"Enter"a basıp içeriğe geçin

Çocuklara Din Eğitimini Nasıl Vereceğiz? | Bekir Develi ile Peynir Gemisi | Merve Gülcemal | 2B | 4K

Çocuklara Din Eğitimini Nasıl Vereceğiz? | Bekir Develi ile Peynir Gemisi | Merve Gülcemal | 2B | 4K

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=zPkHgEOygLY.

Onlayn alışverişte güven arayanların adresi, Özboyeca Altın, Bekir Develi ile peynir gemisini sunar. Namaz bitti cemaatte alacak imam böyle güvene bakıyor oturduğu yerden böyle yaptı. Hayvah, hayvah, hayvah. Buraya geldiği böyle sert bir şekilde ama yani. Günahları yazılmıyorken cehennem ona uzakken biz Allah’ın uzak ettiğini nasıl yakın edebiliriz çocuğa? Bir kere ilk hata burada.
Evet, ben o günler çok ağladım neden biliyor musun? Aynı anda bir kampanya vardı haydi kardelenler okula. Doğudaki kızları okula çağırırken bize diyorlardı ki seni okuyamazsın. İmamatikte başörtümüyle okutmadılar ya böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir zalimlik olabilir mi? Ben de kabul etmedim. Ne kabul edeceğim bu sistemi? Hep şeyden bahsediler ana baba hakkında ama şeyden çok az bahsediler çocukların da anne babaları üzerinde hakları var. Allah senden razı olsun. Biz bunu ne kadar çiğniyoruz Allah rızası için birazcık daha tefekkür edelim.
Merve bu bunun hakkında da konuşma.
Diyoruz ki insanlar özlesinler merak etsinler çok daha fazla çıkararak tüketmeyelim konu. En azından kitaplarını alsınlar okusunlar ve onu onun sayfalarından takip etsinler diyorum ama hiç kimse bizi dinlemiyor. Herkes diyor ki tekrar tekrar istiyoruz. Sevgili hafız kardeşim yazar Merve Gül Cemal hanımefendiyi bundan bir zaman önce almıştık. O kadar çok mesaj attınız ki Merve Hanım’la birazcık daha ibadet üzerine çocuklarla ibadet eğitimi verme üzerine sohbet edin diye
o kadar çok mesaj aldık ki kendisini bugün yeniden davet ettik davet etmek zorunda kalmadık. Çünkü biz onu tekrar burada ağırlamaktan son derece mutluyuz. Merve hoş geldin kardeşim. Hoş bulduk. Nasılsın Merve? Ey hamdülillah iyiyim İstanbul’a taşındım artık. Bir önceki programda neredeydin sen? Bursa’daydım doğma büyüme Bursalıyız aslında. Tabi böyle oluyor Bekir Devili YouTube kanalına çıkan vişır oluyor. Anadolu’da hemen İstanbul’a taşılıyorlar hoş sefa gelmişsiniz. Hoş bulduk abi Allah razı olsun.
Nasıl geçiyor İstanbul günleriniz? Güzel geçiyor çok şükür İstanbul’un manevi havasını zaten hep çok seviyordum. Ben burada Kur’an kurslarında eğitim almıştım. O yüzden yeri bende zaten ayrıydı. Çocukların eğitimi için özellikle çok istiyorduk. Geldik İstanbul’a bakalım 15 gündür İstanbul’uyuz artık. Bekut’a taşınmışsınız. Evet. Hayırlı olsun inşallah adresi de veriyorum. Evet aman abi daha fazla. İyi hoş sefa gelmişsiniz. Hoş bulduk. Rabbim böyle güzelliklerle iyiliklerle en güzel şeklinde hem böyle bu şehrin hakkını vermeyi hem de işinizin hakkını daha iyi verebilmeyi nasip etsin. İyi olur inşallah. Şimdi Merve o kadar çok mesaj aldı ki sen çok güzel anlatıyorsun ve ben aslında özellikle de seni genç hanımların nazarına vermek istiyorum. Çünkü çok kıymetli tespitlerim var. Ben seni dinlemekten çok keyif alıyorum. Çok mutlu oldum. Şimdi bugün birazcık daha bu ibadet bahsinden konuşmak istiyorum. Çünkü sen bu işe çok fazla mesai parçamış bununla alakalı çokça da kitap neşretmiş birisin. Çocuklarımızın ibadete karşı mesafeli olduğundan anneler şekva ediyor. İşte diyorlar ki çocuğumuzu namaza alıştıramıyoruz. Çocuğumuz oruca karşı böyle enteresan bir ibadettir. Oruç çok daha kucaklayıcıdır. Halbuki baktığınızda namaz kadar tırnak içerisinde bilerek kullanıyorum tabiri zorlayıcı görünmüyor. Ama oruca böyle halkımızın gençlerin insanların çok fazla bir temaülü vardır. Ama mesela namaz olduğunda birazcık daha zorlanıyoruz sanki. Öncelikle şuradan sorayım sana.
İbadeti çocuklara nasıl anlatmalıyız? Yani bunu yapmazsan cehenneme gider mottosu doğru bir motto mudur? Yoksa daha farklı yollarla mı çocuğun ilk Cenab-ı Allah ile olan iletişimini nasıl sağlamalıyız? En sağlıklı şekilde. Çok güzel soru. Çok teşekkür ederim. Rica ederim. Sorarım böyle sorular. Evet ben de yalnız çok konuşurum. Şimdiden affetsiyim dinleyicilerden. Konuş diye aldık zaten. Şimdi Hocam Bekir Abi şimdi. Buyurun buyurun. Cehennem kısmı zaten çocuk için söz konusu dahi değil. Bunu ben demiyorum. Ali S. V. buyuruyor. Üç kişiden kalem kaldırılmıştır diyor. Yani yazmıyor demektir bu soldaki melek. Blue çağına erinceye kadar çocuktan. Üç kişiden birisi çocuk. Günahları yazılmıyorken cehennem ona uzakken biz Allah’ın uzak ettiğini nasıl yakın edebiliriz çocuğa? Bir kere ilk hata burada. Evet yani hiç mi? Hani Kuran-ı Kerim’de sürekli diyor ya Allah-u Teala bakmaz mısınız, görmez misiniz, düşünmez misiniz, akletmez misiniz? Biz gerçekten aslında Allah’ın verdiği aklı da, ilmi de, Allah ve Resulünün Kur’an’da ve sünnette uyguladığı metotları da doğru düzgün anlamadan, tanımadan… Palaz Pandras diye bir ifade vardır ya böyle hızlıca giriyoruz bu işe ve maalesef çok hatalar yapabiliyoruz. Cehennem çocuğa uzakken biz onu yakın ederek anlatamayız. Ateşi göstererek biz çocuğu kendimize dine yaklaştıramayız. Ateş olan yerden çocuk kaçar zaten. Kendisini korumak ister ve kaçar. Biz çocuğu evet Tahrim Suresi 6. ayeti kerimede de Allah ateşten çocuklarımızı korumamızı ister, bize emanet ettiğini söyler evlatlarımızı. Kesinlikle korumak için çaba sarf etmeliyiz ateşten ama bu nasıl olur? Bu tatlı dille, güler yüze, sevgi temelli olabilir ancak. Şimdi cehennemin 8-9 yaşa kadar bence hiç duyurmayalım, o yaşlara geldiğinde mutlaka bir yerden duyacak zaten çocuk. Ondan sonra anlatabiliriz, Allah’ın adaleti üzerinden anlatabiliriz cehennemi çünkü çok kaygılanır.
Deriz ki senin işin yok öncelikle çocuğun işi yok. Bak Peygamberimiz ne demiş? Çocuğun cehennemle işi yok. Büyükler için söz konusudur, o da nasıl söz konusudur? Adalet, Allah adaletlidir. Çocuğun damarını en iyi annesi, eğitimcisi bilir. Diyeceğiz ki sence şu falanca suçu işleyen çocuk için önemli bir suç vardır. O suçu işleyen kişiler hatalarını bildikleri halde yapıyorlar ve ısrar ediyorlar. Affedilsinler mi? Çocuk diyecek ki hayır affedilmesin onlar onlara ceza vermemiz lazım. İşte bu ve bunun gibi bu ifade önlemleri sadece bununla kısıtlayamayız çünkü bu ve bunun gibi hata eden, hatasında ısrar edenler ve bunun gibi durumlar için Allah’ın adaleti muhakkak ki vardır. Cehennem de bunun içindir diye soran çocuğa cehennemi açıklayabiliriz. Ama soru gelene kadar biz cehennemi bir kenara koyalım. Bu talebi bekleyecek miyiz çocuktan biz? Bekleyeyim.
