var, insanlarımız bunu bilsinler, bir tarihe dalış yapsınlar, bunu öğrensinler diye biraz daha mücadele vermek lazım düşüncesi oluştu bende. Ahmet Cevat’ın hakkının yenilmemesi için, Uzeyir Bey’in hakkının yenilmemesi için, nereden yarandı bu eser, nasıl oldu, oluştu,
Ahmet Cevat kimdi, kim iyiydi, neden bunu kaleme aldı, Uzeyir Bey nasıl oldu bunu besteledi, bütün bunları insanların öğrenmesi için daha çok böyle diyelim ki bir misyon yüklendim kendimce ve şükürler olsun Allah’a ki bugün insanların bu eseri bir marş gibi ezbere söylemeleri
bütün Türk dünyasında, hatta bütün dünyada böyle diyelim. Beni çok mutlu ediyor ve ben çok memnunam ki bugün Ahmet Cevat’ın ruhu şattı, Uzeyir Bey’in ruhu şattı ve onların hakkı yerde kalmadı. Yani benim için önemli olan buydu. Tabi ben bugün de sahne aldığım yerlerde, birçok yerde hatta diyorlar ki Azeri’nin şarkısı, ben diyorum ki öyle söylemeyin, bu yanlış bir cümle.
Bir sanatçının şarkısı olamaz bu, her zaman söylemek lazım, bunun şairi bu şahistir ve bestekarı da bu şahiste. Her ansısa bir şarkıdan veya besteden, büyük bir eserden sohbet gelirse her zaman şairin ve bestekarın hakkını vermek lazım, yememek lazım onların hakkını. Bu konuda elbette ki şükürler olsun Allah’a, bugün düşünürüm Ahmet Cevat da rahattı, Uzeyir Bey de rahattı.
Tabi ben kendi adıma söyleyeyim ki, orada az azcık biraz değişiklik yapmıştım eserin sonunda, onun da iznini almıştım aileden. Ahmet Cevat’ın oğlundan, rahmetlik Yılmaz Bey’den Azerbaycan bayrağını Karabağ’dan asacağız demiştik. O da bedahaten sahnede söylediğimde böyle içimden gelmişti. Yani onu her zaman söylediğimde bir dua niyetine söylüyordum. Şükürler olsun Allah’a, bunu biz yaşadık, bunu biz gördük.
Bugün Azerbaycan’ın şanlı bayrağı, bugün Türk’ün bayrağı artık Karabağ’da dalgalanır. Hatta Uzeyir Bey’in, Ahmet Cevat’ın ayağ bastığı bizim dede baba yurdumuzda, şuşamızda dalgalanır. Bir insan gibi, bir Türk gibi, bir Azerbaycan Türk’i gibi, bu beni çok mutlu eder. Ruhları şad olsun. Yani bir insana, bir vatandaşa, bir senet insanını bundan daha mutlu edecek ne olabilir hayatta?
Ben bilmiyorum yani. Beni çok mutlu eder bu. Şükürler olsun Allah’a bugün bizim bayrağımız ve biraz önce kardeşliğinden tanıştık. Bizim bu kardeşliğimizin, böyle diyelim ki dünyada örneği olmayan bir kardeşliği bu. Ki ben şuşaya gittiğimde de, Karabağ’a ayağ bastığımda da Cumhurbaşkanımızla beraber bu bayrağların yan yana dalgalanması da ayrıca bunun bir nişanesiydi. Ben çok hoşbaktı oldum bayrağlarımızı yan yana görmeyden. Düşünürüm ki bundan sonra da ister Azerbaycan Türkiye bir örneği olacak bütün Türk dünyasına, inşallah Zengezur Koridoru’ndan bayrağlarımız yan yana dalgalandığında, o koridordan böyle bir ipek yolu açıldığında da Türk dünyasına, Turan ellerine, bir insan gibi, vatandaş gibi
biz her birimiz hoşbaktı olacağız. Bu bizim gelecek nesillerimiz için çok önemlidir. Biz ufkun ötesine bakan insanlardır. Bu günden yaşamıyoruz, biz gelecekle yaşayan insanlardır. Bizim için önemlisi nedir? Kızıl elmaya olan yoldur, Turan’a olan yoldur. Türk’ün adaletinin dünyaya yayılmasıdır. İnşallah da Türk’ün adaleti de o yoldan geçecek diye düşünürüm.
Karabağ’dan geçecek. Azerbaycan’ın şanlı bayrağı, bugün Türk’ün bayrağı artık Karabağ’da dalgalanır. Hatta Hüseyin Bey’in, Ahmet Cevat’ın ayağ bastığı bizim dede baba yurdumuzda,
şuşamızda dalgalanır.
İlk Yorumu Siz Yapın