Çocuk bunu bir yerden duyacak ve bize zaten soracak cehennemle ilgili kelimeler giyilecek ya da kaygılarını anlayacak soru sormayacak belki ama anne bunu yaparsam ne olur? Bunu yaparsam cehenneme gider miyim gibi çocuk dillendirdiğinde ki bu mutlaka 7-8 yaşa kalmayacaktır bile maalesef. Çok daha öncesinde oldu. Maalesef ama duymadığı yere kadar duyurmayalım. Hani nereye kadar diyorlar ya anneler duymadığı yere kadar. Sonra bunun mukabilinde ne var? Cennet var karşılığında yani cehennemle değil cennetle anlatanlar var.
İşte benim ilk kitabım Kalbimin Sesi Oruç diye bir kitaptır. Onu yazmamın sebebi de sosyal medyada gördüğüm bir paylaşımdır Bekir ağabey. Çok üzülmüştüm paylaşımı gördüğümde. Çocuk soruyor eveveynine diyor ki biz ne için oruç tutarız? Eveveyn de tamamen iyi niyetle anlatıyor işte bak sen benim karnımdaydın annenin karnındaydın dünyaya gelmek istemedin orası çok güzeldi çünkü ama dünya daha güzel. Geldin gördün ki burası daha güzel. İşte şimdi biz dünyadayız buradan güzel bir yer var biz onun için oruç tutarız.
Ben de yuvah dedim biz cennet için mi oruç tutarız? Abi biz cennet için oruç tutmayız. Biz Allah için oruç tutarız. Biz ibadetlerimizi cennet için yapmayız yapmamalıyız yani olması gereken bu aslında. Temel motivasyonumuz bu olmamalı yani. Evet hedef cennet değildir ağabey hedef Allah’ın rızasıdır cennet ödülüdür. Sen hedefi Allah’ın rızasını koyarsın Allah için yaşarsın o sana lütfedecekse cenneti lütfeder. Peki bu çocuk için anlaması kolay bir eşik değil yani ben Allah’ı neden razı etmeliyim?
Evet o yüzden ifade olarak bunu kullanmayacağız. Tabii ki biz kendi zihnimizde önce bunu oturtmalıyız. Yoksa yani Allah rıza Allah razı etmek için diye anlattığımızda zaten eğitimcilerin ya da evveveynlerin benim gözlemlediğim kadarıyla yaptığı hasarlardan birisi bu ağabey. Şimdi soruyorum ben çocuklarla buluştuğumda niye namaz kılarız? Çocuk diyor ki Allah emrettiği için namaz kılarız. Ama bunu söylerken mutlu değil ağabey. Kim emirlerden hoşlanır? Çocuklar şimdiki zamanın çocuklarını düşünelim.
Emirlerden hoşlanır mı bu çocuklar ödev diyor görev diyor ödevlerden hoşlanıyor mu çocuklar? Hoşlanmıyorlar aslında çocuğu yakalayabileceğimiz yerden anlatmıyoruz kaçıracağımız yerden anlatıyoruz. Nasıl yakalarız mesela Merve? Çocuğu kendisini önemseyerek yakalayabiliriz. Aslında bir önceki yayında da onu söylemiştim ağabey yani Rabbimiz bizim bu bedenimiz için dünyada kullanacağız sadece. Hakiki yurda giderken yanımızda bile götürmeyeceğimiz bir beden için toprağa gidecek geri dönüşüm malzemesi olacak bir beden için. Milyarlarca çeşit nimet yaratmış. Minerali, vitamini, karmonidrata her şeyi var yiyeceği var içeceği var. Bu bedenin bu kadar çok ihtiyacını yaratmış olan Rabbim bize bahşetmiş olan Rabbim. Aslımız olan canımızın ihtiyaçlarını hiç es geçmiş olabilir mi? Bizim ruhumuzun ihtiyacı var ibadete Bekir ağabey. Bunu anlatmamız lazım. Allah’ın onu emretmesi de bununla alakalı. Çünkü benim ihtiyacımı biliyor. Beni çok seviyor beni çok sevdiği için benim namaz kılmamı istiyor. Bana iyi geleceğini bildiği için.
Yani nasıl haşa benzetilmez ama teşbihat almasın. Ben nasıl evlatlarımı çok seviyorum onu sevdiğim için istemese bile ona mesela ilaç içiriyorum. İstemese bile ona bazı ahlaklara edilmesi için kurallar koyuyorum. Rabbimiz de bizim buna ihtiyacımız olduğunu bildiği için tabii ki bizden bunu istiyor. Çünkü bizi adam ediyor aslında namaz. Yani birinci olarak bizim ihtiyacımızdan bahsetmek gerek çocuklara. Hatta geçen gün imam etiplilerle beraberdim geçenlerde.
Bunu söyledim çocuklara çocuk dedi ki tamam dedi namaza ihtiyacımız var. Ama dedi neden günde 5 kere yani bir kere olsa olmaz mıydı? Ben de dedim ki çok güzel soru çok samimi bir soru. Ben de dedim ki günde kaç kere yemek yiyorsun? 3 neden 3 kere dedim bir kere yesen olmaz mıydı? Yani demek ki bizim buna günde 5 kere ihtiyacımız var. Nasıl peki bize namaz iyi geliyor nasıl rahat hissettiriyor bize huzurlu hissettiriyor. Bunlardan bahsetmemiz lazım. Mesela çocukla konuşalım.
Dialog çok önemli. Sana neler iyi hissettiriyor? Çocuk diyecek ki müzik dinlemek iyi hissettiriyor. Kitap okumak iyi hissettiriyor. Arkadaşlarımla bulunmak iyi hissettiriyor. Bunların hepsi insanın ruhuna, duygusuna iyi gelir. Ama bunlar çerez gibidir. Hakiki açlığı gidermez. Hakiki açlığı gidermek için temel gıda tüketmen lazım. İşte aslında o temel gıdanın peşinde koşturuyor insanlar. O açlığın arayışındalar. Dağlara çıkıyorlar işte saçlarını kazıtıyorlar yeri genci yani bir şekilde o manevi açlığı.
Bir şekilde gidermeye çalışıyor abi. Aslında o açlığın gidilecek kanalları ibadetler. Önce bunu söylemesi lazım. Öyle deniyor ya aslında diyor o arabanın içerisine kocaman kocaman o parlörler taktırıp yollarda bangır bangır gezenler acaba içinden haykıran hangi sesi susturmak için daha güçlü bir ses arayışındalar diyor. O bir şeyi saklamaya çalışıyor. İçinden gelen bir haykırışı bastırmaya çalışıyor. O parlörler bunun için yapılıyor.
O gençler o sesleri o yüzden bu kadar çok açıyor deniyor. Ama işte bizim abi namazda aslında hakiki yeri yakalayamamamızın en büyük sebebi biz namazın nasıl kılınacağını anlatmakla meşgulüz. Hep bunu yapıyoruz yani en temelde ilk başladığımız yer namazın nasıl kılınacağı. Çocuklar o yüzden namaz kılmak istiyor istemiyor çünkü namazdan nasıl lezzet alacağını bilmiyor. Niçin namaz kıldığını bilmiyor. Önce niçin namaz kıldığımızı bir anlatalım. Namaz bizim ihtiyacımız.
Nasıl ihtiyacımız bir kere bize huzur vermesiyle ihtiyacımız, ruhumuza iyi gelmesiyle ihtiyacımız. Ardından bizi iyi insan etmesiyle ihtiyacımız. Nasıl iyi insan eder namaz bizi? Namaz kılarken okuduklarımızı bilirsek Allah-u Teala ile konuştuğumuzu aslında bilirsek o namaz bizi iyi ediyor. O yüzden de çocuklara ne okuduklarını anlatmamız lazım. Şimdi çocuklar dua okumak istemiyor. Kuran okumak istemiyor. E neden istemiyor? Çünkü okuduğunu anlamıyor.
Yani tamam bunlar çok güzel diyoruz ki biz işte bak bu Allah’ın kelamıdır. Bu çocuğu bir yere kadar motive ediyor. Ben Allah’ın kelamını okuyorum. Allah’a hoşnut ediyorum. Bir yere kadar motive ediyor mutlu ediyor. Ama bir yerden sonra isteği azalıyor. O yüzden surelerin anlamlarını ama çocuğun aklına ve duygusuna kalbine uygun bir şekilde. Çünkü Aleyhisselatü Vesselam herkese akıl derecesine göre davranınız buyurur. Çocuğu olan onunla çocuklaşsın buyurur.
Örneğin fil vakasında işte çocukları anlatırken mesela yumuşak bir ifadeyle anlatabiliriz. Ama biz bütün detayı veriyoruz. Diyoruz ki taşlar geldi onların üzerlerine onları yenilmiş ekin tanelerine çevirdi. Bunun yerine kısayı anlatırken hadiseyi anlatırken çevirirken Allah küçücük kuşlarla koskocaman ordusuyla böbürlenen kibirlenen Ebrehe’yi yendi. Bu ifade yeterli olacaktır aslında.
Hele hele o gazveler anlatılırken Bedird’i, Uhud’tu bu bir çocuk için olduğu gibi anlatıldığında çok travmatik bir şeye dönüşebilir değil mi? Çocuk der ki bu dinin neresi mutluluk ve korkar yani ürker bu çocuk yani. Aslında yine hep söylediğimiz yere geldik. Din eğitiminde biz acele ediyoruz, bilgiyle din eğitimini vereceğimizi düşünüyoruz. Ama aslında din bilgiyle değil öncesinde ilgiyle verirler, sevgiyle verirler, şefkatle verirler. Biz kendimizi sevdiririz.
Önce ilk temelde Ebeveyn’in kendisini sevdirmesi lazım. O sevgi bağını iyi inşa etmesi lazım. Biz kendimizi sevdirirsek çocuk bizi sever, bizim sevdiklerimiz otomatik olarak sever zaten. Sistem böyle işler. Ahis-i Atüresi’nin de aynısını yaptı. Sevdirdi kendisini ümmetine. Ümmetini çok sevdi, onlar da onu çok sevdiler zaten sonrasında. Ve onun yaptıklarını yapmak istediler, anlattıklarını dinlemek istediler. Namaz da böyledir. Biz çocuğu çok seveceğiz, o bizimle beraber kılmak isteyecek.
Biz namazı çok seveceğiz, o zaman çocuk yine kılmak isteyecek. Bizim sevmediğimiz bir namazı nasıl çocuk kılmak istiyorsun? Oflaya poflaya gittiğimiz bir namazı. Çok teşekkürler. Allah razı olsun. Çocuk seni oflarken gördüğü zaman, senin üşenerek kalktığını gördüğü zaman nasıl ısınacak? Aslında burada anne baba çok büyük bir ayna yani her zaman söylediğim şey çocuk evlat için. Peki çocuk bu anlamda bir direnç gösteriyorsa burada nasıl bir yol izlemek lazım?
Yani ben oruç tutmuyorum, oruç tutmak istemiyorum, oruç tutmayı sevmiyorum diyorsa ya da namaz kılmak, ya da sabahın köründe soğuk suyuyla abdest almak istemiyorum diyorsa bu nasıl aşılacak? Şimdi burada da yine bu dirence kaç yaş çocuğunun, hangi çocuğun gösterdiği için. Çünkü her yaşa göre takılmamız gereken tavır farklı. Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam 7 yaşa işaret ediyor. 7 yaşa geldiğinde çocuklara namazı öğretmemiz gerektiğini söylüyor. Ama biz çok acele ediyoruz. Mesela bana mesajlar geliyor ya da seminerde geliyor kardeşim. Söyler ki, merhaba abla işte ben çocuğum namaz kılsın istiyorum, alışsın istiyorum. Ama bizimle birlikte namaza gelmekte zorlanıyor. Kaç yaşında bu çocuk? 4 yaşında. Kaç yaşında bu çocuk? 5 yaşında. Abi zaten o yaş çocuğuyla biz oyun oynayacağız. Yani o çocuğa biz namaza giderkenki mutluluğumuzu göstereceğiz. Tabii ki davet edeceğiz. Ya seninle namaz kılmak beni o kadar mutlu ediyor ki çok mutlu oluyorum seninle beraber namaz kıldığımda. O inşallah bizimle birlikte gelmek isteyecek ama daha küçük, daha disiplin yaşı değil onun.
Temiz vakti 7 yaş. O vakti o disiplin vaktini beklemem lazım. O yaşa kadar ben altyapıyı inşa edeceğim. Ben namazı ne kadar sevdiğimi göstereceğim. Sevgiyle yanıma davet edeceğim. Cami sevdireceğim. Bunu konuşalım ayrıca abi. Cami adabını ayrıca konuşalım inşallah. Cami sevdireceğim çocuğa. Namazı sevdireceğim. Ondan sonra Allah’ın izniyle 7 yaşla birlikte tabi 7 yaşa kadar bir de sorumluluklar vermek lazım. Dini anlamda değil. Normal manada sorumluluklar.
Çünkü 7 yaşa kadar hiç rutin bir işleyiş içerisinde olmayan bir çocuktan 7 yaştan sonra……hadi gel rutin olarak namaz kılalım demek bir işleyişe dahil olmasını beklemek haksızlık olmuş olur. Çöpü çıkarmak onun görevi olabilir. Yatağını toplamak onun görevi olabilir. Ama istikrarlı olarak, düzenli olarak 7 yaşa kadar bir sorumluluk verilmesi lazım. Sonra hayatın içerisinde namaz olması lazım. Uyuncak dolabında var mı bakalım bir seccade çocuğun? Oyun köşesinde namaz kıldırabileceği adamcıkları var mı? Odasında evinde namazla ilgili çağrışım yapabilecek bir görsel, deştuhu hesap etmemiz lazım. Çok doğru sorular. Evet abi Kabe görselleriyle büyüdük. Biz evimizde Kabe tabloları vardı. Bir Kabe görseli var mı? Bu çocuğun gördüğü bir cami görseli var mı? Mesela Anadolu insanı bunu yapıyordu evinin her tarafında. Belki de bunu bilmeden yapıyordu. Ama ne kadar doğru yapıyordu. Evin bir tarafında hep seccade serili olurdu.
Namaza giden bir dede, namazdan gelen bir dede, namazla kalkılan, namazla planlanan bir hayatın içinde büyüyor çocuk. Bunun için ekstradan böleni bilim, pedagoji kitaplar okuyup çocuğu eğitime tabi almanın hiçbir alemi yoktu. Bu zaten hayatın içinde var olan bir şeydi değil mi? Teraviye gitmek, çocuklar ayrı yerde kavga eder, ses yaparlar, büyükler kızarlar, siz eğlenirsiniz falan değil mi? Din eğitimi hayatın içinde ve her anındadır.
Evet, öyledir yani. Hayatın içinde olması lazım çocuğun. Beş duyusuna dokunmamız lazım. Görmeli evin içerisinde. Koku mesela namaza giderken babanın sürdüğü koku. Pek çok dinleyen şimdi diyecek ki, evet benim dedemin bir kokusu vardı namaza giderken sürerdi. Koşullar çünkü çocuğu. O güzel kokuyla namazı anımsatırız, namaza bağlarız. Çok doğru tespitler bunlar. Sonra işte dokunsun çocuk mesela. Yumuşak seccadeler çocuklar için kendine özel tasarımlar yapabiliriz. Heveslendiricidir bu.
Aa bu benim seccadem der. Ben onunla birlikte namaz kılacağım der. Oyuncakların içerisinde namaz kılan figürler olmalı abi. Mesela kartlar olmalı. Anneler bunları kendileri yapabilir. Ben yapıyorum. İşte bu yüzden çok özledim. Ne olur unutma. Gene kızacaklar bana. Sözünü kesinlikle. Bu yüzden çizgi filmlerin yerli ve milli olmasını çok önemsiyorum. Sosyal medyanın, izlediğin sinema filmlerinin, televizyondaki dizilerin yerli ve kaygı duyan,
Allah’tan korkan, Rabbini bilen insanlar tarafından yapılıyor olmasını bu yüzden çok önemsiyorum. Çocuğunuzun sevdiği çizgi film karakterlerini lütfen zihninizde bir geçirin. Ya da oynadığı oyunlardaki ana karakterleri hangisi namaz kılıyor? Hangisinde namaz kılan? Hangisinde Rabbine şükreden bir karakter var? Çocuk izlediği, gördüğü şeyin ortalaması olarak ondan sonra diyoruz ki çocuğum niye böyle? Ne olacaktı ya? Değil mi? Lütfen devam et. Korumak zorundayız o yüzden ekrana karşı çok uyanık olması lazım Müslümanların. Yani beş duyu hayatın içerisinde olmalı. Kitaplığında en tepede bir Kuran-ı Kerim. Çocuğun kendisinin gördüğü, gerekirse dokunabildiği, belki bir meal olabilir. Ama hayatın içerisinde bunların hepsi olmalı. Sonra yedi yaşla birlikte işte biz başlayacağız artık namaz eğitimine. Onda da nasıl başlamak lazım? Hemen namaz öğreterek değil aslında namaz üzerine konuşalım. Namaz röportajı yapabilir mesela büyükleriyle. Sen ne zamandan beri namaz kılıyorsun dede? YouTube’ur mu olmak istiyorsun? Hadi yap böyle bir şey. Zaten bu yok mu hayatlarında? Sorsun sorular kaydetsin telefonlarına ses kayıtlarına. İlk namazın nasıldı? Nerede kıldın? Namazla ilgili hiç hediye verdiler sana. Hiç orucunu yedin mi küçükken? Evet. Belki oruç ödüllerini belki konuşabilirler. Çok ödül odaklı olmamalıyız ama bunlar da çocukların hoşuna giden şeyler.
Ara sıra ufak tefek olmalı. Yani bunlarla birlikte önce Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam’ın namazla ilgili hadisi şerifleri, çocuk sahabelerle alakalı yaptıkları bunları bir anlatalım. Sonra işte o niçin namaz kılarız kısmı gelsin. Bizim ihtiyacımız olduğu için kılarız. Allah’ın emri olduğu için kılarız. Allah niye emretti bizi sevdiği için, bizden bunu istediği için emretti. Ve namazın dualarını bilmek işte namazda okuduklarını, o sureleri bilmek şimdi oraya gelecek aynı baba. Surelerle ilgili eğitim vermemiz lazım. Nelerden bahsediyor Rabbim? Mesela uzun yıllar Kur’an kurslarında eğitim aldım Bekir ağabey. Namazımı kılarken şöyle kıldım ilk yıllarımda. Bu elimi bu elimi kavradım mı namaz içindeyim mi? Kavradı tamam. İki ayağım omuz açıklığında mı bakayım? Omuz açıklığında tamam. Gözüm secdede ayrılmıyor değil mi? Evet ayrılmıyor tamam. İşte az önce şu zamma soruyu okumuştum şimdi onu devamını getirmemeliyim başka bir tanesine geçmeyelim geçebildim mi tamam. Bunlar önemlidir bunlar olmalıdır ama bunlardan önce özü vermezsek şekilde kalan bir namaz olmuş olur işte maalesef. Aynen öyle. Ve biz işte dedim ya Bekir ağabey bilgiyle öğretmeye çalışıyoruz diye şimdi istiyoruz ki biz öğretelim anlatalım bütün bilgiyi verelim hemen namaz kılsınlar. Özü vermezsem şu tabloyu görüyorum dışarı çıkıp sorduğumda namazın ne olduğunu bilen ama namaz kılmayan müslüman bir halkla karşılaşıyorum.
Bilmek yetmiyor. Bilmek yetmiyor biliyor ama kılmıyor neden özü alamadık. Hepimiz gıybet etmenin haram olduğunu biliyoruz ama çoluğumuz gıybet ediyoruz. Demek ki sadece bilmek yetmiyor. Yetmiyor. Ya da yaşama dönüşmeyen hayata dönüşmeyen bir hale dönüşmeyen bilgi hiçbir şey ifade etmiyor aslında. Her şeyi bil eğer yapmadıktan sonra yaşamında bir değişikliğe senin halinde hareketinde bir değişikliğe vesile olmuyorsa biliyor olan hiçbir şey değişmiyor.
İblis de biliyordu.
Kazanmamız gerek onu edinmemiz gerek. Mesela ben şimdi namaz kılarken Allah razı olsun birkaç hocamdan sonra bu farkındalığı edinmiştim. Düşünmeye başladım okuduklarım üzerinde yani diyorum ki ben bismillahirrahmanirrahim elhamdülillahi rabbil alemin diyorum. Alemlerin Rabbine hand ederim diyorum. Yani bütün alemlerin Rabbisi’ni sen diyorum.
Namazdan çıktığımda karşılaşacağım bütün varlıkların hayvanatında nebatatında Rabbisin benim pek hoşlanmadığım falanca kişinin de Rabbisin. Evladımın da Rabbisin. Öyle olunca senin onların Rabbi olduğunu ben dilimle ikrar ettikten sonra kalbimle tasdik ettikten sonra nasıl onlara haşa kötü bir davranışta bulunabilirim. Nasıl adam olmam adam eder namaz insanı aslında insan eder insanı. Çünkü tekrar huzura çıkacağım. Zaten sürekli Rabbimin huzurundayız ama o ihlas duygusu henüz maalesef hepimizde oturabilmiş edinebilmiş değiliz. Ama o namaz işte insanı çok güzel bir şekilde çekidüzen veriyor. Gençlerle 8 yaşı üzeriyle özellikle rahatlıkla bunları konuşabiliriz. Namazın içinde okuduklarımızı anlatabiliriz. Sonra abdest niye abdest alırız anlatalım zor geliyor çocuğa çünkü yani diyor ki ya işte yıkıyorum ben zaten anne sürekli elimi niye bir daha yıkamam gerekiyor. Ama bu bir başka yıkanma. Ben gençken merak ederdim abi derdim ki ya tamam hadi elimi yüzümü kirlendiği için yıkıyorum. Temizliyor ama ensemin arkasını niye yıkıyorum zor geliyor. Hele ki başörtülü olunca örtüyor aç et vesaire zor geliyor. Oradan sonra daha sonra öğrendim ki bunlarla ilgili sinir uçları vücudun buralarda toplanır. Akıpunktur tedavilerine vesaire kullanıyorlar ya abi su ile orayı rahatlatıyoruz aslında. Ayrıca Selman demişti şu şekilde böyle mes ettiğiniz zaman ensenizi aynı bilgisayarı kapatıp açıyorsun bütün ayarlar aynen bütün şeyler resetleniyor demişti. Yani böyle neyse onu bilmiyorum ama bu bilgiye de ihtiyacım yok. Yani biz belli bir kıvamdan sonra deriz ki Allah dediyse yaparım. Amuda mı kalkmam gerekiyor? Kalkarım yani illa bunun arkasındaki hikmeti anlamak zorunda değilim çünkü Allah istiyorsa mutlaka vardır bir hikmeti. Bu kısımda kesinlikle sana katılıyorum. Biz zaten her şeyi sürekli detaylandırmaya çalıştığımızda bu sefer çocuk diyor ki Allah bizi niye imtihan ediyor diyor ya da başka sorulara zemin açıyor yani bu bir iman meselesidir. İman edeceksin ve bir yerden sonra teslim olmak durumundayız biz. Her şey açıklama gayreti ya da her şeyin tıbbi hikmetlerinin nazara verme gayretini de bir anlamda ben şey buluyorum biraz beyhude bir çabuk olarak buluyorum.
Abi kesinlikle katılıyorum. Sadece az az ufak ufak olsun. Ya Rabbim beni ne kadar güzel planlamış ne kadar güzel her şeyimizi bize göre hazırlamış. Bunu düşünsün ama bu konuda hem fikir zaten bunu ben de çok sık dillendiririm ve derim ki İslam aslında teslimiyet dini yani teslim olacaksın ya. Mesela ayaklarımızın neden üstünü meslediyoruz da altını mesletmiyoruz atleste alırken ayağımızda meslerimiz varken.
Bunları akılla değil aslında teslim olmakla çözebileceğimiz yerler ama işte abdesti anlatalım bütün güzellikleriyle söyleyelim ve şunu da söyleyelim çocuklara. Her namazdan önce abdest almak zorunda değil aslında eksik bilgi verdiğimiz için de çocuklar zorlanıyor. Abdesti bozan ayları öğrettik mi 7-8 yaş çocuğa tutacak zaten abdestini kontrolünü sağlayacak zaten ve soracak ki tamam ben bir abdestle 2-3 namazı kılarım ki zaten 2-3 namazla da başlamayacağız.
Yavaş yavaş ilerletelim abi tedirici deriz derece derece. Nasıl nasıl ya? İlk hangi vakitte başlatalım? Orada çocukla konuşalım bir yetişkin gibi alalım karşımıza. Bak ben çocuğu da biz en iyi tanırız zaten. Senin için sabah namazı okula giderken de müsait zaten bir kalkıyorsun elini yüzünü yıkıyorsun bir güzel bir abdest alarak güne başlarsın. Hem de kolaydır kolaydan da başlamak kolaylaştırınız zorlaştırmayın. Dört rekat yani iki şeyle de.
Yani oradan başlayabiliriz sabah namazına ya da akşam namazda olabilir. Sen seç hangisiyle başlamak istiyorsun ama şunu söyleyelim. Sen seç çocuk olduğun için normalde seçerek kılmıyoruz tabi ki namazları. Hepsini kılacağız Allah’ın izniyle bunu tam anlayacağız yavaş yavaş. Sen şu an küçüksün sorumlu değilsin mesul değilsin alışkanlık edilmen için. Hani o tekne orucu da aslında bu motivasyonla geliştirilmiş bir şey. Çocuk gece uyuyor diyor uyanıyor diyor ben gece boyunca oruç tuttum diyor. Sabah diyor iftarımı açacağım diyor ya da öyle ezanıyla beraber iftar ediyor. Alıştırarak yavaş yavaş sevdiriniz buyurun müjdeleyiniz buyuruyor. Ve arkasından söylediği ifade beni çok etkilerdi nefret ettirmeyiniz der abi soğutmayınız değil yani. Evet çünkü giden nefret ediyor nefretle gidiyor. Nefretle çünkü o kadar baskı yapıyoruz ki ve dinde olmayanı yani Allah’ın zorlaması yokken raturulan zorlaması yokken biz kendimizce iyi niyetimize sürekli bir zorlama ile anlattığımız için
ve her şeyi yasak olmayanı da yasak ettiğimiz için. Şimdi bana bazı şeyler söylüyorlar mesajlar atıyorlar bu yapılmaz dinimizde böyle yapamazsın şöyle yapamazsın. Yok diyorum öyle bir yasaklama yok. Sen kimsin? Şarii değilsin sen. Hüküm veremezsin, hüküm koyamazsın. Yasak ediyorlar bu sefer çocuklar işte gidiyor elimizden gençler gidiyor olana gidiyor. Bizde olmayan dediğimiz ne varsa olan tarafa doğru onlar koşa koşa gidiyorlar.
Sanat yok diyoruz mesela bizde helal dairede sanat var. Sen çocuğa uygun İslami çerçevede sanat imkanları sunabilirsin tanıyabilirsin. Konuyu değiştirmeyeyim ben çok konuşuyorum. Yok yok dinlemek çok keyifli ve çok güzel anlıyorsun. Lütfen su iç birazcık. Şimdi çocukları biz nefret ettirmeden kararınca ve başlatırken de küçük küçük başlatarak daha henüz
en üzerine farz değilken küçük küçük bazen zannediyorum bazı aileler şu hataya düşüyor mu ben etrafında görüyorum. Yani kendi yapamadığını ya da kendi fırsat bulamadığını gerek bu motivasyonlu olsun. Gerekse birazcık daha etrafa çocuklarını ne kadar iyi bir eğitici anne olduğunu göstermek için küçücük yaştan itibaren yapamayacağı şeylere çocuk istemiyor olsa da hafızlı kurslarına çocuklarınızı hafız olarak yetiştirmeyin demiyoruz. Tabii ki aptal insanlar değiliz lütfen birbirimizi doğru anlayalım. Şunu diyoruz çocuğun burada isteği arzusu motivasyonu çok önemli. Burada aile benim üç çocuğum var üçü de hafız oldu diyebilmek için acaba gerçekten ne niyetle siz bu çocuklara bu baskı yapıyorsunuz? Allah rızası için kalbinizi bir sorgulayın hep şeyden bahsedilir ana baba hakkında ama şeyden çok az bahsedilir çocukların da anne babaları üzerinde hakları var. Biz bunu ne kadar çiğnüyoruz Allah rızası için birazcık daha tefekkür edelim. Merve bunun hakkında da konuşacağız.
Abi cumartesi günü aynı şeyi söyledi bir seminerde lütfen dedim dönüp bir kalplerinize bakın 5 yaşındaki çocuğunuza 6 yaşındaki çocuğunuza hatim ettirirken niyetiniz ne benim evladım hatim etti diyebilmekse durup çok ciddi anlamda düşünmeniz lazım. Çocuk kalbinde Kur’an kitabını yazmanın tek motivasyon kaynağı buydu çünkü ben 9 yıl çocuklara Kur’an-ı Kerim öğreticiliği yaptım abi ve Allah’a karşı belki de ürkütüğüm kısımlardan birisi bu çünkü tamamen sevgi sevgi dolu bir öğretmendim.
Tamamen sevdirerek yöntemler izlemeye çalıştım ama şunu biliyorum alt zeminimde kaç tane çocuk hatim ettirdi be Merve diyecekler vardı. Maalesef vardı Bekir abi ailelerde de vardı sözlerinde değilse gözlerinde vardı ve o çocuklar koşa koşa geliyorlardı. Ama niçin bizden takdir görmek için koşa koşa geliyorlardı. Ben bunu 3. yılımda fark edebildim. 3. yılımda eski velilerimle irtibat kurduğumda bir de öğrendim ki o bireysel hatim etmiş 6 yaşındaki çocuklar açmak istemiyor Kur’an’ı. Okumak istemiyor Kur’an’ı öyle yoruldular ki. Abi din yorgunu çocuklar yetiştiriyoruz yani şimdi bu sözlerimiz yanlış anlaşılmasın ondan Allah’a sığınırım. Çok korkarım bazen yanlış anlaşılabiliyor hatta Cumartesi günü de bunu yaşadık. Evet dediğiniz gibi biz hafsız çocuklarda yetiştirebiliriz. 5-6 yaşında hatim de etmelerine yardımcı olabiliriz ki İslam alimleri böyleydiler. Ama bizim şunu unutmamamız lazım. Biz kimiz ona bir bakmamız lazım. Ben cuma akşamları dizilerimi izleyeceğim hadi ismini vermeyeyim şimdi burada yok yere reklamlarını etmeyeyim.
Evimden sürekli benim dizi sesleri film sesleri yükselecek ama çocuğuma her akşam iki sayfa Kur’an okumasını emredeceğim. Öyle olmuyor işte. Olmuyor ama ne olur Bekir abi Kur’an’dır yediği ekmek gibidir içtiği su gibidir hayatlarındaki Kur’an. Kur’an’dır bütün yaşamları ailenin o zaman o çocuk 5 yaşında hatim de eder hafızlık da yapar çünkü bütün hayatı bu ailenin.
Biz seküler bir hayat yaşayacağız. Çocuklardan her akşam iki sayfa üç sayfa Kur’an-ı Kerim okumasını isteyeceğiz. Ve en temel de şurayı kaçırıyoruz. Mesela Resulullah ne diyor açlığımızı giderip sonra namaz kılmamızı istiyor. Önce karın açlığımızı giderip sonra namaz. Aklın diyor sofrada olmasın diyor. Çocuğun hangi açlıklarını giderdim ben? Karın açlığını giderdim mı? Oyun açlığını giderdim mı? Tehlik ederim seni. Dinlenme açlığını sevgi açlığını ilgi açlığını giderdim mı? Ben bu bir temel açlıklarını gideriyim ve sonra o işi yaptırayım. Oflatarak Kur’an öğretilmez. Bıkkınlıkla Kur’an-ı Kerim ezberletilmez çocuklara. Bir tane gördüm. Yedi yaşında benimle birlikte hafızlık yapıyordu. Ben 17 yaşındaydım o 7 yaşındaydı. Hatırladığım tek şey o çocuğun asla o işi yapmaması gerektiğiydi. Genç halimle aklıma kaydı olan tek şey. Yıllar sonra annesiyle karşılaştım. Annesi bir Kur’an kursu öğreticisi. Çok tatlı bir hanımefendiydi ağlayarak. Bana dedi ki sordum oldunuz şu an ne durumda diye. Kısım dedi Kur’an okumak dahi istemiyor. Hafız oldu ama Kur’an okumak dahi istemiyor ve tek sorumlusu benim. Çünkü anne zorladı. Baskıcı bir yol izledi. İyi niyetiyle evladı çok zekiydi. Küçük yaşta bunu yapsın istiyordu. Ama bunu yaparken ona sunduğumuz şartları kontrol edelim. Çocuk istesin, ona istetelim. Gerçekten o istediğinde.
Bunu oyunlaştırarak güzel vakitler ayırarak bunu yaptığımızda inşallah zaten güzel sonuçlar olacak. Burada Merve, Gül, Cemal gibi kardeşlere niye ihtiyaç var biliyor musunuz dostlar? Efendimiz aleyhisselatü vesselam buyurur ya Müslüman vasattır. Biz vasat bir ümmetiz. Yani çocuğa baskıcı olmayın derken çocuğu kafasına göre salın terk edin değil. Arkadaşlar burada ayar önemli. Kıvam kıvam hani helva yaparken de kıvam önemlidir ya. Elimizde bütün malzemelerin olması bizim ondan çok iyi bir yemek çıkarabileceğimiz anlamına gelmiyor. O kıvamı bilen bize kıvamı anlatabilecek. Ne kadar gideceğiz, nerede duracağız? Hangi yaşa nasıl anlatacağız, hangi yaşta nasıl anlatmayacağız? Ben bunu şu açılan da aslında büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Mesela çeşit çeşit bizim elimizde anne babalara yazılmış kitapların olması lazım. Çocuğunuz 3-5 yaş aralığındayken şöyle eğitim vermişsiniz. 5-8 arasındayken böyle işte 8-13 uyduruyorum rakamları.
Bu aralıkları bilen insanlar bu aralıklara göre kitaplar yazmalılar. Hatta bence çocuklara özel hutbeler okutulmalı. Cumalarda yani 300 tane çocuğun gittiği ilkokulların yoğun olduğu bir bölgede hutbede nikahın fazileti anlatılmamalı. Bunlar gerçekten ayarlanmalı ve o çocukların merak edeceği o çocuklara hitap eden içerikler takip edilmeli. Biz elimizde alıyoruz bir ilme hal. Namaz mı öğrenmek istiyorsun? 5 yaşındaki 7 yaşındaki çocuğa da onu veriyoruz. 80 yaşındaki amca da onu okuyor. 80 yaşındaki amca çok etkilendiğini düşündüğü bir sohbetinden torununun da etkileri bileceğini zannederek onu da alıyor izletiyor. Bunlar tamir ile iyi niyetli oluyor ama bu iş pek böyle olmuyor ne yazık ki. Çocuğu olan onunla çocuklaşsın demiş. Yani sadece oynasın hoplasın değil ki çocukça düşünsün. Çocuğun yerine koyarak anlat.
Çocuğu yukarıya çıkmaya çalışma sen onun yanına in yani değil mi? Evet evet çocukla diz dize gelmemiz lazım aynı seviyede göz geze ne düşünür ben bunu anlattığımda çocuk bundan neler çıkartır. Bunu fethetmemiz lazım. Bir de şu var Bekir abi Kur’an-ı Kerim demişken şimdi çocuklar Kur’an-ı Kerim’i bir şekilde oyunlarla vesaire artık öğreniyorlar. Elhamdülillah Türkiye’de bunu çok güzel geliştirdik eğitimci kardeşlerimizle beraber. Ama Kur’an okumayı geçtikten sonra istemiyorlar. Çünkü çok büyük bir kitap var karşılarında beni okuduklarını da bilmiyorlar. Her seferinde yeni cümlelerle karşılaşıyorlar. Burada da yine kolaylaştırıcı olmamız gerektiği emrini hatırlamamız lazım. Ben şöyle yapıyorum çocuklar için inşallah bunun kitabını da hazırlamak istiyorum Allah nasip kısmet ederse. Temalar seçiyorum ilgilerini çekecek Kur’an-ı Kerim’den. Mesela uzay her çocuğun ilgisini çeker. Yeryüzü, kainat, hayvanlar çocukların ilgisini çeker bunlar.
Onlarla ilgili ayetleri tarıyorum kendi evlatlarıma böyle öğrettim ilk okuma zamanlarına. Bir kitabın da vardı böyle herhalde ayetlerde geçen neydi hayvanlar mıydı neydi? Yok o Jenny, Jenny’nin. Haa Jenny Molendik ay özür dilerim. Ona da selam olsun. Jenny Molendik dilinin ayetlerde geçen hayvanlarla alakalı bir kitabı var. Şimdi abi oturuyor çocuk uzayla ilgili ayetin Arapça’sını okuyor. Sonra ardından uzayın ne olduğunu Allah’u Teala’nın uzayla ilgili yıldızla ilgili güneşle ilgili anlattığını öğreniyor.
Ardından ben bir de onu işte deneylerle taçlandırıyorum, belgesel ile taçlandırıyorum. Çocuk sonra daha fazlasını öğrenmek istiyor Kur’an’dan okumak istiyor. Ve aynı ayeti tekrar etsinler. İlerlemi kaydetmek zorunda değiller ki acelemiz yok hatim konusunda. Bizim zaten farz olan kısım nedir? Kur’an’ın bütününü anlamak ve yaşamaktır. Yani farz olan kısmı bu aslında bizim üzerimize. O yüzden hatim ettirmek gibi bir telaşa içine girmek yerine aynı ayeti bir hafta okutsunlar. Çocuk pekiştirdikçe ne kadar kolaylaştığını görecek okumasının. Aa diyecek ben artık seri okuyorum, hızlı okuyorum. Çünkü aynı kelimeleri okuyacak sürekli aynı kelimeyi tekrar edecek. Ve daha fazla okumak isteyecek yeni kelimelerle karşılaşmadığı için. Bu da benim çok verim aldığım bir taktik. Bunu da tavsiye ederim. Harika ya çok güzel şeyler anlatıyorsun ya. Sen kesinlikle daha fazla insan tarafından dinlenmelisin yani. Allah’a beden razı olsun. Mervegül Cemal hafız aynı zamanda. Sen kaç yaşında yapın hafızlarını?
Yani yaşları seneleri hep karıştırıyorum. Herhalde 16-17′ idim. Çünkü lisede başörtülü madüriyeti sebebiyle hazırlığı bitirdim. Birincilikle girdiğim okulumun birincilikle terk ettim. Kendi isteğimle. Başörtülüsün diye değil mi? Başörtülüğünde. Şimdi bu benim çok ilgi alanım. Şimdi başörtülü diye birincilikle girdiği okuldan atılan Merve’nin hakkını güya sözüm ana kadın hakları savunucıları. Ne diyorlar kadınlar bireyselleşsinler, güçlü olsunlar.
Toplumun içinde var olsun istiyoruz diyorlar. İslam bu fırsatı vermiyor. Allah canınızı almasın sizin. Neyse. Ben o günler çok ağladım. Neden biliyor musun? Aynı anda bir kampanya vardı. Haydi kardelenler okula. Doğudaki kızları okula çağırırken bize diyorlardı ki sen okuyamazsın. İmamatipte başörtüm ile okutmadılar ya böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir zalimlik olabilir mi? Ben de kabul etmedim. Ne kabul edeceğim bu sistemi? Siz dedim Allah’tan öte değilsiniz. Ve o günden sonra benim Kur’an kursusuna hayatım başladı. Şu an gittiğin her şehirde binlerce insan toplamıyor seni dinlemek için. Allah razı olsun. Ne kadar güzel bir hizmet yapıyorsun. Tabi sonra eğitim hayatımı devam ettirdim. Yani açık öğretimden devam ettirdim. Pes etmedim onu da bırakmadım. Ama işte Kur’an kursusuna geldi. Yani ben lise 3. sınıf öğrencisiyken lise 2. sınıf öğrencisiyken hafızlık yapmışım. 1,5 yılda yaptım. Merve bize kitap tavsiye etsene. Dini eğitim için. Anneler. Evet anneler. Şimdi bizim hanım izleyicimiz çok ve o insanlar dertliler. Ne okusunlar? Çocukları olanlar. Hangi kaynaklara müracaat edemedi? Bir kere onu kendisi söylemez onu ben söyleyeyim. Merve Gülceman’ın kitaplarını tavsiye ediyoruz. Onları alın ayrıca. Benimkiler daha çok küçük çocuk yaşıyorlar. Bunu da söyleyeyim. Tam küçük çocuk olan izleyenler. Alıyorlar diyorlar ki bu küçüğe göreyemiş. Yani birini zaten görselinden falan küçük çocuk için oldu. Özkan Öze çok kıymetli bir abimizdir. Çok hizmet eder bu alanda. Çok çabası vardır. Alalım onu da yayına ya.
Abi gerçekten çok konuşmayı sevmez ama konuştu mu güzel konuşur. Konuştururuz. İyi maesaslarıyla ilgili çok güzel çalışmaları var. Çok güzel kitapları var. Özellikle çocukların sorularını çok iyi tespit ediyor. Ve ona göre nokta atışlarıyla karşılık veriyor. Okul öncesi için değil bence ilkokul kitaplarını özellikle tercih ettiler. Özkan Özen’in kitaplarını. Okul öncesinde de küçük sahabeler serisiyle Allah’ın isminleri serisi çok iyidir. Özkan abinin ne güzel reklamını yaptım. Allah razı olsun. Olsun olsun. Çok severim ben.
Hayır, hayra vesile olsun. Sonra Mehmet Emin Ayn çocukları Allah’a nasıl anlatalım diye bir kitabı var. Şimdi bir eleştirim var bizim camia için. Mehmet Emin Ayn hocamız olsun. Cemil Oruç hocamız olsun. Hepsinin bu anlamda kitapları çok kıymetli. Ben çok istifade ettim. Ama hep biz işte batı kaynağından devam ettiğimiz için kendi rehberlerimizi oluşturmakta güçlük çekiyoruz. Biraz daha güçlendirmeye ihtiyacımız var. Bu kitaplarda da genelde zaten her zaman bilinen batıdan gelen kaynaklar var.
Özellikle Mehmet Emin Ayn hocanınkinde şu çok hoşuma gidiyor. Onlar İslami okullarla da çalışmışlar. Belki bunları Kur’an deyip ya da işte genel geçer bilgiler deyip ortaya koyabileceğimiz veriler değiller diyor o da. Ama en azından fikir sahibi oluyoruz diyor. Mesela okul öncesi çocuğun Allah inancı algısıyla alakalı. Şimdi bizim bugüne kadar okuduklarımız hep psikolojide okuduklarımız batı kaynaklı. Genelde Hristiyan cemaat kaynaklı.
Ve ne görüyoruz orada diyor ki çocuklar diyor Allah’ı insansı bir varlık olarak tasavvur eder. Ben diyordum ki hayır böyle değil. Yani benim çocuklarım böyle değil. Nasıl böyle oluyor? Bizim zaman da böyle oluyordu. Çünkü biz mitolojik kahramanlı çizgi filmler izliyorduk. Bol bol şirinler vesaireler. Onlardan dolayı çok etkileyin olduk böyle şeylerden. Ama Mehmet Emin Ayn hocamız da kitabında yapmış çalışmasını. Hayır diyor bizim çocuklar yaptık diyor gittik okullara insan gibi çizmediler Allah’uteler. Çizmediler hatta diyor. Yani o yüzden o bir farklılık katar Allah razı olsun. Cemil Orucu’nun kitabı güzeldir. Çocukları okul öncesinde dini eğitim. Bunlardan istifade edebilirler. Ali Çankırıl’ın çocuğu manevi eğitimi kitabı güzeldir. Benim buna hep istifade ettiğim kitaplardan… Siyer tavsiye edebilir misin? Siyer’de önce şunu söyleyeyim abi çok özür dilerim. Unuturum sonra. Zaten aslında siyerle de bağlaşacak bir kitap. Benim eğitimde Kur’an kurslarında pedagojik formasyon dersi olarak okuduğum bir kitap var. Neydi? İslam eğitiminde öğretmen ve öğrenci münasebetleri.
İsmini takılmasınlar. Orada Faruk Bayraktar hocamız o kadar güzel derleyip toplamış ki… Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam’ın eğitim yöntemlerini. Okudukça, tefekkür ederek okurlarsa hele şöyle diyecekler. Subhanallah bu şimdi şimdi söylenen bir pedagojik yöntem. Aleyhisselatü Vesselam bunu aslında uygulamış. Ve ben ne kadar yanlış yapıyormuşum diyecekler onu okuduklarını. Onu tavsiye ederim. Boşuna not almaya uğraşmayın arkadaşlar. Açıklama bölümünde var hepsi.
Siyer kitabı olarak da… Özkan Özen’in yine 7 yaş sonrası için uygun bir siyer kitabı var. Okul öncesi için de Multibem’den iki tane kitap var. Gerçek Olsa Rüyalar, Dünya’nın En Güzel Kalbi. İkisi de Aleyhisselatü Vesselam tanıtır. İnşallah benim şimdi çıkacak. Siyerlerle alakalı. Seri halinde çıkacak. 2-3 yaşından itibaren okunabilecek. Benim peygamberim severdi serisi. Benim peygamberim doğayı severdi. Benim peygamberim hayvanları severdi. Çocukları severdi. Sağlıklı yaşamayı, spor yapmayı severdi. Böyle çocukları çekebileceğimiz özellikle……bal kurmalarını sağlayacağımız……çok küçük yaşa hedeflediğimiz özellikle bir seri olacak. Bereketli olsun inşallah. Kaç çocuk var? 3 evladım var. Kaç yaşında? 3’ü de oğlan bu arada. Büyük 11 yaşında, ortancı 8. Ufaklık 2.5 yaşında olacak. Maşallah. Allah bağışlasın. Teşekkür ederim kardeşim. Ben çok teşekkür ederim. Allah razı olsun. İnşallah istifadeli olmuştur. Seni bir daha çağıracağız ama. Tamam beklerim. Bir şey unutmayalım dedik.
O arada konuşurken neydi? Cami adabı. Kısacık ondan da bahsedelim. Hadi bahset onu unutmayalım. Tamam o çok önemli. Çünkü ben yine Kürt Kire ağabey dedim bu yayında da bu sefer. Cami adabıyla ilgili şurada sıkıntı yaşıyoruz. Dediğiniz şeyi yaşıyoruz aslında. Alıyoruz çocukları cemaat namazına götürüyoruz. Ama bizim büyüklerimiz sabırsız. Neden sabırsız? Ne yapsınlar? Çok acayip bir dünyadan gelmişler. Onlar ne zaman dediği din yasakmış. Açlık yaşıyorlar Bekir ağabey. Yaşlılarımız açlık yaşıyorlar. Artık dünya meşgalesinden zihinleri yorulmuş. Gerçekten sakin ve sükunet istiyorlar. Şimdi ki anneler de diyor ki ama biz diyor Umre’ye gidiyoruz sadece gidiyoruz. Orada diyor herkes çok sabırlı bizimkiler de sabretmeye öğrensin. Gelmiş Kırk üstüne orada bir şeyleri değiştirmek çok zor. O yüzden biz çocuklarımızdan başlamalıyız eğitime. Esnasında eğitim olmaz. O esnada çocuğa cami adabı öğretilmez. Yavrum dur otur konuşma sessiz ol. Öncesinde eğitim olur.
Alacağız çocuklarımızı. Cemaatle kılınan vakit namazları dışında cemaat kıldı namazını çıktı. Ondan sonra götüreceğiz boş camiye. İnşallah boş cami olmasa da hani inşallah olmasa da oluyor. Milletin içinde hıt ayağını öyle yapma. Ayağını indir. Elini düzgün bağla onu milletin içinde yapma. Özellikle mahalle camileriyle başlasınlar. Tenha oluyor dediğim gibi üzülerek söylesem de. Salsınlar önce bir çocukları. Koşsun hoplasın zıplasın caminin o sıcaklığı onu kucaklasın. Çıksın hocanın hutbe okuduğu yere izin varsa eğer.
Ben çıkartıyorum çocuklarıma o vaaz verilen yere. Minberde işte mihrapta dursun bulunsun izin verildiği kısımlarla. Üst kata çıksın alt kata insin. Tesbihlerle oynasın bir kişi bile gelinceye kadar. Bir kişi gelince çağıralım sessizce diyelim ki bak evladım. Sen mesela çocuğunu bilir en çok ne sevdiğini. Örneğin çikolata. Sen çikolatayı çok seversin. Çikolatayı yerken birisi gelip bu keyfini bölsün ister misin? İstemezsin. İşte namaz da büyükler için öyle tatlıdır ki. Çikolatadan bile tatlıdır. O lezzeti bölünsün istemezler istemeyiz. Dikkati de dağılabilir dua kurken. O yüzden namaz kılanlar olunca biz en arkaya geçeceğiz. Arkada sessizce oynamaya devam edeceğiz. Şimdi diyorlar ki benim çocuklarım çok hareketli. Erkek çocuğu öyle değil. Özellikle erkek çocuğunun altını çiziyorlar. Üç evlat yetiştiriyorum elhamdülillah. Birisi de hatta bir ara hiperaktivite teşhisi koymaya kalkan dahi olmuştu. Hareketli kendisini çok iyi ifade eden bir çocuk olduğu için. Hiç bir kere kızılmadı çocuklara. Çünkü öyle sessizdirler ki. Onu öğretince elhamdülillah ben yaptım diye demiyorum. Ama elhamdülillah gayret ettim. Kibir olmasın. Yani yapınca oluyormuş örneğini göstermek için söylüyorum. Gıkları çıkmaz Bekir ağabey. Sessizce arkada dolaşırlar. İki yaşında götürüyordum. Bir buçuk yaşında götürüyordum. Bu ahlak yerleşiyor. Sonra cemaat namazına sıkıntı çekmez anneler. Tesbihlerle oynatalım. Bir de alternatif üretelim.
Sessiz ol otur. Nasıl otursun o çocuk? Hele ki teravih namazında bir teravih çantası götüreceğiz. O çantadan camiye uygun materyaller çıkacak. Suret olmayan. Çocuk legolarla bir şeyler yapsın. Hemen kalem kağıtı verelim orada. Çiziktirsin bir şeyler. İşte arabalarını götüreyim. Boyama yapsın vesaire. Evet yani orada onu oyalayacak şeylerimizin de olması gerekir ki. Camii de büyüklerimiz üzülmesin. Ama asıl çocuklarımız üzülmesin. Şimdi burada çocuklara baskı yapmayalım diye bazen birbirine katıyor çocuklar camiye. Bizde kıldığımız namazdan bir şey anlamıyoruz. Bir defa benim başıma gelmişti öyle daha evvel de anlatmıştım. Küçük oğlum güvenle namaza gittik biz. İşte sünnet kılığında farza geçtik. Farzdan sonra güven arkadan ses geçecek. Pat pat pat pat pat pat bir oradan pat pat pat pat pat. Sürekli koşuyor falan. Çocuk nasıl olur? Aldı terliği, yanakları kırmızı kırmızı. Geçti oturdu tesbihattayız ama nefes nefese kaldı. Artık yani namaz bitti. Cemaat de alacak. İmam böyle güvene bakıyor oturduğu yerden böyle yaptı. Buraya geldiği böyle sert bir şekilde ama yani. Dedim eyvahlar olsun inşallah yanlış bir şey yapmaz. Çünkü çocuğu buraya getiriyoruz. Kaybederiz Allah. Kaybederim çocuğu yani. Aman dedim gözünü seveyim içimden. Sakın ters bir şey söyle. Sen dedi kaç yaşındasın dedi. Güven böyle işte hatırlamıyorum. Beş dedi yani. Buraya dedi bugüne kadar çok fazla çocuk geldi. Hepsi caminin içinde koştu. Hiç kimse senin kadar hızlı koşamıyor dedi. Sen gerçekten çok iyiydin ve bu yüzden dedi. Bir çikolatayı hak ettin. Senle dedi imam odasına gidiyoruz ve çikolata yiyoruz dedi. Aldılar gittiler. Evde namaz kıldırmıyor çocuk bana. Baba camiye gidelim diye. Yani bir imam nelere vesile olabiliyor? Oraya koyduğum bir tane bir liralık çikolata.
Nice insanların imanını kurtarmasına vesile oluyor. O yüzden küçük büyük diye bir şey yok. Doğru zamanda doğru yapılan o hamle binlerce insanın imanını kurtulmasına vesile oluyor. Bununla ilgili kısacık bir hikaye anlatabileyim mi? Vaktimiz varsa beni çok etkiler. Bir genç annesinin yanına geliyor. Köye geliyor yıllar sonra. Anne diyor ya diyor köyün bakkalını da gördüm diyor. İşte Allah onlara razı olsun. Ben ilk cuma namazına gittiğimde bana çikolata vermişti. Sonra ben hep o acaba bana bir daha çikolata verir mi diye camiye gittim diyor.
Ondan sonra ama diyor çikolata için değil. Namazdan lezzet aldım namaz için gitmeye başladım diyor. Beni camiye alıştıran o amcadır diyor. Allah razı olsun. Şimdi ben bunu dinlediğimde diyorum ki Bekir abi nerede o bakkal amcalar? Bizde çocuklara çikolataları verecek. Nerede o imamlar? Bizde çocuklara çikolataları verecek. Ama Bekir abi asıl hikayenin etkileyici kısmı geliyor. Annesi diyor ki biliyorum. Anne diyor bilemezsin ilk defa anlatıyorum ben sana bunu. Yok yavrum diyor biliyorum. Çünkü sen ilk cuma namazına gittiğin gün koşa koşa bakkal amcaya gittim.
Parasını verdim. Dedim ki benim oğlum bugün ilk namazını kılıyor. Çıkışta ona çikolata ver. Bundan sonra ne zaman namaza geldiğini görürsen camiden çıktığını. Tüylenim diken diken oldu. Yaz kenara oğluma yine benim çikolata ver diyor. Yani biz abi çok güzel imamlar böyle şeyler yapsalar istiyoruz. Ama bizim de destek olmamız lazım. Götürelim camilerimize. Çikolata şimdi çok sağlıkça anneler var biliyorum. Çikolatayı karşıyasanız hurma götürün çocuklara.
Ya da ne seviyorsa ya meyveli, yoğurt vesaire yani. Burada yani aslında burada diyaneti imamları ve diğer çevremizdeki insanları eleştirmeden evvel. Önce kendi üzerimize düşeni bir yapalım. Ondan sonra biz bütün beklentilerimizi başkalarının üzerine kurmuşuz yani. O kadar doğru şeyler söyledik ki yayın boyunca. O yüzden birazcık çevrede değil birazcık kendimize bakalım. İstesek biz bütün bunların hepsini organize edebilecek güçte ve kabiliyetteyiz. Sadece birazcık kafa yürüyeceğiz biraz emek edeceğiz. Çok teşekkür ederim. Ben çok teşekkür ederim. Allah sizden de razı olsun. Aynen eşine çok selam edin. Aleyküm selam başkası da bizden de çok selamlar. Eyvallah. Merve hanımın az önce bahsettiği eserlerin hepsini açıklama kısmında bulabilirsiniz. Onlarla alıp istifade edebilirsiniz. Biz izlediğiniz için her birinize çok teşekkür ederiz. Cebinizden çikolata, gönlünüzden Allah sevgisi eksik olması.
Hepsine hayırlısı, ne everinizden hayırlı olsun, hoşçakalın.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir